Değil mi ki Çerkes toplumu olarak
aileler eğitim yuvamız, derneklerimiz eğitim kurumlarımız, düğün
ve cenazelerimiz uygulama alanlarımızdır.
Ne dersiniz, cesaretimizi toplayıp bir
bakalım mı Çerkes eğitim sistemimizin arka planına?
Sevgili anne babalar,
derneklerimizin değerli yöneticileri bilmem ki eğitim konusunda
neler düşünüyor?
Onlar da katılır mı acaba aile ve
derneklerimizin, düğün ve cenazelerimizin eğitim konusundaki
hayati önemine? Bu konudaki ihmalliğin dilimizi, kültürümüzü,
gençliğimizi yok ettiğine?
Peki var mı gerçekten “acil
gündemimizde” kültür eğitimi?
Kaçımız sancı çekiyor
sahnedeki gençliğimizin dil ve kültür noktasındaki
perişanlığından?
Görenimiz, duyanımız, hissedenimiz
kaç kişi bu acı manzarayı?
Çözüm arıyor muyuz, bu hayati
noktada? İstişarelerle genel akla müracaat ediyor muyuz? Çözüm
için gücümüzü birleştiriyor muyuz?
Yoksa bu işi de mi “iman gücü”yle
halletme niyetindeyiz?
Değilse daha sıra gelmedi mi
eğitime, dile, kültüre?
Sırasını savmadı mı taksitler,
arabalar, evler, gençlerin düğünleri?
Ne zaman dil öğrenimine, kültür
eğitime sıra gelecek?
Ne zaman gezilerde, kamplarda
çocuklarımız bir araya gelip sinerji oluşturacak, kültürle
tanışacak, kimliğiyle barışacak?
Bu gençler ne zaman eksiklerini
fark edip donanımlı yetişmek için ellerini tutuşturup yüreklerini
birleştirecek?
Ne zaman kültür bilinci SBS, ÖSS
kadar değer kazanacak?
Ne zaman aileler, dernekler el ele
verecek bu işin bilincine varacak, bu işi çözecek?
Daha doğrusu sıra gelecek mi dil ve
kültür eğitimine?
Evet, zaman değişti, eğitim
metotları yenilendi, donanımlı gençlik en büyük güç haline geldi.
Peki eğitebiliyor muyuz
gençlerimizi?
Yetişiyor mu donanımlı bir
gençlik?
İnsan sormadan edemiyor, “Okumuş,
aydın, mesleğinin bilincinde, diline hakim, inancı bütün,
kültürüyle barışık gençlerimizin yüzdesi kaç acaba?” diye.
Yoksa, donanımlı, hoşgörülü, inanç
ve kültür hassasiyetine sahip bir nesil yetiştirmenin daha
pratik, daha sıkıntısız bir yolu var da biz mi bilmiyoruz?
Eğer istikbâl hedefliyorsak yeni
nesli, daha araştırmacı, daha sorgulayıcı bir ruhla yetiştirmek
zorundayız.
Biz anne babalar gençlerde daha
fazla merak uyandırabilmeli, onlarla daha anlamlı
diyaloglar kurabilmeliyiz.
Küsmekten, kızmaktan,
azarlamaktan başka yol bulmalıyız.
Bilinçli, sabırlı ve anlayışlı
olmalıyız.
Asla kendi doğrularımızı
dayatmamalıyız.
“Her şeyi ben bilirim!” havasına
katiyyen girmemeliyiz.
Bu konuda gereğini yapan duyarlı
anne babaların, dernek yöneticilerimizin sayısı şüphesiz az
değildir, hepsini candan kutluyoruz.
Sözümüz, ata dede metoduyla,
kızarak, bağırarak, baskı yaparak eğitim yaptığını sananlara.
Gençler boğulurken, okey
masasında ömür harcayanlara.
Dernek kapısını açık tutmayı nihai
hedef sanan dernek yöneticilerimize.
En büyük projeleri, üye
aidatlarını eksiksiz toplamak üzerine kurulan dernek
yetkililerine.
“Fade” muhabbetlerini marifet
sanan, alkolü Çerkesliğin ana unsuru kabul eden
sorumlulara.
Dernekte namazını kılınca iş bitti
sanan başkan ve vekillerine.
Eğer böylesi anne, baba veya dernek
başkanlarımız varsa, inanın bizi “fade”kurtarmayacağı gibi namaz
da oruç da kurtaramaz!
Öyle ya “ Gençlik doldurulması
gereken boş şişe değil yakılması gereken bir meşeledir!”
Eğitim emek ister, eğitim sabır
ister, eğitim yeni metotlar ister.
Eğitim sevgi, hoşgörü ister, zaman
ister, yürek ister!
O halde biz anne babalar bu can
alıcı noktada daha duyarlı olursak.
Dernek yöneticileri “acil gençlik
gündemi” yaparsa,
Gençler de işin ciddiyetini
kavrarsa işte o zaman bilinçli ailelerimiz, derneklerimizdeki
kapsamlı kurslarımız, sayısı arttırılarak içeriği zenginleştirilen
gençlik kamplarımız, içi doldurulmuş Kafkasya gezilerimizle eğirim
konusunda güçlü bir adım atılmış olacağız.
Bu çalışmaların şüphesiz bir maddi
boyutu olacaktır ama inanın bize acilen lazım olan para ve puldan
ziyade inanmış yüreklerdir.
Bize acilen lazım olan, yürekleri
sevgi dolu inanmış anne babalardır.
Bize acilen lazım olan, gençliğe
model olacak gençleri yetiştirme sancısını çeken, bu çalışmalar
için maddi kaynaklar zorlayan, bu uğurda uykularını zincire vuran
samimi dernek yöneticileridir
Bilmem ki Türkiye şartlarında çok
şey mi istiyorum?
Mümkün olamayacak şeyleri mi
seslendiriyorum?
Ne olur yapmayalım etmeyelim, son
fırsatı kaçırmayalım.
Donanımlı gençliğin en büyük güç
olduğunu asla unutmayalım.
Gelin bu gücü iyi kullanalım.
Yoksa, inanın yok oluruz! |