...................
...................
BİR KÜLTÜR  İNSANI
20.12.2009
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
...................

“Bir insan, kültürü için neler yapabilir, ben ne yapabilirim?” sorusunun cevabını buldum galiba.
 

Peki, köy yerinde imkanları sınırlı tek başına bir bayan kültürü, toplumu için ne yapabilir?
 

Bu insanın yüreği kocamansa neler yapamaz ki?
 

İnsan yeter ki gönülden istesin. Yeter ki lâfın ilerisine geçmeyi denesin.
 

Kahramanmaraş-Göksun’da yemyeşil şirin bir köy.
 

Bu güzel ilçenin onlarca Çerkes-Çeçen-Dağıstan köylerinden şirin bir Abzegh köyü.
 

Kafkasya’dan gelen Mehmet Bey’in kurduğu söylenen Mehmetbey Köyü.
 

Burası, kışı bir güzel, yazı bir başka güzel harika bir diyar.

Ya köy sakinlerinin güzellikleri? Ya sevgi, dostluk ve kardeşlikleri?
 

İşte bu köyle özdeşleşen Mehmet Bey’in torunu Sayın Nermin Hanım.
 

Kimdir Nermin Hanım, bu kültüre katkısı nedir?
 

Nermin Hanım, kendi imkânlarıyla kocaman bir müze evi yaptırmış yıllar önce. Her karesi Kafkas kültürünü haykıran binlerce parça eşya, fotoğraf, resimden oluşan sıcacık bir tarih müzesi.
 

Müze evde her daim misafirlerini bekleyen, onları kusursuzca ağırlayan, giyimi, kuşamı, duruşu, asaletiyle tam bir “hanımağa” görüntülü asil bir Çerkes hanımı.
 

Bu bölgeye atanan yetkililerin ilk ziyaret ettikleri yerlerden birisi bu müze evi.
 

Nermin Hanım, olağanüstü gayretlerle, kaybolmak üzere olan Kafkas kültürünü yansıtan ne bulduysa evinde muhafazaya almış. Neler yok ki müze evinde?
 

Bu saygıdeğer büyüğümüz, adeta hepimize şu mesajı veriyor gibi: “Hep konuşanlar, durmadan kavga edenler, sözün ilerisine taşıp eyleme geçemeyenler, bakın ben bir köy yerinde kültürüm için neler yapabildim? Bu toplumu, bu kültürü nasıl tanıtabildim? Demek ki istenince oluyormuş.”
 

Bu yapılan hizmet, az parayla, az emekle, az zamanda olacak bir çalışma değil elbet. Yıllardır eldeki, avuçtaki parayla birlikte titizlikle büyük emekler harcanmış. Yörede tarih ve kültür kokan ne varsa sabırla toplanmış, derlenmiş. Duyarlı her insanı heyecanlandıracak iki katlı ahşap bakımlı güzel bir müze evi oluşturulmuş ve halkın hizmetine sunulmuş.
 

Evin temizliği, düzeni örnek olacak durumda. Kim ne zaman ziyarete gitse, sıcacık karşılamanın yanında hizmette asla kusur edilmiyor. Nermin Hanım, ilerlemiş yaşına rağmen giyimi, kuşamıyla, duruşuyla, tarihi bilinciyle, tevazusuyla, güler yüzüyle, hitabetiyle gerçek manada bir kültür insanı, bir model insan.
 

Bu güzel insanı gönülden kutlarken diyorum ki: Nermin Abla, yüreğinize sağlık, elleriniz dert görmesin, o altın kalbinizle, o tatlı dilinizle sağlık ve mutluluk içinde yaşayın. Siz bu kültür için elinizden geleni yaptınız. Size minnettarız.
 

Bizse kavgayla meşgulüz.
 

Sen ben davası bitmedi, bitmiyor.
 

“Marifet iltifata tabidir.” diyor büyükler ama ne hikmetse bu söz bize geçmiyor.
 

Ne yazık ki çoğu kez kalp kırmakla, bizim gibi düşünmeyenleri acı sözlerle yıkmakla övünüyoruz.
 

Oysa bize samimiyet yakışıyor, güzellikleri paylaşmak yakışıyor.
 

Keşke bu kültüre katkı sağlayan güzel insanları layıkıyla alkışlayabilsek!