“Bir
insan, kültürü için neler yapabilir, ben ne yapabilirim?”
sorusunun cevabını buldum galiba.
Peki,
köy yerinde imkanları sınırlı tek başına bir bayan kültürü,
toplumu için ne yapabilir?
Bu
insanın yüreği kocamansa neler yapamaz ki?
İnsan
yeter ki gönülden istesin. Yeter ki lâfın ilerisine geçmeyi
denesin.
Kahramanmaraş-Göksun’da yemyeşil şirin bir köy.
Bu güzel
ilçenin onlarca Çerkes-Çeçen-Dağıstan köylerinden şirin bir Abzegh
köyü.
Kafkasya’dan gelen Mehmet Bey’in kurduğu söylenen
Mehmetbey Köyü.
Burası,
kışı bir güzel, yazı bir başka güzel harika bir diyar.
Ya köy
sakinlerinin güzellikleri? Ya sevgi, dostluk ve kardeşlikleri?
İşte bu
köyle özdeşleşen Mehmet Bey’in torunu
Sayın Nermin Hanım.
Kimdir
Nermin Hanım, bu kültüre katkısı nedir?
Nermin
Hanım, kendi imkânlarıyla kocaman bir müze evi yaptırmış
yıllar önce. Her karesi Kafkas kültürünü haykıran binlerce parça
eşya, fotoğraf, resimden oluşan sıcacık bir tarih müzesi.
Müze
evde her daim misafirlerini bekleyen, onları kusursuzca ağırlayan,
giyimi, kuşamı, duruşu, asaletiyle tam bir “hanımağa” görüntülü
asil bir Çerkes hanımı.
Bu
bölgeye atanan yetkililerin ilk ziyaret ettikleri yerlerden birisi
bu müze evi.
Nermin
Hanım, olağanüstü gayretlerle, kaybolmak üzere olan Kafkas
kültürünü yansıtan ne bulduysa evinde muhafazaya almış. Neler yok
ki müze evinde?
Bu
saygıdeğer büyüğümüz, adeta hepimize şu mesajı veriyor
gibi: “Hep konuşanlar, durmadan kavga edenler, sözün ilerisine
taşıp eyleme geçemeyenler, bakın ben bir köy yerinde kültürüm için
neler yapabildim? Bu toplumu, bu kültürü nasıl tanıtabildim?
Demek ki istenince oluyormuş.”
Bu
yapılan hizmet, az parayla, az emekle, az zamanda olacak bir
çalışma değil elbet. Yıllardır eldeki, avuçtaki parayla birlikte
titizlikle büyük emekler harcanmış. Yörede tarih ve kültür kokan
ne varsa sabırla toplanmış, derlenmiş. Duyarlı her insanı
heyecanlandıracak iki katlı ahşap bakımlı güzel bir müze evi
oluşturulmuş ve halkın hizmetine sunulmuş.
Evin
temizliği, düzeni örnek olacak durumda. Kim ne zaman ziyarete
gitse, sıcacık karşılamanın yanında hizmette asla kusur edilmiyor.
Nermin Hanım, ilerlemiş yaşına rağmen giyimi, kuşamıyla,
duruşuyla, tarihi bilinciyle, tevazusuyla, güler yüzüyle,
hitabetiyle gerçek manada bir kültür insanı,
bir model insan.
Bu güzel
insanı gönülden kutlarken diyorum ki: Nermin Abla, yüreğinize
sağlık, elleriniz dert görmesin, o altın kalbinizle, o tatlı
dilinizle sağlık ve mutluluk içinde yaşayın. Siz bu kültür için
elinizden geleni yaptınız. Size
minnettarız.
Bizse
kavgayla meşgulüz.
Sen ben
davası bitmedi, bitmiyor.
“Marifet
iltifata tabidir.”
diyor büyükler ama ne hikmetse bu söz bize geçmiyor.
Ne yazık
ki çoğu kez kalp kırmakla, bizim gibi düşünmeyenleri acı sözlerle
yıkmakla övünüyoruz.
Oysa
bize samimiyet yakışıyor, güzellikleri paylaşmak yakışıyor.
Keşke bu
kültüre katkı sağlayan güzel insanları layıkıyla alkışlayabilsek! |