Varlıklarıyla
hayatımıza dokunan, dokundukları yeri şekillendiren, toplumu,
kültürü için fedakârca çalışan güzel insanlar,
Hizmet üretirken
asla takdir beklentisi içinde olmayan siz model insanlar, iyi ki
varsınız, iyi ki fedakârsınız, sizleri alkışlıyorum.
Siz, enerjinizi
kavga ve kırgınlıklara harcamadınız.
Siz, söylemi
aşıp eyleme ulaştınız, sizleri kutluyorum.
Sizler, bu
programın fikir babaları, bu tablonun mimarları, siz, ayrıntılarda
boğulmadan takdiri hak edenleri onurlandırdınız.
“Toplumumuz, teşekkür etmeyi sevmiyor.” imajını yıktınız.
Çalışmayı, üretmeyi teşvik ettiniz, kutluyorum sizi.
Güzel bir
mekân, yurdun dört bir yanından gelen nezih bir topluluk. Kafkas
toplumu adına vefa gecesi, gurur ve ödül gecesi.
Programda
saygı, sevgi, övgü vardı; düzen, uyum, alkış ve coşku vardı. Daha
da önemlisi asil bir duruş vardı.
Müziği,
dansları ve söylemleriyle buram buram kokan Kafkas kültürü vardı.
“2009’un en
iyileri” programında, kültürü ve kimliğiyle barışık herkesin
yüreğini hoplatacak, “ İyi ki bu kültürün mensubuyum!.” dedirtecek
söylemler vardı. “Bu kültür mutlaka yaşamalı!” diyen
duyarlı, bilinçli yüzlerce insan vardı. Birliktelik vardı,
tebessüm vardı, bu kültüre övgü, bu kültüre hayranlık vardı.
Siz, bu
programın mimarları, güzel iş çıkardınız, her şeyi en ince
ayrıntısına kadar planladınız, paylaştınız. Bu kültürün
mensuplarına ve protokole coşkulu, gururlu dakikalar yaşattınız,
bu kültürü çok iyi tanıttınız, önyargıları yıktınız,
gönüllere girdiniz, alkışlıyorum sizi.
Bilmem ki bu
nezih salon, böylesine anlamlı program için böylesine seçkin
insanlarla kaç kez dolup taşmıştır?
Bu ülkede, kaç
yerde, hangi salonlarda bu örnek şahsiyetler, vefanın gereği
olan ödül programlarıyla böylesine samimiyet ve heyecanla
alkışlanmıştır?
Bu programda,
bakanı, milletvekilleri, valileri, emniyet müdürleri, belediye
başkanları, sanayici ve daire amirleriyle birlikte, değerli
thamedelerimiz, sevgili gençlerimizle bir salon dolusu güzel insan
bir ağızdan “ Bu kültür yaşamalı, bu kültürün yaşatılması için ne
gerekirse yapılmalı!” diye haykırdı.
Bu tablo
karşısında ümitlenmemek, gururlanmamak mümkün mü?
Program
esnasındaki sanatçımız Sevgili Münteha’nın, toplumlar için
dilini önemini vurguladığı o güzel cümleleri duyup da
duygulanmamak, o harika şarkılarla coşmamak mümkün mü?
Kendine has
üslubuyla yılların birikimini yansıtan kültür adamımız Sayın
Rahmi Tuna,
Tevazusu,
asalet ve zarafet dolu tavırlarıyla salondaki herkesin gönlünde
taht kuran Samsun büyükşehir belediye başkanımız
Sayın Yusuf Ziya Yılmaz,
Çok sevilen,
anlamlı büyük katkılarıyla daima bu kültürü yaşatma gayretini
sürdüren işadamımız Sayın Servet Demir,
Samimi
ifadeleri ile Sayın Celalettin Cerrah,
Bu kültür için,
bu kültürün mensupları için sarf ettikleri övgü dolu sözleri ile
başta Sayın Kahramanmaraş valisi ve Kahramanmaraş ‘ın
sevgili belediye başkanı olmak üzere, davete icabet eden
milletvekilleri, valiler, belediye başkanları, alkışı çoktan hak
ettiler.
Ya, bu kültürün
yaşatılması için “ Ben de elimi taşın altına koyuyor, kültürel
çalışmalar için harcanmak üzere şu kadar maddi katkıda
bulunuyorum.” diyerek, hiç de küçümsenmeyecek tutar kadar katkı
sağlayan 2009’un en iyi iş adamı ödülüne layık görülen sevgili
kardeşimiz Cengiz Atalar’ı gönülden alkışlamamak mümkün mü?
İyi ki
varsınız, iyi ki bu denli duyarlısınız sevgili güzel insanlar!
Alkışlıyorum,
görülmeye ve övülmeye değer, bu samimi, bu sıcak tablonun
mimarlarını alkışlıyorum. Gelecek yıl yapılacak program için de
“Dilini en iyi konuşan, kültürünü en iyi yaşayan genç ödülü”
nü programa ekleme teklifinde bulunuyorum.
“2009’un en
İyileri” programı için yurdun dört bir yanından Kahramanmaraş’a
gelen dernek başkanları, değerli katılımcılar, sizin o coşkunuz, o
heyecanınız bin kez alkışı hak ediyor.
Alkış, takdir
etmektir; alkış, vefadır; alkış, büyük güçtür! Siz bunun
bilincindesiniz, sizi yürekten
alkışlıyorum.
Binlerce
insanın oyuyla ödüle layık görülen 2009’un en iyileri ender
şahsiyetler, kocaman yürekli güzel insanlar, yüreklerinize sağlık.
Sizler, bu topluma, bu kültüre hizmet ettiğiniz sürece, bu toplum
sizleri el üstünde tutmaya, sizlerle onur duymaya devam
edecektir.
Kim
demiş, “ Millet olarak ‘övgü’ konusunda cimri olmamıza
rağmen ‘yergi’ konusunda bir o kadar cömert’iz.” diye?
Değil mi ki
yürekten gelen ufacık bir teşekkür, sevginin sihirli yüzüdür
ve mucizeler yaratabilecek kadar güçlüdür!
Eğer bizler, bu
tabloları geniş alanlara yayabilir, geçmişle kavga etmeden
tarihle yüzleşebilir, enerjimizi kavgalarda tüketmeden
birleştirici söylemler geliştirebilirsek, kazanan, bilinçle,
sevgiyle kucaklaşan toplumumuz olacaktır.
Kısmet olursa
seneye Samsun’dayız.
Aç kollarını
Samsun, “2010’un en iyileri” kucaklaşmaya geliyor. |