İbretlik gelişmeler yaşıyoruz. Umarım bu dalgalanmalar iç
dinamizmimizi arttırır, bünyemizi güçlendirir.
Ne yazık ki aramızda,
enerjilerini, birliktelik ve uyuma değil, benlik uğruna
harcayanlar var.
Gelişmelerden ders
çıkartamayanlar,
Sabır, hoşgörü ve
uyumdan uzaklaştıkça kurumları yıpratmayı sermaye edinenler,
Toplumdan yetki
almadan toplumun sözcülüğüne soyunanlar var.
Kültür duyarlılığına
sahip sesiz çoğunluk, bu gelişmelerden endişeli, hatta oldukça
kızgın.
Duyarlı kesim
endişelenmekle haklı, zira yapay, cılız sahnelerle, toplumumuz
için, “kültür mirasını paylaşamayan kavgacı insanlar”
görüntüsü veriliyor.
Bilmem ki bu sonuçtan
memnun olanlarımız var mıdır?
Öyle ya “Reklamın
kötüsü olmaz!” derler hani.
Bu kültürün
yaşatılması adına bizlere düşen görev, bir nefer gibi
çalışarak derneklerimizin, kurumlarımızın varsa eksiklerini
tamamlamak, yanlışlarını düzeltmek olmalı.
“Ben”
merkezli çalışmalar, “haset” eksenli çabalar sorunlarımızın
çözümü olabilir mi?
Bu güne kadar hiçbir
kurumumuzun “ toplumsal haklarımızı” dillendirmediği, bu
talepleri ilgili mercilere iletmediği, bütün kurumlarımızın
“aymazlık” içinde bulunduğu savını seslendirerek sokakları
tetiklemek doğru bir üslup mu?
Buna da eyvallah desek
bile “hak talep etmek”, sokaktan mı başlamalıydı? Sokak,
ne zamandır toplumumuzun hak isteme mekânı oluverdi?
Bu oluşan olumsuz
imajın adına kim “hizmet ve samimiyet” diyebilir?
Bu negatif tutumlar,
bu kültür davasına ne katabilir?
Hedefe birlikte
yürümenin tam zamanıyken, bugünlerde niçin bu kadar revaçta
“ben”lik? Nedendir bu fevrilik?
Ne yazık ki “Ben”,
“bize” giden yolları kesiyor. ” Ben” devleşmiş, güzellikleri
yutuyor.
Toplum, olan biteni
ibretle seyrediyor.
Öfke artmış, gözler
kararmış, duygular zirve yapmış, zavallı akılsa, tutulmayı
yaşıyor.
Dedikodu, haset,
nefret… tam gaz yol alıyor.
Dünkü hatalardan ders
çıkartmak mı?
Nerede… Belki bir
başka bahara.
İnsan ne garip varlık;
benlik, ne yıkıcı güç!
Aklıselim herkes, bu
tür olumsuzluklar karşısında öz eleştirinin ne büyük nimet
olduğunu anlayıveriyor.
Öz eleştiri
yapabilmek, başkalarını eleştirirken de ölçülü olmayı
bilmek, ne büyük erdem.
Ya gözünüze inen
perdenin farkında değilseniz?
Ya sevginin,
hoşgörünün merkezi kalbinizi haset istila ettiyse?
Ya yakıyor, yıkıyor;
bunun da adına “hizmet” diyorsanız.
Bu fedakârlığınızın
(!) toplumunuzda karşılık bulmasını bekliyor, karşılık
bulamayınca da hırçınlığınız katlanıyorsa?
Daha da kötüsü, sizin
gibi düşünmeyen herkesi suçluyor, benimle hareket etmediniz diye
etrafınıza saldırıyor, onları kınıyor ve kırıyorsanız, vay ki
vay halinize!
Siz hiç gördünüz mü,
hiç duydunuz mu benlik girdabında başarılı olmuş bir
faaliyeti?
Hani istişare, hani
hoşgörü, hani sorumluluk?
Yok, yok, duygular
devrede, benlik zirve yapmış, akıl istirahatta.
Yeni senaryolar hazır
gibi, hedef zaten belli, amaç da. Galiba mekân değişecek.
Kimse bu asil milletle
oyun oynadığını, bu toplumun oyuna geleceğini sanmasın.
Asla unutulmasın,
toplum adına meydana çıkanlar, kılı kırk yarmak zorundadır.
Toplumu temsil
ettiğini savunanlar, bin kez düşünüp bir kez konuşmak
durumundadır.
Benlik girdabında
boğulan, birlikten, uyumdan, ortak akıldan nasiplenemeyen,
eleştiriye tahammül edemeyen varsa aramızda, üzgünüm ama lütfen
yerinizi bilin ve bu vitrinden çekilin!
Yeter, çevremizde
fazlasıyla gerilim, ziyadesiyle kavga var!
Çok çekti bu toplum bu
fevriliklerden.
Bu toplum, bu tür
yetersiz, yetkisiz söylemlere, cilalı sözlere, üslupsuzluğa
asla pirim vermeyecek.
Toplum, bu fahri
temsilcileri (!) ciddiye almadı, almayacak.
Derneklerimizin, vakıf
ve üst kurumlarımızın sıcak bakmadığı bir hareketin içinde
olmayacak.
Dilim varsaydı bu işin
temelinde yatan duygu, “benik”tir, “kıskançlık”tır
derdim, hatta daha da ileri gider “haset” derdim, ama dilim
varmıyor işte.
Kural ve kurum
tanımamazlık, toplumun teveccühüne mazhar olamamış, halktan,
“hükümsüzdür!” damgasını yemiştir.
Evet, dirilişin
eşiğindeki bu halkın gözü önünde, bir garip oyun oynanıyor.
Ne yazık ki bu oyunun
son bölümü, seyircisiz, heyecansız oynanırken, son perde,
benlik girdabında boğulmuş güzel kostümlü “haset”
görüntüleriyle bitecek.
Hükümsüzdür. |