Nart, çok istediği fakülteyi kazanmıştır. Ne yazık
ki buruk bir sevinç yaşamaktadır.
Zor şartlarda okula kaydını yaptırır.
Kayıtla bitmez ki… Okul harcamaları, beslenme,
barınma masrafları… Bunları düşündükçe uykuları kaçar
delikanlının.
Nart örnek öğrencidir: duyarlılığı, ağırbaşlı
tavırları, hoşgörüsü, altın kalbi, alkışlanacak başarıları… Oysa
bu güzellikler bu yeni ortamda kâr etmeyecek gibidir.
O kocaman şehirde tek başınadır Nart.
En küçük harcama dahi korkutmaktadır onu. Adeta
para her şeydir bu şehirde.
Maddi imkânları oldukça sınırlı anne babanın evlat
sevgisi de harcamalar konusunda tek başına kar etmemektedir.
Nart, tanımadığı bilmediği bu diyarda
yapayalnızdır, ürkektir, şaşkındır.
Buralarda her şey korkutuyor onu. Çünkü bu diyarda
parasız bir bardak su içmek bile mümkün değil.
Para yok, dost yok, yardım elini uzatan yok!
Korku içindedir Nart. Zira bu yokluk, bu
çaresizlik, bu sahipsizlik, kültürel duyarlılıkla yetişmiş bu
sağlam karakterli genci, dönüşü olmayan yollara itecek, belki onu
kurtuluşu olmayan tuzaklara düşürecektir.
Büyük şehrin tuzaklarının da büyük olduğunu duymuş,
dinlemiştir küçüklüğünde.
Şehirde yaşamak marifet ister. Şehirde parayı
yetirmek tecrübe ister. İster de ister.
Birçok Nart vardır bu koca şehirlerde.
Kiminin babası sorumsuzca, duygusuzca çekip
gitmiştir, babasızdır o.
Kimi köyden göç etmiş fakir bir ailenin ne
yapacağını bilemeyen perişan bir evladıdır o.
Kimi yetim, kimi öksüzdür.
Bir baba için çaresizlik zordur. Çocuğuna
yetememek. Ona “Yok!” diyebilmek çok zordur.
Can paresi yavrusunun üzerine titreyerek: “Canım
evladım sana ne yazık ki istediğin parayı gönderemiyorum,
ne yapayım çaresizim!” derken sırtından ter boşanır, babanın
sesi titrer, yutkunur, yutkunur…
Babanın boğazı düğümlenmiştir, kursağına
takılmıştır adeta bir demir lokma.
Oysa Nart, ne hayallerle gelmiştir bu diyarlara.
O, okuyacak, ideal insan olacaktır. O, toplumu,
kültürü için çalışacaktır. O, sevgisi, başarısı ve
hoşgörüsüyle aşacaktır bütün zorlukları.
Ne yazık ki gün geçtikçe uykular kaçmakta,
umutlar tükenmektedir.
Artık Nart çaresizdir, çözümsüzdür. O,
alışmamıştır dilenmeye.
O, her şeye rağmen dedesi ve babası gibi dik
durmaya çalışır.
“Bu diyarda neden her şey paradır?” onun
anlayamadığı tek şey budur.
Nart şaşkındır, perişandır, pişmandır…
Çaresizlik kısa sürede bitirmiştir delikanlının
bütün idealini.
Kararını vermiştir o. Dönecektir köyüne, şu
kısacık ayrılıkta ölesiye özlemiştir ailesini, özlemiştir
köyünü, evini…
O, artık hasta babasına yardım edecek, yaşlı
annesinin yanında olacaktır.
Artık kazmayı, küreği eline alacak, köyde
onuruyla çalışacak, ailesine katkı sağlayacaktır.
Sabırsızlıkla beklenen film, en başında kopmuş,
hayaller yıkılmış, kelimeler tükenmiştir.
Bu kederi tek başına taşıyamaz olmuştur bu
yaralı yürek.
“Nart”lar yalnızlığın ve yokluğun pençesinde
tükenirken ne yapar duyarlı(!) büyükler?
Ne yapar imkân ve vicdan(!) sahipleri?
Siz söyleyin ne yapar?
Bu çığlığı nasıl duymaz bir insan?
Duymaz kimse bu çığlığı çünkü sıcacık evinde,
şehrinde, işinde gücündedir herkes.
Çığlıklar duyulmaz, zira sofraların başında
şen kahkahalar yükselmektedir.
.
Kocaman şehir kendi dünyasında akmaktadır.
Kalabalıklar hiç farkında değildir yanı başında yok olup giden
kocaman yüreklerden.
Hayatın hay huyundan duyulmaz ki bu acı
çığlıklar.
Bu anlamsız koşuşturmada bir kez olsun gözlere
ilişmez ki baharında solup giden fidanlar.
Bihaberdir toplum geleceği olan genç evlatlara
kurulan tuzaklardan ve bu tuzaklarda can çekişen
evlatlardan.
Belki biraz sonra telefonumuz çalacak,
belki yarın birileri işyerimize gelerek mutlu bir gençlik,
parlak bir gelecek için bizim de büyük sorumluluklarımızın
olduğunu hatırlatacak.
Biz, ya burs için başvuran bu taze fidanın
teklifini geri çevireceğiz, ya da BİR BURS DA BENDEN
diyen müşfik destekçilere katılıp sevgili “Nart”ların yüzünü
güldürüceğiz.
Hadi öyleyse
|