Sayın Başkanım,
Mayası, sevgi ve
fedakârlık olan, sorumluluğu çok ağır bir görev yürütüyorsunuz.
Toplumumuz adına özveriyle yaptığınız hizmetlerden
dolayı sizleri gönülden kutluyor, bu kutsal görevde başarılar
diliyor, selâm ve sevgilerimi sunuyorum.
Sayın Başkanım,
Müsaadeniz olursa
sizinle dertleşmek, affınıza sığınarak rahatsız edici bazı
konuları paylaşmak isterim.
Başkanım, siz de
unutulan dilimizin yok olan kültürümüzün derin sancısını yaşıyor
musunuz?
Siz de benim gibi
“yok oluşun ayak seslerini” duyuyor musunuz?
Sorunların çözümü
için çırpınıyor, uykusuz kalıyor musunuz?
Etrafınızdaki
gayrı samimi, duyarsız yöneticiler, sizi de çok rahatsız ediyor
değil mi?
Derneğin başkanlık
koltuğunda yorgun, ümitsiz, tahammülsüz bir halde oturan
beyzadeleri gördükçe siz de kahroluyor musunuz?
Ya benlik, hırs,
haset, dedikodu girdabında boğulan, her hareketi, her ifadesiyle
ideali hançerleyen başkanlara ne demeli?
Sevgili Başkanım,
Toplumumuzun çözüm
bekleyen bu kadar acil kültürel, ekonomik sorunu varken,
toplumuyla dalga geçen, dernekte gönül eğlendiren
başkanlar sizi de kahrediyor mu?
Peki başkanım,
bilgisi, birikimi, kültürel ve toplumsal duyarlılığı olmadığı
halde başkanlık makamını işgal eden yöneticilere
“söylenmesi gerekeni” kim söyleyecek?
Başkanlık
makamının afra tafra yeri olmadığını, hizmet üretemeyen
yöneticilerin bir gün bile orada oturmaması gerektiği
hakikatini kim anlatacak onlara?
Yüreklere ve
bileklere basmayı
marifet zanneden dernek yöneticilerini kim uyaracak?
Kim anlatacak
onlara “çerden çöpten laf” etmenin hiçbir başkana
yakışmadığını?
Sizce de başkan,
dili, kültürü, derneği ve toplumu için yeri geldikçe yardan,
serden geçmesini bilen değil mi?
Değerli Başkanım,
Hangi başkan
yaptığı işi en iyi şekilde yapmadan, söylediği her sözün
diyetini ödeme sorumluluğunu sahiplenmeden başarılı olabilir?
Bilmem ki sizin de kulağınıza geliyor mu başkanım,
ben zaman zaman etrafımdan duyuyorum:
“ O başkan var ya, uyuşukluğuyla, hasediyle inanın
kendisini de toplumunu da bitirdi. Kırmış, dökmüş herkesi.
Onun tek oyuncağı dernek. O, dernekle oynar durur. Sevgi, saygı,
samimiyet, hizmet, kültürel duyarlılık… hak getire.”
Bir duble alkolden
sonra esip gürleyen, paçasından her daim sitem dökülen,
samimiyetten uzak yöneticiler, şüphesiz kahrediyordur sizi de.
BAŞKANLIK
KOLTUĞUNDA GÖNÜL EĞLENDİRENLER
Başkanım,
Sizi tenzih
ederek, sözüm ona, başkanlık yaptığını sanan dernek yetkilileri
için birkaç cümle sarf etmek istiyorum:
Ey gününü gün
etmekle meşgul başkan arkadaşım,
Köklü bir kültür,
adım adım yok olurken, sen yönetici koltuğunda gönül
eğlendiriyorsun, kutluyorum sizi(!)
Ne acı ama siz bu
halinizle, üyelerine ve toplumuna değer vermeyen, onların
düşüncelerini ciddiye almayan bir zavallı
olarak anılacaksınız.
Siz, titreyip
kendinize gelmezseniz, ezberinizi bozup ön yargılarınızı
yıkmazsanız, eseriniz olan bu utanç tablosuyla birlikte
kahrolup gideceksiniz.
Ey başkan (!) Ne
acı ki küçük çıkar hesaplarının içindesin. Hatta
samimiyetle çözüm arayışı içinde olanların arasına yeni nefret
düğümleri atmakla meşgulsün.”
Siz ey başkanım(!) ortada yığınla
sorun varken zihninizde “çözüm”
diye bir düşünce yoksa lütfen hiç olmazsa bugün
güzel bir şey yapın ve görevi
bırakın!”
GELEN AĞAM
GİDENE PAŞAM
Değerli Başkanım,
Allah aşkına işin
edebiyatını yaparken aslan gibi kükreyen, icraata gelince sus
pus kesilen yöneticilerle bir yere varabilir miyiz?
Öfke ve hiddetten
gözü görmeyen, kulağı duymayan, kalbi hissetmeyen kişinin
kime ne yararı olur söyler misin?
Sevgili Başkanım,
Toplumun geleceğiyle ilgili hayati konularda hem
nalına, hem mıhına
vuran,
gelene ağam, gidene paşam
diyen kısır zihniyetle büyük işler başarabilir miyiz?
Sayın Başkanım,
Bu toplum,
kültürüyle var olmaya devam edecekse, her dernek başkanı,
küçük, ufuksuz, dar düşüncelerden uzak durmak
zorunda.
Kendisiyle ve toplumuyla kavgalı, kültürünü
kişisel çıkarları için kullanan kişilerle elbette bir yere
varılamaz.
Bunun için öncelikle, övgü, sövgü, kıskançlık ve
kavgayı bir tarafa bırakıp zihinsel bir sıçrama yapmak
zorundayız.
Birbirimizle olan ilişkilerimizde mayamızda olan
sevgi, kardeşlik ve hoşgörü hâkim olmalı.
Kültürel duyarlılığa sahibim diyen hiç kimsenin,
kabadayı tavırlarla gerçeklere gözünü kapatıp ayrı baş
çekmeye, bedelini hepimizin ödeyeceği maceraya girmeye
hakkı yoktur.
Her hareketimizde ölçü, kişisel
hesaplar değil, toplumun menfaati olmalı.
Hiçbir menfaat, toplumumuzun menfaatlerinin
üzerinde olamaz.
Değerli başkanım, başkan, diri ve derin
duyguların, kültürel coşkuların sahibi olmak zorunda.
Selâm ve sevgilerimle. |