...................
...................
HÜLYALI ŞAFAKLARI BEKLEYEN YİĞİTLER ve MENFEZLERDE DEDİKODU ÜRETEN TALİHSİZLER
05.08.2012
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
...................

Ne yazık ki günümüzde duygular köreliyor, kültürünü, toplumunu yaşatmak için yaşayan insanların sayısı gün geçtikçe azalıyor. 

Bilgisi, birikimi, samimiyeti ve sıcaklığıyla toplumunu kucaklayan insanları bulmak artık çok da kolay olmuyor.

Buğulu gözlerimiz, hakikate aşina, bilinçli dava adamlarını arıyor.

YARASINA MERHEM ARIYANLAR, YARASININ FARKINDA OLMAYANLAR

İnsanlar çeşit çeşit:

Yaralılar, yarasına merhem arayanlar; yarasının farkında olmayanlar.

Yaralı insanın halini bilirsiniz, huzuru yoktur onun.

Acısını, sancısını dindirmektir onun derdi, bu uğurda yanar, tutuşur o.

Bütün mesaisini merhem aramakla geçirir.

Yüreğine umutsuzluğun kara gölgesi düştüğünde bile yarasının derdindedir o.

Ya, yarasının farkında olmayanlar!

Ya, damarı kesilmiş kanı boşalırken gününü gün etmekle uğraşanlar!

İşte böyledir insanoğlu.

Bakınız etrafınıza.

Bir yanda:

Kültürel yok oluşun ayak seslerini duyup huzuru kaçanlar.

Bu acı ve bu sancıyla deli divaneye dönenler.

“Eyvah, dilim unutuluyorsa toplumum için geri sayım başladı!” diye çılgına dönenler.

Diğer yanda:

Sadece kendisini düşünenler, yan gelip yatanlar.

Her yapılan güzelliğe dedikoduyla karşılık verenler.

Kültürü, toplumu için kılını kıpırdatamayanlar.

Bir saat uykusuzluğa dayanamayanlar.

Buna rağmen söze gelince mangalda kül bırakmayanlar…

Hani büyük şair diyor ya “Yarla hem dem olmayan hicrandaki azabı bilemez.”

Yok oluşun, tükenişin sancısını çekmeyen gamsız ve kedersize ne söylenebilir ki!

Onu derin gafletten kim uyandırabilir ki?

HERKESTEN VE HER ŞEYDEN ŞİKÂYET EDEN KARANLIK RUHLAR

Herkesten ve her şeyden şikâyet ederek etraflarına kurdukları karanlık dünyaların ziftli menfezlerinden bakan basit ruhlar, hiçbir zaman iyiyi göremez, güzeli düşünemez.

Ne yazık ki onlar toplumun ve kültürün kanserli hücreleridir.

Değil mi ki insan ancak ruhunun güzelliklerini bilgiyle, bilinçle, ümitle besleyerek varlığa erer.

Değil mi ki toplum bu tür insanlarla dirilir.

Bunun içindir ki ümidini yitirmiş, bilinçsiz bir fert, var sayılamayacağı gibi, bilgiden, bilinçten, ümitten mahrum bir toplum da felç olmuş demektir.

Kısacası, derdi olanlar, toplumun derdiyle dertlenenler, hülyalı şafakları hayal edenler, o hayalle nefes alıp verenlerle; gamsız, kedersizler, akan kanından habersizler, hariçten gazel okuyanlar iç içe yaşıyor toplumumuzda.

Unutulan, unutulmaya yüz tutan değerleri yeniden yaşatma sancısını çeken kocaman yürekli gönül insanlarının işi ne kadar da zor değil mi?

Kendini yetiştirmiş ak pak gönül insanları, aman ha bu toz duman sizi de yutmasın!

Ne olur bari siz birbirinizi anlayın, birbirinize inanın!

Bari siz bir araya gelin, acınızı paylaşın, gücünüze güç katın!

Ümitliyiz her şeye rağmen.

Her şeye rağmen, sesi soluğu çıkmasa da iyi niyetlilerin sayısı fazla

Her şeye rağmen yürekten inanıyoruz, niyet hayırsa akıbet de hayır olacaktır.

Ha marje!

MARAŞ’TA NELER OLUYOR?

Yıllardır yok oluşa, tükenişe direnen samimi, duyarlı yürekler, Maraş’ta yine ses oldu, nefes oldu sevgiyle aktı gönüllere.

Geçen yıl da günlerce süren “Kültür Şenliği”nde anavatandan gelen sevdalı yüreklerle yöre insanı buluşmuş, kucaklaşmış, hasret gidermiş, duygular sel olup akmıştı.

Bu yıl da “Uluslararası Kafkas Kültür ve Sanat Festivali”nde başta Kafkasya olmak üzere değişik ülkelerden gelen yetmiş kişiye yakın sanatçı, oyuncu ve protokolle günlerce kucaklaşan, dertleşen, onlarla hem dem olan Maraş, yok oluşa çözüm arayan kültür sevdalılarına sahne oldu. (www.kmaraskafder.com)

Maraş, gelecek adına ümit oldu.

Maraş, köylüsü - kentlisiyle yediden yetmiş yediye tek yürek oldu, yeşertiverdi hayalleri.

O kardeşlik, o sıcaklık kaplayıverdi ince ruhları.

Duyarlı yürekler bir kez daha tatlı heyecanla heceleyiverdi: Bu kültür yaşayacak!

Maraş’ta güzel şeyler oluyor.

Maraş, kültüre uyandı, uyanıyor.

Maraş, artık şuna yürekten inanıyor: “Geleceğimiz, geçmişin iyi bilinip tanınmasına, dilimizin ve değerlerimizin ruhlarda korunmasına bağlıdır.”

“O halde her türlü başarının ilk şartı samimiyetle yapılan mücadele gücüdür.”

Farklı mekânlarda, farklı programlarla ve muhteşem finalle bir hafta süren festivalde binlerce insana ses olup nefes olup ümitleri yeşerten, yürekleri coşturan, ezber bozarak dostluğu geliştiren, kardeşliği pekiştiren, herkese binler selam.

Değerlerin çürümeye, ümitlerin kurumaya yüz tuttuğu bir dönemde bu muhteşem programla ruhumuzu kanatlandıran güzel insanlara selam olsun.

Ey geleceğimiz ve her şeyimiz olan sevgili genç Nart’lar ve Setenay’lar, çabalar hep sizin için.

Yüreğiniz kültürel duyarlılıkla dolu, zihniniz hep aydınlık olsun.