Ne yazık ki günümüzde duygular köreliyor,
kültürünü, toplumunu yaşatmak için yaşayan insanların sayısı gün
geçtikçe azalıyor.
Bilgisi, birikimi, samimiyeti ve sıcaklığıyla
toplumunu kucaklayan insanları bulmak artık çok da kolay
olmuyor.
Buğulu gözlerimiz, hakikate aşina, bilinçli dava
adamlarını arıyor.
YARASINA MERHEM ARIYANLAR, YARASININ FARKINDA
OLMAYANLAR
İnsanlar çeşit çeşit:
Yaralılar, yarasına merhem arayanlar;
yarasının farkında olmayanlar.
Yaralı insanın halini bilirsiniz, huzuru yoktur
onun.
Acısını, sancısını dindirmektir onun derdi, bu
uğurda yanar, tutuşur o.
Bütün mesaisini merhem aramakla geçirir.
Yüreğine umutsuzluğun kara gölgesi düştüğünde bile
yarasının derdindedir o.
Ya, yarasının farkında olmayanlar!
Ya, damarı kesilmiş kanı boşalırken gününü
gün etmekle uğraşanlar!
İşte böyledir insanoğlu.
Bakınız etrafınıza.
Bir yanda:
Kültürel yok oluşun ayak seslerini duyup
huzuru kaçanlar.
Bu acı ve bu sancıyla deli divaneye dönenler.
“Eyvah, dilim unutuluyorsa toplumum için geri sayım
başladı!”
diye çılgına dönenler.
Diğer yanda:
Sadece kendisini düşünenler, yan gelip yatanlar.
Her yapılan güzelliğe dedikoduyla karşılık
verenler.
Kültürü, toplumu için kılını kıpırdatamayanlar.
Bir saat uykusuzluğa dayanamayanlar.
Buna rağmen söze gelince mangalda kül
bırakmayanlar…
Hani büyük şair diyor ya “Yarla hem dem olmayan
hicrandaki azabı bilemez.”
Yok oluşun, tükenişin sancısını çekmeyen gamsız ve
kedersize ne söylenebilir ki!
Onu derin gafletten kim uyandırabilir ki?
HERKESTEN VE HER ŞEYDEN ŞİKÂYET EDEN KARANLIK
RUHLAR
Herkesten ve her şeyden şikâyet ederek etraflarına
kurdukları karanlık dünyaların ziftli menfezlerinden bakan
basit ruhlar, hiçbir zaman iyiyi göremez, güzeli düşünemez.
Ne yazık ki onlar toplumun ve kültürün kanserli
hücreleridir.
Değil mi ki insan ancak ruhunun güzelliklerini
bilgiyle, bilinçle, ümitle besleyerek varlığa erer.
Değil mi ki toplum bu tür insanlarla dirilir.
Bunun içindir ki ümidini yitirmiş, bilinçsiz bir
fert, var sayılamayacağı gibi, bilgiden, bilinçten, ümitten
mahrum bir toplum da felç olmuş demektir.
Kısacası, derdi olanlar, toplumun derdiyle
dertlenenler, hülyalı şafakları hayal edenler, o hayalle
nefes alıp verenlerle; gamsız, kedersizler, akan kanından
habersizler, hariçten gazel okuyanlar iç içe yaşıyor toplumumuzda.
Unutulan, unutulmaya yüz tutan değerleri yeniden
yaşatma sancısını çeken kocaman yürekli gönül insanlarının
işi ne kadar da zor değil mi?
Kendini yetiştirmiş ak pak gönül insanları, aman ha
bu toz duman sizi de yutmasın!
Ne olur bari siz birbirinizi anlayın, birbirinize
inanın!
Bari siz bir araya gelin, acınızı paylaşın,
gücünüze güç katın!
Ümitliyiz her şeye rağmen.
Her şeye rağmen, sesi soluğu çıkmasa da iyi
niyetlilerin sayısı fazla
Her şeye rağmen yürekten inanıyoruz, niyet hayırsa
akıbet de hayır olacaktır.
Ha marje!
MARAŞ’TA NELER OLUYOR?
Yıllardır yok oluşa, tükenişe direnen samimi,
duyarlı yürekler, Maraş’ta yine ses oldu, nefes oldu sevgiyle aktı
gönüllere.
Geçen yıl da günlerce süren “Kültür Şenliği”nde
anavatandan gelen sevdalı yüreklerle yöre insanı buluşmuş,
kucaklaşmış, hasret gidermiş, duygular sel olup akmıştı.
Bu yıl da “Uluslararası Kafkas Kültür ve Sanat
Festivali”nde başta Kafkasya olmak üzere değişik ülkelerden
gelen yetmiş kişiye yakın sanatçı, oyuncu ve protokolle günlerce
kucaklaşan, dertleşen, onlarla hem dem olan Maraş, yok oluşa çözüm
arayan kültür sevdalılarına sahne oldu. (www.kmaraskafder.com)
Maraş, gelecek adına ümit oldu.
Maraş, köylüsü - kentlisiyle yediden yetmiş yediye
tek yürek oldu, yeşertiverdi hayalleri.
O kardeşlik, o sıcaklık kaplayıverdi ince
ruhları.
Duyarlı yürekler bir kez daha tatlı heyecanla
heceleyiverdi: Bu kültür yaşayacak!
Maraş’ta güzel şeyler oluyor.
Maraş, kültüre uyandı, uyanıyor.
Maraş, artık şuna yürekten inanıyor: “Geleceğimiz,
geçmişin iyi bilinip tanınmasına, dilimizin ve değerlerimizin
ruhlarda korunmasına bağlıdır.”
“O halde her türlü başarının ilk şartı
samimiyetle yapılan mücadele gücüdür.”
Farklı mekânlarda, farklı programlarla ve
muhteşem finalle bir hafta süren festivalde binlerce insana
ses olup nefes olup ümitleri yeşerten, yürekleri coşturan,
ezber bozarak dostluğu geliştiren, kardeşliği pekiştiren,
herkese binler selam.
Değerlerin çürümeye, ümitlerin kurumaya yüz tuttuğu
bir dönemde bu muhteşem programla ruhumuzu kanatlandıran
güzel insanlara selam olsun.
Ey geleceğimiz ve her şeyimiz olan sevgili genç
Nart’lar ve Setenay’lar, çabalar hep sizin için.
Yüreğiniz kültürel duyarlılıkla dolu, zihniniz hep
aydınlık olsun. |