Suriye, son derece
önemli bir sınav bizim için.
Samimiyet testi de
denilebilir buna.
Bir tarafta, korku
ve endişe içinde kan ağlayan, açlık, hastalık ve ölümle
pençeleşen yürekler.
Diğer tarafta,
çözüm üretemeyen, el uzatamayan sevgililer!
Bu filmi daha önce
seyretti bu toplum,
unutmuş olamaz ki bu acıyı?
Peki, kim ne
yaptı, kimler ne yapabildi?
Durum vahim hem de
çok vahim!
Yurtsuz, yuvasız
kalan, ölümle pençeleşen kardeşi ne kadar anlayabildi kardeşi?
Bu tarifsiz
acının, bu kahrolası sancının ne kadarını paylaşabildi?
Kardeş, “Ben
varım, biz kardeşiz!” diyerek kucaklayabildi mi?
(Gereğini yapan
duyarlı gerçek kardeşlere binler selâm!)
Vatan nerelere
savruldu, anavatan nerelerde kaldı?
Hani vatan, hani
anavatan?
Eylemler zayıf,
söylemler muhtelif:
Ölmek.
Yürümek.
Ölümüne yürümek.
Somut adımlar
atarak çözüm üretmek.
Suriye test etti
bizi, hepimizi.
“Siz, ne kadar
samimisiniz?”
diye kişileri.
“Tabanla ne kadar
bağlantılısınız?”
diye derneklerimizi.
“ Bakalım
siyasette ve bürokraside ne kadar etkinsiniz, topumda ne kadar
etkilisiniz?”
diye üst kurumlarımızı.
Peki, nedir test
sonucu?
Kim geçer not
aldı?
Kimler sınıfta
kaldı?
Geç de olsa bu
sorular cevaplarını bulacak!
Dün,
Çerkes’ler vardı
Kafkasya’da ölen.
Çerkes vardı
Karadeniz’de boğulan, Samsun’da kırılan.
Bugün,
Bir Çekes vardı
Suriye’de ölen.
Bir Çerkes var
sokaklarda yürüyen.
Diğeri uyuyan, bir
diğeri durmadan eleştiren, dedikodu yapan.
Bir Çerkes daha
var, hiç kimseye katılmayan, hiçbir şey
beğenmeyen.
Ötekisi, asla
duymayan, hiç aldırmayan!
İşte biz, işte
hâlimiz.
Birisi ölür.
Diğeri yürür. |