...................
...................
BARIŞ SÜRECİNDE BİR 21 MAYIS  
19.05.2013
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
...................

Bu 21 Mayıs’ta kamuoyunun bütün dikkati Çerkes toplumunun söylemleri üzerinde olacak.

Biz, ya öfke ve düşmanlık ateşiyle tutuşturduğumuz meşalelerle ayrılık değirmenine su taşıyacağız ya da uyumumuz ve üslubumuzla gönüllerde yer edecek, hatta çözüm sürecine olumlu katkı sağlayacağız.

Diliyorum ve umuyorum ki bu 21 Mayıs’ta genç Nart’lar, güzel Setenay’lar tarihî ve kültürel bilinçlendirme adı altında ötekileşmesin, ötekileştirilmesin.

Sözün hamını, demini ayarlayamayan, sözü süzemeyen, manayı inci gibi dizemeyen, esip gürlemeyi üslup sanan yöneticiler bu 21 Mayıs’ta mümkünse mikrofondan uzak tutulsun.

Bu 21 Mayıs’ta övmesi gerekenler yerilmesin.

Benlik, kin, nefret ve haset kokan söylemler asla dillendirilmesin.

Dostluğa, hoşgörü ve diyaloga merhaba demek dururken, ağıtlar eşliğinde yandık, yıkıldık edebiyatıyla ufuklar karartılmasın, gençlik ümitsizlik ve öfke girdabına atılmasın.

Hak arayışı adı altında kimlikler kılıç olup çekilmesin.

Meşaleler düşmanlığı, kini, nefreti tutuşturmasın.

Nart’ların tarih bilinci 21 Mayıs’larla sınırlandırılmasın.

Makûs talihimiz boşluğa haykırılmasın.

Sürüldük, bittik, tükendik korosu, vitrin meraklılarımızla birlikte bu 21 Mayıs’ta bir köşede otursun.

Bu 21 Mayıs’ta sürenler, sürülenler ve kucak açanlar birbiriyle karıştırılmasın.

Meydanları samimiyet doldursun, samimiler konuşsun, insan temel hak ve özgürlükler noktasındaki kültürel talepler üslubuna göre dillendirilsin.

Bakarsınız, bu çözüm sürecinde bu asil toplumun kültürel hassasiyeti, geçmişine sahip çıkma gayreti, atalarına olan saygısı, barış ve kardeşlik tutkusu siyasi otorite tarafından alkışlanır ve örnek gösterilir.

Neden olmasın, bakmışsınız Başbakan en kısa sürede bu toplumun üst kurul temsilcileriyle sorunları gidermek için görüşmüş,  sıkıntılar giderilmiş hatta Soçi’ye kadar uzanan problemler çözüm sürecine girmiş olur.

Yani, devam eden barış sürecinde Çerkes toplumu Samsun’da, Taksim’de nasıl bir ses verecek merak konusu.

Dünyayı daracık pencereden seyredenlerin kavga ve öfke dili mi yoksa kuşatıcı hoşgörü dili mi?

Eğer,

“Ah!”lar,  “vah!”lar, “eyvah!”lar eşliğinde atılan sloganlarla ümitler kararıp Karadeniz’de boğulursa,

“Sürgün” şarkıları, yandık yıkıldık mahvolduk korosuyla birleşip Karadeniz ufuklarını karartırsa,

Duygusallık, mantığımızın zirvesinde bağdaş kurarsa,

Eyvah ki eyvah!

Her şey bu güzel topluma yakışır şekilde olmalı.

Gayretler, sadece bu kültürün yaşatılması uğruna olmalı.

Sesimiz, üslubumuz, tavrımız, nereye baktığımız, ne görmeye çalıştığımız bu 21 Mayıs’ta çok önemli.

Elbette düşmanlığa bakanlar acı, ıstırap, kan, gözyaşı ve nefret görecektir.

Peki, aynı yere bakıp barış, sevgi, kardeşlik ve dayanışma görmek mümkün değil mi?

Dileyelim kin, nefret ve önyargılar yerini sağduyuya, barışa, dostluğa bıraksın.

Acısını yüreğine gömüp ümidi haykıranlar, sevgi ve kardeşliğe inananlar kazansın.

NOT: Bu hak etmediği büyük acıya yaşayan, bu karanlık oyunda hayatını kaybeden meçhul insanların aziz ruhları şad olsun.