Bir insanın,toplumuna özgü bilgi, inanç ve davranışları erirken bu
tükenişe seyirci kalması ne kadar acı.
“Eğer bir toplumda ortak
amaç, değer ve kural kargaşası yaşanıyorsa”
“Eğer toplumda olumlu,
yapıcı örnekler azalmışsa”
Toplumu ayakta tutan değerler gençliğe layıkıyla
benimsetilemiyorsa ne yazık ki o toplum için
karanlık günler yakın
demektir.
Malum, kültürü yaşatacak güç
gençliktir.
Gençlik, bugünün aynası, yarının habercisidir.
Ne acıdır ki bugün, her daim
kültürüyle övünen bir
toplumun gençliği, kimlik kargaşası içinde
kültür bunalımı
yaşıyor.
Toplumun geleceği, ulusun itici gücü olan gençlik,
sorumluluklarından habersiz
başka uğraşlar
peşinde.
Aslında gençlik, zamanla, kültür yapısı içinde kimliğini,
kişiliğini arama süreci yaşar.
Bu süreç; “kimlik-kişilik,
boyun eğme-başkaldırma, bağımlılık-bağımsızlık, deneme-yanılma,
sorumluluk-sorumsuzluk, güven-güvensizlik, güçlü olma-güçsüzlük,
toplumla bütünleşme…” gibi kavramların içini doldurma sürecidir.
İşte bu süreçte büyükler gençlere
model olmalı.
Bu süreçte güzel örnekler devreye girmeli.
Gençler bu dönemde kendini bulmalı.
İlgiyle, sevgiyle…
Bu dönemde başlar gençlerin kültürden kaçışı.
Çünkü genç söz hakkı alamaz,
alsa konuşamaz,
konuşsa ciddiye alınmaz.
Zira yaşı küçüktür, henüz
altmış yaşına gelmemiştir daha.
Genç, masa - sandalye
taşıyarak öğrenecektir kültürünü(!)
Bu dönemde, modelsizlik,
ilgisizlik bitirir genci.
Zaten bu dönemde sözün ilerisine geçemeyen temenniler çok da anlam
ifade etmiyor.
Yüreğini bu emsalsiz kültürün yaşatılmasına adamış değerli
dostlar,
Konuşmanın, üzülmenin, kahrolmanın ötesinde bir şeyler yapmanın
zamanıgeldi,geçiyor.
Geri sayım başladı.
İbreler kırmızıda.
Kültür eriyor.
Dil unutuluyor.
Yok oluşun ayak seslerikulakları tırmalıyor.
Gençlik, kimlik ve kültür
bunalımı yaşıyor.
Daha da acısı, bu vahamet karşısında sorumlular tepkisiz.
Tepkili olanlar da etkisiz.
Kimliğiyle barışık, kültürüyle donanmış bilinçli bir gençlik
yetiştirmek kolay değil elbette.
Bakın şu manzaraya:
Çağın getirdiği sorunlarla bocalayan,
aile bağları sarsılmış, geleneklerden kopmuş
Nart’lar.
Bencilleşmiş, çevreleri daralmış, zarafetten uzaklaşmış
Setenay’lar.
Seven, sevilen, dili ve
“xabze”siyle gönüllere taht kuran Setenay ve Nart gitmiş,
güzelliklerin yerini didişmeler,kavgalar,
nefretler almış.
Peki çözüm:
Çözüm, gençliğin bu
sessiz çığlığını duyan
duyarlı kesimin daha fazla sorumluluk üstlenerek duruş
sergilemesi.
Yetişkinlerin kültür iletişiminde sağlıklı model olabilmesi.
Daha çok sevgi, daha fazla ilgi, biraz daha
samimiyet, bir o kadar
cesaret.
Bu emsalsiz kültürü genç nesle sevdirmenin, onları eğitmenin
bilinen en etkili yolu,derneklerimizin
kapasite artışıyla, ek programlarla, yoğun etkinliklerle kültürü
sevdirmesi, gençliği
bilinçlendirilmesidir.
Aksi takdirde, başta yöneticiler olmak üzere bütün yetişkinler
kültür mirasımızın
mirasyedileri durumuna düşeriz.
Bu bilinç ve bu samimiyetle faaliyetlerini yürüten değerli
yöneticilere binler
teşekkür!
Kimliğiyle barışık, kültürüne duyarlı
sevgili gençler,
Bilginiz, birikiminiz, duruşunuz ve “xabze”nizle bu kültürü sizler
yaşatacaksınız.
Binler selâm size.
|