...................
...................
GENÇLİĞİMİZ MARJİNALLEŞİYOR
17.03.2014
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
...................

Kim ne derse desin, öyle bir toplumsal problemimiz var ki diğer bütün problemleri unutturacak kadar derin, öylesine acil.

İşte bu dev problem, gençliğin kendi değerlerimiz açısından ihmali problemi.

Eğer bu konu, sorumlular tarafından çözüme kavuşturulamazsa korkarım gelişmeler, geleceğimizi iyice karartacak.

Sorumlu dediğimiz kimler?

Çerkes toplumu adına konuşma hakkına sahip olanlar.

Yetkililer, yöneticiler, anne ve babalar.

 

GENÇLERİ İHMÂL EDİYORUZ

Bir bakın gençliğimize hitap eden programlara?

Bir bakın meydanlardaki, salonlardaki söylemlerimizdeki üsluba.

Tepkisellik… Hep tepki, hep tepki…

Göç, sürgün, soykırım…

Ve “Biz, sürgün çocuklarıyız!” ağıtını sürdüren bir nesil.

Amaç, tarihî bilinç, kültürel eğitimse bu üslup yanlış.

Merak ediyorum, biz büyükler, ötekileştirme ateşine benzin taşımadan, kimsenin kimseyi ötekileştirmesine fırsat vermeden, mazimizi, tarihimizi kin, nefret ve öfkesiz anlatamaz mıyız?

Her gözünü açan kendini “göç, sürgün, soykırıma” girdabında öfkeli söylemlerin içinde buluyor.

Ve gençlik iyiden iyiye marjinalleşiyor.

 

HADİ BAKALIM, SORGULAYALIN KENDİMİZİ!

Sahi bizim, kültürünü yaşatacak donanımlı bir gençlik yetiştirme gibi bir derdimiz var mı sizce?

Varsa kim ne yapıyor?

Yeni nesil, kültür ve kimlik temelli üslubunca eğitimi ne zaman, nerede ve nasıl alacak?

Konunun gerçek sorumluları kimler?

Gençler, büyüklere dönerek:

“Sizler, bu konuda samimi değilsiniz. Siz, bizi unuttunuz! Siz, yaşantınızla bize örnek olamadınız, dilimizi konuşmadınız, bize kültürü doğru yansıtamadınız, gerçek gündeminiz hiç kültür ve kimlik olmadı sizin. Şimdi iş işten geçmek üzere, haydi oturup birlikte ağlaşalım!” derlerse kimin söylenecek sözü olur acaba?

Sadece adı Nart ve Setenay olan, diliyle, yaşantısıyla bambaşka kültürlerde koşturan bu taze gençlerin durumu, hangi katı kalpleri kanatmaz, hangi vicdanları sızlatmaz?

 

BU İŞTE BİR YANLIŞLIK VAR!

Klasik, ezber söylemler, hamasi nutuklar gençlere tesir etmiyor hatta bu gençleri dünya ekseninden koparıyorsa bu işte bir yanlışlık yok mu sizce de?

Yoksa “tarih bilinci” verelim derken, tarihin karanlığında mı kaldık, yönümüzü istikbale mi dönemedik, gözlerimizi hedefe mi dikemedik?

Gençler, insani değerleri, kültür ve kimlikleriyle ilgili bilgileri ne kadar duyuyor, hangi kaynaklardan öğreniyor?

Gençlik, hangi ortamlarda ne kadar buluşuyor, neyi paylaşıyor?

Büyükler bu işin neresinde?

Sevgili gençlerimiz, bu hayati konuları merak etmiyorsa, heyecan duymuyorsa,  bırakın dünyayı okumayı, kendi tarihiyle ilgilenmiyorsa, okumuyorsa, kültür ortamlarında buluşmuyorsa, paylaşmıyorsa, kaynaşmıyorsa, o zaman yeni gençlik programlarını iyi yapıp bu programları titizlikle uygulamak lazım.

Gençleri, ”Yandık, yıkıldık, tükendik!”  üslubundan uzaklaştırmak lazım.

 

BENİ ÇOK KORKUTUYOR

Kocaman derneklerin 21 genci buluşturamayan “21 Mayıs” programları,

14 gencin sahne alamadığı “14 Mart” toplantıları beni çok korkutuyor.

Beni korkutuyor, ana dilini bilmeyen, öğrenme hevesi olmayan, dilsiz, gönülsüz, hevessiz gençler.

Beni çok korkutuyor, millî kimliğinden habersiz, desteksiz, dümensiz, yörüngesiz, yetişen nesil.

 

HADİ SÖYLEYİN ALLAH AŞKINA!

Ne olur biri kalksın desin ki:

Hayır, siz çok karamsarsınız, Çerkes gençleri okuyor, araştırıyor, diline ve kültürüne hâkim yetişiyor.

Biz büyükler, yöneticiler ve yetkililer olarak bu işin ciddiyetinin bilincindeyiz. En öncelikli meselemiz, gençliğin eğitimidir bizim.

Zira gençlik, geleceğimizdir.

Ailelerimizin, derneklerimizin kültürel eğitim adına bu olağanüstü çabaları asla inkâr edilemez.

 

Yok efendim yok, acımız büyük, evirip çevirmeye gerek yok, bu gençler daha iyi yetişmeli!

Diline hâkim, kültürüyle barışık, eğitimini tamamlamış, donanımlı gençlerimiz yok mu? 

Eğer onlar da olmasa…