Geçmişte başbakanın, özellikle insan temel
hak ve özgürlükleri noktasındaki görüşlerini
samimi bulur, bu
söylemi alkışlardım.
Hatta Çerkes toplumunun bu noktada sosyal ve
kültürel kazanımlarının
olabileceğini hesaplardım.
Dahası var, Başbakanın şu sözleri beni çok
heyecanlandırırdı:
Yeni
bir anayasa, çağdaş, demokratik, özgür bir ülke…
Aradan yıllar geçti.
Seçime günler kaldı.
Şimdi
dağlar taşlar yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla yankılanıyor.
Yeni anayasa, demokrasi, temel hak ve
özgürlükler, hukuk, rafa kaldırılmış.
Başbakanda abartılı öfke,
kin ve nefret dili.
Yolsuzlukların birer birer ortaya çıkmasından
yılmış, bıkmış, bir Başbakan.
Yalanın, iftiranın bini bir para.
Ötekileştirme, görülmemiş boyutta.
“Gökçek yüzlü Başbakan” ın yüzü solmuş, dili kan, kin ve
nefret kusuyor.
Kendisi gibi düşünmeyen herkesi düşman ilan
ediyor.
Öfke, volkan olmuş püskürüyor.
Bir
hezeyandır gidiyor.
Ne yazık ki bu süreçte, dindara ve en
önemlisi dine olan inanç, saygı ve güven sarsılmış durumda.
“Dindar güvenilirdir!” algısı üzerine bir şeyler inşa etmeye
çalışanlar derin yara aldı.
Bazı sorular cevapsız:
“Allah korkusu olan bir insan nasıl bu kadar büyük zulüm
yapabilir?”
“Nasıl bu kadar hırsızlık, haksızlık
yapabilir?”
“Görünüşte
de olsa kullanılan İslami söylemin,
hırsızlığı, rüşveti,
hukuksuzluğu önleyememesi, aksine aşırı otoriter bir rejime kapıyı
aralaması, Türkiye ve bütün İslam dünyasında
din referanslı siyasete
kuşkuyu artıracağı kesin. “
Bununla da kalmayacak:
“Çoğulculuğu korumak, demokrasi, hesap
verebilirlik, hukukun
üstünlüğü, basın özgürlüğü gibi değerlere yönelim artacak.”
“İslamî kimliğin, yolsuzluğu önlemeye yetmemesi, farklı kesimlerin
özgürlüklerini garantiye almaması, dinî referanslı siyasete darbe
vuracak.”
“Özellikle İslamcılık ve İslamcılar önemli
bir imtihandan geçiyor:”
“Güçlü olmayı mı tercih edecekler yoksa haktan, adaletten yana
ilkeli bir tavrı korumaya mı çalışacaklar?”
SOÇİ
SANDIĞA YANSIYACAK MI?
Hal böyleyken, çevremde ve sosyal medyada
pek çok Çerkes kaygılı.
Her şeyden önce belli bir kesim, Başbakanın
Soçi Olimpiyatlarındaki sessizliğini ve tepkisizliğini
hazmedememiş durumda.
Merak
ediyorum, bir vesileyle başbakan, Çerkes toplumuna hitaben:
“Sizi anlıyorum,
Soçi’de bir tarih
bıraktınız, o da yetmiyor gibi dedelerinizin kanı üzerinde
olimpiyat yapılıyor.”
“Bu oldukça üzücü bir durum.”
“Ne yazık ki bu, uluslararası bir karar.”
“Fakat
siz, öfkenizde haklısınız,
sizi anlıyorum.” dese bir şey kaybeder miydi?
Bilemiyorum.
Fakat Soçi kızgınları,
Hukuka ve demokrasiye yürekten inanan, insan
temel hak ve
özgürlüklerini önemseyen Çerkesler,
Veya
benim gibi aldatılmış bir ruh hali yaşayanlar, bu seçimde
öfkelerini sandığa yansıtabilir.
http://www.circassiancenter.com/cc-turkiye/yorum/nt/193-cantada.htm
YOKSA
TWİTTERE GİRMEK İÇİN KAFKASYA’YA MI GİTSEK?
Kafkasya’yı her ziyaretimde Türkiye’nin
özellikle sosyal medya alanında ne kadar özgürlükçü olduğunu
övünerek vurgulamışımdır.
Şimdilerde Kafkasya’dan arayanlar:
“Gidişat nereye hacı?”
“Hani özgürlük?”
“Dikkat edin, her kuşun eti yenmez ha!”
diyorlar.
Bense, belki
sandıkta konuşurum,
diyor, susuyorum.
|