...................
...................
EY BÜYÜK BAŞKAN BU MU MESAJIN?
13.08.2014
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
...................

Şenlikler, açılışlar, festivaller toplumumuzun vitrinidir.

Bu programlar, kültürümüzün tanıtımı için paha biçilmez birer fırsattır.

Özellikle de program açış konuşmaları.

Bu dakikalarda protokol oldukça duyarlı, davetlilerin algısı ziyadesiyle açıktır.

İşte o anda, programın açış konuşmasını yapacak yetkiliye çok büyük görev düşüyor.

Sözleri, üslubu, ses tonu, kıyafeti, yüz ifadesi… çok önemli.

Madem bu denli sosyal, bu kadar zarif bir toplumu temsilen sahneye çıkıyorsun elbette çok özenli, bir o kadar da üslup sahibi olmak zorundasın.

Bu konuşmaları genellikle federasyon başkanlarımız veya federasyon yetkililerimiz, değilse dernek başkanlarımız yapar.

Özellikle protokol dikkat kesilir bu konuşmalara.

Çünkü toplumunu temsilen konuşan bu kişinin şahsında değerlendirecektir çok iyi tanımadığı Çerkes toplumunu.

Kulak kesilir, kelimeleri tek tek tartar, ölçer biçer…

Ne yazık ki bazen de (af edersiniz) öküz altında buzağı aranır.

 

BİRAZ DAHA CİDDİYET

Benim de (belki mesleğim gereği) en dikkat ettiğim anlardan bir andır bu hitabet anları.

Türkiye genelinde, on yıllardır çok az festival vardır katılmadığım. Ve her programın açış konuşmasını pür dikkat dinlemişimdir.

Fakat ne yazık ki istisnaları dışında tablo memnuniyet verici değil.

Mesaj yok, varsa da yerini bulmuyor.

Çünkü bu nokta önemsenmiyor.

Konuşma metinleri çok özensiz hazırlanıyor!

Konuşmalar:

Ya çok uzun!

Ya çok ruhsuz!

Ya çok ayrıştırıcı, öfkeli, gerilimli…

Olmuyor, olmuyor işte, bize yakışmıyor…

Sonuçta yazık oluyor, bu kültürü tanıtma fırsatı heba olup gidiyor.

Bu işi önemsemek lazım, bu işe bir ciddiyet kazandırmak lazım.

Ne yazık ki “Ben, bu fırsatı değerlendireceğim, toplumum adına mesaj vereceğim!” diye dar düşüncesi, ırkçılığı, üslubu, öfkesi ve gerilimiyle başta protokol olmak üzere katılımcıları ziyadesiyle rahatsız eden, onları üzen çok konuşmaya da üzülerek, kahrolarak şahit oldum.

Öyle ya beyzade bulmuş kocaman sahneyi, eline almış büyük mikrofonu, yüreklere bileklere basmasın mı, kükremesin mi?

Bir defasında bir genel başkan, önemli bir açılış ve festival programında böyle bir konuşma yapmış, göz göre göre kocaman programı sabote etmiş ve bir çuval inciri mahvetmişti.

İnsan gerçekten üzülüyor ve anlamakta zorlanıyor.

Neden?

Neden bu kadar dar düşünceli, bu denli öfkeli, itici, ayrıştırıcı, ötekileştirici konuşmalar yapar bu yöneticilerimiz?

Neden, toplumumuzu ve kültürümüzü tanıma gayretiyle programa katılan davetlileri rahatsız edecek ırkçı söylemlere yer verilir?

Yoksa beyzadeler bunu yiğitlik mi sanır?

Değilse popülizmdir.

 

HAYDİ, OLMADI, SİL BAŞTAN!

Bu incelikten, sanattan ve üsluptan yoksun kontrolsüz konuşmalar, programa davet edilen yetkilileri ziyadesiyle üzer.

Konuşmalar sona erer, program biter ve kabak adeta iğneyle kuyu kazan yöre dernekleri yetkililerinin başına patlar.

Hani onlar, kültürleri, toplumları için vekillerle, mülki amirlerle, üst düzey yöneticilerle sağlıklı iletişim kurmuş, onlara Çerkes toplumu adına karşılıklı sağlam, samimi diyaloglar geliştirmiş, onlardan maddî-manevi büyük destek görmüşlerdi.

Eyvah genel başkan konuştu, yaktı, yıktı…

Heba oldu yıllar, haydi sil baştan!

Allah aşkına var mı böyle bir şey?

Var mı böylesi bir duyarsızlık, böylesi bir hoyratlık?

Gönüllere hitap edip teşekkür etmek varken, birlikteliği, uyumu, başarıyı alkışlamak dururken nedendir bu kabalık, niçindir bu iticilik?

 

ÜZÜM YEMEK Mİ BAĞCI DÖVMEK Mİ?

Diğer taraftan öyle genel başkanlar gördüm, öyle konuşmalar dinledim ki akıllara zarar.

Be kardeşim, bu kadar insan toplanmış, yahu birkaç düzgün ifadeyle bir mesaj ver!

Mesaj ver siyasilere, protokole, yetkililere…

Birkaç dakikayla bir mesaj ver seni pür dikkat dinlemeye gelen güzel insanlara.

Bir mesaj ver ve onların samimi alkışlarını hak et!

Yok!

Kırık dökük ifadeler, afralar, tafralar…

Yakışmıyor!

Yakışmıyor ne size ne de bu zarif topluma.

Size bilgi, birikim, incelik yakışıyor.

Size hoşgörü ve duyarlılık yakışıyor.