Tatildeyim, dinleniyorum.
Tatil, biraz da
sükûnet, dinginlik ve
huzur demek değil mi?
Evet,
psıhalıve harika, eş, dost, sohbet,
muhabbet şahane!
Ne hikmetse tatil de olsa sohbet konusu pek
değişmiyor.
Konu dönüp dolaşıp aynı yere geliyor:
dil, kültür, eğitim,
gençlik…
Eh, konuşalım, tartışalım bakalım, var bunda
da bir hikmet!
Siyasi konulara girmediğimiz sürece problem
yok, neşemiz yerinde.
Tatil çok iyi gidiyor.
Ah keşke şu
ölüm mesajları da
olmasa!
Hem de bugünlerde tatilde.
Ama hayat devam ediyor.
Veee işte bir cenaze mesajı!
Üzüldüm!
Üzülmemek elde mi aramızdan ayrılan güzel bir
insandı, Allah rahmet eylesin!
Üzülmek yetmez, tatil de olsa cenaze
programına katılmak, acıyı
paylaşmak lazım.
Neyse ki gidilecek mesafe çok uzak değil.
Bölgenin bilinen güzel bir
Çerkes köyü.
Bu köyde halkın tamamı Çerkes- Kabardey.
Nihayet cenazedeyiz, katılım oldukça güzel.
Programın neredeyse her karesi
“xabze” kurallarına
uygun.
Karşılama, uğurlama, dua, cenaze namazı,
kabristan, defin… Her şey Adige usulüne göre.
Harika! Köklü bir Çerkes köyü halkına ve
duyarlı katılımcılara da bu yakışır zaten.
Yakıştı, hem de çok yakıştı!
Bu cenaze programı “Çerkes’lerin cenaze
töreni böyle olur, ne kadar farklı, ne kadar güzel!” dedirtecek
türden.
Geleneklerine böylesine bağlı, cenaze
kurallarını böylesine titizlikle uygulayan ev sahiplerine ve bütün
katılımcılara teşekkür
etmek gerek.
Kültürel duyarlılık bu olsa gerek.
GURURLANDIM
Gururlanmamak elde değil.
Cenaze törenleri, ayakta kalan önemli
değerlerimizden.
Bu
önemli kültürel miras değerleri yaşamalı, yaşatılmalı!
Aynı zamanda bu cenaze programları, gençler
için adeta kültürel değerlerin
bir tür eğitim alanı.
Gençler, köklü kültürlerini
görerek, yaşayarak
öğrenebiliyor.
Buraya kadar her şey güzel, her şey tamam!
Harika, tebrikler!
HANİ
DİL OLMADAN KÜLTÜR, KÜLTÜR OLMADAN MİLLET OLMAZDI?
Hayata gözlerini yuman büyüğümüz ve sevenleri
için üzülüyoruz elbette ama açıkçası bu
kültürel duyarlılık
için de seviniyoruz.
Peki, hani kültürün ruhu, kültürü yaşatan,
kültür değerlerini gelecek kuşaklara taşıyan
“dil” di?
Hani
dil olmadan kültür, kültür olmadan millet olmazdı?
Hani bir ulusu ortak paydada birleştiren, o
ulusa ulus kimliğini veren o
toplumun ana diliydi!
Ne oldu, yalan mı oldu bu hakikatler?
Bu cenazeye katılanların neredeyse yüzde yüzü
Çerkes.
Hani
bu toplumun dil duyarlılığı?
Hani ana dili?
Niçin konuşmacıların hiç ama hiç birisi
programın bir yerinde bile olsa ana dilini kullanmadı, kullanmaya
gerek duymadı?
Niçin hiç olmazsa protokol(!) konuşmalarının
birazı, birazcığı ana dilde yapılmadı?
Neden?
Peki yadırgandı mı bu durum?
Yadırgandıysa niçin hiç kimseler tepkisini
belli etmedi?
Selamlama, duruş, oturuş, kalkış hep Çerkesçe.
Peki hani dil?
Dilsiz mi bu toplum!
Yoksa dile gerek mi duyulmuyor?
Değilse cenazede Çerkesçe konuşmak
günah mı?
Katılımcıların yüzde yüze yakınının iyi
bildiği bir dil neden ortada yok!
Yoksa
dilsiz yaşayabileceğine mi inandı, inandırıldı bu millet!
Bir milletin dilsiz yaşayabilmesi mümkün mü?
Peki
nedir bu tuhaflığın nedeni?
Korku mu?
Bilgisizlik mi?
İlgisizlik mi?
Umursamazlık mı?
Yoksa ezber mi?
Neden Allah aşkına neden?
“Çerkes Cenaze Töreni Belgeseli” niteliğindeki bu güzel
programın ruhu nerede?
Ceset harika, ya ruh?
Bak, şu tabuttaki cenazenin bedeni yerli
yerinde.
Nesi
eksik bu merhumun?
Ruhu!
Aynı bizim gibi.
Ruhuna el fatiha!
|