Bilgi yok, birikim yok, afra tafra alabildiğine.
Samimiyet yok, ümit yok, aşk ve şevk hak getire.
Sen ey soylu Çerkes,
memnun musun bu gidişattan?
Memnunsan mesele yok ama değilsen dertleşelim hadi biraz.
Ey duruşu, tavrı ve kırık dökük ifadeleriyle toplumunu temsil
edemeyen bu kültürün
sözcüleri.
Duyarlı insanların, meraklı simaların hazır bulunduğu kültürel
programlarda, sahnede hayati öneme sahip mesaj vermek yerine
toplumunun en mahrem konularını paylaşan
yöneticiler!
Mikrofonda iki cümleyi bir araya getiremeyip katılımcıların yüzünü
yere eğdiren toplumumuzun
temsilcileri.
Benim iki kızım bir oğlum var, lise bitinceye kadar asla derneğe
göndermedim. “Önce okul,
önce meslek!” diyen duyarlı(!)
anne babalar.
Küçüklere ve gençlere model olamayan
büyükler.
Ana diline hâkim olduğu halde
“Dil de neymiş, kültüre ne
gerek varmış!” hezeyanıyla evde çocuklarıyla asla ana
dilleriyle konuşmayan, kültürel hiçbir heyecan yansıtmayan
aileler.
Zengin Kafkas yemeklerine mutfağında yer vermeyen, tezgâhında
sergilemeyen hanımlar.
Büyüklerin ve yöneticilerin en basit eleştirilerine tahammül
edemeyip kırılan, dökülen ve derneği terk eden
yiğit(!) gençler.
Sosyal medya aracılığıyla duygu ve düşüncelerini paylaşarak
kültürünü canlandırma imkânı mevcutken her daim yemek masası ve
mangal paylaşan ruhu aç
insanlar.
Yönetim döneminde, yönetim kurulunu toplayamayan, kültürel
faaliyet adına komiklikler sergileyen
dernek yöneticileri.
Yönetim kurulu olarak seçildiği derneğe yılda iki defa uğramayan
başarılı (!)
yönetim kurulu üyeleri.
Bir yılda bir istişare toplantısı yapamayan, gençlerle ilgili
hiçbir projesi olmayan, hatta
gençleri derneklerden
soğutan, afra ve tafralarla yöneticilik yaptığını sanan, kültür
derdi olmayan büyük derneklerin
büyük başkanları.
“Yaşım da var, kırlaşmış saçım da!”
diyerek kimseye söz hakkı vermeyen, derneğin altını üstüne
getiren, üyeleri ayrıştıran, gençleri dışlayan, herkesi harlayıp
horlayan birkaç yaşlıya
“Dur kardeşim, haset ve nefret tahamadeye yakışmaz!” diyemeyen
thamadeler.
Hiçbir şeyi önemsemeyen, toplum, kültür, sanat, ahlak derdi
olmayan ruhu erimiş, şevki tükenmiş,
yetkililer,
dernek temsilcileri.
Kimin yönetici, kimin yetkili, hangisinin temsilci olacağını bile
asla önemsemeyen, dil unutulmuş, kültür yok olmuş umurunda
olmayan, çoğu zaman
celladına âşık olan
sevdalılar.
Okumayan, düşünmeyen, üretmeyen
enerji sahibi(!) gençler.
Daha doğrusu, ey hataların
harmanına hasat taşıyan yiğitler (!) selam size, Çerkes
toplumu sizinle gurur duyuyor!
UYAN EY ÇERKES, BAK, UÇURUMUN KENARINDAYIZ!
Sen ey kocaman laflar ve küçücük hesaplarla toplumuna yön vermeye
kalkan.
Sen ey bu
kültürün yaşatılması adına
bir tek sözü olmayan.
“Xabze”
den anlamayan, ezberini bozamayan, çağa uyamayan…
Hizmet adına asla elini
taşın altına koymayan.
Ama her icraatı insafsızca
eleştiren.
Yolu, samimiyet durağına uğramayan.
Ümitsizler, inançsızlar,
samimiyetsizler… Size de selam.
HEP KAHIR, HEP KAHIR NEREYE KADAR!
Her daim kahreden, her an
küsüp kırılanlar,
Moralsizler, ümitsizler,
Kendilerini özel îmalât
sananlar,
Kimseyi dinlemeyenler, umursamazlar,
vurdumduymazlar,
Dedikodu severler, kıskançlar,
hazımsızlar…
Hep kahır, hep kahırla
yaşayanlar.
Küserek, kırılarak,
savrularak, bölünerek, ayrışarak bu zorlu yollar aşılamaz,
demeyi aklına getiremeyenler.
Bizim topyekûn yeni bir bakış aşısına ihtiyacımız var,
diyemeyenler.
Sizlere de selam, bu
tarih sizi de yazacak!
Zira siz, her halinizle,
hataların hasadına katkı sağladınız.
Toplum sizinle gurur duyacak(!)
gelecek nesil sizi iftiharla(!) anacak!
NOT:
Yüreğinde sevgi ve samimiyet, ruhunda ümit, gayret ve muhabbet
yeşerten, sabır ve azimle kültürel duyarlılığın gereğini yerine
getiren değerli yöneticilere, duyarlı üyelere, güzel dostlara
selam, sevgi ve saygılarımla. İyi ki varsınız!
|