Ah şu kültür, ah şu dil ve dernek mevzuları!
Toplum olarak bu konuları, bilip- bilmeden,
zamanlı- zamansız ne çok konuşmuş, ne çok tartışmış, konuyu, ne
çok dağıtmışızdır.
Ama neticede yine
“biz!” kazanmış,
“ötekiler”
kaybetmiştir.
Zira kaybetmeye mahkûmdur onlar.
Siz ne bilirsiniz ki
“Biz var ya biz!”
Biz ki
yaşımız, biz ki
maddi gücümüz, biz ki
konumumuz…
Siz, dünkü çocuk, yaşınız kaç ki
50 bile değil!
Siz kim,
fikir beyan etmek kim?
“Yönetime talip olmak mı?” dedin, o da ne?
Siz çok oluyorsunuz, bilin haddinizi!
Susun ve
oturun oturduğunuz yerde!
Siz gençler, lüzumu halinde gelirsiniz cenaze
alanına, gelirsiniz derneğe, taşırsınız
sandalyeleri.
Toparlarsınız sağı solu,
düğünde de oynarsınız!
Daha ne,
siz saygıda kusur etmeyin
yeter!
Ne yazık ki aşağı yukarı her tarafta
manzara-i umumiye bu!
İstesek de bu, istemesek de, sevsek de
sevmesek de!
DEĞİŞMELİYİZ!
Dünya değişiyor biz de değişmeliyiz.
Kök
değerlerimizden ayrılmadan değişmeliyiz.
Değil mi ki değişmeyen tek şey değişimin
kedisi!
Donanımlı gençlerimize daha fazla güvenmeli, onlara daha çok
sorumluluk yüklemeliyiz.
Gençler yeniden ümidimiz olmalı,
ümidimizi yeşertmeliyiz!
STATÜKO YIKILIYOR MU?
Gençlerin sohbetindeyim.
Konu,
“Ne olacak bu halimiz, hani dilimiz, kültürümüz, xabzemiz?”
Gençler dertli, gençler endişeli, gençler
öfkeli.
Gençler,
“Yeni bir bakış açısı lazım, yıkılmalı bu statüko!” diyor.
“Her şeye rağmen ümitliyiz!” diyor.
“Bakın,
taşlar oynadı, ezber
bozuluyor, yeni dalga geliyor, statüko yıkılıyor!”
“Sancı düştü yüreklere, toplum güzelliklere
gebe!” diyor.
Ben de diyorum ki:
Gençler, siz yoksanız
dil de yok, kültür de!
Siz yoksanız, salonlar heyecansız, sahneler
renksiz, mikrofonlar sessiz...
Siz yoksanız
düğünler lüzumsuz,
cenazeler anlamsız!
Bak gülller üşüyor
Elbruz Dağında,
ağlıyor mor menekşeler.
Gençler güç çağında,
ümitsizlik, ilgisizlik
yükünü çekiyor.
HAYDİ!
Kültürümüzün değerini bilemedik.
Umutlar döküldü yollara,
Sarsıldık yol uçlarında,
Köşe başlarında
donup kaldık.
İçimizde katılaştık, içimizde taşlaştık.
Birlikte olmayı, samimiyetle haykırmayı
beceremedik.
Aldı
umutlarımızı gözyaşlarımız?
İçimizde katılaştık, içimizde taşlaştık.
Vefayı bilemedik nedense,
Tahtımızı
feda edemedik
birazcık!
Bahtımız uçup gitti ellerimizden.
Eridi tüm umutlarımız,
Zamanın hızlı yelesinde,
Bir
gölge bile kalmadı bizden…
Hadi bu tabloyu değiştirin gençler,
yeni şarkılar, yeni
besteler sizi bekliyor!
Unutmayın, sizi alkışlamaya,
sizi kucaklamaya hazır
çok insan var.
Haydi!
|