...................
...................
PARDON!
16.11.2014
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
...................

Değerli dernek yöneticisi,

Farkındayım, sorumluluğu çok ağır bir görev yürütüyorsunuz.

Eminim sorumluluğun büyüklüğü ölçüsünde ekibiniz, işin ehemmiyeti boyutunda etkili projeleriniz vardır.

Siz, bu toplumun çözüm bekleyen birikmiş dağ gibi sorunlarını bilirsiniz.

Çözüm yollarını da.

Sorunların ancak birliktelik ve uyumla çözülebileceğini, bunun için yaşlısı- genci, bayı-bayanıyla sinerji oluşturmanın önemini bilirsiniz.

Gençleri anlamanın, gençlerle koşmanın bu kültür ve bu topluma katacağı artı değerleri bilirsiniz.

Bilirsiniz, bilirsiniz elbette!

Değilse zaten bu önemli göreve talip olmazdınız.

Biliyorsunuz, bu görev, bilgi, birikim, hoşgörü, sabır ister.

Bu görev, ufuk ister, vizyon ister, uyum içinde güçlü ekip ister.

Siz, bunları da bilirsiniz ve gereğini de yaparsınız!

İnanıyorum size.

 

HANİ İDEAL, HANİ İRADE?

Değerli yönetici,

Aylar geçti, yıllar geçti görevdesiniz!

Ben sizin, bu toplum ve bu kültüre katkı sağlamak gibi bir idealinizin ve bunu uygulayacak bir iradenizin olduğunu sanmıştım.

Ben sizin görev süresince boş vaktinizin olmayacağını, sosyal, sanatsal ve kültürel programlarla toplumumuza çok şey katacağınızı sanmıştım.

Ben sizin, gençliğin ne yaman bir güç olduğunu, gençler yoksa geleceğin de olamayacağı gerçeğini bildiğinizi sanmıştım.

Pardon!

 

BEN SİZİN GENÇLİĞE ve GELECEĞE İNANDIĞINIZI SANMIŞTIM!

Ben sizin, kocaman derneğinizde çakı gibi gençlerin nasıl buharlaştığını merak ettiğinizi, bu sorunun kaynağını araştırdığınızı ve çözüm üretme gayretinde olduğunuzu sanırdım.

Pardon!

Sadece gençler mi, kadını ve kızıyla pek çok üyenin neden ümitsiz, ilgisiz ve kırgın olduğunu merak ettiğinizi sanırdım.

Bazı üyelerin neden derneğinize karşı bu kadar kırgın, bu kadar kızgın ve niçin bu kadar soğuk olduğunu bildiğinizi de sanırdım.

Pardon!

 

HANİ SOSYAL, SANATSAL ve KÜLTÜREL PROGRAM?

Döneminizde, derneğinizde dişe dokunur hiçbir kültürel program yapılmadığını, bu ilgisizliğin, bu gayretsizliğin, bu vurdumduymazlığın duyarlı üyeleri çok rahatsız ettiğini, onları üzdüğünü bildiğinizi sanırdım.

Pardon!

Sayın yönetici, bu kültür yok olurken, gençlik savrulurken sizin bu kadar rahat olabileceğinizi, gönül eğlendirip duracağınızı asla tahmin edemezdim, edemedim.

Pardon!

Derneğin kültürel hizmetlerine coşkuyla katılan, daha dün gürül gürül program yapan, hizmet üreten genç kızların, yiğit delikanlıların bugün niçin ve nasıl yok olduğunu, bildiğinizi,

Daha doğrusu “gençlik, gelecek, dil, kültür…” diye bir derdinizin olduğunu,

Döneminizde günü kurtarma adına cılız birkaç etkinlik(!) dışında hiçbir gençlik programı, hiçbir kültürel, sosyal ve sanatsal program yapmadığınızın farkında olduğunuzu sanırdım.

Pardon!

 

YANILMIŞIM, ALDANMIŞIM!

Bir gün uyanıp başınızı kaldırarak, “gece gündüz kültürel programlarla kaliteli hizmet üreten güzel derneklerimizi, derneklerimizin gayretli, üretken, samimi yöneticilerini” örnek alacağınızı sanmıştım.

Yanılmışım, aldanmışım.

Pardon!

 

SİZ GALİBA GÖNÜL EĞLENDİRİYORSUNUZ!

Bu görevin şakaya gelir bir tarafının olmadığını, çok ağır sorumluluğunun olduğunu,

Sizin gençliğe inandığınızı,

Gençlerle bir olup gençlerle koşacağınızı,

Bir kültür derneğinin yöneticisi olduğunuzun bilinciyle afrayı tafrayı bırakıp bu kültürle, bu kültürün sahibi toplumla kucaklaşacağınızı sanırdım.

Pardon ki pardon!

Pardon ama ben sizi samimi sanmıştım.