Değerli dernek yöneticisi,
Farkındayım, sorumluluğu
çok ağır bir görev
yürütüyorsunuz.
Eminim sorumluluğun büyüklüğü ölçüsünde
ekibiniz, işin
ehemmiyeti boyutunda etkili
projeleriniz vardır.
Siz, bu toplumun çözüm bekleyen birikmiş
dağ gibi sorunlarını
bilirsiniz.
Çözüm yollarını da.
Sorunların ancak birliktelik ve uyumla
çözülebileceğini, bunun için
yaşlısı- genci,
bayı-bayanıyla sinerji
oluşturmanın önemini bilirsiniz.
Gençleri anlamanın, gençlerle koşmanın bu kültür ve bu topluma
katacağı artı değerleri
bilirsiniz.
Bilirsiniz, bilirsiniz elbette!
Değilse zaten bu önemli göreve talip
olmazdınız.
Biliyorsunuz, bu görev,
bilgi, birikim, hoşgörü,
sabır ister.
Bu görev, ufuk ister,
vizyon ister, uyum
içinde güçlü ekip ister.
Siz, bunları da bilirsiniz ve gereğini de
yaparsınız!
İnanıyorum size.
HANİ
İDEAL, HANİ İRADE?
Değerli yönetici,
Aylar geçti, yıllar geçti görevdesiniz!
Ben sizin, bu toplum ve bu kültüre katkı
sağlamak gibi bir
idealinizin ve bunu uygulayacak bir
iradenizin olduğunu
sanmıştım.
Ben sizin görev süresince boş vaktinizin
olmayacağını, sosyal,
sanatsal ve kültürel programlarla toplumumuza çok şey
katacağınızı sanmıştım.
Ben sizin, gençliğin ne
yaman bir güç
olduğunu, gençler yoksa geleceğin de olamayacağı gerçeğini
bildiğinizi sanmıştım.
Pardon!
BEN
SİZİN GENÇLİĞE ve GELECEĞE İNANDIĞINIZI SANMIŞTIM!
Ben sizin, kocaman derneğinizde
çakı gibi gençlerin
nasıl buharlaştığını merak ettiğinizi, bu sorunun kaynağını
araştırdığınızı ve çözüm üretme gayretinde olduğunuzu sanırdım.
Pardon!
Sadece gençler mi,
kadını ve kızıyla pek
çok üyenin neden ümitsiz, ilgisiz ve
kırgın olduğunu merak
ettiğinizi sanırdım.
Bazı üyelerin neden derneğinize karşı bu
kadar kırgın, bu kadar
kızgın ve niçin bu
kadar soğuk olduğunu
bildiğinizi de sanırdım.
Pardon!
HANİ
SOSYAL, SANATSAL ve KÜLTÜREL PROGRAM?
Döneminizde, derneğinizde dişe dokunur
hiçbir kültürel program
yapılmadığını, bu ilgisizliğin, bu gayretsizliğin, bu
vurdumduymazlığın duyarlı
üyeleri çok rahatsız ettiğini, onları üzdüğünü bildiğinizi
sanırdım.
Pardon!
Sayın yönetici, bu kültür yok olurken,
gençlik savrulurken
sizin bu kadar rahat olabileceğinizi,
gönül eğlendirip
duracağınızı asla tahmin edemezdim, edemedim.
Pardon!
Derneğin kültürel hizmetlerine coşkuyla
katılan, daha dün gürül
gürül program yapan, hizmet üreten genç kızların, yiğit
delikanlıların bugün niçin ve nasıl yok olduğunu, bildiğinizi,
Daha doğrusu
“gençlik, gelecek, dil,
kültür…” diye bir derdinizin olduğunu,
Döneminizde günü kurtarma adına
cılız birkaç etkinlik(!)
dışında hiçbir gençlik programı, hiçbir kültürel, sosyal ve
sanatsal program yapmadığınızın farkında olduğunuzu sanırdım.
Pardon!
YANILMIŞIM, ALDANMIŞIM!
Bir gün uyanıp
başınızı kaldırarak,
“gece gündüz kültürel programlarla kaliteli hizmet üreten
güzel derneklerimizi,
derneklerimizin gayretli, üretken, samimi yöneticilerini” örnek
alacağınızı sanmıştım.
Yanılmışım, aldanmışım.
Pardon!
SİZ
GALİBA GÖNÜL EĞLENDİRİYORSUNUZ!
Bu görevin
şakaya gelir bir
tarafının olmadığını, çok ağır sorumluluğunun olduğunu,
Sizin
gençliğe inandığınızı,
Gençlerle bir olup gençlerle koşacağınızı,
Bir kültür derneğinin yöneticisi olduğunuzun
bilinciyle afrayı tafrayı
bırakıp bu kültürle, bu kültürün sahibi
toplumla
kucaklaşacağınızı sanırdım.
Pardon ki pardon!
Pardon ama
ben sizi samimi sanmıştım.
|