Muhteris yaşlılar ve
savrulmuş
gençlerin arasında sıkışıp kalan benzi solmuş bir kültür.
Ey benim
yorgun ve yaralı
kültürüm,
Sen, ne çektin ne çekiyorsun
şu muhteris yaşlılardan,
şu savrulmuş gençlerden!
Ne çektin ne çekiyorsun, seni yaşatmak
niyetiyle kurulmuş kurumlardan,
basit hesaplardan, cılız
gayretlerden, afralardan, tafralardan…
Daha dur, daha çok çekeceksin bilinçsiz,
yeteneksiz, beceriksiz, samimiyetsiz
yetkililerden,
yöneticilerden.
Söyle, sen kim kurtaracak
bu çıkmaz sokaktan?
Allah aşkına söyle,
muhteris yaşlılar mı,
savrulmuş gençler mi?
Donanımsız,
samimiyetsiz yöneticiler
mi?
Yazarlar, çizerler, sanatçılar mı?
AH
VİZYON NEREDESİN?
Fakındasın değil mi, lâflar harika,
söylemler mükemmel!
Ya eylem, ya uygulama?
Biliyoruz, görüyoruz:
Gün geçtikçe hastalığın artıyor,
takatten düşüyor,
eriyorsun…
Yüzün iyice soldu bak!
Hadi çekinmeden söyle, adını taşıyan koca
koca kurumlar, seni yaşatmak, hayatını kurtarmak adına
neler yaptı, neler
yapıyor?
Şu göstermelik uğraşlar…
Şu samimiyetsiz çabalar…
Şu
cılız girişimler…
Şu afralar, şu tafralar…
Ah vizyon, neredesin?
Ses ver!
UFUK SAHİBİ YÖNETİCİ, ÜMİDİ KUŞANMIŞ GENÇLİK OLMADAN…
Ey kültürüm,
Sana katkı sağlayabilmek,
yarana merhem olabilmek
için önce seni anlamak, seni tanımak lazım değil mi?
İşte sorun da tam burada.
Seni tanımıyoruz.
Seni anlamaya çalışmıyoruz.
Söylemlerimize bakarsan senin için
ölüyoruz.
Oysa gündemimizde bile yoksun sen!
KÖTÜ SINAV
Bugün
ne yazık ki seni korumakla görevli pek çok derneğimiz ve üst
kurulumuz çok kötü bir sınav veriyor.
Kurumlarımız dökülüyor.
Ey
mahzun ve kederli kültürüm,
Uzun
sözün kısası:
Bizim
seni yaşatabilmemiz, seninle yaşayabilmemiz için, acil olarak neye
ihtiyacımız var biliyor musun?
Dünyayı takip eden,
kendi kültürünü ve tarihini bilen, metodik düşünen, hayata
eleştirel bakan, farklı açılardan kimsenin görmediğini görebilen
ufuk sahibi yöneticilere
şiddetle ihtiyaç var!
Oysa
bizim böyle bir derdimiz olmadı.
Bu
gidişle olmayacak da!
Gençler ümidi kuşanamadı.
Yetişkinler dik duramadı.
Yaşlılar bildiklerini yansıtamadı.
Kültür iletişiminde
model olamadı.
Yani,
Doluya koyduk almadı, boşa koyduk dolmadı.
Ve
sen,
Bilinçsizlik,
Üslupsuzluk,
Samimiyetsizlik,
Vizyonsuzluk,
Ama
en önemlisi,
İhtiras ve savrulmuşluk arasında
sıkıştın kaldın.
SIK
DİŞİNİ KÜLTÜRÜM!
Sevgili kültürüm, sen biraz daha sık dişini ne olur?
Şimdi
sırada “wunafe” var!
Sonra da “kâfe!”
|