Bugünü bırakmış geçmişle boğuşuyoruz.
Dilimizde
hamaset, yüzümüzde
acı, yüreğimizde
sancı…
Dünü konuşuyoruz.
Yüreklerimizi kanatan geçmişi,
1864’ü.
Dünü tartışıyor,
geçmişle boğuşuyor,
yarayı eşeliyoruz!
21
Mayıs’ları hamaseti, kanayan yaramızı derinleştiriyor.
Oysa yaranın
kabuk bağlaması lazım.
Doktor lazım, ilaç lazım, merhem lazım…
“BİZ,
BÖYLE ÖLDÜK!”
Her 21 Mayıs’ta, ne kadar feci
öldüğümüzü ispatlama
gayretindeyiz.
Bakarsın bir 21 Mayıs’ta da
küllerimizden nasıl
doğduğumuzu anlatırız!
22
MAYIS’I NE ZAMAN KONUŞACAĞIZ?
Anladım, biz hiç 22 Mayıs’ı konuşamayacağız.
O halde hadi gel, doya doya 21 Mayıs’ı
konuşalım!
Dirilişi “pas geçelim!”
Konuşalım, göçü, sürgünü…
Açlığı, hastalığı, sefaleti ve ölümü…
“SÜRGÜN AĞITLARINA DEVAM?
Sürgün ağıtlarıyla yok oluşa devam!
Sakın ola
22 Mayıs’la ilgili tek
kelime etmeyelim!
Uyumsuzluk girdabında,
kimlik ve kültür bunalımı
yaşayan gençleri…
Okumayan toplumumuzu, az satan kitaplarımızı…
Dergi ve
gazetelerimizin tirajını…
İşsiz,
mutsuz ve huzursuz
“Nart” ları, “Setenay”
ları…
Neden bir
Adige TV’yi sahip
olamayışımızı…
Sinemasız, tiyatrosuz halimizi…
Teknik ve sanatsal alandaki
elemen eksikliğimizi…
Teşkilatlarımızın
hantallığını…
Daha
vasıflı yönetici yetiştiremeyişimizi…
Üniversite öğrencileri için
burs imkânlarını…
Yaz,
“Gençlik kültür kampları” nı…
Tatil
çocuk programlarını…
“Ana
dili” nden, “anavatan” ından bihaber gençleri…
Sanatsal ve kültürel etkinliklerden habersiz
bir nesli…
Umursamaz, vurdumduymaz
“üç maymunları”
oynayan etkili ve yetkilileri…
Kuru
hamasetle kültürünü yaşatılabileceğini sanan
yalancı pehlivanları…
Üslup fukarası zevatı…
Savruldukça savrulan toplumu…
Nemelazımcılığı…
Hissizliği…
Yüksek yüksek tepelerdeki
“ne oldum delisi”
şımarıkları…
Konuşmayalım, asla konuşmayalım!
Hadi
biz 21 Mayıs’ı konuşalım!
Acıyı, sancıyı, sürgünü, ölümü…
Konuşalım hadi
hep konuştuklarımızı…
Tekrar tekrar ağıtlar eşliğinde
ezberimizi…
BİTSİN ARTIK SÜRGÜN AĞITLARI!
Şüphesiz,
“Tarih, zalimler ve
zulümlerin meydanıdır!”
Tarihin yaşadığı en
trajik ve dramatik
olaylardan biri, bu yürek dağlayan
büyük acıyı, şüphesiz
kimse unutmamalı!
Ancak
bir bitmeli değil mi sürgün ağıtları!
Bu halkın, hiç mi mutluk şarkıları söyleme
hakkı yok?
BARIŞ
KÖPRÜSÜ OLMAK
Bir bitsin şu
tarihî düşmanlıklar!
Öfke,
kin ve nefret yerini barışa, dostluğa ve işbirliğine bıraksın!
Cılız çabalar, kültürü yaşatmaya yetmiyor!
Samimiyetsizlik
savurdu toplumu.
Başlasın artık
ortak akılla beslenen,
herkesi kucaklayan onurlu
bir gelecek inşası!
Çerkes halkı, “Rusya,
Kafkasya, Türkiye ve
Orta Doğu ülkelerinde yaşayan akrabalarıyla bu ülkeler arasında
bir barış köprüsü
olsun!”
21
MAYIS, SEZON FİNALİ
Mayıs’ın 21’i
Bak
siyah çelenk ve kırmızı karanfiller hazır.
Bunları suya attık mı tamamdır.
Tamamdır bak!
İşte sana
sezon finali!
Böylece bütün yurtta etkinliklerimizi
noktalarız.
“Programımız burada sona ermiştir!”
Sizleri
“kâfe” dinletisiyle
baş başa bırakıyorum!
İyi eğlenceler!
|