Aktif sosyal medya kullanıcısı sevgili genç,
Söyle, sanal hayatta mı yaşıyorsun, gerçek hayatta mı?
Bilirsin,
esas olan, sosyal medyada değil
gerçek hayatta var
olabilmek.
Hayatı doğru yaşayabilmek.
Mutlu, huzurlu olabilmek.
SANAL HAYAT GİRDABINDA BOĞULMAYASIN
Sevgili genç, sakın sosyal
medya huzuruna mani olmasın!
Gerçek hayattan uzak,
sanal hayat girdabında, kan ter içinde yaşam mücadelesi
verenlerden olmayasın!
GÖZLER TELEFONDA, ZİHİNLER BAMBAŞKA YERDEYSE
Ben
sosyal medyasız yaşayamam, diyen
sevgili genç,
Sosyal medya, çoğu zaman
yakın ilişkilere darbe vuruyor, dostlukların derinleşmesine
mani oluyor, desem bana katılır mısın?
Peki,
çoğu sosyal medya kullanıcısı yakın akraba, arkadaş veya
aileleriyle; eş, çocuk,
anne, baba… ile bir araya geldiklerinde
başlarını kaldırıp göz
göze, yüz yüze bir ilişki kuramıyorlar, desem ne dersin?
Sana
göre de muhabbetin, dostluğun derinleşmesi için
göz göze, yüz yüze bir
ilişkinin kurulması gerekmez mi?
Görüşmelerde, buluşmalarda
gözler telefonun tuşlarında, zihinler bambaşka yerdeyse sevgiden,
saygıdan muhabbetten ne kadar söz edilebilir?
AL SANA AİLE, AL SANA MUHABBET!
Hep duyarız hatta
gözlemleriz:
Günümüz insanı, sosyal medya nedeniyle yakın çevresiyle
ilişkilerde ciddi
problemler yaşıyor.
Eve
gidiyor; eşi, çocuğu,
annesi, babası ve kardeşiyle bile derinlikli ilişki kuramıyor.
Nasılsın?
Yemek hazır mı?
İşler nasıl gidiyor?
Okul nasıl?
…
Bitti, bu kadar!
İşte sana aile, işte sana
muhabbet!
BİR HEVES UĞRUNA
İnsanın yakın çevreyle ilişkisi zayıflayınca bu sefer
insan, ihtiyaç duyduğu
sıcaklığı, ilgiyi, sevgiyi başka ortamlarda aramaya çalışıyor.
İşte o zaman, sosyal medya
bağımlılığı alabildiğine derinleşiyor.
O
zaman, hiç yüzünü görmediği,
gerçek kimliğini bilmediği
insanlara bütün derdini anlatabiliyor.
Veya
keçiboynuzu misali bir
gram bilgiye ulaşabilmek için saatlerce sosyal medyada
dolaşabiliyor.
Oysa
sosyal medyaya ayırdığı
vakti kendisine ayırsa o kişi hayatında önemli mesafeler kat
edebilirdi.
BU MERAK NEDEN?
Niye bu kadar her şeyden
haberdar olmak ister insan?
Malum, insanın sınırlı bir
kapasitesi var.
O
kapasite, gereğinden fazla
bilgiyi, ilgiyi ve ilişkiyi kaldırmıyor.
Ölçü kaçırılmazsa problem
yok.
Ama herkesle konuşacağım,
Herkese laf yetiştireceğim,
Herkese cevap vereceğim,
Herkesin ne yediğine, ne giydiğine bakacağım,
denirse bunda çok ciddi problem var demektir.
Herkesin her sözüne laf
yetiştirmeye çalışırken kaçırdığın bir hayatın var.
Ailen var, işin var,
hedeflerin var!
Hayat çok kıymetli ve
oldukça kısa.
“İNSAN, HAYATTA KENDİSİYLE KARŞILAŞMALI.”
Sen, bu hayata başkalarına
laf yetiştirmek,
Başkalarının gündemlerini
takip etmek,
Başkalarının yaptıklarını
gözlemlemek için mi geldin?
Burada Ahmet Hamdi
Tanpınar’ın güzel bir tespitini hatırlamak lazım:
“İnsan hayatta yaşarken kendisiyle karşılaşmalı.”
Kendisiyle oturmalı
konuşmalı, dertleşmeli.
Kendisiyle baş başa
kalmalı…
EVLER KÜÇÜLDÜ, DERİN İLİŞKİLER AZALDI…
Sosyal medya kullanıcıları
olarak her şeyi merak ediyor her şeyi öğrenmeye çalışıyoruz.
Ama etrafımızda derin
ilişki kuracağımız insan sayısı oldukça azaldı.
Evlerimiz küçüldü,
küçüldü, küçüldü…
Amcasını, halasını, dayısını, dayısının oğlunu,
teyzesini, teyzesinin oğlunu, kuzenlerini
bilmez tanımaz hale geldi insanlar.
ACI İTİRAFLAR
Şu itirafları siz de
duymuşsunuzdur:
Sosyal medyada saçma sapan bir paylaşım yapıyorum.
Hayret ki bu paylaşımımı
birçok insan beğeniyor, paylaşıyor.
Belki beğenenlerin birçoğu
lâf olsun diye beğeniyor.
Gerçek hayatta söylesem “komik
bulunacak bazı sözleri” sosyal medyada paylaşınca alkış
alıyorum, takdir ediliyorum.
Ya da
başka bir insanın sözünü
doğru dürüst okumadan, anlamadan paylaşıyorum.
Hiçbir şey yapmadan birçok
insan paylaşımımı beğeniyor.
Hatta
herhangi bir kullanıcının
büyük emeklerle hazırladığı bir videoyu, bir fotoğrafı “pat”
diye paylaşıyorum.
Yığınla insan bu
paylaşımımı beğeniyor.
Bunlar benim hoşuma
gidiyor, mutlu oluyorum işte!
SOSYAL MEDYA AMACINA UYGUN KULLANILIRSA…
Aslında insanlar, sosyal medya aracılığıyla normal hayatta
ulaşılması çok zor olan çok sayıda insana ulaşarak
çok güzel paylaşımlar
yapabilir.
O
yüzden amaçlı kullanım
çok önemli.
Kim nereye gitmiş?
Kim ne yapmış?
Kim ne söylemiş?
Kim ne yemiş,
Kim
ne giymiş… değil!
Evet,
insanın sosyal medyada
oyalanmaya da ihtiyacı olabilir fakat saatlerce oyalanma
olmaz.
Zira hayat çok kısa ve çok
kıymetli.
Malum, hayatın tekrarı da
yok!
AKLININ DİBİNİ HERKESE GÖSTERMEK ZORUNDA MISIN?
Senin her düşündüğünü,
herkes bilmek zorunda değil.
Düşüncelerini işlemeden,
süzmeden, uluorta yazıyorsan, çok büyük risk alıyorsun
demektir.
Saldırgan bir tavır
sergiliyorsan,
Sizinle aynı fikirde olmayanlara
hakaret ediyorsan,
Tatil ve eğlence fotoğraflarını
sosyal medyada paylaşırken seçici ve dikkatli değilsen,
Üzgün, kırgın ve öfkeli
olduğun durumlarda ruh halini sosyal medyaya yansıtıyorsan,
Siyaset, spor,
din, cinsellik… gibi konularda yorum
yaparken dikkatli değilsen son pişmanlık fayda etmeyecek demektir.
ELEŞTİREL DÜŞÜNCE
Sosyal medyada gördüğü, duyduğu her şeye inanan, üretmeyen,
sorgulamayan
bireylerle işimiz ne kadar zor!
Boşuna “Medya
okuryazarlığı şart!” denmemiş!
Sevinçleri paylaşmak,
güzellikleri çoğaltmak temennisiyle.
SON BİR SORU
Şu
son soru, Çerkesliğiyle
övünen sosyal medya kullanıcılarına.
Sahi “XABZE” kuralları
sosyal medyanın neresinde?
|