Televizyonumuz yok.
Tiyatromuz yok.
Sinema filmimiz
yok.
Dizi filmimiz yok… ama olsun, artık bir
çizgi filmimiz var.
Çocuklarımıza ana
dillerini öğretmeyi amaçlayan bir çizgi filmi.
“Çerkes Kadınları
Teavûn Cemiyeti Derneği”
nin bir projesinden söz ediyorum.
0-5
yaş arası çocuklarımıza
dilini ve kültürünü öğretmeyi hedefleyen, sonuçlanan, hayat
bulan projeden.
“Adigece Çizgi Film”
projesi tamamlandı ve hizmete sunuldu.
TEBRİKLER, TEŞEKKÜRLER
“Çerkes Kadınları
Teavün Cemiyeti Derneği” nin
“Çocuklar İçin Çerkesçe Çizgi Film” çalışması tebrik ve teşekkürü
çoktan hak ediyor.
Tebrikler, teşekkürler.
Dernek, bu güzel ve
anlamlı çalışmanın amacını şu şekilde açıklamış:
Dilimizi, kültürümüzü
çocuklarımız yaşatacak.
Bu
çizgi filmini, kimliğimizin temeli olan
ana dilimizin yaşatılması
amacıyla çocuklarımızın dil öğrenmesini sağlamak için hazırladık.
50
dakika süren çizgi filmde,
300’den fazla sözcük tek başına veya kısa cümleler içinde
kullanılarak Çerkesçeyi kolayca öğrenmek amaçlanmıştır.
Açıklamada şu ifadelere de yer verilmiş:
Bayramlarda evinize gelenlere, ziyaretine gittiklerinize,
çocuklara, gençlere, genç
annelere, anne adaylarına, yaz tatiline gittiğiniz köyünüzde
akraba ve komşularınıza çizgi filmin CD’lerini
hediye ederek ana
dilimizi bilenlerin çoğalmasına, daha sağlıklı ve daha başarılı
bireylerin yetişmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Ben de “Çerkes
Kadınları Teavün Cemiyeti Derneği” yetkililerini içtenlikle
kutluyorum.
Dernek Başkanımız Sayın
Prof. Dr. Günsel (Şurdum) Avcı Hanfendinin şahsında dernek
yönetimini tebrik ediyorum.
Bu
projenin hayata geçmesi için emek harcayan herkese
yürekten teşekkür ediyor,
bu güzel çalışmayı, diğer güzel çalışmaların takip etmesini
temenni ediyorum.
“OLMADI, İTİRAZIM VAR!”
Bir temennim daha var.
İnşallah toplumsal refleksimiz devreye girip
yıkıcı eleştirilerle
bu çalışmayı gölgelemeye kalkmayız.
Öyle ya, ortaya bir
ürün çıktıysa hemen başlamalı eleştiriler.
“Böyle çizgi film olur
mu?”
“Kim yaptı bunu?”
“Ne gerek vardı?”
“Çok daha kaliteli
olmalıydı…”
Hemen başlasın “öküz
altında buzağı” aramalar.
Yıkıcı eleştiriler,
Konuyu
basitleştirmeler,
Emeği inkâr etmeler...
Yakışır!
“Benim üretmediğim
hizmet hizmet değildir!”
“Ben bilirim, ben
yaparım;
başkası bilmez, başkası yapamaz!” mantığıyla hareket edenlere
yakışır bu tarz basit söylemler.
Başkasının yüreğine ve
bileğine basmayı
şiar edinmiş basit ruhlara yakışır.
Benim dernek yaptıysa, benim kurum ürettiyse ne ala, değilse… diye
başlayan “çerden çöpten
ifadeler” yakışır bu güruha.
LAYIKIYLA İSTİFADE
EDELİM
Oysa samimi insana yakışan, kim yaparsa yapsın
hizmeti takdir etmektir.
Bu çalışma bir
başlangıç olsun.
Bir boşluğu doldursun.
Bunu, daha da kaliteli
yapımlar takip etsin.
Halkımız bu yapımların
değerini bilsin.
Bu
çalışmalardan layıkıyla
istifade etsin.
Bu temennilerle, tekrar bu çalışma için emek harcayan
herkesi kutluyor selam
ve sevgilerimi sunuyorum.
|