...................
...................
UZUNYAYLA- KAYNAR ÇERKES FESTİVALİ
29.07.2017
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
 
...................

Biliyorum, bir Çerkes festivalinin eksik ve olumsuz taraflarını söylemek oldukça zordur.

Biliyorum, kolay olan “Festival çok güzeldi, harikaydı, zaten bizde eksik de yanlış da olmaz; biz kusursuz bir toplumuz, deyip vitrine oynamaktır.

Ama birilerinin, acı da olsa, eksikleri, yanlışları dile getirmesi, yapıcı eleştiride bulunması gerekmez mi?

Değilse eksiklerimizi nasıl giderecek, mükemmele nasıl ulaşacağız?

Peki, nasıldı Uzunyayla- Kaynar Çerkes Festivali?

Program amacına ulaştı mı?

 

PROGRAM, KÖRÜ KÖRÜNE ELEŞTİRİLMEMELİ.

 “Harika bir program olsun!” temennisiyle programın her karesini başından sonuna kadar dikkatle izledim.

Festival alanı ve sahne düzenlemesi gayet güzeldi.

Ses ve ışık iyiydi.

Öncelikle, festival tertip komitesi başta olmak üzere programa katkı sağlayan, programa katılan herkesi kutluyorum.

Emek verenlerin samimiyetinden asla şüphe etmiyorum.

Şüphesiz program için büyük emek harcamışlardır.

Ayrıca, bu tür büyük organizasyonlarda her zaman küçük eksikler, önemsiz yanlışlar olabilir.

Bunları normal karşılamak lazım.

Programı eleştireceğim diye kimsenin yüreğine, bileğine de basmamak lazım.

Ancak öyle yanlışlar öyle eksiklikler oluyor ki bunlara temas etmeden geçemezsiniz.

Festival mantığını zorlayan, toplumu ve kültürü gölgeleyen kareler…

Programa katılan binlerce insanı rahatsız eden sahneler.

Bu kareler ve bu sahneler hangileri mi?

Anlatayım ancak bu olumsuz sahnelere geçmeden bir konuya daha temas etmek isterim.

Bu festivali asrın festivali olarak yorumlayanlara da söylenecek sözüm yok. Onlar da programı görmek istedikleri gibi görmüşler.

Her şeye rağmen eleştirilerime katılmayan, ifadelerimi yanlış, eksik hatta kırıcı, yıkıcı bulanlar olursa onların da canları sağ olsun!

Dizginleyemediğimiz egolarımız, önyargılarımız, ezberlerimiz… mutlaka olacak.

Ayrıca bu yazı, yer yer zülfü yâre dokunacağı için bu dokunuşların acısı, sancısı hatta yakıcı ve yıkıcı tesiri de olacak.

Hamama girdik, terleyeceğiz! Başka yol yok!

 

PROGRAMIN AKSAYAN TARAFLARI

Programın, bana göre, aksayan birkaç tarafına temas edeyim.

Festivalleri çok önemsiyorum.

Yıllardır bölgede yapılan tüm festivallerde bulundum, programları büyük bir coşkuyla izledim.

Festivallerin, kültürlerin dışarıya açılan pencereleri olduğuna inananlardanım.

Ben bu yaşıma kadar, protokol konuşmaları bu kadar hedefinden uzak, protokol konuşmaları bu kadar uzun bir program izlemedim, görmedim, duymadım.

Ya hu bir saatten uzun süren protokol konuşması olur mu hiç?

Neler mi konuşuldu?

Mesela, iktidar partisi mensubu Çerkes milletvekilimizin neler söylediğini yüreğiniz dayanacaksa bir kez daha sosyal medyadan izleyin!

Ne yazık ki vekilimizin kürsüdeki okumasında (konuşma değil) bir coşku, bir heyecan olamadığı gibi bir kültür kırıntısı dahi bulamayacaksınız.

Dersi kitaptan okuyan sıkıcı, bayıltıcı bir coğrafya öğretmeni izledik dakikalarca.

Üzüldüm, çok üzüldüm.

 

YA THAMADENİN KONUŞMASI?

Ya “thamade(!)”nin konuşması?

 “Thamademiz!” anonsuyla ekrana gelen yaşlı büyüğümüzün sözleri içler acısıydı.

Thamade , alışılmış bir temenni konuşması “Huoh” yapacak sandınız değil mi?

Anadiliyle konuşacak zannettiniz öyle mi?

Siz öyle sanın!

 

ADETA SİYASET ARENASI

Pes doğrusu, değerli thamedemiz, kırık, dökük ifadelerle nefes nefese siyaset yapmaya çalıştı dakikalarca.

Thamade, iktidar partisini, belediye başkanını ve protokolü, insan üstü övgülerle övme gayreti içine girdi ve olanlar oldu.

Olmadı mikrofonu bir başka thamade kapıverdi, bir kırık dökük ifade yığını da orada…

Umarım, yaşı olan fakat temsil gücü ve hitabeti olmayan birine “thamade” görevi verip bir kültürün sahibi milyonları temsilen onu sahneye çıkartmanın ne büyük sakıncalarının olduğunu alandaki duyarlı herkes çok iyi anlamıştır.

Peki Sayın Bakanın, öfke, nefret ve haset dolu günlük siyaseti, bu güzel ortama pervasızca taşıma gayretine, hatta köpürtmesine ne demeli?

Bir kültür programında bu kadar siyasete, toplumu bir kez daha ayrıştırmaya gerek var mıydı?

Yoksa bakan, kameralar aracılığıyla bir yerlere mesaj mı gönderiyordu?

Festivallerimizde siyasiler olmalı, iktidarların mutlaka desteği alınmalı ama sahne hepten onlara terk edilmemeli.

Ne yazık ki programın ilk bir saatinde resmen siyaset arenası yaşadık.

 

NEREDE O ESKİ UZUNYAYLA FESTİVALLERİ?

Programın geneline alıcı gözle şöyle bir baktığımda üzülerek şunu gördüm:

İlki 1998’de yapılan neredeyse Türkiye’ye festivali öğreten “Uzunyayla Festivalleri” “Kahramanmaraş Festivalleri” gitmiş, adeta kör bir amatörlük gelmiş.

Bilmem ki herkes ileri giderken biz geri mi gidiyoruz?

“Alanda kaç Adige bayrağı vardı?” tartışmalarına hiç girmeyeceğim.

Sosyal medyada paylaşılan ve günlük değişen festival afişlerine de asla temas etmeyeceğim.

Festivali düzenleyenleri tanımıyorum.

Tertip komitesiyle bir husumetim de asla söz konusu değil.

Benimkisi, alanları dolduran binlerce güzel insana neden daha güzel, daha vasıflı, daha donanımlı programlar sunamıyoruzun sıkıntısı.

Merakımdan soruyorum, neredeydi Uzunyayla’nın tecrübelileri?

Neredeydi Uzunyayla’nın o yetenekli, harika gençleri?

Neredeydi o Uzunyayla festivallerinin vazgeçilmez skeçleri, oyunları, parodileri, göz dolduran yürek hoplatan ekipleri…

Yoksa her şey sil baştan mı?

Her şey kör amatörlüğe mi teslim?

İşte eleştirenlerin acısı, sancısı bu!

İyi ki Kuşha Doğan vardı.

İyi ki anavatandan gelen sanatçılar vardı, yoksa…

 

ÜZÜLDÜM

Programda bir federasyon başkanının konuşturulmaması, ayağı yere basan kültür içerikli birkaç cümlenin protokol ve alanı dolduran katılımcılara yansıtılamaması acıydı.

Profesyonel bir sunucu neden düşünülmedi, o da ayrı bir konu.

Sivil ve resmi protokolün zayıflığı da gözlerden kaçmadı.

Dilerim, özellikle resmi protokol, karmakarışık bir ruh haliyle alanı terk etmemiştir!

Zaten alanın doluluk oranı da diğer Uzunyayla festivalleriyle kıyaslanacak kadar değildi.

Seyirci de son bir saatin dışında, uzun protokol konuşmaları uyuşturmuş olmalı ki, adeta ruh gibiydi.

Neyse ki Kuşha Doğan ve Anavatandan gelen sanatçılar vardı…

Umarım, Kaynar festivali bölünmüşlüğümüzün arasında kaynamamıştır.

Daha güzel festivallerde buluşmak temennisiyle.

Selam ve sevgilerimle.