Konuşamadığı, yazamadığı
“dil” in erdemini anlatan
BEN!
“Dili ve kültürü”
hakkında hiçbir bilgisi olmadan ahkâm kesen
SEN!
Okumayan, dinlemeyen,
araştırmayan ama her
şeyi herkesten iyi bilen
O!
Bilmediğini de bilmeyen
BİZ, SİZ, ONLAR!
Ve yaralı kültürümüzün yok
oluşunu seyreden HEPİMİZ!
Biz böyleyiz işte!
Biz,
ağlanacak halimize
güleriz!
Biz, boş durmayı sevmeyiz,
başarıya giden
kardeşimizin ayağından tutar çekeriz!
Biz böyleyiz!
“NE OLUR YARDIM EDİN BANA!”
Gencim, anne ve babam
Çerkes.
“Çerkes” liğiyle övünen
biriyim.
Ama bu günlerde çok
zor durumdayım.
Bana
yardım eder misiniz?
Beni bu girdaptan
kurtarabilir misiniz?
“BEN RUHUMU KAYBETTİM!”
Bilmedim,
Xabze, Çerkes’in hayat
tarzıymış.
Bilemedim, Çerkes olarak
yaşamak isteyen herkes, “xabze” denilen bu
Çerkes mantalitesini
yaşamak, yaşatmak ve korumak zorundaymış!
Daha da önemlisi, sosyal
yaşam nasıl durağan değilse, “xabze” de asla durağan değilmiş!
“Xabze”yi durağan ve
değişmez kabul etmek
“xabze”ye yapılabilecek en büyük ihanetmiş!
Geç anladım, öz
benliğimizi, bu has kültürü yitiriyor olmak en büyük acıymış.
Ne olur yardım edin bana!
“Xabze”yi kaybettim!
Kendimi,
Özümü,
Benliğimi,
Ruhumu…
Ne olur yardım edin!
SERMAYESİ SAMİMİYET OLANLAR
Sevgiye, aşka inananlar,
Vefa nedir iyi bilenler,
Sermayesi samimiyet
olanlar, selâm size!
Hep anlatılır, mutlaka
duymuşsunuzdur:
Derviş, bir kucak elmayla
yanından geçen genç kıza:
-Nereye gidiyorsun?
Kız, ilerideki tarlayı
göstererek:
-Sevdiğim şu tarlada
çalışıyor, ona gidiyorum.
Derviş:
-O kucağına ne doldurdun?
Genç Kız:
-Sevdiğime elma götürüyorum!
Derviş:
-Kaç tane elma var elinde?
Kız gayet sakin:
-İnsan,
sevdiğine götürdüğü şeyi
sayar mı hiç?
Bu cevap karşısında neye
uğradığını şaşıran derviş, elindeki
tespihi yavaşça kopartmış.
İşte bir kıssa, belki
içinden çıkar bir hisse…
Sevgi, aşk, samimiyet,
vefa…
SAMİMİYETİ KUŞANANLAR
Toplum olarak önce, en
önce, her şeyden önce
“tahakküm ve tekebbürü” bırakıp samimiyeti kuşanmalıyız.
Sonrasında işimiz kolay.
Birlikte oluşturulan
yol haritasıyla ortak
hedeflere yürümek…
Bu davranış çok da yakışır bize!
Ne dersiniz?
|