Gündemi
“kültür” olan kişiler
tanırım.
Samimiyetsiz ve
iki yüzlü.
Bilirsiniz,
samimiyetsizlik ve ikiyüzlülük çok ciddi bir
kişilik problemidir.
Bu kişiler için
kültürel değerler ve
dernekler birer maskedir.
Bu tür insanlar bütün
mesaisini, çıkar
ilişkilerini güçlendirmek ve statülerini
sağlamlaştırmak için harcar.
Onlar için hayatın en
parlak gerçeği menfaattir.
Ahlâki ve kültürel
söylemlerle nemalanma
derdindedir onlar.
Onlarda
liyakat aranmaz.
Vefa hiç bulunmaz!
Şan ve şöhret çabası
hiç eksik olmaz!
Bu tür insanları hemen
öyle tanıyamazsınız.
Maskeleri aldatır sizi.
Kültürel söylemlerine
inanırsınız.
Hatta onlarla birlikte
çalışırsınız.
Maskeleri düşüp gerçek
yüzlerini görünce de
iğrenirsiniz.
Bu maskelilerin tüm cabası
menfaattir.
Bir kurumun başına geçmek,
orada statü sahibi olmak,
makamda gönül eğlendirmek onların nihai hedefidir.
Yetki sahibi olmak, bu
yetkiyi çıkarları için kullanmak, bu zevatın onulmaz yarası,
bitmez- tükenmez sevdasıdır.
Örnek mi istiyorsunuz,
bakın sağınıza solunuza!
Dönemler boyu kurumunun
başında görevini sürdüren,
kültürünü, toplumunu bitiren nicelerini görürsünüz.
Daha da garibi; bunlar, bu
haldeyken bile toplumunu yönlendirmeye kalkar.
Siz de yabancı değildir
bunlar.
Eminim bunları her
gördüğünüzde yüreğiniz kan ağlayarak seyretmiş ve
kahrolmuşsunuzdur.
YÜZÜNDEKİ KÜLTÜR MASKESİYLE ÇIKAR PEŞİNDE KOŞANLAR
Çoğu zaman manzara
aynıdır:
Kimsenin güveni kalmamış
bir tabela kurum,
Ve yanında kırılmış,
dökülmüş bir toplum.
Bilirsiniz; dernekler,
kurumlar statü
sevdalılarının arenasıdır.
Yüzüne taktığı kültür
maskeyle itibar sahibi olma, statü kazanma gayreti hep olmuştur,
olacaktır da.
Hayat bu, bazen öyle
insanları yan yana getirir ki herkes hayret eder.
Aynı fotoğraf karesinde
hayal bile edemeyeceğiniz kişileri
yan yana görür ve
şaşırırsınız.
“Sen nelere kadirsin ey
çıkar ilişkisi!” deyip geçersiniz.
BİR KISSA
Bir gün, bir bilge, kendi
türleriyle uçmayı reddeden iki ayrı cins kuşa rastlar.
Merak eder, nasıl olup da
bir yabancıyı kendi kardeşlerine yeğlediklerini.
Biri karga, biri leylek...
O kadar farklıdır ki
kuşlar, ihtimal veremez birbirlerini sevdiklerine, kardeşleriyle
değil de birbirleriyle uçmayı yeğlediklerine.
Yaklaşır ve merakla
inceler kuşları.
Ta ki her ikisinin de
topal olduğunu keşfedinceye kadar.
O zaman anlar ki, sahip
oldukları değil, sahip olmadıklarıdır kimilerini birbirlerine
yakın kılan.”
YAZISI DA TURASI SİLİNENLER ve OMURGALI DURANLAR
Ne garip değil mi?
Bir tarafta
kültürel duyarlılık,
Azim,
Gayret,
Samimiyet,
Omurgalı duruş,
Topluma, kültüre hizmet…
Diğer tarafta;
Samimiyetsizlik,
Çıkar ilişkisi,
Benlik,
Hırs,
Haset…
İnanmayanlar,
“Mevzubahis menfaatse gerisi teferruattır!”
diyenler,
İkiyüzlüler,
Menfaatperestler…
YÜZSÜZLÜK KİME YAKIŞIR?
Bakın, büyük sözlerde
nasıl da güzel anlatmış ikiyüzlülük:
“İnsanlarla yüz yüze
konuşarak her sorunu halledebilirsin; ama bazı insanlar gelir
önüne, hangi yüzüne
konuşacağını bilemezsin. “
“Yüzsüzdür insanoğlu kimse
bilmez fendini, kime iyilik yaptıysan ondan koru kendini.”
“Artık ikiyüzlüleri
sevmeye başladım. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye
başladım.”
İnsan,
şerefi, haysiyeti için
yaşamalı.
Bu erdemlerle,
Bu güzelliklerle
yaşayanlara;
Sevgi,
Saygı,
Samimiyet ne güzel yakışıyor!
Peki;
Bu kadar zillet,
Bu kadar ikiyüzlülük,
Bu kadar omurgasızlık kime yakışıyor?
|