Nart, yüreği sevgi dolu bir gençtir.
Yakışıklıdır, yüreklidir.
Evlilik çağındadır.
Kültürüyle iç içe büyümüştür.
Duyarlıdır.
Ana
dilini çok iyi konuşmakta, olabildiğince
kültürünü
yaşamaktadır.
Kararlıdır.
Anne
baba, biricik evlatlarının evlenip güzel bir
aile kurması konusunda
ısrarcıdır.
Her
geçen gün baskılar artar.
Oysa
Nart, çok iyi bilmektedir ki
evlilik zor zanaattır.
Daha
kötüsü, kocaman
diplomasına rağmen sıkıntılı bir işte çalışmaktadır.
İşinde zahmet çoktur, ücret azdır.
Hayat pahalıdır.
Ailenin imkânları sınırlı, kendisi gururludur.
Yani
Nart, huzursuzdur,
mutsuzdur.
Uykuları kaçmaktadır.
Sıkıldıkça, bunaldıkça imdadına yetişir
akordeon.
Çalar,
dinler; biraz olsun
rahatlar.
Enerjisi, az da olsa artar.
Hem
kültürel duyarlılık gereği hem de
“Umudum tazelensin,
moralim düzelsin!” düşüncesiyle derneğin her etkinliğine
katılır.
Koşar, koşturur.
Coşar, coşturur.
Güzellikleri alkışlar, alkışlanır.
Sadece müzikte mi danslarda da harikadır!
“Kâfe”si
bir başkadır.
Ayrıca kusur yoktur saygısında; edebinde, sevgisinde…
O,
böyle görmüştür ailesinde.
Sabırlıdır, kültürlüdür.
İyi-kötü bir iş sahibidir.
Yaşı da gelmiş, geçmektedir.
Artık evlenmelidir!
Ama
nasıl?
Ama kimle?
Evlilik zor zanaat, dedik ya?
Kalmasa keşke bu yolda yaya!
Güzel kızlar da vardır
çevresinde.
Bir
gayret, bir gayret daha…
Ama
olmaz!
İstediğini bulamaz!
Kendisini “Setenay”
lara beğendiremez.
Yani bu işin sırrına eremez!
Artık
iyice halsizdir,
ümitsizdir, moralsizdir.
Çevresindeki kızlar da bir bir
yabancılarla evlenmiştir.
Kendisi orta yerde kalmıştır.
Kimse duymaz bu çığlığı.
Herkes işinde gücündedir.
Nart’ın saçları ağarmıştır.
Baba ölmüş, anne hastalanmıştır.
Geçim yükü iyice artmıştır.
Yiğit delikanlı yorgundur.
Ek
işlerle ancak geçim sağlayabilmektedir.
Gün
geçtikçe evlilik “hayal”
olmaktadır.
Nart, solgundur,
bitkindir.
Annesini de kaybetmiştir.
Artık yapayalnızdır.
Sorgular geçmişini.
Sorgular kendisini.
Sorgular…
Sorular, sorular…
Cevabı olmayan sorular.
Bu
noktadan sonra Nart iyice
bunalmıştır.
Acımasızlık olabildiğince artmıştır.
Diploma
işe yaramamış, saygı ve
sevgi karşılık bulmamıştır.
Evlenememiş bir yuva kuramamıştır.
“Ah keşke!”
dediği kızlar, ne yazık ki imkânı olan yabancılarla evlidir.
“Bu
düzen neden böyle!” der.
Memleketi derk eder, gider!
Duymamıştır kimse bu
çığlığı.
“Dernek” duymamıştır.
“Thamade”
duymamıştır.
“Setenay” duysa da aldırmamıştır.
Ama
duyanlar duymuştur.
Onlar da şöyle demiştir.
“Sikoş,
bu Nart, nasıl Adige’ymiş?”
“Wualihi yazık, hem de çok yazık!”
“Bir Adige ile
evlenememiş!”
“Baksana, memleketi terk etmiş!”
Zaman
geçmiş Nart unutulmuştur.
Bir yabancıyla evlenip
susmuştur.
Sonra kaybolmuştur!
|