...................
...................
GENÇLER Mİ DAHA GAYRETLİ
YETİŞKİNLER Mİ?
28.04.2018
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
 
...................

Sizce, bu kültürü yaşatmak için daha çok koşan, gençler mi yetişkinler mi?

Ne olur “Gençler” deyin.

“Yetişkinler” derseniz yandık!

“Yöneticiler” derseniz yanmanın ötesinde kavrulduk.

Niçin mi?

Gençler olmazsa olmaz da ondan.

Bu kültürün yaşatılması için asıl koşması gereken gençler de ondan!

Yetişkinler ve yöneticiler gençler için koşuyor da ondan.

 

GENÇLER GÖNÜLSÜZSE…

Eğer gençler dilsiz, gönülsüz, hevessizse…

Gençler, kültüründen, kimliğinden habersizse…

Desteksiz, dümensiz, yörüngesizse…

“Peki, bu kültürü kim yaşatacak?” diye sorgulamalı değil miyiz kendimizi?

Siz de endişeli misiniz?

Yoksa “Hayır kardeşim, bizim Çerkes gençleri okuyor, araştırıyor, diline ve kültürüne hâkim yetişiyor. Baksana kültür için hep koşan onlar…” mı diyorsunuz?

Belki de şu düşünceler de geçiyor içinizden:

“Bizim büyükler ve yöneticiler de gerekli hassasiyete sahip.”

“Zaten toplumumuzun en öncelikli meselesi, gençliğin eğitimi meselesi değil mi?”

“Gençlerimizin, ailelerimizin, derneklerimizin kültürel eğitim adına bu olağanüstü çabaları asla inkâr edilemez.”

 

KEŞKE

Keşke hepimiz bu olumlu ifadelerle dolup taşsak, bu güzelliklerle yaşasak!

Bu gayretlerle kültürümüzü sonsuza kadar yaşatsak.

Yok efendim yok, işin aslı öğle değil.

İşimiz çok ciddi.

Gençler çok daha iyi yetişmeli!

Büyükler mutlaka ezberini bozmalı.

Bilinmeli ki asla ihmale gelmez gençliğin eğitimi.

Gençliğiniz varsa vardır geleceğiniz!

Topluma yabancılaşan, kültür çatışması içinde yalnızlaşan, kimlik arayışı içinde bocalayan bir gençlik

Bireyselleşen, marka, moda ve lüks düşkünü bir gençlik.

“Kültür ve kimlik mi, acele etmeyin sıra bunlara da gelir1”diyen bir gençlik.

Susuyor musunuz yoksa?

Yoksa kızıyor musunuz?

 

DONANIMLI GENÇLERİMİZ YOK DEĞİL!

Diline hâkim, kültürüyle barışık, eğitimini tamamlamış, donanımlı gençlerimiz yok mu? 

Eğer onlar da olmasa…

İstediğiniz genç yoksa arzuladığınız gelecek olamaz!

Değil mi ki gençlik gelecektir.

Değil mi ki gençlik, doldurulması gereken boş şişe değil yakılması gereken bir meşaledir.

 

GENÇLER, GÜCÜNÜZÜN FARKINDA MISINIZ?

Gençler bu dinamik dönemi, duygu ve düşünce atmosferinde bolca okuyarak, araştırarak, sorgulayarak geçirmeli.

Bilgi paylaşımı ve kültürel etkileşim için düğünleri, şenlikleri, festivalleri fırsat bilse.

Gençler kabuğunu kırsa, okusa, araştırsa, öğrense, yaşasa, örnek olsa…

Ve bu kültür kurtulsa!

 

GENÇLER, YETİŞKİNLERDEN MEMNUN MU?

Şüphesiz, her kültür sevdalısını derinden etkiliyor gençliğimizin bu gel-gitler ağındaki çırpınışları.

Eğitimsiz, bilgisiz, vasıfsız, vefasız bir nesil hangi yaraya merhem olabilir ki?

Kim ne derse desin öyle bir problemimiz var ki diğer bütün problemleri unutturacak kadar derin, öylesine acil.

İşte bu dev problem, gençliğin kendi değerlerimiz açısından ihmali problemi.

Eğer bu konu, samimi ve usta ellerce çözüme kavuşturulamazsa ne yazık ki gelişmeler geleceğimizi karartabilir.

 

ÇÖZÜM NE OLMALI?

Ne yapmalı peki?

Yetişkinler mutlaka yolunu bulup gençlerle daha fazla mesai yapmalı.

Büyükler ve gençler daha iyi anlamalı birbirini.

Bu kültür iletişiminde büyükler, daha iyi model olmalı gelecek nesle.

Gençler, duyguların gölgesinde kalmamalı, akıl daima rehber olmalı.

Bir bakın etrafa:

Büyükler ve gençler birbirini anlamaya çalışmıyor.

Yeni nesil, büyükleri anlamadığı ve anlaşılamadığı için değerlerinden ve büyüklerinden uzaklaşıyor, kapatıyor kapıları, yıkıyor köprüleri.

Ya büyükler, onlar çok mu rahatsız bu manzaradan?

Asla!

 

BÜYÜKLER SEÇİM - GEÇİM DERDİNDE OLMASIN!

Yoksa yetişkinler ve yöneticiler seçim- geçim derdinde olmasın!

Bazı gençler çok şikâyetçi büyüklerden.

Neden mi?

Hani her şeyi bilen büyükler ya!

Hani gençlerin, sorma, sorgulama gibi hakları yok ya!

Hani gençler konuşunca, üretince “halt” ediyor ya!

Ne yazık ki gençlerin bir kısmı böyle düşünüyor işte.

Öyle ya, bu yaşta, büyüklerin yanında konuşma hakkını kim vermiş ki onlara?

Onlar, başlarını eğip büyüklerini dinleyecekler sadece.

“Büyüyünce, kırk yaşına gelince, konuşabilir onlar.”

Haydi siz söyleyin, böylesi bir ortamda eğitim olur mu, uyum olur mu, iletişim olur mu?

Olmaz elbette!

İletişim sağlanamayınca da olan kültüre, gençliğe olur.

Hani gençlik geleceğimizdi?

Hani, her ne pahasına olursa olsun bu kültür yaşamalıydı?

Hani gençler, doldurulması gereken boş şişe değil yakılması gereken birer meşaleydi?

Unutmayalım, vasıflı bir gençlik olmadan yaşamaz, yaşayamaz bu kültür.

 

SİS PERDESİNİ GENÇLER ARALAYACAK

Geleceğimiz adına güvenimizi sarsan karanlık düşünceleri, etrafımızdaki sis ve dumanları ancak gençler yok edecektir.

Aşkımız ve ümidimiz gençler olacaktır.

Gençler de bunun kıymetini bilecektir!

Sevgili genç, unutma, sensiz yaşamaz bu kültür!