Ey halkım, kulak verin bana!
Konuşan yaşlı ve yorgun kültürünüz.
Duyun beni!
Her daim benimle övünen,
adımı dilinden düşürmeyen sevgili halkım,
Ben
sizi anlamakta çok zorlanıyorum!
Siz beni seviyorsanız neden
sevginizin gereğini yerine getirmiyorsunuz?
Eminim siz, benim “kökü mazide soylu bir toplumun kültürü”
olduğumu biliyorsunuz.
Değil mi ki
ben, bu milletin duyuş, düşünüş ve yaşayış biçimiyim.
Değil mi ki ben, Çerkes toplumunun
tarih
boyunca ortaya koyduğu, kuşaktan kuşağa aktararak
bugüne taşıdığı maddî ve manevî değerlerin tümüyüm.
Ben, toplumunun ruhuyum. Yani ben sizin kalbiniz, beyniniz,
sesiniz, nefesinizim.
Ben, Çerkes toplumunu diğer toplumlardan ayıran değerlerin
tümüyüm.
“SİZİ ANLAYAMIYORUM!”
Yoksa siz, benimle gönül mü eğlendiriyorsunuz?
Yoksa siz, bensiz de yaşayabileceğinizi mi sanıyorsunuz!
Yapmayın ne olur!
İnanın sizin o
kavgalarınız,
O didişmeleriniz,
O şişkin egolarınız… beni o kadar rahatsız ediyor, o kadar
üzüyor ki…
Açıkçası ben sizin ne
yapmak istediğinizi asla anlayamıyorum!
“HAYAT İKSİRİM GENÇLERDİR!”
Unutmayın ey halkım, benim hayat iksirim sizlersiniz,
özellikle de gençler.
Kurtarın beni gençlikten korkan idraksizlerden!
Kurtarın, gençlere güvenmeyen talihsizlerden!
Kurtarın beni; beni tanımadan, beni sevmeden beni anlatanların
dilinden.
Kurtarın beni benlikten, enaniyetten.
Kurtarın maskelilerin,
menfaatperestlerin elinden.
Beni esir alan sözde büyüklerin tahakkümünden.
Ne olur beni kurtarın!
Kurtarın, tarih bilmeyen, “Xabze” den anlamayan, daha da
kötüsü bilmediğini dahi bilmeyen çokbilmişlerden.
Kurtarın beni!
“BEN YAŞAMAK İSTİYORUM!”
Ey halkım, yaşamam için yardımcı olun bana!
Bilirsiniz kültür, basiret
ve samimiyetle yaşar.
Ben, yaşamak istiyorum zihinlerde, kalplerde.
Ben, yaşamak istiyorum evlerde, gönüllerde.
Yaşamak istiyorum, sohbetlerde, düğünlerde, derneklerde.
Yaşamak istiyorum, cenazelerde, törenlerde…
Yaşamak istiyorum toplumumun ruhunda.
“NE OLUR ANLAYIN BENİ!”
Anlamsız kavgalarınız,
Samimiyetsiz
tutumunuz,
Umursamaz tavrınız mahvetti beni.
İlgisiz, mecalsiz kaldım.
Ne olur anlayın beni!
“KATİLİM SİZ
OLMAYIN!”
Eğer siz, hayat iksirim olan gençleri önemsemezseniz,
Eğer siz, beni menfaatiniz için kullanırsanız,
Eğer siz bana gerekli zamanı ayırmazsanız,
Eğer siz, benimle yaşamaz, beni yalnızlığa, ölüme terk
ederseniz,
Beni para, pul işlerinize alet ederseniz,
Unutmayın katilim siz olursunuz!
“HANİ DUYARLILIK?”
Ben, yemek masanızda, mutfağınızda olmak isterdim.
Ben, ruhunuzun derinliğinde sevginizin özünde olmak
isterdim.
Ey beni sevdiğini söyleyen Çerkes toplumu.
Galiba sizin topyekûn bir terapiye ihtiyacınız var.
Farkındalık ve duyarlılık şuurunu
geliştirecek terapilere.
Sizi, ezberden, vurdumduymazlıktan, umursamazlıktan,
nemelazımcılıktan, kıskançlıktan uzaklaştıracak terapilere.
Haydi bozun ezberinizi!
Kuşanın gayret ve samimiyeti.
Size çok ihtiyacım var.
Bıktım usandım samimiyetsiz sözlerden.
Sıyrılın
cılız teşebbüslerden.
Berrak, saf, duru, tertemiz zihinlere, mangal gibi
yüreklere çok ihtiyacım var!
Basirete,
Ferasete,
İyi niyete,
Samimiyete…
|