“Eğitim,
insanın öğrendiği her şeyi unuttuktan sonra geriye kalan
şeydir!” der Einstein’ne.
Diğer bir
düşünür de “Eğitimin en büyük gayesi, kişiye öz güveni
öğretmek ve kendi zihin dünyasının zenginliklerini
kavratmaktır!” der.
Peki Türkiye’de
durum nedir?
Bu ülkedeki
mevcut eğitim sistemiyle duyarlı, donanımlı bir gençlik
yetiştirmek neredeyse imkânsız gibi.
Türkiye’nin
tartışmasız birinci gündem maddesi “eğitim” olmalı.
Ne yazık ki
aile ve okuldan soğumuş, sanal alemde kaybolmuş, boğulmuş, inanç
ve kültürel değerlerinden habersiz bir nesil yetişiyor.
EĞİTİM SİSTEMİ ÇIKMAZDA
Bir ülke,
eğitim sistemini gerçekçi temeller üzerine oturtamazsa o ülkede
cılız ruhlu bireyler yetişir.
Bu zayıf
ruhların; iradeleri, zekâları ve vicdanları da gelişmez.
Bilgiyi ve
değerleri zekâyla, ahlakla, vicdanla ve iradeyle yoğurmayan
toplumlar otoriterliğe kayar.
Ezberci, kuru ve sıkıcı
bir eğitim
anlayışıyla nereye kadar gidebiliriz.
Eğer biz,
bireylerin inisiyatif alma becerisini kazandığı bir okul düzeni
kuramazsak gelecekte toplumumuzu daha da büyük karmaşalar
bekliyor demektir.
YOZLAŞMA
Eğitim sistemi
iyi çalışmayan her toplumda yozlaşma başlar.
Dilde yozlaşma,
Eğlencede
yozlaşma,
Kılık kıyafette
yozlaşma,
Sanatta yozlaşma.
Tüm toplumsal
değerlerde yozlaşma…
Demedi demeyin,
okumayan, araştırmayan, sorgulamayan, umursamaz, vurdumduymaz
bir nesil geliyor.
Biz ne yapıp ne
edip insan hakları ve demokratik ilkelere saygılı, sağlıklı,
neşeli, okuyan, sorgulayan, farklı görüş, düşünce, inanç,
anlayış ve kültürel değerlere hoşgörüyle bakabilen, donanımlı
gençler yetiştirmek zorundayız.
Ama nasıl, ne
zaman?
Hangi sitem,
hangi kadroyla?
AİLEYE BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR
“Çocuklar,
sözlerinizi değil ayak izlerinizi takip eder!” ifadesi ne de güzel
anlatıyor doğru eğitim metodunu.
Kültürel eğitim
de bu usulle yapılmalı işte!
Yani, kültürel
bilinç sözle yetinilmeyip davranışa dönüştürülmeli.
Ancak o zaman
gelecek kuşaklarla kültür iletişimi sağlanmış olur.
Gençler, gelecekle ilgili en sağlıklı planlamayı ancak
ailenin yakın ilgi ve desteği ile yapabilir.
BÜYÜKLER ROL MODEL
OLMALI
Kültürüyle
tanışma yaşında olan bir nesil düşünün.
Bu nesil, ayak
izlerini takip edeceği yetişkin bulmakta zorlanıyorsa,
Model
konumundaki kişiler oldukça az sayıda ise vay ki vay gençliğin
haline!
Kültürel
bilince ulaşmak için düşünen, okuyan, sorgulayan, Duygu
ve düşüncelerini olabildiğince eyleme dönüştüren, Yürekli
gençler yetiştirmek özellikle büyüklerin sorumluluğunda.
OKUMAYAN TOPLUM
"Okumayan insan;
düşünce, sanat, kültür, bilim, teknoloji üretemez!" ifadesi
ne kadar anlamlı?
Toplum olarak yaşadığımız kültürel ve sosyal birçok sorun ile
toplumun okuma düzeyi arasında doğrudan ilişki olduğunu
söylemek galiba yanlış olmaz!
|