“Papaz iflas
edince eski defterleri karıştırırmış.” Ben oldum olası bu lafı çok
severim. Çünkü geleceğe yönelik bir hamlen yok ise, eskiye gidip
gelip durursun.
Bu lafı ben bazen kendimize uyarlarım. Kızmayın ama çokta haksız
değilim. Eskiyi bizim kadar karıştıran var mıdır acaba? Hatta
bazen öyle bir karıştırırız ki sayfaları toplamak, sırasına koymak
imkansız olur.
Allah yokluklarını göstermesin, kat be kat daim etsin. Allah
Server’larına zeval vermesin şu sitelerde olmasa tors diye ikiye
çatlardık. Cümbür cemaat rumuzlu, rumuzsuz rahat, rahat evde
aklımıza geleni yazıyoruz. Bazen o kadar güzel yazılar geliyor ki,
bilgisayarın başında heyecan basıyor. “Aman Allah’ım harika bir
düşünce nasıl yapsak da bir sonuca bağlasak” diye, kendi kendimi
tabiri caiz ise yiyorum. Bazen de “yok, yok bizden bir iş çıkmaz
biz nasıl pratiğe gececeğiz“ diye umutsuzca kıvranıyorum.
Her şeye rağmen umudum ve heyecanım her geçen gün biraz daha
artıyor. Yüzünü görmediğim, sesini duymadığım, hatta rumuzla
yazınca cinsiyetinden bile emin olamadığım kişilerin verdiği
enerji ile umutlarım arttıkça artıyor. Durmadan zamana meydan
okurcasına ne olursa olsun, yeter ki birlik beraberlik yaratacak
çalışma olsun diye can atıyorum.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama bir sene öncesine göre
gerçekten topluma faydalı, pratiğe dönüşebilecek fikirler oldukça
güzel bir şekilde sayfalara dökülür oldu. Eskisi gibi sonu
gelmeyen kısır çekişmeler yok denecek kadar az. En güzeli de
Çerkesce yazılarak açılan sayfalar sayesinde çok fazla Çerkesce
kelimeler kullanılmaya başlandı. Hele ki, katılımcıların sülale
isimleri ile yer almaları insana ayrı bir gurur veriyor.
Her geçen gün daha iyi, daha sağlıklı ve daha güzel olanı hep
birlikte kucaklayacağız. Bundan zerre kadar endişem yok. Belki ilk
defa bu kadar pozitif bakıyorum, belki bunda Mecit Tav beyin Yaşam
Suyu Projesi’nin verdiği heyecan ve mutluluk da var. Ama ne olursa
olsun çok umutluyum ve de mutluyum.
Fakat arada bir kafama takılanlar da yok değil. Nedendir bilmem
ara, ara eski defterleri karıştırıyoruz. Tamam eskiyi sorgulayalım
ama henüz iflas etmedik. Şükür zulamızda bir şeylerimiz var
onların üstünü doldura bildiğimiz kadar doldurabilmek için
sorgulayalım. Sermayeden yemek bizlere hiçbir şey
kazandırmayacak.
Bizim sermayemiz dilimiz, kültürümüz. Diaspora, anavatan
ikileminde en doğruyu, en güzeli nasıl bulur, nasıl yaparız
hepimizin derdi bu. Amaç aynı fakat gidilen yol kimine göre doğru,
kimine göre yanlış. Bunları tabi ki tartışacağız. Konuşmadan, en
ince detaylarına kadar sorgulamadan nasıl doğruyu bulabiliriz ki?
İşte bunların ışığında sorgulayalım ama bir taraf kaybetti diğer
taraf kazandı şeklinde olunca kazanan ne yazık ki olmuyor. Fakat
kaybeden kesinlikle var. O da bu kültürün, bu milletin çocukları.
Yıllarca yapıcı değil de yıkıcı olan eleştiriler, garip şekilde
gruplaşmalar yüzüne kazanan maalesef olmadı.
Gelişen değişen dünyada bizlerde yer almak zorundayız. Rusya’yı,
ABD’yi, İsrail’i, Türkiye’yi, Avrupa’yı, Ortadoğu’yu vs yok saymak
ile ayakta kalınabilecek mi? Öyle veya böyle bizimde politikamız
olacaktır. Fakat birinci derecede bu Kafkas cumhuriyetlerinin iç
sorunudur. Bizim dışarıdan müdahale etme gibi bir şansımızda
yoktur. Kafkasya’nın iç meselesini ve menfaatlerini de benim
dışarıdan doğru tahlil etme şansım yine yoktur. O halde ben
yakından takip eder, gerektiğinde destek verebiliyor isem veririm.
Daha bizler boynuz olmadan kulağı geçmeye çalışıyoruz. İşte o
zamanda arada anlamsız kısır çekişmeler gidip geliyor. Ahmet sen
şöyle düşündün yanlış, Mehmet sen böyle düşündün doğru diye, diye
doğru ile yanlışı ayırt edemez oluyoruz.
Thamadelerimizin çok daha sağduyulu olarak olaylara bakmasını
diliyoruz. Biz inanıyoruz ki thamadelerimiz en doğruyu hayata
geçirecek güce ve yüreğe her zaman sahiptir. Biz geriden gelenler
de düşüncelerimizi, beklentilerimizi ve itirazlarımızı dile
getirirken yıkmak için değil sadece ve sadece olumlu sonuçlar
alabilmek için dile getirmeliyiz. Bu millete hizmet edecek
kişilerin kullandığı her kelime özen ile seçilmek durumundadır.
Yüreğimizde gerçekten taşıdığımız nedir, amacımız nedir, bunları
hiç değilse kendimize dürüstçe açıklamamız lazım.
Allaha şükür iflas etmedik, etmeyeceğiz de… |