Konya’da Halk
Eğitim, Dayanışma ve Araştırma Derneği (Heda-Der) tarafından
düzenlenen ’Resul’e sadakat’ yürüyüşü sırasında bir kadın gazeteci
başı açık olduğu gerekçesiyle ’tahrik edici’ bulunup taşlı
saldırıya uğradı.
Yürüyüşü takip eden Sabah Gazetesi Muhabiri Aliye Çetinkaya’ya bir
grup sataştı. Grup, Çetinkaya’nın başı açık olduğu için topluluğu
tahrik ettiğini savunarak otobüsten inmesini istedi. Bu sırada bir
görevli mikrofondan kuran okumaya başladı. Yaklaşık 30 kişilik
grup, otobüsün kenarından ayaklarını sarkıtarak oturan ve not
tutmaya çalışan Çetinkaya’ya Kuran-ı Kerim okunurken ’Başı açık ve
uygunsuz oturduğu’ gerekçesiyle ’kahpe’, ’in aşağıya’, ’kafir’
diye bağırdı. Daha sonra ayakkabı ve taş fırlatıldı. Omzuna ve
başına taş ve ayakkabı isabet eden Çetinkaya, erkek meslektaşları
tarafından çekilerek kurtarıldı. Sakallı, takkeli grup bağırarak
otobüse ulaşmak ve muhabire saldırmak istedi. Öfkeli grubu,
yürüyüşü düzenleyen dernek görevlileri ve polis güçlükle durdurdu.
İsmail
AKKAYA, DHA (Hürriyet 12 Şubat 2006)
"Kötü örnek"(!) mi arıyorsunuz?.. "Kötü"(!) örnekler o kadar çok
ki; say, say bitmez!.. Meselâ, Erzurumlu Kara Fatma, "kötü
örnek"(!)lerin başında gelir!.. Öyle ya; "başörtülü olarak evinde
oturmak" varken, kalktı "İstiklâl Savaşı"nda görev aldı!..
Senin "cephe"de ne işin var be kadın?
Otursana evinde!..
O cephenin, bir gün gelip, "kamusal alan" olacağını bilmiyor
muydun?
Ya Nene Hatun'a ne demeli?
Evinde oturup da, "torunlarına masal anlatmak" varken, "gençlere
kötü örnek"(!) oldu! Eline "şiş" alıp, "örgü" öreceğine, kalktı
"silah" aldı ve "düşman"la savaştı!
Bundan alâ "kötü örnek"(!) mi olur?
Ne vardı sanki savaşacak?
Eğer o günlerde "savaşmamış" olsaydı, düşman askerleri "işgali"
tamamlar ve bütün Türkiye'ye hakim olurlardı!.. Böylece biz de
"AB'ye girmek" zorunda filân kalmazdık!
Öyle ya; biz onlara gireceğimize, onlar çoktaan "bizim içimize
girmiş" olurlardı!
Hasan Karakaya
(Vakit Gazetesi12 Şubat 2006)
Karar despotizmin ürünü.
Milli Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik, Danıştay'ın öğretmenlerin sokakta başörtüsü
takamayacaklarına ilişkin kararını eleştirdi. Yeni Şafak'ın
"Memurlar Danıştay'a soruyor" başlığı ile yayınladığı "Kravatsız
denize girsek kötü örnek olur muyuz?" sorusuna atıfta bulunan
Çelik, "Öğretmen pikniğe giderken bile blucin giyemeyecek mi?"
diye sordu. Çelik, kararla ilgili olarak Yeni Şafak'a yap tığı
açıklamada, "Dünyada demokrasi ve insan hakları rüzgarları esiyor.
Tek tip formel kıyafetler belirlemek despotizm ürünüdür. Bu karara
göre bir öğretmen pikniğe gittiği zaman kötü örnek olmamak için
takım elbise giymesi gerekir. Öğretmen pikniğe gitiği zaman blucin
giyemeyecek mi? Doktor hastanedeki kıyafetiyle mi arkadaşının
düğün törenine katılacak?" diye konuştu.
(Yeni
Şafak 12 Şubat 2006)
|