1 Ekim’de Akbalık’ta tarihi bir gün yaşadık.
Abhazya’nın özgürlük bayramını kutladık, şehitlerimizi andık,
gazilerimizi selamladık. 30 Eylül 1993’de zafer kazandıran
birlik ruhunu yeniden dalgalandırdık.
1 Ekim (2011) Cumartesi sabahı, Akbalık sosyal
ve spor tesislerinde, o gün saat 14:00’de başlayacak
Abhazya’nın zafer ve özgürlük kutlaması (Ayaayra Amş) için son
hazırlıkları yapılıyorduk. At yarışlarının olacağı pist ile
diğer etkinliklerin gerçekleşeceği mahal, altyapı bakımından
günler önce hazırlanmıştı. Bir gün önce ise, şiddetli yağmura
rağmen, geçe geç saatlere dek süren çalışmalarla tesislerin
tamamı bayraklarımızla ve flamalarımızla donatılmış, yiğecek-içecek
çadırları kurulmuş, standlar ve masa-sandalya düzeni vs.
kabaca hazır hale getirilmişti. 1 Ekim sabahına ‘ince işler’
kalmıştı...
Gecenin yorgunluğuna rağmen, yağmurun kesilip
güneşin göz kırpması hepimizin yüzünü güldürmüştü. Her tarafta
hummalı bir çalışma vardı; jokeyler atlarını piste alıştırmak
için gezdiriyor, hakemler son ölçümleri yapıp yarış
hazırlıklarını gözden geçiriyor, yiğecek-içecek standları
servise hazırlanıyor, sponsor pankartları asılıyor,
sahne-ses-ışık düzeni kuruluyor, ekipler prova yapıyor vs. Tüm
bu hazırlıklar içinde hepimizin gözü-dikkati-merakı,
tesislerin girişteki ana duvarını boydan boya kaplayacak olan
“Fotoğraflarla Abhazya savaşı ve zaferi” panosunun
hazırlanışındaydı...
Metrelerce büyüklükteki bu pano, 6-7 kişilik
bir ekip tarafından özenle düzenleniyordu. Tam ortaya,
Abhazya’yı zafere ve özgürlüğe taşıyan büyük lider Vladislav
Ardzınba’nın fotoğrafı asılmıştı. Hemen altında Türkiye’den
şehitlerimiz Efkan, Bahadır, Hanefi, Vedat ve Zafer’in
fotoğrafları. Sağına ve soluna ise savaşın önemli komutanları;
V.Arışba’dan S. Sosnaliev’e, M. Hvartskia’dan Ş. Basaev’a, M.
Kişmaria’dan M. Yağan’a, V. Eşba’dan A. Dzagaev’e, M.
Kilba’dan A. Shardanov’a, A. Kobahia’dan G. Nikitchenko’ya
daha pekçok isim... Abhazya’dan, Adige’den,
Kabardey-Balkar’dan, Karaçay-Çerkes’den, Çeçenistan’dan,
Osetya’dan, Dağıstan’dan, Rusya’nın çeşitli bölgelerinden
önemli komutanlar. Ve, dünyanın dört bir tarafından gelip
Abhazya’nın bu büyük direnişinde Abhazlarla omuz omuza savaşan
cesur gönüllüler. Savaştan enstantaneler, anlatılar...
Son rötuşları yapılıp karanfillerle süslenen bu
dev pano, en üstüne büyük puntolarla atılan şu başlıkla
tamamlandı: ’93 Ruhu...
‘93 Ruhu,
Abhazya’yı zafere ve özgürlüğe taşıyan birlik ve dayanışma
ruhudur. Başta Adigeler olmak üzere tüm Kuzey Kafkas
halklarını Abhazya’yı korumak için seferber eden, diyasporayı
ayağa kaldıran, Abhazya halkıyla birlikte mücadele ettiren,
şavaştıran şey, işte bu birlik ruhudur. 30 Eylül (1993) zaferi
birlikteliğin, birlik olmanın zaferidir. Hepimizin zaferi...
Ve saat 12’den itibaren kadını-erkeği,
genci-yaşlısı kalabalıklar Akbalık’a akmaya başladığında, en
büyük izdiham, metrelerce uzayan bu hatırlama panosunun önünde
oluştu. Herkes, ’93 Ruhu’nu yeniden hissetti, yaşadı.
Devam eden saatlerde, kutlama programının genel konsepti ve
içeriğiyle, katılımcı sayısı ve coşkusuyla, kardeş Kafkas
halklarının biraradalığıyla ’93 Ruhu Akbalık’ta yeniden
vücuda geldi.
Ve hep birlikte sesimizi yükselttik; Yaşasın
birlik, zafer ve özgürlük...
Evet, 1 Ekim’de Akbalık’ta tarihi bir gün
yaşandı. Şehitler anıldı, gaziler selamlandı, zafer kutlandı
ve birlik ruhu yeniden dalgalandı...
Bu tarihi gün pekçok kişinin fedakar çabaları,
emekleri ve katkılarıyla gerçekleşti. Birlikte başarıldı.
Düşünen, hazırlayan ve katılan herkes kutlanmayı hak ediyor.
En büyük alkış, düşünceyi projelendiren KAFFED
Abhazya Çalışma Grubu ile Sakarya Kafkas Derneği’nin
Abhaz-Adige ağırlıklı yönetimine ve çalışma ekibinedir. En
büyük yükü, Sakarya derneğimizin önceki başkanı Kadir Erkaya
ile şimdiki başkanı Muharrem Saran ve başta İrfan Okuyucu,
Önal Kobaş, Mesut Akman, Hakan Tekin, Ali Can, Erkan Güneş,
Özkan Çoklar olmak üzere pekçok fedakar insan omuzlamıştır.
Yanısıra Recep Yılmaz’ı, Ekrem Akbaş’ı, Handan Demiröz’ü,
Hüsamettin Kopal’ı, Bahri Açıker’i, Nihat Aykus’u, Hilal
Atan’ı, Emrullah Kap’ı, Sami Korkut’u, Gunda Ankuab’ı, Ulvi
Özcan’ı ve Kocaeli, Hendek ve Düzce Kafkas derneklerimizle
Abhazya’nın Dostları’ndan adlarını saymakla bitiremeyeceğimiz
daha pekçok insanın emek ve katkılarını alkışlamalıyız. Eh,
benim de bir tutam tuzum olduysa, ne mutlu bana...
1 Ekim günü Akbalık’ta beş bin yürektik. Çok
istemesine rağmen aramızda olamayan, iş-güç veya özel
nedenlerle gelme imkanı bulamayan pekçok insan da, akıllarıyla
ve heyecanlarıyla bizimleydi. Hepsine selam olsun...
O gün orada bulunmak istemeyenler de oldu.
’93 Ruhu’nu hiç anlayamamış olanlar, aklı ve yüreği bunu
anlamaya yetmeyenler... Onlar daha önce Düzce’deki bağımsızlık
coşkumuzda da yoktular. Onlar daha önce Kefken’deki,
Beşiktaş’taki 21 Mayıs yasımızda da yoktular. Sevincimizde de
olmazlar, kederimizde de. Hiçbir etkinliğe, birlikteliğe
katılmazlar. Katılsalar da marazdan başka birşey katmazlar.
Onlarsız eksik mi kaldık? Akbalık’ta beş bindik, gelselerdi
beşbin küsur olurduk. Velhasılı küsursuzduk. Ve kusursuz...
Akbalık’taki bu muhteşem kutlama birlik olmanın
başarısıdır. Bir de, kendi iç kaynaklarımız yanında çevre
kaynakları iyi değerlendirebilmenin marifeti. Bu etkinlik
pekçok kamu kurum ve kuruluşundan sağlanan maddi ve fiziki
destekle gerçekleştirildi. Tarım Bakanlığı’ndan Türkiye Jokey
Kulübü’ne, bölgedeki belediyelerden birliklere ve özel
kuruluşlara kadar geniş bir çevreden maddi katkı, altyapı,
teknik donanım vs. sağlandı. Sonuçta, doğrudan ve dolaylı
katkılarla minimum 100 bin lira bütçeli bir iş kotarıldı. Hem
eksiksiz bir etkinlik yapıldı, hem de Sakarya derneğimizde
sonraki projelerde kullanılmak üzere hatırı sayılır bir kaynak
oluşturuldu. Tüm derneklerimizin örnek alacağı ve
deneyimlerinden yararlanacağı bir çalışma oldu.
Geçtiğimiz 21 Mayıs’ta Beşiktaş’ta yaptığımız
anma etkinliği de olmak üzere son yıllarda pekçok başarılı
organizasyon yapıldı, yapılıyor. Bunlar, derneklerimizi
biraraya getirerek ortak güç oluşturan KAFFED’in yarattığı
olumlu sinerjinin ve bilgi-deneyim aktarımının sonuçlarıdır.
Federasyonumuz sayesinde, kısa süre içinde,
katılımcısı binlerle bütçesi onbinlerle sınırlı toplumsal
etkinlik kabiliyetimizi beşe-ona katladık. Daha alacak çok
yolumuz, yapacak çok işimiz var. 5-6 milyonluk bir diyasporada
yüzbinleri içine katan ve milyon liralarla ölçülen
projeler-etkinlikler yapabilmeliyiz. Anavatandaki
yüzbinlerimiz Kafkasya’yı elinde tutabiliyorsa, oradaki
cumhuriyetlerimizi korumayı ve yaşatmayı başarabiliyorsa,
diyasporadaki milyonlarımız da bugüne kadarkilerin çok daha
fazlasını, çok daha iyisini yapabilmelidir. Yapacağız da...
‘93 Ruhu’na
sıkı sıkıya sarılarak ve safları sıklaştırarak yapacağız.
Hepbirlikte yapacağız... |