28 Eylül-8 Ekim (2013) tarihleri arasında, Kartal Belediye
Başkanı Altınok Öz’ün de yer aldığı kalabalık bir heyetle
Abhazya’daydık. Zafer ve özgürlük günü kutlamalarına
katıldık, devlet yetkilileriyle ve sivil toplum
temsilcileriyle görüştük, dostlarla kucaklaştık, gezdik,
gördük, gözledik. Yakın tarihini savaşlarla, tehditlerle,
baskılarla ve ağır ambargolarla geçirmiş olan bu küçük ülke,
son yıllarda heyecan verici bir gelişme içinde. Kıt
kaynaklarına (ekonomik, teknik ve işgücü)rağmen olağanüstü
bir kalkınma hamlesi başlatmış. Söz yerindeyse,‘az’dan ‘çok’
yaratıyor…
Pso sınır kapısından girer girmez gelişmeyi hissediyorsunuz.
Sohum’a kadarki anayol tamamen yenilenmiş ve
ışıklandırılmış. Dahası, Gagra’nın yamacında onyıllar öncesi
başlanıp kaba halde bırakılmış olan tünel ve çevre yolu
bağlantısı gayet başarılı bir şekilde tamamlanarak hizmete
açılmış, gerçekten büyük bir proje başarılmış. Anayolun
Oçamçira, Tkvarçal ve Gal etapları da tamamlanmak üzere.
Yanısıra şehir, kasaba ve köylerdeki yollar, köprüler,
elektrik-telefon-su hatları, kamu hizmet binaları, okullar,
hastaneler, müzeler,parklar, oteller, işyerleri, alışveriş
merkezleri, evler vs. herşeyiyle ülke baştan sonahızlı bir
restorasyona girmiş.Savaşla yıkılıp-yakılmış olan, yıllar
süren kuşatmayla harabeye dönmüş bulunan Abhazya, sihirli
bir el dokunmuşcasını, bir-iki yılda gençleşip güleryüzlü
bir ülke oluvermiş.
Nereden, nereye…
Abhazya’nın bugünkü başarısı,Abhaz halkının yüzyıllardır
edindiği ‘zorluklarla başa çıkma’ pratiğinin bir eseri. Bu,
güçlü bir iradeyle hayata tutunmanın, boyun eğmemenin,
organize olup iş becerme kabiliyetinin sonucu. İşte bu
irade, kabiliyet ve deneyim sayesinde, yüzyıllardır nice
savaşlar, kıtlıklar, salgınlar, sürgünler yaşamış olsa da,
nice büyük devletlerin-imparatorlukların saldırısına,
istilasına uğramış olsa da, nice kırılmış ve yokolmanın
eşiğine getirilmiş olsa da, Abhaz halkı hayata tutunmayı ve
kendi ülkesinde özgür ve bağımsız yaşamayı sürdürebilmiştir.
Sadece şu son yüzyıla bir bakalım; 1900’lerin başında
Abhazlar yenilmiş ve nüfusunun büyük çoğunluğu kırılmışken,
sağ kalanların dörtte üçünü sürgüne vermişken, kalan 30-40
bin nüfusla, büyük bir imparatorluğun (Rusya) pençesi
altında çaresizliğin sınırlarına itilmişken, yeniden
silkinerek ayağa kalkmayı başarmış, Rusya’daki ve
Kafkasya’daki büyük değişimi lehine çevirerek, Nestor
Lakoba’nın öncülüğünde Abhazya’yı bağımsız bir ülke olarak
tarih sahnesine yeniden çıkarabilmiştir. Sonra, parçası
olduğu SSCB’de Stalin’in baskıcı rejiminin dayatmalarına
direnmiş, en karanlık yıllarda dahi‘bir avuç’ Abhaz koca
SSCB gücüne ve otoritesine meydan okuyarak haklarını koruma
mücadelesi vermiştir.
SSCB dağılınca Abhaz halkı yeni bir tehditle daha karşı
karşıya kalmış, Gürcistan’ın ilhak saldırısına uğramıştır.
Abhazya nüfus, askeri ve ekonomik güç bakımından kendinden
kat be kat büyükolan ve dünyanın desteğini arkasına alan
Gürcistan’a karşı direniş savaşına başladığında da tarihi
deneyimine, kararlılığına ve becerisine güveniyordu. Kardeş
Kafkas halklarının ve diyasporanın da desteğini sağlayarak,
yine zoru başardı, ‘az’dan ‘çok’ yarattı ve Gürcistan’ı
yenilgiye uğrattı. Bu sadece Gürcistan yönetimini değil, tüm
dünyayı şaşkına çeviren bir zoru başarma destanıydı.
Abhazya sonraki yıllar ağır bir ambargonun hedefi oldu. Dış
dünya ile ilişiği kesildi, seyehat imkansızlaştı, ilaçtan
gıdaya, akaryakıttan yedek parçaya hertürlü mal giriş-çıkışı
bloke edildi. Sanılıyordu ki, Abhazya bu yolla teslim
alınacaktı. Olmadı, Abhaz halkı direndi- dayandı, yine zoru
başardı. Nihayet Rusya 2008’de Abhaz halkının hakkını teslim
etti, Abhazya’nın bağımsızlığını tanıdı ve ambargoyu
kaldırdı.
İşte böylece Abhazya olağüstü dönemleri geride bırakarak
bugünlere ulaştı. Büyük bir enkazdı, geride kalan. Devleti
kurumlaştırmak, yerel yönetimleri yapılandırmak, ülkeyi
yeniden imar etmek, eğitimden sağlığa tüm alanlarda hizmet
üretmek, halkın gündelik ihtiyaçlarını karşılamak ve hayatı
güzelleştirmek. Ve, tüm bunları başarmak için kaynak
sağlamak… Abhazya şimdi bunun mücadelesini veriyor. Yine
‘az’dan ‘çok’ yaratarak…
Kartal-Sohum kardeşliği…
Geçtiğimiz Mayıs’ta İstanbul Kartal’da ‘Abhazya
Kültür Günleri’ düzenlemiş ve Kartal-Sohum arasında
kardeşlik köprüsü kurmuştuk. Bu imkanı bize sağlayan Kartal
Belediye Başkanı Altınok Öz ve beraberindeki heyet, bu
gezimizde ‘özel konuklar’ olarak aramızdaydı. Yanısıra
Kaffed Abhazya Çalışma Grubu’ndan, Sakarya Kafkas Kültür
Derneği’nden ve çeşitli bölgelerden gelen arkadaşlarla
biraradaydık. Kartal Belediye Başkanı ve heyeti resmi
protokol dahilinde ağırlandı, Sohum-Kartal kardeşliği
alkışlandı ve yapılan görüşmelerle geleceğe dair işbirliği
projeleri konuşuldu.
Kaffed Abhazya Çalışma Grubu olarak da çeşitli temaslarda
bulunduk. İlk görüşmemiz Geriye Dönüş Devlet Komitesi’nin
yeni Başkanı Hrips Copua ile oldu. Karşılıklı bilgi ve görüş
alışverişinde bulunduk. Copua, daha önce yapılan
hataları-eksikleri bir kenara bırakarak diyasporadaki tüm
kurum ve kuruluşlarla yapıcı diyalog ve sonuç odaklı
işbirliği geliştirmek istediklerini, anavatana dönüş
sürecini hızlandırmak üzere kapsamlı bir çalışma programı
hazırlamakta olduklarını, en kısa sürede Türkiye’ye gelerek
bu program üzerindetüm kesimlerle görüşeceklerini belirtti.
Öncelik Kafkasya’da…
Sonraki görüşmemiz Abhazya Dışışleri Bakanı Viacheslav
Chirikba ile oldu. Chirikba bakanlığının yürüttüğü
çalışmaları anlattı, kısıtlı bütçe ve kadro imkanlarına
rağmen çokyönlü siyaset geliştirmeye
ve uygulamaya çabaladıklarını belirtti. Kardeş Kafkas
halklarıyla ilişkilerin Abhazya açısından hayati önem
taşıdığını, bu amaçla başta Nalçik, Maykop ve Çerkesk olmak
üzere tüm Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinin başkentlerinde
konsolosluk-temsilcilik açmak üzere çalışmalara
başladıklarını söyledi, Türkiye’deki temsilciliğin de
Ankara’ya alınarak yeniden yapılandırılacağını belirtti. Biz
de Türkiye’de yürüttüğümüz çalışmaları anlattık, işbirliğini
daha dinamik ve daha koordineli hale getirmek yönündeki
düşüncelerimizi paylaştık. Öncelikle gençlere yönelik ortak
projeler geliştirmek üzeremutabakata vardık.
Diyasporadan beklentiler…
Resmi görüşmelerimizin sonuncusunu Devlet Başkanı Aleksandr
Ankvab ile yaptık. Gayet samimi, yapıcı ve verimli geçen
görüşmedediyasporanın durumu, örgütlenme süreçleri,
Kaffed’ın birlik yapısı ve çalışmaları, Abhazya’nın
diyasporaile ilişkileri, Abhazya’nın kardeş Kafkas
cumhuriyetleriyle ve halklarıyla ilişkileri, anavatana dönüş
çalışmaları, Abhazya’nın öncelikli beklentileri vs. pekçok
konuyu ele aldık. Akbalık’taki ‘Ayaayra’ kutlamaları ile
Kartal’daki ‘Abhazya Kültür Günleri’ etkinliklerine de
atıfta bulunarakKaffed’in Abhazya’ya desteğinden dolayı
teşekkür eden Ankvab, diyasporanın Abhazya için büyük önem
taşıdığını, çokyönlü ve sistemli bir işbirliği oluşturmaya
ihtiyaç olduğunu belirterek, “diyasporadan daha çok
girişimci, daha çok sermaye, bilgi, teknolojive insan
bekliyoruz” dedi.
Abhazya’da bulunduğumuz süre içinde Abhazya Devlet
Müzesi’ni, Abhaz Dilini Geliştirme Vakfı’nı ziyaret ettik;
gazeteci ve yazarlarla,Abhaz-Adige Gençlik Konseyi
yetkilileriyle, Abhaz Devlet Spor Komitesi temsilcileriyle,
Sohum Belediyesi Meclis üyeleriyle ve toplumun çeşitli
kesimlerinden pekçok kişiyle görüşmelerde bulunduk.
Velhasılı bizim için verimli, başarılı, dolu dolu bir
Abhazya gezisi oldu.
|