...................
...................
ADİGE DİLİNİ ÖĞRENMEK

22.04.2008

SHOQUL İlhan Aydemir
...................
...................
Adige dilini öğrenip konuşabilmenin ilk şartı sesleri iyi tanımak, iyi telaffuz etmek ve onları yazabilmek olarak ifade edilebilir. Adige
dilinin bir ses dili olması itibariyle en ufak bir ses değişikliği sözcüğün cümlenin anlamını değiştirir. Bu durum önümüzdeki en büyük handikaptır. Sözcüğün cümlenin anlamı değiştiğinde çok komik gülünç durumlar oluşur. Bu durum dinleyicilerin kahkahalarının kendi istemleri dışında dışa vurumları ile sonuçlanır.

Böyle bir duruma düşmemek için konuşmacı başka dilde konuşmayı tercih eder. Hayatın en ufak detaylarını dahi ifade
yeteneği olan dil böylece kenara itilmiş ve kolay şifre dillerine yerini bırakmış olur. Anlamsız kök kelimelerden oluşan robot diller revaç bulur.

Şifreler ezberlendiğinde artık sorun bitmiştir. Şifreler insanı yönlendirmez insan şifreleri yönlendirir. Ona istediği emirleri verir ve o emirlere uygun davranış bekler.

Adige dilinde ise olay tam tersi istikamettedir. Dil hayatın kendisidir.

Ona uygun davranış göstermesi için insanı yönlendirir. O başlı başına hayatı öğretendir. Gösterilecek tüm davranışlar ses ve kelimeler yoluyla insan beynine nakşedilir. Her olay ve durum karşısında tutunacak tutum izlenecek yol ses ve sözcüklerden çıkar.İnsan olmak, çevrenin farkında olup onları tanımak, hayatla barışık olmak onun doğasından gelir.

Güven, temizlik, dürüstlük, zarafet gibi erdemler dilin yaptırımı olarak ortaya çıkar. Bu dil insanı, insanlığın kabul ettiği ortak değerlere saygıya ve onlara yönelmeğe çağırır. Evrensel değerler onun esin kaynağıdır. ''Хэ''nin aldığı karar onun ''бзэ''sidir. İşte xabze odur.

Kök kelime dillerin etkisi altında öğrenilen Adige dili de etkisini
yitirir. Dili bildiği halde mesajları alamaz, günün şartları ve yaşadığı
toplum kurallarına uyum sağlar. Sıkıntı da buradan doğar.

Dil bildiği halde saygısızdır, başkasının hukukunu çiğner, verdiği
sözün arkasında durmaz. Korku ve ar gereği ortadan kalkar.
Zamanın şartları da onu makul gösterince de dilin hiçbir şeyin
çözümü olmadığı düşüncesini ortaya atar. Kısır döngü dili
her gün biraz daha paslanmaya doğru iter.

Halbuki bu dilin ortaya koyduğu unafe sistemi insanlığın uğruna
kan akıttığı savaşlar verdiği katılımcı insani değerler oluşturma biçiminden başka bir şey değildi. İnsanlar eğer unafe yapmayı öğrenirlerse bir gün medeni olmayı, medeni insan olarak yaşamayı da öğreneceklerdir.

Evrensel insani değerlerde buluşma noktası doğal sesler ve bu doğal seslerin oluşturduğu sınırsız kombinezonlar dili ve o dilin düşünme sisteminde yer alması ile oluşacaktır. Geleceğin duygu , düşünce ve paylaşım dilinde buluşmak için geç kalınmamasını önerirken mübalağa ettiğimi düşünmüyorum.

Bu dil ses anlam, eylem işlev ilgisi oluşturan ses dilidir. Öğrenim biçimi de ona göredir. Kök kelime dilleri sistemi ile öğrenimi zordur.

Sesler birer sözcük olduğundan çok sesli sözcüklerin anlatımları da içerisindedir. Genel kabuller noktasında seslerin anlamları özümsenirse dil kolaylıkla öğrenilebilir.