Yurt dışına ilk çıkışımın ilginç
bir öyküsü vardır. Bilindiği gibi Türk Ordusu 1974 yazında
Kıbrıs Barış Harekatı'nı gerçekleştirmişti. Kıbrıs’ı çok merak
ediyor, durumu görmek istiyordum. Bunun üzerine Kıbrıs’a
gitmeye karar verdim. O zamanlar Kıbrıs Cumhuriyeti’nin otonom
Türk yönetimi için geçerli olmak üzere çıkarılan özel
pasaportları vardı.
Pasaportumuzu alıp 29 Ocak 1975’de öğle vakti Abdullah adlı
arkadaşımla beraber Adapazarı’ndan Murat marka otomobille yola
koyulduk. İlk gecemizi Afyon’da geçirdikten sonra sabah
erkenden yola çıkarak nihayet bineceğimiz İstanbul adlı
feribotun kalkmasına az bir süre kala Mersin’e vardık.
Feribot 30 Ocak gecesi hareket etti, ertesi sabah Magosa’ya
ulaşıp, aynı gün Lefkoşa’ya hareket ettik. Kuzey Kıbrıs’ın
hemen her tarafını gezip görmek için sabırsızlanıyorduk. Girne
Kalesine ve ilk çıkartma yapılan yere de gidecektik.
Lefkoşa’da gezerken bazı mağazaların tabelalarında gördüğüm
büyük harflerle yazılı Mahmut Çerkes, Mustafa Çerkes, İbrahim
Çerkes ve Çerkez LTD. gibi yazılar dikkatimi çekmiş, mağazanın
birine uğrayıp “Tabelalarınızda neden hep Çerkez yazıyor?”
diye sormuştum “Neden olacak, biz Çerkez’iz de ondan”
demişlerdi. İşte Kıbrıs’ta Çerkeslerin olduğunu ilk kez bu
şekilde öğrenmiştim.
Aradan tam otuz dört yıl geçtikten sonra geçenlerde bir
toplantı için Girne’ye yine gittim. Toplantı sonrası iki gün
de Lefkoşa’da kalıp Lokmacı kapısı, Ledra Palas oteli gibi
bazı merak ettiğim turistik yerleri gezdikten sonra Rauf
Denktaş beyin ofisine gittim. Sayın Denktaş tek katlı, bahçe
içinde villa tipi bir ofiste çalışıyordu. Yanında eski Kıbrıs
Dışişleri Bakanı ve korumaları vardı. Yanımda götürdüğüm KUŞHA
Doğan’ın son CD’si, birkaç kültürel kitap ve Nart dergilerini
Rauf beye hediye ettim ve sohbet sırasında kendilerinin
Kıbrıs’taki Çerkeslerle ilgili ayrıntılı bir bilgisi olup
olmadığını sordum.
|
Denktaş;
esprili, babacan tavırlı ve iyi insan |
“Çerkesler Kuzey Kafkasya’dan
dünyanın dört bir yanına göç etmek zorunda kalmış bir halk.
Başta Kıbrıs olmak üzere Rodos ve Girit adalarına da iskan
edildiler. Daha doğrusu bütün Osmanlı coğrafyasına dağıldılar.
Benim kayınpederim eczacı Mehmet Münir bey de Çerkes'tir”
dedi.
Rauf Bey sözlerini “Kızıma sık sık
Çerkes olduğunu hatırlatıp davranışlarına dikkat et şeklinde
nasihat ediyorum” diyerek bitirdi. Biz de böylece Ruf beyin
eşi Aydın hanımın Çerkes, kızı Ender Denktaş ve oğlu Serdar
Denktaş’ın da anneleri tarafından Çerkes olduklarını öğrenmiş
olduk.
|
Sayın Denktaş
ile çalışma ofisinde |
|