1942 yılının Ağustos ayında tek kolunu kaybetmiş bir Rus
Asker’in eşliğinde, Leningrad’taki yetimhaneden beş ve dokuz
yaşları arasında 32 çocuk Nazilerden kaçırılıp trenle
Rusya’nın Armovir şehrine getirilmişti.
Armovir’de at arabalarına bindirilen bu çocuklar köy
yollarından gece gündüz demeden sığınabilecekleri bir köy
aradılar ama köylüler çocukları alamıyordu, çünkü Nazilerden
korkuyorlardı. Fakat 140 km. yol gittikten sonra nihayet
çocukları kabul edecek bir köy bulunmuştu. Bu köyün adı
Besleney’di.
|
Besleney
Köyüne Hoş Geldiniz Tabelası |
Çeşitli kaynaklardan tarihi olayla ilgili değişik bilgiler
edinmiştim. Bu olayın aslını öğrenebilmek için Karaçay
Çerkes Cumhuriyeti’nin Besleney köyüne gittim. Bu
çocuklardan halen hayatta ve 75 yaşında olan Musa
Ağarjanokov’un kendisi ile konuştum.
|
Musa
Ağarjanokov Anlatıyor |
Kin nefret ve savaşın hüküm sürdüğü korku dolu bir ortamda,
herkesin acıdığı fakat kimsenin el uzatamadığı bu çocuklara
Çerkes annelerin kucak açma öyküsünü Musa Ağarjanokov’un
kendisinden dinledim.
32 kişiden oluşan bu grup abluka altındaki Leningrad’tan
Armavir şehrine kadar demir yoluyla gelmişlerdi ama
Nazilerin yaklaşıyor olmalarından ötürü Armavir’de
kalamazlardı. Yerel yöneticiler onlara at arabaları temin
edip yiyecek içecek vererek, Kafkas dağlarına doğru
gitmelerini tavsiye etmişti.
Ortalığın toz duman olduğu bir savaş ortamında Besleney
halkı, bu yorgun ve bitkin haldeki çocuk grubuna derhal
kucak açtı. Yahudileri gizleyenler kurşuna dizilerek
cezalandırdığı için tüm çocuklar Çerkes soyadları ile köy
kütüğüne kaydedilip, ailelere dağıtıldı. Çocukların
kendilerini belli etmemeleri için de birbirleri ile
görüşmeleri yasaklandı. 1935 doğumlu olan Musa, Besleney
köyüne geldiği zaman yedi yaşındaydı ve onun eski ismi Malik
idi. Yeni babası Yakup Ağarjanokov onun Yahudi asıllı
olduğunu bildiği için yeni ismini de köy kütüğüne Musa
olarak kaydettirmişti.
Naziler, Besleney halkının çocukları gizlediklerini öğrendi
ama hiçbirini tespit edemedi. Sadece bir eve bomba isabet
ettiği için hane halkı ile beraber bir Yahudi çocuk da
ölmüştü. Besleney köyünün işgali Almanların tüm Kafkasya’yı
terk etmek zorunda kaldıkları 1943 yılının Ocak ayı
başlarına kadar devam etti. 1945 yılından sonra çocuklar,
yakınları tarafından bulundu ve Leningrad’a götürüldü.
Çocukların üçü Besleney köyünde kaldı. Leningrad’a götürülen
çocuklardan biri de sonradan Besleney köyündeki yeni
ailesine geri döndü. Böylece Besleney’de kalanların sayısı
dörde çıkmış oldu. Bu çocukların ikisi hala hayatta. Musa’ya
Leningrad'daki akrabalarını arayıp aramadığını sorduğumda;
Besleney köyündeki yeni ailem beni o kadar sahiplendi ki
akrabalarımı aramadım bile, çünkü Çerkesler bize kendi
çocuklarından daha iyi bakıyorlardı dedi.
Musa üniversitenin fizik matematik bölümünü birincilikle
bitirmiş, Tımız sülalesinden bir Çerkes kızı ile evlenmiş,
üç kızı ve bir oğlu olmuş, dokuz da torunu var. Hepsi
Adigece konuşuyor ve Müslüman.
Bu tarihi olayı yaşayan çocuklar işgal sonrası evlerine geri
döndükten sonra, kendilerine canları bahasına sahip çıkan
ailelere mektuplar gönderdiler, bazıları da tekrar
Besleney’e gelerek ikinci ailelerine çiçekler ve hediyeler
getirdiler. Hepsi o günleri minnetle hatırlamakta ve bu
duygularını da Adigece ifade edebilmekteler.
|
“Besleney”de
Anıtın Dikileceği Alanın Maketi |
Daha sonraları Nazilerden kaçırılarak Kafkasya’ya getirilen
bu çocukların, gerçek hikâyesini konu alan ve bütün bu
olayları gören tanıklarla yapılan röportajların da yer
aldığı önemli ve tarihi değere sahip bir belgesel çevrildi.
Ayrıca Kafkas insanındaki vicdanın ve sevginin sembolü
olarak, 8 metre boyunda Kafkaslı bir annenin sımsıkı
sarıldığı çocuğu simgeleyen anlamlı bir anıt yapılmaktadır.
|
Anıt Alanına
Dikilecek Heykelin Maketi |
Çerkes halkının insani yönlerini en doğru şekilde ve başka
hiç bir yoruma gerek bırakmadan yansıtan bu hadise, aslında
xabze kültüründe çok normal ve Adige insanının yüksek ruh
halini yansıtan bir olaydır. |