Lider; elindeki
gücü kullanabilme kapasitesine bağlı olarak, çevresini
etkileyen kişidir. Lider kişi gerektiğinde aldığı zor
kararların ve sonuçlarının ardında durmasını bilir.
Şirketler, bir araya gelerek insanların teker teker
çalıştıklarında katiyen elde edemeyecekleri sonuçları, iş
birliği yaparak gerçekleştirebildikleri yerlerdir.
Şirket, bir isim altında bir araya gelmiş, farklı
yetkinlikleri olan insanların, kendi güçlü yönlerini işe
katıp, ortak amaca ulaşmak için çalıştıkları yerlerdir. Bu
nedenle şirketlerin temel amacı sonuç almaktır. Üretmek,
verimli olmak şirketin kutsal konusudur.
Bir liderin birinci görevi de çalışanların tümünün
kendilerini işe vererek, işbirliği içinde üretken ve verimli
olmalarını sağlamaktır.
Liderin sorumluluğu, bu üretken ortamın devamlılığını,
sürekliliğini temin etmektir. Ekonomik değer üreten işyerini
yarınlara taşımaktır, mümkünse büyüterek, verimliliğini
artırarak.
1) Bir lider sonuç almak
istiyorsa öncelikle, işlerin ayrıntısına vakıf olmalıdır.
Ancak bu şekilde hangi işin, kim tarafından, ne zaman, nasıl
ve neden yapıldığını anlayabilir ve bir sorun çıktığı zaman
çözüm üretebilir.
2) İşler ancak doğru
süreçler halinde modellenirse, (neyin, hangi sırayla, nasıl,
ne zaman yapılacağı belirlenirse) bir sonuç elde edilebilir;
aksi takdirde uygulama kişilerin "iyi niyetine" teslim olur.
3) Liderin geliştirdiği bir
stratejinin ya da aldığı bir kararın uygulamada nasıl
çalışacağını ve engelleri öngörebilmesi gerekir. Süreçlerin
ayrıntısını bilmek demek, uygulama adımlarını senkronize
(eşzaman lama) edebilmek demektir. Stratejinin hayata
geçmesi, doğru kişilere doğru sorumlulukları vermekle mümkün
olur.
4) Bir lider eğer odasından
çıkmadan kendisini işlerin dışında tutarsa, başkalarının
“kuklası” haline gelir.
5) Etkili bir lider
olabilmek için görünür olmanın gereği açıktır. Ancak bu,
şirketin içinde dolaşmak anlamına gelmez. Zaten işlere hâkim
olmayan bir liderin, ortalarda dolaşmasından daha itici bir
şey olamaz. Mesele ortada dolaşmak değil işlerin nasıl
yürüdüğünü bilip, doğru yerde ve zamanda çalışanlara yol
gösterebilmektir.
6) Liderin koyduğu
hedeflerin gerçekçi olması gerekir. On tane hedef koyan bir
lider, yeniden durup düşünmelidir; çünkü bu lider hedef ve
önceliğin ne demek olduğunu bilmiyor demektir. İşletmenin
gerçeğini bilen bir lider ancak az sayıda hedef üzerinde
yoğunlaşmanın mümkün olabileceğini iyi bilir.
7) Bir liderin
sadeleştirmeyi bilmesi gerekir. Hedeflerini, düşünce ve
değerlerini yalın bir şekilde iletebilmesi uygulamanın
(icraatın) başarısı için hayatîdir. Uygulamaya hâkim olan
liderler, konuları nasıl basitleştirebileceklerini de iyi
bilirler. Liderin söylemi asla soyut olmamalıdır.
8) Bir kararın neden
uygulanmadığının onlarca sebebi olabilir. Ancak bunların en
başında insanlarla ilgili sebepler gelir. İster yetkinliğe
ilişkin ister organizasyonel isterse motivasyonla ilgili
sorunlar olsun, eğer insanlarla ilgili sebepler etkin bir
şekilde çözülmezse uygulamada başarı sağlamak mümkün
değildir.
9) Uygulamada başarılı
olmanın önemli bir yapıtaşı da çalışanlara yetki ve
sorumluluk vermektir. Ancak aynı oranda da bu kişileri
sonuçlardan sorumlu tutmak ve performanslarını
değerlendirmek gerekir
10) Çalışanları
hedef, strateji ve kararların bir parçası yapmak gerekir.
Onları sadece “söyleneni yapan” kişiler olarak görmek değil
karar sürecine dâhil etmek gerekir.
11) Liderin yönettiği
insanlara geri bildirimde bulunması gerekir. Bu
bilgilendirmeler, liderin işin üzerinde olduğunun bir
göstergesidir. Eğer lider uygulamadan uzaklaşırsa çalışanlar
yaptıklarının önemsenmediğini düşünürler ve uygulamanın
kalitesi düşer.
12) Eğer şirket içindeki
iletişim, korku-suçlama yerine “değerler” üzerine kuruluysa
her seviyede hem karar almak hem de uygulama yapmak
konusunda herkesin ustalaşacağı bir ortam yaratmak mümkün
olur. Çalışanların tümü, birlikte öğrenen, "ortak akıl"
geliştiren bir seviyeye yükselebilir.
13) Şirket kültürünün ve
psikolojik faktörlerin uygulamayı nasıl etkilediğini liderin
fark ediyor olması gerekir. “Korku Kültürü” insanların
inisiyatif almasına engel olabilir. Liderin görevi işin
nabzını tutmak ve sistemin ihtiyacı olan enerjiyi ve
heyecanı sağlamaktır. Ancak icraata (uygulamaya) yakın duran
bir lider bu görevi hakkıyla yapabilir.
14) Çalışanları
yetkilendirmek ve onlara girişimcilik ruhunu aşılamak
uygulama kalitesini artırır. Böyle bir ortamda çalışanlar
daha fazla zevk alırlar, daha çok sorumluluk üstlenirler ve
gönüllü olarak hesap vermek isterler. Çalışanların
yaptıkları işten anlam bulmalarının yolu budur.
Ben şahsen bunların doğruluğuna, geçerliliğine inanıyorum.
Fakat gelin görün ki, hayatta karşıma öyle konular, öyle
olaylar çıkıyor ki yukarıda anlattığım bilgiler yetersiz
kalıyor.
Liderin sorumluluğu- bütün yukarıda anlatılanları yapmanın
yanı sıra- zamanın kendisinden talep ettiği çözümleri
üretmektir. Kendisinden önce yaratılmış ortak akıl bazı
durumlarda çözüm üretmeye yetmeyebilir. Böyle durumlarda
kendi aklıyla, cesaretiyle, öngörüsüyle çare üretmek liderin
sorumluluğundadır.
Değişen zaman yeni sorunları beraberinde getirir. Özellikle
kriz zamanlarında olduğu gibi, değişim hızlanır ve daha önce
hiç kimsenin karşılaşmadığı durumlar ortaya çıkar. Bu
durumlar karşısında henüz teori oluşmamıştır; ama hayat
liderden çözüm ve performans bekler.
Liderlik bazen, daha önce kimsenin gitmediği yoldan gitmeyi
gerektirir. Bugün ismini tarihe yazdırmış bütün başarılı
liderler kendilerinden önce hiç kimsenin yapmadığını yapmış
olan insanlardır.
Aslında her liderin yolculuğunda kendine özgü yollar mutlaka
vardır. Her liderin önüne daha önce kimsenin karşılaşmamış
olduğu zorluklar çıkar. Bunları kendisinden başka kimsenin
çözüm bulması mümkün değildir. Böyle zamanlarda ne kitaplar
işe yarar ne de başkalarının biriktirdiği deneyimler.
Liderler, sadece insanların değer yarattıkları yerleri
yöneten kaptanlar değil aynı zamanda bu insanların değer
yaratmalarına devam edebilecekleri yeni yollar bulan
öncülerdir. |