Yaşadığımız hızlı süreç,
hayatımızın tamamını değiştirdi. Sahip olduğumuz bilgiler
eskimeye başladı. Çağa ayak uydurabilmemiz için kendi
içimizdeki öğrenme isteğini canlı tutmak zorundayız. Merak
insanın “ilerlemek” için sahip olduğu en önemli niteliktir.
Sanatın, bilim ve teknolojinin, endüstrilerin gelişmesi hep
merak sayesinde olmuştur.
Çocuklar onun için bir şeyin
cevabını alana dek yılmadan sorarlar. Artık okulda
öğrendiğimiz bilgilerle çalışma hayatını tamamlama devri
gerilerde kaldı. Hayata tutunmak istiyorsak yeni bilgiler
edinmek, yeni yetkinlikler kazanıp bunları hayatımıza sokmak
zorundayız. Aksi takdirde değişen düzenin bizden kopup
uzaklaşmasını seyretmek gibi bir üzüntüyü yaşamakla karşı
karşıya kalabiliriz.
Değişimi kucaklayıp insanın
kendisini buna uydurması, herkes için zorunluluk olmuştur.
Bugünün gençleri kendilerini daha şanslı görüyorlar ama
onları bekleyen değişim de hız kesmeyecek; çünkü yenidünya
düzeni henüz tam anlamıyla yerli yerine oturmadı. Değişimin
hız kesmesine daha çok zaman var, dolayısıyla bundan otuz
sene sonra, bugünün gençleri de dünyanın daha hızlı
değiştiğinden yakınacaklar. Onlar da yeni bilgiler, yeni
yetkinlikler edinmek zorunda kalacaklar. Hepimiz sürekli
yeni bir şeyler öğrenmeyi “yaşam biçimine” dönüştürmek
mecburiyetindeyiz. Yenidünyada başarının yolu “hayat boyu
öğrenmeyi zevk haline getirmekten” geçiyor.
İçinde yaşadığımız dönemde
bilginin raf ömrü çok kısa. Bildiğimiz her şey daha biz onu
kullanırken eskimeye başlıyor. Oysa anne-babalarımız kendi
anne-babalarından öğrendikleri bilgilerle bir ömür
tamamlıyorlardı. Bugünün gençleri ise anne-babalarından
mesleki bir bilgi edinme şansına pek sahip değiller. Değişim
o kadar hızlı ki anne-babaların bilgisi çocukların işine pek
yaramıyor.
Öğrenmesini öğrenmek, bilmekten
çok daha önemlidir; çünkü başarıyı getiren aslında ne kadar
bildiğimiz değil, “bireysel gelişim” ve
öğrenme disiplinimizin ne kadar gelişkin olduğudur.
Bizim geçmişimizden
getirdiğimiz fakat yürürlükten kalkmış olan bazı Xabze
kurallarının yerini dolduracak ve telafi edecek tek güç
bilgidir. Doğuştan sahip olduğumuz birçok fırsatı
sağlayacak, hayatımızı yeniden biçimlendirmemizi mümkün
kılacak tek güç öğrenme gücümüzdür.
Öğrenmek önemlidir ama bunun
için önce öğrenmeyi ve bilgi kaynaklarına ulaşmayı bilmek
gerekir. Öğrenme ihtiyacı kendiliğinden ortaya çıkmıyor. Ne
zaman sahip olduklarımızın veya bildiklerimizin artık
“yeterli olmadığını” fark ederiz, o zaman düşünmeye ve yeni
yollar aramaya başlarız. Bazı ortamlar öğrenmeyi,
yenilenmeyi, ilerlemeyi destekler. Öğrenme ihtiyacı
duyduğumuzda bizi destekleyen bir ailede, bir arkadaş ya da
ortamındaysak işimiz kolaylaşır. Öğrendiklerimizi
paylaşabildiğimiz ortamlarda öğrenme bir zevke dönüşür.
Öğrenmenin yaşam tarzına
dönüştüğü ortamlarda; insanlar tıpkı bitkilerin uygun toprak
ve iklimde yeşermesi gibi hayata sarılır, gelişir ve büyür.
Çerkes halkı Kafkasya da asırlarca işte tam olarak burada
anlatıldığı şekilde öğrendi, yeşerdi, gelişti; daha yakın
zamana kadar görgü ve nezaket okullarımız, yani Zexes olarak
adlandırılan eğitim mekânlarımız ve Thamade, Pşerah,
Karağul Hatiyako gibi bilge öğreticilerimiz
vardı. O mekânlarda en dikkat çekici diğer husus da
hiyerarşik bir düzenin olması, beyin fırtınalarının
yapılmasıydı. Toplantı başkanına Thamade, etkinlikleri idare
eden kişiye pşerah denirdi. Dershanede herkes yerini
aldıktan sonra, iğne yere düşse sesi duyulacak şekilde bir
sessizlik hâkim olurdu. Toplantı salonlarımız, kutsal bir
İbadethaneyi andırırdı. Mevcut derneklerimizi bu eğitim
sistemine göre tasarlayıp, dizayn etmeliyiz; iyiler kendi
doğal mecrasında geliştiğine göre, kültürümüz de kendi doğal
mecrasında akar ve ilerler, çünkü kendimizi ne yapacağını
bilen kişiler olarak, yeniden yaratmak zorundayız.
Not: Kafkas Dernekleri
Federasyonu yönetimine sunulmak üzere; bu konu ile ilgili
olarak üzerinde çalışma yapılan bir projemiz vardır.
|