Neden türlü imkânlara sahip eğitimli insanların bazıları
başarılı olamaz?
Çünkü, bazı insanlar kendilerine
verilen imkân ve yetenekleri sürekli geliştirmeye
odaklıdırlar. Bu insanlar hayatı bir “öğrenme”, “büyüme”,
“gelişme”, “olgunlaşma” yolculuğu olarak
görürler. Bu nedenle hep gelişmeye ve kendilerini yenilemeye
çalışırlar. Sosyal bilimciler bu insanların kendi
yeteneklerinin de ötesinde bir başarı elde etmelerini, bu
insanların hayata bakış açılarıyla açıklıyor.
Hayata sabit bir zihniyetle bakan bazı insanlar ise,
-ortalamanın üzerinde bir yetenekleri varsa- bunun
kendilerine ömür boyu yeteceğini düşünürler. Ortalamanın
altında bir donanıma ve zihniyete sahip olanlar ise,
yeteneklerinin hiç gelişmeyeceğini, bunların herkeste
belli bir oranda olduğunu kabul ederler. Dolayısıyla
herhangi bir çaba göstermenin gerekli olmadığına inanırlar.
Hâlbuki hayatın gerçekleri, bunun tam tersini kanıtlar. Çok
varlıklı ailelerde yetişen, çok iyi eğitimli insanlar
arasında, hayata sabit bir zihniyetle bakanlar, kendilerine
verilen imkânlardan yararlanmasını bilmedikleri için
başarısız olurlar. Hayat yolculuğuna çok avantajlı bir
konumda başlamış olsalar bile,
bu avantajları onlara yetmez ve bu zihniyetleri
yüzünden, kendi akranlarının gerisinde kalırlar. Sahip
oldukları “sabit zihniyet”, onların öğrenmelerine,
gelişmelerine, olgunlaşmalarına ve başarılı olmalarına engel
olur.
Oysa gelişme odaklı bir zihne sahip insanlar, kendilerine
verilen imkân ve yetenekleri geliştirebileceklerine
inandıklarından, engellerle karşılaştıklarında hedeflerine
doğru ilerlemek için ellerinden gelen çabayı gösterirler.
“Gelişme odaklı” insanlar, eleştirileri kişisel gelişim
fırsatı olarak görürler, başkalarının başarılarını kıskanmak
yerine onlardan ilham almak gibi özelliklere sahiptirler.
Gelişme odaklı insanlar, karşılarına çıkan engelleri,
kendilerine yapılmış bir haksızlık olarak değerlendirmek
yerine, bu engelleri aşmak için üzerlerine düşeni yapmaları
gerektiğine inanırlar.
Her engeli aşarlarken kazandıkları gücün, kendilerini
ilerideki engelleri aşmak için daha donanımlı kılacağını
düşünürler.
Sabit zihniyetli insanlar için ise zorluklar, vazgeçmek için
birer bahanedir. Eleştiriler onlar için yaralayıcı ve
yıkıcıdır. Sabit zihniyetli insanlar, dışarıdan nasıl
göründüklerine odaklanırlar. Onlar için iyi görünmek,
ilerlemekten daha önemlidir.
Bir insanın kendisine verilen imkân ve yeteneklerle yetinip,
bunları geliştirmeye niyetli olmaması, zorluklar karşısında
bahaneler bulup, kendine yüksek hedefler koymadan var olan
duruma devam etmesi, sahip olduğu potansiyeli ziyan etmesi
demektir.
İçinde yetiştiği aile ortamı, çocuğun hayata bakışını
belirler. Bazı aileler çocuklarına “çok zeki”, “çok
yetenekli” olduklarını telkin edip dururlar. Bu
tutumlarının çocuklarını motive edeceğini zannederler. Bu
övgüleri alan çocuklar, gayret göstermek yerine, kendilerini
geliştirmek için çaba göstermelerine gerek olmadığı
yanılgısına kapılırlar.
Her türlü imkâna sahip olan, yetenekli ve iyi eğitim görmüş
insanların başarısızlıklarının nedeni, çoğu kez hayata böyle
“sabit bir pencereden” bakmalarındandır.
Oysa takdir edilecek bir konu varsa, bu çocuğun gösterdiği
iyi niyetli çabasına olmalıdır. Gösterdiği çabayı takdir
etmek, bir insana ve özellikle bir çocuğa yapılacak en büyük
iyiliktir. Ama bütün bunlara sahip olan insanların bile
başarılı olamamalarının nedeni, hayata, “gelişme odaklı”
bakamamalarıdır.
Ben, yaşı kaç olursa olsun Xabze eğitimi almış olan her
Çerkes insanının; engelleri aşma ve kendisini geliştirme
potansiyelinin, kendi elinde olduğuna
inanıyorum.
|