|
|
................... |
|
................... |
BABAMIN ASKERLİK ANILARI |
29.11.2009 |
|
WORDIM Müzeyyen |
................... |
................... |
Akşam yemeğinden sonra güneş
batı-batacak balkonda babamla oturuyoruz. Nerden laf açıldı tam
hatırlamıyorum ama konuşma arasında Kilis-Suriye sınır kapısında
karakolda geçen askerlik anılarından söz açıldı. Ben de iyi ve
meraklı bir dinleyici modunda konuşturmaya çalıştım.
Bana malzeme çıkmıştı. Önümüzdeki Pazar günü babalar günü o da
aklımda. Severim böyle özel günlerde günün anlam ve öneminde
bir-iki sayfa çiziklettirmeyi.
Dokuzuncu kat balkonundan bir taraftan güneş batımına bakarak bir
taraftan da Kayseray’ın tramvay deneme sürüşleri için sefere çıkan
tramvayın geçişlerini izlerken Kabardeyce sohbetlerde koyu
sayılırdı. Ağır işiten babamın duyması için.konuşmalarımdaki
tonlamanın komşuları rahatsız ettiğimin bilincinde olarak bazen
alt komşumuz Kabardey Rauf ağabeylerin balkonuna duyuyorlar mı ki
kafamı uzatmıyor değildim. Dilara’da bize çay servisi yapıyor
olması dedeye bir hizmet sunmanın bendeki keyfi de bakışlarımdan
anlamak zor olmasa gerekti.
Yaşlı insanlarla vakit geçirmek, onlarla sohbet etmek, onların
mutlu olduğunu görmek insanın ruhuna iyi geliyor. Herkese tavsiye
edebilirim. Hele de bu yaşlı insanın anne veya baba olması. çok
farklı ve huzur dolu bir ruh halinde olmana sebep.
Şu anki hali benim çocukluğumdaki babam değil tabii ki. Çok
farklı. Hatta mutasyona uğramış da diyebilirim. Ama bir o kadar da
sevimli duruyor. Torunuyla odanın ortasında yastık dövüşü oynaması
onun o hali bir nevi yaşlılarında iyiden iyiye çocuklaştığını
gösteriyor.
Yaşlıları mutlu etmek, memnun etmek anlattığım kadar da kolay
değildir. Her insan bir değil.
Ama canım babam aksi olduğu kadar da hemen de gönlü alınabilecek
biri. Gönlü bol oldukça da tok gözlü. Asla bir eksiğini söylemez,
çocuklarına maddi sıkıntısı hiç yoktur. Misafir ağırlamayı,
yedirmeyi, izzet-ikramı hala çok sever. Yeterki servis edeni
olsun.
Ama ne var ki kızları ne yaparsak yapalım. Onun gönlünde
oğullarının farklı yeri var. Asla onlardan konuşturmaz. Öyle de
bir hali var.
Askerlik anıları diye yazıya başladım ama bir türlü yazamadım
kendisinden bahsetmekten. 15-16 yaşında evin en büyük oğlu olarak
erken evlendirmişler. Yirmi yaşında askere gittiğinde iki çocuğu
varmış biri de yolda. 22 yaşında askerden geldiğinde üç
çocukluymuş. İki yıl askerlik yaptım diyor. Antep-Urfa arasında
geçmiş askerliği. Sınır kapısı olunca kaçakçılık anıları çok. Her
gece belli saatten sonra atlı ve yaya olmak üzere kaçakçılıkla
geçinen vatandaşlarla uğraşmış. Fakat hiç rüşvet almadım diyor.
Komutan bir gün geldi beni bölüğün önüne çıkardı beni örnek
gösterdi diyor. Çok tütün sararak içtim ama hayatımda hiç alkol
almadım diyor. Bir tek bir akşam askerdeyken kaçamak yaptık
arkadaşlarımla ila sen de içeceksin dediler diyor. Yok ben içmem
diyince zorla bana bir yudum içirdiler diye anlattı. Valla gençken
hem Uzunyaylalı olup hem Kabardey olup nasıl alkol almadın diye
ben de esprisine takıldım. Sen içmediysen de oğulların iyi içtiler
dedim. Birazda yarasına basmış oldum. Ben içmedim ama oğullarım
içtiler diye hep dert ederdi.
Canım babacığım askerlik anılarından söze başladım. Askerlik
anılarını senin anlattığın gibi yazmam ne mümkün. Ama anılarını
senin ağzından duymakta güzeldi. Asıl amacım senden biraz
bahsetmekti. Daha nice uzun seneler sağlıkla önümüzde büyüğümüz,
babamız olarak yaşaman deliğiyle herkesin “Babalar Gününü”
kutlarım. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|