2. GÜN

Sabah saat 08:30 gibi hepimiz okulumuza gittik. Tüm grup ilk defa iş kıyafetlerimizi giymiştik ve oldukça güzel bir görüntü veriyordu.

İşe, hiç kimse “sen şurayı, sen burayı yap” demeden başlamıştık. Gruptaki bütün arkadaşlar kendilerine göre işleri anında seçmişlerdi. Kimi süsleme, kimi boyama, kimi badana, kimi temizlik, kimi eşyaları taşımak gibi anında bir gizli görev dağılımı olmuştu. Keyifle başlanan işimiz devam ederken bizleri mutlu eden bir haber geldi.

Gojege’ye (köyümüze) gelin almaya Anzurey‘den (Kargabük) gelinci gelmişti. Gubsege Grubu bu düğüne kısa bir süre içinde olsa davet edildi. Tabi ki bizim böylesine güzel bir daveti ret etme gibi bir düşüncemiz olamazdı ve anında toparlanıp düğün yerine gittik.

Geniş bir avlu içerisinde thamadelerimiz oldukça kalabalık bir katılım ile oturuyorlardı. Sıralanış ve tavırlardan grubun Thamadesinin kim olduğu çok rahat anlaşılıyordu. Thamade kim diye sormak gerekmiyordu.

Gelenek 2
Çerkesler’de, toplulukta oturulacak yerler ve davranışlar ile kim misafir, kim ev sahibi, kim gelin, kim genç kız vs. çok rahat, tek kelime dahi soru sormadan anlaşılabilir. Özellikle oturma düzenine çok dikkat edilir.

Düğün sahibi bizleri, çok saygın bir duruş şekli ile yaşlılarımıza tanıttı. Thamademiz hemen ayağa kalktı. Bizler izin vermek istemedik fakat ısrarla ayağa kalktı ve devamında bütün yaşlılarımız ayağa kalktılar, tek tek bizimle tokalaştılar. Düşüncemiz için başarı dileyip, teşekkür ettiler.

Thamadelerimizin bu davranışı hepimizde soğuk duş etkisi yarattı. İnsanın, insan olarak görülmediği bir dünyada değerli yaşlılarımız bizlere (gençlere) ayağa kalkarak ne kadar değer verildiklerini göstermişlerdi. Hiç kimse oturduğu yerden el sıkışmak için elini uzatmadı. Bütün yaşlılarımızla selamlaşma bitene kadar hepsi ayakta bekledi. Bu davranışlarda görülmeye değer çok ince bir nezaket vardı. Hepsine en içten saygılarımızı gönderiyoruz.

Not: Çerkesler de karşılama ve uğurlama her zaman itina ister. Bu konudaki davranışlar en hassas noktalardan birisini tayin eder. Yani kişiye verilen değeri.

Daha sonra izin isteyip oradan ayrıldık. Gelinin annesine hayırlı olsun demek üzere eve yöneldik. Evin bir odasında biraz daha yaşlı bir grup oturuyordu. Dışarıda sergilenen davranışlar aynı şekilde evdeki Thamadelerimizden de gelmişti. Bütün grup üyeleri orada olmaktan anormal derecede mutlu ve onurlu olmuştuk. Henüz köyümüzdeki ilk çalışma günümüzde gösterilen bu sevgi ne kadar doğru bir projeye adım attığımızı bize kanıtlamıştı.

Bizler çalışmak, bizi bekleyen işlere zaman ayırmak zorundaydık. Fakat düğünü başlatmadan gitmememiz istenince kaldık. Tabi sonrasında gördük ki, kalmak bize çok büyük fayda sağlamıştı. Çünkü gelin arabasının yolunu kesmeyi düşünen gençler, erkek tarafından yol kesme parası olarak aldıkları 100 milyonu bizim okulumuza bağışlamışlardı. Bu şekilde yan köy olan Anzurey‘in de bu projeye desteği olmuştu. Bu hareket, hepimize hoş bir duygu vermişti. Teşekkürler Anzurey Ğoaje.

Yapılan düğünde çok fazla kalamadan mutluluk dileklerimizle izin isteyerek okulumuza döndük.

İşimize kaldığımız yerden devam ettik. Bu arada şunu söylemek gerekir ki; en ufak bir itiraz olmadan, hiç kimse kapris yapmadan baştan sona hepimiz ortak adım attık.

Dostlara Teşekkür,

Özellikle söylemek isterim ki, bizleri bir an olsun yalnız bırakmayan, sürekli çalışmalarımıza katılan ve isteklerimizin olup olmadığı ile yakından ilgilenen
sayın Zeruna Nafiz Kula‘ya, sayın Wezirmes Hami Atçı ve sayın Haşeg Metin Görür beylere, yine hafta sonlarında yanımızda emekleri ile yer alan sayın Haguare Ertan Koyuncu, sayın Vurum Eyüp Yavuz ve sayın Wezirmes Abdurahim Atçı‘ya en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. İlk günden son güne kadar her konuda yanımızda oldular. Bizler için bir ömür dost, kardeş olarak kalacaklar. Gubsege Grubu’nun listesi dışındaki kahramanları, bu sevgili dostlardı.

Geldiğimiz akşam köy halkı toplanıp, öğle ve akşam yemeklerini her gece farklı bir evde farklı bir Çerkes yemeği yememiz konusunda karar almışlar. Bu karar bize bildirildi ve öğle yemeği için Zeruna Nafiz Kula beylere davet edildik. Bahçede muhteşem bir Şıps- Baste yedik. Zaman nasıl geçti anlamadık. O kadar güzel bir ortam yıllarca hepimizin özlemiydi. Teşekkürler.

Okulumuza kaldığımız yerden devam etmek üzere tekrar döndük. Tabi ki okuldaki çalışmaları anlatmak çok zor. Sanırım bu konuda çekilen fotoğraflardan yardım isteyeceğim.

Hıdeuğ Hakan ile konuşurken Malatya Üniversitesi’nde görev yapan
Yrd. Doç. Erol Yıldır beyden söz açıldı. Bana “tanımanı isterim dünya harikası bir
insan” gibi sevgi dolu sözler söyledi. Ardından eğer şu anda Çardak’ta ise yanına gidelim dedi. Telefon açtık ve Çardak’ta olduğunu öğrendik. Biz yanına gidelim derken bir saat sonra Enganoy Erol Yıldır beyi, dünya tatlısı Enganoy Mustafa Yıldır amcamız ile karşımızda bulduk. Tabi hepimiz çok şaşırdık. Heyecanlandık, etrafını sardık ve ara vermeksizin sorular sorup düşüncelerini almaya çalıştık.

Enganoy Erol Yıldır bey, asaletine yakışır harika bir davranış ile bizlere kendisinin de emek olarak yardımcı olmak istediğini söyledi. Dış cephede uzaklardan görülen güzel boş bir alana Atatürk’ün eğitim ile ilgili bir sözünü yazmak istiyordu. Zaman geç olduğu için ertesi gün yazıyı yazmak için programını yapıp bizlerle vedalaştı.

Bizler yeni katılımlar ile çok mutlu olmuştuk. Harika günler ara vermeden devam edecekti. Nihayet, çalışan grupta Abhaz, Çeçen, Shapsugh, Kabardey, Abzegh, Wubıh olarak ekibi tamamlamıştık. Elbette daha bitmedi.

Akşam üzerimizi değişemeden Tok Avni Tokuç beyin akşam yemeği davetine katıldık. Yine köyden başka katılımlar ile harika bir akşam yemeği yedik. Geç saatlere kadar közde mısır pişirdik. Ardından nefis bir düğün yaptık. Düğünde oynayan büyüklerimiz neredeyse 30 yıldır oynamadıklarını ve özlediklerini söylediler. Ortam o kadar güzeldi ki saatlerce düğünümüzü yaptık. Ev halkı ile vedalaşıp, sabah saat 08:30’da okulda buluşmak üzere kaldığımız evlerimize döndük.