21 MAYIS ve ÇERKESLERİMİZ

GHUNEKHO K. Özbay

Türkiye Çerkeslerinde son dönemlerde bir hareketlilik görülmekte ve herkeste 21 mayısa odaklanmış durumdadır. Daha önceki yazılarım irdelenirse Türkiye Çerkeslerinde ayrışmanın başladığını dile getirmiştim. Biz Türkiye Çerkeslerinin büyük bölümü bulunulan şartlarına göre kendimize yelken açarız. Açarız da bizler sadece Türkiye’de yaşamıyoruz. Diğer içinde bulunduğumuz ülkelerin şartları da ayrı ve bu durumu da gözardı edemeyiz. Hele son Ortadoğu ve Kuzey Afrika olayları kendi meselelerimizin de gözden geçirilmesini gerektirmektedir. Arap dünyasındaki milliyetçilik akımları bizleri etkilemedi mi? Etkilemişse de sonuçları ne durumdadır.

Evet bizler yine Türkiye Çerkeslerine dönelim. 21 Mayıs iki gurubun, yani dönüşçü ve kalışçıların düellosuna dönüştürülmeye çalışılmakta. Her iki gurubunda istemlerinde haklı olduklarına inanmakla birlikte, amaçları doğrultusundaki eylem farklılıklarının olduğuna inanmaktayım. Şimdi hiç örgütsüz olmadan birey ve kabilelikle yapılan savaşları kaybetmedik mi?
Örgütsüz oluşumuzdan ulusumuz dağılmadı mı? Halen bu sıkıntıyı yaşamıyor muyuz? Kısaca, yapılacaklar çok ama örgütsüz bir eylemin başarıya ulaşmayacağı da kesin. Halk isyanlarını örnek gösterenlerde çıkacaktır ama bu isyanlarda örgütlerle başarıya ulaşılmıştır. Bunun içinde mutlaka örgütlü olmak zorundayız.

Dönüşçüler veya Kaf-Fed’çileri eleştirebiliriz. Bunları beğenmiyorsak seçimlerle onların yerine geçebiliriz. Neden bunlar denenmeden başka yolara sapılmakta. Sanırım bunların arkasında başka güçler veya çıkarcılarımız bulunmakta. Hatta, dönüşü savunanlara Moskofçularda denilir. Bunu diyenlere bir örnekte vereyim. Kendim 1974 yılına da Adigece okuyup yazmayı öğrendiğimde köylülerim bana komünist demişlerdi. Oysa bende onlar gibi, çalışıyor, üretiyor, namazımı kılıp zekatımı veriyordum ama yazılar Kiril’di ve onlara göre bunlar komünist işiydi. Türkiye şartlarında o günlerde komünistler Moskova’ya diyenler Sovyetlerin dağılmasıyla herkesten önce Moskova’nın yolu tuttular. Çünkü, ekonomik çıkarları bunu gerektirmekteydi. Çerkeslik veya devrimcilik çıkarındaydılar.

Bizler içinde bulunduğumuz devletlerin diline, dinine, toprak bütünlüklerine, bayraklarına saygılıyız ve saygılıda olacağız. Onlar gibi bunları koruyacak, sahipte çıkacağız ama kendi ulusumuzun geleceğine de hiçbir zaman halel getirmeyeceğiz, hakkımızı da sonuna değin savunacağız. Bu hak taleplerimiz sokaktan başlamaz. Örgütlenmekle istenir. Günümüz Dünyasında da uygulanan ve başarıya ulaşılan yollarda bunlardır.

Her iki tarafın haklı olduğu nedenler var. Çıkar dünyasında yaşamak için ya çok inanacaksın ya da paralanacaksın, bunun başka bir seçeneği de yok. Her iki kesimde yaşamak için örgütlü olmak zorundalar. 21 Mayıs tantanasını yapanlara hiç bir diyeceğim yok. Hatta anmalar için ağlamamıza, feryat etmemize de gerek yok. Geçmişin acılarını yaşaya atalarımızın ruhlarını mutlu etmek istiyorsak:
– İçinde bulunduğumuz devletlere saygılı olup haklarımızı sonuna değin savunmalıyız.
– Tüm Çerkeslere, hangi şartlar altında olurlarsa olsunlar Çerkes olduklarını kavratarak okutmalıyız.
– Tüm Çerkeslerin anavatanda toplanmalarını sağlamalıyız.
– Birlikte olduğumuz Rusya Federasyonu’nda Çerkes toprak bütünlünü sağlamalıyız.
– Rusya Federasyonu’na, sürgün Çerkeslerini vatandaş kabul ettirmeliyiz. (Bu Rusya’nın görevi ve aynı zamanda çıkarınadır da.)

Sonuç olarak Çerkesliğimizi, Çerkesya’ya endekslemek, orayla bütünleşmeyi sağlamalıyız. Bunun içinde, sokak eylemlerinin dahi örgütle yapılması gerekir. Aksi taktirde yok oluşa hazırlanan zemine katkı sağlanmış olur. ÇHİ’ninde Çerkesya’ya yönelik olması ve taksime katılmaları da gerekir. Sürgünle Suriye’ye yerleştirilen Çerkeslerin bir kısmı daha sonraları Trablusgarp’a yerleştirilene “Evvel Şam, ahır Şam”diye yalvardılar ama onları dinliyen de olmamıştı. (1). İşte sürgünde yaşamak için evvelde ipin ucu başkalarının elinde. Trablusgarp ve mısırdakiler gibi, kimin için savaşacaklar. Merkez için olsa da muhalefet için olsa da başkaları için canlarını ortaya koymayacaklar mı?21 mayısta sokak tantanalığı yapmadan, kendi öz gücümüzle, kendi geleceğimizi canlı tutmak için TAKSİM’de bulunmamız gerekli. Tüm Çerkeslerin birlikteliği için.

DİPNOTLAR:
1) 
Tarih mecmuası sayı. 4-1978 sah. 59