21 MAYISIN ARDINDAN

Çetawe İbrahim

Çerkeslerden söz edildiğinde en çok akla gelen iki ülkeden biri Türkiye’de 21 Mayıs’ta neler yapıldığı Rusya Federasyonu’nda yaşayan Çerkesler için de merak konusudur. Bu durumda gözler özellikle Türkiye Çerkeslerinin en büyük sivil toplum kuruluşu Kafkas Dernekleri Federasyonu’na çevrilir. Bu kurumun neler yapıp neler söylediğine bakılır.

Öncelikle KAFFED’in mitingini Kandıra gibi alakasız bir yerde yapmamış olmasını doğru bulanlardan olduğumu söylemek isterim. Sanal basından izlediğim kadarıyla da yönetim bu seneki etkinlikler için büyük gayret göstermiştir. Billboardlarda verilen ilanlar, sanatçı ve politikacıların olayın içine katılması, TV ekranlarına sıkça çıkmalar bu gayretlerin sonucudur.

Görünen o ki, bu yıl mitingde söylenen sözler, TC ve RF’ndan talepler gücümüzle orantılı olmayacak kadar büyük olmuştur.

Bu yıl etkinliklerde soykırım gereğinden fazla öne çıkarılmıştır. 19’ncu yüzyılda olanların soykırım olduğunu Kaberdey-Balkar, Adığey, Gürcistan parlamentoları kabul etmiştir. RF Devlet Başkanı B. Yeltsin 130’ncu yıl mesajında soykırım kelimesini kullanmamışsa da Kafkas halklarına yapılan zulmü dile getirmiştir. Bu konuya birçok konferansta değinilmiş, üzerine birçok kitap yazılmıştır. Dolayısıyla soykırım Çerkes halkının önemli bir tarihi ve politik argümanıdır. Bu argüman yerinde ve zamanında kullanılırsa faydalı olabilir, çok fazla ortaya serilirse eskir, yıpranır, işe yaramaz hale gelir.

Yakın tarihte yeryüzünde birçok soykırım yapılmış, soykırım sayılamayacak olaylar da bu kapsama sokulmaya çalışılmış, bu şekilde soykırım sözcüğü yıpranmış, eski gücünü yitirmiştir. 158 yıl önce uğradığımız soykırımı ne kadar yüksek sesle haykırsak ta alacağımız cevap “Vah vah, yazık olmuş!” tan öteye gitmeyecek, bir derdimize deva olmayacaktır.

Soykırımla suçladığınız bir ülke ile faydalı ilişkiler geliştirebilmemiz mümkün değildir. Rusya’ya karşı soykırımı bu kadar yüksek sesle dillendirip, sonra da vatandaşlık ve koşulsuz dönüş istemek çelişkidir. Rusya devletinin bizim ne düşünüp ne söylediğimize bakmaması düşünülemez.

Çerkes halkını geleceği büyük ölçüde Türk-Rus ilişkilerinin iyi olmasına, bu kapsamda diaspora anavatan ilişkilerinin geliştirilmesine bağlıdır. Bu kadar yüksek sesle soykırımın dillendirilmesi Türk-Rus ilişkilerini bozmasa da Çerkes diasporası Rusya ilişkilerini bozması kaçınılmazdır.

Önümüzde bir Ermeni diasporası örneği vardır. Dünyanın her yerinde soykırım anıtlarının açılması, parlamentoların soykırım kararları almış olması Ermeni ulusuna ve devletine ne kazandırmıştır?

Ermenistan’ın fakirliğine, dışarıya büyük göç vermesine engel olmuş mudur? Karabağ’da yenilgiye uğramasını engelleyebilmiş midir? Cevap hayırdır… Türkiye ile yıllarca sınırlarının kapalı kalması Türkiye’den çok Ermenistan’ın zararına olmuştur. Soykırımı politik bir argüman olarak kullanan Ermeni diasporası Türkiye’ye karşı nasıl öfkeli, kindar nesiller yetiştirmişse biz de bu yolda gidersek Rusya’ya karşı bu tür bir gençlik yetiştirmiş oluruz. KAFFED bu yılki mitingiyle böyle bir girişimi başlatmıştır. Bu girişimin ilişkileri olumsuz etkilemesi kaçınılmazdır. Zararın neresinden dönülürse kardır anlayışıyla bu tür girişimlerin bir an önce terkedilmesi yararlı olacaktır.

Rusya Federasyonu, Çerkes halkının varlığını koruyabilmesi, kültür, dil ve sanatını geliştirebilmesi için devlet bütçesinden enstitüler, müzeler, tiyatrolar, okullar, dans-müzik gurupları kuran, gazeteler çıkaran, radyo TV yayınları yapan ve bunları 100 yıldır yapan, kendi bayrağının yanına bizim bayrağımızı da koyabilen, yaşadığımız birimleri bizlerin adıyla adlandırabilen dünyadaki tek devlettir. Dünyamızda Çerkeslik adına üretilmiş ne varsa Sovyetler Birliği ve RF markalıdır.
21 Mayıs mitinglerinde bunlar dile getirilip billboardlarda bunlar görünür hale getirilmiş olsaydı toplantılara katılan siyasiler de belki örnek alır, bir çıkartmış olurlardı. Bundan da Çerkes halkı kazançlı çıkardı.

Yeni KAFFED yönetiminin göreve başladığından bu yana Rusya ile ipleri yavaş yavaş geriyor olmasına memnun olanlar da gözden kaçmıyor. Unutmamalı ki, gerginlik yaşadığımız ülkelerin yararına olmadığı gibi bizim hiç yararımıza değildir. Gerginlik politikası işin kolayını tercih etmektir ama fayda getirmez. İyi ilişkiler kurmak zordur, sabır, çalışma, gayret gerektirir, sonucu ise yüz güldürür.

Bu yılki 21 Mayısla ilgili söyleyeceklerim bu kadardır.