ADİGE DİLİ POLİTİKASI NE OLMALI?

Цушъхьэ Умэр
Türkiye
, Kasım 2012

Dünyada Adige dilinden başka kaç dil için sadece alfabesinin anlatılmaya çalışıldığı kitaplar basılıp yayımlanmıştır acaba? Diasporada açtığımız dil kursları alfabeyi öğrettikten sonra bir adım öteye geçememektedir.. Yani Adige dili için alfabe başlı başına bir sorundur. Çünkü bize göre Adige dili, dilbilimin alt bilim dallarında yeterince bilimsel çerçevede ele alınıp üzerinde çalışılmamıştır. Anavatanda basılıp yayınlanan Adige diline dair kimi kitaplar lehçeler arası karşılaştırmalı dilbilim, morfoloji, etimoloji, okul ders kitapları, Rusca-Adigece, Adigece-Rusca sözlükler, pratik konuşma kitapları vb alanlarda yoğunlaşırken, batılı dilciler genelde Adige dilinin gramer ve fiil yapısıyla ilgili araştırmaları yayınlanmaktadırlar.

Benim tespit edebildiğim temel eksiklik ve en çok ihtiyacımız olan ses bilim dalında eğitim almış uzmanlar başta olmak üzere dilbilimin alt alanlarında bilim adamlarımızın olmayışıdır. İlk ihtiyacımız olan şey ise Adige diline tek bir “resmi dil”dir. Bunu yapacak olan bilim adamlarının ilk yapacağı 12 Adige lehçesinin dil köklerine, dil seslerine göre ortak ve tek bir alfabe ile Adige dilinin bütün gramerinin, söz varlığının ve imla kılavuzunun hazırlaması olmalıdır.

Adige dili alfabesi Adige ve Kabardey lehçelerinde adeta birer faciadır. Adige dilinin var olan 12 diyalektinde fonetik olarak aynı seslere (fonem) sahip iken 2 ayrı alfabe olması başlı başına çelişkidir. Bu, dilbilim açısından anlaşılır değildir. Mutlaka en kısa süre içinde Adige dili için tek ve ortak bir alfabede karar kılınmalıdır ve yazın dilinde tüm dünyada tek bir Adige alfabesi kullanılmalıdır. Mevcut durum devam ettiği taktirde Adige dili UNESCO’nun da raporunda yer aldığı gibi yaklaşık 100 yıl içinde yok olmaya mahkumdur.

Rusya Federasyonu üyesi Adige cumhuriyetlerinde, DÇB içinde oluşturulan Muhaddin Kumakhe başkanlığındaki komisyonun sunduğu (2003) ortak alfabenin üzerinde anlaşma sağlanıp parlamentolara sunulduğu halde, birinin ortak alfabeyi kabul edip diğerinin anlamsız şekilde kayıtsız görünmesi akla sadece Adige halkı üzerindeki Ruslaştırma politikalarının bir sonucu olduğu görüşünü güçlendirmektedir.
Dünyada yaşayan tüm Adige halkı kendi diline ve dili üzerindeki asimilasyoncu politika ve uygulamaları mutlaka bertaraf etme iradesini sağlamak zorundadır.Bu açıdan başta Anavatan Cumhuriyetleri devlet politikalarıyla, diaspora STK’larının destek ve katkılarıyla “Adige Dili Politikası” oluşturulması zarurettir.

Adige cumhuriyetlerinin tek bir ortak “Adige Dil ve Tarih Kurumu” kurarak çok kapsamlı araştırma, geliştirme reformlarıyla Adige dilini ana okulundan üniversiteye kadar resmi eğitim-öğretim dili haline gelmesi, sanat, edebiyat, basım, yayın alanlarında tek bir “Resmi Adige Dili” oluşturma yolunda çalışmalıdır.

1864’de Çarlık Rusya’nın Kafkasya’yı istilasıyla ve toplumsal yaşantının kesintiye uğramasıyla Adige dili modern çağda kendini bilim dallarında geliştirme imkanı bulamamış, bu nedenle dilin ihtiyaç duyduğu yeni teknolojik ve bilimsel kavramları başka dillerden almak durumunda kalmıştır. Ancak bu durum Adige dilinin zayıf ve fakir bir dil olduğunu belgelemez. Adige dili “eklemli” bir dildir ve oldukça zengin yeni kavram, kelime türetme gücüne sahiptir.Yeter ki üzerinde yeterince bilimsel araştırma ve çalışma yapılsın.

Türk Dili, Atatürk’ün “dil inkılabıyla” yabancı dillerin etkisinden kısmen kurtarılıp bugünkü haline gelene değin öz Türkçe kavramlarla zenginleştirildi ise de, hala Türk dilinin % 48’i yabancı kelimelerden oluşmaktadır. Artık günümüzde baş döndürücü bilimsel ve teknolojik gelişmelerin yaşandığı ve bir günde yüzlerce yeni kavramın üretildiği bir dünyada ana iskelet dışında dili sürekli öz kavramlarla beslemek imkansız hale gelmiştir. Zaten bu yeni kavramların, dünyanın gelişmiş 5 uluslar arası kültür diline ve diğer dillere de aynı şekilde kendi fonetik kurallarına göre söylenip yazılarak girdiğini görmekteyiz.

Dünya tarihinde 6000-7000 kadar çok dili konuşan halk içinde sadece 10 kadar halkın diliyle söylenmiş ve yazılmış destanlar, “epos” vardır. Bu mitolojik destanlardan biri ve Yunan Mitolojisi kadar eski ve zengin olanı Adige Halk Destanları “ Nartlar”dır. Böylesine zengin bir “epos” yaratan halkın dili nasıl fakir olabilir! Tam tersine Adige dili, dünyanın başka dillerinde olmayan, dilin kendi yapı özellikleri itibariyle “söz söyleme” güçü oldukça kuvvetli bir dildir. Özellikle fonetik zenginlik, anlamlı morfemlerden karmaşık yapıda ancak güçlü ifade olanağı sunan biçim birim yapısıyla (kelime türetme ekleriyle) dilbilimcilerde hayranlık uyandırmaktadır. Hatta rahmetli yazarımız Kuyeko Nalbiy bir röportajında “Adige dilini tanrı yarattı” demiyor muyuz, tanrı yarattığına göre hata yapar mı?” diyerek Adige dilinin özellikle 1500 kadar bitki ve ağaca ad verecek kadar zengin kavramlara sahip olduğunu dile getirmiştir.

Tanrı, Adige dilini yaratıp Adige halkına armağan etmiş ama gramer kitabını yollamayı unutmuş herhalde, biz de iş edinip yazamadık hala.

(Not: Bir sonraki yazımız Adige Alfabesi ve temel özellikleri üzerine olacaktır.)