ADİGE SOFRASINDA ADETLER

Çeviri: BABUG Ergün Yıldız

Yaşamın içersinde çok çeşitli nedenleri olabilecek sevinçlerimizi mutluluklarımızı davetlere, kutlamalara dönüştürdüğümüz zamanlar çoktur. Düğün, dua, doğum günü,milli bayramlar ve günler, aile içinde meydana gelen sevinçli olaylar, bir yere misafir olarak gitmek, bir yerden misafir gelmesi, eski dostların karşılaşması, toplantı, iş hayatındaki başarının ödüllendirilmesi ve bunlara benzer pek çok nedenle yapılan toplantılar (хъуэхъу) temenni konuşması yapılmadan olmaz.

Adigeler her zaman хъуэхъу/ h”ueh”u sofrasında bir araya gelen grubun  töreye uygun, yakışır şekilde toplanıp dağılmasına önem verirler. Sofradaki büyüğün söyledikleri can kulağı ile dinlenir,onun izni olmadan konuşulmaz söze girilmez, gruplar halinde veya iki kişi arasında konuşma yapılmaz, toplantının başından sonuna kadar toplantıya vesile olan sevinçli olay paylaşılır, iyi dileklerde temennilerde bulunulur asla tartışma ve sürtüşmelere müsaade edilmez. Eski bir Adige sözü  “iyi  temenniler ile toplanıp, ağıtlarla dağılmayın” der.

İşte bu düşünceden dolayı da Adige sofrasında uyulacak kurallar çok açık ve çok katıdır. Herkeste bu kurallara harfiyen uymak zorundadır.

Kurulmuş olan o sofranın töreye uygun sürmesinden ve topluluğun sorunsuz dağılmasından o sofranın thamadesi sorumludur.

Her yaşlı thamade olarak seçilmez. Bir topluluğa thamade olacak kişide herkesin saygısını kazanmış olmak, kuralları ve töreyi bilmek ve uygulamak, dikkatli zeki ve pratik düşünebilmek, cemiyete hitap edebilmek ve sözünü dinletebilmek, tam ve uygun kararlar alabilmek yaşlı olmanın dışında aranan özelliklerdir.

Genç nesil çeşitli vesilelerle tertip edilen bu tür toplantılı yemeklere sık sık rast gelmektedirler.

Buralara katılacak genç nesil bu tür toplantıların kurallarını ve uyulması gerekli prosedürünü bilmek durumundadır.

Bu nedenle gençlere bir bilgi olması açısından bu konuda duyduklarımı bildiklerimi okuduklarımı ve yaşadıklarımı yazacağım.

Öncelikle toplanan insanların içerisinde saygın, nispeten yaşça büyük ve toplantıya vesile olan konu hakkında bilgi sahibi bir kişi (bu kişi gelen misafirlerden değil o çevreden ve o cemiyetin içinden birisi olacak) thamade olarak jant|eye (baş köşe) oturur.

Jant|e, sofranın kurulduğu o odanın içerisine gireni ve çıkanı görebileceği tüm odaya hakim noktadır. Thamadenin sağında ve solunda kalan oturma yerleri, thamadeden sonra gelen büyüklerin  yeridir.

Gurupta misafirler varsa, bu misafirlerin yaşlısı thamadenin soluna, yerli grubun ikinci yaşlısı ise thamadenin sağına oturur. Diğer sofraya oturacak olanlar misafir ve yerli karışık olarak yaşlarına uygun biçimde otururlar.

(хъуэхъу) H”ueh”u sofrasında hizmet etmek, sofradakilerin ihtiyaçları ve istekleri ile ilgilenmek, yemeklerin içeceklerin uygun zamanda sofraya getirilip götürülmesi işlerini yapmak üzere genç bir gurup (şh’eğerıt-щхьэгъэрыт) görev alır.

(Şh’eğerıt-щхьэгъэрыт) yerlilerden, aileye yakın gençlerden seçilir veya sofranın büyüklüğüne göre daha fazla genç görev alır.  Fakat genç olsa da bu kişinin güler yüzlü, saygılı, sofra kurallarını bilen birisi olmasına dikkat edilir. (Şh’eğerıt-щхьэгъэрыт) sofrada thamadenin sağ elidir demek pek de abartı olmaz. Bu kişiler genç olsalar da büyük bir erkek sorumluluğu ve davranışı göstermek durumundadırlar.

Sofrayı thamade açar. Thamade bu açılış konuşmasında toplantıya neden olan konuya da değinerek sofrada bulunanlara davete icabetleri nedeni ile teşekkür eder ve kadeh kaldırır (бжьэ-bj’e).

Thamade kadehini bıraktıktan sonra diğerleri onun bu konuşması için kadeh kaldırarak içerler. Yemeğe ilk uzanması gereken de thamadedir,diğerleri bundan sonra yemeğe başlayabilirler.

Thamadeden hemen sonra misafir grubun thamadesi olarak oturan kişi kadeh kaldırarak konuşmasını yapar. Diğerleri, yani yaşlılardan isteyen veya gençlerden konuşmak isteyip izin verilen kişiler sırası ile konuşmalarını yaparlar.

İçkili toplantılarda h”ueh” söylenmeden kadeh kaldırılmaz, bu esnada (yani хъуэхъу-h”ueh”u söylenirken) ilk kadeh kaldıran da kadehi ilk bırakan da sofranın büyüğüdür gençler ondan sonra içmekte serbest olurlar.

Gençler için yakışanı her (хъуэхъу- h”ueh”u) söylenişinde elindeki kadehten bir yudum alarak bırakmaktır. Çünkü içkiyi alt etmiş kimse yoktur.  Bu nedenle aşırıya kaçarak sofra adabına yakışmayan bir davranışta bulunmak cemiyete karşı saygısızlık olduğu gibi toplantının amacına da gölge düşürür ki, bu da büyük ayıp olarak kabul edilir.

“Evinde kendini eğit, sonra cemiyete gir” sözü bu tip nahoş durumlara sebebiyet verenler için söylenmiş bir sözdür.

Sofraya birisi geç kalmışsa gelen kişi cemiyete katılmak için izin ister buna gupmahuebj’e denilir. Thamadenin veya büyüklerin izni ile bu kişiye gupmahuebj’e (гупмахуэбжьэ-iyi dilek kadehi) verilir. Gelen kişi bunu içerek hizmet eden gence tekrar doldurtup kendisine ikram edene geri verir.

Bundan sonra ancak geç kalan kişi sofradakileri selamlar ve yaşına mevkiine uygun bir yere oturtularak sofradakilere katılır.

Bu tür toplantılarda olmazsa olmaz kural saygı ve sofra adabına uymaktır. Kendi başına sofradan kalkıp oturmak içeri girip dışarı çıkmak, yüksek sesle bağırarak konuşmak, kendi arasında fısıltı ile konuşmak veya gruplaşarak konuşmak geleneklere ve kurallara aykırıdır. Dolayısıyla ayıptır. Sofrada ne olup bitiyorsa her şey thamadenin veya onun yardımcısı olan yaşlının izni ile olmalıdır.

Kişi bu tür yerlerde temsil ettiği aileyi içerisinde yaşadığı cemiyeti utandırmamak için azami gayreti ve özeni göstermelidir. Sofrada iken sağa sola yaslanarak kaykılıp yayılarak oturmak ayıptır. O cemiyete ve temsil ettiği aileye karşı saygısızlıktır.

Bu tür toplantıları güzelleştiren en önemli şey Adige geleneğine uygun edep dairesinde toplantının sürüp gitmesi ve her şeyin olması gereken şekilde geleneğe uygun olmasıdır.

Sofra geleneğinin iki önemli ayağı (хъащ|эныш-h’aş’enış  ve щхьаныкъуэ- şh’anık”ue) misafire kesilen hayvan eti ve sofraya getirilen yarım baştır.

Bu iki adet başlı başına bir seremonidir Adige sofrasında. Haş’enış sofraya en son getirilir, bu gelmeden misafirler sofradan kalkmaz, grup dağılmaz. Çünkü h’aş’enış adından da anlaşılacağı üzere gelen misafirler, toplanan cemiyet için kesilmiş hayvanın etidir ve bu şekilde gelenler için hayvan kesilmesi o gruba ve gelen misafirlere değer verildiğinin göstergesidir.

Misafirler artık kalkmak için isteklerini göstermeye ve yavaş yavaş gitmek için izin isteyip hareketlenmeye başlayınca h’aş’enış thamadenin talebi ile sofraya getirilir.

Bundan ayrı olarak thamadeye saygının bir göstergesi olarak da kesilen hayvanın sağ yarım başı ve göğüs kafesi ayrı bir tabakta thamadenin önüne getirilir. Bundan sonra thamade sofraya getirilen bu etin kesilme nedeni olan konuklara ve konukların toplanma nedeni olan konuya ilişkin bir konuşma yapar ve hep birlikte kadeh kaldırılır.

Thamade önüne gelen bu yarım başı kendisi kırar veya yanında oturan misafirlerin thamadesine ikram eder ki, bu durumda misafir thamade gösterilen nezakete teşekkürle bu yarım başı tekrar thamadeye iade eder. Çünkü o sofranın büyüğü ve sofrada düzenin sorumlusu olarak yarım baş thamadenin hakkıdır.

Sonuç olarak bu yarım baş, burun kısmı, göz çukuru ve başın arka kısmı olmak üzere üç parçaya bölünür (buna neh”ıj’ ah’e-нэхъыжь |ахьэ) büyük hakkı denilir. Ayrıca kulak (нэхъыщ|э |ахьэ-neh”ış’e ah’e) genç hakkı olarak verilir.

Başın dağıtılması şöyle olur: Önce kulağı kesilerek sofraya hizmet eden gence (şh’eğerıt) verilir ve duyduğu güzel gelenekleri ve kuralları kendisine örnek alarak hayatına uygulaması temennisi ile hizmeti için kendisine teşekkür edilir.

Thamade başın arka kısmını kendisine bırakarak burun ve göz çukurunu sağında ve solunda oturanlara ikram eder.

Bundan sonra misafir grubun thamadesi veya bir başka yaşlı, thamadeye bir teşekkür konuşması yaparak bu tür nice güzel toplantıda cemiyetin önünde içinde bulunması onları yüreklendirip doğru yolu göstermesi temennisi ile uzun ömürler diler, teşekkür ederler.

Bundan sonra leps (et suyu) içilmeden önce sofrayı açan thamade (şesıjıbj’e-uğurlama içkisi) adı ile kadeh kaldırır. Gelen misafirlere sağlıkla selametle evlerine ulaşmaları, güzel bir yaşam sürmeleri yine böyle güzel günlerde karşılaşmaları temennisi ile teşekkür konuşmasını yapar.

Eğer toplanan gurup için h’aş’enış kesilmemişse thamadenin önüne kesilen tavuk veya hindi eti ile birlikte ayrı bir tabakta (negeğu-mide) getirilir. Thamade bunu üçe bölerek bir parçayı kendisine diğer iki parçayı sağında ve solundakilere verir. Thamade bu parçayı sofradan kalkma zamanı geldiğinde yer, diğer iki kişi ancak bundan sonra yerler kendilerine verilen parçayı.

Bundan sonra grup thamadeye saygılarını sunarak yavaş yavaş dağılmaya başlar. “Cemiyeti bir arada tutabilen kişi bir cemiyet değerindedir” sözü  işte bu tür toplantıları başarı ile sürdüren thamadeler için söylenmiştir.