ADİGECE HAYVANLAR SÖZLÜĞÜ – (ПСЭУШЪХЬАМЭ ЯГУЩЫ1АЛЪ)

ĞIŞ Nuh
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız

İnsanı kuşatan doğal çevre içinde sayısız hayvan da bulunuyor. Canlı olan bir yerde, yaşam da vardır. Barındığımız yerküre dışında yaşam olduğuna ilişkin, bir kanıt yok. Espri niteliğinde de olsa, birçokları sormadan edemiyorlar: “Mars’ta yaşam var mıdır” diyerek. Konu, insanların ilgisine yol açıyor. Şu kadarını biliyoruz: Ayda yaşam yok. İnsanın canlılar dünyası ile böylesine ilgilenmekte olması, kendisinin de, o canlılardan biri olması nedeniyledir. Yeryüzündeki tüm insan topluluklarının/ulusların anlatı, masal, öykü, destan, şiir, şarkı ve atasözlerinde hayvanlara geniş bir yer verilmiştir ve verilmektedir. Hayvan adları, çocuklara ilişkin şiir, fabl (öykünce) ve masallarda daha fazla kullanılır. Hayvanlara değinmeyen masallar çocukların fazla ilgisini çekmez, hayvansız masalları dinlemeyi pek sevmezler.

Çocuklara seslenen büyük şairler/ozanlar, bu nedenle şiirlerinde hayvanlara alabildiğine yer vermeye çalışırlar. Çünkü o tür yapıtlar çocukların ilgisini çeker ve çok da sevilir. Korney Çukovski, Samuel Marşak ve Sergey Mihalkov gibi yazarların yapıtlarını sadece çocuklar değil, büyükler de severek okurlar. Bir örnekten söz edecek olursak,  Korney Çukovski’nin yapıtlarını okuyan çocuklar açısından timsah,  sevilen hayvanlar arasına katılmıştır. Çocuklarımızın hayal/imgelem dünyasında çok sayıda  hayvan yaşıyor, bunu bilmeliyiz! Bu hayvanlar kitaplarla sınırlı kalmıyorlar, çocukların düş dünyasını da süsleyebiliyorlar, birçok çocuk düşünde hayvanlarla olan dostluğunu sürdürüyor, onlarla oynamaya devam ediyor, örneğin çocukların uykularında hayvanlarla oynaştıklarını, sevinerek katıla katıla güldüklerini, düşlerinde hayvanlarla birlikte olduklarını görürüz.

Adige Nart destanında, söylentilerimizde ve kitaplarımızda pek çok hayvanın insanlarla beraber olduğunu, bazı hayvanlardan da zarar görüldüğünü görebiliyoruz. Anlatılarımızda en çok ata yer veriliyor. Atın yeri, Nart destanında geniş, başat. Destanımızda atın konuştuğunu, binicisinin danışmanı ve koruyucusu olduğunu, binicisini tehlikelere karşı koruduğunu, kritik yerlerden çıkardığını görebiliyoruz. Nart Savsırıko‘nun (Саусэрыкъо) atı Thojıy (Тхъожъые), insan gibi akıllı, çıkış yollarını gösteren bir at, ağır yaralı olduğunda bile insan gibi sabretmesini biliyor.

Tembot K’eraş’ın şiirlerinde at, sahibinin yakın arkadaşı ve yol gösterenidir/rehberidir.

Hayvanlar birer ilkörnek/prototip olarak değişik insan karakterlerini/kişiliklerini simgeliyorlar. Bu karakterler fabl (öykünce) türü yapıtlarda ortaya konuyor. İ. A. Krılov‘un fabllerinde (öyküncelerinde) bu türden çok sayıda hayvana yer verilmiştir. Adige yazarları İbrahim Tsey ile Hazret Aşın‘ın Adigece yazılmış çok sayıda öykünceleri (fablleri) vardır, bu yapıtlarda da hayvanlar insanların ilkörnekleri olma anlamında yer alırlar. Özetleyecek olursak, insan, filden başlayıp sivrisineğe uzanan bir hayvanlar kuşağı ile kuşatılmış durumda. İnsan, bu hayvanları görerek mutlu oluyor, ölümü de onlarla tanıyor. En azından bir hayvan türünün bulunmadığı bir yerde,  insan da olamaz. Çünkü insan da hayvanlar dünyasının ayrılmaz bir parçası.

Yazıktır ki, şu sıralar, Adigelerin adını günümüze getirebilmiş olduğu hayvan sayısı fazla değil. Toplayabildiğimiz adlar topu topuna 400 kadar, bu küçücük sayı,  Adigelerin her kesimince de bilinmiyor. Sayının bu denli azalmış olmasının nedeni, hayvan adların zamanında yazıya geçirilmemiş ya da o konuda şimdiye değin bir sözlük hazırlanmamış olmasıdır. Sonuç olarak Adigelerce bilinmekte olan hayvan adı sayısı, giderek azalmıştır ve azalmaya da devam etmektedir, gerçekten üzücü bir durum. Biz,  birçok Adige insanının isteğini göz önüne alarak, elimizden geldiğince, bu küçük sözlüğü, bir ilk girişim olarak hazırlamış bulunuyoruz. Sözlüğü, ilköğretim okulları öğrencileri için hazırladık, ancak büyükler de sözlükten yararlanabilirler.

Hayvan adlarının her birinin yanında, hayvanların resimlerini de vermeye çalıştık. Hayvan adlarının hepsi, kuşkusuz Adigece çıkışlı değil, Türkçe, Rusça ve başka dilerden alınmış olan,  ama hala Adigelerce kullanılmakta olan adları da, Adigece kapsamında değerlendirip sözlüğe aldık. Ancak yabancı kökenli ad sayısı pek fazla değil. Bazen hayvanın iki değişik adı oluyor, öyle durumlarda, adın birini alfabetik sıraya göre yazıyoruz, diğerini de bkz. diyerek ad olarak yazıyor ve gönderme yapıyoruz (Örneğin, ”Хьэжъу”, щенок. еплъ. ”Хьэжъущыр”-“köpek yavrusu; encik” gibi. -HCY). Adigece hayvan adının ardından Rusça’sını da veriyoruz. Bir hayvanın tanımını, yaşadığı çevreyi, yararını ya da zararını Adigece olarak vermeye çalışıyoruz. Sözcüklerin ve açıklamaların sonunda da hayvanlara ilişkin olarak Adige folklor ve edebiyatından alınma alıntılar da sunuyoruz. Ayrıca atasözü (гущы1эжъ), bilmece (хырыхыхь) ve tekerlemelere (1уры1упчъэ) de, yer vermeye çalışıyoruz. Doğaldır, her bir hayvan üzerine sunduğumuz bilgiler aynı ve eşit ölçekte değildir, olamaz da. Ölçüt,  o hayvanın Adige toplumunun yaşamı içindeki yerine ve önemine göre değişmektedir. Birçok hayvanın tanıtılmasında, kendi belirlediğimiz bilgileri ve anlatıları sunuyoruz.

Bu ilk çalışmanın yeterli olduğunu asla söyleyemeyiz, eksik kalan çok şey var. Bu nedenle, okuyucularımız kanılarını, bildiklerini ve daha iyisinin yapılması için neler düşündüklerini bize yazar, katkıda bulunurlarsa seviniriz, eksiklikleri gidermede yardımcı da olmuş olurlar.

Not: Karşılaştırma ve adları daha iyi öğrenme bakımından, bazı hayvan adlarını Shapsughca olarak da vermeyi yararlı görüyorum. Adigey yazı dilinde, bize göre ayırt edilmesi zor ve karmaşık çok sayıda ses ve sözcük bulunuyor. Shapsughca’da sesler daha yalın ve daha kolay ayırt edilebilecek, anlaşılabilecek bir özellikte. Ayrıca Shapsughca, Türkiye’de çok konuşulan bir Adige Batı kolu Kıyı lehçesi…

Hayvan adlarından bazılarının Shapsughca karşılıklarını verebilirsek, konunun Türkiye’deki Adigeler tarafından daha iyi anlaşılabileceğini düşünüyorum. Bu arada, Shapsughca üzerinden bazı hayvan adlarını da ortaya çıkarabilirsek, bu da bir kazanım olur. –HCY

Hayvan adları (Псэушъхьац1эхэр)

Ev hayvanları adları (Щагу псэушъхьэмэ ац1эхэр)

Абэкъу (Abeku)

абок  (at cinsi). Hızlı yürüyüşlü, dayanıklı ve güçlü bir Adige binek atı cinsi.

Пщы-оркъыхэр унэгъо ш1ак1эм зеусэм,
Зэмыусагъэр 1офш1эн амал,
“Зы абэкъурэ зы аркъэнырэ бгъотымэ,
Унагъо пш1эгъахэба”, – а1оу
1офынчъэ техак1ор яхэтык1агъ.

(Теуцожъ Цыгъу)

-Pşı ve verkler (beyler) hane olmak istediklerinde,
Bir şeyi hiç düşünmezler, çalışmak gerektiğini,
“Bir abeku (at) ile bir kement bulursan, yeter,
Hane oldun demektir” diyen
Fırsatçının biri de vardı içlerinde.

(Tsığo Tevçoj, Adige halk ozanı)

Алашэ (Alaşe)

Мерин. Burulmuş at, iğdiş, koşum atı. Adigelerin binek atları, genellikle iğdiş atlar olurdu.

Шумэныкъор зигъэл1ышхоу,
Къунчыкъокъо пщышхом готэу
Ц1ыф отэрым агу итэу къызэплъэм,
Иалашэ
тес к1алэр къылъэгъугъ.

(Тэуцожъ Цыгъу)

Алашэр зэптыгъэ ныбджэгъухэр
Шы сэкум зэлъыхэбгъагъ.

(Фолклор)

Алашэм уеомэ регъэхъу, езымыгъэхъущтыр щыды. (Гущы1эжъ).

Şumenıko böbürlenerek,
Beylerbeyi Kunçıkoko’nun yanında
Topluluğun ortasından bir baktığında,
-Karşı safta- Alaşe’sine binmiş çocuğu gördü.

(Tsığo Tevçoj)

Alaşe verdiğin gençler
Hemen atın yelesine gömülürler.

Folklor)

Alaşe, kırbaçla vurdukça hızlanır, ama eşek hızlanmaz. (Atasözü).


Алп
(Alp)
Альп.  
(Söylence, masal atı).
Имыхабзэу къэлъэпао
Алпыр.
К1алэр къэлэнт1агъ.

Ау гугъэр мэгу1э,
Блыпкъым зырещы,
Алпышы тамэу.

(Къуекъо Нальбый)

Алпэр къэлъ-гулъык1э агъашхэ. (Гущы1эжъ).
Hiç olmadığı gibi, ayağı takılıp tökezleyiverdi
Alp. Delikanlı bir sarsıldı.
Ama hemen kendini topladı,
Uzanıverdi omzuna doğru  atının,
Tıpkı bir alp kanadı gibi.

(Nalbi Kuyeko, Adige şair ve yazarı)

Alp, ’süpürge otuyla/tohumuyla’ (“къэлъ-гулъ” ile) beslenir. (Atasözü).


Ачъэ
(Açe)

Козёл (Teke). Damızlık olarak bırakılan erkek keçi.

Ачъэжъ горэ къэк1ухьак1оу
Хэт 1эхъогъум чыжьэрык1оу.


(Жэнэ Къырымыз)

…Ыхьызэ, ачъэу чъыеу щысым ыбжъэ т1уак1э бгъэр дэт1ысхьи цур дишхыхьагъ. (Фолклор).
Ачъэ
ц1ык1у бжъэкъошху. (Гущы1эжъ).

Ачъэр мэлым япащ. (Гущы1эжъ).

Tekenin biri  uzun yol gezginin biri gibi
Dolaşıp duruyordu  sürünün içinde.

(Kırımız Jane, Adige şairi)

…Uçarken, kartal, uyumakta olan tekenin iki kırık boynuzu arasına konup oradaki öküzü yedi. (Folklor).

Teke küçüktür,  ama boynuzu büyüktür. (Atasözü).

Teke koyunların başıdır, lideridir. (Atasözü).


БЫГЪУ  
(Bığu)

бык. Boğa. Damızlık olarak inekler için bırakılan erkek sığır. Çok güçlü olan bir boğanın başı büyük, boynu kalın olur.

1эхъогъум хэт быгъум чэмхэм нэмык1 быгъу къахахьэу ыдэщтэп.

Хьак1ыба к1ыбыхъуа

Татэ быгъур къеук1а

К1эп1э-к1эпщыр къытфехьа,

Щыуаныжъыем итэдза

Цыгъо ц1ык1ум репхъота.

(Фольклор).

Чэм къэщэф ук1уагъэу быгъу къэпщэфэу укъэк1ожьы хъуна.(Фольклор).

Köpek sırtı mı,kocaman sırtlı mı

Babam boğa kesiyor mu

Kuyruğunu kırbaç gibi getiriyor mu,

Onu küçük kazana atıyor muyuz

Küçük fare onu aşırıyor mu.(Folklor).

İnek almak için gittin,boğa getirip dönmek olur mu?(Folklor).


Былым
(Bılım)

Скот.Hayvan.İnek,keçi ve koyun,bunların hepine hayvan denir.

Цуи ык1и чэми

Былымэу зэк1э агъотырэр

Къырафыжьэнэу тыраубытагъ.

(Тэуцожъ Цыгъу)

Былымыр жъы зэрэхъурэр ышъу. (Гущы1эжъ)

Былым зыхъурэм ы1упэ дагъэ 1улъ. (Гущы1эжъ).

Öküz ve inek

Bulunan tüm hayvanların

Sürülmeleri kararlaştırıldı.

(Tsığo Tevçoj)

Hayvanın yaşlandığı derisinden belli olur. (Atasözü).

Hayvan besleyenin dudağı yağlı olur. (Atasözü).


Былым п1ашъ
(Bılım p’aş’)

Крупный рогатый скот.Büyükbaş hayvan.İnekten küçük olmayan boynuzlu büyükbaş hayvanlar.

Айтэчыкъом былым п1ашъэу 1эхъогъу пчъагъэ и1агъ.(Фольклор).

Къунчыкъо Пщымафэ былым п1ашъэу и1агъэм ипчъагъэ ыш1эжьыщтыгъэп.(Фольклор).

Былым п1ашъэр нахь 1ыгъыгъош1у мэл –пчэнмэ анахьи.

Ayteçıko’nun birçok büyükbaş hayvan sürüsü vardı. (Folklor).

Kunçıko Pşımaf sayısını bilmediği büyükbaş hayvan sürüsüne sahipti. (Folklor).

Büyükbaş hayvanın bakımı keçi ve koyuna (küçükbaş hayvana) göre daha kolaydır.


Бырул
 (Bırul)

Чалыйконь.Rengi dona,gök mavisine kaçan kırata bırul denir.Güçlü bir at cinsi olarak masallarda adı sık geçer.

Аскъэлэе нэплъэгъум къызек1ым,

Ибрулэ къы1утхъуи къызежьэм,

Бгъэшхъо быбым фэдэу,къышъхьэрылъэдагъ.

(Тэуцожъ Цыгъу).

Шы бырулэм шибл ак1уч1э хэлъ.(Гущы1эжъ)

Askalay düzlüğüne ulaştığında,

Brul atının gemini salıp harekete geçtiğinde,

Uçan bir kartal gibi,düzlüğün üzerinde belirdi.

(Tsığo Tevçoj).

Brul atı,yedi at gücündedir.(Atasözü).


Гъэлъэхъу
(Ğetlehu)

Волох.Burulmuş,ama yılını doldurmamış  koç.Semirtilerek kesime hazırlanır.

Къаухъумэрэр яп1эстэ 1ан,

Пк1энт1эпсык1э къалэжьыгъэу

Ямэщыхьас,ягъэлъэхъужъ.

(Тэуцожъ Цыгъу).

…мы гъэлъэхъу  пщэр ш1агъор остын,мыщ к1апэу пытым ыуасэп уитэнэ од ц1ык1у. (Фольклор).

Korumaya çalıştıkları kaçamak (p’aste) sofrası,

Alınteri ile ürettikleri

Tarlaları,ğetlehu (burulmuş) koçlarıdır.

(Tsığo Tevçoj).

Bu güzel ve besili ğetlehuyu (koçu) sana vereyim,bunun kuyruğu kadar para etmez o senin vereceğin sıska düven. (Folklor).

Дул-дул (Dul-dul)

Дул-дул.Düldül.(Efsane,söylence atı).Masallarda,Nart destanında anlatılan akıllı,güçlü ve hızlı bir at cinsi.

Дул-дулым къылъэк1о

Шэщыпчъэхэр къы1уахы

Дул-дулэу хацык1эк1ыхь

Ныбжьи шы зык1эмыхьажь. (Фольклор).

Düldülün peşinden geliyor.

At ahırının kapısını açıyorlar

 

Düldülün kılları uzundur

Hiçbir at asla ona yetişemez. (Folklor).


Емлыч
(Yemlıç)

Дикий,необъéзженныйконь.Yabani at,binek ya da  koşum atı olarak eğitilmemiş at.

Шы емлычым зандэу зе1эты,

Дзыошъхьэпхыгъэу л1ыр къыpеуты.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Фэкъол1ымэ афэмы1этэу,

Ашъхьэ къыза1этыжьым,

Емлычым аркъэн тефэмэ 1асэ зэрэхъоу,

Мыхъужьынэу зеш1эм,

1офыш1э зыкъиш1и,

Агузэгу къиуцожьыгъ.

(Тэуцожъ Цыгъу).

Шы емлычыр шыш1о1ум егъу,

Налым и1офи тынэсы пшысэу.

(Гут1э Санят).

Vahşi/yemlıç at şahlanıyor,

Boş bir çuval gibi adamı yuvarlıyor.

(İshak Meşbaş,Adige yazarı ve şairi).

Sabır gücünü yitiren fekollar (*),

Başlarını kaldırdıklarında,

Kement atılan yemlıç atının uysallaşması gibi,

Çıkar yol göremeyince,

İşe sarılarak,

Çalışanların arasına katıldı.

(Tsığo Tevçoj)

Yemlıç (vahşi) at,gemini zıt bellemiş,

Nal çakmaya sıra gelecek gibi değil.

(Sanyat Gut’e)


Есэный
(Yesenıy)

Есений (Adige atı cinsi). Adigelerin savaş için eğittikleri, yüksek boylu, güzel ve dayanıklı at cinsi.

Есэныеу к1ош1о пк1эгъуалэр

Къэралит1уми ягъэш1эгъоныр…

Даурк1э Хьапэк1э нэшъу

Есэныем  дахэу зегъазэ

Фэрзэпэ заор еублэ.

(Фольклор).

Есэныер о къиощы

Зышы лъабжъэ пымыупк1эу…(Фольклор).

Şahane yürüyüşlü kırat yeseniy

İki ülkenin hayran kalacağı…

Davr Hapaç’e körün

Yeseniyesi şahane bir manevra yapıyor

Farzepe (*) Savaşı böyle başlıyor.

(Folklor).

(*) Farz Irmağının Kuban’a döküldüğü yerde gerçekleşmiş bir savaş-HCY

Yeseniyeyi dışarı çıkarıyorsun

Toynağına hiç dokunmadan…(Folklor).


Кобэн
(Koben)

Шы кобэн (застоялый конь;farklı bir at cinsi). Binek ya da koşum atı olarak kullanılmayan, sadece iyi beslenen gösterişli bir at cinsi. Bu cins at koşturulduğunda çabuk kesiliyor ve tere boğuluyordu.

“Шым шъуна1 тежъугъэт,

Оркъыжъыхэр нэбгъуаплъэу

Заплъыхьэзэ къыдэхьанышъ,

Шы кобэныр хаутыхьащт”,-къари1уи,

И1оф ыуж итэу дэк1ыжьыгъ.

(Тэуцожъ Цыгу).

Цу кобэн ямыгъэук1.(Гущы1эжъ).

“Ata dikkat ediniz,

Verkler (soylular) miyop bakışlarıyla

Bakınarak sökün ederler,

Koben atı hırpalarlar”, -diyerek,

İşinin peşinden gitti.

(Tsığo Tevçoj).

Koben öküzünü kesime verme.(Atasözü).


Къо
(ko)

свинья. Çabuk şişmanlayan bir hayvan, bir doğumda çok sayıda yavru doğurur. Adigeler eskiden domuz besler ve etini de yerlerdi. Domuzun ormanda yaşayan ve yabani olan cinsi de vardır.

Зикъо к1одыгъэм къо дыргъ макъэ ытхьак1умэ ит. (Гущы1эжъ).
Мышк1ур къызщефэхрэ ч1ып1эм къом щылъыхъу. (Гущы1эжъ)
Машинэр зыдыщагъэпсэу, къо лъыпсыр зыщырак1ыхырэр Ермэлыхьабл. (Фольклор).

Ылъэ к1эк1ы, ык1ыб шъуамбгъо, бгъунджэу щылъ, лышхо телъ. (Къо). (Хырыхыхь).

Domuzu kaybolanın kulağından domuz homurtusu eksik olmaz. (Atasözü).
Domuzu palamut dökülen yerde ara. (Atasözü).
Makinenin yapıldığı/onarıldığı, domuz kanının akıtıldığı yer Yemelhabl’dir (*). (Folklor).

Ayağı kısa, sırtı geniş, yan yatar, eti boldur. (Domuz). (Bilmece).

(*) Şimdiki Yermelkale ya da Armavir kenti, Adigece anadilli Adige Ermenilerinin, eskiden köy olan  yerleşim yeri. -HCY.

Къобзщыр (Kobzşır)

Поросенок (самка). Domuzun doğurduğu dişi yavru.
Хьэм къобзщыр ц1ык1ур к1уап1и чъап1и римытэу къырифэк1ыщтгъэ.

Köpek, dişi domuz yavrusunu kaçacak, gidecek yer bırakmadan koşturup kovalıyordu.

Къобзы (Kobzı)

Свинья (самка). Dişi domuz, küçük domuz yavruları doğurabilir.

Къобзым ылъакъо чэум дэнагъэти, къыдихыжьын ымылъэк1эу, ш1уабзырэм фэдэу к1ыищтыгъэ.

Къощыр ц1ык1ур бэу к1ыгъоу, къобзыр к1этыкум дэхьагъэу ыпэ къэгъэщыгъэк1э уц лъапсэхэр къыхит1ык1ыщтыгъэ.

Dişi domuzun ayağı çite takılmıştı, ayağını kurtaramıyor, kesiliyormuş gibi canhıraş çığlık atıyordu.

Peşinde bir sürü yavrusu ile, dişi domuz bir köşeye gidip eğri burnuyla ot köklerini eşeliyordu.

Къоп1ашъ (Kop’aş’)

Крупная свинья. İri ve besili domuz. İri yaban domuzu.
Шъау-шъау хьакуом къызэреублэу
Шхончаохэр зэуагъэхэр пчэны,
Хьакуом ыуцужьыгъом
Зэуагъэр къоп1ашъ.
Ик1асэу ыгу зыфэузырэ
Зэра1эк1эк1ыжьыгъэр Прынэ ымыш1,
Пщым еш1эшъ къоп1ашъэ губжыгъ,
Прынэк1э гухэлъэу зэусэрэм,
Епэсэк1ынэу ш1оигъу.
Тэуцожъ Цыгъу).

Hav-hav diye köpekler havlamaya başlayınca
Avcıların tüfekle vurduğu av keçi,
Havlamalar durduğunda
Vurulan av iri domuz/kop’aş’.
Sevdiği ve içinden acıdığı
Şeyi nasıl kaçırdıklarını Prıne bilmiyordu,
Ama bey/pşı iri domuzun öfkelendiğini biliyordu,
Prıne’nin düşündüğü şeyin,
Başına gelmesini bekliyordu.
(Tsığo Tevçoj).

Къохъужъ (Kohuj)

Кабан. Damızlık olmak üzere bırakılan erkek domuz.
Пщы-оркъыжъхэр хьанэ-къуан,
Къохъужъыхэу
мэзек1о.
(Тэуцожъ Цыгъу).

Derebeyleri/pşı-verkler köpek ve domuz gibi bakınarak,
Birer koca erkek domuz gibi hareket ediyorlardı.
(Tsığo Tevçoj).


Къохъусэ 
(Kohuse)

Огромный кабан. Ormanda barınan çok iri ve yabani domuz. Çoğunlukla bir başına tehlikeli bir biçimde dolaşır.

А  джаурэу къохъус
Адэмэ  хъусэр гонэжъ
Ащ фэдизрэ пэтына
Къо  гоузыр къынэс. (Фольклор).

Gavur gibi koca domuz
Domuzun dölü
O denli bekler mi hiç
Evlat acısı yetişir. (Folklor).

Къохъусэк1ыгъ (Kohuseç’ığ; Shapsugh-Kohusek’ığ)

Боров. Burulup besiye alınan ve  kesime hazırlanan erkek domuz.
Къохъусэк1ыгъэ
пщэрым иук1ыгъо къэсыгъэу, зыфэмы1этыжьэу ч1ыгум хьэбаоу телъыгъ.
Burulmuş şişman domuz, kesim zamanı gelmiş, kımıldayamaz halde soluyarak yerde yatıyordu.

Къохъущыр (Kohuşır)

Поросёнок (самец). Küçük erkek domuz yavrusu.
Къохъущыр
ц1ык1ухэм, ч1ыкъом фэдэу, зэхэтэу къачъыхьэщтыгъэ.

Küçük  erkek domuzu yavruları  porsuk (ч1ыкъу) gibi, bir arada koşuşturup duruyorlardı.

Къощыр (Koşır)

Поросёнок. Domuz yavrusu.
Тигъунэгъумэ якъобзыжъ зэлъфэм къощыр пш1ык1ут1у зэлъфэу къилъфыгъ.

Komşuların dişi domuzu bir doğumda on iki yavru birden doğurdu.

Къунан (Kunan)

Жеребёнок. Tay. Bkz.  Шык1э (Şıç’e; Shapsugh. Şık’e). Bir iki yaşını doldurmayan yavru at.

Къунан джэгулэу ыуж итым
Ыпшъэ 1э щифэу, уцыр фещэй.
(Мэш1бэш1э Исхьакъ).

Губгъэ шъолъырым,
Къунан
нэт1эфыр щыщзэ елъадэ.
(Къуекъо Нальбый).

Апэ итыр сишы, ауж итыр сикъунан.
(Фольклор).

Geriden gelen neşeli   taya (kunan)

Boynunu okşayarak, otu uzatıyor.
(İshak Meşbaş).

Önde uzanan kıra
Ak alınlı tay (kunan) kişneyerek koştu.
(Nalbıy Kuyeko).

Öndeki benim atım, arkasındaki de tayım. (Folklor).

Къыдыр  (Kıdır)

Мул (лошак). Katır. Ata göre küçük, eşeğe göre de büyük bir at cinsi. Eşek ve atın birleşmesinden doğar.

Шэу зытесыр, къыдырым фэдэу, шы п1онк1и ц1ык1оу, щыды п1онк1и иныщэу, шъое-цые хьазырэу щытыгъ.

Bindiği at, katır gibi, at desem küçük, eşek desem fazlaca büyük, oldukça da tüysüz görünümlüydü.

Къэгъэчъэш (Kağaçaş;Şap. ”Şığeçeş”/-“шыгъэчэш”)

Рысак, скакун. Yarış atı. Yarışa özenle hazırlanan at.

Байзэт къэгъэчъэшэу  зытесыр, хьэджашъом фэдэу ищыгъэу, псыгъо к1ыхьэу, шхо1ур ыт1упщымэ быбыщтым фэдэу, зы1ушхыхьажьымэ лъэбжъаоу хьакъужъокъоу щытыгъ.

Bayzet’in bindiği yarış atı, tazı gibi endamlı, ince ve uzun yapılıydı, gemini bıraksan uçacakmış gibi, yeri topuklayarak ve ağzı köpürdeyerek duruyordu.

Махъушэ (Mahuşe; Shapsugh. ”Mahçe”-“махъчэ”)

Верблюд. Deve. Sırtında iki hörgüç bulunan, inek ve koyun gibi geviş getiren, sarı uzun tüyleri olan bir hayvan. Sıcak bölgelerde yük hayvanı olarak kullanılır.

Махъушэ пшъэ к1ыхьэм зэрихабзэу, ыпэ ошъогум игъэзыхьагъэу к1озэ гъуащи, гъогум къыдэхьи, ц1ыраужъ губгъэм ихьагъэу, гъуашхэзэ лъакъохэр зэблехы.

(1эшъынэ Хьазрэт).

Насыпынчъэм махъушэм тесми хьэр ецакъэ. (Гущы1эжъ).

Devenin uzun boynu gibi, burnu göğe doğru kalkık  giderken yolunu şaşırdı, yabani otlarla kaplı ovaya açıldı, geviş getirerek ayaklarını hareket ettirmeye başladı.
(Hazret Aşın).

Şanssız kişiyi deve sırtında köpek ısırır. (Atasözü).

Мэл ан (Mel an)

овца (самка). Dişi koyun. Damızlık olarak bırakılan dii koyun.

Мэл 1эхъогъум мэл анэу ахэтмэ шъынэ ц1ык1ухэр къятэк1ыгъэу хъурыхъук1э чапэм рек1ок1ыщтыгъэх.
Koyun sürüsü içindeki yeni yavrulamış dişi koyunlar  doğurdukları küçük yavrularını yedeklemiş halde  yamaç boyunca otlayıp ilerliyorlardı.

 

Мэлы (Melı)

овца. Koyun. Geviş getiren, uzun yünü bulunan, eti lezzetli ve köpekten fazla büyük olmayan bir hayvan.

Мэлы отэрыр цы фыжьы па1оу

А тхышъхьэ папц1эм зэу ш1от1ысхьагъ.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Чылэ гъунэм мэл 1эхъогъур

Хъурыхъук1эу къырек1ок1ы…

(Жэнэ Къырымыз).

Зэшищым Къуижъыер зыхагъэк1и,мэлы т1эк1оу я1эри зэфагощи,янэ игъусэу Къуижъыер шъхьафы хъугъэ.(Фольклор).

К1ымафэм зефапэ,гъэмафэм зет1эк1ы.(Мэлы).(Хырыхыхь).

Koyun sürüsü bir beyaz kalpak gibi

Karşıdaki dağ sırtı üzerine çöktü.

(İshak Meşbaş).

Köyün yakın çevresinden bir koyun sürüsü

Otlayarak geçiyordu.

(Kırımız Jane).

Üç kardeş Kuyıjıy’ı (Keloğlan) ayırdılar, bir parça koyunlarını da aralarında bölüşüp annelerini Kuyjıy’ın yanına verdiler. (Folklor).

Kışın giyinir, yazın soyunur. (Koyun). (Bilmece).

 

Мэлыбгъ  (Melıbğ)

Яловая овца.Kısır koyun.O yıl doğum yapmamış koyun.

 

Хьак1эу къэк1уагъэмэ мэлыбгъэ яе афиук1и,гъунэгъуи шъэогъуи къыригъэблагъи,о къэплъэгъугъэмэ анахь дэгъоу ыхьэк1агъэх.

Gelen konuklarına bir kısır koyunlarını kesti, komşu arkadaşı genci de çağırıp senin görüp göreceğinden daha iyi bir biçimde onları ağırladı.

 

Мэлыбз (Melıbz)

Овца (самка). Dişi koyun. Damızlık olarak, yavrulamak üzere bırakılmış olmayan dişi koyun.

Наpт шъаоу Орзэмэдж,
Сэ сынарт пшъашъэу
Уимэлыбзымэ сафэбгъадэу
Сыдэу хъумэ сыбдэк1он…

(Нартхэр).

Nart genci Verzemeg,
Ben bir Nart kızı olarak
Beni dişi koyunlarına benzettiğin sürece
Seninle nasıl evlenebilirim ki…

(Nart destanından).

 

Мэлэхъуахь (Melehuah)

Овчарка.Koyun çoban köpeği. Akıllı ve kurtlarla boğuşup onları yenecek denli güçlü olan,koyunları ve ağılları koruyan iri köpek cinsi.

Мэлэхъуахьэхэр къызэрещалъэ

Ау къахэк1ырэп ш1оигъоу къашъо.

Мо Тыгъужъыр щтагъэу къэхьапщи,

Къызэ1ук1агъэмэ зэ къахэплъагъ…

(1эшъынэ Хьазрэт).

Мэлэхъуахьэр  тыгъужъым ыхьырэп. (Гущы1эжъ).

Çoban köpeklerini etrafına topluyor

Aralarından çıkmak istemiyormuş gibi dans ediyor.

Kurt sanki korkmuş gibi bir hapşırıp

Toplanmış -köpeklere- bir baktı…

(Hazret Aşın).

Kurt çoban köpeğini alıp götürmez.(Atasözü).

 

Ныбгъэшъубз (Nıbğeşübz)

Телка. Düve. Bir yaşını geçmiş dişi dana.

Ныбгъэшъубз дахэ,хъубгaпхъэу сятэжъ къыситыгъ:”Чэм дэгъу хъущт,янэ щаш1о,ищи 1ужъу”-ы1уи.

Güzel bir düve diyerek, dedem bana bunu damızlık olarak verdi:”İyi bir inek olur, annesinin süt verimi bol, sütü de kalın -kaymak ve yağ verimi yüksek-“ dedi.

Ныбгъэшъухъу  (Nıbğeşüh; Shapsugh-Şk’ehu-“Шк1эхъу)

Телéц,бычок.Erkek buzağı. Aynı yıl doğmuş erkek buzağı.

Ныбгъэшъухъу Нарыч къыщэфыгъ,хъубгапхъэ ыш1ынэу.

Narıç güzel bir erkek buzağı satın aldı, damızlık yapmak için.

 

Пк1эгъуал (Pç’eğual)

Сивый, бéлый (о лошады). Kırat, beyaz at. Beyaz ve sarımsı karışık renkte at. Adigeler öyle atlara, iyi değil diyerek, pek binmezlerdi.

Мафэ горэм щагу зэгъок1ым

Щыдым гъогэу щыригъэжьагъ.

Пк1эгъолэжъыр мэкъум къыпэк1и,

Ыгук1э мырэущтэу егупшысагъ:

“Мыщ нахь къаигъэ къэхъужьынэу щытэп.

Демыгъаштэри ущигъэ1эжьыщтэп…”

(1эшъынэ Хьазрэт).

Орэдэ,пк1эгъуалэм тес

К1эсыхэр къэзыхьырэм

Пшъэшъэ дахэ къытфещэ.

(Фольклор).

Günün birinde bahçenin kuytu yerinde

Eşek anırmaya başlamıştı.

Kırat otun başından ayrılıp,

İçinden şöyle düşündü:

“Bundan daha inatçısı bir daha doğmaz.

Eşlik etmezsen sana yaşam fırsatı vermez…”

(Hazret Aşın).

Verede, kırata binmiş

Terkidekileri getiren

Bize güzel bir kız getiriyor. (Folklor).

 

Псыцу (Psıçu)

Буйвол. Bkz. Хьарэ. Manda. İneği andıran, siyah tüylü hayvan. Yazın su içinde yatmayı sever, kaliteli süt verir, eti yenir.

Пчэдыжь горэм Хъуаджэр унэм зек1ым,икъандж 1асэ псыцу гъорык1о горэм ытхыц1э еу1оу тесэу,псыцур 1эгум къыдэхьагъ.(Фольклор).

Ц1ыф шъхьэхынэр псыцум фэд.(Гущы1эжъ).

Ышъо ш1уц1э,ыц1э 1ае,ищэ 1эш1у.(псыцу ).(Хырыхыхь).

Уп1ап1-ушъуашъу,гъогурык1у-дырек1ок1.(Хьарэ).(Хырыхыхь).

Bir sabah Huace evinden bahçeye çıktığında, uslu mandası, sırtına yerleşip onu gagalamakta olan bir saksağan olduğu halde, mandası bahçeye girdi. (Folklor).

Tembel insan mandaya benzer. (Atasözü).

Rengi/derisi kara, adı çirkin ama sütü lezzetli. (Manda). (Bilmece).

Sallapati ilerler, yolcu-yandan gider. (Manda). (Bilmece).

 

Псыцубз  (Psıçubz)

Буйволица. Dişi manda. İnek gibi doğurması ve süt vermesi için bırakılan manda.

Умарэ чэмит1у арити псцубз дэгъу къа1ихыгъ,зэ щыгъом щэ щалъэ къык1эк1эу,ищи 1ужъу егъэлыягъэу.

Vımar (Ömer) iki inek verip bir dişi manda aldı, bir sağımda bir kova süt veriyor, sütü de kalın.

 

Псыцухъу (Psıçuh)

Буйвол (самец).Manda öküzü. Burulmamışları dişi mandalar için damızlık bırakılıyor, burulmuş olanları arabaya koşulur, sabana da koşulup çift sürülürdü.

Абжъэхэр гъэк1ыгъэу псыцухъут1у к1эш1агъэу пхъэ1ашэ к1ым ежьыр те1унк1эзэ.Ибрахьимэ ежь ихати игъунэгъу ихати зэдигъак1оу а зы мафэм ыжъуи ыулъэшъожьыгъ.

İbrahim boynuzları kıvrık iki manda öküzü koşulu sabanın sapını bastırıyordu. İbrahim aynı gün  kendi bahçesi ile birlikte komşusunun da bahçesini sürdü ve tırmıklarını çekti.

Псыцушк1 (Psçüşç’; Shapsugh-Psıçüşk)

Буйволёнок. Bkz. Хьарашк 1. Manda yavrusu.

Атэкъэжъыр быбатэу чэум къызебыбэхым,псыцушк1эу  щысыр къыгъащти,ынэ лъы телъэдагъэу къызщыхъушъути,щагур къызэпичъыхьэу ыублагъ.

Baba horoz kanat çırparak çitten aşağı inince, yerde oturan manda yavrusunu ürküttü, gözü kanlanmış biçimde yerinden fırlayıp bahçede koşuşturmaya başladı.

Пц1эгъоплъ  (Pts’eğoptl; Shapsugh-Pç’eğoptl)

Гнедой. Bkz. щэгые. Doru at. Kırmızı-sarı renge kaçan at.

 

Пчэны (Pçenı)

Koyun iriliğinde, sert kılları olur, yumuşak tüylü, kıvrık boynuzlu  olanları da vardır, sakallıdırlar, sütü sağılır, eti yenir.

Жэк1э к1ыхьэу пчэныр къэшъо,

Мышъэжъыери мэушъуашъо,

Бэджэжъыери къэк1уашъэ,

Зы1ук1эрэм е1ушъашъэ…

(Жэнэ Къыымыз).

Пчэным ык1апэ ык1оц1 илъ.(Гущы1эжъ)

Пчэн къуир псым зыхэплъэм,”джыри cык1ал” ы1уагъ.(Гущы1эжъ).

Зыбжъэ тыгъэрыгъэгъоу,зык1э мыгъо1ус,хьадэ1ус,хьадэ1ус хамылъхь.(пчэны ).(Хырыхыхь).

Uzun sakallı keçi dans ediyor,

Ayı yavrusu da eşlik ediyor (yerinde sallanıyor),

Küçük tilki de usulca sokuluyor,

Karşılaştığını önce bir yokluyor…

(Kırımız Jane).

Keçinin kuyruğu kendi içindedir.(Atasözü).

Kel keçi suya bir baktığında “hala gencim” dedi.(Atasözü).

Boynuzu kıvrımlı, kuyruğu uğursuz yiyecek, ölü yemeği ama ölü yemeğine katılmayan. (Keçi). (Bilmece).

 

Пылы  (Pılı)

Слон.Fil. En iri hayvanlardan biri. Sarkan uzun bir hortumu (burnu) vardır, derisi kalındır, kılsız derisi siyah-kül karışımı bir renktedir. Akılı bir hayvan olup insanı dinler, Hindistan’da yaşar.

Ыпэ к1ыхьи зэлъигъэщэу

Пылыр пстэуми къахэщы.

(Жэнэ Къырымыз).

Пылыр джэрыонэу урам зытехьэм,

Ц1ыф жъугъэу

Урамым тетыр

Ажэ укъэу къеплъы фежьагъ.

Аргъоеу пыл к1ы1ум тесым

Мырэущтэу а ч1ып1эм щи1уагъ.

-Джы нэсы

сыш1оубзыщтми сш1агъэп,

пылымрэ сэрырэ

тэщ нахь ин дунаим

псэушъхьэ зэрэтемытыр!

(1эшъынэ Хьазрэт).

Ыпэ к1ыхьэ,ыпкъ ины.(Пылы ).(Хырыхыхь).

Uzun burnunu kıvıran

Fil hepsinin içinden beli olur.

(Kırımız Jane).

Fil gezinmek için yola koyulduğunda,

Yoldaki kalabalık

İnsanlar

Ağızları açık bakmaya başladılar.

Filin üzerinde oturan sivrisinek

O yerde şöyle söylendi
– Şimdiye değin
kesecek olsan bile ben bunu bilmiyordum,
fil ile benden
ikimizden daha büyük bir canlının

(Hazret Aşın).

Burnu uzun, kendi iri. (Fil). (Bilmece).

 

Танэ  (Tane)

годгвалая тёлка. Düve, dana. Ergenlik yaşına, boğa arayan düve ya da boğa olmaya yüz tutmuş ve buzağılıktan çıkmış sığır.

Зым ичэм, адырэм-

Итанэ к1еш1э.

(Хьадэгъэл1э Аскэр).
…тэнэ ц1ык1у горэ къырищэк1эу, Хъуаджэм зыл1ы горэ ылъэгъугъ. (Фольклор).

Гъогу мыгъо уежьэн хъумэ, тэнэжъ закъори мэл1эжьы. (Гущы1эжъ).

Birinin ineği, diğerinin-

Düvesi oynuyor.

(Asker Hadeğal’).

…Huace, küçük bir düveyi gezdiren birini gördü. (Folklor).

Kötü bir yola düşecek olursan, tek düven bile ölür. (Atasözü).

 

Тачэ   (Taçe)

Годовалый козёл. Genç teke. Bir yaşında erkek keçi.

Тхьамык1э быныр гу1и,

Зэ1эн амыш1эу,

Хьак1эным ямы1эу,

Тэнэжъ закъо я1эти аук1ыгъ.

(Тэуцожъ Цыгъу).

Тэчэхъушъом самэр рапщы. (Гущы1эжъ).

Yoksul aile telaşa kapılıp,

Ne yapacaklarını bilemeden,

Konuğa yedirmek için,

Tek tekelerini kestiler.

(Tsığo Tevçoj).

Keçi derisi ile yığın ölçülür. (Atasözü).

 

Тхъо (Tho)

Буланый конь. Kula donlu, al ile kır arası renkte iyi cins bir at. Nart destanında adı sık geçer. Savsıreko,  danıştığı kula atı –Thoji- üzerinde gezerdi.

Cаусэрыкъо итхъо тесэу

О къыппэгъок1ын,

Уиъогу лъапэзэпэш1этэу

Къыпфигъэнэфын!

(Хьадэгъал1э Аскэр).

Уитхъожъые уемыпсыхэу,

Нртхэм хасэ я1эшъ к1о,

Уятэ к1уагъэшъ о къылъыплъ…(Нартхэр).

Savserıko kula atı üzerinde

Seni karşılar,

Yolunu ışıldatarak

Aydınlatır!

(Asker Hadeğal).

Kula atından –Thoji’den- ineyim demeden,

Nartların toplantıları var git,

Baban oraya gitti ara onu…(Nartlar).

 

Тхьак1умк1ыхьэуач (Thak’umçıhevaç;Shapsugh-Thak’umek’ah)

Кролик. Evcil tavşan. Kır tavşanından (thak’umıç’ıh) daha küçük bir tavşan cinsi.

К1элэеджак1омэ язоологическэ парк тхьак1ук1ыхьэуачэу дэсыр бэдэдэхъугъэ.

Öğrencilerin hayvanat bahçesinde bir sürü tavşan vardı.

 

Тэчэхъу (Teçehu)

Кастрированный козлик. Burulmuş erkek keçi, genellikle bir yaşında olur.

-Къеблагъ, сишъэогъур,

Тэчэхъу пщэр пфэсыук1ын.

-Buyur, arkadaşım,

Sana bir teçehu (burulmuş keçi) keseyim.

 

Т1ы  (T’ı)

Баран. Koç (koyun). Damızlık olarak koyun içine katılan erkek koyun. Dişi koyundan daha iri olur.

Мафэ горэм

Шк1эмрэ Ачъэмрэ

Т1ыр адэчъэнэу ежьагъ.

(1эшъынэ Хьазрэт).

Сак1ыбышъо т1ы т1ыргуак1эу

Бгъэшхо пабжъэр зэ къеуагъ,

Сыздэплъыем, ыжэ к1уак1э

Сипчэн лъакъо дэслъэгъуагъ.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Т1ы дзыгъуак1эми зы лъэжъые мэш1эжьы. (Гущы1эжъ).

Ты ш1уц1эмрэ т1ы фыжьымрэ

Адыгэ пшысэхэм ащызэзаох.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Bir gün

Buzağı ve teke ile

Koç da koşmaya başladı.

(Hazret Aşın).

Sırtımda bir koç darbesi indiğimi sandım

Koca bir kartal pençesi yemiştim,

Yukarı doğru baktığımda, kartalın gagasında

Keçimin bir ayağının bulunduğunu gördüm.

(İshak Meşbaş).

Kara koçlar ile ak koçlar

Adige masallarında dövüşürler.

(İshak Meşbaş).

 

Фарэ (Fare)

Фаре (адыгейская лошадь чистой породы). Masallarda, Nart destanında ve halk öykülerinde ( тхыдэ) anlatılan iyi cins bir at. Adigeler atların başını çekmek (шыушэу ) üzere bu atı kullanıyorlardı.

1уашъхьэми гъэбэжъур темыф,

Конымэ алъапэ къеуфэ

Фарэмэ шъузэлъяшэс

Гупсэфэу шъо шъущымыс, –

Гъэбэжъу и1уашъхьэ шъоштэфэ!

(Пэрэныкъо Мурат).

Фэрэ щэк1ыр яч1ыунэ щагъас,

Сэ ыхыгъэр типчъэ1упэ щаублэ…(Фольклор).

Фарэр къэзылъфырэр шыбзыжъ. (Гущы1эжъ).

Bereketli ürün tepeye sığmıyordu,

Anbarların direkleri eğriliyordu

Fare atlarınıza binin

Uluorta, boş dumayın

Bereket tepesini ele geçirinceye değin!

(Murat Perenıko, Adige şairi).

Fare atını mahzende eğitirler,

Kılıcı da kapımız önünde çekerler…(Folklor).

Fare atını doğuran da bir kısraktır. (Atasözü).

 

Хак1о  (H’ak’o)

Жеребец. Aygır. At sürüsü içinde damızlık olarak bırakılan erkek at. Aygır iri, güzel ve sert, yavuz olur. At sürüsüne başka bir aygır ya da kurt girmesine izin vermez.

Хэк1о мыхъу цэкъал. (Гущы1эжъ).

Хэк1о дэгъум шы дэгъу хэк1ы.

Aygır olmayacak olanı ısırır. (Atasözü).

İyi bir aygırdan iyi bir at elde edilir.

 

Хьайуан  (Hayvan)

Скотина. Sütü sağılan ya da yediği süte dönüşen hayvan. Akılsız kişilere kızgınlıkla hayvan denildiği de görülür.

…Хьайуан густырым шъуш1агъот к1эхэк1рэр,

Мэбанэ пэтми, зэхафэу фежьэ.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Хьайуаным губгъэн и1эп. (Гущы1эжъ).

Хьайуаными уахахьэмэ мэтэджых. (Гущы1эжъ).

…İç yakan hayvan,

Güreşirken yere yıkılmaya başlar.

(İshak Meşbaş).

Hayvanın utanması olmaz. (Atasözü).

Aralarına girersen hayvanlar bile ayağa kalkarlar. (Atasözü).

 

Хьарашк1 (Haraşç’;haraşk’)

 Буйволёнок. Manda yavrusu. Bkz.  Псыцушк1э.

 

Хьарэ (Hare)

Буйвол. Manda. Bkz.  Псыцу.

 

Хьылъэзещэш  (Hıl’ezéşeş)

 Битюг. Koşum -ve yük- atı. İri bir at cinsi, arabalara koşulur, 50 pud yük çekebilir.

 

Хьэ (Ha)

собака. Köpek. Bahçeyi ve evi koruyan, insan dostu bir hayvan. Kurt, tilki ve çakala benzer.
Тигъунэгъумэ зы хьэ пырэцэшхо грэ я1агъэти, ц1ыфым фэдэу 1ушыгъ, хымэ-бзэджаш1э щагум къыдигъахьэщтыгъэп, ау гъунэгъу-1ахьылыхэм нэгуш1оу, ык1э ыгъэсысызэ, къапэгъoк1ыщтыгъэ.

Хьэ зелъэгъум щтагъэ,

Зэк1эм лъэпэуагъэ,

Гъымэ, гъымэ, гъызэ

Янэ дэжьы чъагъэ.

(Жанэ Къырымыз).

Хьэм ущэщынэмэ, унэк1э укъеш1э.

(Гущы1эжъ).

Хьэм ык1э утеуцомэ, къыоцакъэ. (Гущы1эжъ).

Нэф ошъыфэ ухъумак1о, ымакъэ укъегъэущы. (Хьэ). (Хырыхыхь).

Komşuların tüylü  kocaman bir köpeği  vardı, insan gibi akıllıydı, yabancı-hırsız gibi kötüleri bahçeye sokmaz, ancak komşu, akraba ve dostları, kuyruğunu sallayarak sevinçle karşılardı.

Köpek görünce korktu,

Ayağı tökezledi,

Ağlaya, ağlaya

Evine koştu.

(Kırımız Jane).

Köpek, korkup korkmadığını –adamın-gözünden anlar. (Atasözü).

Köpeğin kuyruğuna basarsan, seni ısırır. (Atasözü).

Gün ağarana dek koruyucusun, sesin de bizleri uyandırır. (Köpek). (Bilmece).

Хьэбзы (Habzı)

сука. Dişi köpek. Yavru köpekler doğurur. Dişi köpeğin görünüşü erkek köpekten pek farklı değildir.

О сеушъэмэ сык1озэ

О зыхьэбзы лъфэны гущэми сы1ок1э,

Хьэбзым сыкъимыш1эу;

Хьэжъоу ыныбэ илъымэ сыкъаш1э. . .

(Фольклор).

…Хьэбз хьэджашъор лъфи хьэхъу къылъфыгъ.

(Фольклор).

Sallanarak giderken

Doğumu yaklaşmış bir dişi gebe köpekle karşılaştım;

Gebe köpek beni tanıyamadı ama;

Karnındaki yavruları beni tanıdılar…

(Folklor).

…Dişi tazı  erkek yavru doğurdu. (Folklor).

Хьэджашъо (Hacaşö)

Борзая собака. Tazı cinsi köpek. Zayıf, ince ve uzun boylu bir köpek cinsi. Adige masallarında ve Nart destanında adı sıkça geçer.

И1уплъэк1э хьэджашъо нэ1у

У1ук1энк1э ущымык1агъ.

(Тэуцожъ  Цыгъу).

Хьэджашъор  хьакъурэп, фэкъол1 к1алэр хъуанэрэп. (Гущы1эжъ).

Ащ ишъуи макъэ

Къок1асэ ихьэджашъомэ зэхах. (Фольклор).

Görünüşüyle bir tazı gibi

Yardımı (tanışılması) ise istenmeyecek biri.

(Tsığo Tevçoj).

Tazı ürümez (havlamaz), özgür gencin (fekol’ gencinin) ağzı bozuk olmaz (küfretmez). (Atasözü).

Onun ıslık sesini

Koç’as’ın (*) tazıları duyarlar. (Folklor).

(*) Adige folklorunda şarkısı ve öyküleri ünlü bir halk kahramanı. Bkz. ”Hath’ı Oğlu Koç’as”;”Хьатхэ Къок1ас”, CircassianCanada, efsaneler-mitoloji bölümü;ayrıca Bkz. ”Koç’as”- (internet). –HCY

 

Хьэжъу (Hajü;Shapsugh-“Haşır”, ”Haj’ışır)

Щенок. Bkz.  хьэжъущыр. Enik, köpek yavrusu.  Dişi köpek tarafından yeri doğurulmuş yavru.

Ары шъхьа1эм,

Хьэжъущырым сыфэдэ сэ?

(Къуекъо Нальбый).

Хьэжъур зып1ущтыми ехьы, зыып1ущтыми ехьы. (Гущы1эжъ).

Шэк1о к1огъум хьэжъу ап1урэп, гузэжъогъум п1ур аш1ыжьырэп. (Гущы1эжъ).

Öyle ama,

Köpek yavrusuna benziyor muyum ben?

(Nalbıy Kuyeko).

Köpek yavrusunu,  besleyecek olan da götürür, beslemeyecek olan da. (Atasözü).

Ava giderken köpek yavrusuna bakılmaz, zor durumlarda da besleme (evlatlık, p’ur) alınmaz. (Atasözü).

 

Хьэжъущыр

 Щенок.  Bkz.  Хьэжъущыр.

 

Хьэкъулап  (Hakulap)

 Легавая. Av köpeği cinsi. Bir av köpeği cinsi, sarkık geniş kulakları olur. Av hayvanını bulduğunda ürüyerek (ses çıkararak) haber  verir.

Шак1ом къыриутэхыгъэ псычэт1элыр псыут1эм зыхэфэм, ихьэкъулап псынк1эу хэлъади къыхихыжьи ыпашъхьэ къырилъхьагъ.

Хьэкъулапэр памэзэ, ужыр къыхигъэщи телъэдагъ, ш1эхэуи баджэр къыхигъэщыгъ.

Avcının avlayıp düşürdüğü ördeği, köpeği koşup düştüğü bataklık yerden çıkarıp avcının önüne getirdi.

Av köpeği koklayarak, izi buldu, hemen üstüne atlayarak tilkiyi ortaya çıkardı.

 

Хьэ (Ha)

собака. Köpek. Bahçeyi ve evi koruyan, insan dostu bir hayvan. Kurt,  tilki ve çakala benzer.
Хьэлъэкъым  (Hal’ekım)

 такса. Av köpeği cinsi. Gür, kıvırcık ve alacalı renkli, kulakları geniş, iri ve aşağı doğru sarkan, alçak ama boyu uzun, ayakları kalın ama kısa boylu ve bükük bir köpek cinsi.

Шак1ом рышэк1онэу хьэлъэкъымэ, ч1ыкъом фэдизэу къышэфыгъ.

Avcı, avda kullanmak üzere bir porsuk iriliğinde hal’ekım cinsi bir av köpeği satın aldı.

 

Хьэпаный   (Hapanıy)

мопс. Fino. Ev içlerinde beslenen küçük bir köpek cinsi. İnce ve küçük bir burnu vardır.

Хьэпаныем дэжьы щысэу

Чэтыу ц1ык1ур мэтхьаусхэ:

“Пк1энчъэ шъыпкъэу сыгу хагъэк1ы,

Лэу къысатрэр мак1эшъ мак1э”

(Жанэ Къырымыз).

Блэк1и къыблэк1ыжьи запигъанэу

Урамым тет Хьэпаныер.

(1эшъынэ Хьзрэт).

Fino köpeğinin yanında oturan

Kedicik yakınıyor:

“Boş yere kalbimi kırıyorlar,

Bana verilen et az mı az”.

(Kırımız Jane).

Gelip geçenin peşine takılıp

Sokakta koşuşturuyordu Hapanıy (fino).

(Hazret Aşın.

 

Хьэхъу  (Hahu)

кобел. Erkek köpek. Bahçede beslenen erkek köpek.

…хьэбзыр лъфи хьэхъу къылъфыгъ. (Фольклор).

Хьэхъур пхъуныр нахьыш1у-хьэбзым хьэхъухэр къылъык1охэу рагъэжьэщт.

…dişi köpek yavrulayıp erkek köpek –yavusu- doğurdu. (Folklor).

Erkek köpek beslemek daha iyidir-dişi köpeğin peşinden erkek köpekler gelmeye başlarlar.

 

Хьэшъэфрытхъу   (Haş’efrıthu)

Молчан-сoбака. Sessiz, ama ısıran köpek. Bahçeye girdiğinde ses çıkarmayıp yatmaya devam eden, ama gizlice fırlayıp kişinin bacaklarını ısıran köpek cinsi.

Уеплъынк1э шъырыт, хьэшъэфрытхъоу мэзек1о. (Гущы1эжъ).

Зы хьэ ц1ык1у горэ гъогум тести, зи къыримы1оу Хъуаджэр ащ блэк1ыгъ, ау ет1анэ к1элъыбани игъончэдж зызэ1етхъым, ”джары о хьэшъэфрытхъу къызык1ыуа1орэр”, ы1уи, ы1апэ фигъэсысыгъ. (Фольклор).

Görünüşü uslu ama gizli saldıran köpek gibi davranıyor. (Atasözü).

Yol boyunda küçük bir köpek oturuyordu, Huace geçerken hiç ses çıkarmadı, ama arkadan saldırıp adamın pantalonunu parçalayınca, ”işte bu yüzden sana sinsi köpek (haş’efrıthu) dediler” deyip elini ona doğru salladı. (Folklor).

 

Цу (Çu; tsu; Kabardey-wı-вы)

Вол (бык). Öküz. Arabaya koşulmak, çalıştırılmak ya da eti için beslenen burulmuş boğa.

Цу къолэн джэдит1оу кум к1этыгъэхэр мыгумэк1ыхэхэу, зэбэдзэожьхэзэ к1уашъэщтыгъэх.

Нысэщэшхор зэтеуцуи

Цу гъэрий къыщаук1и

Ныбжьык1абэм щызэ1ахы.

(Фольклор).

Гъэжъуацэу ч1ым тефагъэмрэ цум тефагъэмрэ зэк1эхьажьырэп. (Гущы1эжъ).

Кур амыунэк1эу цум зыгъэпсэфырэп. (Гущы1эжъ).

Arabaya koşulu iki koca öküz hiç tasalanmadan, kuyruklarıyla sinek kovalayarak yavaş yavaş ilerliyorlardı.

Koca düğüne bir ara verildi

Yılında sekiz öküz kesildi

Gençler onları temizliyorlardı.

(Folklor).

Toprağa düşen tane ile öküze düşen tane bir araya gelmezler. (Atasözü).

Araba boşaltılmadan öküz dinlenemez. (Atasözü).

 

Чэмы  (Çemı; Abzegh-şemı, Kabardey-jem)

Корова. İnek. Boynuzlu, buzağı doğuran, süt veren ve ailenin en çok yararlandığı büyük baş hayvan.

Тянэ и1оф

Мыухыжь:

………………….

Мафэ къэси

Колхоз чэмхэр

Мак1ошъ къещых.

(Цуекъо Джахьфар).

Унагъом анахьыбэ ш1уагъэ къыфэзыхьырэр чэмыр ары. (Пэнэшъу Сэфэр).

Чэм быу макъэхэр къысэ1ушъ,

Хэгъошъхьэ фермэм сы1охьэ.

(Пэрэныкъо Мурат).

Цурэ чэмырэ зэфэтэджых. (Гущы1эжъ).

Чэм щаш1ор ныш1ум фэд. (Гущы1эжъ).

Чэм лъакъо шк1э ыук1ырэп. (Гущы1эжъ).

Ыпэк1э укъэк1ымэ куахъу, ыужк1э пхъэнк1ыпхъ, къакъырэм ч1эт. (Чэмы). (Хырыхыхь).

Annemizin işi

Bitmez:

………………….

Her gün

Köy kooperatifinin ineklerini

Gidip sağar.

(Çuyeko Cahfar).

Haneye en büyük katkı inekten sağlanır. (Peneşü Sefer).

İnek böğürme sesleri duyuyorum,

Yakındaki çiftliğe uğruyorum.

(Perenıko Murat).

Öküzle inek birbirleri için ayağa kalkarlar. (Atasözü).

Verimli (sağmal) inek ana gibidir. (Atasözü).

İnek ayağı buzağıyı öldürmez. (Atasözü).

Önünden görürsen yaba, arkadan süpürge, ahırdadır. (İnek). (Bilmece).

 

Чэмыбгъэ (Çemıbğe)

Яловая корова. Kısır inek. O yıl doğum yapmamış inek.

Cэхъутэ купмэ Хъуаджэм ичэмыбгъэ пщэр шуашхынэу агу къэк1ыгъ. (Фольклор).

Пщы-окъыжъ джашъохэр сэе п1онэк1эу

Чэмыбгъэ зыщаук1ырэ 1агум къыщызэ1ок1эх. . .

(Тэуцожъ Цыгъу).

Чэмыбгъэр бгъашхэу п1ыгъынк1э федэп, умыук1ыщтымэ.

Sohta grubu Huace’nin kısır ineğini yemeyi düşündü. (Folklor).

Çulsuz pşı-verk (bey) takımı ince mil toprağı gibi

Kısır inek kesilen avluya üşüşürler…

(Tevçoj Tsığu).

Kısır ineği beslemek, kesimlik değilse akıl karı değildir.

 

Чэмыд   (Çemıd; Cemıd, Jemıd)

Чемид    (теммо-гнедой сказочный конь). At cinsi. Nart destanında ve masallarda adı geçen, tipsiz ama hızlı ve güçlü bir at cinsi.

Ау къушъхьэ  т1уак1эмэ сарыдэк1ынэу,

Чэмыдэм уанэр темызэгъэжь.

Нарт хэп1эжъхэр къырисхъык1ынэу,

Машинэм сисми, шым сыфэзэщ.

(Хъурым Хъусен).

Л1ыжъыр шы чэмыдэу зытесыр к1ыхьэу теушхуагъэу зыкъыригъэхьыщтгъэ.

…Ежьхэм шыр агъэпск1эу псым хэтхэзэ шы чэмыдэ к1ыхьэм тесэу… къыхэк1ыжьыгъ. (Фольклор).

Dağ vadilerinden geçmek üzere,

Çemıd atıma eğeri artık oturtamıyordum.

Nart çayırlarını sürmek üzere,

Traktör üzerindeyim, ata hasret.

(Hurım Husen).

İhtiyar uzun boylu çemıd atının sırtına yayılmış geliyordu.

…Kendileri atlarını suda yıkayıp temizlerken uzun boylu çemıd atının sırtında… çıkıp geldi. (Folklor).

Чэтыубз (Çetvıbz)

 кошка (самка).Dişi kedi.Yavru kedi doğurabilen kedi.

Чэтыубзым 1э сэмэгумк1э зитхьак1ымэ ощх къещхыщт а1о.
Чэтыубзым чэтыущыр ц1ык1ухэр быдз регъашъох.

Dişi kedi sol eliyle yüzünü yıkayacak olursa yağmur yağacak denir.

Dişi kedi küçücük yavrularını emziriyor.

 

Чэтыу   (Çetıv)

 кошка.Kedi.Ev hayvanı,fare yakalar,kaplana benzer,ama ondan küçüktür.

Хьэпаныем дэжьы щысэу

Чэтыу ц1ык1ур мэтхьацсыхэ:

«пк1энчъэ шъыпкъэу сыгу хагъэк1ы,

Лэу къысатырэр мак1э».

(Жанэ Къырымыз).

Хэогъэты мафэ кэс.

Оды хъугъэ,хъугъэ псыгъо

Умыс ащк1э,Орзэмэс.

(Бэгъ Нурбый).

Чэтыу зэрымысым цыгъо щэджэгу.(Гущы1эжъ).

Зибын пстэури цыгъуашэ.(Чэтыу).(Хырыхыхь).

Fino köpeğinin yanında

Küçük kedi yakınıyor:

“Nedensiz yere kalbimi kırıyolar,

Bana az et veriyorlar”.

(Jane Kırımıze).

Dışarılarda dolandrıyorsun gün boyu onu.

Kupkuru,incecik bıraktın onu

Kusurlusun o konuda,Verzemes.

(Beğ Nurbıy).

Kedi bulunmayan bir yerde fareler cirit atarlar.(Atasözü).

Aile boyu fare avcısı .(Kedi).(Bilmece).

 

Чэтыухъу  (Çetıvıhu)

 Кот.Erkek kedi.Erkek kedi,görünümü ve iriliği ile dişi kediden farklı değildir.

Къогъум зыкъуигъэмэхагъэу,зимыгъэсысэу чэтыухъужъыр цыгъо ц1ыкумэ яшак1оу мафэм ренэу щысыщтыгъэ.

Bir siperin ardına gizlenip erkek kedi küçücük fareleri avlamak için gün boyu kımıldamadan oturuyordu.

 

Чэтыущыр   (Çetıvşır)

Котенок.Kedi yavrusu.Dişi kedinin yeni doğurduğu küçük yavrular.

Къыздик1ыри сш1эрэп гугъап1эр-

Уц къашхъуи мэзи сш1олъап1эх.

Чэтыущыр 1упэ фыжьэу,

Сипчъэшъхьа1у щэчъые пчэдыжьыр…

(Къуекъо Налбый).

Чэтыущырхэр яшъыпкъэу цы1эуадэм рыджэгущтыгъэх.

Nereden gelir bilmiyorum-

Yeşil çayır ve ormanları seviyorum.

Ak burunlu kedi yavrusu,

Sabahları kapımın eşiğinde uyuyor…

(Kuyeko Nalbıy).

 

Kedi yavruları ciddi ciddi yün topları ile oynuyorlar.

 

Чэц1ы   (Çets’ı)

Козленок.Keçi yavrusu.

Cинэплъэгъум къыридзагъэр

Чэц1ы ц1ык1ухэу

Тятэ е1ошъ,

Сигуш1уагъо

Нахь къыхэхъо.

(Цуекъо Джахьфар).

Зибысым зыxъожьрэм чэц1ыхъу фаук1ы.(Гущы1эжъ).

Фэрзэ нэпкъ дэчъаемэ-ечъэхыхэу,чэц1ыхэр щэджэгъо псы ешъогъум ренэу щыджэгущтгъэх.

Чэц1ыр къызыщыхъушъутишъ бжьэматэмэ щэджырышъхьэу ателъхэр гъугъэти маш1о аханишъ бжьэхэр стыгъэх.(Фольклор).

Gördüğüm şeylerin

Keçi yavruları olduğunu

Söylüyor babam,

Sevincim

Daha da artıyor.

(Tsuyeko Cahfar).

Ev sahibini iteleyen için  erkek keçi yavrusu kesilir.(Atasözü).

Farze Irmağı (*) yamacında öğleyin su içme vakti,keçi yavruları bayır boyunca  inip çıkarak koşuşturup oynuyorlardı.

Keçi yavrusu yerinden fırladı,arı kovanlarını üzerindekiler kurumuş olduklarından tutuşmuştu.

(*) Farze Irmağı (Фэрзэ)-Laba Irmağı boyunda Kuban Irmağına dökülen küçük bir ırmak-HCY

 

Шк1ак1э (Şç’aç’e;Shapsugh-Şk’aç’e)

Телёночек.Yavru buzağı.İneğin yeni doğurduğu yavru.

Тыгъэ псырыгъом шк1ак1эр дэджэгоу,

Л1ыжъхэр чэупак1эм щызэпэ1усых.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Шк1ак1эр къэтэджынэу  ежьагъэм чэмыр зебзэим,зэхигъэфэжьыгъ.

Yeni buzağı güneş ışınları ile oynaşırken,

Yaşlılar da çitin önünde karşılıklı oturuyorlardı.

(Meşbaşe İshak).

Kalkmaya çalışan buzağıyı yalamaya başlayan inek,onun yere yığılmasına yol açtı.

 

Шк1э   (Şç’e;Sagsugh-Şk’e)

Телёнок.Buzağı.İneğin yavruladığı ve bir yaşını doldurmamış buzağı.

Шк1э нэт1эфхэр

Псы регъашъох.

(Цуекъо Джахьфар).

Пчэдыжьыр къэсымэ

Шк1эхэр дэзгъэк1эу,

Пчыхьэшъхьэ зыхъук1э

Шъынэхэр къэсфыжьэу

Сыпшъэшъэ дэгъуба.

(Фольклор).

Цу хъущтыр шк1эзэ къэош1э.(Гущы1эжъ).

Цур жъы хъумэ шк1эмэ ахаут1упщыхьэжьы.(Гущы1эжъ).

Alnı ak akıtmalı buzağılara

Su içiriyorlar.

(Tsuyeko Cahfar).

Sabah olunca

Buzağıları dışarı çıkarıyor,

Akşam olunca

Kuzuları getiren

İyi bir kızım ben.

(Folklor).

Öküz olacak olan,daha buzağı iken belli olur.(Atasözü).

Öküz kocayınca buzağıların arasına katılır.(Ataözü).

 

Шк1эбз   (Şç’ebz;Shapsugh-Şk’ebz)

телёнок (самка).Dişi buzağı.

«Тичэм шк1эбз къолэн дэхэ ц1ык1у къылъфыгъэ»,-ы1оти Нурэ гуш1ощтыгъэ.

“İneğimiz  güzel bir küçük dişi buzağı doğurdu” diyerek seviniyordu Nur.

 

Шк1эхъу  (Şç’ehu;Shapsugh-Şk’ehu)

телёнок (самец).Erkek buzağı.

К1ымафэм ашхынэу шк1эхъу зы-т1ущ аук1ыщтгъэ.

Шк1эхъу уи1эмэ,цу уи1эн.(Гущы1эжъ).

Kışın yemek için iki üç erkek buzağı keserlerdi.

Erkek buzağın varsa,öküzün de olur.(Atasözü).

 

Шк1эхъужъ   (Şç’ehuj;Shapsugh-Şk’ehuj)

Бычок (трёхлеток).Tosun.Üç yaşında burulmuş erkek buzağı.

Сыгубгъэ тыгъужъэу

Шк1эхъужъ згъэгъогырэп…

(Тэуцожъ Цыгъу).

Сыда къаушэк1умэ нахьыш1ущтыр,

Шк1эхъужъа,хьауми,ныщ пщэра?

(1эшъынэ Хьазрэт).

Мо тыгъужъ кортыр,къырищыгъ п1оми хъунэу,инэу,шк1эхъужъ гъэрищым фэдиз иинагъэу,тыгъужъышхо горэ къхэк1ыгъ.(Фольклор).

Ovamda kurt gibi

Tosun ulutmam (bağırtmam)…

(Tevçoj Tsığu).

Avlanacak en iyi av hangisidir,

Bir tosun mu,yoksa,semiz bir hayvan mı?

(Eş’ıne Hazret).

Şu kurt sürüsünü doğurmuş diyecek gibi,üç yaşındaki  tosun  iriliğinde kocaman bir kurt çıkageldi.(Folklor).

Шы (Şı)

лошадь,  конь. At. İri ve geviş getirmeyen bahçe hayvanlarından biri. Boynuzları yoktur. Perçem (нэк1ап), yele (сэку), uzun kıllı kuyruğu vardır, topuklarına değin uzanabilir. İnsanlar atı arabaya koşar, ata biner ve yarıştırırlar.
Сэри шым и1аягъэ пае, к1энэк1алъэ саш1ынэу рагъажьи шъхьай, шы

дэхабэмэ къатэчъы зэхъум, сауж ик1ыжьыгъэх. (К1эрэщэ Тембот).

Alaya

Шы плъырымэ пахъэр къахихэу

Лъапсэр дырачэу уцыр зы1уадз.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Мо шыр шы 1ушти, хэгъэгум къырихи къыхьыжьыгъ. (Фольклор).

Бзылъфыгъэм шы ихьылъэ лъэханэ. (Гущы1эжъ).

Шы пщэфымэ к1о дэщэф. (Гущы1эжъ).

Гур к1одымэ шыр чъэжырэп. (Гущы1эжъ).

Ынэ курбы, псыбэ решъу. (Шы), (Хырыхыхь).

Atımın biçimsiz (çirkin) görünmesi   nedeniyle, beni de alaya almaya başlamışlardı, ama yarışta  birçok gösterişli atı geçince peşimi bırakmışlardı. (Tembot K’eraş).

Terli atlar puhlayarak, buhar saçarak

Köküyle birlikte otları yiyorlardı.

(İshak Meşbaş).

 

Bu at zeki bir at olduğu için, -binicisini-ülke aşırı geri getirdi. (Folklor).

Kadına atın yükü bırakılır (armağan edilir). (Atasözü).

At alırken hızını da (yürüyüş biçimini de) birlikte al. (Atasözü).

Morali bozuk at koşamaz. (Atasözü).

Gözü çukur, çok su içer. (At). (Bilmece).

 

Шыбзы (Şıbzı) 

Кобыла. Kısrak. At yavrusu, tay doğuran dişi at.

Зэшит1у азыфагу шыбз ыуасэ ик1уадэрэп. (Гущы1эжъ).

Фарэр къэзылфырэр шыбзыжъ. (Гушы1эжъ).

Шыбзыр лъфи шык1э къылъфыгъ.

 

İki kardeş arasında bir kısrak parası kalmaz. (Atasözü).

Fare (cins) atı da bir doğuran bir kısraktır. (Atsözü).

Kısrak bir tay doğurdu.

 

Шыбзылъфэн (Şıbzıtlfen) 

Жерёбаякобыла. Gebe, yavru doğurmak üzere olan kısrak. Çoğunlukla bir, bazen de iki yavru doğurur.

Шы 1эхъогъубэр дегъэк1ымэ,

Шыбзлъфэнхэр шъхьафэу егъэхъумэ,

О шъуи Ерэджыбэкъожъи…

(Фольклор).

Kalabalık bir at sürüsünü yayıyor,

Gebe kısrakları ayrı tutuyor,

Seni gidi Yerecıbekoj seni… (Folklor).

 

Шыгъэчъэш  (Şığeçeş)

Скакун. Yarış atı. Yarış için iş verilen koşu atı.

Шыгъэчъэш дэгъу Бэч и1агъ.

Шыгъачъэ хъумэ, апэ къэсыжьэу.

(1эшъынэ Хьазрэт).

Сэ шыгъэчъэшэу коим фэзгъэпсырэм

К1элак1эу дэсыр ехъуапсэ.

(К1эсэбэжъ Къэплъан).

Beç’ın (Bek) iyi bir yarış atı vardı.

Yarışlarda birinci gelen.

(Hazret Aşın)

Köy adına iş verdiğim bu yarış atına

Köydeki gençlerin gözü bu attaydı.

(Kaplan K’esebej).

 

Шыемлыч   (Şıyemlıç)

Необученнаялошад. Yabani at. Eğitilmemiş, eğer vurulmamış ve arabaya koşulmamış at. Bazen kaba ve eğitilmemiş kişilere de denir.

 

… Шыемлычыр угу къегъэк1ы. (Жэнэ Къырымыз).

 

Шыемлыч гъэсaк1оу Т1ахьирэ чылэм я1агъ.

… Şıyemlıç (Eğitilmemiş) atı anımsa. (Kırımız Jane).

Tahir eğitilmemiş atları eğiten köydeki biriydi.


Шыкушы 
(Şıkuşı)

ломовая лошад. Araba atı.  Yük taşımak için arabaya koşulmak üzere eğitilmiş at.

Колхозымэ шыкушы пчъагъэхэр я1эщтыгъэх, ау джы ахэм анахьыбэр техникэм шъхьафитэу,  шэхъогъум хэтэу ыш1ыгъэх.
Шыкуш пщэpит1у, зэнтхъырэ укъырэк1э гъэшхагъэу, к1эш1агъэу, кушъом къышъхьащыщэу коцыр илъэу, ку зэтегъэпхьагъэк1э Джамболэт коц 1ожъгъак1эр хьамэм тырищыти хамбарым рищал1эжьыщтыгъ.

Eskiden kolhozların çok sayıda araba atı vardı, şimdi teknik gelişme sonucu bu atların çoğu serbest kaldı, bu atlar at sürülerine katıldılar.

Yulaf (зэнтхъ) ve vıkır (укырэ) ile beslenmiş üç semiz at, görünecek biçimde buğday ile dolu bir arabaya koşuluydu, donanımlı bir arabayla Cambolet harmandan yeni kaldırılmış buğdayı alıp ambara götürüyordu.


Шыкъар

вороной конь. Yağız at. Siyah renkli, daha çok binek atı olması için eğitilen ve Adigelerin en çok sevdikleri bir at cinsi.

Шыкъэрит1ур зэцакъэу,

Шыкъэрит1ур шхо1ум егъоу,

Чылэгъунэм речъэк1ы.

(Пэрэныкъо Мурат).

Шыкъарэр шхо1ум рэджэгу

Чэтэ рыджэгоу къэсыгъэр

Мыхьамчэрыекъок1э Джындар.

(Фольклор).

İki yağız at birbirini ısırarak,

İki yağız at gemlerini dişleyerek,

Köy kıyısından geçiyor.

(Murat Perenıko).

Yağız at gemiyle oynuyor

Kılıcı ile oynayarak gelen

Mıhamçerıyeko Cındar.

(Folklor).


Шык1э
(Şıç’e)

жеребёнок.  Bkz. къунан.

Шык1э къамылъфыгъэм уанэ фызэк1елъхьэ. (Гущы1эжъ).

Doğmamış tay için eyer hazırlıyor. (Atasözü).


Шык1эбз 
(Şıç’ebz)

жеребёнок (самка). Dişi tay. Dişi tay daha çok damızlık olarak beslenirdi, koşum atı da olurdu, ancak binek atı olarak az kullanılırdı.

Мы шым шык1эбз къыпфилъфымэ, хъубгапхъэу къэгъан ылъэпкъ умыгъэк1оды.

Тиколхоз шык1эбз зэлэгъу зак1эу 1эхъогъушхо и1э хъугъэ.

Bu at dişi bir tay doğurursa, onu damızlık olarak bırak, kaybetme.

Kolhozumuz,  aynı yaşta büyük bir dişi tay sürüsüne kavuştu.


Шык1эхъу 
(Şıç’ehu)

жеребенок (самец). Erkek tay. Damızlık olarak bırakılan tay dışındakiler burulur. Binek ya da koşum atı  ya da et hayvanı olarak değerlendirilir.

Уаер зэое мафэм

Зы шык1эхъужъи сыук1и

Шъокъупхъэ щыхьэ сызэк1ом

Сихьэгъожъи саужэу. . .

(Фольклор).

Жьэу тэджырм шык1эхъу фалъфы. (Гущы1эжъ).

Eken kalkana erkek tay doğururlar. (Atasözü).


Шытхъо
(Şıtho)

Саврасая лошадь. Kula  at. Beyaz-sarı renk karışımı at cinsi. Adigelerin pek kullandıkları bir at değildi.

Асэкухэр       упхъуагъэу, ак1эхэр  пыупк1ыгъэу къэзэкъыдзэм яшыхэм шытхъохэр къябэк1ыщтгъэх.

Yeleleri kırpılmış, kuyruklarının ucu alınmış    kula atlar Kazak ordusu içinde  çoğunluk  görünümündeydi.


Шыушы
 (Şıvşı)

Верховая лошадь. Binek atı. Sefere, yolculuğa, köyden köye gitmeye ve binmeye yarayan at.

«Тхьам къысфигъэшъуаши къыситыгъэ къо закъоу шыуш папк1эу згъэфедэнэу сызщыгугъыщтыгъэр уеуи уук1ыгъэ. Арышъ къэпщыныжь, шыуш къыптефагъ».
(Фольклор).

“Tanrının layık görüp bana verdiği şıvış (binek atı) gibi her şeyin üstünde tuttuğum  tek oğlumu vurup öldürdün. Bedelini ödeyeceksin, sana üç at düşüyor” (Folklor).


Шыхъу
(Şıhu)

конь (самец). Erkek at. Bkz. алашэ, хак1о.

 

Шыхъу пстэур хак1оп, ахэм анахьыбэр алашэ.

Erkek atların hepsi aygır değildir, çoğu iğdiş attır.


Шэк1уахь
(Şek’uah)

охотичья собока. Av köpeği. Av eğitimi verilmiş köpek.

Шэк1уахьэхэр ыпэ итхэу, хьэджэшъуит1у ыбгъук1э къыготхэу, шхончыр  ш1охэлъагъэу, шак1ор къушъхьэ т1уак1эм дахьэщтыгъ.

Av köpekleri önde, iki tazısı sağında ve solunda, tüfeği omzunda, avcı vadiye giriyordu.


Шъынэ
  (Ş’ıne)

ягнёнок. Kuzu. Koyunun doğurduğu yeni yavru. Kuzu postundan kalpak yapılır.

Шъынэ хые ц1ык1ухэу быдзашъохэр-

Сыгу къэшъогъэк1ых.

(Хьадэгъэл1э Аскэр).

«1анэ  хъущтэп мыр!»-ы1уи къафэгубжи

1анэр къыраригъэхьи,

Ибысым къырифи,

Шъынэ щэф рифыжьагъ.

(Тэуцожъ Цыгъу).

Зыбзэ 1эш1у шъынэр мэлищ ак1эшъу. (Гущы1эжъ).

Пчэн шъынэ къылъфырэп. (Гущы1эжъ).

1ушъэшъэ 1ушъаб. (Шъынэ). (Хырыхыхь).

Ana sütü emen küçücük masum kuzuları-

Anımsatıyorsunuz bana.

(Asker Hadeğal’).

“Sofra sayılamaz bu!” diye kızarak

Sofra getirtip,

Ev sahibini kovup,

Kuzu alışverişini (щэф)  başlattı.

(Tsığo Tevçoj).

Tatlı dilli (uysal) kuzu üç koyundan beslenir (süt emer). (Atasözü).

Keçi kuzu doğurmaz. (Atasözü).

Yumuşacık tatlı dili (fısıltılı). (Kuzu). (Bilmece).


Шъынэбз
(Ş’ınebz)

ягнёнок (самка). Dişi kuzu. Koyunun doğurduğu dişi yavru.

Шъынэбз щэлъыгъэ ц1ык1уит1ур тыгъэнапэм дэжь т1ырзэмэ щыджэгухэу щытыгъэх.

İki küçük dişi kuzu güneşin altında zıplayıp oynaşıyordu.


Шъынэбыдзашъу
(Ş’ınebıdzaşü)

ягнёнок-сосунок. Süt kuzusu. Yeni doğmuş kuzu. Etliye-sütlüye karışmayan, çok yumuşak insanlar için de söylenir.

Шъынэбыдзашъом  фэд, 1асэ ц1ык1у, дахэ.

Шъшнэбыдзашъор   янэ к1эрылъэдагъ, ыбыдзыпэ къэубытыгъэ  имыфэу, гу1эмэ ыпэ ц1ыкук1э ет1ыроу, ык1э ыгъэсысэу ыублагъ.

Süt kuzusu gibi, uysal, cici.

Sür kuzusu anasının yanına koştu, meme ucunu yakalayamadan, küçücük burnu ile vurmaya, kuyruğunu sallamaya başladı.


Шъынэхъу
 (Ş’ınehu)

ягнёнок (самец). Erkek kuzu. Koyunun erkek yavrusu.

Мэлы минищым зы шъынэхъу закъо нахь хэмытэу слъэгъyгъэ. (Фольклор).

Üç bin koyunun içinde tek bir erkek kuzudan başkasının bulunmadığını gördüm. (Folklor).


Щагухь
(Şaguh)

Дворняжка. Bahçe köpeği. Cinsi belirsiz sıradan bahçe (sokak) köpeği.

«Щагухьэ къихьи унахьэ рифыгъ», -зыфа1орэм фэд.

Щагухьэ тэрэзым тыгъужъ къыдигъэхьащтэп.

“Sokak köpeği gelip ev köpeğini kovdu”, dedikleri gibi.

İyi bir bahçe  köpeği kurdu sokmaz.


Щагъдый
 (Şağdıy)

шагдий (Адыгейская порода лошадей). İnce uzun gösterişli at, hızlı çıkış yapan, güzel bir at cinsi olarak adı masallarda geçer.

Щагъдый шы плъырхэр афэмы1ыгъыжьэу

Бгъэк1э зэ1унк1хэу зэхагъэзыхь.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Terli Şağdıy atlarını zapt edemeyerek

Yandan bastırarak onları bir araya getiriyorlardı.

(İshak Meşbaş).


Щыды
 (Şıdı)

Осёл. Eşek. Uzun kulaklı, katırdan ufak bir at cinsi. Yük taşımada kullanılır.

«Щыдыр, хэкубэ о къэпк1ухьагъ,

Гъэсэгъэшхоми уа1ук1агъ,

уяпсэлъагъ,

Ощ нахь 1ушы у1ук1эгъэна?»- ы1уи

Шыр къэупч1агъ.

Ышъхьэ ы1эти, Щыдыр егупшысагъ:

«Олахьэ сы1умык1агъ».

(1эшъынэ Хьазрэт).

Щыдым ихьылъэ   ымыкъумэ к1орэп. (Гущы1эжъ).

Хъуаджэм щыды горэ къыщэфыгъэу къэк1ожьызэ, щыдым ылъапэ ригъанэу къыфэмык1о хъугъэ. (Фольклор).

Ныбэ пстэури зэшы, щыды пстэури пэфы. (Гущы1эжъ).

“Eşek, sen çok yeri gezmiş olmalısın,

Büyük eğitim alanlarla da karşılaşmış,

konuşmuş olmalısın

Kendinden daha akıllısıyla karşılaştın mı?” diyerek

Sordu at.

Başını kaldırıp düşündü Eşek:

“Vallahi karşılaşmadım”.

(Hazret Aşın).

Eşeğe yeterli yük yüklemezsen kımıldamaz. (Atasözü).

Bütün mideler kardeş, bütün eşekler de ak burunludur. (Atasözü).

Щэгый  (Şegıy)

Гнедой. Doru at. Bkz. Пц1эгъоплъ. Kırmızımsı-sarımtırak karışık renkte, yelesi ve kuyruğu siyah renkli at. İyi bir cins at olarak adı Nart destanında geçer.

Щэгые дахэм утэсэу

Зэк1эми апэу унэсымэ

Ра ти нарт 1эпшъаци.

Güzel Şegıye sırtında

Herkesten önce gidersin

Ra bizim Nart Epş’ats.


1ажъы-гъужъ
(Ajı-ğuj)

Домашний рабочий скот. Büyükbaş (sığır) hayvan. İnek ve öküz gibi ailelerin yararlandığı büyük baş hayvan.

Непэ шъуфырэ 1ажъы-гъужъыр

Къысэшъутыжьын фае

«Ныожъырэ л1ыжъырэ

Къаш1ошъуфырэ 1ажъы-гъужъыхэр

Сэ къыжъудэсфэу, ащык1э

Шъо шъуихэгъэгу сэ сыкъихьанэп». . .

(Тэуцожъ Цыгъу).

Bugün kaçırdığınız hayvanları

Bana geri vermeniz gerekiyor

“Yaşlı kadın ve  adamlardan

Yağmaladığınız bu hayvanları

Sizinle birlikte sürerek

Memleketinize gelemem”…

(Tsığo Tevçoj).

YABANİ HAYVAN ADLARI (ПСЭУШЪХЬЭ 1ЭЛМЭ АЦ1ЭХЭР)


Ачъэжъ
(Açej)

тур. Dağ keçisi. Kafkas Dağlarında yaşayan keçi.  İri eğri boynuzları vardır.  Evcil keçiden iridir.

Ыбжъакъохэр гъумэу гъэщыгъэу, ышъхьэ лъагэу 1этыгъэу, лъэкъо псыгъо пытэхэр хэт1агъэм фэдэу, къушъхьэ цэк1э дэдэм тетэу, ачъэжъыр къеплъымэ ыч1эгърэ дунаем къыхаплъэу бэрэ щытыгъ.

Ачъэжъым мэзпчэныр ыужэу,

Жак1эу тетыр жьыбгъэм зэрихьэу

Хьалъэбэкъоу ыдзыхэрэр ш1oмак1эу,

Зэрилъэк1эу дэгузажъоу къынэсыгъ.

(Цэй Ибрахьим).

Boynuzları kalın ve eğri, başı yüksekte, ince ayakları yere gömülmüş gibi, dağ kayasının en sivri yerinde, dağ keçisi, yeryüzünü  seyrediyormuş gibi bakıyordu.

Dağ keçisi (açej) ardında orman keçisi (mezpçen),

Sakalları rüzgarda salınarak

Attığı köpek adımlarını yeterli bulmayarak,

Tüm gücüyle ve telaşlı geldi.

(İbrahim Tsey).


Бегемот
  (Begemot)

бегемот.  Suaygırı, hipopotam.  Bkz.  Псышъонт.  Afrika’da ırmaklarda yaşayan iri bir hayvan.  Otla beslenir.  Derisi siyah ve kalındır.

Псышъонтым ык1ышъо стхъэгъэшхохэр орыжъышъо хъужьэу, чъыерэм фэдэу псышъхьашъом телъыгъ.

Бегемотыр пщэрышхоу, ыпэ шъомбгъо-хъурэешхо псым къыхигъэщэу щэсыщтыгъэ.

Suaygırının (псышъонт) derisi çatlamış, bataklık çamuru kaplı, uyuyormuş gibi ırmak yamacında yatıyordu.

Suaygırı (Бегемот) aşırı şişman, geniş-yuvarlak burnunu su üzerine çıkarmış yüzmekteydi.


Бжъэу
(Bj’ev)

лось.  ”Mus” ya da “elk” denilen geyik.  Bir geyik türüdür ve  en iri geyiktir, kocaman ve çok boynuzludur (къобэ-бжъабэ).

Зымафэ заповедникым тык1оц1ырык1ызэ, зы бжъэу шъэджашъэ горэм, тыриутыщтым фэдэу, гугъуи емыл1эу, тапэ зэпичи, чъыг тхьапэхэр пичызэ мэзым хэхьажьыгъ.

Бжъэуит1оу тызы1ук1агъэхэр  ины блэк1ыгъэу щытыгъэх, узэраплъыщтымк1э шым нахьи нахь 1эмлъэмыгъэх.

Birgün koruma altndaki ormandan (zapovednik) geçiyorduk, kocaman bir bj’ev (elk) geyiği, bizi çiğneyecekmiş gibi, aldırmadan, önümüzden geçip ağaç yapraklarını kopararak ormana dalıp gitti.

Karşılaştığımız iki bj’ev’in ikisi de iriydi, göründüklerine göre bir attan daha iri ve daha hantaldılar.


Бжъэубз
(Bj’evıbz)

Лосиха.  Dişi bj’ev (dişi elk geyiği).  Dişi bj’ev, erkeğinden daha küçüktür, boynuzları da daha kısadır.

Бжъэцбзым ищырхэри игъусэу, хъурыхъук1э, сакъыпэу, къушъхьэ чапэм рек1ок1ыщтыгъэ.

Dişi bj’ev, yavrularıyla birlikte, otlayarak, çok dikkatli bir biçimde, dağ yamacı boyunca ilerliyordu.


Бланэ
  (Blane)

лань.  Dişi alageyik.  Erkeğinden küçük olur.

Лэгъупкъопсыр къушъхьэ къуапэм къытфыкъощы, Бланэр малъфэшъ, иощх фаби дэсэгощы.
(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Шыу купыр къелъэгъу, блэнэ щтагъэу

Пцэлы къогъум зыкъуедзэ

(Тэуцожъ Цыгъу).

Бланэу чъэрэми зыгорэ къеузы.  (Гущы1эжъ).

Ц1ыфыр чанмэ бланэм фэд.  (Гущы1эжъ).

Бланэм щэ тефэмэ-псыхъуачъ.  (Гущы1эжъ).

Atlı grubunu görüyor, ürkmüş bir dişi blane gibi

Kendisini söğüt ağacının arkasına attı.

(Tsığo Tevçoj).

Koşan dişi geyiğin mutlak bir sıkıntısı da olur.  (Atasözü).

Kişi uyanıksa dişi geyiğe benzer.  (Atasözü).

Blane kurşun yediğinde-hızı ırmak akışına dönüşür.  (Atasözü).  


Блэнашк1э
  (Blenaşç’e;Sapsugh:Blenaşk’e)

Детёныш лани.  Alageyik yavrusu.  Derisi güneşe karşı parıldayan bir gri renkte olur.

Блэнашк1эхэр къолэн сурэт дахэхэу, ашъохэр тыгъэм пэш1этэу, уц пхъэшэ цыпэхэр пагъэтэкъумэ ашхэу, гъэхъунэ гузэгум итыгъэх.

Algeyik yavruları alacalı güzel bir görünümde, derileri güneşe karşı parıldayarak, sert otların uçlarını yiyerek, orman açıklığının ortasında duruyorlardı.


Бобр
  (Bobr)

бoбр/бобёр.  Bkz.  тан.  Kunduz.  Sibirya ve Kanada ırmaklarında yaşayan iri bir fare türü.  Su diplerinde yuvalarını örerler, bentler yaparlar.  Derisi değerlidir.

Бобрэ унагъоу типсыхъурае хэсыгъэм, псыгъунэм 1ут чъыгхэр рахык1ымэ зэтыралъхьэзэ, умыш1эмэ лъэмыдж е нэшэпэсун пш1ош1ынэу аш1ыгъ.

Бобрэхэм 1оф аш1э зыхъук1э, пшъыгъэ амыш1эу, зэфэдэу зэдырагъатэзэ мэлажьэх.

Танэм ык1э пцэжъыяшъoм фэдэу щыт, арын фае псыми ык1ыщыпсэурэр.

Irmağımızda barınan kunduz ailesi, ırmak boyundaki ağaçları devirip üst üste koyarak, sanki bir köprü ya da bekçi kulübesi (нэшэпэсун) gibi bir şey yaptı.

Kunduzlar yorulmak bilmeksizin, hep birlikte ve uyumlu bir biçimde çalışırlar.

Kunduzun (tan) kuyruğu balığınkini andırır, su içinde yaşaması da bu yüzden olmalı.


Домбай
 (Dombay)

зубр.  Dağ sığırı, öküzü.  Bkz.  Мэзыцу.  Ormanlarda yaşayan yabani  öküz, normal öküzden daha iri olur.  Boynu ve önayakları daha yüksek olur.

Ащ нэужым бэдэдэхэр щымыш1эу

Мыш1эхэр пыш1ык1эу домбаир

Быузэрэ, зытеуцорэр ыпlытlэу

Къы1ухьыешъ, пэнэ жьаум ч1эгъолъхьагъ.

(Цэй Ибрахьим).

А  сик1алэу к1элэхъуа,

Шк1ахъо згъак1уи пщэрыхьа,

Домбаишъор ичэл.  .  .

(Фольклор).

Унэцум уеомэ, мэзыцум ыбжъэ мэсысы.  (Гуыщ1эжъ).

Daha sonra başına çok şey gelmeden

Yapışkan şeyler sürükleyerek dombay

Böğürerek, bastığı yerleri ezerek

Geldi, bir dikenin gölgesine uzandı.

(İbrahim Tsey).

A benim oğul evladım,

Öküz otlatmaya gönderdiğim,

Dombay derisinden kulübesi olan…

(Folklor).

Bahçe öküzüne vurursan, orman öküzünün boynuzu sallanır.  (Atasözü).


Жираф 
(Jiraf)

жираф.Zürafa.Afrika’da yaşayan iri bir hayvan.Geviş getirenlerdendir.Boynu çok uzun,ayakları da yüksektir.

Мэзым хэс хьак1э-къуак1эхэр зэк1э тхьак1умк1ыхьэм ыгъэщхыхэ зэхъум,жираф закъор щхыщтгъэп.

-Зэк1эри мэщхых о сыд пае умыщхырэ,-зыра1ом,”сэ сызыфэщхын зи зхэсхыъэп”,-къари1ожьыгъ.Сыхьат заулэ теш1агъэу жирафыр зэ1ыутымэ щхэу къыригъэжьагъ.

-Джы сыда уздэхьащхырэр?-а1уи зеупч1ыхэм,”тхьак1умк1ыхэм къы1уагъэр къызнэсыгъэшъ,сымыщхын слъэкlырэп”-ы1уагъ.

Жирафым фэдэу ыпшъэк1ыхьэ зэш1уищэу,щыт пстэуми Якъубэ къашъхьапырыплъыщтыгъэ.

Tavşan ormandaki tüm hayvanları güldürüyordu,bir tek zürafa dışında.

-Herkes gülüyor,niye sen gülmüyorsun?diye sorulduğunda,”ben gülmeyi gerektirecek birşey  duymadım” karşılığını vermişti.Ama zürafa,birkaç saat geçtikten sonra gülmeye başladı.

-Şimdi neye gülüyorsun?diye sorduklarında da,”tavşanın dedikleri ancak şimdi kulağıma geldi de gülmeden edemiyorum” dedi.

Zürafa gibi uzun boynunu uzatarak,Yakub tepeden, oradaki kişilerin üzerinden bakıyordu.


Зебр
(Zebr)

зéбра.Zebra.Derisi siyah-beyaz çizgili,Afrika’da yaşayan küçük bir at cinsi.

Зебрэ 1эхъогъур,шы къолэн зэхэтэу,хъураеу къезэрэфэк1ыхэу,мэз гъэхъунэм итыгъ.

Siyah-beyaz çizgili zebra sürüsü hep bir arada,daire biçiminde koşuşturarak orman açıklığındaki meydanda koşuyorlardı.


Kенгуру
(Kenguru)

кенгуру.Kanguru.Arka ayakları uzun,karnında torbası olan,atlayarak koşan bir Avustralya hayvanı.

Австралием ис кенгурумэ тишъуаехэр сыгу къагъэк1ы,ау ащ аныбэ хэш1ыхьэгъэ 1элъмэкъы ящырц1ык1ухэмкэхэр т1ысып1э дэгъух.

Кенгурум ышъо ц1ыфхэм агъэфедэ.

Avustralya’da yaşayan kangurular bizim iri farelerimizi anımsatıyorlar bana,ancak onların karınlarında bulunan torbaları küçük yavruları için iyi birer barınma yeridir.

Kanguru derisi insanlar tarafından kullanılır.


Къоныжъ
(Konıj)

дики кабан.Yabandomuzu.Bkz.мэзыкъо.


Лам
 (Lam)

лама.Lama.Güney Amerika’da deve gibi yük taşımaya yarayan,yünü ve derisi kullanılan bir hayvan.

Ламэм ышъо осэшхо раты,палтэу пшъэп1э дахэхэр хаш1ык1ых.

Lama derisi değerlidir,onlardan paltolara güzel yakalıklar yapılır.


Лэу
(Lev)

косуля.Karaca.Bkz.пчэныф.

Лэу  къэлъфыгъак1эр шъо дах.(Гущы1эжъ).

Yeni doğmuş karaca yavrusunun derisi güzel olur.(Atasözü).


Лэучыц1
(Levçıts’)

олененок.Bkz.лэущыр,шъыхьэщыр.Geyik yavrusu.Karaca yavrusu.

Лэучыц1 с1онти сш1оба1у…

(Фольклор).

Levçıts’ (karaca yavrusu) diyeceğim ama irice görünüyor…

(Folklor).


Лэучэц1
(Levçets’)

Дич,дикое животное.Av hayvanı.Geyik,yaban keçisi gibi av hayvanlarına verilen genel ad.

Лэучэц1и бзыуи сэ сагъэразэ

Псы егъэшъонк1э сыхъугъ сэ 1азэ.

(Жанэ Къырымыз).

Лэучэц1ымэ ауж зэрифэзэ мэзы ицунып1э шъыпкъэм нэсыгъ,хахьи хэгъощыхьагъ.(Фольклор).

«Хьакуо щы1,чылэм дэсыр дэзэрэхы»,-а1оу зызэхехым,-«Сэри сык1он,лэучэц1 горэ къыспэк1эфэнк1и мэхъу»,-ы1уи,Хъуаджэр шак1о к1орэмэ адыдэк1ыгъ.(Фольклор).

Vahşi hayvan ve kuşlardan memnunum

Onlara su sağlama konusunda ustalaştım  ben.

(Kırımız Jane).

Av  (yaban) hayvanı izlerini sürerek ormanın derinliklerine daldı,yolunu şaşırdı.(Folklor).

“Köpek ulumaları duyuluyor,köylü dışarı fırlayıp gidiyor”,dendiğini duyunca,”Ben de gideyim,bakarsın bir av hayvanı önüme düşer”,diyerek Huace de ava gidenlerle birlikte yola çıktı.(Folklor).


Лэущыр
(Levşır)

оленёнок. Bkz. Лэучыц1,шъыхьэщыр.


Мамонт
  (Mamont)

мамонт.Mamut.Bir fil cinsi,büyük bir canlı idi,derisinin kıllı olduğu söylenir,kazılarda kemiklerine rastlanıyor.

Археологмэ мамонтым ыжэпкъыщтыгъэу къыч1ат1ык1и къахьыгъэм килограмм шъэныкъо фэдиз ионтэгъуагъ.

Arkeologların kazı yoluyla çıkarıp getirdikleri mamut çenesi elli kilo kadar geliyordu.


Мамун
 (Mamun)

обезьяна.Maymun.Dört ayağını da el gibi kullanabilen,insandan daha çevik  bir canlı.

Дэнэ джанэр Мамунэм защилъашъуи,

ынэгушъо

плъыжыр тыриц1алъи,

лъэпэпц1ыеу ек1уал1и

гъунджэм зеплъэм,

Мамунэм зегъалэк1э

дахэ хъуна!

Нэш1э-1уш1эу,

1уплъэгъуаджэу,

Гъунджэм къещы…

(1эшъынэ Хьазрэт).

Мамунэр зыдыщагъашъоу

Шк1эхъушъор зыщытыратхъырэр Пэнэхэсыжъ.

(Фольклор).

Maymun üstüne bir ipek entari aldı,

yüzüne

kırmızıyı  çekip,

parmak uçlarına basa basa ilerleyerek

aynaya bir baktı,

süslenmiş diye

Maymun güzel olur mu hiç!

Eğri-büğrü,

çirkince,

görünüyordu aynadan…

(Hazret Aşın).

Maymunun oynatıldığı

Buzağı derisinin kapışıldığı yer  Paneh’es (köyü).

(Folklor).


Мамунэ ц1ык1у
   (Mamune ts’ık’u;küçük maymun)

мартышка.İpek maymun.Uzun kuyruklu küçük maymun.

Мамунэ ц1ык1ур,к1эпсэрышъом фэдэу,зы чъыг къутамэм къытепк1ымэ адырэ чъыг къутамэм зыпигъанэу,ишъыпкъэу Джэгоу мэзым хэсыгъ.

Küçük (ipek) maymunun,urgan gibi,ağacın bir dalından başka bir ağacın dalına sıçrayıp asılıyor,ciddi ciddi oynayıp duruyordu ormanda.


Mорж (Morj)

морж. Mors. Balık kuyruğu gibi terk ayağı olan iri bir memeli deniz canlısı. İki uzun ön dişi ve bıyıkları bulunur, Kuzey denizlerinde yaşar.

Морж пщэр джадэхэм къо макъэ зырагъэш1эу гъунт1ысынт1ы а1оу зэтезэрагохэу хы 1ушъом щызэхэлъыгъэх.

İri ve şişman morslar domuz sesi çıkarır gibi homurdanararak yığılışmış biçimde hep bir arada yatıyorlardı.


Мэзпчэн
(Mezpçen)

дикая коза. Dağ keçisi (yaban ya da orman keçisi). Dağlarda ve ormanlarda yaşayan yaban keçisi.

Нэгъой-Шыгоу

Тэ типщып1эм

Ыцэгапэ

Къек1ол1агъэу

Мэз пчэныр

Джы сэлъэгъу.

Псынэк1эчъым

Ар ек1уал1э.

(Цуекъо Джахьфар).

Хьак1эл1 Якъубэ мэзым шак1о к1уагъэ. Мэзпчэн къыук1и къыхьыгъ.
(Фольклор).

Аузэ хьакуомэ лэучэц1хэр къырафыжьагъэх. Ахэмэ яплъы ы1озэ, мэзпчэн горэ ежь ич1ынат1эу къачъэу ылъэгъугъ. (Фольклор).

Nogay Tepesi’ndeki

Kulübemizin

Yakınına

Yaklaşan

Dağ keçisini

Şimdi görüyorum.

Pınara

Yaklaşıyordu o.

(Çuyeko Cahfar).

Haç’el’ Yakup ava, ormana gitti. Bir dağ (orman) keçisi avlayıp getirdi. (Folklor).

Derken av köpekleri havlayarak avları önlerine kattılar. Onlara bakıp dururken bir dağ keçisinin kendisine yakın koşmakta olduğunu gördü.
(Folklor).


Мэзыкъу
(Mezıku’)

кабан дики, вепрь. Yaban domuzu. Bkz. къоныжъ. Ormanda barınan yaban domuzu. Yaban domuzu iri ve iki ön dişli olur.

Мэзыкъожъыр, сэплъэшъ, блэм

Мыстхъэ чъыгым к1эретхьалэ.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Зыкъызеш1эжьым, мэзыкъом ытхыц1э ис, ытхьак1умэхэр 1ит1умк1э пытэу ы1ыгъых. (Фольклор).

Ыцэжъыехэр къэгъэщыгъэу

Къоныжъ мэзым къыхэк1ыгъ.

(Пэрэныкъо Мурат).

Мэзым хэс къори мэпсэу. (Гущы1эжъ).

Bir baktım ki, bir yılan, yaban domuzunu- boynuna sarılmış onu bir-  karaağacın altında boğuyordu.

(İshak Meşbaş).

Kendine geldiğinde, yaban domuzu sırtındaydı, iki eliyle de domuzun iki kulağını sıkıca tutuyordu. (Folklor).

Dişleri bükük bir

Yaban domuzu ormandan çıktı.

(Murat Perenıko).

Yaban domuzu bile ormanda barınmasını bilir. (Atasözü).


Мэзыцу
(Mezıçu’)

зубр. Yaban öküzü. Bkz. домбай.


Мэзыш
(Mezış)

дикая лошдь. Vahşi at. Kırda, ormanda yaşayan yabani at. Evcil atlardan daha küçük olurlar.

Мэзыш 1эхъогъур гъэхъунэм щыхъуш1эу итыгъ.

Bir yabani at sürüsü orman kıyısında otlayıp duruyordu.

Носорог (Nosorog)

носорог. Gergedan. Kalın derili, burnu üzerinde eğri büyük bir boynuzu bulunan, çabuk kızan bir sıcak bölge hayvanı.

Носорогым нахь губжыпхэ дунаем зы псэушъхьэ темытэу а1о. Ар аущтэу зык1ыщытыр ыпэ бжъакъо зэрэтетыр арын фае.

Yeryüzünde gergedandan daha sinirli bir hayvan bulunmadığı söylenir. Böyle olmasının nedeni de burnu üzerinde boynuzu bulunması olabilir.


Орангутанг
(Orangutang)

орангутанг.Orangutan.Maymun türü,ama diğerlerinden iridir.

Орангутангым лъэшэу зыш1ошlыжьы, умыш1эмэ мамунэмэ пщы афаш1ыгъэм фэд.

Orangutan çok kasılıyordu, sanki maymunların kralı (pşı) olmuş gibiydi.


Псышъонт
(Psışont)

бегемот. Su aygrı, hipopotam. Bkz. бегемот.

Пчэныц1э (Pçenıts’e)

сéрна. Dağ keçisi. İki boynuzu sırtına doğru eğik olan ve hızlı koşan bir dağ keçisi türü. Normal keçiden daha büyükçe olur

Пчэныц1эхэр гъуим мэхъупэ-шыпэх, ау псы фаехэ зыхъук1э, тэ щы1эми къагъотыфэ чъэщтых.

Dağ keçileri dikenli alanlarda otlarlar, ama susadıklarında, su buluncaya değin durmadan koşarlar.


Пчэныфы
(Pçenıfı)

косуля. Karaca. Bkz. лэу. Dağlarda yaşayan, çok ürkek hareket eden, çok güzel görünümlü küçük bir geyik türü.

Кавказ къушъхьэ-мэзымэ пчэныфыр бэу ахэсыщтыгъ, джы ахэр заповедникмэ нахь ащэолъэгъух.

Eskiden Kafkasya dağ ve ormanlarında karaca sayısı çoktu, şimdi onlar daha çok koruma altındaki ormanlarda (zapovedniklerde) barınıyorlar.


Пчэн1эл
(Pçen’el)

горный козёл. Yaban keçisi. Dağlarda yaşayan ürkek bir yaban keçisi türü.

Пчэн1элы лъакъом зызщигъэзэщтым

Шы жъугъэ чэфхэр тынчэу рагъэк1ок1.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Икъэлэмыпэ тхылъыпэм

Нэрмылъэгъоу къырэчъ.

Яхьщырэу пчэн1элыбэм

Лъэужхэр къыщызэпэчъ.

(Къумп1ыл Къадырбэч).

Yaban keçisi ayak izi dönemecinde

Keyifli at sürüleri rahatça dönüyorlardı.

(İshak Meşbaş).

Kalem ucunu bir kağıt yaprağında

Hızla çiziştiriyor gibiydi.

Büyük bir yaban keçisi sürüsünün

İzini araştırıyordu.


Тан
(Tan)

Бобёр. Kunduz. Bkz. бобр.


Таурчан
(Tavrçan)

тавричан (вол, бык таврической породу). Yak Öküzü. Tibet ve çevresindeki dağlık bölgelerde yaşar. Güçlü ve uzun kıllı bir öküz cinsidir. Yük taşıma ve binek hayvanı olarak kullanılır.

“Таурчаным ык1уак1э пк1уак1эу, аслъаным ыгу бгоу, ц1ыфым иакъыл уиакъылыгъэмэ сыд пш1эни?”-а1уи аргъоим зеупч1ыхэм, “боу ш1оу ащыгъум сыцэкъэни”, -къари1ожьыгъ.

“Yak Öküzünün (tavrçan) gücü gücün, aslanın cesareti cesaretin,  insanın aklı da aklın olsaydı ne yapardın” diye sivrisineğe sorduklarında, “çok daha sert sokardım -ısırırdım- o zaman” yanıtını verdi.


Тюлень
  (Tyulen)

тюлéнь. Fok balığı. Memeli bir deniz canlısıdır. Balığın kuyruğu gibi geniş iki ayağı vardır. Bıyıklıdır, morsa benzer.

Тюлень гъэсагъэхэр циркым къыщышъохэу, п1ырагум рыджэгухэу, телевизорымк1э къагъэлъагъоу тлъэгъугъэ.

Eğitilmiş fokların sirklerde dans ettiklerini ve el topu ile oynadıklarını televizyonda gördük.


Шимпанзе
(Şimpanze)

шимпанзé. Şempanze. İnsana benzeyen bir maymun cinsi. Sıcak bölgelerde yaşar.

-Сыц1ыфэп, ау сэри зыгорэу сыщыт, зысш1ош1ыжьын сэлъэк1ы лъэк1и си1, сиунагъо сэгъэда1о, къысэдэ1у, -ы1уагъ шимпанзем. Шимпанзем ар къы1ошъунэп, ау ары зэрэщытыр.

-İnsan değilim, ama ben de –yaşayan-biriyim, kasılabiliyorum, gücüm de var, aileme sözümü geçiriyorum, beni dinliyorlar, dedi şempanze. Şempanze bunları söyleyemez, ama öyle biri olduğu kuşkusuz.


Шъыхьэ
  (Ş’ıha)

oлéнь. Geyik. Çok dallı boynuzları bulunan, geviş getiren ve kuyruğu kısa bir orman hayvanı.

Тхьак1умк1ыхьи,

Чъэрэу шъыхьи

Сэ сипшысэ  хэсэгъахьэ.

(Жанэ Къырымыз).

Шъыхьэ  горэм  уцы тхьапэр

Зы1уилъак1эу муары, ехъу.

Чъыгы гъугъэу къобэ-бжъабэр

Ащ ыбжъакъоу нэм къыщэхъу.

(Мэщбэш1э Исхьакъ).

Шъыхьэ бланэр сакъышъ,

Зэрек1узэрэ ш1эхэу къеш1э,

Ыбжъакъор егъэчаны, зегъэпсы. . .

(Фольклор).

Шъыхьэм ыбжъэ ипый. (Гущы1эжъ).

Чыжьэрыплъэк1э пк1эгъуал, уеблэгъэк1ымэ тэкъэжъ. (Шъыхьэ). (Хырыхыхь).

Tavşana da,

Koşmakta olan geyiğe de

Masalımda yer veririm.

(Kırımız Jane).

Geyiğin biri ot yaprağını

Koparıp otluyordu.

Dallı budaklı kurumuş bir ağaç gibi

Görünüyordu  boynuzlarıyla.

(İshak Meşbaş).

Dişi geyik çok ürkekti,

Kendisine yaklaşıldığını hemen anlamıştı,

Boynuzlarını bilemeye, keskinleştirmeye başlamıştı…

(Folklor ).

Geyiğin düşmanı boynuzudur. (Atasözü).

Uzaktan bakıldığında kır at, yaklaşıldığında da bir kütük (ağaç). (Geyik). (Bilmece).


Шъыхьэщыр
  (Ş’ıhaşır)

оленёнок. Geyik yavrusu. Bkz. лэучыц1, лэущыр. Geyiğin doğurduğu küçük yavru.

Шъыхьэщыр ц1ык1ухэр уапэ къифэмэ яш1уш1, уямыу, пэ1уапхъэ пае умыук1ых, ины гъэхъух, нахь гъэбагъох.

Шъыхьэщырхэр янэмэ ягъусэхэу загъэшхэк1ыгъэу, мэзым къыхэк1ыхэти щэджагъорэ псыхъом псашъо къыдахьэщтыгъэх.

Yavru geyiklerle karşılaşacak olursan iyi davran, onları avlama, bir başlık/şapka uğruna onları öldürme, büyümelerine ve çoğalmalarına fırsat tanı.

Geyik yavruları anneleri ile birlikte, doymuş halde ormandan çıkıp su içmek için ırmağa geliyorlardı.


Аслъан
(Astlan)

лев. Aslan. Güçlü ve iri bir hayvan. Kedigiller ailesindendir. Erkek aslanın uzun yeleleri vardır.

Аслъанэу мэзым итхьамэтэшхо

Къызыщыхъугъэ мафэр хегъэунэфык1ы.

1ахьыли, благъи къызэфэшэси,

Ешхэ-ешъор шъуамбгъоу ек1ок1ы.

(1эшъынэ Хьазрэт).

Бланэ аслъаныр –

Хэт пек1ошъущтыр!. .

Ау блэнагъэ

К1ыгъоп акъылъыр.

(Къоджэ Руслъанид).

Аслъаныр тыгъужъым ыуж мэлым е1эщтэп. (Гущы1эжъ).

Аслъаныр агъасэ, къэплъаныр 1асэ аш1ы. (Гущы1эжъ).

Зышъхьэ мат, зыпчэ дахэ, зык1э п1ыpагу. (Аслъан). (Хырыхыхь).

Ormanın kralı aslan

Doğum gününü belirliyor.

Dost akraba toplanıyor,

Yeme-içme töreni (şölen) sürüp gidiyor.

(Hazret Aşın).

Yiğit aslanı-

Kim  alt edebilir ki!. .

Ancak yiğitliği

Gibi aklı yok ki.

(Koce Ruslanid).

Aslan kurdun artığını yemez. (Atasözü).

Aslana eğitim verilir, kaplan ise uysallaştırılır. (Atasözü).

Kafası bir sepet, beli güzel, kuyruğu da bir top (el topu). (Aslan). (Bilmece).


Аслъанан
  (Aslanan)

львица. Anne aslan. Yavruları olan dişi aslan.

Иаслъанщырхэр зэрэджэгурэм ащыгуш1ук1ырэм фэдэу, аслъананэр укъудыигъэу щылъэу яплъыщтыгъэ. . .

Yavrularının oynayışlarına sevinip gülüyormuş gibi, uzanıp yatmış bakıyordu onlara anne aslan.


Аслъаныбз
  (Aslanıbz)

лев (самка).  Dişi aslan. Dişi aslanın yelesi olmaz, erkek aslandan daha küçük olur ve kedi gibi bıyıkları bulunur.

Аслъаныбз бгъэгубжымэ шъобж хэпхын, а1о.

Dişi aslanı kızdırırsan başına iş alırsın.


Аслъанщыр
(Aslanşır)

львёнок. Yeni doğmuş aslan yavrusu.

Аслъанщырхэу, пыйпсэ1ухэу

Зэоп1эшхом щыфэхырэр

Щэт ыкъуих. . .

(Хьыдэгъэл1э Аскэр).

Аслъанщырхэр, чэтыу щырмэ афэдэхэу, зэдэджэгухэу уц къашхъом хэсыгъэх.

Birer aslan yavrusu gibi, düşmanın canını alarak

Er meydanında can verenler

Şet’in altı oğlu…

(Asker Hadeğal’).

Aslan yavruları, tıpkı kedi yavruları gibi, gür otların içinde oynaşıp duruyorlardı.


Баджэ
  (Bace)

лисица, лиса. Tilki. Köpekten küçük, güzel tüylü ve derili, kuyruğu uzun, güzel tüylü, kulakları sivri, ormanlarda ve kırlarda barınan yırtıcı bir hayvan.

Атакъэр мэщытышъхьэм тетэу

Баджэм зелъэгъум, ы1упс къечагъ.  (къы1учэчыгъ)

Ымакъэ шъабэу, зыимыгъэ1этэу,

Гупсэжъ макъэк1э ащ епсэлъагъ:

«Моу къехи, нэмаз зэдэтэгъэш1ба,

Нэмаз бдэсш1ынэу сэ сыкъэк1уагъ».

(1эшъынэ Хьазрэт).

Тыгъужъым имэли,

Баджэм ичэти

Бэрчэтэу 1анэм къытехьэ.

(1эшъынэ Хьазрэт).

Баджэм ышъo ипый. (Гущы1эжъ).

Баджэм тыгъужъибл егъапц1э. (Гущы1эжъ).

Horozu mecidin tepesinde gören

Tilkinin ağzının suyu aktı.

Yumuşak, yükseltmeden,

İçinden gelen bir sesle horoza seslendi:

“Aşağı bir insen de birlikte namaz kılsak,

Seninle namaz kılmak için geldim buraya”.

(Hazret Aşın).

Kurt koyununu

Tilki de tavuğunu

Bereketle sofraya kondu.

(Hazret Aşın).

Tilkinin düşmanı derisidir. (Atasözü).

Tilki yedi kurdu kandırır. (Atasözü).