ANAYURTTAN HAPİ’ye ÇAĞRI

BABUG Ergun Yıldız
18.12.2009

Bu hafta köşemi sadece kendi düşüncelerim için değil, dönüşçülerden bazıları adına da kullanmak istiyorum.

“Sayın Cevdet Hapi’nin dikkatine” kaleme aldığımız yazı ne yazık ki forum sayfasında yayınlanamadı.

O nedenle, anavatanda yaşayan bir kısım dönüşçünün hissiyatını yansıtan bu yazıyı kendi köşemden yayınlamak ve bizim gibi düşünen bir çok insan adına sayın Cevdet HAPİ’ye bir kez daha seslenmek istiyoruz.

Amacımız hakaret etmek, incitmek, bir emektarın gönlünü kırmak değil.

Fakat ısrarla ve inatla anayurdu karalaması, sürekli her konuya olumsuz pencereden bakarak, fikir açıklamanın ötesinde hakarete varan bir tavır takınması, dönüş ve anayurt konusunda insanlarımızın umudunu kırmaktadır.

Sayın Hapi’nin bu tavrı; ulus olma, kendi topraklarına dönerek tutunma, kendi geleceğinde söz sahibi olma mücadelesine zarar vermektedir.

Yukarıda açıkladığımız nedenlerle sayın Hapi’yi yazdıkları/söyledikleri konusunda bir kez daha düşünmeye çağırma ihtiyacı duyuyoruz.

Sayın Cevdet Hapi,

Son dönemde anayurt Kafkasya üzerine olan tartışmaları, bu  tartışmalar esnasında sergilediğiniz düşünceleri ve tavrı kaygı ile izliyoruz.

Fikri zemininizi eskiden beri biliyor, Çerkes camiası için yaptığınız çalışmalarınızı göz ardı etmemek adına düşüncelerinizi anlamaya azami gayret gösteriyoruz. Fakat son dönemdeki dozunu artırarak sürdürdüğünüz tavrın ve tarzın artık anayurdunu karalama seviyesinde seyrettiğini görüyoruz üzülerek.

Elbette anayurdunuz hakkında düşünce belirtme, olayları yorumlama olan biteni sahiplenme veya reddetme hakkınız var herkes gibi.

Fakat siz de takdir edersiniz ki, her hak yanı sıra bir sorumluluk getirir, size sorumluluklarınızı hatırlatmak istemiyoruz.

Fakat gördüğümüz kadarı ile siz de bu sorumlulukları hatırlamak niyetinde değilsiniz.

Çünkü, sürekli anayurt hakkında dedikodu mahiyetinde bilgilerle anayurdunu karalamak aydın ve yurtsever sorumluluğu ile bağdaşmaz.

Bizler burada toprak sorunu konusunda taraf, son cereyan eden restleşmeler konusunda tarafsızız.

Sizin günlerdir üzerine yazılar yazdığınız mesele hakkında olan biteni size detayları ile anlatabilecek durumdayız.

Çünkü bu sürecin bizzat içerisindeyiz.

O nedenle, söylediklerinizin gerçekle alakası olmadığı ve pek çoğunun çarpıtma olduğu konusunda sizi uyarmak istiyoruz. Çünkü siz duyduklarınızla, biz ise içerisinde yaşayarak gördüklerimizle hareket ediyoruz.

Söylemek isteriz ki, bu konuda bildikleriniz bilmediklerinizin yanında hiçbir şeydir.

O nedenle sizden beklentimiz içerisinde yaşamadığınız, -gördüğümüz kadarı ile yaşamaya da niyetinizin olmadığınız- bu bölge hakkında yazarken ve yorumlar yaparken sadece işinize gelen bilgileri değerlendirmek yerine, en azından tarafsız ve doğru bilgilere ulaşmaya çalışmanızdır.

Salt gerçekçi olmak adına diasporada kalan insanlarımızın umudunu kırmak, anayurdu hakkında yakışıksız benzetmeler yapmak, hangi aydın tavrı, hangi sorumluluk hissi, hangi vicdan ile bağdaşır.

İnsanlarımızın bilincinde bir ulusa ait olmak, bir kültüre ait olmak, bir vatana sahip olmak konusunda henüz bilinç yeterliliği bile yokken, en acil görev olan vatana ve halkının geleceğine sahiplenme o konuda kaygılanma sorumluluğu oluşmamışken, sizin sürekli eleştirel tavır adı altında açık açık hasmane bir tutum takınmanız yurtsever bir duruş mudur sizce?

Elinizdeki bilgiler Adigey’den size o konuda fısıldayan o yurtsever arkadaşınızın söylediklerinden ibaret ise fazlaca güvenmemenizi öneririz.

Yarın her şey kendiliğinden ortaya döküldüğü zaman mahcup olabilirsiniz, zaten o gün geldiğinde yalan yanlış bilgilerle halkın karşısına geçip sergilediğiniz bu günkü tavır için özür dilemenizi bekliyor olacağımızı, sizi o gün de izleyeceğimizi bilmenizi isteriz.

Elbette hiç birimiz fikirlerin demokrasi hürriyeti çerçevesinde açıklanabilmesine karşı değiliz.

Buna karşın; elbette hepimiz fikir açıklayanların darp edilip, baskı görmesine karşıyız.

Elbette hiç birimiz bu topraklarda istikrarsızlık ve kardeşler arasında gerginlik olmasından yana değiliz.

Fakat bu demek değildir ki, gerçeklere vakıf olmadan bir saldırı cephesi oluşturalım.

Bu demek değildir ki, ”söylediğimiz söz nereye gider, yaptığımız hareket ne sonuç verir”i düşünmeden sonsuz özgürlük, sonsuz demokrasi, sonsuz hümanizm nutukları atalım ve bunu da vatanı karalamak için bir fırsat olarak kullanalım.

Siz içerisinde bulunduğunuz topraklar için demokrasi isteyin sayın Cevdet Hapi,

Yok illa burasını düzeltmek istiyorsanız o zaman gelin burada atın o nutukları, biz de sizin samimiyetinize inanalım.

Anavatanımızda sorunlar olmadığını bilmeyecek kadar kör değiliz.

Bu sorunları gizleyecek kadar riyakar değiliz.

Fakat sorun var diye anayurdumuzu reddedecek kadar da sorumsuz ve samimiyetsiz değiliz.

Fakat üzerinde yaşadığımız bu topraklarda, içerisinde yaşadığımız bu ülkede hayatın her alanında var olan bir kısım sorunlardan dolayı vatanımızı reddedecek kadar da hasta ruhlu değiliz.

Son yazınızda anayurda dönüş için “en az Türkiye standartlarının oluşmasını” şart koşuyorsunuz, “daha üst yaşam düzeyi” istiyorsunuz.

Bunlar olmadıkça dönüş olmayacaksa, bu nasıl bir yurtseverliktir, lütfen bize açıklar mısınız?

Elbette sosyal ve ekonomik şartların gelişmişliği bir cazibe nedenidir, fakat bunlar olmayınca vatan reddedilebilir mi?

Sizin eleştiri adı altında takındığınız tutum neredeyse vatanın reddi noktasına geldi.

Siz vatanı reddetmişsiniz pek de önemli bir kayıp değil bizim için, fakat yönü bu topraklara dönük insanlarımızı ürkütmenize, gözlerini korkutup umutlarını kırmanıza, bilinçlerini bulandırmanıza izin vermeyeceğimizi de bilmenizi isteriz.

En başında söylediklerimizi tekrar ediyor ve sizden rica ediyoruz, anayurdunuz hakkında  takındığınız negatif tavır ve bakış açısını ısrarla cemiyete yaygınlaştırmaktan vazgeçin.

Aksi halde sizi “halk düşmanı” olarak sınıflandıracağımızı ve halk düşmanlarının safında kabul edeceğimizi bilmenizi isteriz.

Demokrasisi ve özgürlüğü için uzaklardan mücadele ettiğiniz (!) topraklarda yaşayan bir kısım dönüşçü adına.

UTIJ Mejid

ÇUREY İrfan

KARDEN Mehmet Ali

BABIGU Ergun