BAŞARISIZLIĞIN SIRRI!

TLETSERUK Nahit Serbes
06.04.2016

Neden türlü imkânlara sahip eğitimli insanların bazıları başarılı olamaz?

Çünkü, bazı insanlar kendilerine verilen imkân ve yetenekleri sürekli geliştirmeye odaklıdırlar. Bu insanlar hayatı bir “öğrenme”, “büyüme”, “gelişme”, “olgunlaşma” yolculuğu olarak görürler. Bu nedenle hep gelişmeye ve kendilerini yenilemeye çalışırlar. Sosyal bilimciler bu insanların kendi yeteneklerinin de ötesinde bir başarı elde etmelerini, bu insanların hayata bakış açılarıyla açıklıyor.

Hayata sabit bir zihniyetle bakan bazı insanlar ise, -ortalamanın üzerinde bir yetenekleri varsa- bunun kendilerine ömür boyu yeteceğini düşünürler. Ortalamanın altında bir donanıma ve zihniyete sahip olanlar ise,       yeteneklerinin hiç gelişmeyeceğini, bunların herkeste belli bir oranda olduğunu kabul ederler. Dolayısıyla herhangi bir çaba göstermenin gerekli olmadığına inanırlar.

Hâlbuki hayatın gerçekleri, bunun tam tersini kanıtlar. Çok varlıklı ailelerde yetişen, çok iyi eğitimli insanlar arasında, hayata sabit bir zihniyetle bakanlar, kendilerine verilen imkânlardan yararlanmasını bilmedikleri için başarısız olurlar. Hayat yolculuğuna çok avantajlı bir konumda başlamış olsalar bile,       bu avantajları onlara yetmez ve bu zihniyetleri yüzünden, kendi akranlarının gerisinde kalırlar. Sahip oldukları “sabit zihniyet”, onların öğrenmelerine, gelişmelerine, olgunlaşmalarına ve başarılı olmalarına engel olur.

Oysa gelişme odaklı bir zihne sahip insanlar, kendilerine verilen imkân ve yetenekleri geliştirebileceklerine inandıklarından, engellerle karşılaştıklarında hedeflerine doğru ilerlemek için ellerinden gelen çabayı gösterirler.

“Gelişme odaklı” insanlar, eleştirileri kişisel gelişim fırsatı olarak görürler, başkalarının başarılarını kıskanmak yerine onlardan ilham almak gibi özelliklere sahiptirler.

Gelişme odaklı insanlar, karşılarına çıkan engelleri, kendilerine yapılmış bir haksızlık olarak değerlendirmek yerine, bu engelleri aşmak için üzerlerine düşeni yapmaları gerektiğine inanırlar.       Her engeli aşarlarken kazandıkları gücün, kendilerini ilerideki engelleri aşmak için daha donanımlı kılacağını düşünürler.

Sabit zihniyetli insanlar için ise zorluklar, vazgeçmek için birer bahanedir. Eleştiriler onlar için yaralayıcı ve yıkıcıdır. Sabit zihniyetli insanlar, dışarıdan nasıl göründüklerine odaklanırlar. Onlar için iyi görünmek, ilerlemekten daha önemlidir.

Bir insanın kendisine verilen imkân ve yeteneklerle yetinip, bunları geliştirmeye niyetli olmaması, zorluklar karşısında bahaneler bulup, kendine yüksek hedefler koymadan var olan duruma devam etmesi, sahip olduğu potansiyeli ziyan etmesi demektir.

İçinde yetiştiği aile ortamı, çocuğun hayata bakışını belirler. Bazı aileler çocuklarına “çok zeki”, “çok yetenekli” olduklarını telkin edip dururlar. Bu tutumlarının çocuklarını motive edeceğini zannederler. Bu övgüleri alan çocuklar, gayret göstermek yerine, kendilerini geliştirmek için çaba göstermelerine gerek olmadığı yanılgısına kapılırlar.

Her türlü imkâna sahip olan, yetenekli ve iyi eğitim görmüş insanların başarısızlıklarının nedeni, çoğu kez hayata böyle “sabit bir pencereden” bakmalarındandır.

Oysa takdir edilecek bir konu varsa, bu çocuğun gösterdiği iyi niyetli çabasına olmalıdır. Gösterdiği çabayı takdir etmek, bir insana ve özellikle bir çocuğa yapılacak en büyük iyiliktir. Ama bütün bunlara sahip olan insanların bile başarılı olamamalarının nedeni, hayata, “gelişme odaklı” bakamamalarıdır.

Ben, yaşı kaç olursa olsun Xabze eğitimi almış olan her Çerkes insanının; engelleri aşma ve kendisini geliştirme potansiyelinin, kendi elinde olduğuna inanıyorum.