BİR DE BURADAN BAK BE BİRADER! (Mayıs 2016 – Eylül 2016)


SİZİ ASLA UNUTMAYACAĞIZ DEĞERLİ THAMADEMİZ!

CC Emekçileri
Eylül 2016

 

09 Eylül 2016

Kıymetli okuyucularım. Sağlık durumum sebebiyle yazılarıma ara verdim. Görünen o ki, bu ara baya uzun sürecek. Bu sebeple hepinizden özür diliyorum. Bu arada geçmiş olsun mesajlarınız için de teşekkür ederim. Saygılarımla…

03 Eylül 2016

Şizofren ve adamlarının başını küstahlıkları yiyecek. Hani şu Başbakan olacak sığır yok mu! Dangul dungul olan. Demeç veriyor ve öbür sığır Kılıçdaroğlu’na ”Yenikapı’da beraberiz dediniz öyle yan çizmek yok” diyor.

Yani bu hayvanoğlu hayvanlarla eğer ortak bir şey yaptıysanız adama işte böyle kazık sokarlar. Bunlar Türkiye tarihinin en satıcı, işbirlikçi hırsız ve soyguncularıdır. Bunlarla işbirliği mi olur Kemal!

Yenikapı ruhu diye bir şey icat ettiler. Kendileri çalıp, kendileri oynuyor! İşlerine geleni bu ruhla taçlandırıp, işlerine gelmeyeni kalaylayıp duruyorlar.

Ben söylüyorum kardeşim, ”Elhamdülillah Müslüman’ım” diyenin yanından kaç. Bunlarda ne ahlak var, ne ar, ne namus.

Başbakan öyle de Şizofren farklı mı! Adam ”Yenikapı Ruhu” diyor, arkasından Anayasa’yı ayağının altına alıp paspas gibi çiğniyor. Hakim ve savcılara ”İşleri hızlandırın” diye emir veriyor. ”Ulan dingil ne yapıyorsun, Anayasa’yı çiğniyorsun” diyenleri de ”Yenikapı Ruhu”ndan çıkmakla suçluyor.

Ruhunu satmış adam, başkalarının ruhunu da satmasını istiyor yani!

Başka kapıya aslanım!

02 Eylül 2016

Hayatımda çok arsız insan gördüm. Bunların genel olarak, arsızlık yaparken yüzleri kızarmadığı gibi, pişkin pişkin sırıtırlar.

Bu adam bunlara hiç benzemiyor! Hem arsız, hem küstah!

Sen Anayasa’yı ayaklar altına al, ne kadar yargı mensubu varsa ayağına getir, salona girdiğinde ayağa kaldır alkışlat, sonra da çık 20 dakika AKP propagandası yap! Onunla da kalma, bir de hakimlere emirler yağdır!

Yok, yok bu arsızlıktan da öte bir şey! Buna yeni bir isim bulunmalı.

Kılıçdaroğlu olacak gerizekalı çok sinirlenmiş olan bu olaya!

Halk dilinde bir cevap var Kılıçdaroğlu’na dair! Sansürleyerek yazıyorum:
Ha……r!

Memlekette tuhaf şeyler oluyor. Efkan Ala gibi, Şizofren’in gizli bilgi kasası niye istifa etti? Bu sorunun cevabı, gelecekte acayip şeyler olacağının işareti gibi geldi bana.

Derin devletin adamı olan Süleyman Soylu’nun Ala’nın yerine getirilmesi daha da acayip. Şizofren suyu geçerken at değiştiriyorsa vatandaş olarak herkesin korkması lazım.

Bu topraklarda yaşayanların (bazı Adige-Abhazlar da dahil) ahlaki genleri bozuldu. Vahşileştiler. Mehmet Baransu denen sığır, biliyorsunuz yüzlerce masum insanın hayatıyla oynamıştı. Şimdi içerde cezasını çekiyor. Buraya kadar anormal bir şey yok.

Ammmaaaaaa!

Birileri bu sığırın 11 ve 5 yaşındaki iki çocuğunu yaşadıkları çevrede ”darbecinin çocukları” diye taciz ediliyormuş.

Yahu bu ülkeden kaçmanın bir yolu yok mu! Bu kadar aşağılık bir milletin içinde yaşamak için ne suç işledik be birader!

31 Ağustos 2016

Türkiye, Amerika’ya veya Rusya’ya özeneceğine Bulgaristan’a özenseydi, cennet gibi bir ülkede yaşıyor olacaktık.

Demek ki neymiş; salaklık ırsi bir hastalıkmış, nesillerden nesillere geçermiş.

Dünyanın en salak ordusu hangisidir deseniz, açık ara Türk ordusu birinci çıkar.

Niye mi?

Yahu,

Akşam tafiğin en yoğun olduğu saatte köprüye 2 takla gelip darbe yapmaya kalkan,

IŞİD’i yok edeceğiz diye, IŞİD’in olmadığı bir kente gidip, sivilleri avlayan,

Sakarya valisi olacak şebeğin bile fırçasını yiyen,

Suriye’ye girip, YPG’ye saldırmaya yeltenen. YPG’de ”sıkıyorsa gel” deyince ”Ateşkes”i imzalamak mecburiyetinde kalan,

bir ordu salaklıkta birinci olmayacak da Kızılordu mu olacak!

30 Ağustos 2016

”Şizofren ve AKP yandaşı, sempatizanı kim varsa hepsi sığırdır” tespitimin ispatına devam ediyorum:

TBMM Başkanı İsmail Kahraman olacak hayvanoğlu hayvan, o pislik dilini Küba devriminin lideri ve simgesi Ernesto Che Guevara uzattı. “Che denen eşkıya benim gencimin yakasında, göğsünde olamaz” diyerek ne kadar gerizekalı olduğunu dünya aleme gösterdi. Uzun uzadıya Che’yi savunmak, bu dangalağı ciddiye almak olur o sebeple tek cümle daha yazıp konuyu geçeceğim!

Sende Che’yi anlayacak zeka olsaydı, tecavüzcünün yanında olmazdın salak!

Beyaz Saray, ”Türkiye’nin Demokratik Suriye Güçleri karşısında güneye doğru ilerleyişini desteklemiyoruz!” demiş.

Bunun ne manaya geldiğini biliyor musunuz?

Bilmeyenler için yazayım.

Haddini bil, bilmezsen ensende boza pişiririm!

Türk devletinin dış politikası an itibarıyla böyle. Yani bir Rusya vuruyor ensesine, bir ABD. Hırsız, katil ve diploma sahtekarı birini, dünya lideri diye başına getirirsen daha çok tokat yersin ensene!

29 Ağustos 2016

Şizofren ve AKP yandaşı, sempatizanı kim varsa hepsi sığırdır, diyorum, kızmaya devam ediyorlar. Ben de yazmaya devam ediyorum.

Mesala: Üçüncü Köprünün reklam filminde iki Batılı yabancı konuşuyor. Sakallı olan diyor ki:
“Tam bir mühendislik harikası. Dünyada böylesini görmedim.
Bakalım Türkler daha neler yapacaklar.”

Köprüyü tanıtan internet sitelerine giriyoruz.
Şu sözler dikkatimizi çekiyor:
“Konsept tasarımı, yapı mühendisi ‘Fransız köprü üstadı’ olarak nitelendirilen Michel Virlogeux ile İsviçreli T-Engineering firması tarafından ortak olarak yapıldı.”

Bu sığır millet de alkış kıyamet geçemediği köprüyle övünüyor.

Mesela: PYD, IŞİD olacak namussuzlarını Suriye topraklarından temizleyen tek güç. Cerablus da temizlenmiş. Anlı şanlı Türk Ordusu gidiyor, IŞİD olmayan alanı IŞİD’ten temizliyor!

Bu mal millet de alkış kıyamet Türk Ordusu’yla övünüyor.

Sonra bunlara sığır dediğim için bana kızıyorsunuz! İstediğiniz kadar kızın, ben bu milletin sığırlıklarını yazmaya devam edeceğim.

27 Ağustos 2016

CC Notu: Hatko Mülayim sağlık sorunları nedeniyle bu gün yazısını yazamamıştır.

26 Ağustos 2016

Şizofren ve AKP yandaşı, sempatizanı kim varsa hepsi sığırdır, diyorum, kızıyorlar.

Kızmayın! Bakın niye!

Hangi memlekette, hangi partide, hangi köyde, hangi iş yerinde;

Rusya düşmanımızdır diyorsun, alkışlıyorlar.
Rusya dostumuzdur diyorsun, alkışlıyorlar.

Fetullah bizim baş tacımızdır diyorsun, alkışlıyorlar.
Fetullah baş düşmanımızdır diyorsun, alkışlıyorlar.

AB vizesi istiyoruz diyorsun, alkışlıyorlar.
AB vizesi istemiyoruz diyorsun, alkışlıyorlar.

Atatürk ayyaştı diyorsun, alkışlıyorlar.
Atatürk büyük liderdi diyorsun, alkışlıyorlar.

Çözüm sürecini destekliyoruz diyorsun, alkışlıyorlar.
Çözüm süreci ne yav diyorsun, alkışlıyorlar.

Sizin gibi sığır seçmenim olmasa ben ne b.k yerdim diyorsun, bırakın alkışlamayı; kimi g.tünün kılı oluyor, kimi izin ver kocamı boşayım sana karı olalım diyor, kimi kadın olsaydım zevcen olurdum diyor.

Şimdi söyleyin; Şizofren ve AKP yandaşı, sempatizanı kim varsa hepsi sığır mıdır, değil midir!

Sığırın kralıdır, sığırın kralı!

25 Ağustos 2016

Şizofren ve AKP yandaşı, sempatizanı kim varsa hepsi tek tek kanun önüne çıkarılacak, cezaları kesilecek, dediğimde bazı okuyucularım abartma diyor. Bundan 4-5 sene evvel Fetullah Gülen Terör Elebaşısı olarak buraya getirilmesi istenecek deseydim tepkiniz aynı olacaktı.

Bakınız Numan Kurtuluş olacak orangutan ne diyor: “Cerablus hattındaki gelişmeler ulusal güvenlik meselesidir. 911 km’lik sınırın bir tek örgütün eline PYD’nin eline geçmesi Türkiye’nin kabul edebileceği bir şey değildir.” Ulen hırt IŞİD’in elindeyken sesin çıkmıyordu. TIR konvoylarıyla bu tecavüzcülere silah yolluyordun!

Demem o ki, AKP=IŞİD’tır! Siz kanmayın ”biz IŞİD’e de karşıyız laflarına. Amele bakın!

Onlar kodese girmeyecek de ben mi gireceğim.

Erol Mütercimler adlı bir televizyoncu var. Asker kökenliymiş. Konuşmalarını dikkatle dinliyorum. Bana göre, televizyonlarda ıvır zıvır konuşan bir sürü dangalağı dinlemek vakit kaybı.

Neyse, asıl mesele Erol Mütercimler’in şu sözleri. Aynı fikirde olduğumu belirterek size aktarıyorum.

İki darbe gelecektir. Şimdi ekonomik savaş verilecek ve sonrasında 2019-2020 de 3 yıl sonra iç savaş olacaktır. Bu kesinlikle denemesi yapılmış başarılı bir operasyondur.

Halk orduyu suçluyor ama ordunun büyük bir tarafı bunu engelledi. Halk engellemedi.

Ordunun katılmayan çoğunluk tarafı büyük bir mücadele verdi. Halka karşı ordu bu şekilde küçük gösterilmesin. Ordu içinde büyük mücadeleler verildi.

Şu an yapılması gereken sayın Erdoğan’ın halkı geri çekmesidir.

Erdoğan muhalifleri yanına alarak çok iyi bir iş yaptı, kendini ve ülkeyi kurtardı.

24 Ağustos 2016

Emekli asker olduğunu belirten bir okurum diyor ki, ”Bugün (dün) yazınızda Türk ordusu, IŞİD’e maytap bile atmıyor demişsiniz. İroni olarak yazdığınız için doğru, yalnız daha doğrusu şudur: IŞİD Türkiye sınırları içine bilgi ve koordinat vererek (yani insan olmayan bölgelere) füze atar, Türk ordusu da IŞİD’e enformasyon ve koordinat vererek öbüslerle ateş açar. Dikkat ederseniz iki taraftan da bugüne kadar bir kişi dahi zarar görmedi. Yani Türk devleti IŞİD ile ortak hareket ettiği doğrudur.

İsviçre Sosyal Demokrat Partisi’nin lideri Christian Levrat, İslam’ın resmi din olarak tanınması önerisinde bulunmuş. İsviçreliler de olabilir tartışalım demişler.

Şöyle bir saniyeliğine düşünün, sosyal demokrat olduğunun iddia eden CHP milletvekillerinden biri çıkıp da; Türkiye’nin resmi dini Hıristiyanlık olsun dese o vekili linç ederler mi etmezler mi! Kırılmadık kemiğini bırakmazlar.

Bir de yavşak yavşak ”Müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz” deyip, sığır sığır yaşamaya devam ederler.

Selocan, Atatürk Havalimanı’nda Rusya dönüşü yaptığı açıklamada, “Avrupa’da Paris’teki konferansta koridor koridor Putin ve Lavrov’la karşılaşıp bir görüntü verebilmek için çırpındılar. Halen Dışişleri Bakanı veya Cumhurbaşkanı, Rusya ile temas kurabilmek için bir telefon görüşmesi yapabilmek için çırpınıyor. Madem bu kadar doğru bir iş yaptınız, madem bunun arkasındasınız, o zaman ilkeli durun, dik durun. Çünkü yaptıkları hatanın farkındalar” demişti.

Bu lafları hakaret kabul edilip, 6 sene hapis cezası isteniyormuş.

O zaman Şizofren ömürboyu hapis cezası yemesi lazım! Dangalağın hakaret etmediği insan kalmadı memlekette!

23 Ağustos 2016

Antep’te Şizofren-IŞİD ortaklığıyle patlatılan bombanın ardından çoğu çocuk cenazeleri mezarlıkta defnedilirken, burada yazamadığım kelimenin çocukları ellerinde Türk bayrakları, tekbir getirerek mezarlığa girmeye çalışmışlar.

Ben artık iyice kani getirdim. Bu ülke ortadan karbuz gibi bölünecek. Ve acayip kan dökülecek.

Çünkü, bir tarafta insan evlatları, bir tarafta hayvan evlatları var. Çatışma kaçınılmaz.

Yahu insanım diyen herkes dumura uğrar. Hem din adına git çoluk çocuk demeden insanları katlet, sonra mezarlığa gidip, cenazelerini defnedenleri kışkırt. Bu cüreti nerden buluyorlar diye sormayın.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin IŞİD ile ortak olduğunu dünya alem biliyor. Sadece burada yaşayan mallar bilmiyor. Gerçi bu sığır sürüleri neyi biliyor ki onu bilsinler. Belki faydası olur diye yazayım.

Menbiç IŞİD’in elindeyken Türk ordusu oraya maytap bile atmadı.

Ne zaman ki, Kürtler o bölgeyi pislikten temizlediler,şanlı, kahraman Türk ordusu Menbiç’i bombalamaya başladı.

Çanakkale’de Kürtlerle omuz omuza çarpıştığını iddia eden bu şanlı ordu, ben kendimi bildim bileli Kürtlere kan kusturuyor.

Amma yatsın kalsın da Kürtler bir IŞİD değil. Eğer IŞİD gibi hayvan olsalardı, başta Şizofren olmak üzere hepimiz, yediğimiz lokmaları boğazımıza diziyorduk.

22 Ağustos 2016

Buradan açık seçik yazıyorum. Tarihe not düşsün!

Şizofren’e biat eden veya sempati duyan, AKP’li olan veya AKP’yi destekleyen herkes kayıtsız şartsız aşağılık şarlatanlardır ve adalet önünde eninde sonunda cezalarını çekeceklerdir.

Niye mi?

Uzun uzun yazmanın lüzumu yok! Sen eğer hırsızlığı aleni ortalıkta olan, diploma sahtekarı bir katili destekliyor veya sempati duyuyorsan tek kelimeyle hayvansın!

AKP olacak faşist yapıyı da uzun uzun yazmanın lüzümu yok!

Bir haberi size aktarayım, bunların ne kadar zinegikalkhua olduğunu siz zaten anlarsınız.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Yasin Aktay olacak hayvanoğlu hayvan, Antep’teki patlamayı HDP’nin organize ettiğini ima eden bir açıklama yaptı. ”Demokrasi” mitingi diye yaptıkları şarlatanlıklarında olmayan patlama, bir HDP’linin düğünün de oluyor, bunun suçu da yine HDP’ye kesiliyor.

İşte bu tür sebeplerle, AKP’liyim diyen herkes katıksız hayvanoğlu hayvandır.

O kadar!

20 Ağustos 2016

Televizyonlarda eski FETÖ’cü diye isimlendirilen adamları çıkarıyorlar, tuhaf tuhaf şeyler anlatıyorlar. Bana ne kardeşim Fetullah’ın sümüğünü sildiği mendili kimin yediğinden, siz işlediği cinayetlerini anlatın.

Ben diyorum da dinlemiyorsunuz. Darbe marbe olmadı. Yedirdiler size.

Yoksa televizyonlarda saçı sakalı ağarmış, koca koca öküzler sümüklü mendil mi anlatır, kirli işleri mi?

Dün Antep’teki dinci sığırların turistlere yaptıklarının videosuna, benim dinci hemşehrimden cevap gelmiş. Diyor ki muhterem, ”o turist dediklerin İncil dağıtan misyonerler”.

Ben de diyorum ki, siz ahlaksızsınız! Sen de gavur memleketlerinde Kuran dağıtıyorsun sığır! Sen yapınca iyi de onlar yapınca kötü mü oluyor.

Asıl mesele bu da değil. Biliyoruz artık Müslümanlık’ı seçenin beyninde bazı boşlukların olduğunu, mesela mukayese bölümü çalışmıyor. Asıl mesele aynı gün, Antep’te bu 6 aylık bebeğe teccavüz ediliyor. Gazetlerin hepsinde çıktı. Bebek ölüyor. Bizim sığır Müslüman hemşehrim, buna dair tek kelime yazmıyor.

Boşuna demiyorum bunların beyinlerinde sorun var diye!

Peki yüce Türk adaleti bu arada ne yapmış biliyor musunuz?

Yakalanan bebek tecavüzcüsüyle birlikte, haberi yapan muhabiri de tutuklamış. Yani birini tecavüz ettiği için içeri tıkıyor, ikinciyi niye haber yaptın diye!

Ben sizin adaletinizin taaaaaaa içine

19 Ağustos 2016

Bir video gördüm bugün. Sakallı, şalvarlı bir yobaz, yanında birkaç izbandut ile Antep’te turistleri taciz edip, kovalıyor. Videosunu yolluyorum. Seyredin de yakın gelecekte hepimizin başına gelecekleri görün. Gidişat felaket!

CC Notu: İlgili video Youtube’dan kaldırılmıştır.

Şu HDP’lileri görünce içim acıyor. Ne kadar hırsız, dalavereci, katil, rüşvetçi, ırkçı, cinsiyetçi, dinci parti varsa bir araya gelmişler bunları yemeye çalışıyor. Haaa bu durum yeni bir şey mi? Yooooook! Ben kendimi bildim bileli, ahlaklı, insan evladı olanlara bu ülke dar edilmiştir.

18 Ağustos 2016

Dün acil bir seyahat işi çıktığı için yazamadım. Kusuruma bakmayınız.

Biraz keskin gireyim konuya. AKP’nin darbecileri kullanarak, faşizmine devam etmesi şaşılacak bir hal değildir. Türk milleti faşist zihniyetlidir. O sebeple kimsenin rahatsız olduğu da yok. Bakın Feyzioğlu denen şebek bile bunlara katıldı. Tıyniyetleri aynı çünkü.

Şimdi Kürtlerin gazetesini bastılar ve polis terörü estirdiler. Fetö’nün polisleri de böyleydi. Sonradan gördüler analarının örekesini. Sıra bunlarda, onlar da görecek diyorum, sonra kendime ”zırvalama bu milletin besin kaynağı terör” deyip susuyorum. Yol vermedin diye gencecik çocuğu vurup öldürüyorlar, bunların kanında var terör!

HDP diyor ki; gelin şu müzakereleri sona erdiren, iki polis memurunun evlerinde uyurken başlarından vurularak katledilmesi olayını meclis araştırsın.

AKP ve MHP oy çokluğuyla reddediyor.

Ben darbe marbe olmadı, AKP bir oyun oynadı, bu oyuna CHP ve MHP de ortak oldu diyorum kızıyorlar. Yahu, kuş kadar beyni bile olan, iki polisin katledilmesinin araştırılmasını retteden bir anlayışın, asıl katil olduğunu bilir!

Peki bu millet biliyor mu?

Bilmiyor, zira bunlarda karınca kadar bile beyin yok!

17 Ağustos 2016

CC Notu: Sayın Hatko Mülayim seyahat nedeniyle yazısını yollayamamıştır.

16 Ağustos 2016

Erdal Atabek takdir ettiğim bir bilimadamı. Hatta bana göre bu memlekete üç beden büyük bir kişi. Onun bir hatırasını aktarıyorum. Özellikle ”Elhamdülillah Müslüman’ım” diye, karşısının gözüne soka soka kasılanlar iyi okusun.

İzmit’te bir dershane toplantısıydı. Üniversite giriş sınavları ile ilgili bir söyleşi programında konuşmacıydım. Konuşmanın bitiminde sorulara geçilmişti.

Bir kız öğrenci söz aldı ve tek sorusunu sordu:
– Allah’a inanıyor musunuz?

Soru toplantının konusu dışındaydı. Bunu söyleyebilirdim. Ama bu tutum sorudan kaçmak olurdu.

Hiç duraksamadan mikrofonu aldım:
– Bu soruyu kimseye sormayınız. Size de sorulursa cevap vermeyiniz, dedim. Laiklik işte budur.

Salonda büyük bir alkış koptu.

Genç öğrenci kendince tuzak bir soru sorarak konuşmacıyı güç duruma sokmayı amaçlamıştı.

Eğer konuşmacı “evet” derse imanını ikrar etmiş olacak, “hayır” derse dinsiz olduğu ortaya çıkacaktı.

Genç öğrenci laiklik konusunda ne anladı bilmiyorum, ama salonda bu diyaloğun anlamını anlayan çok kişi olmuştur.

15 Ağustos 2016

Cübbeli Ahmet adında bir şempanze var biliyorsunuz! Demiş ki, “Mahkemede, sadece FETÖ değil, Ehli Sünnet’ten herhangi bir cemaatin adamına düşeceğime savcılıkta solcuya, Alevi’ye düşerim daha iyi!”

Adam, kaypak, din tüccarı, ahlaksız, madrabaz, yani aklınıza gelecek her türlü melanete sahip ama kafası çalışıyor. Dünya alemde kime güvenmek lazım, net olarak biliyor.

Televizyonlarda bir sürü adamı çıkarıyorlar ve FETÖ’nün geçmişte neler yaptıklarını anlatıyorlar. Anlatırlarken de bu konuda yazdıkları kitapları referans olarak gösteriyorlar. Benim anlamadığım, bu adamların hepsi ya AKP’li veya AKP yalakası tipler. Bu kitapları o zaman niye göstermemişler Şizofren’e veya halka da şimdi gösteriyorlar?

Bu dincilerin cinselliğe bu kadar takık olmalarının sebebini açıklayan çok güzel bir söz gördüm bugün. Aynen aktarıyorum:

”Erkeğin cinsellik takıntısı, kıyaslama korkusundan gelir!”

Kim demiş bu lafı? Arthur Schopenhauer.

13 Ağustos 2016

İdris Baluken: ”Hem Erdoğan’ı, hem AKP’yi uyarmak istiyoruz; HDP’yi öyle yasadışı, gayrimeşru, devleti ele geçirmeye çalışan bir takım çete yapılanmalarıyla falan karıştırmasınlar. Biz haklı ve meşru olan bir mücadeleyi büyük bir onurla yürütüyoruz. Eğer böyle bir yanlışa düşüp bu saldırıları sürdürürlerse, karşısında tarihi bir direniş göreceklerdir.”

Darbenin bir tiyatro olduğunu söylediğim zaman çoğu hemşehrim, ”yok artık, o kadar insan öldü, nasıl tiyatro” diye itiraz ediyorlar. Ben de onlara ”yahu arkadaş, MİT’in başı olacak adam dememiş miydi, sallarız bir iki füze Suriye’den buraya” işi bitiririz diye.

Biraz akıllı olun: Bu iktidar ve iktidarın başı olacak Şizofren, değil 200-300 kişi, ülkenin yarısını katledecek zihniyete sahip. Adamın gözü dönmüş. Diyelim ki, bu darbe olayı tiyatro değil, o zaman ne b.k yemeye daha darbe gecesi, Gezi Parkı’nı da yıkacağız, Taksim’e cami de yapacağız” gibi dam üstünde saksağan vur beline kazmayı laflar etti.

Ben size diyeyim o laflar boşa edilmedi. Darbe yapıldı diye kendi darbesini yaptı adam. Hepiniz uyuyorsunuz. İşte İdris Bayülken uyumayanlardan olduğu için restini çekiyor.

Biraz akıllı olun: Darbeciye yataklık yaptı diye neredeyse adliyedeki çaycıyı bile kodese tıktı. Yüz binlerce insanı işinden kovdu. Halbuki asıl yataklık yapan bizzat kendisi. ”Ne istedilerse verdik” diyen bu salak değil mi! Eeeeee? Ama ne diyor beyzadem ”Allah affetsin!” Bana ne lan senin Allah’ından! Sen bana bir hesabını ver hele önce. Sonra sen Allah’la arandaki meseleyi halledersin. Hem o zaman ne b.k yemeye Feto’ya yataklık etti diye insanları içeri tıkıp, işkence ediyorsun? Bırak onları da Allah affetsin! Gerizekalı!

Biraz Akıllı olun: Özellikle CHP’li ve MHP’li hemşehrilerime söylüyorum. Sıra size de gelecek. Hiç kaçışınız yok. Bu yaptıklarınızı sizin burnunuzdan fitil fitil getirecek. Yani her istediğini verdiğine bunu yapıyorsa, size yapacaklarını artık siz hesaplayın!

Bu yazdıklarıma ister inanın, ister inanmayın. Halep ordaysa, arşın burada. Hep birlikte göreceğiz.

12 Ağustos 2016

Hürriyet’in yazarı Ertuğrul Özkök adındaki adam bilirsiniz tam bir devlet adamıdır! Yani devletçidir! Yaprtığı her işte birinci olarak çıkarına, ikinci olarak devletin çıkarına bakar. Bir yazı yazmış. Aynen yolluyorum.

Kafanız karışmasın, derin devletçi, Fetöcü, Tayyipçi, farketmez, bunların hepsi bozuk saat gibi, günde iki defa doğruyu gösterirler. Geri kalan saatler hayatları alevere, dalevere!

ÖĞRETMENİN adı Gökhan Açıkkollu…
FETÖ’cü diye içeri atmışlar.
Kendinizi onun babası yerine koyun.
Oğlu şeker hastası…
Fenalaşmış…
Hastaneye götürmüşler…
Bir şey olmaz diye rapor vermişler…
İki gün sonra cesedini morgda bulmuş.
Oğlunuzu alıp gömmek istiyorsunuz…
“Hayır hainler mezarlığına gömülecek” diyorlar…
“İlaçlayın, alıp memleketime götüreyim” diyorsunuz…
“Hayır haini ilaçlamayız” diyorlar…
Zar zor ikna edip ilaçlıyorlar ama bu defa cenazeyi nakletmek için bir cenaze arabası vermiyorlar.
Ve o cenazeyi alıyor, tabutun yarısını dışarıda bırakan bir Doblo ile evladınızı memleketine götürüyorsunuz.
Hakkında hazırlanmış bir iddianame bile yok…
Hüküm yok…
Mahkeme kararı yok…
Ama birileri ona “hain” damgasını vurmuş ya…
Yetiyor…
Lütfen diyorum… Yalvarıyorum…
Bu halkın demokrasi şahlanışını böyle insanlık dışı uygulamalarla, linçlerle, insafsızlıklarla çirkinleştirmeyin…
Hâkim olun şu durumdan vazife çıkaran işgüzar memurlara…
ERTUĞRUL ÖZKÖK

11 Ağustos 2016

Putin’in Şizofren’in karşısında nasıl oturduğunu gördünüz mü? Buralarda bu şekilde oturuşla karşıdakine verilen mesaja bir şey derler de burada yazamayız. Yani Şizofren’e bir elini öptürmediği kaldı. Bu salak iyi ki, çok fazla Rusya ve Putin ile ilgili zırvalamadı, yoksa elini de öptürecekti.

Bizim Adige-Abhaz milletinin içindeki Şizofren taraftarlarının durumu daha da zor. Çünkü bu gerizekalılar, sıkı Putin ve Rus düşmanıdırlar. Şizofren gidip, Putin’in bir yerlerini yalayınca bunlar da büyük bir sarsıntı oldu.

Demek ki neymiş, elin kaşığıyla çorba içmeye kalkmayacakmışsın!

Dikkatinizi çekiyor mu, bu topraklarda hayat anca bir ”Günah keçisi” yaratarak kurulabiliyor. Ben kendimi bildim bileli bu keçi sayısını unuttum. Ben diyeyim bin, siz deyin yüz bin.

Şimdilik keçi Feto. Bu böyle 1-2 sene gider. Sonra sıra Şizofren’e gelecek. Bu kez bugün Feto için lak luk edenler bu sefer de Şizofren’e giydirecekler.

Peki niye böyle oluyor?

Çünkü, bu millet karaktersiz kardeşim!

Bizim durumumuz nedir derseniz, biz hepsine giydirdiğimiz için bunlardan değiliz. Hırsıza hırsız, katile katil, ahlaksıza ahlaksız, namussuza namussuz demeye devam edeceğiz.

10 Ağustos 2016

Israrla yazıyorum, fakat kalın kafalılar anlamıyor. Kardeşim AKP faşist iktidarı Feto’nun iadesini istemeeeeeeeeeeez! Çünkü gelir de bir konuşursa Selocan’ın da dediği gibi ortada tek parti kalır o da HDP! Bu sebeple ne AKP, ne CHP, ne de MHP istemez iadeyi.

Şimdi anlıyor musunuz niye ABD’ye ha bire abuk subuk evrak yolluyorlar!

Ortalıkta darbeci askerlere yapılan işkencelerin videoları dolaşıyor. İşkencecilerin bile işkence görmesi zoruma gidiyor. Ki, bunların tezgahından geçmiş biri olarak söylüyorum bunu.

İşkence görmüş bu askerler, Roboski’de gariban çocukları katlettiler.

İşkence görmüş bu askerler, Teybet anayı katlettiler.

İşkence görmüş bu askerler, yaraladıkları bebeği hastene götürmek için bir elinde beyaz bayrakla koşturan dedeyi katlettiler.

İşkence görmüş bu askerler, gariban Kürt ailesinin evine girip, yatak odasındaki aynaya aşağılık şeyler yazdılar.

İşkence görmüş bu askerler, insanları cayır cayır yakarak katlettiler.

Kısacası; işkence görmüş bu askerler, dünyanın en zalim insanlarıydı…

Gene de işkence görmeleri beni rahatsız etti.

Temennim, darbeci askerlere işkence eden Şizofren’in adamlarını, öyle bir iktidar gelsin ki, sadece adaletin huzuruna çıkarsın!

Gerçek adalet bunlara gereken cezayı verecektir.

Haaa, bu memlekette böyle bir şey olur mu? O da ayrı bir mesele!

09 Ağustos 2016

Bir okuyucum yollamış, aynen yayınlıyorum.

Adolf Hitler önce kendine bağlı SS subaylarına Alman polisi üniformalarından giydirdi ve Almanya Millet Meclisi’nin bombalanması talimatını verdi…

Sonra Alman halkına bunu yapanlardan intikam alacağını söyleyerek, kendine muhalif kim varsa kumpaslarla ya hapise gönderdi ya da idam ettirdi.

Düzenlediği operasyonlar ile kendine biat etmeyen herkesi temizledi. Her propaganda mitinginde ise şu cümlenin söylenmesini emretti ”Adolf Hitler Tanrı’nın gönderdiği bir kurtarıcıdır ve Tanrı Alman halkının yanındadır !” Sonrasında yapılan ilk seçimde ise halkın %74 oyunu alarak Führer yani lider ilan edildi… Tüm yetki tek bir kişide toplandı.

İlk icraatı azınlıkta olan cumhuriyetçi ve sosyalist bölgeleri ülkeden tecrit ederek her türlü hizmetten muaf tutmak oldu. Ülkedeki bütün gazete, dergi ve basın yayın organlarını elinin altına aldı. Öyle ki, 2. Dünya Savaşı’nda Ruslar Berlin kapılarına dayandığında Alman halkı savaşı kazanmak üzere olduklarını sanıyordu ve yenilirken dahi her mitinglerinde milyonlarca insan toplanarak ona biat ettiklerini gösteriyordu… Önceden Alman halkının ”Tanrı’nın elçisi, büyük lider, büyük başkan, büyük kurtarıcı” gibi sloganlarla yere göğe sığdıramadığı Adolf Hitler’in intiharından bir ay sonra tüm gerçekler gün yüzüne çıkmaya başladı…

O aslında sadece çevresindeki silahlı koruma ordusuna güvenen, söylediği her şeyin yalan olduğu, korkak basit bir ruh hastasından başka bir şey değildi… Alman halkı bunu çok geç anladı, herkes ona tapıyordu ama gün geldi hiç kimse ben oyumu ona verdim diyemedi… Savaştan sonra tekrar bir meclis kuruldu, laik bir cumhuriyet sistemine geçiş yapılarak egemenlik artık tek bir kişinin değil kayıtsız şartsız milletin oldu!

İşte tarih her zaman tekerrürden ibarettir, bu sebepten ders alınmasi gerekir… Egemenlik tek bir kişinin değil milletin olmalıdır!

Bu yüzden başkanlık sistemine hayır!

08 Ağustos 2016

Kahraman ve demokrat Türk milleti, mitinge diğer dinlerin temsilcilerini de davet etmişler, en öne oturtmuşlar. Sonra Türk liderler konuşmalarında neler demiş:

Devlet Bahçeli: Bizans tohumları.
Binali Yıldırım: Haçlı ordusu.
Şizofren: Kafir sürüsü.

Ben sizin misafirperverlik anlayışınızın içine

Sıra sıra subaylar, generaller televizyonlarda boy gösteriyor. Anaaaa, hepsi demokrasi kahramanı olmuş. Ulen zibidiler, 12 Eylül’ü de mi Feto yaptı! O zaman neredeydiniz eşşekoğlu eşşekler!

Okuyucularımdan onlarca mesaj geldi. Hepsi beni tebrik ediyor.

Niye?

Dün ”Yani Türkiye’nin yüzde 87’si maldır! Öyle böyle değil, katıksız maldır!” demiştim ya onun için.

”Haklı olduğunuzu bugün net olarak gördük” mealinde onlarca mesaj.

Yahu arkadaş;
Adam öyle böyle değil dünyanın sayılı hırsızlarından biri,
Adam öyle böyle değil dünyanın sayılı azılı katillerinden biri,
Adam öyle böyle değil dünyanın sayılı diploma dolandırıcılarından biri,
Adam öyle böyle değil dünyanın sayılı hödüklerinden biri,

Ve yüce ve de necip Türk halkının yüzde 87’si bu adamın organize ettiği bir toplantıya bayrakları alıp koştu!

Ben bunlar kadar cibiliyetsiz millet görmedim birader! Bırakın bana demokrasi, şehitlik masalları anlatmayın! Daha dün Mehmetçik diye sırtında taşıdığı gariban çocuğu, bugün linç eden bir güruh bu!

06 Ağustos 2016

HDP bu topraklara bir lütuf olarak gelmiş bir parti. 70 yıllık hayatımda gördüğüm tek gerçek demokrat parti (Türkiye için söylüyorum). Türkiye Komünist Partisi bile bunu beceremedi. Revizyonizme döndü ve yok oldu gitti.

AKP-CHP-MHP üçlüsünün toplam oyları yüzde 87. HDP’nin oyu ise yüzde 13.

İşte bu oran, bu ülkede neyin ne olduğunun en güzel istatistiğidir. Yani Türkiye’nin yüzde 87’si maldır! Öyle böyle değil, katıksız maldır!

Millet şunu merak etmiyor, daha doğrusu gerizekalı olma sebebiyle şöyle soramıyor:

Yahu arkadaş Feto’yu ABD’den istiyorsun. Adamlar diyor ki, isteme gerekçen komik, bize suçlu olduğuna dair delilleri yolla. TC’den uzun bir ”tıssssssss” sesi. Aradan bir-iki ay geçiyor, gündemin değiştirilmesi lazım, hemen Feto yine sofraya sürülüyor. ABD’den isteniyor. ABD de gene aynı cevabı veriyor.

Mümtaz Türk halkı da hükümete ve Şizofren’e; ”Ulan eşşekoğlu eşşekler bizle dalga mı geçiyorsunuz, bu adam için niye adam gibi vesikaları yollamıyorsunuz” demiyor. Düzelteyim diyemiyor, çünkü o zeka yok!

Ve bu tiyatro oynanıp gidiyor. Rejisör memnun, seyirci memnun! Bize ne oluyor ki!

Devam edeyim!

Türk milleti, zekasının geriliği sebebiyle şunu da soramıyor:

Darbeyi kim yaptı? Fetocular!

Fetocuların askerlerinin çocukken yoğruldukları yer neresi? İmam Hatipler!

Mümtaz Türk halkı da hükümete ve Şizofren’e; ”Ulan eşşekoğlu eşşekler o zaman ne b.k yemeye İmam Hatip liselerini değil de Askeri liseslerin kapısına kiliit vuruyorsunuz” demiyor. Gene düzelteyim; diyemiyor, çünkü o gerizekalılar!

Sonra ileri zekalı arkadaşlarım soruyorlar. Yahu bu Tayyip bu cahillikle bu memleketi nasıl yönetiyor diye!

Bu kadar gerizekalıyı sen de yönetirsin! Yeter ki; hırsız, karaktersiz ve cahil ol!

05 Ağustos 2016

Yeni Şafak adlı bir pespaye bir gazete var. Şizofren hakkında olmadık propaganda yapıyor. Bunu yaparken de Türk halkının zekasına uygun haberler yazıyor. Son haberinde diyor ki, ABD Recep Tayyip’i öldürmek istiyor.

Normal zekada bir adam hemen bunun salakça bir şey olduğunu iki sebeple anlar: Birincisi; Tayyip’i o koltuğa oturtan ve orada tutan zaten ABD. Obama’yla 2 dakika görüşebileyim diye kırk takla atmıyor mu bu şebek! İkincisi; ABD eğer Şizofren’i yok etmek istese ben diyeyim 10 dakika siz deyin 1 saat. İşlem tamam. Yok ederler.

Saddam ile Kaddafi, bu salaktan yüz kat daha güçlüydüler ve halkın öyle yüzde 30’u falan değil, yüzde 90’ı destekliyordu! Ne oldu? Kendi halkınca biri linç edilerek öldürüldü, diğeri de asılarak idam edildi.

Lafın kısası, Yeni Şafak olacak ilerizekalılar, kendilerine biat etmiş gerizekalıları böyle ayakta tutuyorlar.

Dincilerin ve faşistlerin ortak özeliklerinden biri patavatsızlıklarıdır. Cahil ve cibiliyetsizlerde görülen bir şeydir bu. Şizofren’in patavatsızlarını zaten yazsak bir sene başka bir şey yazmamak lazım. Bugün onun Başdanışmanı’nın patavatsızlığını yazayım.

Şeref Malkoç adlı bu öküz aleyhisselam, Devlet Bahçeli olacak diğer öküz aleyhisselamın Yenikapı’da yapılacak mitinge katılma kararını; ”Bahçeli, Yenikapı’da ömründe görmediği bir kalabalığa hitap edecek” diye değerlendirmiş.

Bu lafı duyunca bana bir gülme geldi. Bahçeli geldi gözümün önüne, sen her gün bu adamların kıçını yala, sonra onlar da seni böyle foseptik çukuruna soksunlar.

Müstehak mı? Müstehak!

04 Ağustos 2016

Öyle bir memlekette yaşıyoruz ki, hiçbir şey şeffaf değil. Adalet desen zaten hiç olmadı. Bu kadar ketenperenin olduğu bir yerde akıl sağlığımızı korumak bile büyük başarı.

Şimdi iktidar Fetullah’ı bitirdiğini zannediyor. Zannımca Feto da boş boş beklemiyordur. Çünkü, AKP ve Feto cemaati aynı kültürün meyvesi. Yani ikisi de kalleş, ikisi de pusucu, ikisi de namussuz. Ben şahsen bu ikilinin dalaşmasının bittiğini zannetmiyorum. Bakalım zaman ne gösterecek.

Düşenin dostu olmaz, derler; aslında yükselenin de pek dostu olmaz. Son zamanlardaki halinize baktıkça hem sizin için hem de kaderine hükmettiğiniz bu ülke için kaygılanıyorum. 78 milyonu nereye sürüklüyorum, kendime ne ediyorum demeden, dört bir yanı yıka döke ilerleyen amok koşucusu gibisiniz. 15 Temmuz ve sonrasında yaşadıklarımız hepimizi, bütün ülkeyi çöküntüye sürükledi. Bir süredir tırmanan toplumsal gerginlik ve cinnet hali tavan yaptı.

Bu ülkede yaşayan hiç kimse, hiçbirimiz şu günlerde ruh sağlığımızın yerinde olduğunu söyleyemeyiz. Şaşkınız, çaresiziz, güvensiziz, korkuyoruz, kuşkular içindeyiz. Hem cumhurbaşkanı, hem de kanlı darbecilerin canına kastettiği kişi olarak bu ruh halini bizlere göre daha şiddetli yaşamakta olduğunuz her halinizden, hatta yüzünüzün çizgilerinden bile belli oluyor. Kişilik özellikleriniz de hesaba katılırsa halinizi anlamak mümkün, en azından ben anlıyorum. Kimi dalkavuklarınız sizi peygamber gibi, mehdi gibi görse de hepimiz gibi bir fanîsiniz (Ah! Bunu ara sıra hatırlayabilseniz); korkmanız, kuşku duymanız çok doğal.

Bu sözleri gazeteci Oya Baydar yazmış. Hangi diktatörün dostu olmuş ki, üstüne üstlük bizim diktatör zır cahil bir hırsız! Bunca bela onun için tepemizde dolaşıyor.

03 Ağustos 2016

Arkadaş bu millette ne kin varmış yahu. Tarih boyunca oluk oluk kan akıttılar hala doymadılar.

Artık öldürecek Ermeni, Rum, Arap, Kürt kalmadığı için kendi kendilerinin kanlarında yıkanıyorlar.

Adige-Abhaz ve Lazları hiç yazmıyorum, onlar bu kan dökücülerin kuyruğunun altında yaşıyor. Kim kan döküyorsa, güçlüyse onların yanında. Osmanlı döneminde padişahın, cumhuriyet döneminde Atatürk’ün, ardından gelen tüm iktidarların dalkavukluğunu yaparak hayatlarını idame ettiriyorlar. Bu utanç verici yalakalıktan sıyrılmak için de ”Biz yemek yediğimiz kaba tükürmeyiz” diye bir mantık yürütüp, kıç yalamaya devam ediyorlar. İnsanların katledilmesine alkış tutarak yediğin kaba tükürmeyeceğine, insan evladı ol, açlıktan geber! O zaman hiç olmazsa torunların göğsünü gere gere dolaşır!

Tabii bu milletin tuhaf bir karakteri vardır. Ben gençliğimde Ankara’da 1 Mayıs yürüyüşüne katılmıştım. Ankara’yı bilenler bilir, kortejin bir ucu Cebeci’deki Siyasal’dayken diğer ucu Tandoğan’daydı. Yürüyüş öyle 2-3 kişinin sıralanmasıyla değildi. Bir sırada en az 20 adam vardı. Artık hesap edin kalabalığı. Mahşer gibiydi yani. Arkadaş bir darbe oldu, ortada kimse kalmadı. Ben o zamanlar derdim ki; bu kitle değil Türkiye, dünyayı yeniden kurar.

B.k kurduk.

Biz üstüne üstlük bilinçli, üniversite mezunu, mesleğimizde başarılı adamlardık.

Demek istediğim, zoru görünce bu millet topaç gibidir. Nasıl döndüğünü anlayamazsınız bile. Şimdi gariban askeri linç edenlerin babaları, dedeleri 12 Eylül’de yüzde 99,9 oyla Kenan Paşa’yı omuzlarında gezdiriyordu. Adamın mitingleri Şizofren’inikinin 50 katı kalabalık topluyordu.

Eeee, bu mallar nasıl oldu da kahramanca tankların önüne çıktı derseniz; dikkat edin, videoları seyredin, sokaklarda önde gidenler hep Şizofren’in adamları. Çünkü onlara ”korkmayın, darbe bizim bilgimiz dahilinde yapılıyor. Siz güvendesiniz” dendiği için o kadar rahat hareket ediyorlar.

Haa bunları nerden mi biliyorum, Şizofren’in eniştesi bile darbeyi biliyor da ben niye bilmeyeyim!

02 Ağustos 2016

Murat Özden adında bir gerizekalı var. Bunun dangalaklıklarını ara sıra burada yazardım amma bizim millet kalın kafalıdır, anlatamazdım. Nitekim, geçenlerde çift cinsiyetliği hastalık olarak belirtmiş.

Esas senin beynin hastalıklı! Bu dediğimi muhakeme edemeyecek kadar sığır olduğun için, daha da bir şey yazmayı lüzumsuzluk olarak görüyorum.

Ben, onu-beşi bilmem kardeşim. Bu memlekette adalet, hak, hukuk olmadığı için; bugün haklı dediğiniz, yarın haksız olur. Daha ne kadar zaman geçti ki, Ergenekon davalarının üzerinden? O günleri hatırlayın, her manada gariban bir adamı Ergenokon’un kasası diye ağır işkenceye tutmuşlar, adam kahrından kanser olup, hücresinden mezara gitmişti. Şimdi Fetoculara küfredenler, o zamanlar da bu gariban adama küfrediyordu.

Hatta yalaka tayfsasından biri hızını alamamış, tabancasıya kafasına ateş ederek intihar eden bir Ergenokon sanığıyla ”Mermiye kafa attı” diye dalga geçmişti. Hani Engin Ardıç adlı bir orangutan vardı ya, dalga geçen oydu işte!

Şimdi aynı şeyleri Fetoculara yapıyorlar.

Bu sebeplerden dolayı acele etmeyin. Kim ne halt yiyor anlamak için bekleyin biraz. Ak koyun kara koyun eninde sonunda çıkar ortaya. Feto’ya bu kadar mühim adam muamelesi yapılması benim midemi bulandırıyor. Yani Feto darbe yapacak güçte olamaz. O güçte olsa zaten önce Şizofren’i yerdi.

Bekleyin! Tuhaf şeyler oluyor!

Kimliğini yasaklayan, adını yasaklayan, kültürel haklarını yasaklayan bir memleketi bu kadar canhıraş savunmaya kalkanın ya kafasında tahta eksiktir, ya acayip bir çıkarı vardır veya köpek gibi korkuyordur.

Kafkas Derneği adı altında, kendi milletini asimile eden makineler gibi çalışan derneklerin başkanlarının, ”demokrasi” adına sahne almaları sadece komik oluyor. Ulen sen kimsin seni dış kapının mandalı olarak bile görmüyorlar, ne sahneye atıyorsdun kendini, dansöz kılıklı herif!

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, darbecilerle alakalı olarak, “Bunları öyle deliklere tıkacağız ki, öyle deliklerde cezasını çekecekler ki, bunlar bir daha o Allah’ın güneşini nefes aldıkça görmeyecekler. Güneş yüzü görmeyecekler. Bir daha insan sesi duymayacaklar. ‘Gebertin bizi’ diye yalvaracaklar. İdamdan da beter olurlar, cumhurbaşkanımızın dediği gibi, ‘Millet ne derse o.’ Benim kalbimden ve gönlümden geçen de odur. Ama şunu da unutmayın. Bunların topunu idam etseniz de yüreğim soğumaz, 250 şehidimiz geri gelmez.” demiş.

Yahu adamlardaki fantezilere bak! Birlikte, yanyana secdeye kafalarını koyuyorlardı bunlar. Vay anam vaaayyyy!

01 Ağustos 2016

Türkiye’nin ortalama IQ’su yani zeka seviyesi 88 imiş. Orangutanların ki, 82!

Tayyip olacak hırsız şizofren nasıl iktidar oluyor ve hala orada duruyor şimdi anladınız mı!

Bu memlekette nefes almak bile insana işkence, fakat biz yaşıyoruz.

Yahu şöyle bir şey olabilir mi?

Selocan çıkıyor diyor ki, ”tanklar, uçaklar milletin evini başına yıkıyor ahlkımız sokaklara çıkıp, protesto etsin!” Manda sürüsü hemen atağa geçiyor. Milleti ordumuza karşı kışkırtıyor, diye adam demediklerini bırakmıyor, neredeyse idam edilsin diye gayret gösteriyorlar. Bu arada Tayyip olacak hırsız, diploma dalevericisi Şizofren de yangına körükle gidiyor.

Aradan zaman geçiyor, bu sefer o tanklar ve uçaklar Şizofren’e yöneliyor. Başlıyor ağlamaya ve milleti sokağa döküyor.

İşte burada bendeki teller kopuyor. Hani Selocan’ı ”sokağa çıkın” dedi diye linç etmeye kalkan eşşek sürüsü var ya, be sefer bayrakları kapıp, er erbaş demeden üniformalı kimi yakalasa linç edip, kafasını kesiyor.

Ben böyle milletin de, böyle insanlığın da taaaaaaa

Batı medyası Erdoğan’ı el üstünde tutup, 2002 ile 2008 yılları arasındaki dönemde “Ortadoğu’nun lideri” ilan ediyordu.

Adamlar nerden bilsin, bunun kendini bir b.k zannedip, peygamberliğe soyunacağını!

Gerçi kabul etmek lazım, hepimiz bu konuda tongaya bastık. Dedik ki, yahu kahvede taş çalan Muhtar Seyfi’yi getirsen tabii olarak ”Ne oldum delisi olur” şaftı kayar. Ama bu herif İstanbul Belediye Başkanı olmuş, koskoca İstanbul halkı gerizekalı mı da bunu seçti dedik. Nereden bilecektik geri zekalı oalcaklarını. Onlar da bunun bırakın ne oldum delisi olmayı, kendini Allah ilan edeceğini nerden bilsinler.

Öyle bir çukara düşmüşüz ki, buradan bizi Allah bile çıkaramaz, vesselam!

29 Temmuz 2016

Olmaz ya, diyelim ki oldu!

Türkiye’yi karpuz gibi ikiye böldüler. Sinop’tan Adana’ya dik bir çizgi çektiler ve ”milliyetçi ve şeriatçıları batıya, komünistinden demokratına, Kürt’ünden Laz’ına, ateistinden Hristiyan’ına, Alevisine, Ezidisi’ne, demokrasiye inananları da doğuya yerleştiriyoruz. Aradaki sınırdan ancak vize ile geçebileceksiniz” dediler!

Aha buraya yazıyorum. 3-5 sene geçmeden bu dinci ve milliyetçi sığırlar doğuya geçmek için vize kuyruğuna girmeye başlarlar.

Farkındayım, birazcık aklı olan şimdi tek kelime diyemiyordur. Gene bu gerizekalı dinciler lak luk edecek, ”atıyorsun” diyecek. Ben de onlara o zaman şunu diyeceğim: Ulen ne halt yemeye Suriye’den kaçanlar, Arabistan, Dubai, Ürdün, Kuveyt sınırlarına değil de Avrupa sınırlarına yığılıyorlar. Şimdi de siz cevap verin bakalım şaşkın mandalar!

Okuyucularımdan Fethi beyin bir sözü çok hoşuma gitti. Diyor ki, ”Ergenekon, Tayyip Erdoğan’a ‘ya benimsin ya kara toprağın’ dedi, o da Ergenekon’un oldu. Bu iş bu kadar basit.”

Doğru söze ne denir!

Bunların ne kadar ahlaksız ve cibiliyetsiz olduklarını senelerdir söylüyorum. Daha düne kadar aynı kaptan yiyorlardı, şimdi akılalmaz laflar ediyorlar. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik olacak öküz, ”Fethullah Gülen Türkiye’nin laik rejimini ortadan kaldırmaya çalışmıştır” diye beyanat vermiş. Eşşekoğlu eşşek, sen laikliği ortadan kaldırmak için bunları milletin başına bela etmedin mi? Kimi kandırıyorsun dangalak!

28 Temmuz 2016

Şizofren yalakası Adige-Ahbaz dangalakları beni taciz etmeye devam ediyor. Fakat şunu anlayamıyorlar. Sizin karakteriniz yalamaya müsait olduğu için her dönemde birilerine yamanırsınız. Biz de böyle çıkıntılık yapmaya devam ederiz.

Bunlardan biri ”15 Temmuz RTE’nin bir demokrasi kahramanı olduğunu gösterdi” demiş. Bunu sen yanındakilere yedirirsin!

Sizin ”Demokrasi Kahramanı”nız anca; hırsız, diploma sahtekarı, bebek katili birinden çıkabilirdi.

Demokrasi kahramanınızla birlikte cehenneme kadar yolunuz var, sığır sürüleri!

Derin devlet Şizofren’i esir aldıktan donra neler oldu?

1) Kendi kontrollerinde bir darbe oyunu oynandı.
2) Şizofren birden demokrari ”kahraman”ı oldu.
3) Tüm AKP’liler Atatürkçü oldu.
4) Binalarına Türk bayrakları ve Atatürk resimleri ile donattılar.
5) Ahmet Hakan ikinci büyük kıvırmasıyla ”Sen ne büyükmüşsün Atatürk” dedi.
6) FETÖ’cü askerlerin yerini Ergenekoncu askerler aldı.

Peki niye böyle oldu?

Çünkü; Şizofren ya mezara, ya bunların kucağına gideceğini katî biçimde anladı.

27 Temmuz 2016

Ben bu AKP’liler kadar ahlaksız, namussuz, yüzsüz, üçkağıtçı millet görmedim kardeşim!

Bana ağız birliğiyle yazıp diyorlar ki, “darbe gecesi biz tankların önüne yatarken sen evinde, kahve içip, keyif yapıyordun!”

Ulen eşşekoğlu eşşeğin eşşekleri, bu darbecileri askerin içine ben mi soktum, siz mi? ”Ne istedilerse verdik”, ”Yemeleri için havyar yollayın” diyen sizin ağababanız deği mi? Darbeye sebep olan sizsiniz, sizin pisliğinizi ben mi temizleyeceğim! Sığır herifler!

Memleketi umumi helaya çevirdiniz, temizleyin bakalım şimdi!

Devam edeyim: Bu faşist AKP iktidarı Hakkari’de taş üstünde taş komadı, çoluk çocuk demedi, yaşlı genç demedi katliamlar yaptı. Şimdi de, haberlere göre İstanbul’da Şizofren yolunda niyazi olan Erol Olçak’ın adını Hakkari’deki bir okula verdi.

Resmen Kürtlere hakaret ediyor şerefsiz alçaklar!

Darbeci general geliyor ”Şehit olabiliriz, yoldan dönmek yok” diyor!

Darbeciye karşı olan general de ”Şehit olabiliriz, yoldan dönmek yok” diyor!

İkinizden de bir b.k olmaz gerizekalılar. İkiniz de insanlık düşmanısınız! Canınız cehenneme!

Bir okuyucumdan geldi: “Hep derim ekmeği yerden alıp üç kere öpünce günahtan kurtulduğunu düşünerek mutlu olmaya inandırılmış bir toplumun bu kadar beyin fukarası olması normaldir.”

”Kolay değil, ortalığı sırtlanların, çakalların, yılanların, insan suretine girmiş bir sürü haşeratın kapladığı, muhbirliğin, tetikçiliğin, kişilere karşı linç kampanyalarının azgınlaştığı bir ortamda, tüm kariyerlerine hakaret niteliğinde bir adaletsizlik, haksızlık ve zulümle karşılaşan insanlar, benden, hiç değilse, bir-iki satır karalamamı beklerlerdi.”

Bu sözlerin sahibi Cengiz Çandar. Darbe sonrası tutuklanan gazeteciler için yazmış.

Katılıyorum desem, vicdanım müsaade etmiyor.

Katılmıyorum desem, faşizme hizmet olacak.

Ulen iki ucu pis değnek diye buna derler herhalde!

26 Temmuz 2016

Meclis Anayasa Komisyonu’nun başkanı AKP’li Mustafa Şentop, “Üç suçla sınırlı kalarak idam gelmelidir” diye demeç vermiş.

Nedir bunlar?

1) Anayasal düzeni silahla değiştirmeye yönelik teşebbüsler
2) Kasten tasarlayarak adam öldürme
3) Tecavüz suçu

Kendi idam fermanını hazırlıyor dangalklar.

Nasıl mı?

1. madde: Şizofren kendi kurduğu özel orduyla Anayasal düzeni değiştirmek istiyor ve bunu açık açık beyan ediyor.
2. madde: Kasten bırakın adam öldürmeyi, Doğu’da koskoca bir halkı katlettiler.
3. madde: Şizofren’in vakfında erkek çocuklarına tecavüz edildi.

Gerçi kendilerinden o kadar eminler ki, bu dangalak halka ne istersek kabul ettiririz diyorlar. Nitekim kabul ettiriyorlar da!

Darbecilere yapılan işkence izlerinin sorulması üzerine, devletin yaptığı açıklama: Helikopterden atlarken gözü morardı! Kulağını da kapıya çarptı.

Eski polisler bu konuda daha akıllıydılar. Veya halk bu kadar mal değildi. İşkencede öldürdükleri insanları Emniyet Müdürlüklerinin en üst katından atar, intihar etti diye rapor tutarlardı.

Nazlı Ilıcak bile tutukladı yahu! Komedi!

26 Temmuz 2016

Yukarda ”Türk uslü birlik ve beraberlik ruhu”nu görüyorsunuz. Haber Sözcü’den.

Selahattin Demirtaş Kürt, HDP de; Yahudi, Yezidi, Hristiyan, Alevi, Solcu, Komonist, Adige, Abhaz, Laz, Ermeni, Kürt, Pontus, Rum partisi olduğu için bu birlik beraberlik ruhunun dışında kalmış.

Ben sizin birlik ve beraberliğinizi taaaaa içine

CHP ile alakalı yazdıklarımın doğru çıkmasından dolayı okuyucularımdan bol miktarda tebrik mesajı gelmiş.

Müneccim değilim tabii ki, sadece tarihe bakıyorum. Değişmeyen tek şey CHP ve bu topraklardaki sistem. O sebeple sizde tarihe bu gözle bakın. Değişmeyen neyse, sistemi o kuruyor ve yönetiyordur. Öndeki piyonlara bakmayın.

Mesela Kaf-Fed ve benzeri Adige-Abhaz örgütlenmeleri için de aynı şeyi söylüyorum. Bunların hepsi Türk devletinin sevk ve idaresindedir. Onlardan habersiz tuvalete bile gidemezler. Vazifeleri sizlerin asimile edilmenizdir. Maşallah baya da mahirler bu konuda.

Ve bu devlet faşist bir devlettir. CHP’de MHP’den daha ileri bir faşist organizasyondur.

Bu sebeple öndeki palyaçoları dikkate almayın, onların vazifesi sadece sizi oyalamak!

İkinci bir darbe olur mu sorusuna iktidar yanlıların cevabı, halk darbeye karşı durmanın zevkini aldı, artık kimse darbe yapamaz oluyor.

Herkesle bahse girerim. Eğer 12 Eylül tipi bir darbe olsun, bu mal halkın yüzde 99,9’u alkış tutmazsa sakalımı kökünden kazır, eşek gibi anırırım.

Biz bu halkın arasında doğduk, büyüdük, geliştik ve ihanete uğradık kardeşim!

25 Temmuz 2016

”Biz onları Müslüman kabul ediyorduk. Müslüman aldatmaz, komplo kurmaz, kuyu kazmaz.”

Bunu kim diyor?

Melih Gökçek!

Gerisini siz hesap edin artık!

Müslüman olduğunu iddia eden AKP, Müslüman olduğunu iddia eden Fetocu darbecilere işkence yapıyormuş. Hatta tecavüz ediyorlarmış.

Kim diyor bunu? Uluslararası Af Örgütü.

Gariban er ve erbaşın kafasını kesen, linç eden bir güruhun tecavüzcü olmasına şaşmamak lazım!

”Daha ne kadar kirletebilirsiniz bu dünyayı bilmiyorum” diyerek konuyu bitireceğim, yeni bir haber çıkıyor karşıma…

AKP iktidarı, Fetullah Gülen’in doğduğu evi umumi hela yapacakmış.

Yaş geldi 70’e dayandı, buna rağmen, bu zihniyetin nereye kadar adileşeceğini kestiremez oldum.

Biri çıkar hain mezarlığı açacağını söyler, birileri yakaladığı Müslüman darbecilere işkence için tecavüz eder, biri adamın doğduğu evi umumi hela yapacağından bahseder.

Sizin gibilerin kafasından daha güzel hela mı olur!

Ordu halkın üzerine ateş açınca, bazıları şaşkın şaşkın ”Olamaz” diyor.

Ulan Doğu şehirlerinde yaşayanlar kelaynak kuşları mıydı, ahlaksız eşşekoğlu eşşekler.

23 Temmuz 2016

Bugün de darbelere nasıl mani olunur onu yazayım.

Bir: Milletin yüzde 99’u Müslüman olmayacak.
İki: Milletin yüzde 99’u hırsız olmayacak.
Üç: Milletin yüzde 99’u arsız olmayacak.
Dört: Milletin yüzde 99’u potansiyel linççi olmayacak.
Beş: Milletin yüzde 99’u tecavüzcü olmayacak.
Altı: Milletin yüzde 99’u en az üniversite mezunu olacak.
Yedi: Milletin yüzde 99’u ahlaklı olacak, hata yaptığında yüzü kızaracak.
Sekiz: Milletin yüzde 99’u tutarlı olacak.
Dokuz: Milletin yüzde 99’u çalışkan olacak.
On: Milletin yüzde 99’u adil olacak.

Kısacası; milletin yüzde 99’u insan evladı olacak, insan evladı!

İşte o zaman hiç kimse darbe yapmaya cesaret edemez. Ne Ergenekon, ne Tayyip, ne de Feto!

Gazeteci Metin Münir demiş ki;

”Nereye gidiyorsun, Ayşe Hanım? Gözlerin yaşlı, başın örtülü?

Oğlumun mezarına.

Oğlun nerede gömülü, Ayşe Hanım?

Vatan Hainleri Mezarlığı’nda.

Vatan Hainleri Mezarlığı nerede, Ayşe Hanım?

İstanbul’da. Kadir Topbaş’ın topraklarında.

(…)

Post-darbe Türkiye’sinde Demokrat görünmek ve Erdoğan’a yaranmak için çılgınca, hak hukuk tanımaz bir yarış var.

Olağanüstü halin daha da körükleyeceği keyfilik hukuk devletinin yerine geçmeye başladı.

‘Darbe başarılı olsaydı Türkiye elli yıl geriye gidecekti. Başarılı olmadı, yirmi yıl geriye gitti,’ dedi bir arkadaşım dün.

Ne kadar haklıymış.”

22 Temmuz 2016

Sokaklarda ”demokrasi” nöbeti tutanları görünce bir gülme geliyor bana. Tabii tutuyorum kendimi. Bunlar darbe görmemişin çocukları. Onları hoş karşılıyorum da, benim gibi saçı sakalı ağırmışlar efelenmiyor mu, o daha da komik oluyor. Zaten o sebeple bu darbe, Fetocuların ”kek” vazifesi yaptığı, AKP’nin Ergenokoncularla ortak bir operasyonu diyorum.

Asıl darbe nasıl olur bilir misiniz? Gençler için anlatayım da bilsinler!

Bir gece sabaha karşı, uykunun en derin yerindeyken gelir! Evden babanı, veya kardeşini, veya karını, veya kocanı, veya çocuğunu alır götürürler, aylarca nerede olduğunu bilemezsin. Mezarının yerini bile söylemezler sana.

Öyle işkence yaparlar ki, sağlam akılla girdiğin hücreden, Mecnun olarak çıkarsın.

Şimdi tek parmak havada bağırıyorsun ya; ”Ya Allah Bismillah Allahü Ekber” diye. ”Ya Allah Bismillah”ın ”Bismil”inde kalırsın dipçiği suratına yedin mi!

Sen sokaklarda yüzlerce Cemse’nin geçişine şahit olmadın o sebeple bilmezsin…

Amma senin baban, bu ”Darbecik”in AKP’nin oyunu olduğunu bildiği için sokaklarda yiğit kesilir. Yoksa biz işkencehanelerde ömür törpülerken;
onun, 12 Eylül’de askerlerin nasıl k….nı yaladığını çooookkkk gördük!

Haaa, sokakta ölenleri soruyorsan, b.k yoluna ölüp, niyazi oldular!

Bu darbenin sahte bir darbe olduğunun en mühim ispatını Şizofren söyledi. ”Darbeyi eniştem haber verdi!”

Eğer bir darbeyi enişte haber veriyorsa, kesin enişte planlamıştır!

21 Temmuz 2016

Senaryo mükemmel biçimde işliyor. Türk derin devleti Şizofren’i esir almıştı. (Adamım Perinçek de beni doğrulamıştı.) Sırada ordu içindeki temizliğe, nihai olarak da ülkede ne kadar demokrat, sosyalist, komünist ve hatta iyi yürekli kalabilmiş sağcı varsa köküne kibrit suyu dökecekler. Haa, bu arada Kürtleri temizlediklerini zannediyorlar. Bu hesaplar ona göre yapılıyor.

Demem o ki, bu mal halk 1980 darbesini sebeplerine hiç kafa yormadan yüzde 99.9 oyla destek verdi. Şimdi de bir darbe ürünü olan OHAL için çıkıp sokaklarda kutlama yapıyor.

Türkler dünyanın en tuhaf milletidir. Hiç bir sosyolog, siyaset bilimci ve antropolog bu halkın nasıl bu kadar mallaştığını açıklayamıyor. Arap için bir şeyler diyebiliyorlar, Çingeneler için de… Fakat iş Türklere gelince tüm teoriler boşa çıkıyor.

Mesela, İstanbul Belediye Başkanı olacak dingil. Bu adamın suratına baktığınızda mülayim bir adam, ağzından kötü laf çıkmayacak gibi bir hisse kapılıyorsunuz. Fakat adam çıkıyor ve bağıra bağıra, darbecilik yaparken ölenlerin mezarlığını ayrı yapacağına adına da vatana ihanet edeler mezarlığı diyeceğini söyleyebiliyor.

Hadi bakalım sosyologlar! Açıklayın bu hayvan oğlu hayvanın yaşadığı kafayı!

Sanki, bu darbeyi yapan dangalakların anası yok, babası yok, çoluğu çocuğu yok! Diyorum ya, bu milletin bir benzeri dünyada yok!

20 Temmuz 2016

Sığırlaşan Adige misallerine devam edelim.

Hırsız, katil Şizofren’in ortakçısı Erol Olçak adlı bir adam. Bugüne kadar kimse bunun Adige olduğunu bilmiyordu. Ne zaman ki, darbeci askerlerce öldürüldü, adam oldu kahraman! Yahu adam hırsız! Ne kahramanı! Oğlu ile darbeyi bastırmak için köprüye gitmişler, asker ateş açınca ikisi de vurulup ölmüş.

Tabii olarak dinci ve AKP yardakçısı Adige-Abhaz tayfası başlamış propagandaya. Ulen yapıyorsunuz bari ahlaklı yapın. Şimdi ortalıkta bu fotograf geziyor.

Fotografın sağındaki çocuk ölen Abdullah Olçak. Ama sahtekarlık burada başlıyor. Abdullah Olçak esasında bu fotografraftaki yaşta değil. Maksat propaganda. Hayatları yalancılık, üçkağıtçılık. Asıl fotografı bu:

Ölülerinin üzerinde bile rant derdinde hayvanoğlu hayvanlar.

Adige imişler… Geçiniz… Hırsızın, bebek katilinin takipçisi Adige değil anca hıyar olur! Bu memlekette de bolca mevcuttur!

Roboski’deki gariban köylü geçleri bombalayarak katleden komutan olacak aşşağılık herif, darbeci diye Şizofren’in polislerince ağzı burnu dağıtılmış şekilde basına gösterildi.

Demek ki neymiş: Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste…

Sıra Tayyip’te. O da kodesi boylayacak! Kaçış yok!

19 Temmuz 2016

Ben burada yaşayan Adige-Abhazların hepsine sığır demiyorum. Öküzleşen Adige-Abhazlara sığır diyorum.

Mesela, biri bana yazmış, ”Erdoğan düşmanlığı senin gözünü kör etmiş, darbecilerden yana tavır alıyorsun!” diyor.

Ben bu Adige arkadaşa diyorum ki, Erdoğan dediğin katil, hırsız eğer ”Ben bir b.k yedim, pişmanım. İnsan hakları, kardeşlik, sevgi, saygı, demokrasi, hukuk, eşitlik konularında artık herkesten daha fazla sahip çıkacağım. Bu güne kadar yaptıklarımdan dolayı da halkımdan özür diliyorum” deseydi, gözüm kör olmaz, her yerde onun propagandasını yapardım. Amma eşşekoğlu eşşek daha da azdı! Şimdi idamı getirmeye çalışıyor.

Şimdi anladın mı bana yazan Adige sığırı!

O ip bir gün senin de boynuna geçebilir. Senelerce birlikte iliklerimize kadar emdikleri Fetullah’ı bile adam ipe çekmek istiyor. Sen onun için bir sinek bile değilsin!

18 Temmuz 2016

Darbe diye oynanan oyun, iki Türkiye gerçeğini ortaya çıkardı. Birini yazıyla birini resimle size sunuyorum.

Yazılı olan:

Şanlı Türk Ordusu’nun şanlı askerleri doğuda gariban ailelerin evlerinin yatak odalarına girip, oradaki aynaya rujla tecavüz mesajları yazdılar.

Aradan bir sene bile geçmeden, bu askerleri karakola çeken Şanlı Türk Teşkilatı’nın şanlı polisleri bu tecavüzcü askerlerden birinin on aylık kızının olduğunu öğrendiklerinde “senin kızını hepimiz bir posta s…lim de gör” diye tehdit ettiler.

İşteTürk askeri ve polisinin karakteri! Birinci Türkiye gerçeği!

(CC Notu: Sayın Hatko Mülayim’in gönderdiği video CC’nin yayın prensiplerine aykırı olduğu için yayınlanmamaktadır. Arzu eden, 17 Temmuz 2016 tarihli OdaTv gazetesi nüshasında ilgili videoyu izleyebilir.)

Resimli olan:

İşteTürk insanının karakteri! İkinci Türkiye gerçeği!

NETİCE: İşte böyle namussuzların meydana getirdiği bir lağım çukurunun içinde debelenip duruyoruz!

Bu arada ”yediği kaba tükürmeyen” gerizekalı Adige-Abhazlara da bir çift lafım var: Türk, Türk’e bunu yapıyorsa, istediğiniz kadar kıç yalayın, eninde sonunda size b.ku yedirtecekler! Şimdiden afiyet, şeker olsun! Kabı sıyırmayı unutmayın dangalak sığır sürüleri!

 

16 Temmuz 2016

Önceki yazdıklarımı iptal edin bu gönderdiğimi verin. (HM)

Bugün dünyanın en komik darbesi yapıldı. Benim gibi çift darbe görmüş biri için hemen anlaşılır bir şey.

Bu yapılanlar Şizofren’i kurtarma operasyonu. Darbe marbe değil.

Bekleyelim bakalım.

Belki devir artık değişti, darbeler de değişti!

15 Temmuz 2016

İsviçre’de haşemalı kadının havuza girmesine izin verilmemiş. Haşema dediğiniz zaten başlı başına saçmalık. Ben canlısını gördüm. Sizi temin ederim, bikiniliden daha çok dikkat çekiyor. Çünkü haşema olduğu gibi vücuda yapışıyor. Yani sapıksanız, bikinili kadından çok buna saldırırsınız!

Benim anlamadığım Ramazan’da oruçlu olan bu tiplerin, karşıllarında yenilip içilmesini bile saygısızlık olarak görüp de, iş denize, havuza gitmeye gelince, ısrarla halka açık, milletin bikinili, tangalı, mayolu,şortlu dolaştığı havuza plaja gitmeye çalışması…

Oruçluyken karşısında yemek yenilince, nefsine saldırı yapılmış kabul ediyorsun da, plaja gidip oradaki cıbıl cıbıl insanları görünce nefsine kendin saldırmış olmuyor musun?

Tabiki, durum esasında bu değil. Bunlar dinci provakatörler. Maksat orada huzursuzluk çıkarmak. Sonra yavaş yavaş nüfuz edip, orayı kendi pis hayatına çevirmek. İşte bu topraklarda, başörtüsüyle çıkıp, muta nikahına gelmelerini görmüyor musunuz? Küçücük erkek çocuklarını sıraya dizip tecavüz etmelerini görmüyor musunuz?

Yahu adam bu ülkenin başbakanı olan gerizekalı çıkıp, hastanelerin acil servislerine evlendirme prgramları muamelesi çekmedi mi?

Demek istediğim şudur: Bunlar içleri vıcık vıcık irin kaynayan, ahlaksız namussuzlardır! Ne kadar uzak durursanız o kadar az zarar görürsünüz.

14 Temmuz 2016

Salakları kandırmanın en güzel laflarından biri ”önümüze engel koyuyorlar” palavrasıdır.

Yani, ülke esasında; her sahada İngiltere’yi de Almanya’yı da geçecek ama ”dış güçler” buna engel oluyor!

Buna inanan salaklarda, ”Vay be biz neymişiz” diye aç karnına yastığa kafasını koyar!

Adı üstünde ”salak” işte!

Zannetmeyin ki, bizim Adige-Abhaz milletinde böyle salaklar yok! Ooooo, istemediğiniz kadar.

Onlarda; Rusya olmasa anavatanı, İsviçre’yi kıskandıracak hale getirecekler. Amma şu Ruslar yok mu şu Ruslar, hep onlar önlerini kesiyor! Haaaa bunu diyen salak, bedava mezar bulsa girecek halde. Açlıktan nefesi kokuyor.

Onun için bu memleketi yönetenler, 150 yıldır bizimkileri Ruslara karşı kışkırtırlar, onlarda bunun hakkını verip salaklaşırlar.

Salak olmasa döner kendine sormaz mı? Ulan 150 yılda, insanlığa faydası olan tek bir şey üretemedik, tek bir insan yetiştiremedik, demez mi?

Demez! Süzme salak çünkü!

Diyarbakır Valisi olacak gerizekalı Hüseyin Aksoy, Kürtlerin yöresel kıyafeti olan ”şal û şepik” ve ”kiras û fîstan”ın satışını yasaklamış.

Tabii bu yasaklama, onun boyunu aşan bir konu. Yani o öndeki şebek. Asıl arkadaki tıyniyet sorgulanmalı. İş artık insanların giydiği elbiseye kadar geldiyse, ya bu Kürtleri toptan soykıracaklar veya doğu resmen bağımsızlığını ilan edecek. Başka türlü bu dangalaklığı açıklayacak bir şey yok!

Denizli’nin Çal İlçesi’nde yol yapımında çalışan greyder operatörü ile Şanlıurfalı mevsimlik işçiler arasında yol verme yüzünden çıkan kavgada ortalık savaş alanına dönmüş. İlçede toplanan 200 kişilik grup ile iki minibüsteki mevsimlik işçiler arasında çıkan olayları önlemek için güvenlik güçleri havaya ateş açarak olayların büyümesine mani olmuş.

Bu memlekette, milliyeti ne olursa olsun, direksiyon başına geçince tüm yolların Fatih’i oluyor kardeşim. Herkes efe!

Bir arkadaşım ”çapsız adam direksiyonun başına geçince çapsızlığının acısını 500-600 kiloluk arabadan çıkarıyor. O arabanın gücünün kendi gücü olduğunu varsayıyor ve kendine bir özgüven geliyor!” demişti. Valla doğru. Ben bir de bunu silah taşıyanlarda, düğünlerde silah atanlarda görüyorum. Zavallılığını silahla kapatıyor dingil!

13 Temmuz 2016

Bu Metro Turizm denen otobüs firmasının yemediği b.k kalmadı, fakat millet gene de bu otobüse biniyor birader. Başka bir memlekette olsa, bunları caddeye bile çıkartmaz devlet, millet de semtinden geçmez! Ama burada sırtını sıvazlıyorlar. Bugün bir haberde gördüm. Metro şoförü, resmen 90 km hızla giderken yan şeritteki motorsikletlinin üzerine sürüyor koca otobüsü. Motorsikletli ilerde durduruyor Metro’yu. Şoför olacak ayı oğlu ayı bir de efeleniyor, özür dileyeceğine! Hadi onu geçtim, anladık o ayının çocuğu, yolcu olacak sığırlar da motorsikletçiye yükleniyor. Yemin ediyorum, artık bu ülke boğazına kadar b.ka battı. Saygı, sevgiyi çoktan geçtik, artık kanun nizam da yok! Gücü gücüne yetene!

Mayıs ayında 3 bin 563 vatandaş “yardımcı olmak istediğini” ifade ederek MİT’e başvurmuş. Gazeteler öyle yazdı.

Fakat sayı bana çok azgeldi! O sayıyı bizim Adige-Abhaz derneklerinden bile bulabilirsin.

Başta bütün mahalle muhtarları, cami imamları, esnaf, mahalle gençleri, olmak üzere adım başı muhbire çarparsın, saymakla bitmez. Bu topraklarda tarladaki pıtraklardan çok muhbir var.

Yahu karısına sinirlenip, ”Cumhurbaşkanı’mıza hakaret etti” diye karısını ihbar eden koca bile çıktı bu memlekette! Siz ne 3-4 bin muhbirden bahsediyorsunuz! Ben size söyleyeyim en az 40 milyon muhbir var burada!

PKK yöneticilerinden Bahoz Erdal’ın öldürüldüğünü devletin resmi ajansı yazıyor! Devletin resmi Şizofren’i, gerizekalı Başbakan’ı, Ordusu, polisi ”bizim haberimiz yok, teyid ettiremedik” diyor!

Ulen o zaman ne halt yemeye senin resmi bir ajansın bunu haber yapıp milleti kandırıyor, öküz aleyhisselam!

12 Temmuz 2016

Bayramda dikkatimi çeken en önemli haberlerden biri; timsahla avakado ağacının ciması idi.

Önce şaka zannettim. Haberi okuyunca ”ulen böyle atası olan bir milletin içinde biz bu güne kadar yaşayabilmişsek, sahiden insanlıktan çıktığımız içindir” dedim.

Haberin özeti şöyle: ”Molla Kamil Efendi’nin mesut zamanları ve avokadonun Osmanlı serüveni maalesef 1730 yılının Eylül ayında patlak veren Patrona Halil ayaklanması ile son bulmuştur. İsyancılar hamisi Damat İbrahim Paşa ile birlikte Kamil Efendi’yi de olmadık zulümle halletmiş, ayaklanmaya katılan bir grubun telkini ile avokadonun timsah ile ağacın ciması ile mahsul olduğu söylentisi yayılmış; Mekruh olduğu, Müslüman memlekette ziraatı ve yenilmesinin caiz olmadığı fetvası verilerek Yalova’daki tüm ağaçlar yakılarak tahrip edilmiştir. Böylelikle Türk tarihinin belki bu ilk modern tarım denemesi, bir grup tarafından durdurulmuş ve avokadonun tekrar ülkemize girişi ancak yaklaşık 250 yıl sonra olabilmiştir.”

Bunlar ”dometesi kesince haç şekli çıkıyor yemeyin” diyenlerin dedeleri oluyor!

Ben sizin zihniyetinize

Moda Kitap, Ramazan Bayramı nedeniyle takipçilerine ücretsiz kitap dağıtacağını duyurur. Butik kitabevinin, hediye kitap duyurusuna ilişkin attığı tweeti alıntılayan bir takipçisi ”RT ettim ama inşallah şike yoktur” diye yazar. Vay efendim sen misin Fenerbahçeyle dalga geçen. Başlarlar kitapevini tehdit etmeye.

Bunun üzerine Moda Kitap’ın sahibi “Olayların bu raddeye gelecek olacağını bilseydim bu tweeti atmazdım. Ki bundan sonra herhangi bir taraftar grubu ile karşı karşıya gelmek istemem. Bu ülkede fanatizmin bu denli olabileceğini tahmin edemezdim. Paylaşımlara bakınca faşizm dedikleri şeyle fanatizmin aynı olduğunu görüyorum” diye yakınmış.

Ulen bunlar, karşı takım taraftarını bıçaklarla delik deşik eden adamlar. Bunlara şaka yapılır mı!

Bunların da zihniyetine

11 Temmuz 2016

Bu tatilde eş, dost baya hasret giderdik, lakin siz okuyucularımı da çok özledim. Tatil diye gündemdem hiç geri kalmadım. Ben de takip ettim kısa notlar aldım. Şimdi onları paylaşayım müsadenizle…

Azınlık okullarının adlarının Türkçe olması için AKP faşist hükümeti çalışmalara başlamış. Ben zaten, ”yahu bu azınlık yer ve mekan isimlerine bu güne kadar dokunmadılar, çünkü milletlerarası bir kağıda imza attılar, fakat bu zeki ve ahlaklı Türk milletinin yöneticileri ne yapıp edip bir kılıf bulurlar” diyordum. Nitekim buldular.

Kanunu şöyle yapmışlar: “Kurumlara, 1739 sayılı Kanunda belirtilen Türk milli eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkeleri doğrultusunda kurumun amacına, eğitim programına ve düzeyine uygun, belli bir anlam taşıyan ve Türkçe ad verilir. Yabancı ve milletlerarası okullar hariç, diğer kurumlara ülke, millet, yabancı kurum ve kuruluş adları verilemez.”

Yani, yine dalavere! Üçkağıtçılık!

Bu milletin genlerinde bir problem var kardeşim, ”İnsan”a dair ne varsa adamlarda alerji yapıyor. Ulen nerenize batıyor okulun adı, eşşekoğlu eşşekler.

Emre Zafer, Ali Kaya, Aras Kaya, Tarık Akdağ, Polat Arıkan, Kaan Özbilen Şeref Osmanoğlu, Meryem Akda, Yasemin Can, Meryem Erdoğan, Sultan Haydar…

Bu isimleri hafızanızda tutun.

Okulların adlarıyla da bitmiyor kompleksleri. Kendileri adam gibi sporcu yetiştiremedikleri için gariban memleketteki sporcuları parayla kendi vatandaşları yapıp müsabakalara sokuyorlar. Türkiye’nin Avrupa Atletizm Şampiyonası kadrosu, 7 Kenyalı, 2 Jamaikalı, 1 Etiyopyalı, 1 Kübalı, 1 Güney Afrikalı’dan meydana geliyor.

Yukardaki isimler de bu gariban Afrikalılar. Yani sporcunun ismine bile tahammül edememiş hayvanoğlu hayvanlar.

Size bir fıkra anlatayım. Soğuk savaş zamanı, bir ABD ajanına taaa çocukluğundan başlayarak Rusça eğitimi verilmiş. Rusya ile ilgili tüm coğrafi ve kültürel bilgileri de öğretilmiş. Rus’tan daha Rus biri olmuş. Neyse atmışlar bunu paraşütle. Bir Rus köyünün yakınlarında inmiş. Bir kahveye girmiş, Rusça selam vermiş. Kahvedekiler şaşkın şaşkın bakıyorlarmış. Hemen kolundan tutup karakola götürmüşler. Ajan şaşkın, ”nerde hata yaptım ki” diye inlemiş karakoldaki komsere. Komser gülümsemiş. Her şeyinle Rus olmuşun ama sen zencisin!

Aziz Türk milletinin kafası da bu ajan kadar çalışıyor. Zenci adamın adını ”Emre Zafer” koyunca zannediyor ki oldu sana Türk! Dangalaklar!

Notlarım yarın devam edecek…

02 Temmuz 2016

Bu Ramazan Bayramı’nda çok akraba geldi ziyarete. O sebeple bayram sonuna kadar müsadenizi rica ediyorum. Herkese iyi bayramlar…

02 Temmuz 2016

Bir embesil; babasını, iki ağabeyini ve bir çocuğunu kaybetmiş bir sporcunun suratına ”bu aileden kalan oldu mu ya” diye espiri yapar mı?

Bu embesil Recep Tayyip Erdoğan ise yapar!

Bir embesil; ”Toprak ancak kanla sulanırsa vatan olur” der mi?

Bu embesil Recep Tayyip Erdoğan ise der!

Türk miletinin en mühim özelliği, insanı satın almaya kalkmasıdır. Çünkü zihniyet olarak her zaman 3 Kuruş’a kendini satar.

İspat isterseniz;

Mesela, bir torba kömür, bir paket makarnaya 12 senedir tepemizde bir manyağı tutuyorlar!

Mesela, İsrail’den Marmara gemisinde ölenler için tazminat almış olmaya ciddi ciddi seviniyorlar! Verdikleri canlara karşı nakit para!

İşte bu zihniyet, herkesi kendi gibi zannettiği için, öldürdükleri Rus pilotun ailesine ”Tazminat ödeyelim” teklifinde bulundu! Rus aileden gelen cevap neydi sizce?

Yok, aklınızdan geçen değil!

Cevap şu: ”Bu çok aşağılayıcı bir teklif! Reddediyoruz!”

Buradan Adige-Abhazlara sesleniyorum: Kimin kıçına takılırsanız, onun kokusuyla gezersiniz…

Sizden de kötü kokular gelmiyor değil! Xabze’nin ipine sarılın, sizin tek kurtuluşunuz o!

01 Temmuz 2016

Kafam bozuk. Artık ahlaksızlığın bu kadarına ne yazılır, ne çizilir yahu!

Daha Atatürk havalanında ölen 42 insanın kanları kurumamış, tüm dünya yas tutuyor, bizim onun bunun çocukları gidip köprü açıp, kutlama yapıyor! Binali olacak öküzoğlu öküz “Bugün burada bayram havası yaşıyoruz” demiş. Tha topunuzun belasını versin. Tabii, sizin yanınızda bu milletin de belasını versin, sesini çıkarmadıkları için.

Kürt illerinde yangın çıkaran ”Kahraman Türk Ordusu”, sebep olarak uyuşturucu yapımında kullanılan fideleri yaktığını ifade etmiş. Ben pes ettim.

Yine Kürt illerinde köylülere işkenceler başlamış. Bizim kafasına çuval geçirilenler yiğitliği zavallı köylülere eziyet etmekle gösteriyorlar. Türk ordusu ve polisi artık lağım çukurunda!

30 Haziran 2016

Yazmayım diyorum, olmuyor.

Sık sık siz de şahit olmuşsunuzdur. Mesela Hollanda’da bir sokak adı. Atatürk Caddesi.

Hemen millet döşeniyor. İşte büyük lider, her milletin saygı duyduğu başkomutan, falan!

Salaklar, o Atatürk’ün büyüklüğünü değil, seni insan yerine koyup, onere etmek için sokaklarına senin önemsediğin liderinin adını verenlerin büyüklüğü. Yoksa Atatürk’ün ne mal olduğunu havadaki de biliyor, karadaki de!

Bunu idrak edemeyecek kadar mal bu millet!

İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki saldırı için 3 muhalefet partisi CHP, HDP ve MHP’nin ayrı ayrı verdiği araştırma komisyonu önergeleri AK Parti tarafından reddetmiş.

Adamlar pişkin…
Adamlar pervasız…
Adamlar ahlaksız…
Adamlar hırsız…
Adamlar emireri…

Daha ne olacaktı. Kendi yaptırdıkları katliamları mı araştıracaklardı?

Bunların başı olacak Şizofren’e güveniyorlar.

Amma bilmiyorlar ki, işi bitene kadar her şey. Sonra anında satış. İHH olacak katil sürüsünü Marmara adlı yolcu gemisine doldurup Filistin’e gönderen Şizofren, İsrail’le anlaşınca İHH olacak köpekleri anında sattı. Adam resmen ”Bana mı sordunuz giderken” dedi yahu!

Yani demem o ki, mal bu, ister satın al, ister alma!

29 Haziran 2016

Daha ne diyeyim be birader!

Ülke batıyor!

28 Haziran 2016

Bizim Adige-Abhaz milletinin diaspora ayağı, özellikle de Türkiye kısmının anavatan politikaları ile Tayyip denilen Şizofren’in dış politikasıyala bire bir aynı. İkisi de hem cahil, hem akılsızlar!

Yahu birader, dernekte bile iki lafı bir araya getiremeyen adam, çıkıyor anavatanın nasıl kurtulacağından bahsediyor. Şeytan diyor, vur kültablasını kafasına. Bre salak, sen evine götürecek 1 kilo kıyma alamıyorsun. Kendi hakkını aramanın başına dert olacağını bildiğinden ”köylü kurnazlığı” yapıp ”ekmeğini yediğimiz kaba tükürmeyiz” gibi dangalakça bir lafı önüne gelene söylüyorsun. Ulen sen önce yediğin ekmeği özgürce bir ye! Başkasının kabından ne yiyorsun öküz!

Yani durum şöyle: Adam ekmeğini bile başkasının kabından yiyor, geçiyor karşıma anavatanı kurtarıyor. Sana söylenecek çok güzel bir laf var da yeri değil!

Şizofren’e gelirsek. Bu adamı bırakın yazmayı, adını bile duyunca artık kusasım geliyor. Tha, insana düşmanın bile ahlaklısını, dürüstünü nasip etsin! Bu sığırın tükürüp de yalamadığı bir şey kaldı mı? Ben artık takip edemiyorum.

En son, İsrail ve Rusya için tükürmüştü, son iki günde tükürdüklerinin tümünü yalayıp temizledi. Bu kendi kapına tükürüyor, sonra yalıyor.

Küçük Hüsamettin olacak eski başbakan Davutoğlu ve Şizofren mutlaka yargı önüne çıkarılacak. Yaptıkları katliam ve hırsızlıklardan dolayı! Bundan kaçmaları imkansız. Ben yıllardır yazıyorum. Eninde sonunda ya kodesi boyluyacaklar veya bir iç savaş çıkacak bu ikisini sokaklarda sürükleye sürükleye, linç ederek öldürecekler, aynen Kaddafi gibi…

Nitekim, Almanya ilk adımı attı. Aralarında Alman federal milletvekilleri, hukukçular, insan hakları savunucuları, gazeteciler ve akademisyenlerin de içinde bulunduğu çok sayıda temsilci Şizofren ve Davutoğlu olacak gerizekalı hakkında‚ “savaş suçu işlemek” ve “insan haklarını ihlal ettiği” iddiasıyla merkezi Karlsruhe’deki Federal Savcılık’a 200 sayfadan oluşan suç duyurusunda bulundular.

Yani kaçış yok!

27 Haziran 2016

Aha buraya yazıyorum AB sınırları açsın; eğer kapıkule sınır kapısında 100 km araç kuyruğu olmazsa ben de neyim! Ne kadar işsiz güçsüz, çakal, mafya varsa doluşacaklar AB’ye! Onlarda kerizdi!

Başbakan olacak dingil, ısmarlama yazıdan sıkılırca ”Burada tamamlayalım, bitecek gibi değil” diye konuşmasını yarıda kesmiş. Şizofren yarın biner bunun tepesine! Artık o kadar saçmalıyorlar ki, ağızlarına ne gelirse salıyorlar.

Başka bir AKP’li şempanze olan Meclis Başkanı Kahraman ”Tüm dünya önderliğimizi bekliyor!” diye yumurtlamış. Tabiki bunu söylerken gideceği yeri biliyor. Bu öküz millet yer bu lafı. O da bunun farkında olduğu için sallıyor.

Yahu sıkıldım artık. Bu kadar saçma bir memlekette insan daha ne yazar ki!

25 Haziran 2016

Şizofren, İngiltere Başbakanı Cameron’a ”3 gün dayanamadın bak!” demiş. Cahillik ve kendini bilmezlik daha doğrusu arsızlık böyle bir şeydir işte. Dünyaları çaldı, binlerce insanı katletti ama koltuğu bırakmıyor. Herkesi de kendi gibi sanıyor! O sebeple kendi 30 yıl dayanma derdinde. Bu arada üretim durmuş, ekonomi tıkanmış, ihracatta senelerdir ilerleme yok, üretimle değil para çevirmeyle büyüyen bir ekonomi var, onlar önemli değil. Özgüven Obama’dan bile fazla! Gerizekalı!

“Makatından salatalık çıkan imam görevinden alındı” haberinin bu kadar yayılmasının sebebi çok basit. İnsanlar bu dincilerden başka türlü intikam alamayacaklarını bildikleri için. Fakat burada önemli bir konu atlanmamalı. Bu tür haberler dincilerin işi. Normal bir insan bu haberi yaymaz. Çünkü, doktora gidip muayene olan bu imam o doktor ve hastanenin emanetidir. Sağlık bilgileri eğer oradan çıkıyorsa, onu çıkartanların yaptıkları İmam’ın kendine yaptıklarının yanında bir hiç kalır.

Ama bu topraklar hızla kirletildi. O kadar kirletildi ki, artık her şey lağım çukuru içinde gibi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden şoke eden bir son dakika haberi geldi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Cebeci Fizik Tedavi Bölümü Eczanesi’nde teknisyen olarak görev yapan Enver Türkmen, aralarında sorun bulunan 4 eczane çalışanını bu sabah silahla ateş ederek öldürdü. Yakalanan Enver T, ilk ifadesinde, arkadaşları tarafından hırsızlıkla suçlandığını iddia ederek, bu nedenle bulundurma ruhsatlı tabancasıyla olayı gerçekleştirdiğini söylediği öğrenildi.

Bu öyle basit bir olay değil! Bu herif, organize suç örgütlerinin işbirlikçi ve tetikçisi. Büyük ihtimalle eczacılara bir takım dayatmalarda bulundu organize suç örgütleri adına.Yoksa normalinde 4 eczacı ile neden sürekli sürtüşme içerisinde ve kavgalı olsun bir eczacı kalfası!

24 Haziran 2016

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’nün dönem başkanı Rusya, 1 Temmuz’da Soçi’de yapılacak toplantıyla ilgili üyelere çağrı yaptı. Tabii olarak üye ülkelerin içindeki Türkiye’ye de davet yolladı.

Bu daveti Şizofren medyası şöyle duyurdu. (Akşam gazetesi manşeti.)

“Zeytin dalını havada kaptılar!”

Hani Şizofren ve Başbakan olacak gerizekalı Putin’e mektup yollamış, Rusya Günün’nü kutlamışlardı ya, ona atfen böyle diyorlar!

Aşağılık kompleksinin geldiği noktaya bakar mısınız!

Ülen senin Antalya esnafın neredeyse her gün camiye gidip ”Turist duası” yapıyor dangalak. Adamlar açık açık tazminat ve özür bekliyor senden. Mağara!

Yok ya, gün geçtikçe Türk halkının yüzde 60’ının değil tümünün salak olduğu kanaati artıyor bende!

Gazetesi böyle de sahibi farklı mı! Yoo! Kafa aynı. Adam dedi ki; ”İngiltere refarandum yapıyor, biz de yaparız!” Bre salak onlar Avrupa Birliğinden ayrılmak için refarandum yapıyorlar! Sen girmek için 40 takla atıyorsun, ne referandumu!

23 Haziran 2016

Almanya bize düşman!
Fransa bize düşman!
İspanya bize düşman!
İtalya bize düşman!
Hollanda bize düşman!
Romanya bize düşman!
Bulgaristan bize düşman!
Yunanistan’ı saymıyorum bile!
Rusya bize düşman!
Amerika bize düşman!
Ermenileri zaten Yunanlarla aynı kategoride sayıyorum!
İran bize düşman!
İsrail zaten çıban başı.
Suriye bize düşman!
Irak bize düşman!

Kısacası Türk’ün Türk’ten başka dostu yok!

Ulen ”Türk isen övün, değilsen itaat et!” dersen kim seninle dost olur sığır!

Erol Evgin; “Galiba eğitimli ülkeler için iyi bir çözüm demokrasi. Bize fazla geliyor. Bir manken kızımız “Dağdaki çoban ile benim oyum bir mi?” olacak demişti hatırlarsanız… Hoş değil o tanım ama şunu düşünüyorum; Okuma yazma bilmeyen, oyuna parmak basan bir kardeşimizle, ablamızla, annemizle 3 üniversite bitirmiş birinin birer oy hakkı olması adaletli mi geliyor size sorarım. Hiç hakça değil. Bana adaletli gelmiyor bu durum. Herkes seçebilmeli tabii. O parmak basan ablamız muhtarını seçsin, biraz daha iyi eğitim alanı belediye başkanını seçsin.” demiş.

Şizofren’i dinleriz artık car, car! Parmak basan abla muhtar diye seöti zaten bu dangalağı!

Toplumun eğitim seviyesi ile kendini yönetmesi için seçtiği adam arasında doğru orantı vardır! Bakınız: Türkiye Cumhuriyeti Cemahiriyesi!

22 Haziran 2016

Biraz önce bir okuyucumdan mail geldi. Aynen yolluyorum. İsmi bende saklı.

Sayın Hatko Mülayim,

Ben 47 yaşında Endüstri Mühendisi Şapsuğ bir kardeşinizim. Adım …. ….

Futboldan pek anlamadığınızı dile getirdiğiniz için size biraz sıkıcı gelebilir ama yazmadan edemedim.

Koyu bir Kartal taraftarıyım. Yılardır maçlarına giderim. Yendiğimiz zaman o hafta benim için çok güzel geçer. Yenildiğimiz zaman da berbat!

Aynı şeyi yıllarca milli maçlarda da yaşamıştım. Türk Milli Takımı benim için Beşiktaş’tan farklı değildi. Yenildiğimizde yeme içmeden kesilirdim. Yendiğimizde arabamla az tur atmadım Ankara sokaklarında…

Şimdi konuya geliyorum.

Türk ordusunun ve polisinin Doğu’da yaptıkları katliama Türk halkının sessiz kalması, benim yaşamımda inanılmaz bir değişime neden oldu.

Son iki milli maçta, milli takımın kaybetmesini isterken buldum kendimi. Bırakın gol attıklarında sevinmeyi, içimden dua ediyordum gol yemeleri için. Sonra beraber maç izlediğim akrabalarımda da aynı durumu gözledim. Biraz önceki maçta milli takım gol attı, önceden bizim salon yıkılırdı. Şimdi ölüm sessizliği.

Kaç etnik ailede bu duygular yaşandı bilmiyorum. Maç kazanınca Türk bayrağını kapıp, arabasıyla sokaklarda tur atan ben, şimdi kazanılan maça üzülüyorum.

Bu son 1 yılda ben de Türk halkı konusunda inanılmaz bir güvensizlik ve antipati oluştu. ”Ekmeğini yediğin kaba tükürme” basitliğine dayanabilecek güçteyim sanıyorum. Ben bu kaba tükürüyorum! Hem de ağzım kuruyana kadar!

21 Haziran 2016

Bu memlekette ne kadar çok ikiyüzü var yahu. Osmanlı Ocakları isimli çakal yuvasındakiler daha dün transeksüellere saldırmadılar mı? Polis gaz sıkmadı mı?

Evet! İyi de bunların ağababası olacak sığır, Bülent Ersoy’la mekanında iftarda oruç açtı!

Daha ne diyeyim birader!

Devam edeyim… İkiyüzlü çok olduğu gibi kalleş de azımsanmayacak kadar fazla.

Daha birkaç gün olmadı, dükkanın içinde oturup bira içen gençleri, dayakla dışarı atan, ”Ramazan ayında bira mı içilir” diye bira şişelerini gençlerin kafalarında kıran eşşekoğu eşşeğin eşşeği zibidilerden 3’ü bir saat bile içerde tutulmadan serbest bırakıldı. Bu öküz halktan tek bir ses çıkmadı.

Ve bugün üç gazeteci iktidarın katliamlarını haber yapan bir gazeteye bir günlüne destek oldular diye, elleri kelepçelenerek kodese tıkıldılar.

Ben artık ne diyeyim!

Tha topunuzun belasını versin demeyeceğim. Zira zaten bu ülkede yaşamaktan daha büyük bela olur mu! Olan garibana, efendiye, mürekkep yalamışa oluyor!

20 Haziran 2016

Şizofren 3 konuda fena halde köşeye sıkıştı!

1) Dış politika. Gelen buna vuruyor, giden buna vuruyor!
2) Zarrap olayı. Amerika’da yargılanan Zarrap ötmeye başlamış!
3) Üniversite diploması sahtekarlığı. Üniversite bitirmemesine rağmen sahte diplomayla Cumhurbaşkanı oldu!

Bu sebeple, gündem değiştirmek için çok tehlikeli bir hamle yaptı. Gezi parkına inşaatı yapacaklarını söyledi.

Tabiki, naaaahhhh yapabilir! Onda o cesaret nerde? Gezi olayı bitmiştir. Aklı sıra yukardaki üç maddenin, özellikle diploma sahtekarlığı ortaya çıkınca, ne yapacağını şaşırdı.

Bu bir bakıma iyiye işaret! Yani Gezi Parkı’na kadar geldiyse konu, bu sahiden iyi sıkıştı!

Gidişi yakın!

Benim hala anlayamadığım bir mesele var. Bu dinci tayfalar, karılarını, kızlarını sarıp sarmalıyorlar. Yahu niye yapıyorsunuz bunu dediğinizde de inancımızı daha iyi yaşamak için diyorlar. Bunlardan iki tanınmış isim verirsek; biri Hakan Şükür olacak inek, diğeri aynı zamanda Amerikan vatandaşı olan Merve Kavakçı adlı akıldane! Üstelik ikisi de miletvekili!

Hakan Şükür’e ”niye Amerika’ya yerleştin” diye soruyorlar; cevap ”Çocuklarımın eğitimi için” diyor.

Ulen, hadi Mısır, Suriye, Irak falan da demiyorum, Suudi Arabistan’a, Katar’a gitsene! Orada öyle böyle değil, tam Müslüman yetişir çocukların! Niye Amerika?

Demem o ki, bu namussuzlar, kendileri zevk-i sefa içinde yaşken, Türkiye’de bıraktıkları sığırlar da oruç tutmayanlara zorla oruç tutturma derdindeler!

Böyle millete böyle vekiller müstahak mı! Hem de duble müstehaklar!

18 Haziran 2016

Türkiye’nin dört bir yanında öküz aleyhisselam şerefsizler, oruç tutmayan insanlara saldırıyor, bu ülkenin polisi, savcısı, hakimi, ordusu kılını kıpırtmadan kıçlarının üstünde oturuyor. AKP faşist iktidarı için bir şey yazmıyorum, çünkü elebaşları onlar! Bu tahrikleri onlar yaptırtıyor zaten!

Çok azdılar! Öyle böyle değil! Bu işin sonu sahiden kötü olacak.

Demokratik hakkını kullanan LBT’cileri tehdit edip ”yürüyüş yaptırtmayacağız” diyen Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi bir partisi var. Ve gene devlet güvenlik ve adalet temsilcilerinden tık yok.

Valla benden söylemesi, parası olan varsa bir dakika durmadan kaçsın bu ülkeden. Buranın düzeleceği yok!

Hırsız, diploma sahtekarı, katil, hödük, maganda bir adamı ”Dünya Lideri”, ”Karizmatik Lider” diye bu sığır millete kakaladılar. Onlar da alıp başlarına oturttular. Lakin, bu ”Karizmatik Dünya Lideri” Avrupa’da hiçbir yetkiliyle görüşemiyor. Bir tek Merkel buna yaklaştı, baktı ki, görgüsüz, ahlaksız, üçkağıtçı bir tip o da çekti kendini.

Küçümsedikleri, aşağıladıkları HDP Eşbaşkanı Selocan peki ne yapıyor? Aslanlar gibi Avrupa’da yetkililerle bir araya geliyor.

Biri, bana göre soytarı olan Muhammet Ali’nin cenazesinde bile ittirilip kaktırılırken, diğeri saygın bir şekilde muhataplarıyla görüşüyor.

Ben size niye paranız varsa hemen kaçın bu memleketten diyorum. Çünkü, yüzde 50 insan ”Dünya Lideri”ni istemiyor, yüzde 90 insan Selo’yu istemiyor, ve dolaylı yoldan Şizofren’e destek oluyor.

Bir ülke, diplomasını bile sahtecilikle üretmiş bir adamı hala başında tutuyorsa, kaçın buradan paranız varsa kardeşim!

17 Haziran 2016

Adam 40 yıllık İlahiyat Profesörü, binlerce kitap devirmiş; ”Kadın yüzünü de kapatmalıdır. Parfümlüye Cennet haram. Saç boyama caiz değil. Kadının evden çıkması caiz değil.” diyor. Bizim gazete bile okumayan bakkal Şefik ”İslamiyet bu değil” cevabını veriyor.

Not1: Bu lafları eden sığır, Selçuk Üniversitesi İlahiyat Bölüm Başkanı Profesör Orhan Çeker!

Adam 60 yıllık meşhur İslam Alimi, Kuran’ı yalayıp yutmuş; ”Ölmüş karınla seks yapabilirsin” diye fetva veriyor. Bizim Şefik Kuran’ın Türkçe tercümesini bile okumamış, gene zıplıyor. ”İslam bu değil!”

Not2: Ölmüş karınla seks yapabilirsin diyen sapık da Faslı Abdel-Bari Zamzami!

Muhammet’in diktiği hurma ağacının hurması diye satılan Acve hurmasının kilosu 120 TL imiş. Normal hurma 10 TL. ”Peygamberin diktiği hurmanın meyvesini alana da Müslüman denir.” Bunu diyen de başka bir din alimi!

Bir hurma ağacının ömrü 60-70 yıl, olmaz da hadi uzat uzat 500 yıl. Muhammet öleli olmuş 1400-1500 yıl. Bu kadar mı salaksınız, Muhammet’in diktiği ağacın yerinde şimdi lüks otel var. Bilimi bıraktık, mantık da yok bunlarda!

Bu da mı İslamiyet değil Şefik!

Devam edelim, ”Başörtümle toplumsal hayatın içinde olmak istiyorum, doktor olmak istiyorum, avukat olmak istiyorum, hakim olmak istiyorum” diye mücadele eden sıkmabaşlar, ”Kadınının evden çıkması caiz değil” diyen profesöre ”İslam bu değil!” diyemiyorlar!

Sen, şu zır cahilliğinle onların adına der misin Şefik?

16 Haziran 2016

Ülke artık öyle bir hale geldi ki, Şizofren’in başdanışmanı Yiğit Bulut adlı sığır, ”Sadece RTE politika yapsın” dedi. Yani kendi meşrebinde adama diktatör dedi. Diyebilir, onun zevki. Ama bu halk bu lafa ”Sen ne diyorsun ulan ahlaksız!” diyemedi. Kimseden tık yok. Alışmış kudurmuştan beterdir derler. Bunlar fena halde alıştılar. Sonları foseptik çukurunda bitecek!

Rusların bu uçak düşürme olayındaki tavrı ilk günden beri değişmedi. Daha doğrusu, uçağı değil, pilotun öldürülmesini kabul edemediler. Paraşütle inen, saldırma şansı olmayan, rahatlıkla esir alınacak bir pilot, aşağıdan Elazığ’lı bir Türkmen (!) tarafından televizyon kameralarının önünde öldürüldü. Bir Türk askerinin başına gelseydi siz nederdiniz cak cak öten gerizekalılar? Turizmde giden 15 milyar Dolar’ın peşindesiniz ama onlar bu askerleri için tazminat ve özürü kesin almaya kararlılar. Rusya yumuşamadı, ilk günden beri aynı tavrı devam ediyor. Rusların bir atasözünü yazayım. Size cuk oturuyor! “Ayıyı dansa kaldırırsan yorulduğunda değil, ayı yorulduğu zaman oturursun!”

”Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e gönderdiği mektup için Kremlin’den açıklama geldi. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Erdoğan’ın mektubunun ‘yanıt verilecek özelliklere sahip olmadığını’ söyledi” diyor haber.

Bu cevap, gram ar olan insanın yüzünü kızartır, sokağa çıkamaz hale getirir. Ama bunda surat yerine çifte tabaklanmış manda derisi var!

15 Haziran 2016

Ermeni soykırımı dünya devletleri tarafından kabul edildikçe, AKP’sinden CHP’sine ve MHP’sine herkes kıyameti kopardı ”Biz soykırım yapmadık, yapmayız” diye. Esasına bakarsanız bu topraklarda yaşayan insanların yüzde 80’i de aynı şeyi söylüyor. Fakat daha bu sene Kürtlerin anasını ağlattılar. Gazetlerin yazdığına göre Şizofren, ”İç savaş çıkarsa ezer geçeriz” demiş. Sadece Şizofren mi! Tabiki değil, o bahsettiğim yüzde 80 de aynı fikirde.

Kısacası, Kürtleri de Ermeniler gibi soykıracaklardı. Fakat, günümüz haberleşme imkanları bu soykırıma kısmen engel oldu. Bir de Kürtler acayip direnç gösterdiler. Koskoca Türk devletinin jetlerine, toplarına, tanklarına onbinlerce tam teçhizatlı asker ve polisine direndiler, direniyorlar.

Yani; eğer bir iç savaş çıkarsa, bu sefer o kadar kolay olmayacak işler. Haaa, bu topraklarda vicdan sahibi kalmış insanlar var diye değil, o zaten yok da dünya güçleri bunlara izin vermez de ondan. Birincisi ABD, ikincisi Rusya!

Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen orangutan, Ramazan’da kılınan Teravih namazının 8 rekat olarak kılınabileceğini söyleyenlere tepki göstererek “Bak 8’e indirmeye kalkma, kafamı bozarsan 34’e çıkarırım” demiş. Vay anam vay! Seni Adige dincilerine havale ediyorum salak herif! Anca birbirinize yakışırsınız!

Şu bacaksız Ahmet Davutoğlu’nu gören var mı? Ulen o kadar atıp tutan adamı gömdüler ya! Şaşılası bir ülkeyiz vesselam. Yeni Başbakan için hiçbir şey yazasım yok! Çünkü, soytarı bile olamayacak kadar çapsız ve ahlaksız!

14 Haziran 2016

Daha kendi ülkesinde bile toplumun bütününe lider olmayı başaramamış bir adamın ”Dünya lideri” gazlamalarını, ”hakkaten ulan ben Dünya lideriyim” diye gerçek zannedip öyle davranması ile diasporanın ”7 milyon nüfusumuz var o sebeple anavatan hakkında ağzımıza geleni söyleriz” davranışı arasında zırnık fark yoktur. İkisi de süzme salaklıktır!

Bugün kahvehanede enteresan bir münakaşaya şahit oldum. Adamın biri ”Batı’nın ahlakını değil, ilimini almalıyız!” dedi. Ben bu lafı fazlaca duyardım. Ama pek detayını düşünmemiştim. Uzun senelerdir Belçika’da işçilik yapmış, orada emekli olmuş bir başkası da ”Sen onların ahlakının yüzde birine sahip olsan dünyanın en bahtiyar adamı olurdun” diye lafı yapıştırdı. Adam diklenmeye çalışınca. ”Ben erkek çocuklarına tecavüz eden, kadınlara zulüm yapan, hırsız, arsızların ahlakını alacağıma, gavur dediğiniz o insanların ahlakını alırım, nitekim aldım da!” diye ikinci defa lafı çaktı. Adam tek kelime daha etmeden defoldu gitti.

Bunların ahlakını ben düşmanıma dilemem!

13 Haziran 2016

Eğer cahil cühela dolu bir memlekette yaşıyorsanız, her gün bir dangalaklıkla muhatap olursunuz.

Mesela; seri katil diye karakola çektikleri zanlıyla selfi denilen şeyi yapan Türk filmlerindeki Erol Taş kılıklı polisleri görürsünüz.

Mesela; ”Burası Erzurum, oruç ayında sigara içirtmeyiz” diyerek bir genç kadına saldıran ”Dadaşlar”ı görürsünüz! Bir kadına karşı 4 Dadaş Öküzü!

Mesela; Alanya’da turist olmadığı için AKP faşist iktidarının yanlış dış ve iç politikalarını protesto edeceğine, cami önünde toplanıp ”Turist gelme duası” okuyan öküzleri görürsünüz!

Mesela; 4 aydır maaş alamadığı için yürüyen demir çelik işçilerine, üçbin küsür lira maaşını düzenli alan AKP uşağı polislerin tomayla su sıkmasını görürsünüz!

Mesela; ”Allah Erdoğan’a emir vermiş, onu artık kimse durduramaz! Yağmur bile Erdoğan sayesinde yağıyor!” diyen Milletvekili adayını görürürsüz. İşin daha kötüsü; ”Ulen sen ne saçmalıyorsun, ben peygamber miyim! Tıkın şu akıl hastasını içeri” demeyerek, bu salağı onaylayan bir Cumhurbaşkanı görürsünüz!

Mesela; Yugoslavya’nın bölünmesine ”Türklerin kendilerini yönetmeleri haktır” diye alkış tutanların (Kısa not: Türkler o toprakların asli milletlerinden değil), ”Kürt falan tanımayız kardeşim, bir karış toprağımızı vermeyiz” diye katliam yaptıklarını görürsünüz! (Kısa not: Kürtler, bu toprakların asli milletlerinden, Türkler sonradan geldi.)

11 Haziran 2016

Bu topraklarda din ve ırk öyle bir zaviyede durur ki, değil reddetmek, tenkit bile edemezsiniz.

O sebeple de davar gibi güdülürsünüz!

Turizm ve Kültür Bakanlığı Eski Müsteşarı Kemal Baytaş anlatıyor: Muhammet Ali Clay bana gülümseyerek “Sayın ekselans, Türkiye’ye geldiğimde senden ev sahibi olarak bir ricam var. Türkiye’de beni güzel kızlarla tanıştırır mısın?” dedi. Ben de “Memnuniyetle ama ben şimdi Amerika’dayım ve bekârım. Sen önce ev sahipliğini göster, sonrasını düşünürüz” dedim. Ali bu cevap üzerine “Türkler zeki ve hazır cevapmış” diyerek kahkahayı bastı.

Bu Müslümanların akılları fikirleri oralarında. Türk’ü de aynı Amerikalısı da!

Adamın üniversite diplomasının olmadığı aşikar. Zira biliyoruz ki, diploması olsaydı, o diplomayı alır miting yapardı. Yani kaçırmazdı bu fırsatı.

Mesele bu değil. Diyelim ki, bir ahlaklı savcı çıktı, sahtecilikten dava açtı. Gene diyelim ki, bir ahlaklı hakim de ceza verdi.

Bu katil, hırsızı o makamdan nasıl indirecekler? Malumunuz adam hiçbir şeyi takmıyor! Bakalım neler olacak!

– Nubar, sen Ermeni değil misin?
+ Ermeni’yim.
– Cenaze namazında ne işin var?
+ N’apayım, cemaat o kadar az ki, adama ayıp olacak.

Nubar Terziyan böyle bir adamdı. Ayhan Işık öldüğünde taziye için gazeteye ilan verdi. Altına ”Amcan Nubar” yazdı. Ayhan Işık’ın ailesi büyük bir panikle akraba olmadıklarını basın toplantısı yapıp açıkladı.

İşte size Türk ile Ermeni arasındaki anlayış farkı!

10 Haziran 2016

İngilizce bilen arkadaşlara sordum. ”Nerelisin” sorusu nasıl sorulur diye. ”Where ara you from?” denirmiş. Mesala ben Türk’sem İngilizce nasıl cevap veririm. ”I am from Turkey.” Yani Türkiyeliyim manasında ”Türkiye’den” denirmiş.

Sözcü adlı faşist gazete; bir magazin haberinde, İngiliz şarkıcı Adele konserinde sahneye davet ettiği Türk vatandaşına böyle sormuş, vatandaş da ”Türk’üm” cevabını vermiş. Hayatları ırkçılık. Ulen neredensin veya nerelisin sorusuna Türk’üm diye mi cevap verir insan!

Nerelisin?

Türk’üm!

Salaklık bunların genlerinde var!

Akil baliğ olmayan bir insanın memleketin tepesine oturup, ağzına geleni söylemesi ile adamın canlı bomba olup kendini patlatması arasında çok önemli fark vardır.

Yani; canlı bomba kendini ve çevresinde kaç kişi varsa o kadar insanı öldürebilir.

Fakat, Şizofren’in ağzından çıkan bomba tüm ülkeyi kan gölüne çevirir.

Geri zekalı, öbür gerizekalı Kılıçdaroğlu’nun üzerine tabanca mermisi atan kişi için; ”Halkın takdiridir” dedi yahu!

Biri seni vursa gene ”Halkın takdiri” mi olacak dingil!

9 Haziran 2016

Yahu arkadaş, millete sataşmasanız, dayatmalarda bulunmasanız, sizden başka insanlarında yaşadığını idrak etseniz, huşu içinde orucunuzu tutsanız, huzur içinde, neşeyle inancınızı yaşasanız olmuyor mu? İbadet ederken bile insanları dövüp, hakarette bulunup, tehditler savuruyorsunuz.

Dünyanın da, Anadolu insanının da sabrını zorlamayın. Gelin efendi efendi kimseye rahatsızlık vermeden hem inancınızı icra edin, hem orucunuzu tutun.

Bakın Aleviler oruç tutuyor, ne zaman tutuyorlar, nasıl tutuyorlar haberimiz bile olmuyor. Musevi ve Hristiyanların da ne zaman tuttuğunu bilmeyiz. İş size gelince kıyamet kopuyor. Bana mı tutuyorsun! Ne geriyorsun ortamı.

Gene de adam gibi kimseyi rahatsız etmeden orucunu tutanlara iyi Ramazanlar diliyorum.

Adamın boyu uzun,
Adamın eli uzun,
Adamın dili uzun.

Fakat;

Adamın ahlakı kısa,
Adamın zekası kısa,
Adamın insanlığı kısa.

Kılıçdaroğlu’na yapılanlar senaryo, sakın yemeyin. AKP olacak hırsızlar, katiller partisiyle husumetleri varmış gibi gösteriyorlar. Siyasetten biraz çakan adam Kılıçdaroğlu salağına saldırılara değil, Kılıçdaroğlu’nun AKP’ye sağladıklarına bakar. O vakit kimin ne maksatla bu olayları çıkardığını anlarsınız.

Kısacası, biz bu numaraları yemeyiz de halkın yüzde80’i yiyor kardeşim!

Azeri bir filozof demiş ki; Dünyada Araplar kadar güzel masal uyduran, Farsla kadar bu masalı güzel anlatan, Türkler kadar bu masala inanan ikinci bir millet yoktur.

Ne kadar doğru demiş!

8 Haziran 2016

Her bombalı eylemde olduğu gibi, İstanbul’da patlatılan bombadan da pis kokular yükseliyor! Bekleyelim bakalım! Bir diploma uğruna bu bombanın patlatıldığı söylentileri var. Yani Şizofren’in sahte diplomasının gündemden indirilmesi için! Olur mu olur! Öyle bir sıkıştılar ki, artık her şeyi yapabilirler.

İsviçre halkı çalışmadan her ay alabileceği 2.500 Frangı (7.500 TL) referandumda oy çokluğuyla reddetmiş.

Aynı referandum, bırakın 7.500 TL’yi, 500 TL olarak burada yapılsa sizce nolurdu? Cevap çok net: Yüzde 99,99 oyla kabul edilirdi!

Niye bu kadar net cevap diyorsun, diyorsanız, bir paket makarnaya geleceğini satan bir toplum, 500 TL’ye Fizan’a gider de ondan!

Adamın üniversite diploması sahte! İmam Hatip’in 2.ci sınıfından terk olduğu iddiaları ortalıkta dolaşıyor. Yani lise mezunu bile olmayabilir.

Normal ahlaka sahip insan ne yapar?

Çıkarır diplomasını, sahte olduğunu iddia edenlere elden verir ”Buyurun, ister kendiniz inceleyin, ister yurtdışında incelettirin. Sahte mi değil mi, siz iddia edenler olarak halka açıklayın” der!

Bu ne yapıyor; kıvır kıvır kıvırıyor! Sonra da çıkıyor başkalarının kanını tahlil etmeye kalkıyor. Başkalarının kanını bilmem amma kanım senin kanından olmadığı için kendi adıma dünyanın en şanslı insanıyım!

7 Haziran 2016

Hürriyet gazetesinde manşetten bir haber: Plajlar doldu taştı.

Haberin içine girince görüyorsunuz ki, Muğla’nın bir ilçesinden bahsediyor. Yani dolup taşan bir kasabanın plajı dolduranlarda o yörenin insanları.

Maksat, milleti kandırmak. Bu haberin manşetine bakıp ”vay be bak plajlarımız dolup, taşıyormuş” dedirtmek. Nitekim dedirtiyorlar da.

Halbuki AKP’nin gazetesi olmayan T24 adlı gazetede ise haber şöyle: 2015 Ocak-Mayıs döneminde Antalya’ya 500 bin Rus turist gelirken, bu yıl aynı dönemde sadece 21 bin kişi geldi.

Bu kadar sahtekar bir memleket olur mu yahu!

Korkakların müracaat ettikleri bir taktik vardır. Misal; Alman devletine bir şey diyemediği için Cem Özdemir’e nefreti yöneltmek. Bu taktik de çoğunluğu süzme öküz olan bir memlekette çok güzel tutar!

Süzme öküzler bugün bir miting yapmışlar slogan şu: ”En güzel Ermeni, ölmüş Ermeni!” Ve bu öküzler bunu ”Ermenilere soykırım yapmadık” diye düzenlenen mitingte söylüyorlar.

”Zordur almak bizden kızı!”

”Kız istemeye gittik zor aldık!”

”Kızı almaya gittik, başlık parası çok geldi!”

”Kızı bize vermediler!”

Sanki inek alıyor eşşekoğlueşşekler!

6 Haziran 2016

Mevzu ekmek parası olunca, en babayiğit Türk milliyetçisi milliyetinden, Türk İslamcısı da dininden vazgeçer. Vazgeçmemiş gibi, kendisi için en hayati ehemmiyeti olduğunu söyler, öyle gösterir ama iş başa düşünce tık ses duyamazsınız.

İşte Almanya!

Şak diye ”Ermenilerin soyunu kırdınız” diye meclisinde karar aldı. Bir tane numune için Almanya’da yaşayan Türklerden ”Vay sen bize bunu yaparsın ha!” deyip de Türkiye’ye dönen oldu mu?

Milliyetçi Türk de dönemedi, İslamcı Türk de…

Peki niye dönemediler. Popoları yemedi de ondan.

Buraya gelse;

Bu trafiğe girecek,

Bu hastanelerde tedavi olacak,

Şizofren’in emrine girmiş adalet sisteminde hak arayacak,

Esas fiyatı 1,5 Lira olan benzine 4,5 Lira toslayacak,

Sigortasız çalışacak,

Adam yerine konmayacak,

Çocuğunun geleceği zifiri karalıkta olacak!

Yani;

”Türk zekidir” diye boşa dememiş Atatürk.

Türk menfati olduğu yerde değil vatanı, kendini bile satar. Kime masal anlatıyorsunuz?

Bu sebeple Adige-Abhaz cenahı bize yaptıkları hakareti ciddiye almasınlar, biz de biliyoruz kimin ne b.k olduğunu cihan-ı alem de!

Haaa! Zannetmeyin ki bizim içimizde de böyle aşağılık zavallılar yok. Sayıları çok azdır ama boş teneke gibi sesleri çok çıkar. Dünyanın en anti-demokratik memleketinde yaşarlar tık diyemez, anavatanı kurtarmaya kalkar düdük makarnaları!

4 Haziran 2016

Ecdadımız ile çok fazla haşır neşir olmayacaksın kardeşim. Sağlam tarihi belge varsa onu sıkı sıkıya koruyacaksın. Ve ecdadın kahramansa da hainse de sahipleneceksin. Yani tarihine sevabınla günahınla ait olacaksın. Yok günahlarını çuvala koyup, sevaplarını insanların gözüne sokarsan, bir gün birileri çıkar çuvala soktuklarını çıkarır sana sokar!

Bizim Adige-Abhaz milletinde de Türklerin bu hastalığı vardır. Kendileri pür-i pak, onlar dışında herkes kalleş, hain falan. Osmanlı, bizim pşileri ”Cennet”e davet edince, onlar da milleti gemilere doldurup Anadolu’nun Karadeniz sahiline serpiştirdi. Gariban olanlar köpek leşi gibi yok olup gittiler. Bu arada pşiler sarayda kızlarını padişaha ve vezirlere peşkeş çekiyordu.

İşte bu günahı dile getirmez bizimkiler. Yani bizim milletimiz Türkiye’ye ”Cennet” diye göç etti. Gerisi, Adige milletinin Adige milletine veridiği gazdı. Netice de yıllardır büyük göç oldu, sonraları büyük sürgün, şimdi de büyük soykırım!

Bunları niye yazıyorum! Çünkü bizim millet kim ne derse desin zır cahildir. Kendi tarihçisi yoktur. Kah İngiliz tarihçilerine güvenir, kah Yunan tarihçilere, kah Rus… Yahu Evliya Çelebi gibi tarihçilerin şebek gördüğü birinin yazdıklarına bile inanan var, daha ne diyeyim.

Bu yazdıklarım zorunuza gidiyorsa, 1864 tarihli Eski İstanbul fotograflarına bakın. Çok resimde bizim kıyafetlerimizde atalarımızı göreceksiniz. Hepsi janti gibi, kılık kıyafet desen Padişah bile yanında fos kalır. Ulen soykırıldıysak bu beyzadeler kim? Bunlar bizim atalarımızsa Karadeniz sahillerinde davar gibi hastalıktan kırılanlar kim?

Diyeceksiniz ki, nerden çıktı şimdi bunlar?

Şizofren, Uganda’da ‘ecdadımız’ diye övdüğü Mehmet Emin Paşa’nın, Alman asıllı olduğu ve İngilizlere çalıştığı belgelerle ortaya çıkınca sus pus olmuş.

Mevzu buradan çıktı…

3 Haziran 2016

Şizofren o kadar şımarmış, küstahlaşmıştı ki, Almanya Parlamentosu’ndan okkalı bir tokat yiyince ne yapacağını şaşırdı! ”Eeeyyyyy” diye önüne gelene efelenen, ”Suriyeli mültecileri otobüslere doldurup yollarız” diye höyküren adamdan, ”elçimizle konuşup bir karar vereceğiz” diyen adama evrildi.

İşte bu sebeple karatın neyse ona göre davranacaksın! Yoksa usta bir sarraf senin ne b.k olduğunu şıp diye böyle ortaya çıkarır.

 

IŞİD denen tecavüzcüler ordusu, 98 kilometre uzunluğundaki bu hat boyunca bizim komşumuz. Bu sayede Kilis’i hedef alıp insanlarımızı öldürüyor. Bu hat üzerinden içimize sızıyor, Türkiye içerisindeki bağlantılarını canlı tutuyor, yerli militan devşirmesini sağlıyor. Suriye sınırımızın en az yarısını kontrol eden YPG ise bugüne kadar bize taş bile atmamış. Buna rağmen devlet ‘YPG eşittir PKK eşittir IŞİD’ görüşünde; inatla ve ülke güvenliğini tehlikeye sokma pahasına ABD ile YPG’nin işbirliğini engellemeye çalışıyor.

Sizce niye?

Samsun’da 4 kişinin tecavüzüne uğrayan 17 yaşındaki kadın baygın halde cami avlusuna bırakılmış. Kadını devlet koruma altına almış! Bu haberi okuyunca kadıncağı bir felekat yaşamış, o bitmeden daha büyük bir felaketin eline düşmüş dedim. Devletin eline düşeceğine lağım çukuruna düşse daha iyiydi.

Adam 22 senedir tutuklu yargılanıyor. Şaka falan değil, ciddi ciddi Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını 22 yıldır cezasını kesmeden kodeste tutuyor.

Haber şöyle; Hakkındaki hüküm bozulmasına rağmen 22 yıldır tutuklu yargılanan İlhan Çomak davasına devam edildi. Mahkeme işkenceci polislerin dinlenmesi talebi ile bir sonraki duruşmayı 13 Temmuz’a erteledi.

Ben sizin vereceğiniz adaletin taaa

2 Haziran 2016

Bu topraklarda;

Vali ve kaymakamlar bir,

Doktorlarda iki,

Rütbeli komutanlarda üç…

Mmesleklerinde yükseldikçe alçakgönüllüleşip, aydınlaşacaklarına, küstahlaşıp, cahilleşirler! Karşısındakini azarlar gibi konuşurlar. Hiçbir eleştiriyi olgunlukla karşılayıp, efendice cevap vermezler.

Buna sebep nedir? Aile ve toplumdan aldıkları kültür bu!

Yani ”vali olamazsın demedim, adam olamazsın dedim”, meselesi!

Bizim zamanımızda Profesörlük öyle kolay ulaşılan bir seviye değildi akademik ortamlarda. Bir adamın adının başına Profesör unvanı geldiğinde o adam muteber adamdı.

Şimdi?

Yüzde 99,9’u şebek! Onların profesörlüğü bizim bakkal Rasim’in bile onayından geçmez.

Misal verecek olursam: “Terör sevici akademisyenlerimizden sonra Bizans sevici akademisyenimiz de oldu. Bilsinler ki Hira Dağı’nın evlatları Olimpos Dağı’nın evlatlarını mutlak ve yeniden mağlup edeceklerdir.”

Bu lafları Şizofren’in muhtarlarından biri demiyor! Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cavit Bircan diyor.

Şizofren’den diktatörü olanın, rektörü de böyle olur!

Şizofren, “Bir pilotun yapmış olduğu bir yanlış sebebiyle koskoca Türkiye’yi feda etmesi son derece düşündürücü” dedi. Ben bu adam kadar satıcı, kalleş bir adam daha görmedim hayatımda. Sanki pilot kendi kafasına göre vurdu. Senin emrinle yaptı ne yaptıysa. Ha, gariban köylüleri ve mezarlıkları bombalayan pilotlar aşağılık eşşekoğlu eşşektirler, ona bir şey demiyorum ama Rus uçağını düşüren pilot senin emrinle yaptı bunu. Sen bu koyun millete yedirirsin de Ruslar yer mi!

31 Mayıs 2016

İstanbul’un yeniden fethetmenin altında yatan psikoloji, hala İstanbul’a sahip olamadıklarıdır. Hani Türk filmlerinde olur ya ”Bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla!” gibi. O hesap yani. Utanmadan Hristiyanların kilisesi olan Ayasofya’ya sulanmaları da bu sebepledir. Tabii, bunlar zır cahil, yağmacı ve hırsız karakterli adamlar olduğu için ele geçirdiklerini mülklerine alırlar fakat asla sahip olamazlar. Onun için komplekse kapılıp böyle komik işler yaparlar!

Sözün özü: İstanbul’un bedenine sahip oldular ama ruhuna olamadılar, sittin sene de olamazlar!

Yalova’da bir alışveriş merkezi içerisinde öpüşen genç çifti uyaran 42 yaşındaki Metin K. isimli öküz, öpüşen genç tarafından bıçaklanmış. 4 kez bıçak darbesi alan ve ağır yaralanan Metin K., hastanede tedaviye alınmış.

Esasında bu tip meselelerin polis tarafından halledilmesi lazım ama polis de bıçaklanan hayvan zihniyetinde! Öpüşüyor diye gençleri döverlerdi.

O sebeple bu orangutanı bıçaklayan genci tebrik ediyorum. İbreti alem olsun!

Metin Feyzioğlu olacak faşist; ”Dokunulmazlık kalkarsa HDP sürgün parlamentosu kurar, dünya da bunu tanır.” demiş. Gözümden kaçmış. Bu adam Ecevit’in günümüzdeki kopyası. Bu lafı söylerken demokrasiye saygı ve sevgisinden söylemiyor. Kürtlerin parlamento kurmasından korkusundan söylüyor.

30 Mayıs 2016

Bir hanım kardeşimin mesajı yolluyorum:

Sayın Hatko, Ekşi Sözlük yazarı Archbold’un bir yazısı çok dikkatimi çekti. Köşenizde yayınlaya bilir misiniz?

Yazı şöyle:

Hala, “abi bize girerse size de girer” diyerek anlatılan kriz. Oğlum anlamadığınız şu; bize girdi zaten! Bize girerken çoğunuz gülüyordu, o yüzden işte size su veren itfaiyenin hortumu üzerinden cinsel fantaziler kuruyoruz. Yok, 30 tane sektör varmış da onların suçu neymiş, yok içkiliydi bilmem ne.

Daha önce bir entryde daha kibar yazmıştım, şimdi biraz daha net anlatayım.

Bir turizmci tanıdık, Rus uçağının düştüğü gün “Türkle şaka olmaz, böyle veririz elinize, helal olsun” manasında bir şey yazmıştı. Şimdi, ”çalışanları işten çıkarmak zorunda kaldım” diye ağlıyor.

Kafa bu!

Turizm krizi mi var? Evet var. Kim çıkardı?

Ben çıkarmadım! Çıkarana muhalefet ettim. Bunun için beni dövdüler, üstüme gaz sıktılar, böceğe sheltox sıkar gibi! İşimden kovdular, hatta bazı dönemlerde öldürdüler, sakat bıraktılar.

Sen naaaptın? ”Oh olsun, istikrar bozucu pezevenk” diye güldün, üstüne perde sarıp mitinge gittin, gitmediysen de çalışanlarını yolladın. İstikrar çok güzel dedin, ileri demokrasi geldi dedin, anarşist ibneler diye yol kenarında palayla bekledin, sanki senden alışverişi ben değil de başkası yapıyomuş gibi. Taksine bindim kazıkladın, oteline geldim kazıkladın, hatta bazen tek başıma tatil yapıyorum diye sapık muamelesi yaptın, kapıdan çevirdin sittir git, sana oda yok, o odayı Ruslara vericem dedin.

Güç bela oteline girmeyi becerdik! Turiste verdiğin paranın 3 katına, onda da sabah akşam hindi-makarna yasladın. Şimdi diyorsun ki, ”gemi batarsa beraber batarız, bana girerse size de girer”.

Yok müdür, kusura bakma, aynı gemide değiliz!

Sen beni gemiden bir tane şişme yelekle suya atalı çok oldu! Gemi batarsa sen batarsın, ben zaten denizdeyim, gemide değil.

Sana giren bana girer mi? Girmez!

Bana zaten giren girdi, girerken de sen güldün, hatta ne gülmesi, kahkaha attın.

Biraz da sana girsin kardeş, kusura bakma.

28 Mayıs 2016

Adam kaymakam. Ama hem katil ruhlu bir piskopat, hem korkak bir yalancı. Nasıl bir sıfatı var, görün de bir gün karşılaştığınızda suratına tükürürsünüz.

Bu alçak, JÖH-PÖH adını alarak, öldürülen kadınların çıplak fotograflarını millete postalayan adammış. Yanlışlıkla kaymakamlık fotograflarını da aynı hesaptan gönderince foyası ortaya çıkmış. Adı: Kadir Güntepe!

HDP milletvekiline posta atan bu gerizekalı, yakalanınca klasik AKP savunması yapmış: Fotograflar montaj! demiş. Yani yalanı da becerememiş.

İşte, böyle adamların iktidar koltuklarını işgal ettikleri bir memlekette yaşıyoruz. Tuuuu senin suratına alçak adam!

Slovakya Başbakanı Robert Fico ”Burada binlerce Müslüman’ın yaşamasını istemiyorum” demiş.

Adam akıllıymış. Elhamdülilleh Müslüman’ım diyenden uzak duracaksın kardeşim. Yahu adamlar IŞİD’ten kaçıp, Almanya’ya mülteci olarak gittiler, ilk işleri metroda bir Alman kadına topluca tecavüz ettiler. Videosu da var. Bunların beyinleri üç şeye çalışıyor, biri namaz niyaz, bizi hırsızlık, biri bacak araları. Bunları kabul eden her memleketin sonu felakettir. Misal isterseniz, biz Adigelerden iyi misal mi olur.

98 yaşındaki Mehmet Yılmaz İzmir metrosundaki “çıplak heykeli” protesto etmek amacıyla Erzurum’dan İzmir’e gitmiş. Sırf bunun için kilometrelerce yol katetmiş. “Bu tür şeyler Müslümanlara yakışmıyor, bunu müslümanların görmesi doğru değil,” demiş. Haklı, Ensar Vakfı’nda ufak çocuklara tecavüz edilmesine, ülkede neredeyse her gün yaşanan taciz tecavüz vakalarına, kadın cinayetlerine sessiz kalmak Müslüman’a daha çok yakışıyor. Ama çıplak bir heykeli görmek asla ve kat’a Müslüman’a yakışmaz.

“(…) küfredecek kadar alçaldılar. Bunlarda ahlak diye bir şey yok. Bunlarda haysiyet diye bir şey yok. Çünkü bunlar haysiyet celladıdır. Bunlar kan emicidir”

Bu laflar Şizofren ve adamlarına söylendi zannettiniz değil mi!

Valla da billaha da Şizofren CHP’lilere söylemiş. Şizofren deyince kızıyorlar!

27 Mayıs 2016

Rüyamda görsem, ne saçma bir rüya derdim. Ama hayat öyle şeyler gösteriyor ki, şaşmamak ne mümkün. Amerikan askerleri, YPG armalı kıyafetleriyle, YPG’nin Kürt kadın komutanın emrinde cephede savaşıyor. Kürtler, kim ne derse desin, bu yüzyılın en karakterli milleti olarak tarihe geçtiler. IŞİD gibi kadın tecavüzcüsü alçaklara karşı tüm dünya kem küm ederken onlar aslanlar gibi savaştılar. Şimdi Amerika’sından Rusya’sına tüm insanlar Kürtlerin yanında.

Kirli münasebetler neticesinde gelinen nokta şudur: Taaa Amerika’daki bir savcı, buradaki bakanların rüşvet aldıklarını ispatlıyor. Ne devletten ne de Şizofren’in savcı ve hakimlerinden tık var!

Hırsız, hırsızı yakalar mı kardeşim!

Son günlerde en çok konuşulan konu, AKP kongresinde Şizofren’in mesajı okunurken tüm AKP’lilerin hazırolda durmasıydı. Mesaj bitene kadar kimse kımıldamayı bırakın nefes almaya tırstı.

Ben bunların zihniyetine manda kakasını yapsıun diyorum. Çünkü Atatürkçüler 10 Kasım’da sirenler çaldığında hazırolda durduklarında, AKP kongresinde hazırolda duran eşşekoğlu eşşekler demedikleri lafı bırakmıyorlardı. Ben bunlar kadar dansöz, kemiksiz, ahlaksız adamlar görmedim kardeşim. Tabii kadınlar da!

26 Mayıs 2016

Yüksek yargı organlarının başkanları, Şizofren ve bazı bakanlarla birlikte bir Karadeniz gezisine katıldılar. Eğer ettiği yemine sağdık, ahlaklı, hırsız olmayan bir Cumhurbaşkanı ile gelselerdi mesele yoktu. Amma dünyanın en büyük hırsızı, cahili olan eli kanlı bir katile eşlik ettiler.

Şizofren bu arada boş durmamış; gezi boyunca HDP milletvekillerini terör eylemlerine katılmak, bölücülük yapmak ve ülke bütünlüğünü bozmakla suçlamış ve süratle yargılanmalarını isteyen mesajlar vermiş. Mahkûm edilmeleri için açıkça talimat vermiş.

Hadi bu herifin Anayasa’yı falan takmadığını biliyoruz. Biliyoruz da; yüksek hakimlerimiz de bu geziye katılmakla kuvvetler ayrılığı ilkesini yok saymış, meslek etiğine aykırı hareket etmiş ve yargıçlık mesleğinin saygınlığına gölge düşürmüşlerdir. Gerçi kime ne diyoruz. Bu başa bu tarak!

Genelkurmay’ın taktiğini anladınız mı!

Doğu’da ne zaman PKK’lılar asker öldürse, hemen arkasından bir açıklama; (mesela 10 asker mi öldü) hain saldırının ardından yapılan operasyonlarda 40 PKK’lı etkisiz hale getirildi. İstisnasız her askerli ölüm olayından sonraki açıklama bu!

Genelkurmayın bu açıklamalarındaki PKK’lıların sayısını üşenmeyip alt alta yazsanız, Türk ordusunun nüfusunu bile aşar herhalde!

Hayatları yalan!

25 Mayıs 2016

Şizofren, BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile ortak düzenlediği basın toplantısında konuşmuş. “AB ile vize anlaşmasından sonuç çıkmazsa Geri Kabul Anlaşması Meclis’ten geçmez” demiş. Herif resmen emlak komisyoncusu yahu! Sen bu havayı anca kendi koyunlarına atarsın, onlar da yer! Geri zekalılar!

Bu topraklarda öyle tuhaf şeyler oluyor ki, insan ulan bu kadar da olmaz demekten yalama oluyor. Malumunuz baş hırsız, yardakçı hırsızını Başbakan yaptı. Bu ülkenin kanını emenlerden Alaattin Çakıcı bir mektup yazıyor ve yayınlıyor. Başbakan olacak Binali Yıldırım gerizeklaısı için, “Kendine ve çocuklarına dikkat etsin” diyor vr, Yıldırım’ın oğluna ‘yanlış’ yaptığını söylüyor, Düşük Kapasiteli hırsız Binali Yıldırım’ın bu konuda MHP’li milletvekillerini araya sokarak, “Alaattin’le aramı bulun” ricasında bulunuyor! Mektup şöyle:

“Bugüne kadar sözlerim yanlış anlaşılır diye hiç dile getirmediğim Binali Yıldırım hakkında bazı sözleri dile getiriyorum. Sayın Binali Yıldırım’a bu millet sadece milletvekilliğini teslim etti. Fakat AKP’yi 258’den 316’ya çıkaran sayın Davutoğlu’na 5 yıl görev vererek teyit eden ülkemiz ve coğrafyamız bir ateş sürecinden geçerken tepeden bir baskıyla çocukları hırsız olan bir adama hükümeti nasıl teslim edebildin? AKP’de ondan kat kat onurlu milletvekilleri varken onlardan birini geçirmeniz gerekmez miydi?”

Ne günlere geldik yahu!

24 Mayıs 2016

Her milletin içinde kendi halkına hainlik edenler çıkar. Kürtlerin içinden de Hüda Par adlı maymunlar var. Dün HDP’yi Diyarbakır Sur’da protesto eden 3-4 esnafın bu dinciler olduğu tespit edildi. Tabii olarak vazifelerini yerine getirmiş oldular. AKP yandaşı gazeteciler, Kürtler HDP’yi protesto ettiler diye bol bol propaganda yaptılar. Yüzde 80’i koyun olan bir memlekette bile yalancının mumu yatsıya kadar yanar!

CHP mevzusunda haklıymışsın diyen okuyucularım var. Tahlil konusunda kolay kolay yanılmam. MHP, kapının köpeğidir. CHP evin sahibi. AKP de kiracı!

Bu topraklarda, kapının köpeği değişmez, evin sahibi de!

Kiracı, o değişir işte!

Bu konuyla alakalı olduğu için ekleyeyim: Ahmet Altan bugün ”Tarihimizin belki de en korkunç, en tehlikeli koalisyonu kuruldu; AKP, ulusalcılar ve Ergenekon birleşti” diye yazdı.

Yanlış!

Doğrusu: CHP ve derin devlet Şizofren’i esir aldı!

Sözcü ve Hürriyet’i takip ederseniz, artık Şizofren’e eskisi gibi bindirmiyorlar.

Ben hayatımda bunun kadar boşboğaz, görgüsüz adam görmedim kardeşim! Yunan Başbakanı’na ”Sana hediye ettiğim kravat nerde?” diye soran bir akıl kaç gramdır yahu!

23 Mayıs 2016

Yalan söylemek bu zamandaki kadar kolay söylenmezdi. Siyasetçisi de normal insanı da yalan söylerdi, amma korkardı yalan söylerken. Şimdi bakıyorum da utanma arlanma kalmadı. Şizofren, öyle yalanlar söylüyor ki, bir gün geçmeden çıkıyor yalanı. Peki adam utanıyor mu yalanı ortaya çıkınca! Yoo, öyle bir derdi hiç yok!

Kılıçdaroğlu şehit cenazesine gidiyor ve yumurtalı saldırıya uğruyor. Cenazeye cebinde yumurta ile giden saldırganı geçiyorum. Kılıçdaroğlu Meclis’te kimlere ne destek verdiğinin neticesini doğrudan gördü. Kalleşle işbirliği yapılır mı bre dangalak.

Daha yumurtanın kokusu üzerinden geçmeden, bu sefer de başka bir şehit cenazesinde gönderdiği çelengin üzerindeki adı sökülüp atıldı. Üstelik şehit babası “Cumhurbaşkanı’nı burada istemiyoruz” demesine rağmen.

Oradaki Şizofren’in köpeği bir subay şehit babasına ”Sen kimsin ulan” diyecek kadar hayvanlaştı.

Türkiye halkları artık uyanmalıdır. Türk ordusu yoktur. Şizofren’in paralı askerleri vardır. Bunu en acı şekilde maalesef oğlunu şehit veren baba öğrenmiş oldu.

Tabii olarak bu yapılanların mutlaka bir gün cezası kesilecek. O şehit babasına hakaret eden subay da yargılanacak!

Emine Şenlikoğlu adında dinci bir kadın var, malumunuz! Bu kadın ”Türkçe Kuranları yakın” diye demeç vermiş.

Kadın akıllı!

Millet okuyup anlayınca, ”Ulen bu ne! Biz böyle bir saçmalığa mı iman ediyorduk” diyor! ”Tüm insanlığa inen kitapta, niye Muhammet’in karıları ile alakalı ayetler var!” demeye başlıyor.

21 Mayıs 2016

Yarın (bugün) 21 Mayıs! Gene ağlaşmalar, kara kara afişler, meşaleler, Rus Elçiliği önünde fırça atmalar, vesaire vesaire.

Koca koca adamlar, utanmadan sıkılmadan yalan söylüyor. Tabii olarak da diasporada Adige-Abhazlık biraz daha ölüyor. Haa yanlış anlaşılmasın; fiyakalılık ölmüyor, dansöz gibi kıvırtarak Şeşen oynayanlar türettik, ip cambazı gibi figürler yapan gençler.

Dil? Yok!
Adet? Yok!
Xabze? O da ne!
Haynape? Vışşşş!

152 senedir geldiğin nokta bu! Niye bir değişiklik yapıp da ”Yahu böyle olmuyor başka bir yol bulalım” demiyorsunuz? CC’deki gençler gene tam hedeften vurmuşlar. Adam yetiştirememenin ızdırabını yaşayan bir tek adam olmadığı içindir yok oluyoruz.

Hep aynı şeyi yapıp, farklı netice bekleyene salak denir! Siz kendinize bunu reva görüyorsasnız ben ne yapayım birader!

Hayır, ”Büyük Göç” tutmadı, ”Büyük Sürgün” tutmadı, ”Büyük Soykırım” da tutmayacak -olmayan şeyi kim yer-! Sonra neye sarılacaksınız onu merakla beklemekteyim.

Bu topraklardaki karaktersiz insan sayısı o kadar çoktur ki, Ensar Vakfı’nda tecavüze uğrayan çocukların incelemesine izin vermeyen, kutu kutu para çalan, Doğu’da 4 ayda 5 yaşından küçük en az 25 çocuğu katleden, ülkeyi satan, yandaşcılık yapan, IŞİD’e destek veren, diktatörlük yapan ve bu diktatörlüğe evet diyen, hırsızlığı ve tecavüzü doğrudan bu halka kabul ettiren bu zihniyete, CHP’siyle, MHP’siyle destek verdi.

Kendi adıma böyle bir memlekette yaşamak mecburiyetinde olduğum için hicap duyuyorum. Bu karaktersiz yüzde 80’e lanet olsun diyorum!

20 Mayıs 2016

Bugün kahvede Türkçü biri ”Amerika kadar namussuzu yok. Kızılderililer o toprakların gerçek sahibi ama işgal ettiler onları sömürüyorlar.” dedi. Bir salaktan beklenmeyecek bir tenkitti. Merak ettim niye böyle konuştuğunu sordum. Cevabı ”Çünkü Kızılderililer Türk ırkından” dedi.

Beni bir gülme aldı. Bizim içimizde de böyle dangalak çoktur. Önüne geleni Adige diye adlandırıp kendilerince mutlu olurlar. Konuyu dağıtmayım.

Adama, peki bu Türkler nereden gitmişler Amerika’ya dedim. Bilgiç bilgiç, Alaska üzerinden, dedi. Güzel! Peki sen nereden geldin? Ortaasya’dan dedi. Ulen şebek, dedim. Amerikalı Kızılderililerin vatanını işgal etti diye namussuz diyorsun, sen gelip bura yaşayan Kürtlerin, Ermenilerin, Rumların topraklarını işgal etmedin mi? Sen de namussuzsun! Huyumu bildiğinden üstelemedi, sustu. Önümdeki cam kültablası hazırda duruyordu, sıkıysa susmasın!

Bu haftanın komedisi Genel Kurmay’ın açıklamasıydı. Daha önce ”teknik hata yüzünden düştü” diyerek halkı kandırmışlardı. Şimdi ki açıklama ise şöyle: “Helikopterin, terörist unsurların yerden açtığı ateş sonucu muhtemelen yerden havaya atılan ve cinsi henüz belirlenemeyen, füze olabileceği değerlendirilen bir hava savunma silahı ile vurularak düşürülmüş olabileceği kanaatine varılmıştır”.

Bu açıklama niye komedi biliyor musunuz? Helekopterin PKK’lılarca keklik gibi avlandığı video sosyal medyada zaten dolaşıyor. Daha işin kanaatı mı kalmış.

19 Mayıs 2016

Atatürkçülerin ve Müslümanların bu toprkalarda ilelebet iktidarda kalmaları mümkün değildir. Milliyetçileri (faşist MHP gibi) klasmana sokmuyorum bile… Sebebi çok basit.

Atatürkçüleri ele alalım. Atatürk bir deha değildi. Politik olarak da, asker olarak da. Zaten deha olsa, cumhuriyeti; bu kadar çok halkı bir arada olan bir yerde Türklük üzerinde inşaa etmezdi. Deha bir politik zekası olsa Türkiye cumhuriyeti değil mesela Anadolu Cumhuriyeti adını koyar, bayrağını da İslam’ın sembolü olan ayı kullanmak yerine -gene mesela- Hitit güneş kursu gibi daha kültürel bir şey kullanırdı. Veya en azından bayrak her halkın temsil edildiği yıldızlardan yapılırdı. Yani Kürt için bir yıldız, Çerkes için bir yıldız, Ermeni, Laz, Yahudi, Rum, artık bu topraklarda hangi halk yaşıyorsa o kadar yıldız.

Ama Atatürk politik zekası düşük bir adamdı. O sebeple de politikaları şimdi bile anca despotlukla ayakta durabiliyor.

Askeri bakımdan da Çerkes Ethem’in yüzde biri kapasiteye sahip değildi. Nitekim içerdeki isyanların hiçbirinde Atatürk’ü göremezsiniz. Cephelerde de. Bakmayın siz o karda yatan, dürbün başında poz veren Atatürk’ü, tümü palavra.

Müslümanlara gelince, onlar da Atatürk’ten farklı değiller. Nitekim görüyorsunuz, adamlar iktidara geldiler, Kemalizm yanlarında ekmek kadayıfı gibi kaldı. Biraz daha palazlansalar, nasıl Kürtleri kırıp geçiriyorlarsa, bu topraklarda kendileri gibi olmayan kim varsa boğazlarını kesip atacaklar kurdun kuşun önüne.

Müslümanların ve Atatürkçülerin anlamadıklarını sıralayacak olursak;

1) Artık dünyada höt höt ile devlet idare edilemiyor.
2) Öyle sağlam bir adalet sistemi kuracaksın ki, sade vatandaş da suç işlediğinde cezası neyse çekecek, Genel Kurmay Başkanı da, esnaf da, polis de. Babanın oğlu dahi olsa adaletin verdiği cezayı tıpış tıpış çekecek.
3) Herkes mutluluğu kendi milliyetinde tadacak. Yani Kürt ”Ne mutlu Kürt’üm diyene”, Adige ”Ne mutlu Adige’yim diyene”, Laz ”Ne mutlu Laz’ım diyene” diyecek. Öyle her halkı tek torbaya doldurup ”Bu devlet size ne yaptı ulan!” diye anırmayacaksın!
4) Milletin adına, soyadına, konuştuğu dile karışmayacaksın.
5) Kimsenin inancına veya inançsızlığına müdahale etmeyeceksin.
6) Ayrıca isteyen istediği cinsiyeti özgürce yaşayacak. Karışmayacaksın. Karışanın da ağzının payını vereceksin. Tıkacaksın kodese!

Hah işte, yukardaki maddeleri Atatürk yapabilseydi, bir dünya lideri olarak bu ülkede her kesimin sevgisini kazanırdı. Askerin faşist baskısıyla Atatürk ilkeleri öğretilmezdi. Türk devleti değil de mesela Anadolu devleti olsaydı ve marşı da bir ırkı değil de insanlığı övseydi, herkes gözyaşları içinde okurdu. ”Vatandaş Türkçe konuş” diye milletin kapafında jop kırmazdınız işte herkes bu devletin yılmaz savaşçısı olurdu.

Ama Atatürk’ten başlayıp, bir Şizofren’in iktidarına kadar hep baskı yapıldı.

Netice ne oldu?

Atatürk’ün ordusu, Şizofren’in damadına pankartlı düğün tebriği yollar oldu!

18 Mayıs 2016

Bugün 3 foto yollayacağım ve 3 kısa yorum yapacağım.

Foto 1:

İşte arkasından samimiyetle dua ettiğiniz Şizofren’in çapulcuları! Doğu’da bu katiller çoluk çocuk demeden katliam yapıp, sonra Selçuk abilerinin düğününü kutluyorlar. Türk askerinin geldiği nokta budur. Görün de döktüğünüz gözyaşlarınıza yanın.

Foto 2:

Bunların hayatı yalan, hırsızlık, ahlaksızlık, iftira, katliam üzerine kuruludur. Bu sebeple de herkesi suçlarına ortak etmektedirler. Matematikleri bu bakımdan doğrudur.

Foto 3:

Artık bu bina olmadığı ve yenilerinin yapılmadığı içindir ki, bu toprakların en cahil, en gaddar, en kalleş adamları o bölgelerde yetişiyor! Bu sebeple bir şeyi yıkarken bin defa düşünün!

17 Mayıs 2016

CHP’nin Şizofren’i koruma ve kollama vazifesi tam gaz devam ediyor.

Onlarca polis ve asker cenazeleri mezarlara girerken, Şizofren kızı dünya evine girdi. Kendi cebinden düğün yapsa kimsenin umurunda olmayacak, fakat hırsız devletin tüm imkanlarını kullandı. Bizim bir arada görme imkanımızın dahi olmayacağı paralar aktı.

CHP ne yaptı? Bu düğüne harcanan milletin parasının hesabını soracağına, gerizekalı Kılıçdaroğlu’nun kendisinden bir tık daha gerizekalı danışmanı CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Şizofren için ‘gerizekalı diktatör bozuntusu’ diye demeç verdi.

Bu ne manaya geliyor?

Şu manaya geliyor. Şizofren bu lafın üzerinden yürüyecek, dolayısıyla milletin parasıyla kızına yaptığı düğün gündem dışı kalacak!

Kaç kişi bu topraklarda bulunan mahkemelerin ve hakimlerin adil olduklarını iddia edebilir? Savcıları zaten saymıyorum!

El kaldıranlara ”Tha sizi Türk adaletine teslim etsin” diye beddua ediyorum!

16 Mayıs 2016

Sizinle birlikte olduğumuz bunca sene içinde ilk defa başkasına ait uzun bir yazı koyacağım buraya. Çünkü ileride Adige-Abhaz gençlerine ders olarak kalsın. Yazıyı yazan Diken yazarı Levent Gültekin. Buyurun dikkatlice okuyun.

Tayyip Erdoğan’ın söz ve davranışlarında ilginç bir çaba gözlemliyorum.

Gezi sürecindeki sözlerinin, tavırlarının, 17/25 Aralık sürecindeki ses kayıtlarının neden olduğu kişisel bir itibar kaybı var.

‘Düzgün insan’ olduğuna inanmamızı istiyor

Erdoğan, itibar kaybını, cumhurbaşkanlığı makamının itibarıyla, bu makamın verdiği güçle örtmeye çalışıyor. Kendine saygısı olan, değerlere inanan, insani hasletlere önem veren herhangi bir insanın asla kabul edemeyeceği söz ve eylemlerini unutturmaya çalışıyor. Kendisiyle alakalı bütün tartışmaların esasında siyasi bir tartışma olduğu, politik farklılıklardan kaynaklandığı izlenimi yaratmak için her yolu deniyor.

Son zamanlarda giderek artan şatafata düşkünlüğü, 6 bin kişilik miting gibi gösterişli düğün yapması, makamıyla saygınlık kazanmış bir düzine insanın nikah şahidi yapılması, Batılı devlet başkanlarıyla yaptığı görüşmelerdeki abartılı pozlar, kavga edip tasfiye ettiği eski yol arkadaşlarını etrafında tutma çabası, kendisine övgü dizen popüler kimselere abartılı ilgi… Tüm bunların, bir anlamda kaybettiği kişisel itibarını güçle geri kazanmaya dönük çabalar olduğunu düşünüyorum.

Halktan aldığı destekle sahip olduğu gücün onu akladığına,‘düzgün insan’ yaptığına inanmamızı istiyor.

Mesela kendisini protesto eden bir çiftçiye söylediği “Ananı da al git” cümlesindeki sefaleti, evladını kaybeden bir anneyi miting meydanında yuhalatan vicdansızlığını, yolsuzluk iddialarının olduğu ses kayıtlarında çıkan “Oğlum paraları sıfırladın mı?”veyahut oğluna söylediği “O işadamının getirdiği para az, sakın alma, nasıl olsa kucağımıza oturacak” cümlesindeki ahlaki problemi, Soma’da yaralı vatandaşa tokat atacak kadar gaddarlığı, yine Soma’da yaralı vatandaşı tekmeleyen danışmanını el üstünde tutmasındaki pervasızlığı, “Barış sürecinin seçimde çok zararını gördük” diyerek binlerce insanın canına mal olan çatışmaları yeniden çare gören çıkarcılığı, 14 yıldır ülkeyi yönetmesine rağmen ülkeyi felakete götüren her olayın sorumluluğunu başkasının üzerine yıkan kurnazlığı, bir gün ak dediğine ertesi gün kara demesindeki o ilkesizliği…

Tüm bu söz ve davranışların ortaya çıkardığı insan profilinin, halktan çok oy aldığı için muteber insan sayılabileceğine inanmamızı istiyor. Gücü elinde tutanın kişiliğine, ahlakına, karakterine, vicdanına, ilkeli olup olmadığına, hülasa nasıl bir insan olduğuna değil, aldığı oya ve o oyla sahip olduğu güce bakarak ona saygı duymamızı bekliyor. Bu bakış açısını yerleştirmek için her şeyi yapıyor.

Halbuki insana yakışan bir makamdan değer kazanmak değil o makama değer katmaktır. Kalıcı olan budur. Muteber insan bulunduğu makama duyulan saygıyı sömüren, azaltan değil, o makama fazladan değer katandır.

14 Mayıs 2016

Ailesiyle Kürtçe konuşan kız öğrenci, ‘terör propagandası’ denerek yurttan atılmış. Gazeteler yazıyor. Bizim Adige ve Abhaz gençleri için telaşlanmamıza hiç gerek yok. Anadillerini zaten bilmiyorlar! Huzur içinde uyuyabiliriz!

Haber Türk televizyonunda Veyis Ateş adında bir dangalağın yaptığı ve MHP’li faşistlerin birbirleriyle tartıştıkları bir progrram vardı. Yani yedi adam vardı, yedisi de MHP’liydi. Tartışmanın bir yerinde eli kanlı katil Yılma Durak ile Camel Enginyurt birbirlerine girdiler. Bu arada sunucu olacak gerizekalı bu iki azgını sakinleştirmeye çalışırken ”oyuna gelmeyin” gibi bir laf etti. Ulen ben bunlar kadar namussuz, arsız adam görmedim kardeşim. Yahu kendi aranızda kavga ediyorsunuz, kim oyuna getiriyor sizi! Orada bile tabiri yerindeyse ”adam öldürüyorlar suçu sola atıyorlar” gibi oldu. Bunların geçmişini biraz deşin, kendi adamlarını infaz edip, solun üzerine attkları yüzlerce vaka vardır.

Faşistler öyle de dinci faşistler faklı mı!

Değil!

Kılıçdaroğlu isimli arkadaş; “Başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz” dedi. AKP ve Şizofren bu lafı alıp, 180 derece döndürüp, bizim kanımızı dökeceklermiş diye kıyameti koparıyorlar. Hadi sizin koyunlar bunu yer de biz yer miyiz! Hayatları iftira!

Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır, Brüksel’de Avrupa Komisyonu yetkilileriyle yaptığı görüşmelerin ardından vize anlaşması konusunda ortaya çıkan durumdan çok fazla umutlu olmadığını söylemiş. Ne yani, sen her türlü hırsızlığı yap, masum insanları katlet, gazeteci deme, öğrenci deme içeri tık, tecavüzcüleri koru ve kolla; sonra vize konusunda umutlu ol! Yahu siz AB halklarını buradakiler gibi mi sandınız! Değil bir torba kömüre, kömür madeninin tümüne satın alamazsın sen oradaki insanı! Dangalak!

13 Mayıs 2016

Şizofren’in Ensar Vakfı’ndan bir toplu tecavüz olayı daha ortaya çıktı. Bitlis Ensar Vakfı’nda din kültürü öğretmenleri, Ensar Vakfı evlerinde kalan kadınlara şantaj ile tecavüz etmiş.

Millet can derdindeyken bunların şey derdinde olmaları tıyniyetlerinin ne olduğunun en güzel döstergesidir. Eşime, dostuma tavsiyede bulunuyorum, siz okuyucularıma da bulunayım!

Müslüman’ım deyip;

Gözünüze soka soka, olduk olmadık yerde namaz kılıyorsa,

Ağzından; Allah, inşaalah, elhamdülillah, selamünaleyküm, vealekümeselam lafları eksik olmuyorsa,

Elinde tesbih, kafasında takke varsa,

Toklaşmak için uzatılan eli karşı cins diye tersliyorsa,

Oruçluyken, ”yanımda su içme, sigara içme, yemek yeme” diye terör estriyorsa,

Eşinizi, bacınızı, çoluğunuzu çocuğunuzu, hatta kundaktaki bebeğinizi tez kaçırın yanından. Siz de durmayın siz de kaçın!

Bizim içimizde ”derneklere mescit açılsın” diyenler vardı ya, işte eşinizi, bacınızı, çoluğunuzu çocuğunuzu, hatta kundaktaki bebeğinizi onlardan da kaçırın veya derneklerden kovun eşşekoğlu eşşekleri!

Bunların Adige’si de aynı, Abhaz’ı da, Türk’ü de, Arap’ı da!

12 Mayıs 2016

Geçmiş olsun e-mailleri için okuyucularıma teşekkür ediyorum. Yaş 70’e dayanınca vücut artık tekliyor. Bir gün hasta, bir gün afiyette geçiyor hayat!

Küçük Hüsamettin olacak dangalak Şizofren tarafından Başbakanlıktan atıldı. İşin Anayasa’ya ve ahlaka (tarafsızlık yemini) aykırılığını bir kenara koyuyorum! Yapılan açıklamalar tam geri zekalılar ülkesine layık! Profili düşük Başbakan arıyorlarmış. Herkes şimdi, kim olabilir diye tartışıyor. Halbuki tartışılacak bir şey yok. Asıl Şizofrenin profiline bakın. Ekinözü muhtarı arkadaşımızın profili bile bundan kat be kat üstündür. Ahlakını hiç ortaya koymuyorum bile, mukayesesi bile zul!

Dolayısıyla profili bu olan biri devletin başı ise, oturup derdinize yanın! Ne yapcaksınız kimin başbakan olacağını!

Küçük Hüsamettin’e devam edelim. T24 yazarı Metin Münir kardeşim mükemmel bir yazı yazmış. Attığı başlığı görünce devamını okumaya bile lüzum görmüyor insan ama ben saygımdan okudum.

Başlık şu: Büyük Laflar Eden Küçük Adamın Sonu!

Doğru dürüst bir Batı Avrupa gazetesinde ona dışpolitika konusunda köşe bile vermezlerdi.

Türkiye’de, büyükelçi unvanıyla başbakan dış politika danışmanı oldu. Dışişleri Bakanı oldu. Başbakan oldu.

Devamını okumak isterseniz tıklayın >>>

Bu topraklar; ‘’bir defa bulduğunu asla bırakmamak için her türlü karaktersizliği ve ahlaksızlığı yapan’’ insan tipi ile doludur ve sayıları gün geçtikçe hızla artmaktadır. Nokta.

”Şehitler ölmez vatan bölünmez” diye böğüren faşistlerin IŞİD tecavüzcülerince hergün bombalanan Kilis için tek kelime laf etmemeleri size tuhaf gelmiyor mu?

Bana gelmiyor! Çünkü aynı kaptan yiyip, aynı kaba hacet gideriyorlar!

10 Mayıs 2016

CC Notu: Hatko Mülayim sağlık sorunları nedeniyle yazısını yollayamamıştır.

09 Mayıs 2016

”Hatalı tahlil ediyor olabilirim ama tahminim; Doğu’da yapılan katliamları Davutoğlu gerizekalısına yıkacaklar. Çünkü orada tüm dünyanın şahit olduğu katliamlar yapıldı. Şizofren bunun farkında. Bir hıyar bulması gerekiyordu kendi kellesinin gitmemesi için, bu dangalak koştu ‘ben varım’ diye.” demiştim 3-4 gün önce. Ve CHP’nin derin devleti yönettiğini iddia etmiştim.Beni doğrulayan bir haber çıktı gazetelerde.

Bir araştırma yapılıyor. Kim yapıyor? CHP!

Araştırma ne diyor? Aşağıda dikkatle okuyunuz.

1- Suriye konusunda, Davutoğlu’nun Erdoğan’ı yanıltıp, yanlış yönlendirdiği, Suriye ve Esad konusundaki yanlışların sorumlusunun Davutoğlu olduğu…
2- Filistin, Gazze, İsrail ile ilişkiler konusunda, Davutoğlu’nun Erdoğan’ı yanıltıp yanlış yönlendirdiği,
3- Çözüm sürecinin sekteye uğratıldığı, Davutoğlu’nun HDP ile yakınlaşmasının sürecin geriletip, terörün azmasına neden olduğu
4- Erdoğan’ın, Davutoğlu’na ekonomisi ve bürokrasisi güçlü, bir Türkiye bıraktığı, ancak Davutoğlu’nun bunu tersine çevirdiği,
5- Başkanlık sistemi ve 17-25 Aralık dosyaları konusunda, Davutoğlu’nun gerekli çabayı göstermediği, muhalefet ile dolaylı işbirliği yapıp Erdoğan’ın konumunu zayıflatmaya yöneldiği,
6- Paralel yapıyla mücadelede, Davutoğlu’nun gerekli gayreti göstermeyip, bürokraside de yapısını oluşturmaya yöneldiği
7- Medyada Cumhurbaşkanına yönelik yayın ve iddialar için Davutoğlu’nun yeterli karşılık vermediği ve kendi medyasını oluşturmaya yöneldiği,
8- MİT Müsteşarı Fidan başta olmak üzere bazı isimleri milletvekili yapıp, Erdoğan’ın etkinliğini zayıflatmayı hedeflediği,
9- Vize muafiyeti konusunda, Cumhurbaşkanını gölgeleme, zayıflatma ve imajını geri plana itmeyi planladığı,
10- Bürokraside Erdoğan’a yakın isimleri tasfiyeye kalkışıp, bazı bakanlıklara Müsteşar atanmasına engel olarak Erdoğan ve çevresini zayıflatılmaya çalıştığı,
11- Davutoğlu’nun AB Başkentleri ve ABD başkentinde “bilinmeyen bazı temaslarda” bulunduğu.

CHP, Davutoğlu üzerinden Şizofreni aklamaya başladı bile.

Bu arada Davutoğlu’da kendini koruma adımları atmaya başladı. Göya Doğu’daki katliamlar başladığında Ahmet Bey, bu kararı verirken sabaha kadar uyumamış. Oradaki çocuklar ne olacak diye ağlamış.

Hayatları yalan. Tabii bu katliamların bedelini hem kendi hem şizofren heh de tüm AKP’liler ödeyecek. Öyle, ağladım, pişman oldum lafları kurtaramayacak hiçbirini.

07 Mayıs 2016

İş artık çığırından çıktı. Adam herkesin gözü önünde ”Vatan haini” diye bir gazeteciyi vurmaya kalkıyor. O kızların saçlarından sürükleye sürükleye götüren kahraman Türk polisi, arkadaşı ”lütfen” yere yatırıyor, üstünü okşar gibi arıyor.

Tabi bu olay anlayana büyük bir mesaj. Adliyenin, yüzlerce sivil, resmi polisin içinde burnunuzun dibine kadar girer, kafanıza sıkarız mesajı bu.

Kime?

Şizofren’e ve AKP faşizmine ayak diretenlere…

Her faşistte olduğu gibi bunlarda da tarih algısı yok. Ders çıkaramazlar tarihten. Yaptıkları her türlü baskının eninde sonunda kendi başlarını yiyeceğini düşünemezler.

Gerçi benim bu dediğim, normal insanın yaşadığı memleketlerde oluyor. Burası başka. Kenan Evren’e yüzde 99 oy çıktı birader!

Bakalım Türk halkı faşizme boyun eğecek mi eğmeyecek mi! Göreceğiz.

CHP için Hüsnü Mahalli adlı gazeteci diyor ki; ”Saray darbesi’ diyen CHP yönetimi Meclis’ten çekilmelidir.”

Ben de bu Hüsnü kardeşime diyorum ki, AKP, CHP olduğu için var zaten. Derin devletin parlamentodaki temsilcisi CHP Şizofren’i esir aldı. Tuhaf gelebilir size, gelmesin. CHP kurulduğundan beri böyle. İktidara gelmez ama iktidarı arkadan yönetir. Yahu hiç düşünmez misiniz; 93 senedir kapanmayan tek parti CHP!

Şizofren AB’ye ”Siz kendi yolunuza, biz kendi yolumuza!” dedi.

”Ecelei gelen köpek cami duvarına siğdirir” der atalar!

06 Mayıs 2016

Hatalı tahlil ediyor olabilirim ama tahminim; Doğu’da yapılan katliamları Davutoğlu gerizekalısına yıkacaklar. Çünkü orada tüm dünyanın şahit olduğu katliamlar yapıldı. Şizofren bunun farkında. Bir hıyar bulması gerekiyordu kendi kellesinin gitmemesi için, bu dangalak koştu ”ben varım” diye.

Amma Şizofren de herkesi salak zannettiğinden kendisinin kellesinin gitmeyeceğini zannediyor. Bu insanlık suçlarının cezasını Başta Şizofren olmak üzere, son 1 senede AKP’de yöneticilik, danışmanlık, bürokratlık yapmış herkes kendi paylarına düşen oranda cezasını alacak. Tarih yanılmaz.

Ankaralı jinekolog doktor Cüneyt Genç. Bu hayvanoğlu hayvanın adını unutmayın, resmini de yolluyorum.

Bu eşşekoğlu eşşek, eşcinsel hastasıyla dalga geçen bir resim hazırlıyor ve Facebook’a koyuyor. Çok fazla tenkit alınca, resmi kaldırıyor ve üstüne üstlük bir de küstahlık yapıyor.

Ben bu memleketin tıp okullarından doktor değil eşek mezun ediyorlar. Bir değil, iki değil, bu ne yahu!

05 Mayıs 2016

Dünya lideri diye millete kakaladıkları hırsız, Davutoğlu’nuda harcadı. Öyle bir dünya lideri ki, yola çıktığı adamlardan kimse kalmadı yanında…

Meselenin özü şudur; ahlaksız insan her türlü kalleşliği yapar. Bu süpriz bir şey değildir. Süpriz olan, şu şekilde veya bu şekilde Profesör olmuş bir adamın, ilkokul terk eğitim ve kültür seviyesindeki bir adam tarafından sevk ve idare edilmesidir. O da imam cemaat ilişkisidir. Yani bir onbaşı, orgeneralin önüne geçer ve onu sevk ve idare eder. Ki, bu Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yaşanmış bir olaydır. Yani İmam Tayyip, cemaat Ahmet Davutoğlu adlı gerizekalıdır.

İşin kötüsü; İmam cahil olduğu gibi, ileri derecede şizofrendir. Ve tedavisi yoktur.

04 Mayıs 2016

Ben şahsen 10-15 arkadaşımı toplayıp birini linç etme hayvanlığında bulunsam, utancımdan olay unutulana kadar ne ortalıkta görünürüm, ne tek kelime konuşurum.

Bunların yüz astarları öyle katmerleşmiş ki, Başbakan olacak gerizekalı çıktı HDP’lileri linç etmeye teşebbüs eden, kısmen de başaran AKP’li bu öküzlere sahip çıkıp, ”Destan yazdınız” dedi.

Bunların destanları böyle işte.

Doğu’da üç-beş baldırıçıplağı, çoluk çocuğu, kadını, yaşlı insanları; on binlerce asker, polis, top, tüfek, tank, uçak aklınıza ne gelirse bilimum silahla katlettiler, sonra yakıp-yıktıkları şehirlerde maske takıp ”Klip” çekip, destan yazdıklarını söylediler.

Bizi hep kandırmışlar. Biz zannederdik ki, Türk mert olur. Bir Türkdünyaya bedel zannederdik. O hooo, bunlar destanı böyle yazıyorlarmış meğerleyim!

Arsızlığın da sınırı yokmuş be birader!

Başbakan olacak şempanze bu ”destan”ı kutsarken, gazetlere haber geldi. Mardin’de gözaltında kaybedilen iki çocuğun kemikleri 21 yıl sonra bulunmuş. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun, Dargeçit Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği raporda, soruşturma kapsamında yapılan kazı çalışmasında bulunan kemiklerin iki çocuğa ait olduğu belirtilmiş.

Küçük Hüsamettin, al sana ”destan”ınının sayfalarına ekleyeceğin iki kahramanlık olayı daha!

Gençliğimizde bize halk kestirmeden ”Anarşist” derdi. Bizlmelerdi tabi ki, Anarşizm’in bir politik akım olduğunu. Solcu mu, tamam işte Anarşist. Oysa Anarşizm’in solla (yani bizim anladığımız manda solla) uzaktan yakından alakası yok.

Günümüzde Anarşitleri (yani ideolojik olarak Anarşist, bizim gibi değil) fena işler yapmıyorlar. İzmir’deki 1 Mayıs kutlamalarında aranmak istediklerinde, üstlerinde ne varsa çıkarmışlar, çıplak olarak ”Arayın böyle ulen!” demişler. Normal bir memlekette, polis güler ve olay biter. Amma bu topraklarda oluyorsa iş başka: Ahlak Büro Amirliği ’teşhircilik’ suçundan işlem yapılacağı açıklanmış ve bu gençlerin peşine düşmüş.

Burası tuhaf bir memlekettir kardeşim, çocuk tecavüzcüleri dinci vakıflarda fink atar, Ahlak Büro Amirliği Anarşistlerin peşine düşer.

Niye?

Çünkü, çocuk tecavüzcüleri 5 vakit namaz kılar. Anarşist gibi üstünü başını mı soyar!

03 Mayıs 2016

Aşağıdaki yazıyı HDP’lilerin darp edilmesinden önce yazmıştım.

Malum olmuş.

Hayvana değer vermezler, tabiata değer vermezler, insana değer, hiç vermezler.

Maalesef bu katil hırsız sürüsünü başımıza musallat eden, yüzde 80’lere ulaşan bu topraklardaki kitle… Yani, AKP’ye, CHP’ye, MHP’ye oy veren koyun sürüsü.

Sözün bittiği yerdeyiz.

Bu topraklarda yaşayan insanların yüzde 80’i kör cahil. Adam üniversite okusa da kör cahil, okula hiç gitmemiş olsa da.

Yahu arkadaş, bıktım bu tip insanlardan. Gene bir vahşi hayvanı katletmişler. Rize’de, o bölgede pek rastlanmayan 2 metre uzunluğunda bir yılandan korkup, öldürmüşler, bir de utanmadan bir sırığa asıp millete sergilemişler. Domuz açlıktan şehre iner, taşlayarak öldürüler. Ulen alçaklar, niye öldürürsünüz. Bırakın kendi gider zaten. Kertenkelenin büyüğünü görürler (adını bilmiyorum) öldürürler. Kartal yakalarlar öldürürler, ayı yakalarlar öldürürler.

Gazetelerde bunları yazan koca koca adamlar da ”Dev yılan korkuttu” diye manşet atıyor. Gerizekalılar. Bir de gazeteci olacak. İnsanlara kokmayın, bu tür yaban hayvanları koruyun. Görevlileri çağırın veya siz alın geri doğaya bırakın, yazacaklarına bu yapılanları ”korku” ile onaylıyor. Sizin gazeteciliğinize camız kakasını yapsın!

Lafın kısası, öldürmeye bu kadar kodlanmış bir milletten hayır mı gelir. Tüüh sizin suratınıza, eşşekoğlu eşşekler!

02 Mayıs 2016

Okuyucum Mesut bey diyor ki; Sayın Mülayim bey, ben 40 yıldır Amerika’da yaşıyorum. Geçenlerde yolumuz bir kasabaya düştü. Kasabada tarihi bir günmüş. Yemekler, eğlenceler falan vardı. Bizi de kattılar aralarına. Yaşıtım bir Amerikalı ile aynı masaya denk geldik. Sohbet ederken ufak bir Meksikalı çocuk geldi sarıldı adama. Meğer torunuymuş. Buralarda evlatlık çok kutsal bir şeydir, öz evladından daha çok sevilir dersem abartmış olmam. Ben de çocuğun evlatlık olduğunu sandım. Sohbet koyulaşınca gelinin Meksikalı olduğunu öğrendim. Zevzeklik edip ”Ne güzel asimile etmek gibi bir derdiniz yok” dedim. Adam bana ders gibi bir cevap verdi. Biz burada çocuklarımıza ırkın değil, insan olmanın güzelliklerini öğretiyoruz, dedi.

Şimdi farkına varıyorum ki, bizim gibi geri kalmış, yobazlaşmış toplumlarda ırk ve din çok önemli bir konuma sokuluyor. O nedenle de insanlığımızı hızla kaybediyoruz. Böyle bir gerçeği, taaaa Amerika’nın küçük bir taşra kasabasında yaşlı bir adamdan öğrenmek de benim traji komik durumumu gösteriyor.

Son dönemlerde Çerkesliğe dair çok fazla yükseltici yazılar okuyorum. Evelden böyle şeyler söylemek ayıptı. Galiba çok fazla ırkımızı ön plana çıkararak insanlığımızı yok ediyoruz.

Bazı okuyucularım Şizofren’e niye bu kadar yüklendiğimi soruyor. Cevap vereyim:

Birincisi; azmettiriciliğe tahammülüm yok.
İkincisi; hırsızlığa tahammülüm yok.
Üçüncüsü; küstahlığa tahammülüm yok.
Dördüncüsü; soytarılığa tahammülüm yok.
Beşincisi; cahilliğe tahammülüm yok.
Dördüncüsü; vurdumduymazlığa tahammülüm yok.
Beşincisi; sahtekarlığa tahammülüm yok.
Altıncısı; kendinibilmezliğe tahammülüm yok.
Yedincisi; kalleşliğe tahammülüm yok.
Sekizincisi; zavallılığa tahammülüm yok.
Dokuzuncusu; tek ayak üstünde kırk yalan söylemesine tahammülüm yok.
Onuncusu; iftiracılığa tamammülüm yok.

Bu kadarı kafi mi meraklı okuyucularım?