BİR DE BURADAN BAK BE BİRADER! (Nisan 2016 – Ocak 2016)

30 Nisan 2016

İki can arkadaşsınız diyelim, yediğinizi içtiğiniz ayrı gitmiyor. Birbirinize en mahrem sırlarınızı açmışsınız. Hem din, hem ırk kardeşisiniz!

Konunun nereye gideceğini anlamışsınızdır amma ben devam edeyim.

Arkadaşınız, suçu günahı olmayan komşularınıza kumpas kuruyor, onların evlerinin camlarını taşlıyor, kızlarının ırzına göz dikiyor, mallarını çalıyor.

Sizi bu arkadaşınız sebebiyle kınayanlara ”Ben onun savcıyım” der misiniz?

Eğer ahlaklı iseniz demez, bu adamı anında hayatınızdan silersiniz.

Fakat silmeyip, bu arkadaşınız sizin de camınızı kırmaya başlayınca, ağzınıza geleni söylüyorsanız siz aşağılık yaratığın birisinizdir. Sizi değil komşularınız, dünya alem alkışlasa, siz aşağılık oğlu aşağılıksınızdır. Bunu hiçbir şey değişteremez.

Bunları niye yazdım! Başbakan olacak gerizekalı Küçük Hüsamettin, ”Peki Ergenekon davası altında bir sürü masum insan bu davanın içine sokuldu mu? Evet sokuldu. Bunu kim yaptı? Bunu paralel çete yaptı.” diye demeç vermiş.

Eğer aklınızda kalmadıysa yazının başına dönün. Bu gerizekalının ne olduğunu bir daha anlayın! Sizin ahlakınızın içine camız kakasını yapsın!

Aşırı sağcı Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (UKIP) lideri Nigel Farage, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olması durumunda Almanya’nın Köln kentindekine benzer toplu taciz vakalarının artacağını öne sürdü.

Aşırı sağcı bir İngiliz’e ”Size katılıyorum arkadaş” demek ne kadar zor yahu. Fakat doğruya doğru. Burada Müslümanlığı yaydıklarını iddia ettikleri vakıflarda bile çocuklara tecavüz eden bir anlayış, orada dişi sinek görse ”bunlar gavur, her şey mübah” diye saldırılar mı saldırmazlar mı!

Saldırırlar!

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) cemevlerini ibadethane olarak niteleyen kararını “Millet olarak vereceğimiz ortak karar bütün mahkemelerin kararlarından daha yücedir” diye yorumladı.

Bu topraklarda 1 tane bile Alevi varsa, o da ”benim ibadethanem Cemevi’dir” diyorsa, sana o hakkı vermek düşer hayvanoğlu hayvan! Alevilerin hakkını vermemek için ne dansöz gibi kıvırtıyorsun alçak!

Aman be birader, bunların suratları tuvalet duvarına dönmüş. Kime ne söylüyorum!

29 Nisan 2016

AKP hükümeti, Bursa’da kendini patladan gerizekalı kadının kimliğini bilmesine rağmen açıklayamıyor. Öyle bir pisliğe battılar ki, o pislik sadece AKP olacak hırsız ve katiller partisini değil, hepimizi boğacak.

50 Ankaragücülü yönetici alçak, 4 Amedspor yöneticisini linç etmeye kalktı. 100 Hırsız AKP’li 5 HDP’li milletvekilini linç etmeye kalktı. Bunların videosunu görmüşsünüzdür.

Ben bir video daha gördüm. Amedspor taraftarları Keçiören’de takımlarını destekleyen sloganlar atıyorlar. 20 kişi falanlar. 20-25 kişilik bir Ankaragücü taraftarı önlerinden geçiyor. Gık diyemiyorlar. Çünkü sayılar eşit.

Bunlarda yiğitlitlik zayıf yakaldıklarında ortaya çıkıyor. Tüküreyim sizin mertliğinize!

Geçen kahvehanede sohbet ederken konu halk oyunlarına geldi. Biri dedi ki, bizim milli kıyafetimiz dünyanın en güzeli.

O zaman dank etti kafama.

Türklerin milli kıyafeti nasıl bir şeydir tarif edebilen çıkar mı aranızda.

Efe elbisesi desen, Yunan milli kıyafetine ufak eklemeler al sana Türk milli kıyafeti.

Karadeniz elbisesi desen, Türk milli kıyafetiyle uzaktan yakından alakası yok. Rumların ve Lazların hatta Gürcülerin elbisesi o.

Orta ve Doğu Anadolu kıyafetleri de ya Ermeni ya Kürt elbisesi. Yani onlar da Türk değil. Yörük elbisesi desen, yemezler. Çünkü kuşak var. Kuşak Yahudi inancının bir aksesuarı. Yahudilerden araklamışlar yani.

Kısacası Türk, Türk diye kafa ütülerler ama bir milli kıyafetleri bile yok.

28 Nisan 2016

Hem Türkçülerin, hem Müslümanların kuşatması altında hayatını idame ettirmek mecburiyetinde olanların karşılaştıkları tuhaf durum ne biliyor musunuz?

Azılı faşist Yılmaz Özdil, Aşırı dinci Meclis Başkanı İsmail Kahraman’a ”Popon yiyorsa dene” (esasında popo demiyor popunun halk arasındaki sözünü kullanıyor) diyor. Biz de aman ne güzel demiş diye seviniyoruz. Kendimiz emniyette hissediyoruz. İsmail Kahraman ve benzeri dinciler, ”Ergenokon” diye derin devleti sorgulamaya başlayınca da sevinmiştik.

Amma bu sevinçlerimiz hep kursağımızda kaldı, kalacak!

Çünkü ne Müslüm’den ne Türkçü’den dost olmaz hemşehrim. Karşınızda tecrübe konuşuyor!

HDP Şırnak Milletvekili Ferhat Encü’nün Güneydoğu’daki operasyonları eleştiren konuşmasında, “kolluk kuvvetleri sivilleri katletti” demiş. Oturumu yöneten Başkanvekili Ahmet Aydın, “kolluk kuvvetleri katletmez” diye karşılık vermiş. AKP’liler Encü’ye saldırmışlar.

“Kolluk kuvvetleri katletmez!” Ben bu lafa takıldım.

”Üzerimize füzeler yağıyor, Vali istifa” diyerek slogan atan, fakat ellerinde pankart dahi olmayan Kilislilere plastik mermiler, TOMA’lar, biber gazlarıyla saldıran Japon kolluk kuvvetleri değilse bu topraklarda kolluk kuvvetleri katletmenin kralını yapar! Kimi kandırıyorsunuz dangalaklar!

Soru: Derin Kemalist devletin Şizofren’i esir aldığını nerden anlarsınız?

Cevap: Şizofren’in ”Anayasa’da İslam vurgusuna ihtiyaç yok” demesinden!

27 Nisan 2016

Susma sustukça sıra sana gelecek, diye dilimiz damağımız kurudu, fakat ”laik Atatürkçü”leri uyandıramamıştık. Sıra onlara geldi! İlk yoklama, Meclis Başkanı İsmail Kahraman tarafından yapıldı.

Evelden de Müslüman dediklerinde ”benden uzak, Allahlarına yakın olsun” derdim, şimdi de diyorum. Ben bunlar kadar şahsiyetsiz, karaktersiz, fırdöndü, ahlaksız görmedim kardeşim. Taktikleri şu: Sinir ucunuza dokunuyorlar, eğer sesini çıkmazsa kolunu bacağını kesiyorlar. Yok eğer tepki gösterirseniz, anında kıvırtıyorlar. Meclis Başkanı İsmail Kahraman olacak gerizekalı da gelen tepkiler üzerine öyle bir kıvırttı ki, Şizofren bile bu kadar kıvırtamıyordu.

Amma rahatlamayın hemen. Bu ilk dürtmeleriydi. Devamı gelecek. Aceleleri yok, yavaş yavaş değiştiriyolar sistemi.

Bizim Adige Abhaz tayfasının Türkçü olmalarına bir mana verebiliyorum. Kendi vatanlarında değiller, bu sebeple misafir olduklarını düşündükleri bu topraklarda çevre korkusuyla Türk’ten çok Türkçü olmaları normaldir. Özellikle orta Anadolu, Adapazarı, Düzce gibi bölgelerde Türkçü Adige Abhaz sayısı azımsanmayacak kadar fazladır.

İyi de Lazlara ne oluyor kardeşim! Karadeniz’in doğusu sizin binlerce yıldır topraklarınız. Yani Türkler, kısrak başı gibi Anadolu’ya akın etmek için daha atlarına bile binmemişken siz burada binlerce yıldır yaşıyordunuz. Siz ne halt yemeye Türkçülük yapıyorsunuz? Hem de azgın bir biçimde. Kürtlere, Türklerden bile daha hayvanca davranıyorsunuz! Derdiniz ne?

Hırant’ı vuran dangalak mesela!

İslamiyet ve Türklük kanser gibi kardeşim. Hangi bünyeye girse, tüm vücudu sarıyor. Tedavisi de yok!

26 Nisan 2016

Adam güvenlik görevlisi, bir çocuğa tacize bulunmuş, mahkemede hakime; ”Ben dindar bir adamım” diyor. Bana göre cezayı arttırıcı bir gerekçe. Ver 40 yıl hapis cezası, yatsın namussuz!

Adam lumpen! Birlikte yaşadığı hayat arkadaşı kadının ağzını burnunu dağıtmış, mahkemede hakime ”Cumhurbaşkanı’mıza hakaret etti, onun için dövdüm” diyor. Gene ceza arttırıcı bir sebep. Ver 70 yıl hapis cezası, yatsın ahlaksız!

Ülkücüyüm diye ona buna saldıran gerizekalıların yüzde 90’ı garibandır. İşçi, emekçidir veya çocuğudur. Çoğu gecekonduda yaşar. İşte bu dangalaklar işçi bayramı için bildiri dağıtanlara saldırırlar. Grev yapan işçilere saldırırlar. Bu ben kendimi bildim bileli de böyledir. Sosyolog okuyucularım bunun sebebini bir araştırsınlar bakalım. Bir insan bu kadar salak nasıl olabiliyor!

TBMM Başkanı İsmail Kahraman, “Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır” diyerek, “Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım” demiş.

Yakışır!

Bu topraklara en yakışan idare şekli şeriattır.

Çünkü, bu kadar çocuk tecavüzünü, hırsızlığı, ahlaksızlığı örtmenin başka mümkünatı yok!

Şeriatı getirin bitsin bu iş. Herkes rahatlasın.

25 Nisan 2016

Her taraftan şiddet fışkırıyor!

Trabzon’da hakemi linç etmeye kalktılar.

Samsun’da Kürtçe konuşan bir genci linç etmeye kalktılar.

Karısını, sevgilisini bıçaklayan, kurşunlayanlar.

Bunların içinde kendini korumaya çalışan Adige milletinin içinden de aşağıdaki resimdeki gibi üç kuruş maaşa satılmış şerefsizler çıkmıyor değil. Ruslar bize soykırım yaptı diye zırlayan bir güruhun içinden birilerinin Kürtleri soykıranların arasında yer alması da ayrı bir trajedi. Bu duvara ”Adige” yazan bebek katili alçak yüzünü kapamayaydı da kendisini bulup suratına bir tüküreydim.

Tha senin soyunu kurutsun eşşekoğlu eşşeğin sıpası.

23 Nisan 2016

Alkollü araç kullanırken kaza yapıp, ölüme sebebiyet veren iki insandan biri ceza almazken, diğeri alıyorsa, bilin ki, o yer Türkiye Cumhuriyeti’dir!

Hırsızlık yaparken yakalanan iki insandan biri ceza almazken, diğeri alıyorsa, bilin ki, o yer Türkiye Cumhuriyeti’dir!

Çocuklara tecavüz eden iki insandan biri ceza almazken, diğeri alıyorsa, bilin ki, o yer Türkiye Cumhuriyeti’dir!

Rüşvet alırken yakalanan iki insandan biri ceza almazken, diğeri alıyorsa, bilin ki, o yer Türkiye Cumhuriyeti’dir!

Vergi kaçıran iki insandan biri ceza almazken, diğeri alıyorsa, bilin ki, o yer Türkiye Cumhuriyeti’dir!

Bu topraklarda ”Adalet” bir kadın adıdır!

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içine iki şeyin girmesi mümkün değildir;

1) Demokrasi
2) Adalet

O sebeple, boş yere -trafikçilerin deyişiyle- bekleme yapmayın!

Kaçabiliyorsanız bir an evvel kaçın!

Sözcü gazetesinin haberine göre: Emniyet Genel Müdürü Lekesiz, terörle mücadele sürecinde terörü yenilgiye uğratan 3 önemli talimatı sıralamış.

1- Verilen mücadelede hukuk sınırları içinde kalmaya özen gösterilmesi. Bu konuda her bir personelimiz azami derecede özen gösterdi.

2- Teröristle sade vatandaşın ayrılması. Kahramanlarımız, şehit veya gazi olma pahasına da olsa, bu ayrıma büyük bir hassasiyet gösterdiler.

3- Asker, jandarma, köy korucusu ile uyum ve dayanışma içinde hareket edilmesi. Güvenlik görevlilerimiz et ve tırnak gibi mücadele sergilediler. Bu vesile ile bir kez daha, şehit düşen kardeşlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Allah, yar ve yardımcımız olsun”

Lekesiz’i, orada katlettikleri bebeklerin, çocukların, kadınların, yaşlıların ruhlarına teslim ediyorum. Onlar bu ahlaksız katile gereken cevabı verecektir.

22 Nisan 2016

Bu topraklarda garibanlar da, güçlülerde; vatan, bayrak, şehit diyerek halkı sömür sömür sömürüyorlar. Güçlü olan şehit olmuş asker veya polisin tabutu başında, gariban takımı da sokakta askere gidiyoruz diye halkı aldatıp para topluyormuş. Gazetler yazıyor. Her asker uğurlamasına inanmayın diyorlar. Şimdi anlıyor musunuz AKP nasıl iktidarda kalabiliyor. Böyle namussuz bir memlekette ben mi iktidar olacam kardeşim!

Kilis valisi olacak dangalak, Kilis’e IŞİD’in attığı füzelerden korunmak için vatandaşa ”Abdestsiz dolaşmayın” demiş. Ne diyeyim be birader! Bu kafaya ne denir. Abdestli geberesin eşşekoğlu eşşeğin eşşeği…

21 Nisan 2016

Başta Hüseyin Üzmez gibi tescilli bir tecavüzcü olmak üzere, ne kadar tecavüzcü dinci varsa 1-2 ay yatırıp serbest bıraktılar. Ama Karaman’daki dinci tecavüzcüye 508 yıl 3 ay hapis cezasını anında dayadılar. Çünkü bu olayın ucu taaa Şizofren’e dayanıyordu. Halbuki 508 yıl yiyen tecavüzcü buzdağının gözünen tarafı, altta daha neler var neler. İşin tuhafı; bunu tüm emniyet amirleri, kaymakamlar, valiler, milli eğitim müdürleri, kısaca devlet kademesinde herkes biliyor. Ama ne hikmetse kimse ses çıkaramıyor.

Fransa üniversitelerinde türban yasağı gündeme gelince Müslüman sıkmabaş kızlar, bir günlüğüne türban takma etkinliği düzenlemişler. Fransız Hristiyan kızlar da bu etkinliğe katılmışlar.

Şimdi hayal edin, İran veya Suudi Arabistan’da başımı açmak istiyorum diye bir etkinlik yapsan kaç Müslüman kız sıkmabaşını çıkarır?

Yorulmayın ben söyleyeyim. Sıfır!

Rejimin baskısından falan değil. Bunlar sinsi, ve egoist insanlardır. Sadece kadınları mı, hepsi öyle. Bunların demokrasisi sadece kendilerine! Bunların ağababası değil miydi, ”Tramvaydan zamanı gelince ineriz” diyen. Sahtekar insanlar vesselam!

Sahtekarlık sadece bu konuda mı, tabi ki hayır! Her konuda! Daha bugün gazeteler yazıyordu. Şizofren, Fahri Doktara ödülü karşılığı St. John’s Üniversitesi’ne 300 bin Dolar ”bağış” yapmış. Arkasından gelsin doktora. Öyle atmasyon haber değil, belgesinin resmini de koymuşlar. Başka türlü zaten bu hırsız cahile kağıt külah bile vermezler. İşin kötüsü bu rüşveti alan Dekan Cecilia Chang adlı kadın, yolsuzluk suçlamaları sebebiyle intihar emiş. Yani kendileri tereyağı gibi üste çıkıp, dokunduklarını yakıyorlar.

JÖH, PÖH gibi katliam makinalarını bir kenara, normal asker ve polisi başka bir yana koyarım hep. Yani insan evladı, helal süt emmiş çok polis ve asker vardır. Ama bu çocuk katilleri sebebiyle bu insanlar da gözden düşüyorlar.

Böyle insan evladı, neredeyse emeklisi gelmiş, bir polis memuru, Antalya’da trafiği aksatacak biçimde yavaş giden bir arabayı çevirip ceza yazmaya kalkıyor. Arabadakiler, savcı ve hakim karısı çıkmasın mı! Bu polis memurunun anasından emdiği sütü burnundan getiriyorlar. Meslekten atmaya kadar vardırıyorlar işi. Adamcağız baygınlık geçiriyor ve meslektaşlarınca hastaneye yetiştiriliyor.

Bu topraklar, meslek ve koltuk gücüyle kendini bir b.k zannedenlerle doludur. Maalesef bu polis memuruna da bu alçaklardan ikisi denk gelmiştir. Haberde bu savcı ve hakim olan karısının adları yoktu. Eğer olsaydı ibreti alem için yazacaktım!

20 Nisan 2016

Bir okuyucum yollamış, diyor ki; Rojava yönetimi ”Vicdani red” olayını kanunlaştırmış ve uygulamaya koymuş. Bunu yorumlayan B. İskender adlı kişi ”Kos kocaman dedikleri ülkede zorla elalemin çocuklarını askere götürüyorlar, terörist diye hitap ettikleri ve insanlık adına savaşan YPG bu zorunluluğu daha ülke olmadan ortadan kaldırdı. Demek ki neymiş, büyüklük toprakta değil yürekteymiş” diye yorumda bulunmuş.

Mükemmel bir tespit, mükemmel bir yorum.

Bu milletin kaypaklığı kendi başını yiyecek haberiniz olsun. Dansöz gibi bir sağa bir sola kıvırdılar, sonunda 12 Eylül faşizminin kötü kopyasını getirip koydular önümüze.

”Her halk layık olduğu şekilde idare edilir” saptamasının en güzel misalini görüyoruz.

Sözcü gazetesinin derin devletin çıkardığı bir gazete olduğu malumunuzdur. Son zamanlarda Şizofren’i koruyucu, kollayıcı yazılar yazıyor. Ben diyordum size Şizofren’i esir aldılar diye.

19 Nisan 2016

Bir:
Rusya Devlet Başkanı Putin’in ABD Başkanı Barack Obama ile telefon görüşmesinde “Türkiye-Suriye sınırı kapatılsın” önerisi getirmesi Başbakan’a sorulmuş. Bacaksız küçük Hüsamettin bu soruya “Türkiye’nin gıyabında iki ülke liderinin yaptığı görüşmelerin bir karşılığı ya da anlamı yoktur. Türkiye’nin sınırları sadece Türkiye’yi ilgilendirir” cevabını vermiş.

Peh… Peh… Peh…

İki:
Bacaksız, AB–Türkiye arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’yla alakalı ‘Haziran ayında vize serbestisi olacağına inanıyorum. Anlaşma olmazsa Türkiye de üzerine düşeni yapmaz’ diye efelenmiş.

Peh… Peh… Peh…

Thamişge!

Yahu arkadaş insan kendini dev aynasında görür tamam da, hayattan bu kadar da kopar mı ya!

Ulen, Avrupa’ya vizeler kalksın diye 40 takla atıyorsunuz. Avrupa ülkeleri sizle olan ticari ve siyasi alakalarını kessinler bir aya kalmaz batar koca ülke. Neyin tribini atıyorsun, dangalak!

Rusların uçağını artislik yapıp düşürdün, bir kıçlarını yalamadığın kaldı, gene de düzeltemedin aranı. Seni kim takıyor!

Açıkça yazıyorum. Siz hiç bir b.k değilsiniz dünyanın nazarında. Boşuna havalara girip de başımızı daha fazla belaya sokmayın!

18 Nisan 2016

Alevi ama Alevileri katletmiş CHP’nin Genel Başkanı.

Daha ne bekliyorsunuz böyle bir adamdan yahu!

Perinçek gibi, adamları da tam salak! Gidiyorlar İncirlik Üssü’ne oradaki Amerikan askerinin kafasına çuval geçirmeye çalışıyorlar.

Niye salak derseniz;

Birincisi; Amerikalı askere Türkçe niye kafasına çuval geçirmek istediklerini anlatıyorlar.

İkincisi; çuvalı askerin başına geçiremiyorlar.

Üçüncüsü; erkeksen savaş halindeyken git cephede savaşırken esir al kafasına geçir çuvalı da görelim kahramanlığını!

İşte, teorik olarak çökmüş bir politikanın pratikteki neticesidir bu!

İlahi Perinçek, yetiştirdiğin adamlar da senin gibi sirk soytarısı oğlum!

İstiklal Caddesi’nde İstanbul Valiliği’nin Grup Yorum konserine yönelik yasak kararını şarkılar söyleyerek protesto edenlere polis müdahalede bulundu, 14 kişi gözaltına alındı.

Bu eşşekoğlu eşşekler o kadar korkaklar ki, şarkı ile protestodan bile tırsıyorlar.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde “Makyaj yapan kadının kaportası bozuktur” diyerek tepki toplayan ve ‘’Ben makyaj yapmam’’ açıklaması yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, AKP döneminde makyöze ödediği ücret ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin 2011 yılı harcamalarını incelerken, Erdoğan’ın Başbakanlığı ve AKP Genel Başkanlığı döneminde parti kasasından makyaj ücreti ödendiğini belirledi. AKP Genel Merkezi’nde de görev yapan Makyöz Ayla Ertürk’e toplam 1903 TL ödemiş Şizofren. Hayatları alavere-dalavere!

16 Nisan 2016

Yaşadığımız topraklarda yaşanan tuhaflıklar insanın başını döndürüyor. Biliyorsunuz bu ülkenin faşistleri ”Türkiye’m” temalı çokca ırkcı türkü çığırır. Ve bu adamlar bıyıklarını hilal biçiminde sarkıtarak ya JÖH’te ya PÖH’te yer alır, baskın yaptıkları evlerde insanların yatak odalarının aynalarına cinsel muhtevalı yazılar yazıp önünde poz verirler. İşte bu yiğit faşistler için Emniyet Genel Müdürlüğü, bölgede devam eden operasyonlara katılan ve görev dönüşü stres bozukluğu yaşayan polisleri, aileleriyle birlikte 5 yıldızlı otellerde tatile gönderme kararı almış. Ulen ne oldu, toprağına taşına ölürüm dediğiniz vatanı elinizden mi aldılar!

İşin latifesi bir yana, bunlar neticede insan. Kafaları ne kadar yıkanırsa yıkansın, netice de yaptıkları katliamlardan menfi olarak etkileniyorlar. Nitekim, Türk Ordusu’nun paşaları da Doğu’daki askerlerin fazlaca ölen olması sebebiyle, psikolojisi bozulan askerlere GATA’dan psikolog göndermeye başlamış.

Yani, ne kadar ”toprağına, suyana ölürüm Türkiye’m” diye tanklardan marşlar da çalsalar, kafayı sıyıranların sayısı baya artıyor. Çünkü bu düşmana karşı yapılan bir savaş değil, masum insanları hedef alan bir katliam.

Orada halkı katledenlere, ister 5 yıldızlı otelde tatil ver, ister GATA’dan psikolog yolla netice alamazsın!

Bu dincilerin beyinlerinde bir devrenin olmadığını yazar dururum. Benim daimi okuyucum küfürbaz Müslüman Adige’m de bana sürekli yazar, çizer. Yahu arkadaş, bir mermer heykele bakarak insan nasıl tahrik olur! Bu kadar mı zıvanadan çıktınız.

15 Nisan 2016

Artislik yapıp, foyası ortaya çıkınca sessiz kalanları saygıyla karşılarım. Hatasını anlayıp nedamet getirmiştir diye düşünürüm. Ammaaaaa, hem artislik yapıp, hem de üste çıkmaya kalkanlar yok mu ifrit oluyorum. Şu Star Haber Genel Yayın Yönetmeni Nazlı Çelik denen şebekten bahsediyorum. Kızım sen bizi gerzek yerine koyma, zeka geriliği sende, bizde değil. Yüksekova’da başroldeydin, tamam amenna. Bunu bizim kahveci Cemal bile anladı. Şimdi kuyruğuna basılmış gibi ne bağırıyorsun.

Bilmeyenler için kısaca yazayım. Hani şu CHP’li milletvekillerinin bile içeri sokulmadığı Nusaybin’e Nazlı adlı bu şempanze elinde mikrofonla giriyor. Tam böyle Amerikan filmlerindeki gibi sağında solunda çocuk katili JÖH’ler, PÖH’ler. Sonra kameranın karşısına geçiyor, ”Tamam hazırım” diyor, sonra bomba patlıyor. Göya PKK’lılar bomba atmış oluyor.

Geç kızım geç bunları, sen anca Şizofren’in koyunlarını kandırırsın.

Bizde de vardı böyle bir tip. Gerçi bu erkek şempanzeydi. Adam kendini artık nasıl bir yerde görüyorsa, ”Ruslar beni takip ediyor, arabadan üzerime Rusca yazılı kağıt attılar” falan diye ortaya çıkmıştı. Eğer MİT ajanı değilsen sen kimsin ki, Ruslar peşine düşsün. Sonradan bir halt çıkmadı.

Kısacası böyle akıl hastası, kullanılmaya müsait tipleri bu devlet her zaman her yerde kullanır. Sonra da foseptikteki yerlerini alırlar.

Genelkurmay eski başkanlarından emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Türkiye ile Azerbaycan’ın tek devlet olmasını gönlünden geçen en büyük hayal olduğunu söylemiş. Azeriler akıllı ve eğitimli adamlardır. Ne yapsınlar senin gibi yüzde 80’i cahil bir topluluğu. Bu da kendini darı ambarında sanan tavuk gibi işte. Maksat muhabbet olsun.

14 Nisan 2016

CHP’nin AKP’nin dokunulmazlık teklifine ”Evet” demesine değişik tepkiler geliyor. Çoğunluk kızıyor ve bir mana veremiyor.

Bakın size açık açık yazıyorum. CHP, parti kılıfı altında devlettir. Hani şu ellerini kurt işareti yaparak çocuk, hamile kadın, dede, nine öldüren köpekler var ya, işte onların idarecisidir. Yani CHP, Şizofren’i esir almıştır.

Nasıl Osmanlı, Adige milletine koca bir kazık atmıştır, aynı şeyi şimdi CHP, HDP için yapıyor. Yani dost görünüp, kazığı AKP aracılığıyla Kürtlere ve ülkenin sol kesimine sokmaktadır. Bunun birçok ipucu var esasında görmek isteyene. Mesela bugün CHP yetkilileri Nüsaybin’e gittiler, verdikleri demeci iyi dinleyin. CHP Genel Başkan yardımcısı olacak şebek, ”Komutanımızla sohbet ettik, şimdi gelmeyin dedi, o sebeple sonra geleceğiz” diye demeç veriyor. Ulen salak şimdi gireceksin ki, kanundışı bir şey var mı sen gözlemci olarak rapor tutacaksın. Oraya kebap yemeye mi gidiyorsun eşşekoğlu eşşek!

CHP-AKP-MHP, bu üç parti devletin partisidir kardeşim. Ve bunların ortak zihniyeti; ”vatandaş devlet için var”dır. Onun için şaşıracak bir şey olmadı! Tabii ”hırsıza dokunma, HDP’ye dokun” oylamasın evet diyecek CHP.

Çocuklara, genç kızlara tecavüzler ediliyor, yapanlar mahkemeler tarafından serbest bırakılıyor. Bunun akıl ve mantıkla bir izahı yok. Düz mantıkla bakacaksınız o sebeple. Bu tecavüzcüleri serbest bırakan hakimler, mübaalasız aşağılık yaratıklardır. Ve bu hakimler AKP ideolojisinin bir aynasıdır. Yani; hırsız ol, tecavüzcü ol ama insan evladı olma! Bu hakimler de zaten insan evladı değiller!

Müftülük yetkilileri Mersin Yenişehir Gazi Anaokulu’nu ziyaret ederek çocuklara ‘Değerler eğitimi’ kapsamında ölümü övdüler. Müftülük görevlileri, ölümün çok faziletli bir şey olduğundan, cennetin dünyadan kat ve kat güzel bir yer olduğundan söz ettiler. “Günah işlemezseniz cennete gidersiniz” dediler ve ölüme çocukları ölüme özendirdiler. Çocuklardan pek çoğu eve gidince ailelerine “Anne, baba ben ölmek istiyorum” diyince skandal ortaya çıktı. Veliler olay karşısında endişelenip tepki verdi.

Gazeteler yazıyor bu haberi.

Biz insanlara yaşamı özendirirken bu dinci tecavüzcüler ölümü özendiriyor. Tabii ki, anlaşamayız bunlarla.

13 Nisan 2016

AKP iktidarını kaybederse neler olacağını, başta Şizofren olmak üzere hepsi çok iyi biliyor. Hepsi ama hepsi kodesi boylayacak. Yönetici olanların tümü ömür boyu hapis cezası alacaklar, hırsızlık ve katliamdan dolayı! O sebeple şimdi terör estiriyor, şiddeti tırmandırdıkça tırmandırıyorlar. Bu namludan çıkan mermiyi geri döndürmeye çalışmak gibi bir şey. Nafile uğraşıyorlar. Eninde sonunda cezalarını çekecekler.

Türk dış politikası, aynı bizim Kaf-Fed’in şaşkolozluğu gibi. Dışişleri Bakanı ve yetkilileri ”Rusya ile aramız düzeliyor” diye açıklama yapıyor. Rusya ”valla bizim haberimiz yok” cevabı veriyor. Nitekim, artık hiçbir tarım ürünü Rusya’ya satılamıyor. Turistler zaten kaçtılar.

Beşiktaş takımının başkanının Şizofren’e yaptıkları herkesce çok kınandı. Ben bu konuda farklı düşünüyorum. Adamın karşısında gözü dönmüş bir katil-hırsız var. Ve istediği insanı hapse attırabilecek güce sahip. Yani bir nevi Kenan Evren’in sivil olanı. Onun isteklerini çevirecek hiçbir kurum ve kuruluş olamaz. Zaten o sebeple AKP faşizmi diyoruz.

Yahu adam yüzlerce korumasıyla birlikte Soma’da genç bir adama ”Yahudi dölü” diye saldırdı. Yumrukladı.

Diyeceksiniz ki, nasıl bu kadar emin konuşuyorsun? Beşiktaş başkanı Şizofren’i öven cümleler sarfettiğinde kimse alkışlamayınca, ”Cumhurbaşkanı’mız için alkışlarınızı istiyorum” dedi. İşte bu laf, korkunun söze dökülmüş halidir.

Tabi en son lafı Beşiktaşlılar tribünlerde söylediler: ”Hırsız-katil Erdoğan!”

12 Nisan 2016

Şizofzen hırsız, bugün de esti gürledi. Ama ben en çok ”Suçun varsa yargılanacaksın kardeşim” lafına takıldım. Hırsıza kendi geleceği malum olmuş.

Bu dingili duyan da zanneder ki, bu topraklar dünyanın en adil mahkemelerinin olduğu bir yer! Halbuki değil. Tam aksine adaletsizlikte bir numara! Yahu İlhan Çomak adında bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı tamı tamına 22 yıldır tutuklu yargılanıyor. Bir benzeri dünyada yok.

İşte Şizofren’in ”suçun varsa yargılanacaksın” diye höykürdüğü mahkemeler bu! Merak etme sıra sana da gelecek hırsız, katil!

Memleketi Şizofren yönetince insanlar da tuhaflaşmaya başladı. Babasına kızan bir genç kendilerine ait olan 238 keçiyi boğazlamış. Bu durumu anca sosyologlar açıklar herhalde. Bana göre balık baştan kokuyor!

Manyaklıklar bunla da bitmiyor. Bir polis komiseri ile bir jandarma üsteğmen tepeye bayrak asma yüzünden birbirlerine ana-avrat küfür etmişler. Güvenliğimizi bu gerizekalılara emanet etmişiz anlayacağınız!

Gazetlerde böyle yüzlerce haber var.

Kısacası, boğazımıza kadar foseptiğe battık kardeşim!

11 Nisan 2016

Adam veya kadın çıkıyor ortaya, takıyor kafasında kalpak veya başlık, elinde Adige bayrağı; ”Ben Çerkez’im” diye höykürüyor!

Biz bir Adige’nin höykürmeyeceğini bildiğimiz için, bu adamın veya kadının asimile olmuş bir şebek olduğunu hemencecik anlıyoruz.

Adam veya kadın çıkıyor ortaya, takıyor kafasında takke veya türban, elinde Kuran; ”Ben tertemizim, İslam doğruluk, ahlak dinidir” diye höykürüyor!

Biz temizliğin, iftira atmamak, doğruluğun hırsızlık yapmamak, ahlaklılığın çocuklara tecavür etmemek ve edenleri korumamak olduğunu bildiğimiz için; bu adam veya kadının kirli, hırsız ve ahlaksız olduğunu hemencecik anlıyoruz.

Demem o ki, karşınızdaki adam veya kadının elindekine ve üstündekine kanmayın! Çok fazla gözünüze gözünüze sokuyorsa bilin ki, sahtekardır, ahlaksızdır, hırsızdır!

Peki kime inanacaksınız! Bu sorunuzun cevabı tek değil, sırayla yazayım.

1) Hamaset yapmayıp, bilim yapıyorsa.
2) Eline bayrak almayıp, kitap alıyorsa.
3) Kafasına kalpak takmayıp, baret takıyorsa.
4) Kafasına başlık takmayıp, bone takıyorsa.
5) Eline Kuran almayıp, mikroskop veya teleskop alıyorsa.

Bu adam ve kadınlara inanabilirsiniz. Haaa, bir de kafe oynayabiliyorlarsa, şeşen oynarken kızı bırakıp artislik yapmıyorsa tadından yenmez o adam ve kadın!

Şimdi gözünüzün önüne çoluğunuzu çocuğunuzu getirerek düşünün! Birileri bu çocuklarınıza tecavüz ediyor. Ve akrabalarınızdan bazıları sizin acınızı paylaşmak yerine, tecavüzcüyü aklamaya çalışıyor. Kafayı yersiniz değil mi?

Eh be kardeşim tecavüz olayı ille de kendi çocuğunuza olunca mı kafayı yiyorsunuz? Neden sesiniz gür çıkmıyor? (Burada bir parantez açayım; bu olaydan sonra şu şekilde veya bu şekilde AKP’yi savunan veya sempati duyan kim varsa isterse babamın oğlu olsun, benim gözümde hepsi şerefsiz, ahlaksız, namussuz sapıklardır. Parantezi kapatıyorum.) Unutmayın bu ahlaksız tecavüzcüler içinizdeki yüzde 50’nin içinde. Yani belki şu anda sizinle karşılıklı yemek yiyor veya çay içiyor. Bu kadar ailenizin içinde. Ben söyleyeyim de…

Bugün en beğendiğim lafı Cengiz Çandar etti: ”Doğan Grubu rükûdaydı, secdeye geçmeden yere kapaklandı!”

Ah Cengiz ah! Uyandın ama otobüs çoktan kalktı be kardeşim!

09 Nisan 2016

Tarihin en iğrenç katliamını IŞİD ve JÖH, PÖH yapıyor. Açıkçası ben bir eski tüfek olarak Türk ordusu ve polisinin namussuzluklarını, işkencedeki ustalıklarını bilirdim de bu kadar pisliğe batacakllarını tahmin etmezdim. Bazı okuyucularım resimler yolluyor. Bordo Bereliler diye birileri yolluyormuş. Bu resimlerdekini IŞİD bile yapmıyor.

Bu arada artık adalet, hak, hukuk, mahkeme, hakim, karar gibi şeyleri unutun. Faşizmin tam ortasındayız. İşte ispatı Hürriyet gazetesinden, aynen yolluyorum.
Mardin’in Nusaybin ilçesinde terör örgütü PKK’ya yönelik operasyonlarda fazla şehit verilmesi üzerine strateji değiştirildi. Buna göre, operasyona bundan sonra vali yerine ilçedeki üst rütbeli asker komuta edecek. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, “Gerekirse uzaktan imha yöntemi kullanılır” açıklamasının ardından operasyonların sürdürüldüğü mahallelerde patlayıcılarla tuzaklanmış ve içinde örgüt üyelerinin bulunduğu değerlendirilen 200 binanın uzaktan imha edilmesi gündemde.

Yani vali bile devre dışı. Sırada Şizofren var. PKK sahaya indiğinde asker bu sefer Şizofren’i devre dışı bırakacak. Söylemedi demeyin!

Bu kirli savaşa değil bedenini, parmağının ucunu bile sokmuş olanları uluslararası mahkemeler bekliyor. Bugün olmazsa yarın.

08 Nisan 2016

Fotografta gördüğünüz Afgan sığınmacı Yunanistan’daki kampta elektrik direğine çıkıyor, boynuna ip geçirip bağırıyor: ”Beni Türkiye’ye yollarsanız kendimi asarım!”

Bu habere çok yazılar yazılmış, ben en çok Ahmet Öcal’ın yazdıklarını beğendim. Aynen yolluyorum.

Yav gel hele…

Daha şaka yaptığın seyyar satıcı, seni kaldırıp yere vuracak.

Açlıktan ekmek çalacaksın, seni yakalayan kahraman fırıncılar işkence edecek.

Evin kirasını geciktireceksin, ev sahibin karına göz koyacak.

Sınırdan geçmeye çalışacan, asker cinsel taciz edip, işkence yapacak.

Ufak bir kavgaya karışsan, mahallenin delikanlıları toplanıp ”yaallah bismillah” diyip bayraklarla linç edecek.

Mağduriyetinizden faydalanacak esnaf, 50 verdiği adam yerine 20 verip kayıtdışı seni çalıştıracak.

Devlet büyükleri hayvanbaşı gibi sayıp, Avrupa’yla Kayseri pazarlığı yapacak.

Bu aksiyonları yaşayacak neresi var başka! Gel canını yediğim.

Son zamanlarda ”kaza oldu” diye Doğu’dan asker ve polis cenazeleri geliyor. Öyle bir iki değil, toplasan haftada on, onbeş vaka! Valla ben bunların kaza sonucu değil de 3-5 baldırıçıplak Kürt gençleriyle savaşlarında öldüklerini zannediyorum. Kamuoyunun tepkisi olmasın diye ”Kaza” süsü veriyorlar. Daha önceden de olmuştu. Ordunun subayları bile isyan etmişti. Kısacası koskoca Türk ordusu ve polisi aylardır yerel gençlerin kurdukları barikatları aşamadılar. Oturup kalksınlar dua etsinler daha PKK’lılar girmedi devreye! Eğer onlar savaşa girerlerse baya ”Kaza” haberleri okuyacağız demektir.

Ben kendimi bildim bileli, Türkiye Cumhuriyeti bakanlarının yüzde 70’i tek kelimeyle dangalak çıktı. Hadi Şizofren akıl hastası olduğu için atadığı bakanların akıl-fikir sahibi olması beklenemez, iyi de Ecevit’in, Demirel’in, Tansu’nun, ve diğerlerinin bakanlarında akıl-fiir var mıydı!

Tabii mesele, kaynak meselesi. Foseptik kuyusundan içme suyu çekebilir misin?

Yahu adam çıktı, ciddi ciddi ”NASA’da kim oluyor, biz ondan daha ilerdeyiz. Daha iyi hava tahmini yapıyoruz” dedi. NASA’nın kapısından bile geçemeyecek bir adamı bu kadar salakça konuşmaya iten sebepleri biliyorum. Kısaca söyleyeyim. Çünkü adam kafa yerine kova taşıyor. İşin kötüsü dünya aleme de rezil oluyor. NASA, bunu adam zannedip cevap vermiş: Biz hava tahminleri yapmıyoruz!

Utanır mı? Utanmaz kardeşim utanmaz!

07 Nisan 2016

İslamcı faşist AKP’nin nasıl propaganda yaptığını; çocukların topluca tecavüze uğradığı Ensar Vakfı’nın önüne gitmeyip, Kılıçtaroğlu dangalağının saçmaladığı bir laf üzerine cümbür cemaat CHP’nin önünde velvele yapmasından anlayabilirsiniz. Halk arasında bu tiplere afedersiniz p.şt denir.

Sakallı, fesli elindeki mikrofonu millete uzatan bir şebek var. Gene birine uzatıyor mikrofonu. Konu evrim. Sen maymun musun diyor mikrofonu uzattığı kişiye. O da anlatmaya çalışıyor. Sakallı ısrarla maymun musun diyor. O da evet maymunum diyor. Sakallı bozuluyor, merakla konuyu seyredenleri gösterip, bunlarda mı maymun diye gaz veriyor. Genç de evet onlar da maymun diyor. Seyredenler ”Uğğrsssrööögghhh ne diyoooon sen ulan!” diye gence atarlanıyorlar. Sonra video bitiyor.

İnsanların maymundan geldiğine inanmayanlar varsa bu videoyu bir yerden bulup seyretsinler. İnsanın maymundan geldiğini ispatlayan onlarca adam var orda. Başta da sakallı, fesli olan!

06 Nisan 2016

Ben artık ciddi ciddi korkmaya başladım. Devleti yönetenler taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmamak üzere birbirleriyle yarışırlarken; Hatay’daki Şizofren’in esnafları ekmek çalan Suriyeli çocukları sopalarla haşat ettiler.

Adige-Abhaz diasporasına sesleniyorum: Pılınızı pırtınızı toplayıp tersine göçe hazırlanın. Gerçi; dalga geçtiğiniz, küçümsediğiniz, kıçınızda don yokken akıl verdiğiniz anavatana hangi yüzle dönersiniz o da ayrı mesele.

Valla Şizofren’in son çırpınışları, adam giderayak memleketi kan gölüne çevirip öyle geberecek, geberesice!

Şizofren’le devam edelim. İnsanları ”vatandaşlıktan çıkarırım” diye tehdit ediyor. Ulen zibidi, bu ceza değil ödül olur, ödül! Senin yönettiğin bir ülkenin vatandaşı olmaktansa vatansız olmak ne büyük bir şereftir.

Kılıçdaroğlu denen arkadaş muhalefet yapayım derken saçmaladı. Bu adamın görevi AKP’deki ahlaksızlara ve hırsızlara nefes aldırmak zannedersem. Yahu tecavüzcülerin savunuculuğu yapan ahlaksız bir kadın bakan için ”Aileden sorumlu Bakan da zaten birilerinin önüne yatmış vaziyette o da konuşmuyor” diyerek bu ahlaksız kadını savunulur hale getirdi.

Bir okuycum diyor ki, ”Bu İslamofaşist Akp iktidarının hedef gösterliklerine bir bakın: Avukatlar, Öğretmenler, Akademisyenler, Doktorlar, Gazeteciler… Amblemleri ampül ama aydınlıktan korkuyorlar.”

Doğru söze ne diyeyim ben!

05 Nisan 2016

CC Notu: Hatko Mulayim seyahati nedeniyle yazısını gönderememiştir.

04 Nisan 2016

Şizofren’in bir b.k olmadığını biraz aklı, biraz da eğitimi olan herkes biliyor zaten. Bilmeyen yabancılar da münesebetler derinleştikçe öğreniyor. Bu konuda saatlerce konuşabilir insan, amma ben bu adamın ne kadar karaktersiz bir korkak olduğunu, dünyanın gözü önüde o kadar aşağılanmasına rağmen Obama’ya ”van münits” diyememesinden biliyorum. Siz de bilin!

Bin, -rakamla 1000- Özel Harekat Polisi görevinden ayrılmak için dilekçe vermiş. Onlar bile bu insanlık dışı, kalleşliğe, alçaklığa, ahlaksızlığa dayanamadı demek ki… Bu bin polisi tebrik ediyor, nedamet getirip, insalığa hizmet etmelerini temenni ediyorum.

Hep derim bu millet kadar tuhaf bir topluluk dünyada yoktur diye. Onlarca çocuğun ırzına geçene tek laf etmeyip, sokakta öpüşen gençlere ”Kendinize mukayet olun, çoluk çocuğumuz var” diye sataşan bir öküzü İzmit’te bıçaklayarak kalbura çevirmişler. Bıçaklamayalardı iyiydi. Temiz bir dayak kafiydi. Ders olsun eşşekoğlu eşşeğe!

Rus pilotu öldürdüğünü kasıla kasıla anlatan gerizekalı ülkücü faşist Alparslan Çelik, tutuklanınca, ”Ben öldürmedim, yanımdakilere ateş etmeyin dedim, dinletemedim” diye savunma yapmış. Ulen siz ne kadar aşağılık, sizin ne kadar namussuz, sizin ne kadar ahlaksız insanlarsınız yahu. Bunların ağababaları da böyleydi. Satılmış katiller!

Tarihten ders alamayan iki millet vardır dünya üzerinde. Biri Türkler diğeri Adigeler! O sebeple burunları çamurdan çıkmaz. Dünyaya bir gram faydaları olmaz ama kene gibi asalak bir hayat sürerler. Tarihçi diye geçinen bir dingil var. Adı Erhan Afyoncu. Diyor ki, Osmanlı, haddini aşan elçiyi falakaya yatırırdı. İşte bu geçmişiyle övünen AKP hırsı çetesinin şimdi dünyada bir tek devletle doğru dürüst minasebeti yok. Gerçi, elçiyi falakaya yatırmak kadar acizce bir şey ancak Osmanlı’ya yakışırdı zaten.

02 Nisan 2016

Üniversiteli gençler bir binanın önünden geçerken, üst kat pencerelerinin birinden kız çocuklarının ”İmdat polis” çığlıklarını duyuyorlar. Hemen polisi arıyorlar. Polis gelene kadar de telefonlarıyla videosunu çekiyorlar. Polis geliyor içeri giriyor, çıkıyor ”bir şey yokmuş” deyip üniversiteli gençleri ordan uzaklaştırıyor. Gençler de çektikleri videoyu internette yayınlıyorlar. Vay sen misin internete koyan, polis gençleri alıp nezarete atıyor ve bir de işkence yapıyor. Savcı da 10 yıl hapis cezası talebiyle mahkemeye veriyor.

Bu memleket iyice ahlaksızlaştı. Polisinden, savcısına, savcısından mahkemesine hepsi tecavüzcü zihniyetin eline geçti. Bu gidişatın sonu kötü. Bu eşşekoüğlu eşşeğin oğulları kendi kızlarına veya oğullarına tecavüz edildiğinde bizim tarafa gelmesinler. Gitsinler tecavüzcülere hediyeler versinler. Eğer bize gelirlerse ve de eğer bizim anlayışımız iktidardaysa bunların hepsini kodese tıkacağız.

Şizofren’in emir eri savcıları da kendisi gibi küstah!

Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması için emir alan savcı Evliya Çalışkan, Dündar’ın savunması hakkında, “Aslında bir kopuş savunması izledik” ifadesini kullanmış. Can Dündar’ın “Ne kopuşu?” sorusu üzerine, savcı Çalışkan, “Sonra anlarsınız” diye cevap vermiş.

Gerizekalıya bakar mısınız! Zekeriya Öz denen öküz de mi size ders olmadı andavallar!

Netice de Can ile Erdem serbest kaldılar. Amma zannetmeyin ki ”Türk ‘adaleti” hassas terazisi sebebiyle serbest kaldılar. Obama Şizofren’e imbalı batırdı da ondan. İmbalın ne olduğunu bilmez yeni nesil! Öküzleri yönlendirmek için bir değneğin ucuna çakılan çiviye denir imbal diye. Öküzün kıçına dürttün mü hareketlenir.

01 Nisan 2016

Tayyip Recep Erdoğan adlı şizofren, Amerika’da kalp krizinden ölmüş. İslami üsüllere göre cenaze bekletilmez diye orada da gömmüşler.

Toprağı bol olsun.

1 Nisan şakası niyetineeeeee!

31 Mart 2016

Yolda giderken yerde bir gazete kağıdı parçası görsen üzerine basar geçersin. Veya biraz insan evladıysan alır çöpe atarsın. Amma altın bilezik görsen hemen yerden alır, cebine koyarsın veya gene insansan sahibi bulsun diye karakola bırakırsın.

Yani kıymetliysen, yerde de olsan sahiplenilirsin. Şizofren paçavra gibi! Gittiği her yerde çöplük muamelesi görüyor. Utanmıyor mu peki! Yahu onda yüz mü var utansın. Aşağıdaki resimi okuyucum yollamış. Bundan daha güzel anlatılamaz dangalağın pozisyonu!

Gün geçmiyor, tecavüz, saldırı, taciz haberleri çıkmasın. Katlanarak artıyor.

Gazetelerden biri ”Ne oluyor bize” yazmış. Ne olacak! Toplum çöküyor.

İnsanları bilimden, sanattan, edebiyattan, spordan koparıp, secdeye vardırmayı tek gaye olarak hedefine koyarsan neticenin bu olacağı kesindi. Bakın şeriatla idare edilen ülkelere, en çok erkek çocuğuna taciz orda. Kız çocuklarını zaten karı olarak alıyorlar. Hayvanlara tecavüz gırla gidiyor. Bu pisliğin içinde temiz kalmak için boğuşup duruyoruz. Fakat eninde sonunda bu pislik bizi de boğacak!

30 Mart 2016

Dünyanın en kötü memleketinde yaşadığımız bir vaka! Kendine Başbakan denen dangalak, Amerika’da yapılacak Nükleer toplantısına katılmak için hazırlıklarını yapıyor, görüşmeler için randevular alınıyor! Adam tam gidecek, öbür öküz çıkıyor ”Otur oturduğun yerde ben gideceğim” diyor ve üstüne vazife olmayan toplantıya Başbakan’ı çiğneyerek gidiyor.

Normal bir vatanda yaşıyor olsaydık, Başbakan ”hayır efendim! Sen oturuyorsun ben gidiyorum” derdi. Fakat bu atamayla başbakan olduğu için bir bardak soğuk su içip, kendini AKP’nin Meclis’teki toplantıda buldu. Muhalefeti dövecekmiş gibi efelene efelene konuştu. Sesini yükseltti. Masaya vurdu falan…

Bu zavallı adamın durumunu görünce; olayı, patrondan akşama kadar zılgıt yiyen aciz çalışanın eve gelip karısını dövmesine benzettim.

Böyle dangalak bir ülkede yaşıyoruz işte!

Amerika, burada ne kadar vatandaşı varsa geri çağırdı. Sebep, güvenlik! Tuhaf şeyler oluyor. Herkesin dilinde askeri darbe dedikodusu var. Yakında kokusu çıkar! Yahu arkadaş Şizofren’den kurtulacağız derken bu bastıkları evin yatak odasında fotograf çektiren sapık orduya mı kalacağız.

Ahlak, kültürün bir türevidir. Yani kültür ahlakın belirleyici tesirlerinden biridir. Bunun güzel bir misalini okuyucum yollamış. Aynen yolluyorum.

İngiltere’de 12 yaşındaki John Brown metro istasyonunda son model bir cep telefonu buldu. Telefon rehberinde ”anne” yazan kişiyi aradı ve ”Çocuğunuz cep telefonunu metroda düşürmüş, güvenliğe bırakıyorum.” dedi. Telefondaki kadın para ödülü vermek için John’dan adresini istedi. John ”Para önemli değil, sen de bir başkasına iyilik yap.” deyip telefonu kapadı.

29 Mart 2016

Okuyucularımdan gelen mesajlar çok birikti. CC yönetimi pek sıcak bakmıyor ama bazen zorluyorum. Bugün iki önemli okuyucu mesajını paylaşacağım sizinle. Birincisi Mete beyden. Diyor ki; ”Bize Türk bayrağının anlamını anlatırken; kırmızının, şehitlerin kanı olduğu söylenirdi. Meğer öyle değilmiş. Dökdükleri Anadolu halklarının kanlarıymış!”

İkinci önemli mesaj daimi okuyucum Servet beyden. Bir de resim yollamış.

Şöyle diyor Servet bey: ”Yukarda gördüğünüz Özel Harekatçı şerefsiz, Yüksekova’da bir evin yatak odasına giriyor ve odada bulduğu rujla aynaya ”Aşk Yüksekova’da başka yaşanıyor” yazıp internette yayınlıyor. Yarın bir gün geberdiğinde, memleketine ”şehit” diye gönderilecek. Birçok insanda bu resimi görmediği için bu it için gözyaşı dökecek. Ben artık iğreniyorum bunlardan.”

Son mesaj Nezahat hanımdan: ”Mülayim bey, muhalifliğinize hayranım. Çerkes diasporası kurumlarının üç maymunu oynadığı bu kritik dönemde bizim gurur kaynağımız oldunuz. Efendim benim aklıma şu takıldı. Paylaşayım dedim. Tayyip Erdoğan adlı hırsız katilin, ‘büyükelçilerin Can Dündar’ın mahkemesinde ne işi var’ demesi, o mahkemede yasadışı işlerin döneceğinin bir işareti miydi? Yani neden gizli saklı mahkeme kuruyorlar?”

Hiç aklınıza takılmasın Nezahat hanım. Yargısız infaz yapacaklardı. Şizofren’in kudurması o sebeple. Yoksa bir hafta önce aynı elçiler Beyoğlu Belediye Başkanı’nın (kendisi hırsız bir AKP’lidir.) koluna girip yürüyüş yaptılar. O zaman sesi çıkmıyordu hırsızın! Yani, bu adam çıkarı için her şeyi yapar, her şeyi söyler. Fakat sona geliyor!

Bu arada iltifatınız için de teşekkür ederim. Mahcup ettiniz.

28 Mart 2016

Faşist Türk ordusu ve polisinin içinde insan evlatı asker ve polis yok mu? Tabiki var. Hem de eli öpülesi görevliler var. Fakat bunların sayısı çok az. Süratle de mesleklerinden istifa ediyorlar. Bugün de ”Katliamlara ortak olmayacağız” diyen 12’si uzman çavuş toplam 23 asker daha istifa etmiş. Gazetede istifa eden gürevlerin ad ve soyadları da verilmiş.

Yani, gün geçtikçe faşizme teslim oluyor koskoca memleket.

Gaziantep’te Suriyeli bir çocuğun başını keserek katletmişler. Çocuk IŞID’ten kaçtığını sandı geldi buraya. Ne bilsin asıl IŞID’in bu topraklarda olduğunu!

26 Mart 2016

Şizofren;

”Amerika Başkanı Barak Obama’ya şunu bunu dedim” diyor…

Barak, ”Sallama! Yok öyle bir şey” cevabını veriyor.

”Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’e şunu bunu dedim” diyor…

Vladimir, ”Atma! Yok öyle bir şey” cevabını veriyor.

”Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e şunu bunu dedim” diyor…

Angela, ”Nayn! Yok öyle bir şey” cevabını veriyor.

”Hollanda Başbakanı Mark Rutte’ye şunu bunu dedim” diyor…

Mark, ”Yalan! Yok öyle bir şey” cevabını veriyor.

”Belçika Başbakanı Charles Michel’e şunu bunu dedim” diyor…

Charles, ”Ne diyor bu ya! Yok öyle bir şey” cevabını veriyor.

Bu diyaloglardan da anlaşılacağı üzere dünyanın en büyük yalancı liderine sahibiz. Ayrıca öyle böyle değil baya büyük hırsız. Üstüne üstlük Küstah.

Kara cahilliğini saymıyorum bile!

25 Mart 2016

Taştan heykele bile müstehcen diye saldıran, içine tüküren, ucube gören koca koca adamların çocuklara tecavüz etmelerini normal karşılamak normal mi? Benim birader, akşam kahvesini içerken, ”anasının dizini gürünce bile tahrik olan adamın çocuklara göz dikmesinden daha normal ne olur ki!” dedi.

Yani kardeşlerim, normal bir ülkede yaşamıyoruz vesselam!

Belçika’da onbinlerce insan terör protestosu yamış. İnanamayacaksınız ama ne bir tek TOMA çıkmış ortaya ne de çoluk çocuk demeden gaza boğan iktidar polisi. Niye insanlar ölümü göze alıp bu memleketlere iltica ediyorlar da Türkiye’de kalmıyorlar anladınız mı?

MHP’li faşist Oktay Vural ve itleri İstiklal Caddesi’ndeki patlama olan yere ziyarete gidiyorlar. Kahkahalar atarak kestane yiyorlar. Bunların insan evladı olmadığını artık görsün bazı Adige-Abhazlar!

24 Mart 2016

Herkes Ağaoglu denen orangutan ”Ortanca hanımla patlamanın olduğu yere gittim millet fakir karanfil bırakıyor ben gül bıraktım…” lafına takmış

Takmayın!

Siz oturun da kadim bir kültürün insanı olarak, bu hayvanlarla aynı havayı teneffüs etmek mecburiyetinizde olmanıza yanın!

Bir okuyucumdan geldi. Aynen yolluyorum.

Biz ne diyoruz? Batı ne yanıt veriyor?
Batı’ya diyoruz ki..
– Ey Avrupa, mülteciler senin de sorunun, insanlık sorunu..
– Bütün yükü bizim sırtımıza vuramazsın.. Sen de elini taşın altına koy artık.. Yıllardır duyarsız kaldın, sırtını döndün..
– Para vererek, yılda 75 bin sığınmacı alarak kurtulamazsın..
– Bu sadece Türkiye’nin sorunu değil, Batı’nın da sorunu..
*
Batı yanıt veriyor..
– Suriye meselesi bizim iç meselemiz diyen sizsiniz..
– Osmanlı’dan miras diyen sizsiniz..
– Akrabalık bağımız var.. Tarih, kültür bağımız var diyen sizsiniz..
– Ankara neyse Şam odur diyen sizsiniz..
– Halep’le Bursa’yı bir tutan sizsiniz..
– Onlar mülteci değil, bizim misafirimiz diyen sizsiniz..
– Kampları BM denetimi dışında tutan sizsiniz..
– Kampları yasak bölge ilan eden, muhaliflerin karargâhı yapan, kendi milletvekillerinizi sokmayan sizsiniz..
– Esad devrildikten sonra Şam’da cuma namazı hayali kuran sizsiniz..
M. TEZKAN

23 Mart 2016

Newroz’u kutlayanların arasındaydım. Dostlarımla. Devlet gene dirlik vermedi ama güzel geçti. Eski günlere döndük.

Reza Sarraf denen arkadaşı biliyorsunuz, hem İran devletini hem Amerika’yı dolandırmış, bunu yaparken de başta Şizofren olmak üzere AKP’li bakanlara rüşvet vermişti. İran bunun peşine düşünce, gidip Amerika’ya teslim oldu.

Bu ne manaya geliyor? Tek manaya geliyor: Şizofren’in sonu iyice yaklaştı.

Şizofren deyince, atlamayayım. ”Ben gidersem devlet çöker” dedi.

Bunu da manası; 80 milyonluk bir milletsiniz ama devleti yönetemeyecek kadar öküzsünüz!

Müslüman vakıf ve eğitim kurumlarında çocuklara tecavüz vakaları hızla yayılıyor. Memleketin her köşesinden bir haber geliyor. Peki bu tecavüzcülere bir şey oluyor mu? Yok!

Amma bu yüce devlet, Barış Bildirisi’ne imza attı diye, dalga geçer gibi bir akademisyeni Esra Mungan kızımızı hücreye tıktı.

Fotograflarını gördüm gazetelerde, erkek traşı olmuş gülümsüyordu. Şizofren ve AKP’li faşist dangalakların anlamadıkları bu işte. Bu insanların gülümsemelerini ne yapsanız yüzlerinden silemiyorsunuz.

22 Mart 2016

CC Notu: Sayın Hatko Mülayim seyahat nedeniyle yazısını yollayamamıştır.

v

21 Mart 2016

Dünyanın en kaypak, en üçkağıtçı, en ahlaksız esnafı bu topraklarda yaşar. Çıkarı için yemeyeceği halt yoktur. Milyon Dolarların döndüğü bavul ticaretini, gelen Rus kadınlarına fahişe muhamelesi yaptıklarından yok ettiler. Daha geçenlerde bir İrlandalı turiste onlarcası saldırdı, linç edeceklerdi, İrlandalı tek başına bunları haşat etti.

Gezi olaylarında eline pala alıp, gençleri kovalayan bu gerizekalılar, şimdi IŞİD canlı bombasının kendini patlatıp, İstiklal Caddesinin boşalmasına sebep olunca terörü protestosu yapmışlar. Beyin olmadığı için, kendilerine ”Ulan bu gençler de terörü protesto ediyorlardı, biz niye onlara saldırdık ki” sormadılar.

Şimdi Beyoğlu Belediye Başkanı olacak şebek, bu maymunlar için halka çağrı yapıyor ”gelin alışveriş yapın” diyor.

Zavallısınız, zavallı.

Ahmet Altan: ”Erdoğan geçici süreliğine seçilmiş birisi, işlediği suç varsa yargılanacak!” demiş. Balyozcular içinde buna benzer laflar etmiştin Ahmet, adamlar şimdi Doğu’da katliam yapıyor. Yani siyasal tespitlerin nanay kardeşim!

19 Mart 2016

Başörtülü bacıma saldırdılaarrrr, üzerine işedileeeeerrrrr, çocuğunu havalara fırlattılaaaaarrrrr, diyerek dünyanın en yalancı ve hırsız politikacı unvanını alan Şizofren’in Batı’ya ”dürüst olun, dürüst” demesine ister küfredin, ister gülün. Ben küfrettim!

20 daireli bir apartmanda yaşıyorsunuz farzedin!

Tüm daireler tanıdık, komşu.

Fakat, 19 daire birbirlerine ziyarete gidelerken, size ”bizim evimize gelme kardeşim” derlerse, ne yaparsınız?

Sebebini sorarsınız!

Onlarda sebep olarak; ”Karını dövüyorsun, çocuklarını vara-yoğa cezalandırıp günlerce odaya kapatıyorsun. Annene babana eziyet ediyorsun. Balkondan aşağı sigara izmaritleri atıyorsun, tükürüyorsun. Apartman parkında arabanı 2 arabalık alanı kaplayacak şekilde park ediyorsun. Seni uyardığımızda, ”eeyyyyy apartman sakinleri, siz benim özel hayatıma karışamazsınız!” diye posta koyuyorsun.” diyorlar.

Ne yaparsınız?

İki yol var önünüzde!

Ya 19 daireyi ziyaret etmeyip, kendi evinizde yaşayacaksınız.

Veya insan olacaksın!

İşte Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Avrupa Birliği ile alakalı pür-meali budur!

Anlaya!

18 Mart 2016

HDP legal bir parti mi?

Evet! Meclis’in üçüncü büyük partisi.

HDP’nin Nevruz için bastırdığı davetiyeler yasal mı?

Evet! Nevruz illegal mi de davetiyesi illegal olsun.

Eee, o zaman ne halt yemeye çantasında HDP Nevruz davetiyeleri çıktı diye İngiliz hocayı sınır dışı ettiniz?

Suçlamaya bakın: Çantasında terör örgütü davetiyeleri bulundu!

Diğer hocaları da bildiriye imza koydukları için kodese tıktılar.

Sıkı durun şimdi!

Bacaksız gerizekalı başbakan kasıla kasıla ”Tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldıralım. Hodri meydan” dedi ya! İşte bu olanlara dayanarak dedi.

Yani esir aldıkları mahkemelere güveniyorlar. Nasıl olsa hırsıza, katile, tecavüzcüye ceza yok. Başta Şizofren hırsızı olmak üzere tüm AKP’li hırsız milletvekillerini bu satın aldıkları mahkemelerde aklayıp, HDP’lileri süründürecekler.

Sizin parti adınızdaki adaletin içine camız kakasını yapsın emi!

Hayatınız dalavere, hırsız alçaklar!

Susma, sustukça sıra sana gelecek diye bir slogan var ya, o yaklaşıyor. Şimdi sırada yalaka takımı var. Şizofren’in en ”açıksözlü” dalkavuğu olan Fatih Altay’lı da kapı önüne kondu.

Şizofren ”300 şehit verdik ama bu toprakların vatanımız olduğunu gösterdik” demiş. İşte böyle bir memlekette yaşıyoruz. Halbuki ben o 300 insanın hayatta olmalarını ve bu vatanda yaşayan diğer insanlara, sağlık, bilim, ekonomi ve saire alanlarda hizmet vermelerini tercih ederdim. Vatan o zaman vatan olurdu!

Ama bu hırsız katilin vatan mantığı: Benim oğlum ölmedikçe 300 şehitin lafı mı olur! Vatan sağolsun!

17 Mart 2016

Şizofren yolun sonuna geliyor zannedersem. Bugün ”Ben gidersem devlet yıkılır” demiş. Bunu kendini bir b.k olduğunu düşündüğü için veya kibrinden demiyor. Kor-ku-yor. Yani son yaklaştı. Amma ne demiş atalar? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste! Gerçi bundan pek aheste de çıkmayacak o da ayrı!

16 Mart 2016

Suçun nevi mühim değil. Bir suç tutun aklınızda.

Bu suça; X savcısı başka, Y savcısı başka iddianame hazırlıyor. X hakimi başka, Y hakimi başka hüküm veriyor.

Hukuktan anlayan okuyucularımız yardımcı olsun, biz nasıl adaletten emin olacağız?

Yaşadığımız toprakların temel meselesi bu iken, Şizofren artık kim ses çıkarırsa içeri tıkacak.

CHP’nin AKP’den daha tehlikeli bir parti olduğunu millet anladığında yaşadığımız topraklar demokratik, yaşanılır bir ülke olacak.

Mesela, CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç! Bu şebek, çıktı Meclis’te ”Çerkesler bu topraklara ihanet etmedi.’ diye saçmaladı. Biri bu dangalağa ‘Bu lafınla Kürtlerin ihanet ettiğini vurgulaman çok salakça, Kürtler bu toprakların asli unsuru. Senin mantığından bakarsan asıl Türkler bu topraklara ihanet edip, sonradan geldiği topraklarda kan döküyor.” demeli.

Amma netice değişmez. CHP bu ülkede derin devletin emniyet sübabıdır. Engin adlı bu çocuk ve benzerleri de bunların güttüğü sığır sürüsüdür.

‘Bu suça ortak olmayacağız’ bildirisine imza atan akademisyenlerin suçlanıp, kendi ayaklarıyla gittikleri mahkemede ‘Kaçma şüphesi var’ diyerek içeri tıkıldığı tek ülke burasıdır!

15 Mart 2016

Sedat Peker adlı bir gerizekalı var. Hepinizin malumu! Hani şu ”oluk oluk kan akıtacak” şempanze!

Beyzadem ”İstihbaratımız Çeçen mücahitleri Moskova’da bombalı eylemler yapabilmesi için eğitmeli” buyurmuş. Adam işi biliyor. Doğru adrese teslim, sipariş veriyor.

Normal, insan evladı Çeçenleri ayırıyorum kenara; bu mücahit adı altında örgütlenen tecavüzcü Çeçenlerin ne halt olduklarını diaspora artık görmelidir.

İlk önce insan evladı Çeçenler bu namussuz alçakları aralarından defetmeliler, sonra diğer Kafkas halklarının Türkiye’deki diasporaları. Çeçenistan’daki Çeçenler ve Kafkasya’daki halklar bunların tecavüzcü, kadın satıcısı namussuzlar olduklarını görüp çoktan kendi içlerinden temizlediler. Amma -özellikle buradaki dernekler- bilhassa Kaf-Fed ve türevleri hala bunlara pirim tanıyor.

”Ramazan’da sokakta sigara içen adamı, ”Hassasiyetimizi kaşımayın” diye kesmeye kalkan Müslümanların, Ensar Vakfı’nda 45 çocuğa tecavüz edilmesine tek kelime etmemeleri, bunların ne kadar aşağılık yaratık olduklarının en güzel ispatıdır.

Ensar Vakfı’nın koruyucu ve kollayıcısı Şizofren, 45 çocuğa tecavüz konusunda tek kelime laf etmeyip, ”terör ve terörist tanımını yeniden yapmalıyız” dedi.

Mesela şu barış imzacıları! Ne o öyle? Yazın terörist!

45 çocuğa adamların tacavüz etmiş! Diyeceğin bir lafın yok mu?

Eğitimde fırsat eşitliği diyenler. Bunlardan iyi terörist mi olur! Yazın terörist!

Yahu arkadaş 45 çocuk!

Evet çocukları da kullanıyorlar. Ellerindeki bilyeleri polislere atıyorlar. Çocuk da olsa, devletin şefkatli kucağına oturmuyorsa teröristtir. Yazın tüm çocukları listeye!

Ulen, Ensar Vakfı’ndakiler 45 çocuğa tecavüz etmiş!

Terör ve terör tanımını yeniden yapmalııııyııııızzzzzzz!

Anladım! Adam diyor ki, çocukmuş, ölüymüş, hayvanmış, kadınmış, erkekmiş, yaşlıymış, gençmiş farketmez, tecavüz edebilirsiniz, yeter ki, barış demeyin!

14 Mart 2016

Ankara gene kana bulandı. Kirli savaşın kirli katliamları bunlar. Türk ordusu ve polisi Doğu’da sivil insanları katlederken, karanlık eller de Ankara’da sivilleri katlediyor. Verilmek istenen mesaj sanki şu: Sen Kürt sivilleri katledirsen ben de Türk sivilleri katlederim. Yani kırma camımı, kırmayım camını!

Savaş, hele hele Şizofren gibi insanlıktan ve ahlaktan nasibini almamış bir hırsız tarafından yönetiliyorsa, daha çok masum insanın canına malolacak.

Kürtler uyandı. Sıra Türk halkında! Eğer uyamaya devam ederlerse başları çok kötü belaya girecek.

Tek yol var: Barış.

Türk derin devleti deyince, kim bunlar diye soran çokça okuyucum var. Derin devlet deyince karanlık bir örgütten bahsetmiyorum. Mesela Hulki Cevizoğlu denen dingil, derin devletin televizyon yüzüdür. Doğu Perinçek başka bir örnek! Banu Avar adlı kadın mesela! Son zamanların popüler faşisti Yılmaz Özdil!

Yani demem o ki, bunlar hergün karşınıza çıkıyor. Ama siz farkında değilsiniz.

Dünyanın her memleketinde ispiyoncu, muhbir vatandaşlar vardır. Amma buradaki kadar çok olmaz. Gazetelerin yazdığına göre RTÜK denen sansür kurumuna 2 ayda tamı tamına 8 bin 918 ‘terör’ muhbirliği yapılmış. Bu da nasıl bir kültürle içiçe yaşadığımızı gösteriyor. Yazık!

12 Mart 2016

Dünya alem biliyor ki, Şizofren’i bu milletin başına bela eden Amerika! Deliğe süpürmediler!

Gene dünya alem biliyor ki, Amerika istemesin, 2 günde bu dangalağı alaşağı ederler. Deliğe süpürür, sifonu da çekerler yani.

Dünya alem bunları bilirken, Şizofren’in korku film karakteri İbrahim Kalın adlı basın açıklamacısı çıktı; ABD’nin eski Ankara büyükelçileri Morton Abramowitz ve Eric Edelman’ın ortak kaleme aldığı ve Şizofen’i tenkit yazısıyla alakalı, ”Türkiye’ye talimat verdiğiniz günler geçti beyler” dedi, iyi mi!

Vay be. Analar ne aslanlar doğuruyormuş ha!

Peki Şizofren ne diyor bu duruma?

Tııısssssss!

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, “Ankara’ya iyi niyet göstergesi olarak Suriye’ye giden kamyonların denetlenmesi için gümrük kapılarına uluslararası gözlemcileri davet etmeyi teklif edebiliriz. Bu, Ankara’nın dedikleri doğruysa Türkiye’nin yasadışı sevkiyatlara karıştığı efsanesini ve bu yöndeki suçlamaları yok etmenin en kolay seçeneğidir.” deyince AKP yandaşlarında bir panik, bir panik! Ateş püskürüyorlar.

Evinde sahte para matbası kurmamışsan, polisin evini arama isteğinde panikler misin? Yooo, hatta ”gelin bir acı kahvemi için” dersin!

Bunlar boğazlarına kadar pisliğe battılar.

CHP ile HDP ”gelin her partiden milletvekili olan bir grup oluşturalım, doğu illerine yollayalım, orada ne olup bittiğini Meclis’e rapor etsinler diye” teklif götürüyor, MHP ve AKP’liler ret cevabı veriyorlar. Hani orada PKK’lılar vardı. Sivil insanlar katledilmiyordu.

Ben onu beşi bilmem! Bunların hepsi eninde sonunda Türk adaletinden kaçsalar da milletlerarsı mahkemelerde yargılanacaklar. Bu insanlık suçunun cezasını eninde sonunda çekecekler. Bunları Allahları bile kurtaramayacak! Bahse girmek isteyen varsa buyursun!

Kocaeli’nin Karamürsel İlçesi’nde MHP Karamürsel İlçe Başkanı Orhan Kılınçsoy bonzai sattığını iddia ettiği kişiyi sahilde herkesin gözü önünde tekme tokat dövmüş. Videosu var. Orhan Kılıçsoy denen eşşekoğlu eşşeğe biri de çıkıp, ”Ulan gerizekalı, senin ilçende karakol yok mu, polis yok mu, ne b.k yemeye polisin vazifesini sen yapıyorsun gerizekalı, herkes adaletini kendi kurmaya çalışırsa işin sonu nereye varır” dememiş.

Gelelim Ara Güler adlı şebeğe! Her milletin içinde böyle aşağılık, böyle şahsiyetsiz, kendi insanının kafasını yere eğdiren adamlar çıkar. Türk basını bu gerizekalıyı niye bu kadar şişiriyor, ”usta” diye kakalıyor anlıyor musunuz! Çünkü adam Ermenilerin yüz karası, ne yalan söyleyeyim resmini görünce midem bulanıyor!

11 Mart 2016

Artık öyke azdılar ki, akıl almaz şeyler yapıyorlar.

Mahkeme karar alıyor, Şizofren’i protesto edebilir diye vatandaşa bir caddeye girmesi yasaklanıyor. Önce ben dalga geçiyorlar zannettim. Amma haberi okudukça ciddi ciddi bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına bir caddeye girme yasağı getirilmiş. Yahu neresinden tutulur bunun? Haber şöyle: Sakarya’da ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçlamasıyla hakkında soruşturma başlatılan Melike Kara’nın halkın toplu halde bulunduğu bazı alanlara gitmesi ‘adli kontrol önlemi’ adı altında yasaklandı. Karara göre, Kara, Sakarya’nın en işlek yerleri olan Atatürk Bulvarı Meydanı, Kentpark ve Çark Caddesi’ne giremeyecek. Mahkemenin kararı ile basın açıklamaları ve yürüyüşlerin yapıldığı yerlere gitmesi yasaklanan Melike Kara, karar nedeniyle işine gidemeyecek.

Yaptıkları akıl almaz işlere bir misal daha:

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, Gülen cemaati mensuplarını ve ona destek verenleri işaret ederek, “Paralelcileri ve onlara destek verenleri uyarıyorum, sesinizi kısın ve ortalıkta fazla gözükmeyin. Vatandaş hakimler kadar ‘anlayışlı’ davranmayabilir” demiş. Yani Abdurrahman adlı bu öküz aleyhisselam alenen insanları tehdit ediyor!

Adalet Bakanı olacak Bekir Bozdağ adlı dangalak, ”AYM’nin Dündar ve Gül kararı bir hukuk cinayetidir!” buyurmuş. Bu şebeği doğudaki katlettikleri insanların ailelerine teslim etmek lazım. Hukuk cinayeti nasıl işlenirmiş görsün eşşekoğlu eşşek!

Boğaziçi Köprüsü’ndeki intiharda ‘atla’ dedikleri öne sürülen kadınlar: ”Boşboğazlık ettik” demişler. Bence mesele o kadar basit değil. Türk insanı son 20 yılda inanılmaz derecede canileşti, insanlıktan çıktı. Sokağa çık, insanların suratına bak. Yüzde 80’i her an seni öldürecekmiş gibi bakıyor. Nitekim, bir seyyar satıcı, Suriyeli bir çocuğu tuttuğu gibi yere çarptı. Videoları var. Yani doğudaki katliama niye ses verilmiyor diyenlere söyleyeyim; bunlar insanlıktan çıkmış, fırsat bulsalar kendileri yapacak katliamı.

10 Mart 2016

Sen hırsızlık yap, bu ortaya çıksın,
Savcıları, hakimleri sürüm sürüm süründür,
Oğlunu tutuklamaya gelecek polisleri ölümle tehdit et,
Namus yemini edip yeminine sadık kalma,
Her türlü yalanı söyle,
İnsanlara hakaret et, cezasız kal…

Sonra…

Sonra ortaya çıkıp; kuş beyninle Anayasa Mahkemesi’ne akıl ver, yönledirmeye uğraş.

Ben hayatımda çok yüzsüz şarlatan gördüm ama senin gibisini görmedim!

Enkazın üzerine ölülerini uzattıkları iki küçük çocuğu gördünüz mü? CC izin vermediği için bu resimi yollamıyorum. Fakat bu çocukların ahı sizden öyle bir çıkacak ki, dünya alem arkanızdan def çalacak alçak, namussuzlar.

HDP’li eşbaşkanların, ve 3-4 milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için faşist AKP’liler öalışıyor. Yıllar önce de yaşamıştık bu sahneleri. O zamanki iktidarın köpeği onlarca polis, Meclis’ten çıkardıkları milletvekillerinin kafalarının bastırarak renolara bindirip götürmüştü. Şimdi aynısı olur mu? Hiç zannetmiyorum. Buna güçleri yetmez. Yok eğer illa da yapacağız derlerse bu sefer durum felaket olur! Benden söylemesi. 12 milyon seçmeni kimse tutamaz.

MHP’li faşistler ”Dünya Kadınlar Günü”nü kutlamak için sokağa çıkmış kadınlara saldırı, ”Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diye slogan atmışlar. Bunların 12 Eylül öncesi nasıl kullanıldıklarını anladınız mı? Mal bunlar mal! Başına bir çoban ver, uçurumdan atlarlar, bu kadar koyundur bunlar!

09 Mart 2016

Türk gazetecilerinin içinde aşırı Türkçü (MHP’den de öte) gazeteciler vardır. Mesela Emin Çölaşan, mesela Saygı Öztürk, mesela Yılmaz Özdil, mesela Soner Yalçın… Bir isim daha vardır ki, o bunların ağababasıdır! Ertuğrul Özkök!
Bu arkadaş, eski solcu diye anılır fakat doğru değildir. Solculuk yakıştırması sadece kendine entelektüel alanda yer açmak içindir. Yoksa bunu solcu diye kim yanına alır!

Neyse, sadede geleyim; bu çakal, göya Kürtlere o kadar çok hak tanımış ki, Türk devleti aynı haklardan bir Türk olarak kendi de istiyormuş.

Esasında ne iyi olurdu!

Mesela ilk olarak Şanlı Türk Ordusu’nun şanlı subayları buna insan b.ku yedirebilirler. Sonra bunu beyaz Toroslara bindirip, faili meçhul yapabilirler. Topların namlusunu evinin salonuna doğrultup, bu tam şarabını yudumlarken mermiyi basabilirler. Sonra bunun karısını öldürüp, çırılçıplak sokakta sergileyip, fotograflarını medyaya dağıtabililer. Sonra bu çakalı kafasından bağlayıp arabalarının arkasından sürükleyebilirler.

Al sana Kürtlere tanınan hakların aynısı Ertuğrul Özkök hazretleri!

Şizofren gene durmadı ve saçmalama serisine devam etti. ”Bu ülkede milletin soyunu kurutmak için yıllarca doğum kontrol uygulamaları yapıldı.”

Senin soyunu kurutamadıklarına göre başarısız bir uygulama olmuş!

Kadınların gününü bile kutlatmayacak kadar zıvanadan çıktılar!

En felaketi de Çorum’da olmuş. ”Yiğit” Çorumlular kadınlara saldırmışlar. ”Yiğit” olmayan Çorumluların kafası öne eğilmiştir.

08 Mart 2016

Bütün kadınların ”8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü kutluyorum. 68 yaşımda kanaat getirdim ki, dünyayı kurtarırsa kadınlar kurtaracak.

Şanlı Türk Ordusu’nun Genel Kurmay’ından açıklama yapılmış. Demişler ki; Askerimiz Güneydoğu’da ‘Nobellik’ operasyon yapıyor!

Bence de!

Hiçbir Nobellik film de bile bu kadar alçakça, bu kadar onursuzca kendi insanlarını, çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek demeden yakarak katleden bir ordu olmadı. Tabi ki, Nobellik olacak!

Tha sizin belanızı versin!

Bu Nobellik Ordu’nun yan kadrosu olan polisin kumpasa getirip katlettiği Tahir Elçi’nin karısı Türkan Elçi: ”Tahir’in mezarını korumak istedim; etrafına duvar ördürdüm” demiş.

Valla doğrusunu yapmış. Bunlar dirilerden de korkuyorlar, ölülerden de!

Bulaşmayayım şunlara diyorum, olmuyor.

Isparta Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekan Vekili Prof. Rifat Okudan, cinsel ilişki sırasında şeyhini düşünenlerin, güzel ahlaklı çocuk sahibi olacağını öne sürmüş.

Bunların topluca tımarhaneye tıkılması lazım arkadaş, onu-beşi bilmem ben!

07 Mart 2016

Cehalet ve alçaklık insanı o hale getirir ki, insaları birbirine kırdırmak için söylediğin provakatif yalanları kendin yapmak durumunda kalırsın.

Şizofren hırsızından bahsediyorum. Meydanlarda koyunları kışkırtmak için ”Benim başörtülü bacılarıma saldırdılar” diye höykürürken, bugün başörtülü kadınları gazlayıp, kafa kırıp, göz çıkardı. Yüzlerce kadın yaralı!

O kadınlar için söyleyecek çok şey var da, Hırsız vurmuş bir de ben vurmayayım diye yazmıyorum.

Şanlı Türk Ordusu ve polisinin Cizre’de yaptıklarını, gazeteci Nurcal Baysal’ın yazısından aynen aktarıyor ve alçak namussuzlara kaldı bu memleket diyorum:

Cizre’de yıkıntılar arasındayım. Yanıma gelen Cizreli bir genç, “Nurcan Hanım bu gördükleriniz Cizre’nin görünen tarafı, ama bir de dışarıdan görünmeyen ya da görülse bile yazılmayan daha vahim şeyler var. Size onları gösterelim” diyor.

(…)

Binanın içinde bizden başka hasar tespiti yapan belediye çalışanları ve sivil toplum örgütlerinden insanlar var.

Özel harekâtçılar bu daireleri kullanmışlar. Dairelerden birine giriyoruz.

Yatak odası olarak kullanılan odada yerde kadın iç çamaşırları var. Yanımdaki genç Cizre’de tahrip edilen tüm evlerde öncelikle kadınların iç çamaşırlarının sergilendiğini söylüyor. Kadın iç çamaşırlarının arasında kadın resimleri de görüyoruz. Oraya buraya atılmış kullanılmış prezervatifler var. Binada inceleme yapan başka bir ekip aşağıdaki marketteki tüm prezervatiflerin alındığını söylüyor. Bu manzaraya tezat bir sehpanın üzerinde dini bir kitap duruyor.

(…)

Evlerde en çok görünen duvar yazıları ise “kızlar geldik”, “biz geldik, siz yoktunuz” gibi yazılar. Başka bir dairenin kapısında “fıstığın evi” yazılmış. Yerde bir balta var, televizyon ve diğer eşyaların bu balta ile parçalandığı anlaşılıyor. Değerli eşyaların ise hepsi çalınmış. Bir adam, çocuğun kumbarasındaki demir paraların bile götürüldüğünü söylüyor.

Yazı böyle devam edip gidiyor. Hepsini okumak isteyen okuyucularım linke tıklasınlar…

Cizre’deki evlerin içinden: ‘Kızlar biz geldik siz yoktunuz’ yazıları, yerlerde sergilenen kadın çamaşırları!       Devamı >>>

05 Mart 2016

İnsanda izan kalmamışsa ne dese ”he” deyip geçmek lazım. Yüzde 99.9’u Müslüman bir memleketin milletvekili ”Erdoğan’ı gördüğümüz zaman ‘Salli Ala Muhammed’ deriz” diyor ve bu ümmetten ses çıkmıyor!

Hristiyanların peygamberi İsa,
Müslümanların peygamberi Muhammet,

geriye bir Allah kalıyor.

Uzak değil bir zaman sonra bizim Allah’ımız Erdoğan sesleri de duyarsınız.

Adamlar su içtiği bardağa kutsal emanet muamelesi yaptılar yahu!

İşte gerizekalılık böyle bir şeydir.

Bizim Adige Taha’nın da CNN’deki programlarına son verilmiş. İktidar evlatlarını yemeye başlamışsa sonu da gelmiş demektir. Taha’nın yaptığı yalakalıklar yanına kar kalmadı. Olan ona oldu. Yazık.

Şizofren Suriyeli mülteciler ile alakalı olarak 10 milyar Dolar harcadık diyip duruyor.

Eğer harcamış olaydı varya, belgelerini her gün gözümüze sokar, bizi belge manyağı yapardı. Ama alenen yalan söylüyor hırsız!

04 Mart 2016

Bir gazeteci aşağıdakileri yazmış:

– Elinden gelse Türkiye’de toplu katliam yapacak bir zihniyeti var.

– Hiçbir ülke bu kadar sabırlı olamaz. Hiçbir ülke, bu kadar gözü dönmüş bir siyasi kişiliği kaldıramaz. Hiçbir ülke, böyle bir kişiliği “siyasi kimlik” olarak hazmedemez.

– Ölümden güç devşirenden barış, özgürlük çıkmaz. Her sözü ölüm olan birinden hayır gelmez.

– Elinde silah, Türk-Kürt ayrımı yapmadan herkese kurşun yağdıran bu adam hepimiz için bir tehdittir!

Kahvedeki AKP’li koyunlara okudum bunları sesli olarak. ”Sen gomonistsin onun için dünya liderimizi karalıyorsun, Tayyip Erdoğan’ı çekemiyorsun!” diye tepki verdiler.

Sıkı durun!

Bu yazıyı Yeni Şafak’ın Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş için yazmış.

Kahvedekilere bunu söyledim. İnanmadılar. Gazeteyi suratlarına fırlattım.

”Hepiniz koyunsunuz” dediğimde de kızıyorlar.

Şizofren’e yağcılık olsun diye ”karizmatik” diyorlar.

Yüzde 40’ının süzme salak, yüzde 30’unun da (benim kuşaktakiler tanır) Sülün Osman olduğu bir milletin başındaki adam nasıl karizmatik oluyor biri açıklarsa iyi olur!

03 Mart 2016

Çiğdem Anat adlı gazeteci bir kız var. Eskiden televizyonlarda görürdüm. Burun deliklerini gözümüze sokarak haber sunardı. Bir yazısını okudum. Dört parti liderine notlar yazmış. Şöyle diyor:

Ey Bahçeli; bu cumhuriyeti yıkacak yeni anayasaya su verecek misin?

Ey Kılıçdaroğlu; bu cumhuriyeti koruyacak, cesaret, yiğitlik, akıl mühendislerine partiyi teslim edecek misin ?

Ey Demirtaş; Bugün Kürt meselesi ikinci sıraya düşmüştür , önce memleketi kurtaracağız diyebilecek misin?

Ey Davutoğlu; Ne yardan, ne serden vazgeçerim tavrını bırakıp, doğru bildiğini korkmadan söyleyecek misin?

Ben Selocan’a söylediklerine takıldım. ”Kürt meselesi ikinci sıraya düşmüştür, önce memleketi kurtaracağız diyebilecek misin” diyebilmek en basit haliyle bir ”çüüüüüüşşşş”ü hakediyor. Kızım Çiğdem, sen yine burun deliklerinle bakıyorsun meseleye. Aç gözlerini! Kürt meselesi var olduğu için memleket batıyor, a benim ahmak kızım!

Hayatta en kızdığım tipler, halkına yapılan hakaretleri görmeyip, ”güç”e yalakalık yapanlardır. Bunlardan üç örnek yazayım, siz meselenin ne olduğunu şıp diye anlarsınız.

Mehmet Metiner.

Ara Güler.

İbrahim Tatlıses.

02 Mart 2016

Türk halkı, yatıp kalkıp PKK’nın IŞİD gibi olmadığına dua etsin! Yoksa şu anda İstanbul’da bile kelleler kesiliyordu…

Türk ordu ve polisinin bu kadar kalleşçe kendi vatandaşını katletmesindeki cüret de bundan kaynaklanıyor. Yani PKK bir IŞİD değil! Bakın geçenlerde sınırda bir Türk astsubayın (IŞİD alçağını geçirmedi diye) kafasını kesip, komutanına bedenini teslim ettiler. Şanlı Türk ordusu ”tık” diyemedi. Diyemez de! Türk ordusu ve polisinin gücü anca gariban kaçakçılara yeter… Türk basını da farklı değil, bu haberi arka sayfalarda pul kadar verdiler.

Şu Yılmaz Özdil faşisti mesela; çoluk çocukları katleden bordo berelinin hayatını roman gibi yazarken, IŞİD’in kafasını kestiği astsubayı görmezden geldi.

Demem o ki; Türkçü kim varsa, ister ordu olsun, ister polis, ister gazeteci kalleşlikte sınır tanımıyor kardeşim.

Türkçü olup bir de İslamcıysa zaten hiç durma yanında, kaçabildiğin kadar uzağa kaç. Başbakan olacak salak aynen şunu dedi yahu: ”HDP, Ermeni çeteler gibi Rusya’yla işbirliği yapıyorlar!”

Ulen zibidi sen kadınların ırzına geçen, onları pazarlarda satanlarla işbirliği yapıyorsun, onlara maddi manevi koltuk çıkıyorsun. Sen dön de aynaya bak şempanze herif!

Tabii Kürtlere verilen mesaj şu: Sizin de Ermeniler gibi soyunuzu kırarız.

Kırarlar mı, biraz zor artık!

Bu salağın, ondan da salak bir yardımcısı var, hani her fotografında saksı tutar gibi poz veren Yalçın Akdoğan adlı dingil. O da demiş ki; ”Türkiye savaş meraklısı değil ama Türkiye ulusal güvenliğini korumak durumundadır. Türkiye’nin ulusal güvenliği de hudut kapısından başlamaz.”

Her salak, karşsındakini salak sanırmış! Bu adama söylenecek tek şey bu!

Şimdi Türkçü Adige-Abhazlar kızıyor bana ama ellerini vicdanlarına (kaldığını zannetmiyorum ama) koyup cevap versinler. Şizofrenin AYM’sinin kararını tanımama lafını Selocan söyleseydi, ne yaparlardı?

Dişlerini sökerlerdi, dişlerini.

Bunların adaleti, ancak kendilerine yarıyorsa düzgün tartar…

01 Mart 2016

Aşağıdaki istatistik verilerini okuyun ve sonra nasıl rezil bir ülkede yaşadığımızı kafanızı duvara vura vura anlayın!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 2014 yılının insan hakları ihlalleri açısından, 12 Eylül darbesinde yaşanan dönemi aratmadığını söyledi. Bu durumun uluslararası verilere de yansıdığını belirten Tanrıkulu, Türkiye’nin 167 ülke arasında, demokrasi endeksine özgürlükler açısından 132’inci sırada yer aldığını ifade etti. Tanrıkulu, uluslararası kuruluşların verilerine göre, şu sıralamaya yer verdi:

“Türkiye ifade özgürlüğünde 180 ülke arasında 154’üncü sırada.

Basın özgürlüğünde 197 ülke arasında 137’inci sırada.

İnternet özgürlüğünde, ‘internetin kısmen özgür olduğu’ ülkeler arasında.

Cinsiyet eşitsizliğinde 142 ülke arasında 125’inci sırada.

Kadınların işgücü katılımında 142 ülke arasında 128’inci sırada.

Eğitim kalitesinde 65 ülke arasında 62’nci sırada.

Çocuk yoksulluğunda OECD ülkeleri arasında son sırada.

Çocuk gelin sayısında dünya üçüncüsü.

İnsan hakları ihlalleri sıralamasında en kötü 5’inci ülke.

Gazetecilere karşı kötü muamelede 117 ülke arasında en kötü 3’üncü ülke.

Doğum sırasında anne ölümlerinde 183 ülke arasında 142’inci sırada.

Bebek ölümlerinde 221 ülke arasında 84’üncü sırada.

Türkiye iş kazalarındaki ölümlerde Avrupa birincisi, dünya üçüncüsü.

Yolsuzluk Algı Endeksine göre Avrupa’da 38 ülke arasında 27’nci sırada.

Kadına şiddet, ABD’nin 2 katı, bazı Avrupa ülkelerinin 10 katı oranında.”

Daha ne olsun!

29 Şubat 2016

Tayyip: “Ben Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” dedi.

Bunun tek açıklaması var: Kafayı iyice sıyırdı…

İşin kafadan sakatlık kısmı doktorların işi. Amma sözleri onu kodese götürecek. Çünkü alenen suç işliyor ve bunu bir de dayılanarak yapıyor. Büyük ihtimalle, silahlı bir gücü var ve buna güveniyor. Bakalım, göreceğiz!

Görünen o ki, bir manyak yüzünden bu topraklar daha çooook kanla sulanacak!

Bu durumda daha ne yazılır ki?

27 Şubat 2016

Onlar; sivil insanları, çoluk çocuk demeden, genç-yaşlı demeden, kadın, hamile demeden katledip, cenazelerini yakınları tanıyamasın diye yakarak yok edebilirler.

Onlar; katlettikleri kadınları cenazelerine işkence yapıp, çırılçıplak soyup sokaklarda poz verebilirler, gençleri işkenceyle öldürüp, TOMA’ların arkasında sokaklarda sürükleyebilir.

… Ve onlar, binlerce insanın barış için toplanıp, miting yapmak istedikleri yere canlı bomba yollayıp, yüzlerce sivil insanı katledebilir, sonra da suçu sizin üzerinize atmaya çalışabilirler…

Ammmaaaaaa…

Siz askeri araçlara bile olsa binlerce sivilin olduğu bir caddede canlı bomba ile saldıramazsanız.

Eğer saldırırsanız ‘’Onlar’’dan hiçbir farkınız olmaz.

Haaaaaaa! Türk ordusu ve polisi ailemin insanlarını yakarak katletse, ben ne yaparım o ayrı! Yani, bekara karı boşamak kolaydır, onu da belirteyim!

Bu topraklarda Kürtlerin Türkleşmesi beklenir, Lazların da, Ermenilerin de, zaten Türkleşmiş olan Adige-Abhazların da… Fakat Türkler hiçbir şekilde insanlaşamıyor. Tüm mesele budur!

Hatko Bağdat, Ahmet Hakan hakkında güzel bir yazı yazmış. Tümünü okumanızı tavsiye ederim. Ben bir kısmını aktarıyorum size.
Canlı bomba eylemi her açından korkunç bir suçtur. Buna gösterdiği tepkiye eyvallah. Fakat Orhan Doğan’ın yaka paça Meclis’ten atıldığı günleri özleyen bir devlet varken tüm HDP vekillerine “Parlamentoda ballı maaşlar alıp gel keyfim gel diyeceğinize… Gidip kendinizi patlatsanıza” diyemezsiniz. Derseniz o vekillerin bir tanesinin burnu kanasa zalimlerle aynı cümlede adınız geçer. Aradan yıllar geçince Ahmet Kaya’ya çatal atanlar gibi anılırsınız.
Ahmet Hakan, HDPli vekiller hakkında yazarken kullandığı cüreti iktidar için kullansa ya! “Ey AKPli vekiller, Ey Saray, ballı maaşlar alıp gel keyfim gel diyeceğinize gidip siz de çocuk vurun, yaşlı Kürt analarının ölülerini yedi gün sokak ortasında bekletin, gençlerin bedenlerini zırhlı araçların arkasında sürükleyin, çıplak kadınların cansız bedenlerinin fotoğrafını paylaşın. Bu işi gariban kolluk kuvvetlerine bırakmayın” cümlesini kurabilse ya! O vakit ‘Vay be, insanlık suçları karşsında ne kadar da cesur bir kalem’ desek biz de.

Yazının tamamı >>>

Manisa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Demran, yapımı devam eden İstanbul-İzmir Otoyolu için 700 bin zeytin ağacının kesildiğini söylemiş.

Yahu arkadaş, bu ülkede ağaçlara kıyıyorlar, vahşi hayvanlara kıyıyorlar, evcil hayvanlara kıyıyorlar, insanlara kıyıyorlar. Cehennem burası, hem de cehennemin dibi…

Ahmet Davutoğlu: “Bu coğrafyaların kaderinde özne olmaya devam edeceğiz ”

Bu adam süzme salak!

26 Şubat 2016

Dün yazmıştım, Sur’da PKK’lılar teslim oldu diye tiyatro bir videodan bahsetmiştim. Tahminim doğru çıktı. Arkadaşlar korucuymuş. Yani tiyatro olduğu kesinleşti. Siz nasıl yaratıklarsınız yahu, adam gibi savaşmasını bile bilmiyorsunuz!

İdeolojik durumum, insanları imanları ve milliyetleri konusunda toptan hüküm vermememi gerektiriyor. Lakin, Müslüman ve Türk dediniz mi iş değişiyor kardeşim. Aha en sıcak misali; Ahmet Hakan! Yahu düne kadar adam Türkiye’nin en demokrat, en tarafsız, en adil, en ahlaklı gazetecisiyken, bugün dünyanın en aşağılık adamına döndü. Hani bir senede, beş senede evrilse, mantık kabul eder; şartlar falan dersin! Yahu insan 2 ayda 180 derece nasıl çark eder.

Çok basit, Müslüman olduğu için! İmanları sebebiyle her türlü şey beklenir bunlardan. Sırrı Süreyya’nın başına gelmişti. Çok değer verdiği iki Müslüman ”gazeteci”, (bana göre iki şempanze) Sırrı’nın arkasından canlı yayında dedikodu yapıyordu. Göya Sırrı bir PKK’lının cenazesine gitmiş, onu çekiştiriyorlardı. 5-10 dakika sonra Sırrı bağlanıyor telefona, bunları b.k çukuruna sokup çıkarıyor. Yeğeni olan bir genç kız kanserden ölmüş onun cenazesindeymiş meğer. Bu iki soytarı biz öyle demedik, böyle demedik falan diye geveleyip durdular.

Demem o ki, karşında bir Müslüman varsa, 10 dakika düşünceksin birader. O kadar!

Bu bacaksız dangalak başbakana, kızayım mı, haline üzüleyim mi, yoksa yaptığı şebekliklere güleyim mi bilemedim. Yahu adam 1.50 boyunda ama konuşurken sesini Cüneyt Arkın gibi yapmıyor mu, gülmeden duramıyorum. Boyuyla dalga geçtiğimi zannetmeyin. İnsanların uzuvlarıyla dalga geçilmez, ama bu kendini palyaço gibi atıyor ortaya.

Cihan Haber Ajansı’nın (CİHAN) haberine göre; yaklaşık bir saat önce polisi arayan vatandaş, Bağcılar 100. Yıl Mahallesi’nde tesettürlü bir erkek şahıs ihbarında bulundu. Şahsın aynı zamanda bıyıklı ve sırt çantalı olduğu belirtildi. Terör polisleri, Bağcılar Barbaros Caddesi’ne doğru giden şüpheli şahsı arıyor.

Niye ki? Adam sıkmabaş olmaya karar vermiş daha ne istiyorsunuz? Cennet’i garentilemiş işte. Nurilere kavuşur ölünce, rahat bırakın adamı!

BirGün yazarı Seray Şahiner, 7 Ağustos 2015 tarihinde yayımlanan “Buralar eskiden hep düz liseydi” başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan için ‘üstün zekâlı’ demesi nedeniyle 2610 lira tazminat cezasına çarptırıldı.

Bu topraklarda yaşamak herhalde dünyanın en eğlenceli işidir.

25 Şubat 2016

Ben onu-beşi bilmem! Bir insan hem cahil, hem de kendini bir halt zannederse eninde sonunda muhtarların karşısında bulur kendini. Nitekim buluyor da!

Eyyy Obama diyor! Amerika’daki Obama ”beni bu salakla muhatap etmeyin” diyor ki, taaa dış kapının mandalı Beyaz Saray sözcüsü cevap veriyor. O da dalga geçer gibi ”biz böyle düşünüyoruz” diyerek esasında cevap da vermemiş oluyor. Yani, sallamıyorlar.

Eyyy Putin diyor! Rusya’daki Putin ”beni bu akıl hastasıyla muhatap etmeyin” diyor ki, Kremlin sözcüsü cevap veriyor.

Dünya liderleri, harıl harıl birbirleriyle görüşerek Suriye konusunda fikir alışverişi yapacak muhatap bulurken, bu muhtarlar tehditle oraya getirilmese muhatap da bulamayacak! İşte böyle bir dünya liderine sahibiz. Dünyanın takmadığı, gariban muhtarların zorla muhatap edildiği bir dünya lideri!

Dünya lideri bu olanın burnu b.ktan çıkmaz! Nitekim çıkmıyor da!

Gezi olaylarında denemişlerdi, yüzlerine gözlerine bulaştırıp, milletin alay konusu olmuşlardı. Hatırlatayım. Göya göstericiler (belinde silahını unutan salak sivil polisler) ellerinde molotoflar, TOMA’lara atıyorlar, ne şans ise hiç biri TOMA’ya gelmiyor saüa sola düşüyordu. TOMA da bunlara su sıkıyor ama gene ne şans ise bir türlü bunları ıslatamıyordu. Tabii bu sivil polis dangalakların yakından fotograflarını çeken gazeteciler bunların provakatör polis olduklarını ortaya çıkarmıştı.

Bugün de televizyonlarda benzer bir tiyatro oynandı. PKK’lılar teslim oldu, diye bir tiyatro! Bu millet yer mi? Valla da billaha da tillaha da villaha da yer kardeşim. Yoksa bu kadar salak bir tiyatroyu sokaktaki bebeler oynamaz! Yaralı sivil insanları bile PKK’lı diye diri diri yakan Türk ordusu, teslim olan ”PKK”lıların yüzlerini mozayikliyor! Yersen!

Peki Gezi’de alay konusu olan bu dangalaklar için şimdi niye alay edilmiyor?

Çünkü Gezi’dekiler Kürt değildi hemşo!

24 Şubat 2016

Şimdi de Bulgarlarla kavga ettiler. Bunların topu akıl hastası! Yahu arkadaş bu ne ya! Geçenler de biri diyordu, ”Yurtta sulh, dünyada sulh” diyorduk, şimdi ”Yurtta savaş, dünyada savaş”a döndük. Artık ne kadar para çaldıysa, adam kıçının korkusuna önüne gelene sataşıyor. Sataşıyor ki, hır çıksın, bu da aradan sıvışsın. Amerika farkına vardı durumun, oyalıyor bunu. Bakalım sonu ne olacak!

HDP içinde en sevdiğim adamlardan biridir HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen. Yaptığı basın toplantısında; Van Milletvekili Tuğba Hezer’in Ankara bombacısının taziye çadırına gitmesini değerlendirirken insan ölümleri arasında ayrım yapmadıklarını ve İnsan Hakları Heyeti’yle birlikte patlamanın yaşandığı yere karanfil bırakmaya gittiklerini belirtip “Cenaze geride kalanların acısıdır, her katıldığınız cenazede söylenenlerin ortağı olmazsınız. Ölenlerin kimliğine bakmadan geride kalanların acısını paylaşmak onaylamak anlamına gelmez” demiş.

Bence HDP bu topa girmemeliydi. PKK’nın ve Kürt örgütlerinin dünyada sempati kazanmaları (hatta Türkiye’de bile sempati toplamaya başlamışlardı) bu tip, sivil insanların zarar göreceği eylemler yapmamasıydı. Hele hele canlı bomba gibi IŞİDvari bir eylem hiç kabul edilir bir şey değil. Ayhan Bilgen’in sözleri bu hatayı kapatacak bir açıklama değil. HDP’nin bu taziye sebebiyle başı baya ağrıyacak. Çünkü sağcısı, solcusu Türk leşkerleri öküz altında buzağı arıyor. Buldular da sanki!

23 Şubat 2016

Şu karanlık günlerde çocuklarımızın geleceğini de karartıyor sistem. Zannedersem cinsel sapıklığın bu kadar çok olduğu başka bir coğrafya yoktur. Karşı cinsi her bakımdan taciz etmek bu topraklarda erkeklerin bir övünç meselesidir. Öğretmenlik mesleğine gelmiş birinin, öğrencisine aşık olması tuhaf değildir. Ama mesleki ahlakı bu duruma mani olur. Onun dışında herkes herkese aşık olabilir. Tabi dinciler gibi 9 yaşındaki çocuğu kastetmiyorum. 17-18 yaşına gelmiş genç kız ve erkeklerden bahsediyorum. Öğrenci öğretmenine sık aşık olur. Hepimiz ortaokuldayken, lisedeyen en az iki üç öğretmenimize aşık olmuşuzdur. Tabii şeylerdir bunlar.

Ammmaaaaaaa!

Bir öğretmen öğrencisine tecavüz ediyorsa! İşte o toplum kirlenmiş toplumdur. Ne tepki verirse versin, kirlenmiştir.

İşte Cansel isimli kızımız böyle kirlenmiş toplumun bir ferdi tarafından tecavüze uğramış, ve bu duruma katlanamayıp, intahar etmiştir.

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan; Yiğit Bulut ordu tarafından dayatıldı; Erdoğan’ın bileği büküldü diye yazmış. Bir doğru bir yanlış tespit.

Doğru olan; Yiğit Bulut isimli maymunu ordu mu dayatmıştır. Dayatmıştır. Ordu bunu her zaman yapıyor.

Yanlış olan; Şizofrenin bileği Yiğit Bulut sebebiyle mi bükülmüştür. Alakası yok! Asker bunun hırsılığını ve katilliğini koz olarak kullanarak esir aldı. Şizofren artık bir mefta. Sadece aldığı emirleri uyguluyor, o kadar!

Höt zöt yapmasına bakmayın!

Diyanet, büyük tartışma yaratacak bir fetva daha yayınlamış.

Diyanet’in yeni yıl takviminde yer alan fetvada, birileri tarafından öldürülen insanların “zaten eceli geldiği için öldürüldükleri” yazılmış. Fetvada, “Öldürülmemiş olsalar da aynı anda bir şekilde öleceklerdi” denilmiş.

Diyanet’in bu fetvası “Ankara saldırısı olmasaydı 28 kişi aynı anda eceliyle ölmüş mü olacaktı?” sorusunu cevap arıyorlarmış…

Bu topraklarda doğmak için nasıl büyük bir günah işledik ki!

22 Şubat 2016

Bordo Bereliler, JÖH, MÖH gibi devletin infaz ekipleri internette insanlara propaganda gayeli resimler yolluyor. Videolar da… Çoğu, normal bir insanı kusturur. Mecazi manada demiyorum, sahiden kusarsınız. Altındaki okuyucu yazılarını okuyunca ”ooooo, bu memleket çoktan ölmüş” diyorum.

Son gelen mesaj Bordo Bereliler’den: ”Akşam Molotofla Otobüs Yakıp, Sabah İşe Gİtmek için Otobüs beklemekte Ayrı Bir O… Ç….’luğudur.”, yazmış.

Benim gibi muhalif okuyucudan biri de şu cevabı vermiş altta: Onlar otobüs, siz 5-6 yaşındaki çocukları yakıyorsunuz. Sizden iyi O… Ç… mu var!

Günlerdir susuyorum! Artvinliler bıçak sırtı demeçler veriyor. Haklı oldukları bir davada Kürt halkını aşağılayarak hak aramak tam Türk kafası!

Artvinliler, ağaca sarılmanız çok güzel bir şey, Kürt’e ne tekme atıyorsun kardeşim! O mu yok ediyor senin tabiatını dangalaklar!

Neşet Ertaş sebebiyle Kırşehir ve Kırşehirlilere büyük muhabbet beslerdim. Ne zaman ki, insanları linç edip, yakmaya kalktılar, gözümde sıfıra indiler. Artık alınlarında kara bir leke var.

Artvinliler için de muhabbet besliyorum. Alnınıza kara leke sürmeyin kardeşim.

Hürriyet gazetesi, bir araştırma yapmış.

Soru şu: 20 günlük süt kuzusunu yer misiniz?

Cevaplar şöyle:

Yüzde 48: Süt müt tanımam yerim,

Yüzde 38: Bebekken yemem büyümesini beklerim

Yüzde 10: Bana kuzuyla gelmeyin

Yüzde 4: Et mi ağzıma sürmem

Yüzde 48! Yahu çüüüüüüüüüüşşşşşşşşşşşşşşşşşş!

20 Şubat 2016

Ankara’daki canlı bombayı PKK’dan ayrılan Kürtlerin kurduğu TAK isimli örgüt üslenmiş. Bana tuhaf geldi. Çünkü Kürt örgütlerinin tarzı değil canlı bomba. Bakalım altından ne çıkacak. Bu AKP ”Kar beyaz” dese inanmam. Hayatları üçkağıtçılık, yalan… Tek ayak üstünde 40 yalan atıyorlar. Bekleyelim.

Hürriyet manşet atmış, Ankara patlamasında ölenlere: ”Kalbimize gömdük” diye! İşte tüm mesele burada! Kürtlerin çocukları, anneleri, kızları, babaları hatta dedeleri, nineleri Türk ordusunun askerlerince öldürülünce onlar da kalplerine gömüyorlar.

İnsan olmadığınız için, hem onların kalplerini ölülerle dolduruyorsunuz, hem kendi kalplerinizi alçak namussuzlar!

Diyarbakır, Sur’da çöken binanın altında kalan 4 JÖH’lü (Jandarma Özel Harekat) ölmüş. Binanın fotografı var. 50 tane buldozerle girsen binayı o hale getiremesin. Bu ne kinmiş arkadaş. Kelimenin tam manasıyla evlerini başlarına yıkmışlar insanların. 4 JÖH’lü, yıktıkları binanın altında kalınca, ölmeden önce, son saniyelerinde aklılarından ne geçmiştir acaba?

Kısacası mazlumun ahı fena çıkmış JÖH’ten!

Başta Şizofren olmak üzere, tüm AKP’liler PYD’ye vurdukça, PYD, IŞİD denen tecavüzcüleri hurilerine kavuşturuyor. Nurilere de kavuşuyor olabilirler. Çünkü PYD’nin yarısı kadın! PYD, buraya da gelse de ülkemizi; şu asıl IŞİD olan AKP’den temizlese.

19 Şubat 2016

Binlerce faili meçhul cinayetin failini ”bulamayan” (!) devlet, Anlara’da ordu mensuplarının servis aracının yanında kendini patlatıp, atomlarına kadar bölünen teröristin kimliğini şıp diye buldu! Sen çok yaşa Türk Devleti!

T24 yazan Yalçın Doğan bile ”HDP, o bildiriye imza atmalıydı” diyor. Ben olsam ben de atmazdım. Bombayı patlatan AKP! O bildiriye imza atmak AKP’yi aklayıp, paklamaktır. Bırakın bu saçmalığı.

Kıymetli okuyucularım. Ortalık kan gölüyken insan bir şey yazmak istemiyor. O sebeple kısa kesiyorum. Yarın görüşmek üzere!

18 Şubat 2016

Dün ”Azıcık aklınızı kullanın. Faşizm, için bahane olmayacak hiçbir şey yoktur. Hiç endişeniz olmasın sıra size de gelecek!” diye yazmıştım. Hiç bu kadar çabuk olacağını da tahmin etmiyordum. Bugün Ankara’nın göbeğndeki bomba, Suruç ve Ankara garındaki insanları katleden adamların işi. Yani tipik bir AKP klasiği. Kaos meydana getirerek Şizofren’i padişah yapacaklar. Zannetmeyin ki, bu benim lafım. Değil! Şizofren’in danışmanı anayasa profesörü gerizekalı Burhan Kuzu söylüyordu! Nitekim adım adım kaos devam ediyor. Türk halkı uyanamadığı müddetçe daha çok bomba patlayacak içlerinde.

Bu tezimde iddialıyım. Kaos’tan önce tek başına iktidara gelemeyen AKP, ortalık karışınca tek başına iktidar oldu! Var mı daha ötesi. Normal bir ülkede tam tersi olurdu. Ama burası Türkiye!

17 Şubat 2016

Biz yazıp, söyleyince gerizekalılar kızıyor. ”Doğu’da hendek kazdıkları için Türk ordusu ve polisi müdahale ediyor” diyorlar.

Peki Artvin’de de mi hendek vardı kuşbeyinliler?

Türk ordusu orada niye insanlara saldırdı?

Azıcık aklınızı kullanın. Faşizm, için bahane olmayacak hiçbir şey yoktur. Hiç endişeniz olmasın sıra size de gelecek!

Dün bir videoda vardı. Kürt muhabir canlı yayında, onun-bunun çocuğu bir polis yanından geçerken Kürtçe anons yaptığını duyuyor. Muhabire öyle bir bakışı varki, mümkün olsa orada kafasına sıkacak. Ama onlarca muhabir, kamera olduğu için yapamıyor, muhabiri tartaklayarak, git aşağıda yap işini diye itekliyor. Tam bir Tayyip köpeği, tasmasız dolaşıyor aşşağılık herif! Zannediyorlar ki, yaptıkları bu zulümler yanlarına kalacak. Fena halde yanılıyorlar!

Bu ülkedeki adaletsizlik, ben kendimi bildim bileli vardır. Evvelden böyle cep kameraları falan yoktu. O sebeple polisi ne derse, o zabıtlara geçerdi. Savcı ile polis işbirliği yapar, istediklerini kodese tıkar, istediklerini serbest bırakırdı. Şimdi artık videolar var. Fakat adalet gene yok!

Onun bunun çocuğu bir polis, genç bir kızı ”ayağına galoş giy” dediği için kameraların önünde katlediyor. Adam dışarda elini kolunu sallaya sallaya dolaşıyor.

Onun bunun çocuğu bir savcı da, aile polise mukavemette bulundu diye aileye soruşturma açıyor. Halbuki bu video her yerde var. Herkes de bakabiliyor. Aile kızları vurulduktan sonra polise karşı itiş kakış yapıyorlar.

Yani bu onun bunun çocuğu savcıya sormak lazım; senin çocuğun gözünün önünde öldürülse, polise çay mı ısmarlarsın aşşağılık herif!

Bu topraklarda bu kadar adaletsilik, bu kadar hırsızlık, bu kadar ahlaksızlık var ve hala milletten ”tık” yok. Belanızı bulun dangalaklar!

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) 3 Şubat’tan itibaren akciğer kanseri olan hastaların bazı ilaçlarının parasını ödemek için “hiç sigara kullanmamış” olması şartını koymuş.
Ben sizin hukuk ve insanlık anlayışınızın taaaaa

Ahlaksız şeref yoksunları…

16 Şubat 2016

Kalleşlik, aciz ve korkak insanların bir tavrıdır. Mesela hayvanlarda kalleşlik yoktur. Ya ölür ya öldürür. Ve bunu sadece karnını doyurmak veya yavrusunu korumak adına yapar. Kalleşlik, zeka ister. İşte o zeka Şizofren ile bacaksız dangalak Başbakan’da mevcut. Mertçe çıkıp, biz Suriye’ye giriyoruz arkadaş, yiğit olan çıksın karşımıza diyemiyorlar. Bize ateş ettiler yalanıyla uzaktan top atışı yapıyorlar. Ruslara laf atıp ”Suriye’de çocuk öldürüyorlar” diyor. Cizre’de, Silopi’de, Sur’da daha dün Nüsaybi’nde öldürülen onlarca çocuk, kadın, ihtiyar, bunların hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı değil de Bulgardı sanki. Ulen sen kendi çocuğunu katlediyorsun şebek! Rus Suriyeli katletmiş çok mu!

Bacaksız Başbakan yine gürlemiş (Unutmadan yazayım. Parmakla oraya buraya çağrıldığında koştuturarak giden bu şempanze, televizyonda masaya vurarak, sesini toklaştırarak konuşmuyor mu bende gülme krizi oluyor.), diyor ki: Rusya terör örgütü gibi davranmaya devam ederse, çok kararlı bir yanıt veririz!

Heheeeeeyyyyytttt be! Putin şimdi günlerce uyuyamacak ve bir daha bırak Suriye’yi bombalamayı, adını bile anlamayacak. İnsan şebek bir başbakana sahip olunca, bu karanlık, lanet günlerde bile gülebiliyor.

Deniz Baykal denen adam da Hıncal gibi maalesef hemşehrimiz oluyor. Bunu söylemekten utanıyorum ama maalesef durum bu! Ben bunun kadar haysiyetsiz, bunun kadar kumpasçı, bunun kadar nağmert bir Perinçek’i tanıdım, bir de bunu. İkisi de Türk derin devletinin has iki adamıdır! Arkadaş şunu demiş: Azez-Halep hattını açık tutmak için bombalanmasını doğru buluyorum. Sen de insanlık olsa, şu millete kaybettirdiklerinden dolayı sokağa çıkmaz evinde oturudun, dangalak herif!

15 Şubat 2016

Şizofren, bu toprakların başına gelmiş en büyük felakettir. Bunu Türk halkı şimdi anlayamıyor. Ancak yakında anlayacak. Zaman yaklaştı. Suriye’ye top atışı yapması boşa değil.

Bacaksız dangalak başbaşakan da bu milletin öküz olduğunu bildiği için, PYD bize ateş açtı biz de angajman kurallarını uyguladık diyor. Ben hayatımda bunlar kadar kolay ve dangalakça yalan söyleyen bir güruh görmedim!

Kahraman Türk Ordusu ve polisi ortaklaşa bügün bir PKK teröristi(!)ni sırtından vurarak öldürdü. Aşağıda fotografı gördüğünüz azılı PKK’lı (!) üstelik 12 yaşında!

13 Şubat 2016

Bugün bir dostumla kahvehanede hem sohbet ettik, hem gazeteleri karıştırdık. Tabii bol bol da Türkiye’yi kurtaracak formüller bulduk! Dostumun bir haber dikkatini çekmiş. Bana da gösterdi. Gözleri bile siyah file ile kapanmış, kapkara boydan boya çarşaflı kadınlar, ellerinde kalaşnikoflar. Bu kadınlar IŞİD’in PYD’li kadın savaşçıların karşısına çıkaracağı IŞİD’li hurilermiş. Ben, yahu bunlar nasıl savaşacak koşmaya kalksa burnu üzerine dikilir. Bu çarşafla nasıl koşacak, dedim. Dostum, asıl mesele ne biliyor musun, IŞİD salakları eğer kendilerini bir kadın öldürürse Cennet’e gidemeyeceklerini, dolayısıyla hurilere kavuşamayacaklarını düşünerek, PYD’li kadın askerleri görünce tabanı yağlıyorlarmış, dedi. Ben de gayri ihtiyari, eee, bu salak kadınlar niye kocaları hurilere kavuşacak diye savaşıyor, dedim. Müthiş bir cevap geldi. Kocaları ölmesinde Cennet’teki hurilere kavuşmasın diye! Yani anlayacağınız bu IŞİD köpeklerinin bu dünyada da öteki dünyada da işi zor!

Konu Perinçek’e geldi. Biliyorsunuz arkadaş Cizre’deki katliamdan dolayı çok sevinçli olduğunu beyan etmişti. Dostum gene güzel bir tahlilde bulundu. ”Perinçek’in bu kadar büyük şiddette yalpalayıp, saçmalamasının temel sebebi şudur: Bu, Apo ile hemen hemen aynı dönemin öğrenci liderleriydi. Biri, dünyaca tanınan ve koskoca bir halkın önderimiz diye peşine düştüğü biri oldu, diğeri Ergenokuncu paşaların altına yatan bir dangalak! İşte bu mevcut durum Perinçek’in yalpalamasına ve maymunlaşmasına sebep!”

Vallaha yüzde yüz doğru bir tespit…

Milli Eğitim Bakanı olacak Nabi Avcı adlı şebeği de konuştuk. Bu gerizekalı atanamadığı için bunalıma girip, intahar eden öğretmenler için; ”etrafında ilgi uyandırmak veya ilgi çekmek veya isteklerinin yerine gelmesini sağlamak için intahar ediyorlar” demiş. Yahu arkadaş, bunların kafasının içinde beyin yerine ne var? Bu adama bakkal teslim edilmez, biz torunlarımızı emanet ediyoruz. Saçın sakalın ağarsın diyecektik, zaten ağarmış, seni doğuran anaya teessüf ediyoruz Nabi Avcı dangalağı!

Daha çok şey konuştuk ama uzatmadan kısa keseyim: Akid denen gazeteye yapılan saldırı da gündemimizdeydi. Gazetelerde saldırıyı BÖG adlı örgüt yaptı diye okuyunca, MİT bu işin de bögünü çıkardı dedi arkadaşım. Ben de ”aynen” diye katıldım dostuma…

12 Şubat 2016

Makedonya’da gazeteci Dragan Pavloviç Latas dün akşamki ana haber bülteninde konuğu olan ana muhalefet lideri Zoran Zaev’e, “Türk gibi yalan söylüyorsunuz” demiş. Daracağına bile götürsen yalan söylemeyen Türk milletinin hassas evlatları bayrakları kaptıkları gibi Makedonya büyükelçiliğine koşmuşlar protesto için. Kaf-Fed yöneticileri de konuyu anlamadıkları için Rus elçiliğine gidiliyor sanıp, kalpaklarını kafalarına geçirip, ellerine yeşilin envai çeşidi göya Adige bayraklarını alıp düşmüşler yola! (Kaf-Fed kısmı şaka. Gerçi gerçek olsa şaşırmam o da ayrı bir mesele!)

Zavallılık işte böyle bir şeydir! Türkler dünyada; hırsız, kavgacı, yalancı, üçkağıtçı, dalevereci, küstah, sahtekar, kısacası ne kadar kötü meziyet var, onlarla anılıyorlar. Hak ediyorlar mı? Evet! Öyle olmasalar Şizofren bu kadar tepemize çıkabilir miydi!

Şimdi bir mahkemenin aldığı kararı yazacağım. Bilin bakalım kimin için alınmış bu karar!

(…) olay nedeniyle yedi kez idama mahkum edilen, cezası müebbete dönüştürülüp tahliyesine karar verilen ……… ………. tahliye edildi.

Cevabı yarın yazacaktım ama şu lanet günlerde bir de sizi uğraştırmayayım.

Bu karar; Ankara Bahçelievler’de 9 Ekim 1978’de yedi TİP’li öğrenciyi katleden Ünal Osmanağaoğlu için verilmiş. Yani adam elini kolunu sallayarak aramızda dolaşıyor.

Şimdi anlıyor musunuz; Doğu’da çoluk-çocuk, genç-yaşlı demeden sivil insanları yakarak katleden şerefsizlerin niye bu kadar rahat katliam yaptıkları!

İnternete bu hayvanların önce katlettikleri, sonra cenazelerine işkence yaptıkları ve çırılçıplak soyup fotografını kendi resmi twitter adreslerinden millete ibret olsun diye koydukları iki genç kızın o hallerini görünce, bu millet buna bile ses çıkarmıyorsa her şeye müstehaktır, dedim.

O, işkence edilmiş çıplak cenazelerin başında sadece ayakları görülen onun-bunun çocuklarının yüzlerini görmeyi çok isterdim. Çünkü belki benim akrabalarımdan biridir. Belki sizin akrabalarınızdan biridir, veya komşunuz! Görebilseydim ve tanıdık bir sima çıksaydı, hiç üşenmez hemen yanına gider, eğer bir gram erkeksen hadi beni vur diye suratının ortasına tükürürdüm. Gerçi bu kadar hayvanlaşmış birinin yüzüne tükürsen ne olacak! Bunların hepsi IŞİD! Kanla besleniyorlar!

11 Şubat 2016

Eğer, kalem gibi doğruysan eninde sonunda insanlar kıymetini anlar ve sana dost olurlar. Yok hırsızsan, alçaksan, namussuzsan istediğin kadar kıvırt sonunda lağımdaki yerini alırsın. Tabiatın kanunu bu!

İspat etmemi isterseniz; işte buyrun!

Türkiye diyor ki, PYD teröristtir!

Buna karşılık Amerika, Hööössst PYD’nin yanındayız derken, Rusya PYD için Rusya’da Temsilcilik açtı.

Demek ki neymiş; IŞİD gibi dünyanın gelmiş geçmiş en kanlı, tecavüzcü terör örgütüne abilik yapıp, sonra onlar terörist diyerek dansöz gibi kıvırtmakla olmuyormuş bu işler.

Dünya alem biliyor ki, IŞİD’i besleyen ve kollayan Türkiye! Cizre’de halkı; çocuk demeden, kadın demeden, yaşlı demeden yakarak katleden Türk ordusu ve polisinin insan öldürme biçimlerine bakarsanız IŞİD ile Türk ordusu ve polisinin aynı yalaktan su içtiğini zaten anlarsınız, eğer koyun beyniniz yoksa!

Yahu benim anlamadığım konu şudur. İnsan denen yaratığın ”korkmak” gibi bir meziyeti de vardır. O sebeple bir şeyden korkmak insanı alçaltmaz. Nice yiğitler vardır, fare gördüğünde altına kaçırır, nice çocuk vardır, fareyi koynunda besler. Biri aslan gibi heybetli bir hayvandan korkmaz ama örümcek gördüğünde kaçacak delik arar.

O sebeple korkan insanları anlarım. Amma korkmasına rağmen çıkarları sebebiyle şahsiyetsileşenlere tepem atar. İşte Ahmet Hakan! Bu genç adam o camiadan olmasına rağmen dürüst kalabilmiş nadir insanlardan biriydi. Fakat buna bir saldırı oldu. Burnunu kırdı hayvanlar. Ondan sonra değişti çocuk. Tuzak sorular, fiştekleyici cümleler, adaletsiz yorumlar falan. Fakat bugün sert kayaya çarptı. Yılların siyasetçisi Celal Doğan, rahmetli Tahir Elçi gibi Ahmet Hakan’ın tuzağına düşmedi. PKK sorusuna, ”Tahir Elçi’ye sordun, cevap verdi, adamın öldürülmesine sebep oldun!” diye şaaakkkkkk diye alnına yapıştırdı cevabı.

O kadar zavallı duruma düşmesene be kardeşim. Gazetelerden okuduğuma göre babanın da senin de mal mülk sağlammış. Değer mi böyle pespayeliklere alet olmana!

Mustafa Denizli diye bir adam var. Niyeyse cinim kadar sevmem bu adamı. Fakat gazetele göz atarken ”Psikolojim iyi değil” diye bir haber gözüme çarptı. Vay be, dedim; demek ki, peşin hükümlü olmamalıymışım, duyarlı adammış! Yani Doğu’daki katliam sebebiyle psikolojisi bozuldu sandım. Meğer, maçlarla ilgili bozulmuş. Senin psikolojnin içine camızlar pislesin salak herif. Ülke kan revan içinde şebek!

10 Şubat 2016

Kahraman Türk Ordusu’nun askerleri kendiliğinden teslim olmuş bir PKK’lı kızın ellerini bağlıyorlar, komutan olacak herifte bir hava, bir hava! Üstten üsten konuşuyor! Ulen zibidi, kafana çuval geçiren Amerikan askerleri karşısında, kös kös susuyordun, teslim olmuş bir kıza mı havan şebek!

Yahu bunlar sahiden Türk ordusu falan değil, bildiğin Tayyip ordusu!

CC’deki kardeşlerimden rica ediyorum, yolladığım videoyu koysunlar! Selo benim söylemek istediklerimi çok daha güzel söylemiş.

CC Notu: İlgili video Youtube’dan kaldırılmıştır.

09 Şubat 2016

Biz ayağı bir çukurda olanlar, derdimizi anlatmak için konuşuyoruz ha konuşuyoruz, yazıyor ha yazıyoruz. Gençer öyle değil, bir cümleyle saatlerce yazacağını özetliyorlar. Bizim Erkan’la Janberg’ten bahsediyorum. Bugün ki (dün) videonun altına ”Ülkemizin yöneticilerinde bundaki kadar akıl olsa, ne mutlu bir nesil olurduk!” yazmışlar. Videoda bir köpek ağzında uzun bir dal parçası köprüden geçmek istiyor, ama dal engel oluyor. Birkaç defadan sonra dalı ağzıyla yan çevirip köprüden geçiyor. Doğu’da katliam yapan bu ülkenin yöneticilerinin ağzında da böyle bir dal var, inatla geçmeye çalışıyorlar, 40 yıldır!

Afferin Erkan, afferim Janberg!

Şizofren, Amerika’ya dedi ki; Ya YPG, ya biz!

Amerika da Şizofren’e dedi ki; Biz YPG’yi desteklemeye devam edeceğiz!

Şizofren’de eğer gram yiğitlik varsa Doğu’ya gönderdiği artis köpeklerini, göndersin Amerika’ya!

Sivil halkı katletmeye benzemiyor bu iş değil mi, dangalak herif!

08 Şubat 2016

CHP’nin AKP’den ve MHP’den hatta Periçek Partisi Vatan’dan zerre farkı olmadığımı söylediğimde CHP’li Adigeler kızıyor, haksızlık ediyorsun diyorlar. Aha işte; Doğu’da Faşist Türk ordusu ve polisi insanları katlederken, Atatürk posterini kim indirdi diye ortalığı velveleye veren bir zihniyet Çin Komünist Partisi mi olacaktı!

Çok net söylüyorum, oyunu ha CHP’ye vermişsin ha AKP’ye ikisi de aynı şeye hizmet ediyor, çocuk, kadın, yaşlı, genç katletmeye!

”Türkiye, Suriye’yle olan 911 kilometrelik sınırıyla tehdit altında.
Elbette tedbirini alacak.
Kendimizi savunma noktasında her an hazırlıklı olmak mecburiyetindeyiz.
Kuzey Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyorum.
Ben ‘1 Mart tezkeresi’nin yanındaydım.
1 Mart tezkeresinde Türkiye Irak’ta olsaydı, Irak’ın durumu böyle olmazdı.
(…)
PYD, YPG terör örgütüdür.
PKK ne ise PYD odur.
Bunu bütün uluslararası örgütlere taşıyacağız.
Taşımadığımız her an bizim için kayıptır.
Terör örgütü olarak ilan edilmesi için adımlar atılmazsa, geç kalırız.
Ve bakın, ABD Başkan Yardımcısı Biden yanında bir yardımcısı ile geldi. Başkan Obama’nın yanında da adı geçen bir ulusal güvenlik temsilcisi.
Cenevre temsilcilerinin olduğu dönemde PYD gelemiyor, o kalkıyor Kobani’ye gidiyor.
Kobani’de sözde bir generalden plaket alıyor.
Biz nasıl güveneceğiz?
Ben miyim senin (ABD) ortağın yoksa Kobani’deki teröristler mi?
Dost dediklerimiz gereğini yapmıyor.
(…)
Ülkemize yönelik tehditlere karşı Silahlı Kuvvetlerimiz her türlü yetkiye zaten sahip durumda…”

Bu lafları kim diyor? Kim diyecek Şizofren!

Bunun üzerine bizim hemşehri Hasan Cemal’de şu değerlendirmeyi yapıyor:

”Şu sözlerine bakın Erdoğan’ın.
Kendini gerçekten Sultan sanıyor.
Elinde bir pala Zaloğlu Rüstem gibi yedi düvele sallıyor.
Gülünç oluyor.
Türkiye’yi müthiş bir çıkmaza itiyor.
Rusya’ya eyy çekiyor.
Arkasından Amerika’ya eyy çekiyor.
Akıl mantık var mı bunda?..
Bu bir çılgınlık alameti değil de nedir?
Bir Rus savaş uçağı düşürdük, geldiğimiz noktaya bakın.
Suriye’de kımıldayamıyoruz.
Suriye hava sahası bize kapandı.
“Fırat’ın batısı kırmızı çizgi” dedik ama çizgi mizgi kalmadı.
Türkmenleri koruyamadık, akın akın Türkiye’ye sığındılar, elimizden bir şey gelmiyor.
Rusya’nın desteğindeki Esad güçleri, Türkiye-Halep bağlantısını kesti, büyük bir yenilgi daha aldık.
Ve yeni bir mülteci akını başladı sınırlarımıza…
PYD terör örgütü diyoruz.
Ne Rusya takıyor, ne ABD…
Şimdi bir de Suriye’ye mi, savaşa mı gireceğiz?
Saray’daki Sultan’a dur demek lazım, dur.
AKP’de, hükümette, devlette aklı başında insanlar yok mu?”

Vallaha yok Cemal! Olsa bu adamı tutar mıydılar başlarında!

06 Şubat 2016

Şizofren’in köpekleri, taaaa Ekvator’da Ekvatorlu kadınlara saldırıp, darp ettiler. Şizofren’de videoda, rahat durmayanı pataklarlar mealinde laflar ediyor. Adam tam cortlattı. Ekvator şok içindeymiş. Bu adamın resmen sonu yaklaşıyor. Bunu kötü götürecekler, benden söylemesi.

Gençlerin, kız olsun erkek olsun beyinleri iğdiş edildi. Her alanda. Bu topraklarda rezalet her zaman vardı amma bu kadarına ilk defa şahit oluyorum. Bir genç, nasıl olurda kendisinden ayrılmak isteyen karısını ve karısına destek olan akrabalarını öldürür? Tamı tamına 9 kişi!

Bitmedi; başka bir genç, Ankara’da ayrıldığı kız arkadaşının başka biriyle evlendireceğini öğrenenince eski kız arkadaşını öldürdükten sonra intihar etti. Olay sırasında evde bulunan kızın annesi de kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.

Bir günde, gazetelere akseden 2 olay ve karatoprağa giren 12 kişi.

Ortak noktası, beyinleri işdiş edilmiş gençler!

Starbucks’ın Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bulunan şubesi, kadın müşterilere hizmet vermeyi reddetmiş. Kafanızı değil türban, komple halı ile kaplansanız, İslamiyet’in size verdiği kıymet ancak bu kadar, kadınlar!

05 Şubat 2016

Her faşist diktatör gibi, Şizofren olacak faşist de korkudan altına yapacak durumda. Yahu bu nasıl bir korkudur ki, zırhlı arabasını taaaa Güney Amerika’ya taşıttı, kargo uçağıyla… Amma ne demişler ”korkunun ecele faydası yok!”. Eninde sonunda o ellere kelepçe takılacak!

Futboldan anlamam fakat, bu düzenin nasıl koktuğunu gösteren güzel bir fotograf gördüm. Emre Belezoğlu adlı bir futbolcu Rabia işareti yapıyor, federasyondan ”tık” yok, Kürt futbolcu Deniz Naki zafer işareti yapıyor 12 maç ceza! Sizin adaletinizin içine camız kakasını yapsın, şerefsiz alçaklar!

Durun daha bitmedi. Gezi olayları sırasında, sahilde oturan genç kızların saçlarından kavrayarak sürükleyen, onun bunun çocuğu polislere, onun bunun çocuğu hakim; 74’er günlük hapis kararı vermiş, sonra 1480 TL para cezasına çevrip 5 yıl ertelemiş. Farkındasınız değil mi bu topraklarda ne kadar çok onun bunun çocuğu var!

Fazla değil bundan 15 sene evvel bir asker veya polis Doğu’da öldürüldüğünde, cenazesi hangi il veya ilçeden kalkıyorsa mahşer gibi kalabalık olurdu. Şimdi bakıyorum da utanmasalar, belediye kaldıracak asker ölülerini. Bunun temel iki sebebi var bence.

Birincisi; Bugün Doğu’da savaşan askerlerin yüzde 99’u asker veya polis kılığında tecavüzcü, katil! Türkiye’de ne kadar şerefsiz asker ve polis varsa yolladılar Doğu’ya. Eeee, halk da biliyor ölenlerin kahraman asker ve polis değilde, uluyarak, kurt işareti yaparak şehri tarayan ve bu sırada geberen alçaklar olduğunu.

İkincisi; ilk defa insanlar bu savaşın Şizofren’in savaşı olduğunu anladılar. O sebeple, normal, insan gibi insan asker ve polisler ölünce ve de aileleri kıyameti koparınca, nerde ipini koparmış, kalleş alçak varsa gönderdiler oraya.

Bu milletin yüzde 90’ı ahmaktır. Buna ragmen Doğu’da öldürülen asker ve polislerin cenazeleri sessiz.

04 Şubat 2016

Öncelikle geçmiş olsun temenninize teşekkür ediyorum. Bu kadar seviliyor olmak insanı biraz kasıntı yapıyor. Gerçi bizden geçti artık, kasıntı olsak ne olacak!

Bu topraklarda bazı karakterler vardır, mesela; Şamil Tayyar, Melih Gökçek falan gibi. Bunlara bulaşmakla nezle virüsüne bulaşmak aynı neticeyi veriyor. Seni öldürmüyor ama huzurunu da kaçırıyor.

Hep merak etmişimdir, nasıl bir beyne sahiptir bu adamlar? Nerden buluyorlar bu kadar lafı!

İstanbul’u olmadığım için bilmem pek oraları. Gazetelerden okuduğumuz, televizyonlardan gördüğümüz kadarıyla işte. Şimdi 70-80 kişilik bir gerizekalılar grubu, ellerine davul alıp, insanların özellikle geceleri kalabalıklaştığı sokak ve caddelere gidip, ”Ya Allah bismillah Allahü ekber” diye böğürüyorlarmış. Polisi arayan vatandaşlarda ”her yerde olay var, şimdi gelemeyiz” diyorlarmış. Bu hayvanoğlu hayvanlar oradaki insanları taciz ettikten sonra ahırlarına geri dönüyormuş.

Artık bu topraklar lağıma döndü. Resmen lağım içinde yaşıyoruz. Dönüşü olmayan bir yola girdi artık memleket. Türk halkı oy birliği ile kakasını yaptı kendi vatanının içine. Ne diyelim hepimize afiyet olsun!

03 Şubat 2016
Amerika’da bir polis arabası hız yapıyor. Arkasındaki araba takip edip, bir şekilde durduruyor. Polise niye hızlı gittiğinin hesabını soruyor. Polis özür diliyor ve isterse kimlik numarasını ve adını soyadını verebileceğini söylüyor.

Haberi görünce iç geçirdim. Ulen sen burada bir polisi çevirsen, hesap sormaya kalksan, sabaha kadar karakolda işkence yersin.

Haaa! Unuttum bu hesap soran Amerikalı vatandaş, üstüne üstlük kadın! Burada polis hesap sormayan kadınları bile işkenceden geçirip, tecavüz ediyor! Nasıl bir yerde yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz böye haberleri görünce.

Nezle oldum, bugün fazla gazete okuyup, televizyon seyredemedim. O sebeple fazla bir şey yazamadım. Bakalın yarın nasıl olacağım.

02 Şubat 2016

Alalade bir insan olmak bu kadar mu zor be birader. Evet, bu topraklarda zor.

Çünkü, bu memleket vahşi karakterlerle doludur. O sebeple, dünyanın en gerizekalı filmi Kurtlar Vadisi bu kadar çok seviliyor.

Bizim artık bir ayağımız çukurda, benim telaşım geride kalan gençlerimiz ve çocuklarımız. Bu zibidilerin arasında bırakıp, göçüp gideceğiz bu dünyadan. Ondandır kahrolmam! Kan içiciler ile aynı havayı soluyacaklar!

Bu iktidar gerçekten nerede bir beyinsiz var, onu bulup başına geçiriyor. Küçük Hüsamettin Başbakan; “Diyarbakır Sur’u öyle inşa edeceğiz ki aynen Toledo gibi mimari dokusuyla herkesin görmek istediği bir yer haline gelecek” diye demeç veriyor. Bu adam afedersiniz profesör. Dangalak bilmiyor ki, Toledo özerk bir yönetime sahip, yani şu anda çoluk çocuk demeden katlettiği Kürtlerin istediği özerklik gibi.

Seni profesör yapan kurulun saçları ağarsın desem, zaten ağarmıştır! Tha onları bildiği gibi yapsın!

01 Şubat 2016

Biliyorsunuz çok adice, aşşağılık bir şey ama; Türkiye, mülteciler için AB’den 3 milyon Yuro alacak. Aklıma takılmıyor değil. Osmanlı da bizim atalarımız için Rusya’dan milyon Rubleler almış mıdır?

Bunların mayası bozuk olduğu için; insanların çaresizliklerinden nemalanıyorlar. İnsanları, hayvanmış gibi pazarlık konusu yapıyorlar! Tabiyatıyla, şimdiki hayvan yerine konulanlar, Iraklı, Suriyeli mülteci olmuş halklar. 1864’de de biz hayvan yerine konduk. Haaa, Osmanlı ile Çarlık arasında bir para alış-verişi oldu mu bilmiyorum, fakat kızını Osmanlı sarayına satan çok hayvan Adige vardı. Hem de Paşa’lık sevdasına…

O sebeple, anavatanın kıymetini bilin. Bu pespaye Ortadoğu’ya layık değildir bizim kültürümüz. Layık olanları zaten aranızda görürsünüz! Kimler diye soruyorsanız; ”Ekmeğini yediğin yere ihanet etme” diyenler var ya, işte onlar! Adamlar kendileri itiraf ediyor, ”biz köpeğiz, yalağımıza atılan ekmeklerle yetiniyoruz” diyorlar.

Hani bazı dangalaklar, çıkar hesabı Şeyini Şey Ettiğimin Şeyi’nin şeyine kalpak takmışlardı ya! Hesapları tutmadı. Yaptıkları yalakalıkla kaldılar. Zira, Akp denen güruh bu sefer de Şeyini Şey Ettiğimin Şeyi’ni infaz ediyor. Sıra size de gelecek kıç yalayıcıları!

Şizofrenle, bacaksız; esip gürlüyorlardı Rus uçağını vurduklarında. İkisi de aynı mısrayı tekrar ediyorlardı. ”Gene ihlal etsin gene vururuz!” diye dayılanıyorlardı. Ne oldu? Ne olacak Ruslar gene girmişler Türkiye içine! (Gerçi yalaka basının söylemesi bu, yalan söylüyor da olabilirler.) Eeeee? Nerde omuzunu sağa sola sallayarak babalanan Şizofren? Hadi düşürsene gene!

Ulen hayatınız yalan, hayatınız dolan!

30 Ocak 2016

Adige-Abhaz diasporasında kaç Mehmet Metiner karakterinde adam vardır?

Oooooo, dünya kadar!

Adige-Abhaz diasporasında Kürt köy korucusu gibi olabilecek karakterde kaç adam vardır?

Oooooo, sayamayacağınız kadar!

Şimdi anlıyor musunuz, ülke kan gölüyken; düğün videoları koyup, ”Çerkes”liğin ne kadar asil bir kültür olduğunu yazan yazılar yayınladıklarını.

Asil kültürmüş!

Komşusunun ölüsü 8 gün sokakta kalmış, hamile komşusunun karnındaki bebeği keskin nişancı marifetiyle katletmişler, komşusunun cenazesine işkence yapılmış, belirsiz bir yere gömülmüş, yahu komşunun 70 çocuğu sokakta öldürülmüş, evi barkı tanklarla, toplarla bombalanıyor; bizim ”asil Çerkesler” bu durumda dansözlük yapıyor.

Ülkenin bir kısmının ocaklarına kor ateş düşmüşken; herhangi bir düğün-dernek düzenleyenin, oraya gidip oynayanın, düğün derneğe çanak tutanın…

Taaaaaaaaaaaa

Asil kültürmüş!

Sizin Adigelik-Abhazlıkla ne alakanız var? Sizler birer çöplüksünüz! Utanmaz arlanmaz dangalaklar!

Maksadım; bu yazı ola ki, 50 sene, 100 sene sonra birileri tarafından okunursa, 2010’larda Türkiye Çerkes diasporası çoğunluğunun ne kadar karaktersiz olduğunu görsün diyedir.

Yoksa; bunlara laf söylemek zuldür.

29 Ocak 2016

Bugün size iki fotograf göstereceğim. Kimin insani, kimin hayvani hislere sahip olduğuna siz karar verin!

Bu AMED spor taraftarının açtığı pankart. (Kürtleri temsilen…)

 

Bu da AMED spora gol attıktan sonra taraftarına asker selamı veren öküz. Adı Semih’miş… Semih Şentürk adlı bu soytarı üstelik askerliği de bedelli yapmış. Hayatları dalavere eşşekoğlu eşşeklerin. (Türkleri temsilen…)

28 Ocak 2016

Tecavüz olayı dünyanın her yerinde oluyor. Fakat tecavüzcüye verilen ceza her ülkeye göre değişiyor. Kimi ülkelerde tecavüzcü linç edilirken, kimi ülkelerde uzun seneler hapis cezası, bizim ülkemizde ise bir madalya takılmadığı kalıyor.

Meşhur olaydır. İngiltere’de bir parkta gece yarısı genç kızı korkutan adama hakim 7 sene 7 gün ceza vermiş. Gazeteciler sormuş, ”adam kıza elini bile sürmedi ceza fazla değil mi?”. Hakimin tarihe geçen cevabı ise şöyle olmuş: ”Kızı korkuttuğu için aldığı ceza 7 gündür. 7 sene; İngiliz kızlarının gece yarısı parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır.”

Şimdi buraya dönelim. Adam gece yarısı kıza tecavüz ettiği gibi işkence etmiş ve öldürmüş. Türk hakim kararını vermiş. 7 sene 7 gün hapis cezası, cezanın ertelenmesine ve serbest bırakma. Gazeteciler hakime sormuş, ”Bu serbestlik fazla olmadı mı?” Türk hakim de tarihi cevabı şöyle olmuş: ”7 gün tecavüzcünün mahkemedeki iyi hal indirimidir. 7 senelik indirim; Türk kızlarının gece vakti dışarda gezmeyip, dizlerini kırıp evde oturmalarını sağladığı içindir.”

Peki benim fikrim nedir?

Yazayım. Bu Türk hakimin ve bu zihniyettekilerin tecavüze uğratılmaları ve tecavüzcülerinin para ödülü ile ödüllendirilmesidir.

Türk dış politikası bizim Kaf-Fed’in Rusya politikasına benziyor. Yani, komedi.

Dışişleri bakanı ”PYD davet edilmişse, Cenevre’yi boykot ederiz” diyor. Cenevre’den açıklama geliyor: ”Siz davetli değilsiniz ki, neyi boykot ediyorsunuz?”

Kaf-Fed’te aynen böyle, diaspora her alanda boğazına kadar çamura batmış, son 15 yılda Adige-Abhazlık 150 yılda uğramadığı ezoryona uğramış, bu şebekler Rusya’ya mektup yazıp, aklınca politika yapıyor. Tabii olarak herkes (Rusya dahil) bu duruma bir yerleriyle gülüyor.

27 Ocak 2016

Okuyucularım soruyor: Nasıl oluyorda CHP’nin AKP’den farkı olmadığını daha önceden biliyorsunuz?

Cevabı çok basit. İkisi de devlet partisi. Yani vatandaş partisi değiller. Devlet partisiyse nasıl bu kadar vatandaştan oy alıyor, diye sorarsanız da; cevabı gene basit. Bu milletin genlerinde tebaa olmak vardır. Yani devlete biat etmek onların temel içgüdüsüdür. Onın içindir ki, yola çık herhangi birini çevir ”Ben polisim, kimlik kontrolü yapıyorum, çıkar nüfus cüzdanını, de; yüz kişiden 90’ı çıkarır. Çünkü sen ”Ben devletim” demiş oldun!

CHP işte bu zihniyetin partisidir. Bu bakımdan AKP ile aralarında zırnık fark yoktur.

Okuyucum, CHP’nin PYD ile ilgili açıklamasına şaşırmış. Yahu niye şaşırıyorsunuz? Doğu’da akıtılan Kürt kanında CHP’ninde mesuliyeti var. Çünkü CHP kurulduğundan beri ”Devlet”tir.

Bazı okuyucularım da Jineps gazetesi hakkındaki fikrimi soruyorlar. Hemen söyleyeyim: Jineps, Kaf-Fed’in kağıda basılmış halidir. O sebeple benim gözümde yeri çöplüktür. Omurgasız, kimliksiz kurum ve kuruluşlar benden uzak dursun kardeşim.

Omurgasızlık kötü bir şey. Genellikle de gelişmemiş, ilkel toplumlarda çokça görülür.

Mesela Türkiye’nin ”PYD’yi Cenevre Toplantıları’na çağıramazsınız” diye kuyruğu dik tutma gayretleri, BM’in ”Hadi len sana mı sorcaz!” cevabıyla neticesiz kalır ve o kuyruk bacakların arasına girer.

Mesela AB’nin 3 milyon Yuro parayı verirken sakın cebinize atmayın manasına gelen ”Bu para size cep harçlığı olarak verilmiyor” denmesi, omurgasızların yüzünü kızartmaz. ”Alın ulan paranızı, ben büyük bir ülkeyim, 10 milyon ilticacı da gelse aslanlar gibi bakarım” diyemez. Yani sana açık açık ”hızsız” muamelesi yapılır, sende omurga olmadığı için sırıtarak parayı almayı beklersin.

İşte bu kadar kötü bir şey!

26 Ocak 2016

Adam zır cahil olunca, nerede, ne konuşacağını da bilmiyor.

Koç şirketi sahibi Mustafa Koç’un ölümünden sonra Şizofren açıklama yapıyor. Diyor ki; ”Mustafa ile buluşmuştuk, ona alkolü azalttın mı demiştim.”

Boşver alkolü! Sen hırsızlığı azalttın mı?

Adam hem hırsız, hem utanmaz, hem arlanmaz, üstüne üstlük küstah!

Mahir Çayan, ”“Milli Kurtuluşçu bir tutum yansıtması açısından bizler sapına kadar Atatürkçüyüz. Onun Milli Kurtuluşçuluk bayrağını, hayatımız da dahil, her şeyimizi ortaya koyarak biz dalgalandırıyoruz.” demişti.

Şimdi anlıyor musunuz Türk solunun neden bir b.ka yaramadığını! Kürtlere katliam yapılırken sol kesimin bu kadar sessiz olmasının temel sebebi, Kemalizm’in etkisinde olmasındadır.

Genlerine kadar Atatürkçülük işlediği için, Kürt sorunu dediğinde salatalık görmüş kedi gibi zıplıyorlar.

Neticede Atatürk tam bir faşistti. Bunu en iyi Aleviler bilir ama onlar da sıkı birer Atatürkçüdürler.

Kısacası; kasabının bıçağını yalayan koyun çoktur bu topraklarda.

25 Ocak 2016

Dünyadaki sağcı ve dinci siyasetçiler için bir şey dersem -bilmediğim için-çarpılırım ama bu topraklardakiler için söyleyebileceğim net şeyler var:

Mesela; hırsızdırlar. İspatı: Bir alyansla bu kadar gemi, yat, kat, villa alınamayacağına göre…
Mesela; ahlaksızdırlar. İspatı: Adamlar hacda bile viyagra kullanıyor.
Mesela; cahildirler. İspatı: Akdeniz’e, White Sea dedi dangalak yahu.
Mesela; küfürbazdırlar. İspatı: Her hangi bir zamanda televizyonu açın Şizofreni dinleyin.
Mesela; katildirler. İspatı: Kadın, kız, çocuk demeden öldürdüler. ”Ben emir verdim” dedi bu ülkenin Şizorfreni. Bundan önceki şizofren de asmayalım da besleyelim mi, demişti.
Mesela; kalleştirler. İspatı: Selocan’ı sandıkta yenemediler, eşine iftira atmaya başladılar.
Mesela; yalancıdırlar. İspatı: Bir tek doğru lafları yok ki.
Mesela; sahtekardırlar. İspatı: 1983’te açılmış üniversiteden, 1981’de diploma alırlar.

Ve ne yazık ki, bu ülkenin yüzde 80’i sağcıdır, dincidir!

23 Ocak 2016

Yeni Şafak Ankara temsilcisi Abdulkadir Selvi “Türkiye Rus uçağının düşürülmesinden beri uçak kaldıramıyor” dedi. Selvi’nin sözü akıllara Putin’in o tehtidini getirdi: “Hadi bakalım şimdi uçsunlar da görelim”

Gazeteler bu haberle yankılandı bugün.

Hayatın size öğreteceği üç şey vardır:
Bir: Boyundan büyük işlere girme.
İki: Yutamayacağın kadar büyük lokmayı ağzına alma.
Üç: Laf ağzından çıkmadan evvel 3 defa düşün.

Bu üç şeyi öğrendiğiniz zaman şu an ki üç kişinin yerinde olmazsınız!
Bir: Şizofren’in.
İki: Bacaksız başbakanın.
Üç: Kaf-Fed yöneticilerinin.

Dünyaca ünlü Amerikalı filozof ve dilbilimci Prof. Dr. Noam Chomsky, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ‘katil‘ diye niteledi. Adam hem filozof hem dilbilimci üstelik 80’lerinde bir aksakal. Daha kimin sözüne inanacağız!

Gazeteci Nuray Mert; ”İktidara sırtını dayayan ezik, çapsız, kişilik fukaraları; sizden korkan sizden beter olsun” demiş. Yahu ne varsa kadınlarda var. Onlar erkek takımından bin defa daha cesurlar.

Diyarbakır’da birileri ilkokula çocukların içine bomba attı. Tek sorum var. İçinizden kendinize verin cevabını!

Bu bombayı o çocuklara, PKK mı atmıştır, MİT elemanları mı?

İzmir Kemeraltı çarşısında esnaf olan Alevi yurttaş V.T, ölünce arkadaşları Kemeraltı camisinde sela verdirmek istemiş. Bu talebi cami imamı, “Alevinin selası okunmaz” diyerek reddetmiş. Alevi vatandaşımız şanslıymış. Böyle bir eşşekoğlu eşşeğin selasını okumaması sebebiyle Cennet’lik olmuştur.

Tacikistan, meşhur deyişle yüzde 99’u Müslüman bir ülke. Ne yapmış? Demiş ki, İslami sakal yasak! Ne kadar sakallı varsa tutmuş kulağından berbere. Ayrıca ”Benim türbanlı bacım, birileri üzerine işemeden çıkar bakimmm kafandakini” diye ne kadar türbanlı varsa almışlar kafalarından. Yetmemiş, tüm karaçarşaflıları ”hayat kadını” olmaktan hapse tıkmışlar.

Yani; yüzde 99’u Müslüman Tacikler bile uyanmış. Bizim yüzde 52 hala horluyor. Hem de yellene yellene!

22 Ocak 2016

Size önemli tavsiyem şudur: Eğer, konu komşunuz veya akrabanız Kürtler varsa, hiiiiçççççç zaman kaybetmeden gidin yanlarına, doya doya konuşun ve vedalaşın. Çünkü Kürtleri ebediyen kaybediyoruz.

Bugün IMC televizyonunda Türk ordusunun ve polisinin göz göre göre insanları nasıl taradığını gördüm. IMC kanalının bir de kameramanı bu tarananlar arasında. CC’deki kardeşlerimden ricam bu videoyu bulup koysunlar.

Olay bitmiş kardeşim. Türk devleti; ya ikinci bir Ermeni soykırımı yapacak veya Kürtler kendi devletini kuracak. Ellerinde beyaz bayrak olan ve cenaze taşıyan sivilleri yaşlı-kadın denemeden tarayan böyle kalleş, alçak ordu ve polisi olan bir devletin sonu da iyi değil. Biz de yavaş yavaş bavulumuzu toplasak iyi olacak.

21 Ocak 2016

”Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur!”

Bu lafı herhalde doğduğunuz günden beri milyon defa duymuşunuzdur.

Ulen, Kurtuluş Savaşı’nda omuz omuza savaştığın, kardeşim dediğin Kürt halkını bile katlediyorsun. Seninle kim dost olur çakal!

Şizofren, Doğu’daki gençlere ”Yüzündeki kırmızı maskelerle değil alnınız açık olarak görmek istiyorum.” diyor. Bu adam da izan da yok be birader. O çocukların zaten alınları açık, sadece senin gönderdiğin katiller yüzlerini görmesin diye yüzlerini kapatıyorlar. Ama sende yüz de yok! Ki, dünyanın en büyük hırsızısın, katilisin ama yüzünün astarı yok. O sebeple sen kapatmasan da olur!

İsrail ”Kürt Devleti kurulmalı” deyince buradaki yobazların gıkı çıkmadı. Zannetmeyin ki, ”Yahu biz de Filistin Devlet olsun diyorduk. Adaletli olalım” diye sesleri çıkmıyor. Suskunluklarının sebebi: Maddi çıkar! Hürriyet’in eski başyazarı Oktay Ekşi bunlar için ”para için analarını bile satar” demişti. Valla hergün İsrail bayrağı yakan dinicilerden tek kelime olmaması manidar. Sahiden de Ekşi’nin tespiti doğru mu ne?

20 Ocak 2016

Okuyucum Tahir bey uyardı: Hatko bey, toplumumuza nifak tohumları eken Fetullahçı içi ajan kaynayan ajansın adını yanlış yazmışsınız. Doğrusu Ajans Kafkas’dır. Ve bu örgüt tahminizden öte Türk istihbaratının idaresindedir. Yani Adige insanıyla alakaları sadece kışkırtıcı ajan povakatörlük yapmaktır. Maalesef birçok Adige bu rezil adamların haberlerini sağda solda kullanmaktadır.

Atalarımız ne demiş, sen eşek ol yeter ki, semer vuran çok olur! Hürmetler…

İkaz için sağolunuz Tahir bey kardeşim.

Dün yazdığım gibi, Bordo Bereliler de Kürt halkını ezemedi. Gazetelerde resimlerini gördüm maymuna dönmüşler. Hata birini gönderiyorum, CC’deki arkadaşlar koysun siteye. Bunlar bordo değil mor bereli olmuş kardeşim.

Göya Kürt ailesi evi boşaltırken buzdolabına bubi tuzağı kurmuş. O sebeple resimde gördüğünüz bordo bereli arkadaş bir kuşakla buzdolabını açıyor. Tabii hem kendi hem fotografı çeken Hürriyet muhabiri dangalak olduğu için böyle komik bir resim çıkıyor ortaya. Muhabirin dangalaklığı Oskar’lık ama!

Değerli okuyucularım, bu tür haberleri ne sebeple yaptıklarını bizim gibi biraz aklı olanlar anlıyor. Ama bu ülkenin yüzde 80’ninde bizdeki akıl da olmayınca yiyorlar bu saçmalıkları.

Neyse, tarih bir sefer daha beni haklı çıkardı.

Bacaksız Başbakan Bordo Berelilerden de netice alamayınca dünyanın en komik açıklamasını yaptı. İlçeleri taşıyacaklarmış.

Yok, yok artık kafayı sıyırdılar. Çok tehlikeli günler geliyor. Türk milleti öyle mutlu mutlu oturmasın, bu faşistler yakında onların da kapısını çalacak. Demedi demeyin!

19 Ocak 2016

Birinci denemede; Doğu’ya en eğitimli, katil ruhlu polislerini gönderdiler. Olmadı!

İkinci denemede; polislere destek olsun diye IŞİD’in Türkiye kolu Esadullah timlerini gönderdiler. Gene olmadı. Giremediler mahallelere!

Üçüncü denemede; Polis + Esadullah Timi’ne destek olsun diye, Özel Harekatçıları yolladılar. I- ıh gene olmadı.

Dördüncü denemede; Polis + Esadullah Timi + Özel Harekatçılara destek olsun diye Jandarma’yı yolladılar. Be sefer daha kötü oldu jandarmayı halkın arasında bırakıp kaçtılar. Gariban jandarma kös kös Kürtlerin alkışları arasında yatakhanesine döndü.

Beşinci denemede; ”Bu böyle olmayacak” deyip, Polis + Esadullah Timi + Özel Harekatçılar + Jandarma’ya destek olsun diye Eski Jitemcileri yolladılar. Onlar birkaç sivile işkence yaptı, bir sivili infaz edip arabasının arkasında sürükledi, arabalardan ”Ermeni dölleri” diye küfürler edip, duvarlara ”Kurdun dişine kan değdi” gibi sadist sloganlar yazdı ama mahallenin içine giremedi. Bu da olmamıştı. Bu alçak, baldırı çıplak Kürtler çoluk çocuk meydan okuyordu koskoca Türk Devleti’ne!

Altıncı denemede; Artık Devlet sinirlendi ve Polis + Esadullah Timi + Özel Harekatçılar + Jandarma + Jitem’e destek olsun diye 10 bin asker ile 5 general bir de Genel Kurmay Başkanı gönderdi. Topçular, Tankçılar, Hava kuvvetleri hepsi doluştular mahallenin önüne. Lakin gene olmadı. 50 gün mahallelere hapsettikleri bu vatan haini Kürtler bir türlü Devlet’in tokatını yemiyordu!

Şimdi sırada Bordo Bereliler varmış. Yola çıkmışlar. Sizler bu yazıyı okuduğunuzda herhalde operasyonlara başlarlar. Bu Türk ordusunun bir numaraları; Polis + Esadullah Timi + Özel Harekatçılar + Jandarma + Jitem + 10 bin asker + 5 general + 1 Genel Kurmay Başkanı + Topçular + Tankçılar + Hava Kuvvetleri’ne destek olsun diye ordalar.

Netice: Değil Bordo Berelileri, Pembe Berelileri de yollasanız kös kös döneceksiniz. Çünkü, Şizofren bir adamın emriyle bir halkı yoketme şansınız sıfır! PKK falan bahane!

Birazcık tarih okumuş her insan bilir ki; halk nasıl bir yönetim istiyorsa öyle yönetilir.

Bakın bizim dilimizde tüy bitti ama Türk halkına bir türlü anlatamadık. Yapmayın etmeyin, bu Şizofrene oy vermeyin, verdiğiniz her oy adamı daha da zıvanadan çıkaracak, dedik. Ama ne oldu? Türk halkı ”sen sus, biz böyle yönetilmek istiyoruz” dedi. Biz de susup, kıçımızın üzerine oturduk.

Kürt halkı da Türk halkı gibi bir tercihte bulundu ve kendilerini yönetme kararı verdi. Şimdi de siz susacak, kıçınızın üzerine oturacaksınız! Tarih öyle diyor!

18 Ocak 2016

Burada kanun, trafik kuralı, nizam nedir bilmediğimizden, insani davranışlar bize efeminelik geldiğinden anavatan giden ”Türkleşmiş” Adigeler zorluk çekiyormuş. Bu çektikleri zorlukları kasten veya zevzeklikten konuştuklarında Kafkas Ajansı denilen Fetullahçılara koz veriyor. Onlarda verip veriştiriyorlar anavatana! Bu Türkçülüğün medar-ı iftiharı ajansta Türkiye’yi tenkit eden bir kelime bulamazsın, ha bire anavatanımızı karalarlar.

İşte bizim bazı zevzek dönüşçüler gene salaklık yapıp Türk gibi davranınca da Kabardey Cumhuriyeti bunları kapı önüne koyma durumuna gelmiş. Sebep, bu şebekler kanunen vermeleri lazım olan ikamet adreslerini farklı adres olarak veriyorlarmış. Yahu, sen dangalak mısın? Veya MİT ajanı mısın? Ne halt yemeye oturduğun adresi doğru dürüst vermiyorsun?

Kanun bunların yakasına yapışınca, ”vay efendim Adige dönüşçülere baskı var” diye Kafkas Ajansı gibi kumpasçı şarlatanların diline düşürüyorlar memleketimizi.

Buradan dönüş yapmışlara yazıyorum:

Bir; orası Türkiye değil. Orada adaleti kandırmayacaksın, hile yapmayacaksın, hırsızlık yapmayacaksın, dolandırıcılık yapmayacaksın!

İki; orası Türkiye değil. Orada üstünü başını beğenmeyip, burnunu kıvırdığın bir Adige, seni kültürüyle ve eğitimiyle yerin dibine sokar. Ukalalık yapma.

Üç; orası Türkiye değil. Orada senin atan gibi vatanında neyi varsa alıp kaçanların torunları yaşamıyor. Onun için terbiyeli ol, haddini bil!

Dört; orası Türkiye değil. Orada kadınlar gece yarılarında da sokaklarda özgürce dolaşır. Öküzlük yapıp, onlara ”kötü kadın” gözüyle bakma. Sen kafandaki pisliklerden arın.

Beş; orası Türkiye değil. Orada şoförler belki eski araba kullanırlar ama hepsi yayaya öncelik tanıma kültürüne sahiptir. Yaya geçidinde bekleyen bir yaya görürsen bekle, maganda gibi geçmeye kalkma.

Altı; orası Türkiye değil. Orada insanlar kaldırımlarda araba park etmez, arabanı kaldırıma part etme.

Yedi; orası Türkiye değil. Efelenme!

Sekiz; orası Türkiye değil. Orada insanlara karşı ”Ben Adige’yim, her haltı yerim” diye ağzından bir laf çıkmasın. Hatta aklından ”fikir” olarak bile geçmesin. Yoksa o lafı sana yedirirler, günlerce kabız dolaşırsın.

Dokuz; orası Türkiye değil. Orada, bilmiş bilmiş konuşma! Senin konuşmaya tenezzül etmediğin temizlik işçisi bile senin ömrün boyunca okuduğun kitabı bir günde okuyor.

On ve son: orası Türkiye değil. Ya adam gibi topluma ve insanlığa faydalı biri ol, veya geldiğin yere defol git! Vatanı için dönüş yapmış temiz insanları Kafkas Ajans’ın ihanet masasına meze yaptırma!

Mesut bey demiş ki; Sayın Mülayim, Doğu’da Türk Devleti’nin Kürtlerle kavgasını ben, 10 yaşındaki çocukla kavga etmek için 40 yaşındaki adamın eline tabanca, sırtına makinalı tüfek, beline el bombaları, omzuna roket atar alarak çocuğun mahallesine gitmesine benzetiyorum.

15 Ocak 2016

Eğer siyasi ve ekonomik durum böyle devam ederse, burada küstahlık yapıp anavatanı karalayanlar, bizden önce yola düşecekler anavata gidebilmek için. Ve yüzleri kızarmadan, ”Türkiye’de zaten özgürlüğümüz yoktu, yaşasın vatanımız” diye slogan atacaklar Nalçik ve Maykop sokaklarında. Tabii kafalarında birer kalpak, ellerinde yeşilin her tonunda Adige bayraklarıyla…

Tabii olarak Adige milleti bunlara bakıp; ”Thamışge!” deyip yollarına devam edecekler. Ama ölmez de o günleri görürsem, elime bir kızılcık sopası alıp, bunların hem suratlarına tüküreceğim, hem bacaklarını kızartacağım.

Başta da Kaf-Fed’in şimdiki yöneticilerini…

“Öz kızınla cinsi münasebete girebilirsin” diyen Diyanetçilere tek kelime laf etmeyip, ”çocukları öldürmeyin” diyen insanları, vatan hainliğiyle, ahlaksızlıkla, karanlıklıkla suçlayan bir zihniyetin yönetiminde olmak yeterince utanç verici.

Cahil Diyanet ve Cahil Şizofren’in durumu bu! Peki TUBİTAK’ta durum ne? Yani Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu adlı kurumun yöneticilerinin seviyesi? Şöyle bir açıklama yaptılar: ”Hadron çarpıştırmak Allah’a şirk koşmaktır.” Bunların dedelerinin dedesi de Matbaa günah deyip, ülkeye sokmamış, 500 yıl sonra günah olmadığını anlamıştı. Bunlar da vatansever oluyor!

Orangutanları oturtsan bunların koltuklarına daha az hata yapar, hatta bunlara göre hiç hata yapmaz.

Kısacası; ben kendi adıma, kendi öz kızıyla bile yatmayı kafaya koymuş, aklı fikri orasındakiler gibi vatansever olacağıma, yazın adımı vatan hainleri listesine! Böyle vatanın içine köpek siğdirsin!

15 Ocak 2016

Abhaz Federasyonu’nun ”Kamuoyuna Duyurusu”nu okudunuz mu? Okumadıysanız şanslısınız. Kendi boyunlarına kendileri tasma takıp, ipini Tayyip’e uzatmışlar. Artık utanmaları da kalmadı. İnsan asimile olur da bu kadar mı olur be birader. Tüüüühhh sizin kaşarlaşmış suratınıza! Anavatandaki Abhazlar bir avuç olmalarına ragmen kahramanca Gürcülerle savaşıp özgürleşirken, buradakiler korkudan altlarına yapıp daha da esirleşiyorlar. Tha sizi bildiği gibi yapsın!

Okuyucularımdan birkaçı sormuş, mayfa lideri Sedat Peker’in sözlerine bir şey demediniz diye. Ben kapıdaki köpek yerine, ev sahibiyle uğraşırım. Herhalde mevzu anlaşılmıştır.

Şizofren’in akıl hocalarından Yalçın Akdoğan denen ahlaksız: Örgüt cani yüzünü gösterdi, bebek katili örgüte söz söyleyemeyen sözde aydınlar utansınlar, demiş. Bunlar ahlaksız oldukları için suratlarında ar da kalmamış. Kendi elinde onlarca çocuk ve bebeğin kanı varken konuşuyor. Salak herif, utanacak olan sensin, sen.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Şizofren’le takışınca birçok insan bunun demokrat, ilerici, aydın biri sandı. Oysa bu ve benzerleri ile Şizofren arasındaki fark; biri namaz kılıyor, öbürü kılmıyor!

Yani ikisi de faşist.

Faşist olmasa “Devlet yıkılırsa hepimiz bu yıkıntının altında kalırız. Devletin yıkılmaması için hepimiz ama hepimiz, kol kola girip omuz vermek zorundayız” der mi yahu!

Halbu ki; devlet, bireyin uşağıdır. Yani devlet yıkılabilir ama birey asla!

Anlamayana bir daha yazayım: Devlet bireyin u-şa-ğı-dır.

Yok, eğer birey devletin uşağı haline getirilmişse, o devlet faşist bir devlettir. Bakınız Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

Polis ne diyor milletin vekiline?

Sen vekilsin, ben ‘devlet’im!

Ben senin gibi polisin ve devletin taaaaaaa

14 Ocak 2016

“Hizmete Özel” ibaresiyle sivillerin katliamına ikna edilmesini istediği” askerlerden 12’si Uzman Çavuş,11’i Subay Astsubay istifa etmiş. Haberde isimler de verilmiş. Demek ki, askerler içinde de insan evladı varmış. Bu savaşın Şizofren’in savaşı olduğunu anlamışlar.

AKP+CHP+MHP= Faşizm! Kimse kıvırtmasın!

Üniversite diploması bile sahte olan birinin çıkıp, akademisyenlere ”karanlık” demesi anca burada olur.

13 Ocak 2016

İstanbul’da IŞİD bomba patlattı. 11 turist hayatını kaybetti. Şizofren gene bir şeyler planlıyor. Yakında çıkar kokusu.

Ben onu-beşi bilmem. Gördüğüm ve bildiğim halklar arasında en korkak, en yalaka, en kişiliksiz, en zavallı, iki millet var: Birincisi Lazlar, ikincisi biz Adigeler.

Yahu bir bakıyorsun, Trabzon Yozgat’tan bile daha sert Türk milliyetçisi. Ulen sen Türk değilsin ki dangalak. Yaşadığın şehrin bile adı Türkçe değil şebek. Daha da önemlisi senin anadilinin bir kelimesini bile anlamaz Türkler.

Bunları niye yazdım? Nerede pis bir derin devlet işi varsa, altından Trabzonlular çıkıyor. Sadece Trabzon değil tabii. O bölge. Ya bir Türkücüsü var, adam televizyonda ”uşağum he ben dünyaya haçan saf kan Türk olarak gelmişum.” Tamam biz Laz’uz ama Türk Laz’ıyız” dedi. Ne kadar tanıdık geldi size değil mi! İçimizde o kadar çok var ki, anam babam Adige ama ben Türk’üm diyen! Senin yanlışın var evladım. Sen anne babanı karşıştırmışsın!

Şizofren, Doğu’daki operasyonlarının durdurulmasını isteyen akademisyenlerin bildirisine çok sert tepki vermiş. Akademisyenleri ihanetle suçlayan Şizofren “Bu devletin ekmeğini yiyip de bu devlete düşmanlık eden herkes en kısa sürede hak ettiği cezaya çarptırılmalıdır” demiş.

Devletin ekmek alıp dağıtması için parayı babası veriyor sanki. Devlet o verdiği ekmeğin parasını nerden buluyor dangalak! Gariban halkın parasından. Sen devletin parasını çal, ihanet olmasın, Akademisyenler ”çoluk çocuğu katletme” desin, onları ihanetle suçla.

Farkındasınız değil mi, nerede aşşağılık bir şerefsiz varsa, karşısındakini susturmak için, ”Yediğin ekmeğe ihanet etme!” diyor. Türk devleti yalakası bizim bazı Adige Abhazlarda da bu laf çok kullanılır.

Peki onlarda mı aşşağılık şerefsizler? Öyle böyle değil, hem de katmerlisi!

12 Ocak 2016

Bundan 100 yıl sonra bizim torunlarımızın torunları tarih kitaplarını açacaklar ve şunu okuyacaklar. Türkler Kürtlere ağabeylik yaptı ama onlara hainlikle cevap verdi. Bu hainliğin üzerine kahraman Türk milleti Kürtleri geldikleri yere yani Sina çölüne sürdü.

Ve torunlarımızın torunları ”Kürt dölü” diye birbirine küfredecekler.

Tabi olarak; katlettikleri insanları sokaklarda 10-15 gün yatıran, ellerine geçirdikleri cenazelerin gözlerini oyan, boynuna geçirdikleri iple arabalarının arkasında sürükleyen, kadınları çırılçıplak soyup sokaklarda cenazesini teşhir eden, anne kucağındaki bebekleri dürbünlü tüfekle avlayan ”kahramanları” yazmayacak!

Nerden mi biliyorum. Yahu bu kadar açık seçik devlet katliam yaparken, ”yapmayın, çocukları öldürmeyin diyen öğretmeni kodese tıkan, apolitik bir televizyon sunucusunu korkudan altına kaçırtan bir milletin tarihi anca öyle yazar.

Haaa, eğer tarih böyle yazılmasın, bu haksızlık diyorsan, ses ver!

Başbakan Küçük Hüsamettin, Şizofreni sollamaya başladı. Doğu’ya milletvekili atayacağız dedi. Ya bunlar gerçekten salak, veya Kürt halkını salak sanıyorlar. Aklı başındaki her aydın bu dingile; ”Van’da kafalarına birer kurşun sıkılarak infaz edilen 12 genç çocuğu kim vurdu” diye soruyor. Cevap yok!

11 Ocak 2016

Ahmet Hakan demokrasiden yana olma bedelinin ilk taksidini 3 köpeğin saldırısıyla ödedi. İkinci taksidi AKP yanlısı olmakla ödüyor.

Beyaz adlı televizyoncu, programını arayan öğretmenin ”Doğu’da çocuklar katlediliyor, biraz duyarlı olun” uyarısını büyük bir olgunlukla karşıladı ve seyircisine öğretmeni alkışlattı. Özel Harekat Polisi olduğu iddia edilen yüzü maskeli biri ertesi gün bu arkadaşı tehdit etti. Çocuk da nedamet getiren bir röportajla hayatının kurtardı.

Bu iki olay bile bu ülkenin ve Türk halkının bitmiş olduğunu gösteriyor. Artık sıtkım sıyrıldı.

Şimdi anladınız mı niye Doğu’dakiler hendek açtılar!

Bunların kahramanlığı savunmasız insanlara taslar. Bunlar kadar kalleş, bunlar kadar korkak ikinci bir ordu da yoktur dünya üzerinde polis de!

Diyorlar ki, nereden biliyorsun polis ve askerin orada savunmasız insanları öldürdüğünü, PKK’nın yapmadığı ne malum?

Cevabımı vereyim.

Bırak Doğu’yu Taksim meydanında gencecik kızları saçlarından yerlerde sürükleyen, polis otobüsünde tecavüze kalkışan bu polis değil mi?

Eskişehir’de İsmail’i döve döve öldüren İspanyol polisi miydi?

Ankara’da yere yatırdıkları hamile kadının karnını tekmeleyerek çocuğunu katleden bu polis değil miydi?

İstanbul’da ”Ayağına galoş giy” diyen kızı, komplekse kapılarak katleden Avustralya polisi miydi?

Bu polisler ve ordu Batı’da umarsızca bunu yapıyorsa, Doğu’da ne yapacağı sizin hayal gücünüzü aşar.

09 Ocak 2016

1. Durum: Şizofren emir verdi, Türk ordusu 2 taburla Irak topraklarına illegal girdi ve Beşika’daki kampa yerleşti.

2. Durum: Amerika ”höööösssstt, hemen geri çek 2 taburunu” dedi.

3. Durum: Şizofren’in ordusu tıpış tıpış geri döndü.

4. Durum: Amerika dün gene ”yetmez, daha önceki askerleri de çek” diye ultümatom verdi.

5. Durum: IŞİD kurulduğundan beri dokunmadığı kampa bugün saldırdı…

4. Durum: Şizofren açıklamada bulundu ve yaşanan olayın, “Türkiye’nin bölgeye ek asker göndermekteki haklılığını gösterdiğini” söyledi.

Netice: IŞİD ile AKP her alanda işbirliği içindeler.

Sapığın biri Diyanet İşleri’ne “Öz kızını öperken şehvet duymanın nikaha etkisi olur mu?” diye bir soru yöneltiyor.

Diyanet’in cevabını aynen gönderiyorum:

“Babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikahının ne olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır.

Bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikaha bir etkisi yoktur (bkz. İbn Rüşd, Bidayetü’l-Müctehid, Mısır 1975, II, 33; İbn Kudame, el-Muğni, VII, 486; İbn Cüzey, el-Kavaninü’l-Fıkhiyye, 138).

Hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda, kızın annesi bu babaya haram olur. Ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması, ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. Kalın elbisesinden tutarak, ya da vücuduna bakıp düşünerek şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz.

Ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. Şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır (Merğinani, el-Hidaye, I, 192; Mevsıli, el-İhtiyar, III, 109).”

Ben sizin gibi insanların taaaaaaaaaaaa

08 Ocak 2016

CC Yönetimi’ni sık sık zor durumda bıraktığımın farkındayım. Bazı yazılarımda cümlelerin değiştiğini de görmekteyim. Ben uzman olmadığım için, yaptıklarının doğru olduğunu farzediyorum. Yani demek istediğim şu ki, yazılarım baya bir ehlileştiriliyor. Şikayetçi miyim? İlk okuduğumda evet. Çok yumşatmışlar diye kızdığım oluyor. Ama bir, iki gün geçince yaptıklarının daha iyi olduğunu görüyorum. Bu vesile ile yazılarımı ehlileştiren kardeşilerime huuzrlarınızda teşekkür ediyorum.

Bir arkadaşım bugün kahvede dedi ki, Viyana’daki abisi aramış, ”Bedava Kuran dağıtıyordum, 15-20 Viyanalı adam geldi, ‘Bizim hassasiyetimizle oynamayın, kırmızı çizgilerimiz var, Viyana sokaklarında deve sattırmayız’ dediler”.

Boş bulunmuşum ”o ha, onlarda mı başladılar” demişim. Güldü yok ya, kimsenin dediği bir şey yokmuş. Biz Türkiye’de İncil dağıttıklarında böyle yapıyoruz ya, utandım, aklıma oradan geldi, diye bitirmiş konuşmasını.

Türkler; Kürt, Laz, Ermeni, Adige, Rum, Yahudilerle ne zaman kardeştir?

Eğer ülke çapında bir savaşa girmişse! Mesela Çanakkale Savaşı!

Türkler; Kürt, Laz, Ermeni, Adige, Rum, Yahudilere ne zaman düşmandır?

Eğer, insan gibi yaşayalım, kendi kimliğimle, kendi adımla, kendi kültürümle, bana üstünlük taslama dersen! Mesela şu an yaşadıklarımız!

Yani: Kanını Türkler için akıtmadığın sürece düşmansın!

Yani: Varlığını Türk varlığına armağan edeceksin. Yoksa çakalların dişine kan değiyor.

07 Ocak 2016

Bazen duygularıma kapılıp, Türk halkına ağır laflar ediyorum. ”Tamam arkadaş, bu milletin genlerinde bir bozukluk var, o sebeple bu kadar vicdansız bu kadar kalleşler” diyorum, sonra bazı Türk gençlerin yaptıklarını görüyorum; utanıyorum söylediklerimden, yazdıklarımdan, düşündüklerimden.

Halbuki kansızlık, milli bir mesele değil, şahsi bir durum. Yani bir ırk komple mahkum edilmez. İçinde insan olanı da var, hayvan olanı da. Mesela Kürtlerin içinde katliama çanak tutan, bundan rant elde eden yok mu? İşte AKP Diyarbakır Milletveki Ensari midir Entari midir nedir, iyi bir misal. Sonra Kürt korucular! Yaa, insan kendi insanını katleden orduyu korur mu arkadaş! Bu ne alçaklıktır.

Neyse Türk gençlere döneyim. Bir video gördüm. Üzerinde çokça yazmayayım. Seyredin.

Şizofren de Türk, bu geçler de! Farkı kendiniz görün!

Sokaklarda Kağıt Toplayan Mehmet Abi’ye Doğum Günü Sürprizi

Sokaklarda Kağıt Toplayan Mehmet Abi’ye Doğum Günü Sürprizi

Posted by Cezmi Kalorifer İle Pastırma Tadında Paylaşımlar on Wednesday, 6 January 2016

05 Ocak 2016

”Silopi’de bomba atar mermisiyle vurulan Zübeyde Ezer’in eşi Süleyman Ezer, devlet güçlerinin kendisine zorla “Eşim PKK tarafından vuruldu” şeklinde bir kağıt imzalattığını söyledi. Dayatmayı kabul etmediğini için devlet güçlerinin kendisine, “İmzalamazsan eşin ölür” diyerek eşini saatlerce yaralı halde bekletildiğini belirten Ezer, “Eşim ölecekti. Mecbur kaldım imzaladım” dedi.”

Gazeteci Nurcan Baysal, 15 gün önce Diyarbakır’da öldürülen ve hala cenazesi sokakta yatan gençlerden İsa Oran’ın annesi ve akrabaları ile konuşmuş. Anne söze girmiş: “Bırak bir insanı, 15 gün insan bir sineği bile yerde bırakmaz, bu nasıl bir iştir. Ben çocuğumu devletin okuluna teslim ettim, bu nasıl bir iştir.”

Haberler bu.

Katliamı ve işkenceyi artık o kadar aleni yapıyorlar ki!

Eyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy Türk halkı! Eğer bu alçak şerefsizlere sesinizi çıkarmazsanız siz de alçak ve şerefsizsiniz!

NOKTA!

04 Ocak 2016

Yeni yılda eş, dost, akraba bir araya geldik. Yılbaşı gecesinden sonra internette aile arası kutlamalarına baktım. Hayatımda ilk defa bir yılbaşında insanlar mutsuzdu. Herkesin yüzünde bir bezmişlik ifadesi. Gülümseyenlerin bile alınları kırışmış. Doğu’da Türk askeri ve polisinin yaptığı katliamlar zannedersem insanlar tarafından çazresizlikle takip ediliyor.

Ve ilk defa şahit olduğum başka bir şey daha var. Artık Türk ordusu ve polisine karşı bir nefret söylemi başladı. Hiç ummadığım arkadaşlarım, dostlarım ağız dolusu küfürler savurmaya başladı. Beni en çok şaşırtan da İsmail oldu. Bu arkadaş, hayatında görmediği bir polis veya asker bile şehit olsa, haberlerde çekilen videolara bakıp hüngür hüngür ağlardı. PKK’lılara ağır küfürler ederdi. O İsmail şimdi artık askere, polise küfrediyor. Bunlar şehit falan değil, bunlar Tayyip’in niyazileri diyor. Kısacası bu yılbaşı Türkiye’de çok ama çooook büyük bir değişim yaşandı. En azından benim etrafımda.

Yani, benim 45 yıldır anlatamadığım şeyi, sosyal medya denilen şu internet mereti 2-3 ayda anlattı İsmail’e ve benzerlerine…

Şizofren’i denetlemediklerinde nasıl saçmaladığını hepimizin malumu. Adam bir dakika önce söylediğini, bir dakika sonra yalanlıyor. Sebep ne biliyor musunuz? Çünkü zır cahil! Üstüne üstlük her şeyi bildiğini zanneden bir zır cahil. İşte o sebeple tehlikeli biri.

Peki bu tehlikeli hali kimi tedirgin eder? Garibanı! Arkadaş çıktı ”Demirtaş’la, Yüksekdağ’ın dokunulmazlıkları kaldırılsın” buyurdu. Zır cahilliğin bir tezahürü olan mukayese eksikliği kendini gösterdi. Senin bu tehtidin hırsızlığına ve arsızlığına ortak olanlara, bir de mazlum garibana söker. Nitekim, Selo da, Figen de ”maçan sıkıyorsa kaldır” diye ağzının payını verdiler. Şizofren’den ”tık” yok!

İran, Suudilere ateş püskürüyor ve ”inanç özgürlüğü”nden bahsediyor. Bunların beyinlerindeki devre yanık diyorum kızıyorsunuz. İran ve ”İnanç Özgürlüğü!” Neremle güleceğimi bilemedim akşam akşam…

01 Ocak 2016

Yeni yılınızı kutluyorum.

İslamcıların en tuhaf, en ağzıbozuk, en saldırgan adamı ”kutsal topraklarda” ölmüş.

Adı: Hasan Karakaya!

Hani elinde matkapla poz veren arkadaş!

Önce yazdım da yazdım. Ölmüş insanların ardından hayasızca yazdıklarını okuduğumda kan beynime sıçrardı. Bir kaç defa da gazetesindeki adresine yazdım, telefonla aradım ama netice alamadım. Sağken ulaşıp, ağzıma geleni söyleyemedim.

Bu ve bunun kafasındaki İslamcıların tek derdi, sağlıklı ve ahlaklı insanları taciz ederek kendilerine benzetmekti!

Yani; ölünün arkasından küfret, hakaret et!

Yani; dirinin arkasından her türlü iftirayı at!

Yani; dişi sinek görsen başını kapattır ama beyninde fırtınalar essin!

Yani; her türlü hırsızlığı yap, yeter ki, ”Elhamdülillah Müslüman’ım” de!

Yani; 9 yaşındaki kız çocuğunu kendine karı yap!

Yani; ganimet aldığın bütün kadınların ırzına geç! Sonra pazarda sat!

Yazmakla bitiremezsiniz…

Böyle olmamızı istiyordu, istiyorlar!

Valla kendi adıma; yüzüne küfretme dışında hiçbirini bana yaptıramadılar, yaptıramayacaklar. Hasan Karakaya öldüğü için, artık hakkında konuşulacak bir mevzu olamaz. Biz sağ olan ”Hasan Karakayalar”la uğraşmaya, yüz yüze gelirsek suratlarına tükürüp, ne kadar aşağılık yaratık olduklarını söylemeye devam edeceğiz.