BİR DE BURADAN BAK BE BİRADER! (Temmuz 2013 – Aralık 2013)

31 Aralık 2013

AKP Hükümeti’nin en övündüğü şey askeri vesayeti ortadan kaldırmaktı, değil mi? Yandaşı, liberali, dincisi, ateisti ”Helal olsun AKP’ye askerin çanına ot tıktılar” diyordu. Anaaaa bir de öğrendik ki, meğerleyim askeri vesayeti ”kumpas kurarak” Fetullahçılar ortadan kaldırmış. Vallahi, billahi, tillahi ben demiyorum. O her fotografında saksı tutuyormuş gibi elleri önde açık yakışıklı Yalçın Akdoğan diyor. Kendileri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı ve Ankara Milletvekili! Sözün özü; hükümet Kaf-Fed’ten beter oldu. Bu arada bazı akl-ı evvel dinciler Yeni Yıl’ı kutlamayın diye özellikle küçük ilçelerde terör estiriyormuş. Hatta o kadar ileri gitmişler ki, ”leblebi çekirdek bile almayın” diyorlarmış. Şimdi çıkıp çekirdek değil de şöyle tuzlu bolcana fıstık alayım yanına da bir 35’lik. Fıstıkları bunlara, rakıyı da kendime ayırayım. Yeni Yıl bu dingolarla anca böyle karşılanır! Bu vesileyle sizlerinde Yeni Yıl’ınızı kutlamış olayım.

30 Aralık 2013

”Üç bakanın oğlunu gözaltına aldılar diye sekiz yüz polisi görevden aldılar… Burada 34 ana kuzusu öldürüldü, bir onbaşıyı bile görevden almadılar.” diyor Barış ve Demokrasi Partisi Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş! Benim hiç polis arkadaşım da yok akrabamda. Polisleri cinim kadar da sevmem. Fakat bu ülkede haksızlık polislere kadar ulaşmışsa, artık korkuyla yaşamanın zamanı gelmiş demektir. En büyük başbakan Sayın Tayyip Erdoğan’dır. O kadar!

29 Aralık 2013

İki dinci grup AKP ve Fetullahçılar aralarında bir mesele çıktığında kamuoyuna ”bizim aramızda zırnık dert yok, uyum içindeyiz, bunlar fitnecilerin işi” diyorlardı. Şimdi basına bakarsanız, birbirlerini yiyorlar. Yahu bunların topu üçkağıtçı, dinleri imanları para!

28 Aralık 2013

Ali Ağaoğlu denen arkadaşı tanıyorsunuzdur. Hani şu; önce reklam filmlerindeki saçmalamaları, sonra da devlete rüşvet vermek konusunda adı adı geçen şahsiyet.

Tutuklanması konusunda çok üzülmüş, beni aşağıladılar demiş ve eklemiş; kendim için değil olayın çocuklarım üzerinde yaratacağı etki nedeniyle endişelendim!

İnsanın içinden ağız dolusu bir söz geliyor ama tabii tutuyoruz. Ulen sen reklam filminde mimarları ”bu olmamış, bu olmamış” diye projelerini yerlere savurup bir meslek grubunu aşağılarken onların çocuklarını düşündün mü balta! Yahu işveren olabilirsin, tamam iş konusunda da başarılı olabilirsin ama bir mimarlık projesini -üstelik öylesine dev bir mimarlık projesini- savurabilecek bilgi, deneyim, kariyer sende ne geziyor? Zaten bunlar sende olsa öyle bir terbiyesizliği yapar mısın? Yapmazsın. Alçakgönüllü olsana. Ammaaaaa! Burası Türkiye kardeşim gücü, gücü yetene! İş adamı da bu, başbakanı da bu, bakanı da bu, valisi de bu, Kaf-Fed’i de bu!

27 Aralık 2013

Yolsuzluğun, hırsızlığın, ahlaksızlığın gizli çekilmiş kasetlerinin gırla gittiği yerde ”dinimizi bozacak” diye şişme naylon Noel Baba’yı sünnet edip, sonra da bıçaklayan ülkenin adıdır Türkiye!

26 Aralık 2013

Dün CC’de yayınlanan afiş çok manidardı. Uzay boşluğundaki astronot Adige olursa, ağlaşan topluluk olmaktan çıkarız diyordu. Çerkes diasporasına çok yükleniyorsun diyor dostlarım. Esasında yüklenmek istemiyorum. Fakat dürtüyorlar. İşte koskoca Kaf-Fed. Yani, Türkiye diasporasını temsil eden en önemli kurumumuz. Değil mi? Karakuş Köyü Yaşatma Derneği bile böyle cahilce bildiri yayınlar mı? Hadi yaptın bir cahillik, bari sitenden kaldır. Yok! İnatla ”biz işte böyle cahil cühelaların yönettiği bir kurumuz” dercesine tutuyorlar o ahmak bildiriyi. Eh bana da yazmak kalıyor!

25 Aralık 2013

Biri Türkiye Cumhuriyeti Savcısı Zekeriya Öz, diğeri Türkiye Cumhuriyeti AKP Milletvekili Şamil Tayyar! Tayyar’ın dün yazdığı “Savcı Öz’ün emniyet ofisine girişi başsavcılıkça yasaklandı” iddiasına cevap veren Öz “Bazıları foseptik çukurunda gezenlerin yalanlarını yazdıkları için ağızları kokuyor. iftiranın kokusu öbür dünya da çıkmaz.” demişti.

Şamil Tayyar’dan bu tweet’e oldukça sert yanıt geldi: “Adamın kafasıyla kıçı yer değiştirince foseptikten ses vermeye başladı! Uyarayım, beni başkasıyla karıştırma, o küçük aklını da ben alırım.”

İki laf etmek kaçınılmaz oldu.

Birincisi: Adigeler dünya çapında Şamil adından vazgeçmeliler. Hem Avar adı, hem kötü çağrışımlar yapıyor.

İkincisi: Bunların tümünü toplayıp milyonla çarpsan bir Maykoplu bakkal bile etmez. Başta Kaf-Fed olmak üzere tüm STK’lar bunları görün ve aklınızı başınıza alın. Bu kadar saçmalık içinde anavatanın kıymetini anlayıp, abuk subukluklara girmeyin.

23 Aralık 2013

Bakan oğlunun evi basıldı, kutu kutu para bulundu ya; yandaş medya bununla ilgili değil. Onlar baskını yapan polisin kaykılarak oturmasını ve tespih çekmesini konu etmişler. Tuuuuu suratınıza, utanmaz arlanmazlar. İsmail’i döve döve öldüren polisler, Ethem’i katleden polis, çoluk- çocuk, kadın-erkek, genç-yaşlı demeden kafalarında jop kıran polisler için tek satır yazdınız mı?

Türkiye bu işlerle uğraştığı günlerde, Uruguay Ekonomi Bakanı Fernado Lorenza, adı rüşvet iddialarına karışınca “Ben bunu içime sindiremem” diyerek istifa etti… Bakan Lorenza ayrıca, “Mahkemenin önüne bakan olarak değil sıradan bir vatandaş olarak çıkmak istiyorum, bu nedenle istifa ettim” dedi. Aradaki farkı görebiliyor musunuz?

Bu arada Kaf-Fed, Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben bir bildiri yayınlamış. Şöyle demişler:

”Türkiye Cumhuriyeti ve Başbakanı’na,

Taraf olduğunuz uluslararası sözleşmeler ve Türkiye’nin yasal mevzuatları ile güvence altına alınan yasama ve yürütmenin birbirine müdahale etmeme kuralını keyfi ve demokrasi ruhuna da tamamen zıt söz konusu uygulamalara derhal son verilmesi için gerekli tedbirleri almaya davet ederiz. Bir daha böyle münasebetsizliklerinize şahit olmayalım. Yoksa yurtsever aslanlarımızı İçişleri Bakanlığı’nızın önüne yığarız. Ayağınızı denk alın!”

Şaka yahu şaka. Kaf-Fed böyle bildiri yayınlayabilir mi? Konu Türkiye olunca federasyon bayram tebriği bile yayınlayamaz. Papucumun “demokrat” yiğitleri.

21 Aralık 2013

Van’da bir caminin imamı AKP bakanlarını savununca cemaat camiyi terketmiş. Yahu bu olay Bodrum da olsa Antalya’da olsa ”olabilir” dersin. Fakat Van’da olması tam bir trajedi. Çünkü orada insanların büyük bir çoğunluğu (depremzedeler) soğuktan donmak üzereler. Bizim ödediğimiz vergilerle o camide ısınarak maaşını alan bir adamın siyaset yapması akla sığar mı? Sığar. Çünkü burası Türkiye!

20 Aralık 2013

AKP Konya ovasına elektrik santralı kuracakmış. Yani gerçekten tımarhanedeki deli bile böyle bir projeyle ortaya çıkmaz. Mesleğim olduğu için sebebini izah edeyim size. Böyle bir santrali soğutmak için saniyede 100 bin tona yakın suya ihtiyaç vardır. Konya ovasında su nerede? Yerin altında. Peki bu kurulacak santral yeraltı sularını kullanacak olursa ne olur? 30 yıl içinde tarımda kullanılabilecek bir damla su kalmaz. Şimdi anladınız mı neden tımarhanedeki deli bile böyle bir proje ile ortaya çıkmaz dediğimi. Gerçi ihraç ettiği meyveler fazla ilaçlı diye geri döndüğünde halkına yediren bir anlayış için yeraltı suyunun lafı mı olur!

19 Aralık 2013

Ben ona buna laf yetiştirirken, yaşadığımız topraklar bize iki seçenek sundu: AKP mi, Fetullah mı? Buyrun Adige diasporası söz sizin! Öyle uzaktan uzaktan anavatana babalanmakla olmuyor bu işler. Kaf-Fed koy bakalım ağırlığını, söyle bize hangisini tercih edeceğiz? Öyle ya RF’ye bile kafa tutabilen bir kurumsunuz, bize de akıl verin. Bekliyoruz! Eyyyyy Kaf-Fed ses ver: İnsanlar teşhir edilerek, aşağılanarak tutuklanıyorlar. Sahte belgelerle, gizli çekilmiş kasetlerle vatandaşlar yıllarca kodeste tutuluyor. Ergenokon kasası dedikleri garibanın üzerinde 100 Lira bile çıkmadı. Adamcağız kahrından kanser olup, yaşamını yitirdi. Sen de neden ses yok! Ses ver, bir açıklama yap. Sen bu ülkenin bir STK’sı değil misin? Niye sende ses yok! Gücün sadece Rusya’ya mı yetiyor! Bir direktif de Türkiye’ye versen de boyun posun neymiş bir görsek! Yok ”ben Türkiye’ye efelenemem” diyorsan o zaman anavatana küstahlık yapmaktan bir an önce vazgeç Kaf-Fed!

18 Aralık 2013

Bir arkadaşım ”Kaf-Fed ve şu senin aslanlara elleşme, onlar böyle yapmak zorundalar” dedi ve ekledi, ”Baksana cemaat bile Bakanlar hakkında fezleke hazırlıyor. Böyle bir ülkede Kaf-Fed olsun, kendini yiğit yurtseverler diye adlandıran o tırıvırılar olsun, anca yapa yapa anavatana giydirirler. Boşver, sen kötü olma onlarla yüzyüze bakacaksın” dedi. Arkadaşımın söyledikleri doğru, fakat yüzyüze bakma konusuna katılmıyorum. Çünkü yüzü olana bakılır. Bunların bırak yüzü, astarı bile yok. Neyine bakacağım! Kaf-Fed ve papucumun yurtseverlerinde 1 gram yürek olsa şu yaşanılan keşmekeşliğe, yolsuzluklara, adaletsizliklere ve yokoluşa bir ses çıkar! Milleti alenen ahmak yerine koyuyorlar! At terli yemiyor…

17 Aralık 2013

Futbolcu Hakan Şükür milletvekilliğinden istifa etti. Sebep? AKP’nin Fetullah Gülen’den özür dilememesi. Hakan’dan beklenmeyecek büyüklükte bir davranış. Prensipli davranmış, tebrik ediyorum. Darısı bizimkilerin başına!

16 Aralık 2013

Kaf-Fed’in yeni yönetimi işe kötü başladı. Dakka bir, gol bir misali; Türkiye politikası güdümlü bir örgüt olduğunu deklare etti.

Nasıl mı? Şöyle; anavatanı karıştırmak ve orada huzursuzluk çıkararak sözümona büyük Çerkesya’yı kuracak aslanlar tutuklandı diye Türkiye kamuoyuna bildiri yayınladı Kaf-Fed… Açıklama kendi içinde çelişkili. Kışkırtıcılığı anında su yüzüne çıkıyor. Hem; ”Bu kişilerin göz altına alınmalarının nedeni henüz net değildir.” demişler hem ”Gelen ilk haberlere göre ‘bir Vahhabi terör şüphelisine yönelik soruşturma kapsamında’ göz altına alınmışlar, fakat Soçi Olimpiyatları ve Çerkes soykırımına ilişkin konularda da sorgulanmışlardır.” yazmışlar. Hem nalına hem mıhına!

Ülen yıllardır Vahabi katillerin o bölgede yemediği halt kaldı mı? Sen Kaf-Fed olarak gıkını çıkardın mı? Düzelteyeyim; çıkarabildin mi? Bölgeyi kan gölüne çeviren ve kimin maşası oluğu belli olmayan gruplara ses edebildin mi? Mesela bu İbrahim Yağan denen magaraya ”sen kimsin ülen, milleti kışkırtıyorsun” diyebildi mi? Diyemedin! Diyemezdin. Çünkü Türkiye politikaları güdümündesin. Sıkıysan de! İkinci gün kapına kilidi asarlar!

Hadi buraya kadarını anladık. ”Mecbuuuuuurrrr”sun! Anladık da son cümlelerin ne öyle? Sırtını karakola dayamış mahalle kabadayısı gibi: ”Rusya Federasyonu ve bölge yetkililerini, taraf oldukları uluslararası sözleşmeler ve kendi yasal mevzuatları ile güvence altına alınan ifade ve örgütlenme özgürlüğü çerçevesinde görüş ve düşüncelerini yasal ortamlarda dile getiren ve bu görüşler etrafında örgütlenen kişilere karşı gerçekleştirilen keyfi ve Olimpik ruha da tamamen zıt söz konusu uygulamalara derhal son verilmesi için gerekli tedbirleri almaya davet ederiz.” He he davet et. Sen önce kendi kapının önündeki çöpü toplasan daha iyi olmaz mı?

Otur Kaf-Fed, SIFIR!

14 Aralık 2013

Türkiye Millet Meclisi’nde küfürleşmeler üzerine herkes ”aaa ne ayıp” modunda. Sokakta 20 adım yürüyün, eğer küfürün bin çeşidini duymassanız Birleşik Kafkasyacı olayım. Çocukken ”hadi amcana pipini göster” aşamasından, ”hadi amcana ana avrat bir küfret” aşamasına kadar küfür bizatihi teşvik edilir. Sonraki dönemde de bazı durumlarda hayranlık ifadesi olarak bile kullanılır. Mesela; ”vay pe…..k amma da güzel gol attı” derken golcü övülmektedir. Böyle bir toplumun Millet Meclisi’nde küfürleşmelere şaşkınlıkla bakmak, ancak şaşkınlar ülkesinde olur.

13 Aralık 2013

Norveç polisi Oslo Havalimanı’nda THY uçaklarına girip, köpeklerle arama yapıyormuş. Tabii Türk basını da her zaman olduğu gibi milleti gaza getiriyor. Kışkırtıyor. Yahu milleti kışkırtacağına oturup da ”niye bu duruma düştük” diye kafa yorsana. Olmaaaaaaazzzz. Tam bizim diaspora Adigeleri gibi. Kendileri peygamber, diğerleri tu kaka. Bu sebeple de her daim bunalımda, her daim zavallı! Yıllarca -ve halen de- ”turist kızlar Türk erkekleri için buraya geliyor” diye yazan basın da bu, ”bizi köpekle arıyorlar” diyen de bu. Sen ülkene gelen her kadına fahişe muamelesi yaparsan, onlar da sana bu muameleyi yapar! Katlanmayı öğreneceksin mağara!

12 Aralık 2013

Haberlerde diyor ki: ”Devlet, bilgisayarda Türkçe’yi hızlı yazmaya en uygun harf dizimi olan F klavyeyi zorunlu hale getirdi.” Dünyanın en enteresan insan reaksiyonları olan toprakları buradadır. Mesela; trafikte, sarı ışıktan yeşil ışığa geçiş süresi 4 saniye kadardır. Daha sarı ışık yanar yanmaz, mübalağasız 100 sürücüden 90’ı kornaya basar ”yürü” diye. Devlet hızlı yazılıyor diye F klavye dayatır. Bunların ışığında zannedersiniz ki; Türkiye, zamanı en kıymetli ilk 10 ülkeden birincisi. Oysa her sokakta sabahtan akşama kadar dolu kahvehaneler de bu ülkededir. Elinde çekirdek, gün boyu televizyon karşısında oturan da…

11 Aralık 2013

Sahte belgelerle 5 yıldır içeri tıktıkları insanların feryatlarını duymayan iktidar medyası, Taraf Gazetesi’nin yayınladığı MİT belgelerini sahte ilan etti. Ne demişler: ”Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…”

10 Aralık 2013

Cumhuriyet Gazetesi yazarı ve milletvekili Mustafa Balbay özgürlüğüne kavuştu. Ben şahsi olarak siyaseten Balbay’ı cinim kadar sevmem. Faşist politikacıdır. Fakat ailesine kavuştuğu için sevindim. Bu ülke adaletsizliğin şimdi yaşandığı yer zannetmeyin. Ortaasya’dan çıkıp gelip burda yaşayan halkların ümüğünü sıkarak yok ettikleri günden beri hak hukuk yerlerdedir. İsterseniz dönün tarihe bakın ibret-i alem için bir tek adil olay var mıdır? Kısacası burası kin ve nefretin asla bitmediği bir cadı kazanıdır. O nedenle burada yaşayan Adigeler bu kadar emir kuludurlar.

Geçmiş olsun Balbay, umarız bundan sonraki hayatında adil Türkiye’de adil bir hayat için mücadele edersin. Buna da Adigelerin sülale adlarını soyadı olarak resmi olarak kullanmalarına dair çalışırsın mesela. Çünkü bizimkiler Türkiye Cumhuriyeti’nden tırstığı için bunu yapamıyorlar!

09 Aralık 2013

Dün CC’de yayınlanan ilan ve Haftanın Lafı dikkatinizi çekti mi? Birinde Van’daki insanlara yardım için çırpınan insanlar, diğerinde dinci bir milli eğitim müdürünün öğretmenlere şehitler için hatim indirme ”emri” isteği. Yani, biri; ölüyü bırakıp diriye, diğeri; diriyi bırakıp ölüye sarılıyor. Bu ülke baştan aşağı saçmalıklarla dolu. Torunlarım bu karanlık kafalara emanet. Yuh olsun size! Tek tesellim hala insan olarak kalmışların olması. Van için çabalayanlara bin minnet, bin teşekkür.

07 Aralık 2013

Türkiye diasporasındaki Adige nüfusunun artarak zibidileşmesi (bilimsel adıyla lümpenleşmesi) son derece tabii geliyor bana. Niye derseniz, açıklayayım. Dünyada kültür ile politika birbirinin aynasıdır. Yani politik her türlü atraksiyon kültürel değerlerinizi ortaya saçar.

Türkiye’de de bu böyledir. Örnek vereyim: İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek geçtiğimiz günlerde Aydınlık gazetesine yazdığı yazıda “Bir MHP milletvekili; CHP+MHP+İP güçbirliğini Kemal Kılıçdaroğlu ile Devlet Bahçeli’nin engellediğini söylüyor” ifadelerini kullandı. Bunun üzerine MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman: “Eli kanlı bebek katilinin elinden çiçek alan, PKK kamplarında demlenen, Türkiye’ye bugüne kadar hayrı dokunmayan, bugünden sonra da dokunması beklenmeyen, yazdığı her haber yalan ve iftira çıkan, varlığı şeytanın varlığına armağan olan bir zat-ı gereksiz; kağıt israfı olan bir yayın organından partimiz ve Türk milletinin etrafında kenetlendiği Sayın Genel Başkanımız hakkında ipe sapa gelmez iddialarda bulunmuştur.

Düne kadar Türk bayrağının şeklinden habersiz olanların, geçmişlerinde Türk bayrağıyla bir tane dahi fotoğrafı bulunmayanların, orak ve çekiçle milletin birliğine, Türk milliyetçilerine saldıranların; vatan-millet-bağımsızlık mefhumlarından anladığıyla Milliyetçi Hareket Partisi’nin anladığının, hissettiğinin aynı olması söz konusu dahi değildir.

Lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye’ vecizesine en büyük örneği teşkil eden bu zat-ı gereksize başka bir şey söylemeyi kendimize zul saymaktayız. Son olarak zerre miktarı şeref ve haysiyet taşıyorsa yalanını kabullenmeli ve hiç kimseyi zan altında bırakmamalıdır.” dedi. (Abovvvvvvvv… Ulen bunlar kavgada söylenmez. Hatko Mülayim)

Bunun üzerine top İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ferit İlsever’e geçti: İsmet Büyükataman korkağın tekidir. Genel Başkanımızı hedef aldığı halde, Sayın Doğu Perinçek’in adını dahi yazamamaktadır.

Öncelikle partisinin yönetiminin düzeyine çok yakışan bu hakaretleri MHP Genel Sekreteri’ne aynen iade ediyoruz. (…) Sayın Perinçek’in vatanseverliğini kanıtlamak için İsmet Büyükatamanlara ihtiyacımız yoktur. Perinçek’ in devrimciliği ve yurtseverliği ABD’nin Gladyo Merkezi’nin zindanlarında uğradığı baskı ve zulümle defalarca kanıtlanmıştır. Sayın Perinçek son altı yılını da İ. Büyükatamanların iktidar yaptığı BOP Eşbaşkanlığının zulümhanesinde geçirmiştir. Bu zulmün başlıca nedeni de onun milli duruşudur.

Son günlerde Tayyip Erdoğan Partimize ve Sayın Doğu Perinçek’e niçin saldırıyorsa, MHP Genel Sekreteri’nin saldırısının nedeni de odur. Korku dağları sarmış… Telaş içindeler. Çünkü Mafya-Gladyo-Tarikat sisteminin bütün unsurları hep birlikte yıkılıyor. Tabanlarındaki yurtsever büyük kitle ise bunların barikatlarını yıkıyor ve milli güçbirliğine koşuyor. Haziran ayaklanmasında da böyle oldu, 29 Ekim ve 10 Kasım’da da.

Korkunun ecele faydası yok. Geçmiş olsun geçmiş olsun Soros’un çocukları.”

Okudunuz! Biri sağcı faşist: MHP, diğeri solcu (!) faşist İP. İkisi de esasında bire bir aynı. Çünkü aynı kültürden besleniyorlar.

Peki Türk kültüründen beslenen Adige federasyon, dernek, vakıf vb. kurumlarımızda durum ne? Tabi ki, Adige kültürünün eskiden kalan etkilerinden dolayı daha terbiyeli bir üslup var. Fakat temelde aynı. Çünkü buralarda artık Adige kültürü yerini Türk kültürüne bıraktı. Hem de yıllar oluyor. Ne zaman derseniz, 12 Eylül’den biraz sonra! Yani sonuç olarak: Üzüm üzüme baka baka, Adige Türk’e baka baka kararır!

06 Aralık 2013

Avrupa ülkelerini televizyonda gördüğüm kadarıyle bilirim. Bir onlara bakıyorum, bir buraya; hayatta bizi AB’ye almazlar. Yahu arada öyle kültür farkı falan yok, resmen dünya farkı var. Klasik deyimle; onlar insansa biz neyiz? Biz insansak onlar ne? Değil 40 fırın ekmek 40 milyon fırın ekmek yesen fasa fiso!

05 Aralık 2013

Dostlarım bana ”çok sert laflar ediyorsun” diyorlar. Ettirtmeyin kardeşim! Bugün (dün) biri geldi yanıma. Anavatandaki yöneticilerimize giydiriyor da giydiriyor. Dinsizmişler de, imansızlarmış da; o sebeble Suriye’den kaçan Adigelere kucak açmıyorlarmış da… Ulen senin başbakanın kim? Recep Tayyip Erdoğan. Ulen senin belediye başkanın kim? Melih Gökçek. Ulen senin hocan kim? Fetullah! Ben sana daha ne diyeyim be birader! Hadi uza bakayım! Anca gidersin!

03 Aralık 2013

Ben diasporadaki diğer bazı Adigelere benzemem. Mesala bilmediğim konularda ahkam kesmem, hele hele akıl hiç vermem. Maşallah öyle Adigeler var ki, sanırsın Londra Başkonsolosluğu yapmış yıllarca. Öylesi diplomatik yorumlar yapar Allah’ın ahmağı. Benim değineceğim konu da diplomasiyle ilgili fakat ne akıl verme, ne yorum yapma niyetindeyim. Sadece soracağım. Dün bir haberde şöyle yazıyor. Sakıp Sabancı, Deniz Baykal’a bir dosya veriyor ve diyor ki: ”Ölüm kalım dünyasıdır, ben helallik istiyorum siz bize çok şey söylediniz biz size haksızlık ettik. Sizinle ilgili PR çalışması yapıldı. Ben Türkiye’deki işadamlarının siyasete nasıl bulaştığını, nasıl dizayn ettiklerini, kanalını kurtarmak için binlerce insanın hakkını hukukunu nasıl çiğnediklerini, nasıl yok ettiklerini gördüm. Bundan utandım, sizden özür diliyorum ve helallik istiyorum, bu kirli dosyayı da size veriyorum.” Baykal’da ”Ülkemin menfaati için bu dosyayı açıklamıyacağım” diyor. Bu nasıl bir menfaattir? Diplomasi bilgisi olan bir zahmet açıklasın!

03 Aralık 2013

Dün CC’deki ”Günün Lafı” bölümünde gördüm Fetullah efendinin demecini. Belki yüzlerce insanı sahte belge ve CD’lerle suçsuz günahsız içeri tıktıran sanki kendi değilmiş gibi konuşmuş. Günahı batsın almayayım fakat, eğer bu işlerde parmağı yoksa neden bu demeci o zaman vermedi de şimdi veriyor. İşte böyle bir ülkede yaşıyoruz. İğne kendilerine batmadıkça kimsenin gıkı çıkmıyor. Gerçi bizimkilere iğne değil mıh batırsan ne fayda o da başka konu.

Bir konu da şu ”Türk diye bir şey yoktur” meselesi. Etme bulma dünyası mı ne? Daha düne kadar Kürtler için ”Kürt diye bir millet yoktur, onlar Dağ Türkleridir, karda yürürken kart kurt diye ses çıkardıkları için zamanla böyle anılır olmuşlardır.” diyenler için şimdi Kürtler ”Türk diye bir millet yoktur, onlar Bağ Kürtleridir, bağda üzüm yolarlarken tark turk diye ses çıkardıkları için zamanla böyle anıldılar” dese Türkler ne düşünür acaba. İşte buna empati denir.

02 Aralık 2013

Canım kadar sevdiğim Müslüman arkadaşlarım, akrabalarım var. Onlara saygımdan dolayı mümkün olduğunca Müslümanlık konusunda dikkatli yazmaya çalışıyorum. Dün bir video seyrettim YouTube’da. Suriye’de geçiyor olay. Gariban üç kamyon şoförünü esir almış dinci katiller. Dincilerin lideri garibanlara hangi vakitlerde, kaç rekat namaz kıldıklarını soruyor. Aldığı farklı cevaplar nedeniyle ”Bunlar Şii” diyor ve yolun ortasındaki toprak alana götürüp ”Allahu Ekber” nidalarıyla üç garibanı sırtlarından vurup öldürüyorlar. Videonun devamında ölen şoförleri iplerle kazıklara bağlıyorlarmış, ibreti alem olsun diye. Ama görüntü kesiliyor.

Sabaha kadar uyuyamadım. O gariban şoförlerin anneleri, babaları, çocukları, akrabaları geldi gözümün önüne. Bu görüntüleri görünce ne duruma gelmişlerdir bir hayal edin. Sonra düşündüm din aynı din. Kitap aynı kitap, peygamber aynı peygamber. Biri; benim masum, karıncayı bile incitmeyen arkadaşım, akrabam olurken, diğeri böyle bir katil nasıl oluyor? Müsadenizle, eli kanlı katillere o üç gariban şoför namına eşşeeeekoğlu eşşşeeeekkkleeeeerrrrrr! diyorum.

29 Kasım 2013

CC’ye teşekkür ediyorum. Dar alandan geniş alana taşımışlar beni. Sağolsunlar varolsunlar. Gelelim bugünki konuya, Suriye’den savaş sebebiyle anavatana kaçan Adigeler için Türkiye diasporası baya bir çaba (!) gösterdi. Anavatana akıl verip durdular. Bu arada -eniştenin söylediğine göre- Türkiye’de 3 milyonu hiç karışmamış… 2 milyonu da Türklerle evlilikler sonucu dünyaya gelmiş 5 milyon kadar Adige-Abhaz bağlantılı insan ne yaptılar derseniz. Para toplama kampanyası açtılar. Ben şöyle kaba bir hesap yaptım. Aileleri 5’şer kişi kabul edin, 1 milyon aile demektir. Her aile sadece 1 Dolar para yardımı yapmış olsa 1 milyon Dolar para yapar. Acayip büyük para. Suriye’yi komple taşırsın anavatana. Peki toplandı mı sizce? Tabikine toplanmadı. Türkiye diasporasının vatanseverlik kriteri uzaktan anavatana akıl verme üzerine kuruludur. Eniştesi, kaynı, kaynanası, gelini, damadı, çoluğu, çocuğu, serserisi, akıllısı, embesili 150 yıldır hep akıl verdiler. Sanki akılları varmış gibi. Utanmazlar!

28 Kasım 2013

Damadın evine ”içgüveysi” girersen söylediklerine katlanırsın! Şu kendine hayrı olmayan damat kardeşimiz Halit Kakınç Adige Abhazların parti kurmaları hakkında muhalif şeyler yumurtladı ya, Türkiye diasporasında bir tek CircasianCenter (CC) bir şeyler yazdı. Diğerlerinden tık yok. Uyuyan aslanlar uyumaya devam ediyor, uyanamadı garibanlar. Kahraman ve yiğit Adige Abhazlar sırra kadem bastılar. Kaf-Fed tam Türkiye Cumhuriyeti kurumu gibi ”Ne şiş yansın, ne kebap” pozisyonunda kaldı. Bir tek Çerkes ”Solu” tık dedi, onlar da aynı yolun yolcusu, tipik karavanacılar. Zaten Çerkes ”Solu” dibine kadar Türkiye güdümlü bir oluşum. Eeee, yapacak bir şey yok. Türkiye’de yaşadığımzı sürece böyle soytarılıklara ”he” deyip geçeceğiz. Kakınç’a gelince; adam damat mamat amma ülkesine sahip çıkıyor. Ben şahsen Adige-Wubıh-Abhaz karışımı kızımıza üzülüyorum! Yazık olmuş!

27 Kasım 2013

Yaşadığım yerde, beni iyi tanırlar, -söylemesi ayıp- severlerde. Değerli Başbakan’ımız belediye başkan adaylarını açıkladığında belki yüz kişye sordum. Bir teki bile AKP’ye oy verdiğini söylemedi. Bırakın söylemeyi çoğu galiz küfürler savurdu. ”Ülen bu AKP nereden aldı bizim burada o zaman o kadar oyu?” dedim, mahellenin delisi ”mezardaki ölülerden” dedi. Valla onun yalancısıyım.

26 Kasım 2013

100 puanlık uzman sorusu! Bohomunko kabile lideri adamlarıyla Kolumanki kabilesinin köyünü basıyor ve çoluk çocuk demeden kim varsa doğruyor. Aradan zaman geçiyor sonra başka bir Kolumanki köyüne gidiyor ve orada da kim varsa boğazlıyor. Aradan baya bi zaman daha geçiyor. Bohomunko kabile lideri bu kez Kolumanki kabilesinin köyüne festivale gelen sanatçıların kaldıkları kamış evleri ateşe veriyorlar. 37 sanatçı ölüyor. Yıllar yıllar sonra Bohomunko kabilesinden bir Profosör çıkıyor ve bu katliamları Kolumanki kabilesi yaptı diyor. Bu ülke neresidir?

25 Kasım 2013

Şu meşhur İçişleri Bakanı Muammer Güler var ya: “Biz bizi seven, bizimle beraber olan insanlara asla sıkıntı vermeyiz.” demiş. Uyuyan aslanlara duyurulur!

23 Kasım 2013

İzmir’deki Eşek Adası’nda eşeklerle insanlar arasına tel örgü çekilmiş, bununla yetinilmemiş tellere bir de elektrik verilmiş. Yerel gazeteci Erol Yaraş bey bu olaya tanık olunca adadaki bakıcıya kızıyor ”Zavallı eşeklerden ne istiyorsunuz” diyor. Bakıcı durumu açıklıyor. Meğer elektrikli teller eşekler için değil insanlar için çekilmiş. Çünkü adaya gelen insanlar içtikleri meşrubat ve içki şişelerini kırıp karpuz kabuklarının içine koyup eşeklerin önüne koyuyorlarmış. Hayvanlarda kırık cam parçalarıyla dolu karpuz kabuklarını yiyince mideleri ve barsakları parçalanıyor ve acı içinde ölüyorlarmış. Bazı insanlar eşekleri kaçırıp, kesip sucuk yapıcılarına satmışlar… Bazıları da zevk olsun diye döve döve eşeklerin ayaklarını kırmışlar. Yetkililer de çareyi eşeklerle insanlar arasına elektrikli tel gererek çözmüşler… Gelin şimdi ağız dolusu eşşşekoğlueşşşşekler demeyin!

22 Kasım 2013

Kahvehane köşelerinde saatlerce aylak aylak otururken, trafik ışıklarında daha kırmızıyken tabakhaneye yetişecek gibi kornaya asılan insan ırkına ne denir? Türk ve Adige!

21 Kasım 2013

Dünyayı bilemem fakat eskiden Anadolu’da insana verilen kıymet ve saygının kriteri ”efendi” olmaktı. Sizin için ”efendi adam” demişlerse sahiden de haketmişsinizdir demekti. Efendiliğin birinci şartı da öyle höt zötçü olmamaktı. Şimdilerde durum değişti. Hadi biz aymazlığımızdan asimile oluyoruz, Anadolu insanına ne oluyor? Onlar neden hızla asimile oluyorlar? Herhalde Türkiye’nin yüzünü döndüğü Ortadoğu ile ilgili bir şey bu. İnsanlar, Anadolu kültürünü terkedip Arap (gerçi saf Arap kültürü de değil) kültürüne daha doğrusu devşirme bir kültüre doğru yöneldi. Mesala başörtüsü Anadolu’nun örtünme biçimiyken, türbanı getirip kafalarına sardılar. Yani maksat saç görünmemesi ise zaten başörtüsü o işlevi çok çok iyi yerine getiriyordu. Hatta çoğu kadın çenesini (dudağına kadar da kapatabiliyordu. Daha da önemlisi başörtüsünü taktığı gibi makyaj falan da yapmazdı. Yapsa yapsa en fazla küçük döğmeler olurdu. Türbanı takanlar ise maşallah boya küpünden çıkmış gibiler. Yani maksat örtünmekse ve de dini bir gereklilikse o zaman bu kadar makyaj neden yapılır? Sebebi basit. Din ile birlikte Arap gibi ama Arap olmayan bir kültür oluşturuluyor. Anadolu insanı hızla asimile ediliyor. Uyuyan Türk aslanlarını dürteyim bari.

19 Kasım 2013

Türkiye’de son dönemde dinci kuruluşlar ilginç bir kampanyaya başladı. Gazetelerden takip ediyorsunuzdur. Camilerde başlatılan bu kampanyaya göre çocuklara yazılı bir namaz çetelesi dağıtılıyor ve bu çeteleye uyarak düzenli namaz kılan çocuklara tablet bilgisayar dağıtılıyor. Bu yolla çocuklar camiye çekiliyor. Bunları görünce Hristiyan misyonerlere acıdım. Niye mi? Yıllardır adamlar İncil arasına 100 Dolar koyup Müslüman avcılığı yapmakla suçlanmışlardı. Mollalar tablet bilgisayar dağıttıklarına göre ya müşterileri az herhalde ya da kendi inançlarına güvenmiyorlar. 100 Dolar nerdeee, tablet bilgisayar nerde! Yok mu arttıran?

18 Kasım 2013

Size 100 puanlık uzman sorusu! George, William’ı; ”hırsızlıkla, soysuzlukla” suçluyor. William da George’a ”Hırsız sensin namussuz, şerefsiz. Aynaya bak sen” yanıtını veriyor. Sonra ikisi birden köşesinde sessiz sedasız oturan anadan doğma duyma ve konuşma özürlü Jack’a dönerek; ”neden aramıza nifak sokuyorsun” diye haşlıyorlar! Bu olay hangi ülkede geçmektedir?

16 Kasım 2013

Tıp Fakültesi gibi bilimin dibi olan okulu bitirebilecek çapta bir insan; sonradan nasıl Cüneyt Arkın, Ahmet Çakar, Erol Köse olur, akıl alır gibi değil!

15 Kasım 2013

Bugün internette gezinirken bir şey dikkatimi çekti. Ürdün Kralı bir resmi toplantı yapıyor. Bizim Adigeler asker gibi kralı koruyorlar. Nereden mi anladım? Çünkü üniformaları bildiğiniz bizim Adige elbisesi. Kamasıyla, kılıcıyla, fişekliğiyle, kalpağıyla… Acayip moralim bozuldu. Böyle dangalaklık olur mu yahu! Sen hangi hakla bizim ulusal kıyafetimizle elalemin kralının askeri korumalığını yapıyorsun. Bizim millet adam olmaz derdi büyüklerimiz. Valla da olmaz billaha da olmaz. Ürdün Kralının karşında el pençe divan duran Adige gençleri YUH olsun size. Adigelerin yüz karaları. Terbiyesiz, yüzsüz adamlar… Ürdün Kralı’na uşaklık yapan Adigeler kafanız yerden kalkmasın!

14 Kasım 2013

”Kızlı-erkekli” olayı konusunda azıtırlarsa en büyük darbeyi Adige gençliği yiyecek. Söylemedi demeyin. Uyuyan aslanlara duyurulur! Rus Büyükelçiliği’ne polis korumasında gitmek kolay, sizi Başbakanlık önüne davet ediyorum!

13 Kasım 2013

Dün bir arkadaşım geldi. Bir kahvahanede oturduk. Demli çay içtik. Kendisi iyi Adige’dir. Adigece’nin Besleneyce diyalektini konuşur. Okumuş yazmış adamdır. Kısacası her şeyiyle 4-4’lük diyebileceğimiz bir insandır. Kendini moda akım yurseverler tarafında görür. Akıllı uslu konuşurken ”anavatana gitmeyi çok istiyorum fakat az para veriyorlar. Ev bark da vermiyorlar.” dedi. Buradaki işinden kriz sebebiyle kovulmuş. Çıkar yol olarak anavatana kapağı atmaya çalışıyor. ”Türkiye’nin herhangi bir ilinde, kasabasında, köyünde evin var mı” dedim. ”Yok, nerdeeeee!” diye sızlandı. 40 yıl burada çalış bir göz oda ev almaya gücün yetmesin, anavatandan bir günde sana ev versinler. Ben artık ne diyeyim. Akıllısı böyle, delisini siz düşünün…

12 Kasım 2013

Bu toprakların havasından mı suyundan mı bilmiyorum ama empati denen şeyin zerresi yoktur. Yani ”hoşlanmayacağın bir şeyi başkasına yapma” kültürü yoktur. O nedenle egoist bir kültür ve inançtır burada yaşanan. Ermenistan’da Türk bayrağı çizilmiş tuğla duvarlar karate darbeleri ile yıkıldı diye Türkiye’de kıyamet koptu. Yahu siz yıllardır, ona buna kızıp gaza geldiğinizde yakmadınız bayrak mı kaldı? Cevap hazır: Ama onlar şunu bunu yaptı! Sen sütten çıkan ak kaşıksın! Melaikeler sizin yanınızda şeytan kalır tabikine. Dolayısıyla siz ne yaparsanız mübah başkası yapınca ”vay canına!”. Geçenlerde bir video gösterdiler. Kahraman Ülkü Ocakları yiğitleri -yaklaşık 100 kişi olarak- tek başına Hristiyan kitapları satan standın başındaki görevliyi bir dövmedikleri kaldı. Derdini anlatmaya çalışan satış görevlisine ”Biz Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız!” dediler. Çüüüüüüşşşşşş! Birincisi; o kadar yiğitsen neden bir adama 100 adamla gidiyorsunuz? İkincisi; bu ülke Dingo’nun ahırı mı? Sen kimsin odun kafalı? Bu ülkenin savcısı, polisi yok mu, mahkemesi yok mu? Lafın kısası bu ülke de bu kadar gavat varken yaşayabiliyorsak, bu bile büyük başarıdır. (Not: Gavat değil Kavas dedim yanlış anlaşılmasın.)

11 Kasım 2013

Türkiye diasporasında yaşayan bizler için baya zor bir dönem… Ekonomik zorluklardan geçtik, artık çoluk çocuğumuzun, yeğenlerimizin, torunlarımızın geleceğinden endişe duymaya başladık. Türkiye Cumhuriyeti resmen Polis Cumhuriyeti oldu. Şaka maka derken Başbakan da diktatörlüğünü ilan etti. Şimdi anavatanda yaşayan Türkiye diasporalılarının; yani Necdet’in, Mehmet’in, Batıray’ın, İbrahim’in ve diğerlerinin dedikleri bir bir çıkıyor. Biz hala burada yurtseverlik taslayan zibidilerle uğraşıyoruz. Anavatan’dan Kafkas-Rus savaşlarını sebep göstererek kaçan Adigelerin bazılarının Suriye savaşından kaçıp geri anavatana dönmeye çalışması tam bir trajediydi. Şimdi esip gürleyen, ”Uyuyan Aslan” Türkiye diasporalıları burada savaş çıkarsa hangi yüzle anavatana kaçacaklar merakla beklemekteyim… Böyle bir şey olursa bu da traji-komik olacak!

09 Kasım 2013

Değerli Başbakan’ımız Tayyip bey kız-erkek öğrencilerin aynı evi paylaşması konusunda bazı emirler verdi. Tabii olarak benim çapım Tayyip beyi eleştirecek büyüklükte değil. Amma yüksek müsadesiyle şunu söyleyeyim: Türkiye’de ensest ilişkiler oranı dünyada rekor düzeydedir. Kırsal alanlarda hayvanlarla cinsel ilişki dünya rekoru derecesindedir. Küçük çocuklara cinsel taciz zaten malumunuz dünya birincisidir Türkiye. Gizli eşcinsellik konusunda yapılan araştırmalar inanılmaz derecede fazla olduğunu göstermektedir. Bunca konunun içinden kıl çeker gibi kız-erkek öğrencinin aynı evi paylaşmasını sorun olarak görürseniz, millet bir yerleriyle güler, haberiniz olsun değerli Başbakan’ım. Bilgilerinize arz ederim…

07 Kasım 2013

Son zamanlarda acayip derecede garipleşen bir ülke olduk. Valiler ben kendimi bildim bileli astığım astık kestiğim kestik bürokratlardı. Şimdiki valiler tam olarak böyle değiller. Esasında öyleler de öyle değiller. (Sarpa sardık, toparlayayım) Değerli valilerimiz ipin ucunu kaçırıyorlar. Adana Valisi buna bir örnek: Değerli Başbakan’ımız “Valiler kızlı-erkekli kalınan evleri takip edecekler” deyince Adana Valisi Hüseyin Avni Coş “Bu açıklamayı talimat olarak algılıyorum”! demiş. Bu kadar çabuk kraldan çok kralcı olmasından dolayı kesinlikle Adige kökten geliyor sayın Çoş. Kayıtlara geçsin…

05 Kasım 2013

Bilmeyenler için yazayım. Alkol kontrolünde polis size 100’den geriye 7’şer 7’şer say diyebilir. Vallaha da billaha da doğru söylüyorum. Kanunen böyle. Okuma yazma oranı yerlerde olan bir ülkede (ki, Türkiye 100 ülke içinde 84.cü sırada) tam komedi değil mi? Öyle uzağa gitmeye gerek yok. Deneyin bakalım kaçınız 7’şer 7’şer 100’den 0’a sayabiliyorsunuz. Artık dalga geçiyorlar halkla. Bu arada öğrenci evlerine polis denetimi istemiş Fransa Başbakanı. Sebep; kızlı erkekli kalıyorlarmış evlerde. Değerli başbakanımız Recep Tayyip beyefendi, dikkatinize efendim. İleri demokrat olarak lütfen şu Fransa Başbakanı’na haddini bildiriniz efendim. Arz ederim efendim…

04 Kasım 2013

Neslinin tükendiği sanılan bir Anadolu Leoparı ortaya çıkıyor ve korkan köylüler leoparı öldürüyor. Yahu çüüüşşş desen ne fayda. Bizim yurtsever leoparlara sesleniyorum. Sizin anavatana da döneceğiniz yok. Bu ülkede zaten neslimiz tükendi, tükenecek. 50 sene sonra Adigece bilen tek bir adam kalmayacak. O sebeple direk Rus Konsolosluğu önüne! Vazife başına! Hadi bakim…

02 Kasım 2013

Saçımızı bu ülkede döktük biz. Irsi değil, stresten, dedi doktor. Derdini anlatamazsan kel kalacaksın, diye de ekledi. Nasıl anlatayım kardeşim. Aha geçenlerde uyarmadım mı Sabah gazetesi yazarı kızımız Sevilay’ı. Sen bu işleri bırak, sana büyük geliyor, dememiş miydim? Daha demliğin altı soğumadan kızımız yumurta yumurtladı. Üstüne vazifeymiş gibi engelli bir milletvekilinin özel hayatına balıklama daldı. Sonra gerçi yazdığını sildi ama kuyruğu dik tutmaya çalışıyor hala. Kızım ayıptır. Sana da günahtır. Gel inat etme bırak bu işi git çoluk çocuğuna bak. Yemek yap. Gazetecilik kim, sen kim? Biraz büyük sözü dinle…

01 Kasım 2013

60’lı yıllarda üniversite öğrencisiydim. Şimdi 2010’lu yıllardayız. Polis hep aynı polis. Milim değişiklik yok. Yine kanun-tanımaz, yine gaddar. O zaman da kızların saçlarından tutup yerlerde sürüklerlerdi, şimdi de. O zaman da hedef alarak ateş ederlerdi, şimdi de. Bu kural hiç değişmemişti. Fakat bu kez farklı bir durum yaşandı. Yıllardır iktidarın en güçlü destekçisi Taraf Gazetesi’nin kadın muhabiri aynı muameleyi gördü. Tarih gerçekten tekerrür ediyor anlaşılan. İktidar kendi çocuklarını yemeye başladı. Değerli Başbakanı’mız sayın Recep Tayyip Erdoğan beyefendiye arz ederim.

30 Ekim 2013

Bizim zamanımızda Adigelik Türkiye diasporasında çok farklıydı. Adige olsun taştan olsundu. Çünkü şehir hayatı gelişmemiş dolayısıyla Adige kültürü ve ahlakı sapasağlam kalmıştı köylük alanlarda. Şimdi bakıyorum da yeni yetme sözüm ona Adige genci ağzını açtı mı laf nereye gidiyor farkına bile değil. Yani o kadar lümpenleştiler. Zaten folklor danslarına bakınca da anlarsınız zibidiliği. Adam dans mı ediyor çıldırmış mı belli değil. Kızların zerafeti gitmiş. İşte diasporanın durumu bu. Nerden mi aklıma geldi bunlar. Erciyes Üniversitesi personel alım ilanından. Adamlar Mekanik Tesisat Uzmanı Mühendis alacaklar. Aradıkları şart Kamu kurum ve kuruluşlarında Kök Hücre GMP Laboratuvarı’nda çalışmış olmak. Haydaaa demişsinizdir. Demeyin. Buna torpilin yasal kılıfa uydurulması deyin. Bizim gençliğimizde bir kurumda Adige bir yetkili varsa kesin o işe girerdiniz. Adige torpili çok önemsenirdi. Şimdilerde kalmadı bir şey. O da asimile oldu.

29 Ekim 2013

Helal Seks Shop hakkında dindar insanlar tepki göstermiyor ama sol veya dine uzak bir sınıfa ait insanlar daha fazla tepki gösterdi. Dini kesimdeki insanlar ise bizi savundu. Biz bunun tam tersini bekliyorduk ama ben gösterilen ilgiye çok teşekkür ediyor, tepkileri de anlayışla karşılıyorum.” Kim diyor bunu? Haluk Murat Demirel! Kim bu arkadaş? Helal Seks Shop’un sahibi. Bence doğru söylüyor. Başına ”Helal” geldi mi gerisini düşünmez Müslüman olan! O sebeble değil mi bir tane numunelik İslam ülkesi yok örnek alınacak! Yaşar Nuri Öztürk ne demişti; ”6 yıl önceki sayıma göre Türkiye’de 85 bin cami fakat 67 bin okul var. Diyanet İşleri devletin en büyük ve en yaygın teşkilatı durumunda ve kullandığı bütçe 8 bakanlığın bütçesine eşdeğer… İslam fıkhında insanlara namaz kıldırsın diye kimselere para verilemez.” Peki bu durum helal mi? Helal! O zaman bastır Ankaragücü. Anlayan anladı.

28 Ekim 2013

Dünya çapında yapılan bir ankette ”Arkadaşınız bir suç işledi. Savcı karşısında ne yaparsınız?” sorusuna; her 100 İsviçreliden 97’si, her 100 Amerikalıdan 93’ü doğru ifade vermekten yana. Dünyanın nispeten azgelişmiş bölgelerine gidildikçe doğru ifade verme eğilimi de azalıyor. Aynı şekilde Akdenizliler de yalan ifadeye daha çok eğilimli. 100 Yunan’dan sadece 57’si, Bulgarların yüzde 53’ü, Nepallilerin yüzde 36’sı, Venezuelalıların yüzde 32’si “Doğru ifade veririm” diyor. Peki Adigeler? Ankete göre; diasporanın 100’de 5’i, Anavatanda yüzde 95’i. Bunu okuyucunca ”amma da attın” diyemediniz değil mi? Valla Adigelere ait bölümü attım fakat doğruya doğru!

25 Ekim 2013

”Yedirtmem” ve ”Bazı Hassasiyetlerimiz” lafını ne çok duyarsınız değil mi çevrenizde. Dünya da hiç benzeri olmayan şekilde dost kazığı atılan ve ”hassas” olduğu konularda alabildiğine lakayt olan bir coğrafyadır burası! Aman dikkat. Senin soykırım diye dayandığın politikacı, yüzüne karşı ”kızlarınızı Osmanlı sarayına sattınız” diyor. Bu kadar mı aymazsınız, bu kadar mı ahmaksınız! Öyle onun bunun gazına gelip Soykırım falan diye güldürtmeyin kendinize. Hele hele hem ekonomik, hem yatırım açısından büyük bir değer olan Soçi Olimpiyatları’na hiç pislik atmayın. Kıçınızda donunuz yok, dünyanın en büyük tesislerinin yapıldığı yere burun kıvırıyorsunuz. FK 1864 sitesinde gördüm. Sportif bir site Soçi protestosu yapıyor. Aynı sayfada milletten, Türk belediyelerinden para dileniyor, tesis dileniyor. Bu kafa sonra milyarlaca Dolarlık yatırıma burun kıvırıp vatan, kan, atasının kemikleri edebiyatı yapıyor, ”başka yapacak yer mi yoktu” diyor. Böyle dangalaklık olur mu? Türkiye diasporasında olur! Soçi Olimpiyatları bizimdir. Bazı leş kargalarına yedirtmeyiz. Bizim de hassasiyetimiz bu! Böyle biline!

24 Ekim 2013

Öncelikle CC’de dün yayınlanan bayrak konusu ile ilgili fikrimi söyleyeyim. Yerden göge haklılar! Zaten bizim millet kadar aylak, tembel bir ikinci millet yoktur dünya üzerinde. Bu tembelliğe lakayıtlığı da eklerseniz Adigelik kıvamı tam olur. Ben de Google’a girdim. Sahiden de envai çeşit bayrak var. Bu bile diaspora Adigelerinin ne kadar Adigelikten uzak düştüklerinin bir ispatıdır. Konuyu gündeme getiren Taygori Sjuatko küçüğüm müdür, büyüğüm müdür bilmiyorum fakat helal olsun ona, önemli bir konuyu gündeme getirmiş! Bundan sonra sağda solda elinde bayrakla dolaşan hemşehrilerimiz de diktirdikleri kumaşların rengine dikkat etsinler. Türbe yeşili bayraklar dolanıyor ortalıkta! Dikkat!

Facebook’ta bir resim dolaşıyor belki siz de görmüşsünüzdür. Şöyle diyor:

Medeniyet nedir?

– İnatlaşmamaktır medeniyet.
– Diyalog kurmaktır medeniyet.
– İkna sürecini hayata geçirmektir medeniyet.
– ‘’Vatana ben akıl veririm’’ yaklaşımından uzak durmaktır medeniyet.
– Anlayışlı olmaktır medeniyet.
– Vatanı azarlamamaktır medeniyet.
– Her şeye itirazı hak olarak görmemektir medeniyet.
– Kavga başlatmak değil, kavga çıkarmamaktır medeniyet.
– Az konuşmak, çok dinlemektir medeniyet.
– “Belki de hep ben haklı değilimdir” diye minicik bir kuşku duymaktır medeniyet.
– Nefret ettirmemektir medeniyet.
– Sevdirmektir medeniyet.

Bu yazıların ışığında sonuç şu: Diaspora Adigeleri medeniyetsizdirler! Ben boşuna mı bunların genetikleri ile oynadılar diyorum. Nokta!

22 Ekim 2013

İddiaya göre MİT, İsrail hesabına çalışan 10 İranlı ajanın adını İran gizli servisine bildirmiş. Cengiz Çandar, “Ortadoğu’da her şey mümkündür” diye yazmış. Yani kimin eli kimin cebinde belli değil.

İşte bizim yobaz ve gerici Adigelerin yücelte yücelte bitiremedikleri coğrafya bu. Yani boşa değil her yere hilal resmi koymaları. Yani diyorlar ki; biz Ortadoğuluyuz. Halt etmişsiniz. Siz savaş kaçkını, halkını ve vatanını sürekli kötüleyen kifayetsizlersiniz. O nedenle Şeyh Şamil gibi bir zibidiyi (ki, kendisi Avar’dır. Bir İngiliz ne kadar Adige ise o da o kadar Adige’dir.) yıllarca bize ”kahramanımız” diye kakaladınız. Dinci çocuk katili Çeçenleri ”özgürlük kahramaları” diye sokuşturdunuz. O Çeçenler şimdilerde Suriye’de Alevileri kesiyorlar. Ortadoğu’ya özeneceğinize vatanınıza özenin. Yatacak yeriniz yok yatacak!

21 Ekim 2013

Değerli Cumhurbaşkanı’mız Abdullah Gül, ‘İhramlıyken herkes eşittir’ dedi. Peki İhramsızken?

17 Ekim 2013

Askerliğin kısaltılması tüm Türkiye’de sevinçle karşılandı. Hatta değerli Başbakanımız bu sebebten dolayı ciddi oy kazancı bile sağladı. ”Ne var bunda” demeyin. Askerliği bu kadar kutsayan bir milletin buna sevinmesi size garip gelmiyor mu? Yahu gerçekten tuhaf bir ülkede yaşıyoruz vesselam!

15 Ekim 2013

‘’Bütün bir yıl boyunca yuttukları etler, sanki ağaçtan toplanıyormuşçasına ‘Ay bu kurban bayramı da çok fena yani, resmen katliam şekerim’ diyenlere inat kurban keseceğiz’’ diyor Ahmet Hakan!

En enteli bile konu dine gelince sapıtıyor. Ahmet, kimsenin keseceğin kurbana sözü olmaz. Olamaz zaten korkarız, alimallah bizi de kesmeye kalkarsınız. Onun için kasma kendini! Burada tartışılan kurbanlık hayvanları insanların, özellikle de çoluk çocuğun gözü ününde boğazlamanızdır. İnsanları rahatsız etmeden, çocuklar şahit olmadan kesin demek sizi niye kışkırtıyor anlamış değilim.

Bak Ahmet bu kurban kesme biçiminiz yüzünden, senin inancındaki adamlar insanların kafasını kesip, ciğerini söküp yerken kılı bile kıpırdamıyor. Hiç kem küm etme! Biraz düşün. Sonuçta koyun kesen de, insan kafasını kesen de cennete gitmek için yapıyor bunu. Aleni hayvan boğazlamak, o çocukların (çocuklardan geçtim bazı büyüklerin bile) dünyasında derin yaralar açıyor ve işte dinci katiller bu nedenle bu kadar rahat katliam yapıyorlar.

Bir de şu açıdan düşün Ahmet; doktorlar ’’iyi iş yapıyoruz, sevap kazanıyoruz’’ diye senin böbrek ameliyatını sokak ortasında çoluk çocuğun önünde yapmadı. Meseleya buradan bak biraz da!

İnanç diye insanları mahvetmeyin Ahmet. İlle de yapacaksan; inancının güzel yanlarını, insanlara yararlı olanlarını yap. Öğretmek gibi olmasın; mesela git kurbana ayırdığın parayı bir garibana ver. Gariban kendi karar versin, et mi alacak çocuğuna, ayakkaba mı! Tanrı dediğin gibiyse zaten cennete götürür seni merak etme!

Bu arada Allah demek ateistlere ve Müslüman olmayanlara yasaklanmış Malezya’da. Sen inadına kurban kesmeye devam et…

13 Ekim 2013

Samanyolu TV hani şu Fetullahçıların kanalı; Değerli Başbakanımızın konuşmasını tüm televizyonlar canlı yayınlarken onlar penguen belgeseli yayınlamışlar. Bu hiç hayra alamet değil. Ben söyleyeyim de…

12 Ekim 2013

Bir grup biliminsanı 5 maymunu kafesin içine koydular. Maymunların arasına üzerinde muzlar olan bir merdiven yerleştirdiler. Ne zaman maymunlardan biri merdivene tırmanırsa, biliminsanları diğer maymunları buz gibi suyla ıslattılar. Bir süre sonra merdivene hangi maymun tırmanmaya kalkarsa diğer maymunlar onu dövmeye başladılar. İki gün sonra maymunlardan birini dışarı alıp, kafese yeni bir maymun koydular. Maymun hemen merdivene tırmanmaya kalktı ve diğer maymunlar yine saldırdı ve yeni gelen maymunu dövdüler. Bir gün sonra kafesin içindeki maymunlardan biri daha dışarı aldılar ve yeni bir maymun koydular. Yeni maymun kafese girer girmez merdivene yöneldi. Eski denek maymunlarla birlikte bir gün önce konulan maymun soğuk suyla ıslanmadığı halde diğerlerinin reaksiyonuna uyup, yeni gelen maymuna saldırdı. Böylece 5 gün sonunda kafesteki tüm maymunlar değişmişti. Yeni bir maymun daha koydular kafese. Yeni gelen maymun merdivenlere yönelince kafesteki 5 maymun, yeni maymunu dövdüler. Oysa hiçbiri soğuk su cezasını bilmiyordu.

Bu kadar uzun bir deneyi yazmamın nedeni GDO’lu diaspora Adigelerinin durumunu anlamanız içindir.

11 Ekim 2013

”Marmara gemisinde bize saldıranlar arasında Türkçe bilen Türkiye’de yaşayan siyonist Yahudiler de vardı. Bunların hesabını verecekler.” Bunu kim diyor biliyor musunuz? Bülent Yıldırım. Peki kim bu adam? Suriye’de kurbanlık koyun gibi insan kafası kesip, insan yüreğini çiğ çiğ yiyen dinci teröristler için tek kelime dahi kınama yazmayan İnsan Hak Hürriyetleri İnsani Yardım Vakfı Başkanı! Değerli Başbakanımız Tayyip beyin dediği gibi; Batsın sizin İnsan Hak ve Hürriyetleri Vakfı’nız. Önce insanın yanında olun sonra vakıflaşın. Bu arada Sevilay Yükselir kızımız yine Sabah gazetesinde döktürmüş. Hani şu dekoltesi var diye işten atılan sunucu için ”Zavallı kızcağız bile kendisine o gece yapılan eleştiriler neticesinde bunalıma girmiş. Yapımcı şirket daha kendisine bir şey demeden ‘Ben devam edemeyeceğim!’ demiş.” diye yazmış! İyi de sen niye yazmaya devam ediyorsun, bu genç sunucuyu örnek alsana kendine kıymetli kızım. Hadi devam etme, bırak yazarlığı. Sana büyük geliyor!

10 Ekim 2013

POLİS otobüsünde sosyal medyada Tecavüzcü Süleyman adıyla anılan polisin tehdit ettiği (Ayşe Arman’ın geçenlerde yayımlanan söyleşisinden hatırlayacaksınız) Pınar T. hakkında üç yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Kendisine yöneltilen suçlama “polise mukavemet.” Süleyman nerede mi? İşte onu kimse bilmiyor. Yani devletin karakolunda, emniyetinde polis olarak görev yapan Süleyman sırra gadem bastı. Çok değerli İçişleri Bakanımız lütfen konuya bir el atınız. İnancınız gereği siz tecavüze karşınız. Siz değerli bakanımızın bu işe hemen el koyacağınıza ve Tacavüzcü Süleyman olarak anılan bu şahsı adalete teslim edeceğinize tüm kalbimle inanıyorum. Arz ederim.

09 Ekim 2013

Dün yazdığım bana özel ”Andımız”a baya e-mail geldi. Sağolun, varolun. Konuyu uzatmayı sevmiyorum ama dürtüyorlar. Bu kez dürten Milliyet’ten Melih Aşık. Amerika’yı örnek göstermiş ve ”Andımız”ı savunmuş. Yahu arkadaş, bu ülkede dincisi de böyle laiği de. İşlerine geldiğinde Batı’yı örnek gösterirler, işlerine gelmediğin de Batı’dan kötüsü yok. Birazcık omurgalı olun be birader! Bir de çok değerli AKP Sözcüsü Hüseyin Çelik bir spikerin giysisine laf etti, kız işinden oldu. Çelik ”bu konuda görüşümü dile getirmek de benim en tabii hakkım ve ifade özgürlüğümdür.” dedi. Eyvallah! Başımız gözümüz üstüne! Fakaaattt! Çok kıymetli sayın Çelik, sizin bu ifade özgürlüğünüz bir insanı işinden etti. Biz düşünseniz!

Okuyucuya not: Son zamanlarda bana ”Sen de mi Yılmaz Özdilleştin, ha bire iktidarı yağlıyorsun diyenler oluyor. Bir bakıma doğru. Silivri’yi görmenin alemi yok, neme lazım! Yiğitliğin de bir sınırı var. Bak bizim GDO’lu Adigelere Rus Elçiliği önünden bir adım başka yere gidebiliyorlar mı! Niye? Çünkü onlara gelen emir ancak oraya gidebilmeleridir. Sıkıysa başka yere sapsınlar!

08 Ekim 2013

Türk’üm
(Değilim)
Doğruyum
(Doğruyum)
Çalışkanım
(Hemen hemen her Adige gibi tembelim)
İlkem;
Küçükleri korumak
(Her zaman)
Büyükleri saymaktır
(Her zaman)
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir
(Türkiye’yi ve Türkiye’deki Türkleri, Kürtleri, Ermenileri, Rumları, Yahudileri, Alevileri, Lazları kısacası tüm halkları ve inançları ayırımsız özümden çok sevmektir)
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
(Aynen)
Ey büyük Atatürk!
(Ey büyük Atatürk!)
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
(Aynen)
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
(Varlığım, insanlığa armağan olsun.)
Ne mutlu Türk’üm diyene!
(Ne mutlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım diyene! Gerçi son yıllarda artık insanlar başka ülkelerin vatandaşı olmaya ve daha mutlu olacakları inancına kapılıyorlar ama neyse, onu insanları bu hale getirenler düşünsünler!)

05 Ekim 2013

Polislerin sokakta döverek öldürdükleri Ali İsmail Korkmaz için ”Kendi arkadaşları öldürdü” diyen ve bunu haber yapan gazeteciye posta atan meşhur Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna için Başbakan’ımız ”Tanıyorum iyi arkadaştır” demiş. Bir kişinin kanunlara karşı suç işlemesini önler mi bu? Değerli Başbakan’ımız hemen kendisini görevden alıp, hakkında soruşturma açtırmalı. Ayrıca tutukladığı kadını tecavüzle tehdit eden Polis Süleyman sırra kadem basarken kadına 3 yıl hapis istenmiş. Yüksek makamınıza sayın Başbakan’ım. Bir müdahale etseniz. Hani şu Demokrasi Paketi’ni açmışken fena olmaz değil mi?

04 Ekim 2013

Konya’da rehabilitasyon merkezinde down sendromlu bir genci öldüresiye döven öğretmen Fatih Kaptanoğlu Gezi Direnişi’ne destek verenleri darbeci olarak nitelendirmiş. Tüühhh kalıpsız yaratık. Yahu bunları parayla mı veriyorlar bize?
Bir de Sevilay Yükselir diye bir kızımız var. Sabah’ta yazıyor. Diyor ki; ‘’Alevi açılımı neden pakette yer almadı?’’ Bize mi soruyorsun Sevilay ciğerparem? Muhatabın her gün karşında değil mi?

03 Ekim 2013

Demokrasi Paketi’nden çıkan bir iki elmalı şeker bazılarını acayip mutlu etti, özellikle ‘’Yetmez ama evet’’çileri. Yahu bu ülkeyi anlamak gerçekten zor. İnsan gibi yaşamanın normal gereği olan demokratik kurallar bizde ‘’sadaka’’ muamelesi görüyor. Kardeşim zor be Türkiye’de yaşamak.

02 Ekim 2013

Şu bizim Uyuyan Aslanlara bir de ben kelam edeyim. Değerli ve de kahraman Uyuyan Aslan kardeşlerim; İlber Ortaylı’nın televizyonlarda, You Tube’larda, Facebook’larda bangır bangır ‘’Çerkesler kızlarını, Osmanlı sarayına ikram ettiler’’ diyor. Yaşadığınız diasporada uyansanız çok memnun oluruz! Hadi hep beraber Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı önünde uyanmanızı bekliyoruz! Ben de merak ettim şimdi bu Uyuyan Aslanları ha!

30 Eylül 2013

Penisilin ilacının adından rahatsız olan dinci üstelik GDO’lu Adige arkadaşımıza müjde vereyim. Aynı zaman da değerli ağabeyimiz Taha Akyol’un da kulağı çınlasın. İran Meclisi kararıyla; erkekler, evlat edindikleri kız çocukları 13 yaşına geldiğinde onlarla evlenebilecekler. Hatırlarsınız Taha ağabeyimiz Batılı ülkelere kızmış ve Şeriatla yönetilen ülkelerin demokrasiye geçmelerini beklemeden haksız eleştirdiklerini buyurmuştu. Taha ağabey 34 yıl oldu, İran’da şeriat işbaşında ve geldikleri sonuç: 13 yaşına gelmiş kız evlatlığıyla nikah kıyacak! Ağabey sen emin misin bu inancından? Senin yüzünden dinci GDO’lu Adige sayısı az değildir bu ülkede. Vebali de senin boynundadır!

26 Eylül 2013

Ahmet Hakan bugün makalesinde şöyle diyor: ”Ünal Aysal mustazaf görüntülü mütekebbirdir, Fatih Terim mütekebbir görüntülü mustazaftır.” Dilin kökünden kopsun da lal ol Ahmet!

25 Eylül 2013

”Bu ülke ”Kumpas” yapanların cennet mekanıdır. Bunu bilmeyeniz yoktur. Kumpasa düşmeyeniz de yoktur. Amma gel gör ki, artık kumpası bile aleni yapıyorlar. Dincilerde artık ne ar kaldı, ne namus! Bir hafta önce 1453 diye taraftar oluşumuna gidiyorlar, sonra ver elini çArşı’ya kumpas. Çüüüüüüüüşşşşşşş! Bu kadar da enayi değil bu millet! Gezi Parkı olaylarında Tomaların önüne atlayıp molotof atan sivil polisler bile bunlardan daha akıllıydı, en azından yüzlerini kapatmayı akıl etmişlerdi.

23 Eylül 2013

”Kafayı sadece öğrenci andındaki ‘Türk’ sözüne takmış vaziyetteler…” diyor Melih Aşık Milliyet gazetesinden. Kafayı takan sizsiniz kardeşim. Dağa taşa ‘Ne mutlu Türk’üm diyene” yazan ben miyim?

20 Eylül 2013

Dünyanın en acayip ülkesinde ömür tüketiyoruz. Nasıl mı? Türkiye kanunlarına göre ”İzinsiz gösteri yapmak yasaldır”. Yani gösteri yapmak için devletin herhangi bir kurumundan izin almanız gerekmiyor. Peki tutuklananlar hangi suçlamayla savcılığa yollanıyor? İzinsiz gösteri yapmaktan! Türkiye Cumhuriyeti’nin Savcısı ”Yahu bu kanunlarımıza göre suç değil” demiyor. Hakim zaten Allahlık! Basıyor hapis cezasını! Yani polisinden, savcısına, savcısından hakimine hepsi suç işliyor. Ama kodese tıkılan Türk kanunlarına göre suçsuz olan! Buyrun buradan yakın!

19 Eylül 2013

Son 6 yılda 266 fizik, 7.395 din kültürü öğretmeni atanmış. Sarı çiçeğe soru soran anlayıştan ne bekliyorsunuz ki?

18 Eylül 2013

Gezi Parkı olayları sırasında üç genci otoparkta yakalayıp, üzerlerinde tepinen onlarca polisin bazılarına 16 kıdem durdurma cezası verilmiş. Çocukların kemiklerini kırana kadar döven polisler normal hukuk devletinde işkence suçuyla yargılanırdı ama ileri demokrasi ile yönetiliyoruz biliyorsunuz! ”Öğretmenin vurduğu yerde gül biter”, ”Dayak Cennet’ten çıkma”, ”Sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme”, “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir” diyen bir ileri demokrasi!

17 Eylül 2013

Türkiye, 1-2 ay hapis yatmışın car car car konuşup, zırıl zırıl ağladığı ve bundan nemalandığı; 20-30 yıl hapis yatıp, yemediği işkence kalmamışın sessiz sedasız köşesinde oturduğu ülkenin adıdır!

16 Eylül 2013

Kaide genç bir Suriye askerini ele geçiriyor suçlu buluyor. Sokak ortasında herkesin gözü önünde kurbanlık koyun gibi boğazını keserek vücudundan ayırıyorlar ve havaya kaldırıp zafer çığlıkları atıyorlar. Buna benzer onlarca görüntüyü basından siz de takip ediyorsunuzdur. Tüm bunların olduğu bu dehşet katliama Türkiye Cumhuriyeti, Dış İşleri Bakanı’nın cevabı şu: ”Kınıyoruz. Kabul edilemez buluyoruz, tekrar etmemesi için çağrıda bulunuyoruz.”. Orada boğazı kesilerek katledilen, kesilen kafası canilerin ellerinde zafer çığlıkları atılarak sokaklarda gezdirilen Sayın Bakanımızın kendi öp öz oğlu olsaydı, o mübarek ağzından aynı sözler çıkar mıydı?

13 Eylül 2013

Alevilerin kaderi de aynen Kürtler gibi. Biz Adigeler bu ülkede misafir gibi yaşadığımız için; en sağcı iktidara da ağam paşam, en solcu iktidara da, en dinci iktidara da ağam paşam deriz. Etliye de sütlüye de karışmayız. Sanki bu ülkenin vatandaşı değil de turist gibi yaşar, otururuz. Onun için de mazlumun yanında olmaz, ezenle birlikte oluruz. Sonra da utanmadan kahramanlıktan söz ederiz. Bakın onlarca Adige sitesine, yüzlerce Adige derneğine, anlı-şanlı federasyonlarımıza; bir tanesi de çıkıp ”Cemevi cami bir arada! Bu ne saçmalıktır kardeşim! İzin verecekseniz adam gibi cemevine izin verseniz ya, ne diye yanına cami eklemliyorsunuz?” diyemez. Çünkü korkar, çünkü erk (güç) ona demiştir ki ”sen bizim Rusya piyonumuzsun, biz sana ne zaman ne yapacağınızı söyleriz!” Kaf-Fed, diğer dinci ve sağcı Adige federasyonları ve derneklerine oranla daha demokrat daha ilerici görünür ama bu sizi yanıltmasın. Hepsi aynı kaptan içiyor suyu! Kısacası bizde adettir: Bedeli başkası öder Adige diasporası nemalanır!

11 Eylül 2013

Ne felaket günler yaşıyoruz. Bir genç (Ahmet Atakan) daha hayatını yitirdi. Üç erkek evlat sahibi olarak bu acının ne olduğunu düşününce bile çıldıracak gibi oluyorum. Türk polisi müthişti. Aylardır Ali İsmail’in öldürüldüğü anı kaydeden işyeri kamerasının görüntülerinin ”bir kısmını” bulamazken, apartmandan düşerek ölen gencin görüntülerini şıp diye buldular, yetmedi tüm basına dağıttılar. Bu arada Ahmet’in kafasına gelen gaz bombasıyla dengesini kaybedip düştüğü ve bomba kapsulünün tanıklar tarafından Jandarmaya teslim edildiği açıklandı!

10 Eylül 2013

Olimpiyatlar İstanbul’a verilmeyince, herkes burnundan soluyor. Başta da Başbakanı’mız. ”Kadın ve erkeklere ayrı yüzme havuzu açacağız” diyen aynı Başbakan’ımız ve büyük ihtimalle Türkiye’de söyledikleri sadece Türkiye’de kalıyor sanıyor. Bir de; kadın sporcuların sporuna değilde bacağına bakma meyili olan toplumlara verirler mi olimpiyatı! İşin bir de traji-komik bizim cephesi var. Millet vatanımıza olimpiyat gelsin diye topyekun yırtınırken, bizim GDO’lu Adigeler de vatanımızda olimpiyat yapılmasın diye yırtınıyor!

07 Eylül 2013

Bir okuyucumuz bana mail atmış demiş ki; ”Nalıncı keseri gibi hep kendine yontuyorsun! Penisilin ben de başka çağrışım yapıyor, ne var bunda?” Not olarak da dini bütün bir Adige olduğunu belirtmiş. Sana kocaman bir ”çüşşşş” deyip geçiyorum. Ben onu beşi bilmem. O sebeble de ”dinci” kelimesini kullanırım. Bakın ODTÜ olaylarına. ”Türbanlıları okuldan kovdular” diye kıyameti kopardı bu dinciler. İşte bu noktada benim itirazım. ”ODTÜ yurtlarında fuhuş yapıyorlar” diye propaganda yapacaksın, ODTÜ’lüler seni okuldan kovunca ”Vay türbanlımı kovdular” diyeceksin. Eğer samimi inançlıysan neden böyle ahlaksızca iftira atanlara önce kıyameti kopartmıyorsun, en azından ”Müslüman’ım diyorsun, ahlaksızca bir iftira atmaya utanmıyor musun” desen, sonra da ”Türbanlılara yapılan haksızlık yapılıyor” diye eleştirini dile getirsen, samimiyetin ortaya çıkar! Amma sen ne yapıyorsun? Dincilerin ahlaksızca yaptığı iftirayı görmeyip türbanlıyı görüyorsun. Yok öyle yağma! Hadi başka kapıya!

05 Eylül 2013

Günümüz Türkiye’sinde sonunda bu da oldu! Konu RTÜK ile ilgili. RTÜK’ten olduk olmadık konularda para cezası alan televizyon yöneticileri çareyi otosansürde buluyorlar. Görevimiz Tehlike-2 filminde geçen ”Penisilin iğnesi” ifadesi ”Bip”lenerek verildi! Sebep; Penisilin ilacının erotik çağrışım yapması. Artık ”Çüüüüüüşşşşş” kelimesi bile kifayetsiz kalıyor. Oha be birader!

03 Eylül 2013

Amerika; ”Suriye’yi 1-2 gün vurur, çekiliriz” dedi. Türkiye’den cevap çıktı: ”Esad iktidarı yok olana kadar kan dökülsün”. Yahu gücün varsa kendin gidip savaşsana! Yoooookkk! Başkalarının kanı akacak bunlar nemalanacak. Tam bizim GDO’lu Adigeler gibi değil mi! Yatacak yeriniz yok, yatacak yeriniz!

30 Ağustos 2013

Biliyorsunuz kendine polis ya da savcı süsü veren kişiler ”Gezi Parkı olaylarına karıştınığınız tespit edilmiştir” deyip, milleti dolandırıyor. Bir de Türkiye’de faşizm yok diyorlar. İnsanlar böyle dolandırılıyorsa ülkede bal gibi de faşizm var demektir!

27 Ağustos 2013

Ortadoğu’da katledenler de Müslüman katledilenler de… Amma herkesinin dilinde bir ”Firavun” suçlaması. Birbirlerine Firavun diyorlar. Ki, Firavunlar şöyle ya da böyle dünyaya 7 harikadan birini bırakabilmiş bir kültür. Müslümanlık varolduğundan beri ne bıraktı bu dünyaya? Hadi ben söyleyeyim. İftira bıraktı, yalan bıraktı, düşmanlık bıraktı, öldürdüğü insanın kalbini yemeyi bıraktı, kendi ”kutsalı” dışındaki her inanca hakareti bıraktı. Kısacası aklınıza ne kadar negatif şey geliyorsa bıraktı. Yahu ölen karınla bilmem kaç saat daha cinsel ilişkiye girebilirsin diye fetva bile çıkardılar. Çüüüşş yani! Şimdi bazı GDO’lu Adigeler çıkıp ”bunlar İslam değil” diyecekler. Her zaman da böyledirler. Hiç kimse Kuran’a göre hareket etmez. Sanki birbirini yiyen Müslümanlar Buda’nın ”Kuran’ı” Pali-Kanon’a iman ediyorlar. Ya gidin işinize be! Azcık dürüst olun yahu!

26 Ağustos 2013

CC Yönetimi önceleri sadece 3-5 satıra izin veriyordu. Sağolun, siz okurlar sayesinde bu sınırlama kalktı. Bu vesileyle teşekkürlerimi sunuyorum hem size, hem yönetime.

Ağabeyimiz Hasan Cemal yine Tayyip Erdoğan’a vermiş veriştirmiş. Dİyor ki makalesinde; ”AK Parti’nin içinde, AK Parti’nin tepelerinde, iş aleminin AK Parti’ye yakın odaklarında akil insanlar, sağduyu sahibi insanlar, hiç olmazsa kapalı kapıların arkasında, “Sevgili kardeşim, sen n’apıyorsun?” diyemeyecekler mi, hala demiyorlar mı Tayyip Erdoğan’a?” Bence artık çok geç. Bunu, Tayyip Erdoğan Ermeni Rahip’i dövmeden önce söyleyecektin Hasan ağabey!

21 Ağustos 2013

Haberi okuyunca ben yazacaktım ama erken davranan Hürriyet yazarı Mehmet Y. Yılmaz dile getirmiş. Olsun! Aklın yolu bir. Ondan aktarıyorum: MISIR’da katliamlara rağmen halk gösterilerini engelleyemeyen darbeci hükümet Kahire’de ve bazı şehirlerdeki irili ufaklı bütün meydanları tel örgülerle çevirerek halka kapatmış.

Yandaş medya bunu “halk korkusu” olarak tanımlıyor.

Bizim hiç de yabancısı olmadığımız bir konu bu meydanların kapatılması meselesi. Dünyanın bir gün içinde en çok açılıp kapanan parkı rekoruna sahip Gezi Parkı mesela böyle bir duruma örnektir. Gerçi bizimkiler tel örgü kullanmadılar ama ondan daha etkili “silahlar” kullandılar. TOMA’lar, gaz fişekleri, çevik kuvvet ekipleri vs.

Meydan kapatmak konusunda da Mısırlı darbecilerin eline su dökebilecek yetenekte valilerimiz de var ayrıca. 1 Mayıs’ta sadece meydanı kapatmakla yetinmedi, adeta tüm şehri kapattı. Vapurları demirletti, metronun, otobüslerin kapısını kilitledi, her köşe başına barikat kurdu.

Bunu niye yaptı? Halk meydanlara çıkmasın diye!

Bir de hepimizi kandırdı, “Meydanda inşaat var, çok tehlikeli” dedi, ama sonra aynı meydana masalar kurdurup iftar daveti bile verdirdi.

Demek ki neymiş: Kendi halkından korkan iktidarlar meydanları halkına kapatmayı bir çözüm zannediyorlarmış!

19 Ağustos 2013

AKP’li Salih Kapusuz tweet atıyor ve diyor ki : ”İhvan liderinin 17 yaşındaki kızını da katleden darbecilerin hiçbir kutsalı yok”

Peki ya Gezi eylemleri sırasında 19 yaşındaki çocukları öldüren, 14 yaşındaki çocuğun aylardır komada yatmasına neden olanların kutsalları nedir?

16 Ağustos 2013

Habertürk’te bugün bir makale okudum, yazarın adı Özgür Uğur. Şöyle diyor Özgür kardeşimiz:

”Liderler liderlik yapmalıdır. Ego şişkinliği, hırs, öfke sanatını ustaca kullanmak gibi özellikler de bir liderde bulunması gereken özelliklerdir.
Ama tadında…
Egonuz kendinize bile zarar verecek kadar büyümüşse…
Hırsınız kendi taraftarlarınız nezdinde bile itici boyutlara ulaşmışsa…
Öfke sanatı, öfke kontrolsüzlüğüne dönüşmüşse sorun var demektir.
Var mı bunları açıkça yazan?
Bir elin yarı parmağı kadar, sessizce…”

Bu koşullarda üstelik AKP’nin yayın organı Habertürk’te bunu yazabilen yiğitler de varmış demişsinizdir. Yok yok! Bu da bizim GDO’lu Adigeler gibi, kendi kelini görmeyip karşısındakine keloğlan diyenlerden. Yazar kardeşimiz, Tayyip Erdoğan’dan değil, Fatih Terim’den sözediyor!

15 Ağustos 2013

Hükümet ile Fetullahçıların aralarındaki hırlaşmayı bilmeyen yok. Amma bir de bakıyorsun açıklamaları aynı: “Fitneciler aramızı açmak için uğraşıyor.” Ulen birbirinizin ardından çevirmediğiniz dalavere yok, fitneciye gerek mi kalıyor? Bu millet gerçekten ya saf ya da Aziz Nesin’in % 60’lık tahlili doğru.

14 Ağustos 2013

”Cebirsel olarak, dünya ülkelerinin dış borç ve dış alacakları toplamı sıfırdır. Çünkü muhasebe “çift girişli” tutulur. Bir ülkenin hesabına “borç” yazılırsa, diğer ülkenin hesabına aynı miktar “alacak” yazılır. Bunların toplamı da (hata ve unutma hariç) birbirine eşittir. Ancak dünya toplamında borçların, alacaklara eşit olması ülke bazında eşit olması demek değildir. Bazı ülkeler net alacaklı, bazı ülkeler net borçludur. Bu da birikimli cari işlemeler hesabından çıkar. Türkiye, çok borçlu bir ülkedir.” diyor Hürriyet’ten Ege Cansen hoca. Ben de diyorum neden bu ülke aklını dinle imanla bozdu diye. Meğer bundanmış.

12 Ağustos 2013

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörlüğü, Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’ne alınacak öğretim üyeliği için verdiği ilanda ; “yaşam olaylarına dini yaklaşım konusunda çalışmış olmak” yazmış. Çüüşşşş! diyorum başka da birşey demiyorum.

08 Ağustos 2013

İngiliz bilimadamı Dawkins; “Dünyadaki tüm Müslümanların aldığı Nobel ödülü sayısı Cambridge Üniversitesi bünyesindeki Trinity Koleji mensuplarının aldığından azdır.” deyince Müslüman toplumunda kızılca kıyamet koptu. Benim anlamadığım, ‘Milli Eğitimci’sinin ”Merdivenlerden kızlı erkekli çıkıyorlar” dediği bir inanç toplumundan ne bekliyorsunuz! Kelliğe ilaç mı bulacaktı!

04 Ağustos 2013

Yüz nakli konusunda Türkiye dünya ikincisiymiş. Bu kadar yüzsüzün yaşadığı bir ülkede normal değil mi ikincilik!

02 Ağustos 2013

Meğerse kamu kurumları azınlıklar ile ilgili olarak “kod uygulaması” yapıyormuş. Buna göre Rumlar “1”, Ermeniler “2”, Yahudiler “3” rakamları ile kodlanmış. Bizimkilerin numarası kaç acaba? Duyumlarıma göre biz ”5” mişiz. Daha doğrusu din kardeşiyiz (!) ya, onun için bizi ”diğerleri” adı altında ”5” numaraya sokmuşlar. ”4” nedir bilmiyorum. GDO’lu Adigeler şimdi panikten ne yapacaklarını şaşırırlar artık. Bu ülke Osmanlı dönemi de dahil her zaman faşizan bir anlayışla yönetilmiştir. Kimse kem küm etmesin! Siz o cengaver Adige artıklarının Türk Polisi korumasında Rus Büyükelçiliği protestolarına niye gidiyorlar sanıyorsunuz? Faşizan korkudan. Öyle olmasa kendi hakları için Türk İçişleri Bakanlığı’na giderlerdi ellerinde pankartlarla, hem de jop, biber gazı yemeyi; hatta fişlenmeyi göze alarak. Biz bu topraklarda Kürtlere ”Dağ Türkleri”, Adige-Abhazlara ”Kafkas Türkleri” dendiği dönemleri de yaşadık. İçlerinde bir tane ”tık” diyen çıkamadı. İşte bu korkak Adige-Abhazlar dün de vardı bugünde olacak! Öyle atalarınıza falan güvenmeyin. Biz onları orada da gördük, burada da…

29 Temmuz 2013

Taha Akyol abimiz bizim Adigelerin sağcı ve dinci cenahındandır bilirsiniz. Yıllardır yazdı, çizdi amma bir türlü tutarlılık gösteremedi. Gerçi dinci olup da tutalı olunur mu o da ayrı konu. Bugün yazmış, diyor ki; ”Seçimle gelen İslamcı iktidarların demokrasiyi şeriatçı bir diktatörlüğe dönüştüreceği korkusu (ya da bahanesi) Jakoben diktatörlüklerin ve askeri darbelerin gerekçesi oldu. Demokrasinin İslamcılığı nasıl dönüştüreceğini gözlemlemek için gereken zamanı tanımadılar.” Şimdi bunu kendini yazar sanan internet ”yazarları” yazsa ”aman saçmalamış” der geçersin. Fakat yılların Taha abisi yazınca insan hoooppp diyor. Yahu daha yakın tarih sayılır. İran’da mollalar iktidara geldiler, yıl 1979. Şimdi kaçtayız? 2013! Tam tamına 34 yıl geçmiş. İran hala demokrasiye geçecek. Ölme eşeğim ölme. Taha abimiz ya tutarsızlıkta sınır tanımıyor ya da ciddi anlamda demagoji yapıyor. Her iki durum da Adige abimize yakışmıyor. Bir lafım da başka bir dinci olan Ahmet Hakan’a! O da demiş ki; ”(…) yukarıdakilerin halkı ayrıştırmak için sergiledikleri olağanüstü gayretlere karşın bizde bir arada yaşama kültürü vardır. Bizim bir meydanımızda insanlar katledilirken bir başka meydanımızda havai fişekler patlatılmaz. Gammazlama, içsavaş, komşunun komşuyu kırması, süper keskin ayrışmalar falan… Bizde olmaz böyle şeyler.” Naaahhh olmaz Ahmet. Çorum, Maraş, Sivas katliamları Uganda’da mı oldu? Yahu demagojinin de bir şanı var, yapmayın etmeyin!

27 Temmuz 2013

Adnan Menderes’i hayal meyal hatırlıyorum. İdam edildiğinde çocuk yaşlardaydım. Amma Demirel’i, Ecevit’i, Türkeş’i, Erbakan’ı, Özal’ı çok çok net biliyorum. Hiçbiri Tayyip Erdoğan gibi insanları ispiyonculuğa çağırmamıştı. Saygıdeğer Başbakan yaşıt sayılırız. Gidişin gidiş değil. Tamam ”pusu” kültüründen geliyorsun anladık amma bu da fazla artık! Unutma ki, bu topraklarda ”pusu” kültüründen olmayan yığınla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var.

24 Temmuz 2013

Saygıdeğer Başbakan’dan sonra, saygıdeğer Diyanet İşleri Başkanı, polis saldırısında yaralanan gençlerin sığınmak zorunda kaldıkları cami ile ilgili; ”’Elimizde 3 günlük görüntüler var. Herhangi bir Müslüman’ın kabul edemeyeceği davranışlar da var. Bunların bir kısmını biz doğrusu paylaşmayı dahi zait (gereksiz-boş) kabul ettik.” diye demeç veriyor. Buradan çıkan sonuç şu: Ölümle yüz yüze kalsan da bunların camisinie sığınma kardeşim. Sığınırsan belki ölümden kurtulursun ama ömür boyu iftiralarından kurtulamazsın!

20 Temmuz 2013

‘Türkiye’de insan hakları gaspedilen toplumlar hangileri diye bir soru sorsanız; Yahudiler, Ermeniler, Rumlar; yani azınlıklar cevabını alırsınız. Amma bence gerçek bu değil. Asıl hakları gaspedilenler; başta Kürtler ve Aleviler, ardından bizimkiler, Boşnaklar, Lazlar diye sıralanır. ”Türkiye’yi beraber kurduk” teranesinin yanına ”biz din kardaşıyız”ı ekleyerek Kürt’ün de Laz’ın da, Boşnak’ın da bizim de dilimizi yok ettiler. Aleviler de durum daha da acı. Tövbe! Biri bana ”beraber iş kuralım”, ”din kardaşıyız” diye gelmesin. İşin de senin olsun dinin de… Toz ol!

17 Temmuz 2013

”Havrası, camisi, kilisesi; Türk’ü, Kürt’ü, Ermenisi; Alevisi, Sünnisi’yle büyük bir insan iklimi ve büyük bir zenginliktir Türkiye.” Bu lafı binlerce kez dinlemiş, okumuşsunuzdur. Benim aklım bu noktada karışır işte. Anadolu’daki binlerce eski kiliseyi camiye çeviren, en basit küfürü ”Ermeni dölü” olan, ”Evlerde mum söndü oynuyorlar” diyerek bir inanca iftira atarak hakaret eden, galiba Mozambik Cumhuriyeti ve biz de Mozambik Cumhuriyeti’ne Mozambik kanıyla bağlı yurttaşlarıyız. Yahu insanın gözününün içine baka baka bu kadar da palavra atılır mı? Gerçi, hoş! İnsan olarak gören bunları yapar mı o da ayrı konu.

14 Temmuz 2013

Türkiye’yi anlamak tabiki zor. Çünkü oturmuş, dürüstçe yazılmış bir tarihi yok. 40 çeşit tarih okursunuz. Aynen bizim tarih gibi. O sebeple de Türklerle Adigeler iyi anlaşır. Bak şimdi kıyamet kopuyor bizimkilerden ”tık” diyen var mı? Olmaz. Ne Osmanlı döneminde ”tık” diyen çıktı, ne cumhuriyet tarihinde. Tövbe! Bir kişi çıktı. Onun da adının başına ”hain” damgasını basıp yolladılar. Hani şu ünlü Hain Çerkes Ethem! Zaten birazcık ”hık” dersen ”ekmeğini yediğin kaba…” diye kafana vururlar. Şimdi nerenen çıktı bunlar, diyenler olacak. Yassıada’yı rezidans yapacaklarmış. Yapan kim? Adnan Menderes diye ölüp biten AKP iktirdarı. Diyorum ya Türkiye’yi anlamak zordur diye. Bizimkiler hala ”Çerkes Ethem’e itibarı iade edilsin” diye mırın kırın ediyorlar. İki söz söyleyim kaçayım. 1) O hain damgası ilelebet anlınızda yapışık kalacak. Çünkü Türkiye diasporasının ”haddinin” ne olduğu plakasıdır. 2) Ethem Çerkes değil Wubıh idi. Çerkes diye bir ulus yoktur.

05 Temmuz 2013

Mısır’daki olaylarda 4 kişi ölmüş. Hürriyet gazetesinden müthiş bir manşet ”Korkulan Oldu 4 Kişi Öldü!”. Gezi parkı protestolarında öldürülenler insan değil köpek eniğiydi tabii! Ben 60 yıllık hayatımda bu kadar yalaka bir basın görmedim kardeşim.